Ganga - Gülten Dayıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ganga kimin eseri? Ganga kitabının yazarı kimdir? Ganga konusu ve anafikri nedir? Ganga kitabı ne anlatıyor? Ganga PDF indirme linki var mı? Ganga kitabının yazarı Gülten Dayıoğlu kimdir? İşte Ganga kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Gülten Dayıoğlu
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789754056174
Sayfa Sayısı: 192
Ganga Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ganj nehrinin yatağında, insan küllerinden oluşma, olağanüstü nitelikler içeren, gizemli bir yaşam ortamı vardır. Burada yaşayan balıklarda zamanla hem insanca, hem de insanüstü özellikler belirir. Binlerce yıl süren evrim sonunda, giderek insanoğlunun beyin gücünü aşan balık türleri oluşur. Bu yaratıklar, yeryüzündeki canlıların en gelişmiş ve en yeni türü olmanın onuruyla kendilerini "Ganj'lılar" olarak adlandırırlar.
Bu üstün beyinli yaratıklar, değişim tutkusuna kapılırlar. Tek amaçları insana dönüşüp yeryüzüne çıkmak, yok olmanın eşiğinde bulunan dünyayı kurtarıp insanlara, aklın boyutlarını aşan gözkamaştırıcı yaşam olanakları sunmaktır.
"Ganga", bu gizemli canlı türünün, insana dönüşmeyi başarmış tek temsilcisi olarak insanların arasına karışır. Ganj'lılar adına, yeryüzünü ve insanları tanıyıp yaşam deneyimi edinmek için dünyayı dolaşmaya başlar. Bu süreçte, öylesine gülünç, korkunç, acıklı ve şaşırtıcı olaylarla karşılaşıp soluk kesici serüvenler yaşar ki!..
Ganga ile bir gün siz de karşılaşabilirsiniz. Görkemli beyninize yoğunlaşıp düşünerek, yaratıcı gücünüzü uyararak, onu algılayabilirsiniz. Bunu başarırsanız, yepyeni bir yaşama adım atmanın sevinç ve coşkusuyla kuşatılacaksınız.
Ganga Alıntıları - Sözleri
- “Ülkemdeki tüm insanlar aptal. Bu yüzden onları sömürmekte zorlanmıyorum. Ben şanslı bir adamım. Yandaşlarımın da yardımıyla halktan çaldığım paraları, altın ve zümrüt madenlerine aktardım. Bu yatırım bana öylesine büyük kazanç sağladı ki!.. On yıl önce, sıradan bir dokuma fabrikasında memurdum. Şimdi dünyanın en varlıklı iş adamları arasına katıldım. Avrupa’da bankalarım var. Paralarımı güven altına almak için bu bankaları kurdum. Tüm bunları, düşünmeyi bilmeyen, saman kafalı halkımın yardımıyla edindim. Onlar böylesine kafasız olmasalardı, beni başkan seçerler miydi? Sağ olsunlar. Aptallıklarıyla bin yaşasınlar...”
- Bu nehir, ötekiler gibi sıradan bir akarsu değil. Himalaya’ların doruklarındaki gizemli kaynaklardan fışkırıyor. Yeraltında oluşup da bu kaynaklara ulaşıncaya dek, kim bilir nice değişik katmanlarından süzülüyor. Tılsımlı yörelerden aşıyor. Nehre dönüştüğünde, yolunun üstündeki türlü madenlerle buzulları yalıyor. Yatağında ilerlerken, taşla, toprakla çeşitli bitkilerle sarmaş dolaş oluyor. Değdiği her maddeden, özüne bir şeyler katıyor. Böylesine görkemli bir yolculuk geçiren Kutsal Ganj, bu süreçte, öylesine gizil güçlerle donanıyor ki!.. işte bu özellikleri nedeniyle mikropları ve her türlü kirliliği yok ediyor. Kutsal Ganj’ın, canlılar gibi, doğup, yaşayıp, öldüğünü, sonra yeniden yaşama döndüğünü biliyor musunuz? Bizim inancımıza göre o, insan ayağı değmemiş doruklarda bulunan, adı bilinmedik kaynaklardan doğuyor. Yatağını oluşturup yaşam sürüyor. Sonra okyanusların enginliğine karışıp yok oluyor. Zamanla okyanus sularından ayrışıp buharlaşıyor. Yeniden doğum yerine ulaşıyor. Bu düzen, dünya kurulalı beri böylece sürüyor. O bizim için sadece kutsal bir nehir değil, aynı zamanda kutsal bir canlıdır.
- "Kendimize yoğunlaşmayı bilmiyoruz ki! "
- Bu insanlar, önce görkemli binalar, saraylar, köprüler, camiler, tapınaklar, gökdelenler yapıyorlar. Sonra birbirleriyle savaşa tutuşuyorlar. Üstün zekalı olduklarını iddia eden bilginlerin yaptığı bombalarla, her şeyi yakıp yıkarak yok ediyorlar. Üstelik insanoğlu, içine düştüğü bu garip çelişkinin bilincinde değil. Olup bitenleri umursadığı yok. Çünkü insanlar, gerçek anlamda düşünmeyi bilmiyorlar. Hala beyinlerinin gizemli ve görkemli gücünü keşfedemediler.
- Yalnızlığın kendisine mutluluk verdiğine inanıyordu. Yalnızken, kendini dinliyordu. Yaratılışın gizlerini düşünüyordu. Allah'ı düşünüyordu. İçindeki iyi, güzel, soylu duygu ve düşüncelerini keşfediyordu. Bunlar da onu mutlu kılıyordu.
- Onlara göre, eskiden, halkı yönetmek kolaydı. Arada bir kaç sivri akıllı çıkar, insanların gözünü açmaya, onları baştakilere karşı kışkırtmaya kalkışırdı. Bu kişiler hemen zindana atılır, sorun çözülürdü. Şimdi, böylelerinin sayısı öylesine artmış ki!.. Dünyanın yarısını zindana dönüştürmek gerekiyordu. Bu kişiler, insanlığın Baş belasıydılar. Kendileri yetmiyor gibi, bir de sıradan insanlara, düşünmeyi, haksızlıkları sorgulamayı öğretiyorlardı. Ne yapıp edilmeli, şeytanın buyruğuna girmiş olan bu insanlardan kurtulma yolu bulunmalıydı.
- Bu gidişle insanlık makinelerin egemenliğine girmek üzere. Hele son yüzyılda ortaya çıkan bilgisayarlar insanların beyinlerini kıskıvrak bağlamış durumda. İnsanlar adına düşünen, hesap yapan, hatta resim çizip düş kuran insansı aygıtlar bunlar. İnsanlar yakında onların buyruğunda yeryüzünde sığıntı gibi yaşamak zorunda kalacaklar.
- Bir de yeryüzünde bilinmeyen ülkeler diye nitelendirilen toprak parçalarını yeni yerlermiş gibi keşfeden akıllılar var. Bu insanlar, yeni yaşam ortamları bulduk, diyerek bu ülkelere giriyorlar. Orada yaşayan insanları öldürüp evlerini yurtlarını yerle bir ediyorlar. Binlerce yılda oluşturulan uygarlıklar bu yüzden darmadağın oluyor. Yeni bir ülke keşfettiklerine inanan bu akıllılar yerle bir ettikleri ülkelerdeki çok değerli eserleri kendi ülkelerine taşıyorlar. Kimilerini de yakıp yıkarak tümden yok ediyorlar. Üstelik yaptıkları bu işler yüzünden kahraman insan konumuna geliyorlar. Onların bu kanlı başarılarından çıkar sağlayan krallar, devlet başkanları kendilerini madalyalarla ödüllendiriyorlar. Adları tarihe geçiyor.
- İnsanları renklerine, soylarına, dil ve inançlarına göre ayırmak ilkelerimize ters düşer. Hiçbir soy ötekinden üstün değildir. Ve hiç kimse başkalarına egemen olma, onları buyruğu altına alma hakkına sahip değildir. İnsanlar insan oldukları için sevilip sayılmaya değerler.
Ganga İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hafif ve güzel bir kitap. Çocukken okudum, fakat hâlâ hatırlıyorum. Bu kitapta Hindistan'da bir nehir olan Ganj Nehri yakınlarında doğan ilginç bir çocuğun kendisi kadar ilginç hikayesini okuyacaksınız. Saran bir kurgusu var, okuması keyifli. (Yume)
O bambaşka dünyada,yerimi almak için sabırsızlanıyorum.Umut denizlerinde kulaç atmaya...Ganga'nın umut,sevgi,hayal dolu serüvenine tanık olmak muhteşemdi. (evin filiz)
Gülten Dayıoğlu'nun bir kitabını ilkokuldayken okumuştum, ismi "Fadiş" ti ve o kadar güzeldi ki.. Hala daha kitaptan kesik kesik bölümler hatırlıyorum geçen o kadar seneye rağmen. Bu kitap da kardeşimin kitabı ve ben de okumak istedim, o kadar güzeldi ki, tam bir maceraydı. Tamamen çocukların hayal gücüne hitap eden, onları yaratıcı düşünceye yönlendiren bir kitaptı diyebilirim. Gülten Dayıoğlu bu kitapta çocuklara bazı olağanüstü ögeler üzerinden dünyanın sorunlarını, insanları, değerleri anlatmış. Kitabın başında kitabın yazılış öyküsüne de yer vermiş, kitabın çıkış noktası da oldukça ilginç. Gülten Dayıoğlu Hindistan gezisinde, Ganj Nehri'nde bir tekne gezintisindeyken nehrin kıyısındaki tapınaklardan birinde rahip olan bir adam ona yaklaşır ve ona Ganj nehri hakkında bilgiler verir, aralarında geçen muhabbetten sonra bu kitabı yazmaya karar verir. Yazarın hayal gücüne hayran kaldım, aşırı güzel bir kitaptı ve konu bu kadar güzel ele alınabilirdi. Ganj Nehri'nin yatağında insan küllerinden oluşan ve olağanüstü nitelikler içeren gizemli bir yaşam ortamı oluşur ve buradaki balıklarda zamanla insanca ve insanüstü özellikler ortaya çıkar. Binlerce yıl süren bir evrim süreci sonrası insanüstü bi beyin gücüne sahip balıklar ortaya çıkar. Bu yaratıklar kendilerine Ganjlılar ismini verirler, aynı zamanda yeryüzündeki canlıların en gelişmiş ve en yeni türü olurlar. Tek amaçları insana dönüşüp yeryüzüne çıkmak, insanların hayatını çok daha güzel hale getirmek ve insanlara mükemmel yaşam olanakları sunmaktır. Ganga bu türün insana dönüşmüş tek temsilcisidir, kitapta Ganga'nın serüveni anlatılmış. Aşırı güzeldi herkese tavsiye ederim, okurken çok eğlendim, çok güzeldi. (Zeynep)
Ganga PDF indirme linki var mı?
Gülten Dayıoğlu - Ganga kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ganga PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Gülten Dayıoğlu Kimdir?
Gülten Dayıoğlu 1935'te Kütahya'nın Emet ilçesinde doğdu. İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Dışarıdan sınavlara girerek ilkokul öğretmeni oldu. On beş yıllık hizmetten sonra 1977'de istifa etti. Romanlar öyküler radyo ve televizyon oyunları yazdı. 1965'ten beri eğitim ve öğretim sorunlarıyla ilgili görüşlerini Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri ile çeşitli dergilerdeki yazılarıyla dile getiriyor. Daha çok çocuk edebiyatıyla uğraştı. 1963-1971 yıllarında çocuklar için birer hikâyelik yirmi altı küçük kitap yayınladı. Altı-dokuz yaş grubu için 20 kitaplık "Ece ile Yüce" isimli bir de dizi hazırladı. ÖDÜLLERİ: 1965 Yunus Nadi Yarışması Öykü Ödülü ikinciliği Döl ile 1974 Arkın Çocuk Edebiyatı Yarışması armağanı 1987 Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Ödülü Gül Gelin adlı öyküyle 1987 Kültür ve Turizm Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Ödülü Kafdağının Ardına Yolculuk ile 1989 İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Romanı Ödülü Parpat Dağının Esrarı ile 1990 Altın Kitap Ödülü ESERLERİ: ÖYKÜ: Döl (1970) Geride Kalanlar (1975) Geriye Dönenler (1986) ÇOCUK KİTAPLARI: ROMAN: Fadiş (1971) Dört Kardeştiler (1971) Sunanın Serçeleri (1974) Yurdumu Özledim (1977) Ben Büyüyünce (1979) Dünya Çocukların Olsa (1981) Ölümsüz Ece (1985) Kafdağının Ardına Yolculuk (1987) Parpat Dağının Esrarı (1989) Midas Kartalının Gözleri (1991) Tunadan Uçan Kuş (1992) Yeşil Kiraz (1992) ÖYKÜ: Uçan Motor (1965) Kırmızı Bisikletin Binicisi (1965) Leylek Karda Kaldı (1979) Şenlik Günü (1983) Kır Gezisi (1983) Azat Kuşu (1984) Deli Bey (1984) Kumluktaki Yavru Martı (1984) Sıcak Ekmek (1984) Uçurtma (1984) Neşeli Boyacı (1988) Küskün Ayıcık (1989) Yaşanmış Hayvan Öyküleri I-II (1991) Leylek Karda Kaldı (1991) BİLİMKURGU: Akıllı Pireler (1982) Işın Çağı Çocukları (1987) GEZİ: Bambaşka Bir Ülke Amerikaya Yolculuk (1990) Efsaneler Ülkesi Çine Yolculuk (1990) Kangurular Ülkesi Avustralyaya Yolculuk (1991) Doğal Güzellikler Ülkesi Kenyaya Yolculuk (1993)
http://www.gultendayioglu.com/
Gülten Dayıoğlu Kitapları - Eserleri
- Yeşil Kiraz 1
- Fadiş
- Mo'nun Gizemi
- Sekizinci Renk
- Dört Kardeştiler
- Suna'nın Serçeleri
- Yeşil Kiraz 2
- Ölümsüz Ece
- Gökyüzündeki Mor Bulutlar
- Işın Çağı Çocukları
- Mo'nun Gizemi 2 - Otran
- Ben Büyüyünce
- Midos Kartalı'nın Gözleri
- Tuna'dan Uçan Kuş
- Ganga
- Yurdumu Özledim
- Parbat Dağı'nın Esrarı
- Akıllı Pireler
- Mo'nun Gizemi 3 - İkizler
- Dünya Çocukların Olsa
- Yada’nın Gizilgücü
- Alacakaranlık Kuşları
- Sıcak Ekmek
- Kafdağı'nın Ardına Yolculuk
- Kıyamet Çiçekleri
- Uçurtma
- Geride Kalanlar
- Kır Gezisi
- Okyanuslar Ötesine Yolculuk
- Neşeli Boyacı
- Azat Kuşu
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 1
- Kırmızı Bisiklet
- Mısır'a Yolculuk
- Deli Bey
- Bambaşka Bir Ülke Amerika'ya Yolculuk
- Gizemli Güvercin
- Geriye Dönenler
- Kumluktaki Yavru Martı
- Hindistan'a Yolculuk ve Nepal Gezisi
- Uçan Motor
- Şenlik Günü
- Kayıplara Karışmak
- Efsaneler Ülkesi Çin'e Yolculuk
- Küskün Ayıcık
- Yoksa Sen misin?
- Meksika'ya Yolculuk
- Kenya'ya Yolculuk
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 2
- Mo'nun Gizemi 1
- Cambaz Parası
- Kangurular Ülkesi Avustralya'ya Yolculuk
- Yaşadıklarım ve Düşlediklerim
- Gizemli Buzullar Kıtası Antarktika ve Patagonya'ya Yolculuk
- Akgüvercin İle Yeşilsalkım'ın Aşkı
- Yalan Üç Ayaklıdır
- Güney Pasifik Adaları'na Yolculuk
- Damdaki Korkuluklar
- Ece, Yüce ile Nasıl Baş Edecek?
- Leylek Karda Kaldı
- Kangurular Ülkesi Avustralya’ya Yolculuk
- Ece Okula Başladı
- Mo'nun Gizemi 2
- Ece Abla Oluyor
- Ah Şu Televizyon
- Ablalar Yaramazlık Yapar mı?
- Ece'den Mektup Geldi
- Yada'nın Gizilgücü
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 3
- Ece Kümese Girip Bitlendi
- Duvardaki Gölgeler
- Kıskanç Bebekler
- Ay Dede Kime Gülümsüyor?
- Yüce Kim Biliyor musunuz?
- Minik Fide Çiçek Açtı
- Ece'nin Çorapları Çok Gülünç
- Çok Gülünç Bir Şey Oldu
- Ece'nin Turist Arkadaşları
- Ece'nin Kardeşi Doğdu
- Ece Yazar Olmak İstiyor
- Annem Beni Sevmiyor mu?
- Anneler Çocuklarını Çok Sever
- A Takımı - İz Sürmeyi Öğreniyor
- Yüce Nasıl Kanatlandı?
- Yanardağın Yankısı
- A Takımı-Köpek Otelinde Dönen Dolaplar
- A Takımı Doğuyor
- A Takımı / Koş Cılızım Koş
- A Takımı-Cılızımın Başı Dertte
- A Takımı - Çokbilmiş Kahraman Oluyor
- A Takımı - Kayıp Çocuğun Peşinde
- A Takımı - Sibiryalı Kurnaz Tilki ile Karabey
- A Takımı ile Veda Şenliği
- A Takımı - Astronot Köpek Laika'nın Anısına
Gülten Dayıoğlu Alıntıları - Sözleri
- Çılgınca savaş tutkularına kapılarak, yaşam kaynakları olan dünyayı, yakıp yıktılar. Kavurup kül ettiler. Artık insanoğluna dünya haram. Açlıktan birbirimizi yemeğe kalkışmadan, onurla ölebilirsek ne mutlu bize!.. (Işın Çağı Çocukları)
- Kitap okuyan insanın düş kurma ve yaratı gücü artıyor. Bu özellik de insanı başarıya götürüyor. (Mo'nun Gizemi)
- "Koskoca ülkede tek başına tutsak kalmış gibiydi." (Yurdumu Özledim)
- Eğer insanlara insan sevgisi öğretilebilseydi, uluslar, birbirleriyle savaşmaz, tersine tüm güçlerini birleştirerek, doğanın yıkıcı güçlerine, açlığa ve hastalıklara karşı kendilerini savunma yolları ararlardı. (Kumluktaki Yavru Martı)
- “Herkes, yaşamını sürdürmek için bir yol seçmişti. Yaşamak güzel. Güçlü bir amaç için çalışmak, yaşamı daha da güzelleştirmiyor.” (Fadiş)
- "Onu çok özlüyorum.." (Ece'den Mektup Geldi)
- “...Umut garibin ekmeğine katık...” (Geriye Dönenler)
- Başını yana çevirerek gözlerini kaçırdın benden.Belki parası yoktur,diye geçirdim içimden.Seni utandırmamak için çabucak geçip gittim (Cambaz Parası)
- Bu kuşlar geçmişte, çok uzun yıllar yeryüzünde yaşamışlar. Sonra soyları tükenmiş. (Yaşadıklarım ve Düşlediklerim)
- "Dünya büyük, üstelik üzerinde hepimize yer var. Canlılar birbirlerinin yaşam ortamlarına göz dikip savaşmazlarsa, dünyada rahat rahat yaşanabilir." (Yurdumu Özledim)
- İnsanoğlu evrendeki varlıklara şunu yapar bunu eder, diye yakınıp duruyoruz. İnsanoğlunun insanoğluna yaptıklarını bilseniz, yakınmak şöyle dursun, dünyalı olmaktan utanç duyar, insanlarla iç içe ve onların kanlarıyla beslenerek yaşadığınız için yerin dibine geçerdiniz. (Akıllı Pireler)
- İnsanlar, insanlık dışı eylemleriyle yazık ki, doğa ve öteki canlılar karşısında saygınlıklarını yitirdiler. (Mo'nun Gizemi 2 - Otran)
- (...) Nine telâşla atıldı. "Kalk da azıcık su iç. Korkudan sütün kaçmaya kalkar. Sonra hemen oğlanı emzir. Lohusa odası tekin değildir derler... Şeytan, lohusanın çevresinde kırk gün dolanırmış." Şerife Gelin kuşkuyla sordu. "Neden?" "Yeni doğan insan yavrusunu kıskandığı için besbelli. Doğana ve doğurana kötülük etmek için fırsat kollarmış. Öyle derler büyüklerimiz." (Ben Büyüyünce)
- Yüreklerimiz bile makineleşti. (Dünya Çocukların Olsa)
- Selim, neye uğradığını anlayamamıştım.Acı içinde çırpınarak bağırmaya başladı: _Anneanneciğim yetiş! Yanıyorum yetiş! (Uçan Motor)
- Uçsuz bucaksız denizin ortasında, yerle gök arasında kalmış iki insanın yakarışlarını ancak Tanrı duyabilirdi. (Suna'nın Serçeleri)
- En sevinçli ânında bile, içinin derinliklerinde bir tedirginlik beliriyordu. (Dört Kardeştiler)
- Öfkelenirsen, yenilirsin. (Yeşil Kiraz 2)
- "Bilgi akışını böldün." (Yoksa Sen misin?)
- "Dert girmeye görsün insanın içine." (Geride Kalanlar)