Geleceğin Felsefesinin İlkeleri - Ludwig Feuerbach Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kimin eseri? Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kitabının yazarı kimdir? Geleceğin Felsefesinin İlkeleri konusu ve anafikri nedir? Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kitabı ne anlatıyor? Geleceğin Felsefesinin İlkeleri PDF indirme linki var mı? Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kitabının yazarı Ludwig Feuerbach kimdir? İşte Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ludwig Feuerbach
Çevirmen: Gülistan Solmaz
Yayın Evi: Alter Yayıncılık
İSBN: 9786054099597
Sayfa Sayısı: 141
Geleceğin Felsefesinin İlkeleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ludwig Andreas Feuerbach, (1804-1872) Alman filozof ve ahlakçı. MAteryalist Felsefenin ideologlarından Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile tanınmıştır. 19. yüzyıl Alman metaryalizminin ilk düşünürü olan Feuerbach`ın temel eseri Hıristiyanlığın Özü`dür. Felsefesi ya da karşı felsefesi, bir hümanizm ve doğalcılık şeklinde gelişen, dine ilişkin eleştirisi, insanlığa ilişkin doğrularınbilinçsizce yansıtılmasının açıklanmasını yapan Feuerbach, felsefeye önce Hegel`in nesnel idealizmini benimseyerek başlamış, fakat daha sonra tinsellik-maddecilik karşıtlığında, maddeciliğin tarafında olmuştur. Feuervach "Gelecek Felsefesinin İlkeleri" Hegel`den 13 yıl sonra yayınlandı. "Temel doğadır. Doğanın dışında hiçbir şey yoktur. Her şey gibi, düşünce de, doğanın ürünüdür. düşünce, maddi bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin, bir naturalistin anladığı gibi, varlık yapısının kendisi değildir. Maddecilikle geride beraberim ama, ilerde beraber değilim." O yıktığı dinlerin yerine aşk dini koymak ister. Aslında maddeci olmakla beraber bir idealisttir. Aşkı, maddi bir çekim olarak değil, bir insanlık ideali olarak ele alır. Hegel gibi diyalektiği maddede değil düşüncede bulur. "İnsanlar sevişiniz, gerçek din sizin bu sevgilerinizdedir. Varlığınız aşkınızla biçimlenecektir." (Arka Kapak)
Geleceğin Felsefesinin İlkeleri Alıntıları - Sözleri
- "Mekan ve zamandaki sınırlama erdemlerin ilkidir;yer farkı, çocuklara ve görgüsüz insanlara öğrettiğimiz, yerli ile yersiz arasındaki ilk farktır. Görgüsüz insan için yerin önemi yoktur,her şeyi hiç fark gözetmeden her yerde yapar, tıpkı bir soytarı gibi."
- "Bedeni ve ruhuyla ölmüş olan bir şey, hayalet olarak bile geri dönemez."
- "Sevgi nedeniyle çekilen acı, tasarımda olan bir şeyin gerçeklikte olmamasıdır."
- "İnsanın realitesi sadece nesnesinin realitesine bağlıdır. Bir şeye sahip değilsen,o zaman bir hiçsin."
- "İradeyi, kendisine karşı çıkan bir şey olmadan düşünmek mümkün değildir; ve bu irade, istediği kadar ruhsal olsun her duyumsamada, acı çekme olarak bir etkinlik değildir, ten olarak bir ruh değildir, Ben olmayan olarak bir Ben değildir artık."
- "Hiçlik, mutlak şekilde düşünce ve akıl yoksunluğudur."
- "İnsana en yakın şeyler en uzaktakilerdir;çünkü onları bir sır saymamaktadır, oysa bu yüzden bir sırdır onlar;çünkü insan için hem inceleme konusudur,hem de değildir."
- "İnsandan onu insan yapan şeyleri kaldırırsan, o zaman onun insan olmadığını hiç güçlük çekmeden kanıtlayabilirsin."
- "Devlet başkanı fark gözetmeden tüm katmanları temsil etmelidir;onun nazarında herkes aynı derecede gerekli, aynı derecede haklıdır."
Geleceğin Felsefesinin İlkeleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Karl Marx, Ludwig Feurbach için şöyle söyler: "Olumlu, insancı ve doğalcı (pozitif, hümanist ve natüralist) eleştiri Feuerbach'la başlar. Feuerbach'ın yazıları ne kadar az gürültü koparırlarsa, etkileri de o kadar kesin, derin, yaygın ve kalıcı olur. Hegel'in Phenomenologie'si ve Logik'inden beri gerçek kuramsal devrim yalnız onun yazılarında görülmüştür." Ludwig Feurbach, kuramsal olarak başta Marx olmak üzere pek çok düşünürü etkilemiş büyük bir filozofdur. Feurbach bu eserinde adından da anlaşılabileceği gibi 21.yy'ın felsefesini bir prototip olarak öne sürmüş ve ana hatlarını açıklamıştır. Aslında kitabı iki bölüme ayırabiliriz. İlk bölüm; Feurbach'ın Eski Felsefe olarak adlandırdığı felsefi görüşler bütününü incelemesinden oluşur. Bu inceleme Spinoza'dan başlar. Feurbach'e göre "Modern spekülatif felsefenin kurucusu Spinoza'dır. Schelling yeniden canlandırıcısı, Hegel de tamamlayıcısıdır" (a.g.e syf: 51) Bu sebeple Feurbach, bu üç filozofu ve fikirlerini olumlu ve olumsuz yönleriyle ele almıştır. Feurbach'ın eski felsefeyi sistematik bir şekilde anlattığı bu bölüm bence eserin diğer bölümü kadar önemlidir. En azından bize spekülatif felsefe'nin Feurbach'ın gözüyle değerlendirmesini sunmaktadır. Kitabın ikinci bölümünde ise Feurbach'ın Yeni Felsefe olarak ifade ettiği 21.yy felsefesinin nasıl olması gerektiğine dair önermeleri maddeler halinde sıralanmıştır. Nasıl ki Spinoza Ethica'sında kendi görüşlerini aksiyomlar halinde sıralamışsa, Feurbach'de kendi fikirlerini ilkeler halinde ortaya koymuştur. Bunu yaparken de eski felsefe ile yeni felsefe mukayese edilmiş, eski felsefenin açmazları üzerinden yeni felsefe türetilmeye çalışılmıştır. Feurbach'in Yeni Felsefe'ye dair ilkelerinin siklet merkezi "devlet" ve "tanrı" dır. Din'den ziyade Tanrı incelenmiştir. Feurbach'ın devlete dair kamutanrıcılığı irdelediği bölümler kanaatimce çok kıymetlidir. Kamutanrıcılık görüşüne dair izahların özellikle anarşizmle ilgilenenler tarafından merakla okunacağını tahmin ediyorum. Eserin okunma açısından tam bir odaklanma ve konsantrasyon gerektirdiğini de ayrıca belirtmeliyim. Tam bir düşünsel verimlilik ile okunmadığı takdirde kitabın aktarımı bozulabilir. Eserin, felsefeyle ilgilenenler tarafından oldukça kıymetli bir kitap olarak değerlendirileceğini düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. (Gökhan)
Geleceğin Felsefesinin İlkeleri PDF indirme linki var mı?
Ludwig Feuerbach - Geleceğin Felsefesinin İlkeleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Geleceğin Felsefesinin İlkeleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ludwig Feuerbach Kimdir?
Ludwig Andreas Feuerbach, (d. 27 Temmuz 1804 - ö. 13 Eylül 1872) Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.
19. yüzyıl Alman materyalizminin ilk düşünürü olan Feuerbach'ın temel eseri Hıristiyanlığın Özü'dür. Felsefesi ya da karşı felsefesi, bir hümanizm ve doğalcılık şeklinde gelişen, dine ilişkin eleştirisi, insanlıkla ilgili doğruların bilinçsizce yansıtılmasını ifade eden Feuerbach, felsefeye önce Hegel'in nesnel idealizmini benimseyerek başlamış, fakat daha sonra tinselcilik-maddecilik karşıtlığında, maddeciliğin tarafında olmuştur.
Hayatı ve Düşüncesi
27 Temmuz 1804’te Landshut, Bavyera’da doğdu. 13 Eylül 1872’de, Rechenberg’de öldü.
Hukukçu Paul von Feuerbach’ın dördüncü oğlu olan Ludwig Feuerbach’ın Berlin’deki 2 yıl süreyle Hegel’in yanında felsefe öğrenimi yapabilmek için ilahiyat çalışmalarını bıraktı. 1828’de Doğa bilimi öğrenimi yapabilmek için Erlangen’e gitti. 2 yıl sonra da "Gedanken über Tod und Unsterblichkeit" adlı ilk kitabını Hegel'in ölümünden bir yıl önce imzasız olarak yayınladı.
1839'da "Hıristiyanlık Özü"nü yayınladı. O sıralar Alman düşünürleri Hegel'i tartışıyordu. Ruhçular onu ruhçuluk alanına, maddeciler de maddecilik alanına çekiştiriyorlardı. O Kant'ın yasağını çiğnemiş mutlağın alanına girmişti. Düşüncenin doğadan önceliğini savunmuştu.
Maddeciler de mutlağın yani insan düşüncesinin uğraştığı ilk ve son gerçeğin, doğanın üstünde değil, doğanın içinde olduğunu söylemesine ilgi duydular. Herakleitos gibi diyalektikciydi. Bu uzlaşmalar, yeni karşıtlıklar ve yeni uzlaşmalarla, gitgide varlığın bilincine erişecekti. Bu erişmeyse, gerçek özgürlüğü doğuracak olan bir sonuçtu. Mutlak varlığın kendi bilincine erişmesiyle aydınlanacaktı.
Bütün sorunları çözdüklerini sanan felsefe sistemleri dağılıyordı. Kant'ın sınırladığı rasyon tekrar özgürleşiyordu. Küçümsenen us etkilediğinden etkilenmek yoluyla diyalektik metotla gerçeğe doğru yaklaşmaktaydı.
Feuerbach "Gelecek Felsefesinin İlkeleri" Hegel’den 13 yıl sonra yayınlandı."Temel doğadır. Doğanın dışında hiçbir şey yoktur. Her şey gibi, düşünce de, doğanın ürünüdür. Düşünce, maddî bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin, bir naturalistin anladığı gibi, varlık yapısının kendisi değildir. Maddecilikle geride beraberim ama, ilerde beraber değilim."
O yıktığı dinlerin yerine aşk dini koymak ister. O temeli maddeye dayanan bir idealisttir. Aşkı, maddi bir çekim olarak değil, bir insanlık ideali olarak ele alır. Hegel gibi diyalektiği maddede değil düşüncede bulur. "İnsanlar sevişiniz, gerçek din sizin bu sevgilerinizdedir. Varlığınız, aşkınızla biçimlenecektir."
Ona göre dinin gerçeği aşktadır. Önceleri insanlar, kendi niteliklerininin fantastik yansımaları olan tanrılar yaratmışlardı; ama tanrılar, insanlık düzenini kurmaya yetmediler. Oysa Feuerbach'a göre, bu düzeni kuracak olan, insanın başka insanlara karşı duyduğu bağlılıktır. Bu bağlılık, en yetkin biçimine aşkta ulaşır. Hele cinsel aşk, bu duygusal insan bağlılığının en yoğunlaşmış biçimidir. Dostluk, acıma, vaz geçme, coşkunluk gibi çeşitli eğilimler, yetkinliğini cinsel aşkta beliren aşkın çeşitli görünüşleridir. İnsanlar arasındaki bütün sorunlar aşkın gücüyle çözülecektir. Aşkı kutsallaştırmak gerekir. İnsanlar, böylelikle, bütün acılarından kurtulacaklardır. Din, Latince bağlamak anlamındaki (Religare) sözcüğünden gelir. Şu halde, din sözcüğünün ilk anlamı bağdır. Bundan ötürü insanlar arasındaki her bağ, bir dindir. Din sözcüğünün etimolojik anlamı gerçeği ortaya koymaktadır. Ama bu din, ruhçu bir temele değil, maddeci bir temele oturmaktadır. Temel doğadır. Her şey gibi, din de, doğanın ürünüdür. Varlık yapısının temeli maddedir ama, kendisi düşüncedir. Varlık maddeden çıkıyor ama ruhla gelişiyor, varlıklaşıyor. Maddelerin oyunu bitmiştir artık.
L.Feuerbach'a göre tanrı, insan zihninin bir yansıtmasıdır. O'na göre, duyu verilerine konu olan ve böylece dışımızda (bizden bağımsız bir şekilde) var olan nesnelerden farklı olarak dini inancın nesnesi olan Tanrı insanın içindedir.
Ona göre mutluluk eğilimi insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan doğarken mutluluk eğilimini insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan, doğarken mutluluk eğilimiyle birlikte doğar. Mutluluk eğiliminin ahlakiliği bu yüzdendir. Yine bu yüzdendir ki her ahlakın temeli mutluluk eğilimi olmalıdır. Ama mutluluk eğilimi başı boş bırakılamaz elbet. Onu düzenleyen iki doğal kısıtlayıcı vardır:
Eylemlerimizin kendimizdeki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakıp, örneğin içkiyi fazla kaçırırsak hastalanırız. Böylelikle de kendi eğilimimizi, kendimizden dolayı, kendimiz kısıtlarırız.
Eylemlerimizin toplumdaki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakırsak başkalarını mutluluk eğilimlerinin sınırına gireriz. Bu halde başkaları, kendi mutluluk eğilimlerimizi savunarak bizim mutluluk eğilimimizi bozarlar. Böylelikle de kendi eğilimimizi, yine kendimizden dolayı, kendimiz kısıtlarız.
Hem kendimiz, hem de başkaları, elbirliğiyle mutluluk eğilimimizi düzenlerler, aşırılıklara engel olurlar. Bu iki sürümün dışında mutluluk eğilimimizin hiçbir engeli yoktur, keyfince yol alabilir. Anlaşıldığına göre, mutluluğumuzu, yine kendi mutluluğumuz düzenlemektedir. Kendi mutluluğumuzu bozmadıktan sonra mutluluk eğilimimizin yöneldiği yer yol ahlakıdır. Toplumsal sonuçlar, kendi mutluluğumuzun tadını kaçırdıklarından dolayı kısıtlayıcıdırlar.
İnsanın tanrıya tapmasını yasaklayan maddeci Feuerbach'ın karşısına dikilen, insanın insana tapmasını emreden ruhçu Feuerbach.
Hristiyanlığın özündeki görüşlerinin ürünü olarak tanrı insanın içedönük doğasının dışadönük bir izdüşümü haline geliyordu. Kitabının Marx’ı önemli ölçüde etkileyen ilk bölümünde Feuerbach dinin gerçek ya da antropolojik özünü çözümledi. Tanrıya yüklenen çeşitli nitelikleri tartışarak bunların insan doğasının farklı gereksinmelerinin karşılığı olduğunu ileri sürdü. 2.Bölümde dinin sahte ya da ilahiyata ilişkin özünü ele alarak tanrının insandan bağımsız bir varlığı olduğu görüşünün, vahiy ve kutsal nesnelere inanmaya yol açtığını, bunların da istenmeyen bir dinsel maddeciliğin parçaları olduğunu ileri sürdü.
Feuerbach ateist olmadığını söylemekle birlikte, Hristyanlıktaki tanrının bir yanılsama olduğunu iddia etti. Din görüşlerini felsefi ve diğer disiplinlerle birlikte ele alması Hegel’in ilkelerini yarı-dinsel olarak görmesine ve Marx’ın daha sonra 1845’te "Thesen über Feuerbach"da eleştireceği bir tür materyalizmi benimsemesine yol açtı. 1848-1849 devrim, karşıdevrim yıllarında dini tutuculuğa saldırıları yüzünden birçok devrimci tarafından kahraman olarak görüldü.
Feuerbach en çok Hristyanlığa karşı olan yazarları etkiledi. "Das Leben Jesu kritisch bearbeitet" adlı şüpheci eseri David Friedrich Strauss ve Feuerbach gibi doğalcılık adına Hegelcilik’ten vazgeçen Bruno Bauer bunların başlıcalarıydı. Bazı görüşleri de daha sonraları Almanya’da kilise ile devlet arasındaki mücadelede aşırı ucun temsilcileri ve kapitalizme karşı mücadelenin önderleri tarafından benimsendi. Daha sonraları ise Marx tarafından belirtildiği gibi (8. ve 11. tezler) toplumsal gelişim içindeki "özne"yi edilgen hale getirmesinden dolayı eleştirilmiştir.
Ludwig Feuerbach Kitapları - Eserleri
- Geleceğin Felsefesinin İlkeleri
- Tanrıların Doğuşu
- Hıristiyanlığın Özü
Ludwig Feuerbach Alıntıları - Sözleri
- "Tanrılar asla vermez insana bütün güzel şeyleri, ne boy pos ne söz ustalığı ne de bilgeliği." (Tanrıların Doğuşu)
- "İnsandan onu insan yapan şeyleri kaldırırsan, o zaman onun insan olmadığını hiç güçlük çekmeden kanıtlayabilirsin." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- "Sevgi nedeniyle çekilen acı, tasarımda olan bir şeyin gerçeklikte olmamasıdır." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- Talihsizlik, zaruret, kısacası felaket olmasaydı, tanrılar da mevcut olmazdı. (Tanrıların Doğuşu)
- İsrail halkından başka hiçbir şey ile ilgilenmeyen yehova ( tanrı ) İsraillilen bencilliğinin göstergesidir. (Hıristiyanlığın Özü)
- Sevgi emretmez, rica eder. (Hıristiyanlığın Özü)
- "Hiçlik, mutlak şekilde düşünce ve akıl yoksunluğudur." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- "Mekan ve zamandaki sınırlama erdemlerin ilkidir;yer farkı, çocuklara ve görgüsüz insanlara öğrettiğimiz, yerli ile yersiz arasındaki ilk farktır. Görgüsüz insan için yerin önemi yoktur,her şeyi hiç fark gözetmeden her yerde yapar, tıpkı bir soytarı gibi." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- "İnsana en yakın şeyler en uzaktakilerdir;çünkü onları bir sır saymamaktadır, oysa bu yüzden bir sırdır onlar;çünkü insan için hem inceleme konusudur,hem de değildir." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- "Bedeni ve ruhuyla ölmüş olan bir şey, hayalet olarak bile geri dönemez." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- İnsanlar, her şey tanrılara bağlıymış gibi, doğa yokmuş, insan yokmuş gibi tanrılarla konuşur ve onlara yakarır, ama her şey doğal ve beşeri güçlere, araçlara bağlıymış, tanrılar yokmuş gibi davranır; kısacası insanlar inançlarında, yakarışlarında, sözlerinde teisttir, ama eylemlerinde ateist. (Tanrıların Doğuşu)
- Netlik insanın en büyük gücüdür. (Hıristiyanlığın Özü)
- "İnsanın realitesi sadece nesnesinin realitesine bağlıdır. Bir şeye sahip değilsen,o zaman bir hiçsin." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- Ne var ki insan sadece sahip olmak istediği şeye saygı gösterebilir ve değer verebilir, onu övebilir ve methedebilir. (Tanrıların Doğuşu)
- Ancak kendi bilincini aşamayan adam, ayrılığa dayanamaz. (Hıristiyanlığın Özü)
- "Devlet başkanı fark gözetmeden tüm katmanları temsil etmelidir;onun nazarında herkes aynı derecede gerekli, aynı derecede haklıdır." (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri)
- Tanrı, tanrı olmayanlar sayesinde tanrıdır. (Hıristiyanlığın Özü)
- " Tanrılar, çelişki dolu varlıklardır. " (Tanrıların Doğuşu)
- Tanrı diledi: Işık olsun ve ışık oldu. Bu yüzden tanrının esas özü, istemeyle yapabilmenin birliğidir; tanrı, dilediği ya da istediği şeyi yapabilen [yapan, gerçekleştiren] bir varlıktır. (Tanrıların Doğuşu)
- Çalışmak ibadettir. (Hıristiyanlığın Özü)