Geceleyin Bir Koşu - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Geceleyin Bir Koşu kimin eseri? Geceleyin Bir Koşu kitabının yazarı kimdir? Geceleyin Bir Koşu konusu ve anafikri nedir? Geceleyin Bir Koşu kitabı ne anlatıyor? Geceleyin Bir Koşu PDF indirme linki var mı? Geceleyin Bir Koşu kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Geceleyin Bir Koşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Oğlak Yayıncılık
İSBN: 9789753290101
Sayfa Sayısı: 72
Geceleyin Bir Koşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Geceleyin Bir Koşu Alıntıları - Sözleri
- Boş ver yahu! Yaşasın akan ve kımıldayan her şey! Ve her şeye boş vermeyen Yürekler bin yaşasın! #ismetözel77yasinda
- bağrıma bir gül tünemiştir, kanar yanakları bir oğlanın yağmurdan
- Ey geceyi ve kahverengi bir düzeni taşıyan ellerim! Yüzümün uğultusuyla şaşırtın beni,
- Zengin dul dişi bir kedi seviyor ya kucağında belki bu insanlara güvenimi doğuruyor durmadan
- "Bir çocuğun ağrıyan gülüşü vardı mermilerden önce. Onu gizlice öperdim."
- Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden
- senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran...
- güzelim yaratık, şarkılarım benim haylaz oğlanların, utangaç kızların coşkusu
- Ey geceyi ve kahverengi bir düzeni taşıyan ellerim! Yüzümün uğultusuyla şaşırtın beni, Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden
- Elma dersem çıkma.
- Zengin dul dişi bir kedi seviyor ya kucağında belki bu insanlara güvenimi doğuruyor durmadan
- Kadını bir gürültüye sapladılar. Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar bombalar, bö sesleri, savaş alaborası... Yaşamak bir tıkırtıydı, aldırmadılar. Çocukların düşlerinde bir Markut bir kurbağa zıplıyor yaşamamızdan hergün zıplıyor, hergün eksiliyor, hergün Markuuuut! Torbanı sarkıt. Her doğal güzelliğin bir ucunda aptallık öbür ucunda o kambersiz geçen düğün. Kadın. Kadını bir dilime katık ettiler Markuuuut! Torbanı sarkıt. Siz büyüyün kan kuşları siz büyüyün güzün gelişi bir öğürtüdür korkmayın korkmayın ölüm bir başka ağzıdır yarasaların. Aşınmış eşikler, aşınmış yaygaralar aslan gibi bir kocası var mıydı bu kadının? Gömleğimi zorlayan kuş sesleri..
- Öyle sessiz, öyle gelişmeyen bir yangına bir insan kıvranışını bırakırmış gibi bir acı saplanırmış gibi sol böğrüme ellerime Mori'yi eklerdim.
- Bir çocuğun ağrıyan gülüşü vardı mermilerden önce Onu gizlice öperdim. Onu sürüngen yumurtaları ve mezarlarla birbirine açılan karanlık mağaralarla öperdim. Öyle sessiz, öyle gelişmeyen bir yangına bir insan kıvranışını bırakırmış gibi bir acı saplanırmış gibi sol böğrüme ellerime Mori’yi eklerdim. Ağzım ağızla doluydu mermilerden önce.
- güzelim yaratık, şarkılarım benim haylaz oğlanların, utangaç kızların coşkusu
Geceleyin Bir Koşu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İsmet Özel'in1966 yılında yayınlanan Geceleyin Bir Koşu kitabı için Cemal Süreya şöyle söylüyor: "Görüntüleri kimi yerde sorumsuzca kullanıyor olmasına karşın İsmet Özel iyi bir şair. Sözcükleri seçmesini, bir elektrik yaratmasını biliyor. " (red john)
Geceleyin Bir Koşu PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Geceleyin Bir Koşu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Geceleyin Bir Koşu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)