Geç Gelen Şöhret - Arthur Schnitzler Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Geç Gelen Şöhret kimin eseri? Geç Gelen Şöhret kitabının yazarı kimdir? Geç Gelen Şöhret konusu ve anafikri nedir? Geç Gelen Şöhret kitabı ne anlatıyor? Geç Gelen Şöhret PDF indirme linki var mı? Geç Gelen Şöhret kitabının yazarı Arthur Schnitzler kimdir? İşte Geç Gelen Şöhret kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Arthur Schnitzler
Çevirmen: Bilgin Ölek
Yayın Evi: Aylak Adam
İSBN: 9786059691420
Sayfa Sayısı: 120
Geç Gelen Şöhret Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Avrupa'nın en önemli yazarlarından Arthur Schnitzler'in sağlığında yayımlanmayan eseri "Geç Gelen Şöhret" ilk defa Türkçede. Okurlarımızın "Rüya" adlı romanı ile tanıdıkları Avusturyalı yazar, Freud'un psikolojide açtığı yolu edebiyatta izlemeye devam etmiş ve tüm eserlerinde insanın karanlık ve derinlerde saklı kalan yanlarına eğilmiştir... Viyana gençliği tarafından şairane dehasının keşfedildiğini öğrenen kahramanımız Eduard Saxberger'in ruhunun derinliklerindeki karanlık yolculuk, modernist edebiyatın doruk noktasına çıktığı "yüzyıl dönümü"nün alamet-i farikasını oluşturuyor. Nazi iktidarından kurtulabilen "Geç Gelen Şöhret", gerçek bir edebî hazine ve kesinlikle mükemmel bir hiciv, Schnitzler ise insanın uçurumlarının kıyılarında dolaşmaya en çok cesaret eden yazarlardandır.
(Tanıtım Bülteninden)
Geç Gelen Şöhret Alıntıları - Sözleri
- Bir fikir üstünde ilgi uyandırmak istiyorsan yaşlılara gitmen gerek . Gençler girişken birinde sadece yeni rakip görürler.
- "Bir fikir üstünde ilgi uyandırmak istiyorsan yaşlılara gitmen gerek. Gençler girişken birinde sadece yeni bir rakip görürler."
- " Aynı hikaye işte. Yaratmanın mutluluğu ve bizianlayan az sayıda kişinin ilgisi başlarda bize yetiyor. Lakin yanı başında kimlerin yükseldiğini, hatta isme ve üne kavuştuklarını görünce insan da duyulmak vetakdir görmek ister nihayetinde."
- “O kadar uzun zaman oldu ki. Ben ondan hiçbir şey hatırlamıyorum artık, o zamanlar önemsenmemişti o kadar. Çok uzun zamandır hiçbir şey yazmadım. Kimsenin ilgisini çekmedi, ben de yavaş yavaş isteğimi kaybettim gençliğimle birlikte, anlıyorsunuzdur. Sorunlar da başladı, günlük meşgaleler derken öylece kendiliğinden son buldu, hiç farketmedi bile...”
Geç Gelen Şöhret İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bence çok değişik bir konu . Rekabete dayalı olan ,spor ,sanat , siyasette gibi konularda sıkça karlılaşılan bir durum . "Aynı hikaye işte . yaratmanın mutluluğu ve bizi anlayan az sayıda kişinin ilgisi başlarda bize yetiyor . Lakin yanı başında kimlerin yükseldiğini, hatta, isme eve üne kavuştuklarını görünce insan da duyulmak ve takdir görmek ister nihayetinde . Ve sonra da hayal kırıklıkları gelir! Yeteneksizlerin kıskançlığı , eleştirmenlerin düşüncesizliği ve kötü niyetliliği ve sonra toplumun korkunç kayıtsızlığı . Sonra da yorulursun , yorulursun . Daha söyleyeceğim çok şey vardır ama bunları kimse duymak istemez ve büyük hedefleyenlerden hatta belki büyük yaratanlardan olduğunu kendin bile unutursun sonunda." Kolay okunan güzel bir kitap. (CEM AKDAG)
* Saxberger Viyana’da memur olarak çalışan yaşlı biridir. ** Mesai saati bitiminde eve dönüşünde hizmetçisi ona bir adamın beklediğini söyler. Bir yazar olan Meier, bir sahafta tesadüfen Sexberger'in gençlik yıllarında yazdığı "Gezintiler' adlı kitaba rastlar ve çok beğenir. *** Bu beğenisini yazar grubuyla paylaşır ve bu yazar grubu onu tanımak için can atar. **** Bu beğeni onu hem şaşırtır ve hem de duygulandırır. Çünkü önemsenmeyi, takdir edilmeyi çoktan unutmuş biridir. ***** Tüm bu gelişmelerden ötürü büyük bir mutluluk içerisindedir. Yıllar sonra şöhret olma fırsatı, hem de hiç beklemediği bir şekilde, ummadığı bir anda ayağına gelmiştir. ****** kendisine hayran olduğunu söyleyen gençlerin, Meier dışında, aslında kitabını henüz okunmadığını öğrenen Saxberger, “geç gelen şöhret”in bir anlamı olmadığını anlamaya başlar. (HOMO FABER...)
Basit gibi görünen konusu ve derinliği olan kısacık bir roman. Anlatacağını lafı dolandırmadan anlatan, çok düşündüren kaliteli bir eser. Bireysel ve toplumsal tahlillerin yer aldığı sağlam bir eleştiri aynı zamanda. Eduard Saxberger gençliğinde lirik şiirlerin olduğu bir kitap bastırmış beklediği teşvik, ilgi ve takdiri göremeyince küsmüş şiiri bırakmış. Öyle ki bir zamanlar şiir bile yazdığını unutacak kadar şiirden kopmuş. Yıllardır iş yeri ve evi arasında gidip gelmekte mütevazi bir hayat sürdürmektedir. Ancak yıllar sonra evine gelen beklenmedik bir misafir Saxberger 'ın gönlünde kullenmiş olan tanınma arzusunu yeniden tutuşturmuş."Geç gelen şöhret" dönemin Viyana'sında sanatçıya ve sanata olan bakışı, kendini sanatçı diye tanıtanların kendileri dışında herkesi yeteneksiz görmesi, sanatları adına laf-ı güzaf tan öteye geçemediklerini okuyucunun gözüne gözüne sokmadan çok güzel bir şekilde anlatmış. (Ametistbook)
Geç Gelen Şöhret PDF indirme linki var mı?
Arthur Schnitzler - Geç Gelen Şöhret kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Geç Gelen Şöhret PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Arthur Schnitzler Kimdir?
Viyana sosyetesinin 20. yüzyılın başlarındaki kokuşmuşluğunun portresini çizen Arthur Schnitzler, bir tıp profesörünün oğlu olarak Viyana'da doğdu. Babasının izinden yürüyerek 1879'da Viyana Üniversitesi'nde tıp tahsiline başlayan Schnitzler, altı yıl sonra doktorluk ünvanını aldı. Henüz 24 yaşında olan genç doktor, Wiener Allgemeines Krankenhaus'un Psikiyatri Bölümü'nde çalışmaya başladı. Mesleğini yürütürken bir yandan da Uluslararası Klinik Dergisi'nde (Klinische Rundschau) redaktörlük yaptı. 1888'den sonra genel polikliniğin müdürü olan babasının asistanlığını yapmaya başladı. Sigmund Freud'un çalışmalarına büyük ilgi duyan Arthur Schnitzler, telkin ve hipnoz konularını özel ilgi alanı olarak seçti.
Öğrencilik yıllarında edebiyatla ilgilenmeye başlayan ve ilk ürünlerini o yıllarda veren yazar, şiirleriyle düzyazılarının düzenli olarak dergilerde yayınlanması nedeniyle kısa sürede tanınmaya başladı. Hermann Bahn ve Hugo von Hofmannsthal ile görüşüyordu. Bu yazarlarla birlikte 1890 yılında Genç Viyana (Junges Wien) adlı yazarlar birliğini kurdu. Üç yıl sonra muayenehane açmasına rağmen doktorluk işini uzun süre yapmadı. Onun yerine yazarlığa yoğunlaşarak ve tek tek insanları örnek alarak Avusturya-Macaristan'ın toplumsal ve siyasal gerçeklerini yansıttı. Edebi kariyerine "Anatol" adlı tiyatro eseriyle başlayan Schnitzler, yedi tek perdelik oyunla delifişek melankolik bir gencin serüvenlerini anlattı. İki yıl sonra burjuva toplumu ve ahlak anlayışını eleştirdiği "Gönül Eğlencesi" oyunuyla dram yazarı olarak ünlenmeyi başardı. On perdeden oluşan ve her perdede sevişmek üzere bir araya gelen iki insan arasındaki ilişkiyi anlattığı "Rondo", büyük skandala neden oldu. Her perdede cinsel birleşmeden önce ve sonraki konuşmalara yer veren Schnitzler, kişilerin cinsellikle ilgili tutumlarını ve içgüdülerini ifade etme biçimlerini, toplum içindeki statüleri açısından tipik bir davranış biçimi olarak sergiledi. Geleneklere boğulmuş ve yalnızca cinselliğin insanları birbirine bağladığı bir toplum panoraması çizmek isteyen yazarın bu oyununun sahnelenmesi 1904'te yasaklandı.
Dram yazma işine iyice ısınan Schnitzler, 1899'da Fransız İhtilali'yle ilgili gerçeklerle insanın kendini anlaması arasındaki hatalı orantıyı gözler önüne serdiği "Yeşil Papağan" oyununu yarattı ve bu oyunda kıskançlık nedeniyle işlenen suçu, devrimci bir hareket olarak stilize etti. Yazar, yüzyılın başında yayınlanan "Teğmen Gustl" adlı öyküsünde, imparatorluğun ahlak düsturunu sorguladığı kişinin bilincini doğrudan doğruya yansıtabilmek için Alman edebiyatında ilk kez iç monolog tekniğini kullandı. Bu eserde bir fırıncı tarafından onuru zedelenen kahramanın düşünce akışı titizlikle incelendi. Fırıncıyı subay düsturuna uyarak düelloya davet edemeyen kahraman kendini öldürmek ister. Ne var ki fırıncının doğal yollarla ölümü onu bu düşüncesinden vazgeçiren en önemli sebepler arasındadır. "Teğmen Gustl"un bu biçimde son bulması yazarın kamuoyu tarafından protesto edilmesine ve sonunda Schnitzler'in elinden subay rütbesinin alınmasına neden oldu. Yazarın 1900'den sonra yazdığı dram ve öykülerinde konular genellikle aynıydı. Olaylarla duyguları analiz edip insanı zora koşan geçerli ahlak anlayışını eleştiren ve kahramanlarını içinden çıkamadıkları geçim sıkıntıları içine sokan Schnitzler, "Issız Yol" oyununda dolaylı diyalog yöntemini kullanarak farklı bir yöntem izledi. Toplumla birey arasındaki ilişkiye psikolojik açıdan yaklaşan yazar "Büyük Ülke" adlı traji-komedisinde çözülmekte olan bir toplum içinde özel yaşantıların çöküşünü anlatır.
"Profesör Bernhardi"de birey ile toplum arasındaki zıtlığı konu alan Schnitzler'in bu oyunu Yahudi düşmanlığıyla hesaplaşma niteliği taşır. Yahudi bir hastane yöneticisi, ölümcül bir hastalığa yakalanan hastasını son nefesinde uyandırmamak için papazın gelip kendisini görmesine izin vermez. Yahudi karşıtı bir atmosferin fonu önünde mahkemede cezaya çarptırılsa da halkın düşüncesi değişmez ve suçsuzluğu kanıtlanır. Uzun süre oyun yazan Arthur Schnitzler, 1920'lerden itibaren roman ve öykü dalında ürünler vermeye başladı. Yazar, "Fraiulein Else" adlı romanında toplumsal statülerini koruyabilmek için kendilerine para vermesi beklenen bir adamın önünde çırılçıplak soyunması istenilen genç kızın ruhsal çatışmalarını gözler önüne serer. "Düş Öyküsü" ise özel bir felâketle sonuçlanmayan tek tük yapıtlarından biridir. Burada bir karı koca geçirdikleri evlilik bunalımı sayesinde birbirlerine karşı daha anlayışlı olmayı öğrenirler. Evlilik dışı doğan çocuğu yüzünden toplum tarafından dışlanmış olan genç bir kadının öyküsü olan "Therese" adlı roman yazarın son eseridir. Dışlanmış olmasına rağmen kendi yolunu çizmek isteyen genç kadın bakılmak için evlenmeyi reddeder.
İç monolog tekniği kullanarak psikanaliz ilkelerini aktarmasıyla Alman edebiyatında ün yapan Arthur Schnitzler, 21 Ekim 1931'de Viyana'da yaşamını yitirdi.
Eserleri
Öyküleri: Teğmen Gustl (Leutnant Gustl, 1900), Bayan Else (Fraiulein Else, 1924), Düş Öyküsü (Traumnovelle, 1926), Therese (1928) Oyun: Anatol (1893), Gönül Eğlencesi (Liebelei, 1895), Rondo (1896), Yeşil Papağan (Der grüne Kakadu, 1899), Issız Yol (Der einsame Weg, 1903), Büyük Ülke (Das weite Land, 1911), Profesör Bernhardi (1912)
Arthur Schnitzler Kitapları - Eserleri
- Ölmek
- Rüya Roman
- Yunan Dansçı Kız
- Ölüler Susar
- Geç Gelen Şöhret
- Casanova'nın Eve Dönüşü
- Avusturya'dan Ölüm Beşlemesi
- Arthur Schnitzler'in Hikayelerinden Seçmeler
- Düşsel Öykü
- Dans: On Diyalog
Arthur Schnitzler Alıntıları - Sözleri
- “Dışarıdaki temiz havanın sensiz ne faydası var bana.”<3 (Ölmek)
- On altıyla yirmi kişi arası, hepsi de maskeli, keşiş ve rahibe kostümlü bir grup, kendi aralarında üçer beşer dolanıp duruyorlardı. (Düşsel Öykü)
- “Ben seninle yaşadım, seninle öleceğim” (Ölmek)
- Felix, büyük bir psikoloğ”dedi ve gülümsedi.Bir doktor birine ne kadar kaba davranırsa ,insan anında o kadar sağlıklı olduğunu fark eder.” (Avusturya'dan Ölüm Beşlemesi)
- "Aynı kalbinin çarpıntısı gibi, her aldığı nefes gibi -eskiden gözlerinin gördüğü güneşin ışıkları ve gördüğü her güzel manzara karşısında o azap veren acıyı artık aynı şiddetle hissetmiyor olsa da- içinde değişmeyen ve dinmeyen bir acıma duygusu hâkimdi." (Yunan Dansçı Kız)
- Başkasının hayatının, kendi hayatının ne önemi vardı? İnsan, hayatını, sadece görev icabı veya fedakarlıktan dolayı mı riske atmalıydı, keyfinden, ihtirastan veya kaderle boy ölçüşmek için yapamaz mıydı bunu ? (Rüya Roman)
- Demek hâla iyi kalpli insanlar var şu dünyada. (Ölüler Susar)
- Bir gazete getirtti , gözleri yanarak ve yalnız okuduğu şeyi düşünmek kesin kararı ile , gazeteyi baştan sona okudu ama tek kelime aklında kalmıyordu... (Arthur Schnitzler'in Hikayelerinden Seçmeler)
- İlerleyen saatlerin gerilimi… (Avusturya'dan Ölüm Beşlemesi)
- Her şeyin bir çaresi bulunur. (Rüya Roman)
- "Yaşamak arzusunu yenmemişti, sadece ölüme artık inanmadığı için, ölüm korkusu onu terketmişti." (Ölmek)
- Sizin yanınızda geçirebileceğim her dakika benim için çok tatlı hatıralardır. (Dans: On Diyalog)
- Fridolin ne pahasına olursa olsun, bu serüvenin sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı. Ona öyle geliyordu ki, kendisini kurtarmak için bedel ödeyen bu esrarengiz kadını bulmadan yaşantısı artık bir anlam taşımayacaktı (Düşsel Öykü)
- Biliyor musun, ben kendilerinde mucizeler zuhur eden insanlardan değilim. (Ölmek)
- “O kadar uzun zaman oldu ki. Ben ondan hiçbir şey hatırlamıyorum artık, o zamanlar önemsenmemişti o kadar. Çok uzun zamandır hiçbir şey yazmadım. Kimsenin ilgisini çekmedi, ben de yavaş yavaş isteğimi kaybettim gençliğimle birlikte, anlıyorsunuzdur. Sorunlar da başladı, günlük meşgaleler derken öylece kendiliğinden son buldu, hiç farketmedi bile...” (Geç Gelen Şöhret)
- "Bu bizim yazgımızdı dostlarım ve benim elimde değildi olayları değiştirmek. Sizin eşlerinize ben de sahip oldum : Evet, her birine." Tüccar aniden durdu ve ilk sayfayı çevirdi. "Mektup dokuz yıl önce yazılmış," dedi. "Devam edin!" dedi doktor kesin bir ifadeyle. Ve tüccar devam etti : "Elbette koşullar her birinde farklıydı. Biriyle aylarca evli gibi yaşadık. İkincisi, hani şu dünyamızda çılgın bir serüven diye adlandırılan bir şeydi. Üçüncüsü ile sorun öyle ileri gitti ki, sonunda ikimizi de bir arada öldürmek geldi içimden (Düşsel Öykü)
- ...O öldü... Kesinlikle öldü ve ölüler konuşamaz... (Yunan Dansçı Kız)
- "Hiçbir şeyden emin olunamaz, hiçbir zaman." (Ölmek)
- Fridolin gözlerinin bağlanmış olduğunu fark etti. Ama anladığı kadarıyla gözlerini üzerindeki aynaya çevirmişti ve bağlarının arasından değişik renklerdeki kavalye kostümlü erkeklerin çırılçıplak kadınlarla nasıl dans ettiklerini izliyordu . Birdenbire kadınlardan biri Fridolin'in yanına geldi ve fısıldadı. Burada konuşulan her şeyin de sır olarak kalması gerekliydi anlaşılan, kimse yüksek sesle bir şey söylemiyordu. "Neden yalnızsın böyle? Neden dans etmiyorsun?" (Düşsel Öykü)
- “Dürüstçe itiraf etmeliyim ki, belirsizlik çok daha sefilce bir durumdu.” (Avusturya'dan Ölüm Beşlemesi)