Geri Dönüş - Jennifer L. Armentrout Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Geri Dönüş kimin eseri? Geri Dönüş kitabının yazarı kimdir? Geri Dönüş konusu ve anafikri nedir? Geri Dönüş kitabı ne anlatıyor? Geri Dönüş PDF indirme linki var mı? Geri Dönüş kitabının yazarı Jennifer L. Armentrout kimdir? İşte Geri Dönüş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Çevirmen: Meltem Uzun
Orijinal Adı: The Return (Titan #1)
Yayın Evi: DEX Yayınları
İSBN: 9786050936438
Sayfa Sayısı: 396
Geri Dönüş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarih bir kez daha tekerrür etme cüretini gösteriyor.
Seth'in hayatını tanrılara adamasının üzerinden bir yıl geçti. Ve şimdiye kadar, tanrıların ona verdiği görevler hep şiddetli ve kanlı oldu. Bu durum Seth için sorun değildi. Kan ve şiddete alışıktı. Ancak şimdi Apollo'nun onun için başka bir planı var. Ellerini ve başka bir uzvunu uzak tutmak kaydıyla muhafız rolünü üstlenmek zorunda. Ve kendini dizginleme konusunda gerçekten başarısız biri olduğundan, bu görev onun şimdiye kadarki en zor görevi olabilir.
Josie'nin bu inanılmaz seksi adamın ne olabileceğiyle ilgili hiçbir fikri yok. Ama büyük olasılıkla evden ayrıldıktan sonra başlayan yeni hayatı, Olympos büyüklüğünde bir blenderin içine atılıp püre haline gelmek üzere. Josie ya delirecek ya da antik bir mitin içinden fırlamış bir kâbus onu ele geçirmek için fırsat kollayacak. Daha da kötüsü, altın rengi gözlü, sır saklayan Seth ile arasında oluşan beklenmedik çekim bunların hepsinden daha tehlikeli olabilir.
Geri Dönüş Alıntıları - Sözleri
- “Seninleyken kendimi bir canavar gibi hissetmiyorum. Öyle olduğumu unutuyorum. Bana bunu hak ettirmeyen şeyleri yaptığımı unutuyorum.”
- Etrafına ustaca ördüğü duvarlar çatlayıp yarılmıştı. Daha önce hiç görmediğim biçimde bakıyordu bana.
- Hafif mayhoşlukla ifadesinin biraz irkilmiş, biraz ekseninden kaymış gibi göründüğünü düşündüm. Bunda sorun yoktu. O da benim eksenim uçurmuştu.
- “ Ağabeyime her şeyi verdi. Alex’e her şeyi verdi ve sonunda onun hiçbir şey olmadı.
- “Bir daha söyle. Sadece Apollyon olmadığımı söyle.” “ Sen sadece Apollyon değilsin, Seth.” “Artık kim olduğumu ben bile bilmiyorum. Ya da ne olduğumu.” “Sen sadece… Sadece Seth’sin.”
- Onun ruhunu isteyerek öpüşmeyi derinleştirdim. Komik olansa istenen benim ruhumdu, çalınan benim nefesimdi ve göğsümde deli gibi atan benim kalbimdi.
- Ruhumu çaldı, mümkün olduğunu bilmediğim bir şekilde içime yerleşmişti,. İçimde derinlere uzandı, içimde ateş yakmaktan daha fazlasını yaptı. Bu öpücükte umut vardı. Vaadden fazlası kefaretten fazlası vardı.
- Seth’in çarpık sırıtışı biraz daha büyüdü. “Benim seksi olduğumu düşünüyorsun.“ “Manyak olduğunu da söyledim.” “İşime geleni duyarım...”
- Asla sahip olmadığın bir şey istiyordum. Gerçek bir eşlik. Sadakat. Arkadaşlık. Onu. Beni. Üçüncü şahısları hiç olmamasını. Sadece bizi. Bir geleceği. Yarını. Kurtuluşu. Ve bu lanet olası göğsümü sıkıştırdı çünkü onlarla ne yapacağımı bile bilmiyordum.
- "O zaman tahmin edeyim. Sen ve Zeus, Hephaestus, Dionysus, Poseidon, Hermes ve Ares." O piçin ismini tükürerek söyledim ve sonra devam ettim. "İnsan kadınlarını hamile bıraktınız ve sonra Hera, Artemis, Athena, Afrodit ve Demeter hamile kaldı?" "Genellikle bebekler böyle oluyor."
Geri Dönüş İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kucak Tavşanı: Bu kitabı sanırım 4. okuyuşum ve son olduğunu da sanmıyorum:) Bu kitap benim için çok özel, Melez Sözleşmeleri’ni okuyup Seth’e bağlananlarla az çok aynı duyguları hissettiğimize eminim. Onu okumak çok ama çok güzeldi. Onu hissetmek, düşüncelerini, duygularını. Seth’i çok seviyorum. Ben ilk önce Melez Söleşmeleri’nin okunmasını öneririm ama onu okumak istemeyenler bu seriye direkt geçebilir bence. Yazar hiç evreni bilmeyenlerin de anlayabileceği şekilde yazmış ve bence bu da çok güzel. Kitap akış olarak benim inanılmaz zevk aldığım tarzda. Yani bayılıyorum böyle olay akışlarına. O ilk karşılaşma, sonrasında kitap boyunca yan yana olmaları. Benim en sevdiğim durum budur. Sevdiğim çifti hep yan yana görmek ne olursa olsun. Evrene zaten aşığım ama buna Seth de eklenince katlanarak artıyor hislerim. Kitaba bayıldım ve bu baygınlık eskimiyor:) (Evelyn)
Gözyaşım pıt...: (SPOİLER) Kitabın her bir sayfasını çevirirken kalbim öyle bir kırgındı ki... Melez Sözleşmelerini lisede ilk kez okumamın üzerinden 8 sene geçmişken, acaba hâlâ bu seriyi seviyor muyumdur diye düşünerek yeniden okumaya başladım ve sonuç olarak evet, hâlâ seviyormuşum ve bu sevgi beni buraya kadar getirmiş. Serinin devamının geldiğini duymuştum ama almak için bir heyecanım yoktu. Fakat yeniden Melez Sözleşmelerini okumamın ardından içimde bir kez daha kabaran Seth aşkının hemen sonrasında dayanamayıp Titan serisini aldım ve okumaya başladım. Seneler öncesinde olduğu gibi, bir defa daha okuduğumda da Melez Sözleşmelerinin ardından ballı çöreğim Seth'e ne olduğunu, yaptığı fedakarlıkların ardından neler yaşayabileceğini bir kez daha merak ettim. Ve şunu açık yüreklilikle söylemem gerekir ki, bu merakım ACAYİP DERECEDE TATMİN OLMUŞ DURUMDA. Jennifer L. Armentrout ablamız bence kalemini oldukça güzel döktürmüş. Melez Sözleşmelerinin ardından yazımdaki değişim daha ilk birkaç sayfadan bile dikkatimi çekmeye başlamıştı ve bittiğinde de vay canına demekten kendimi alıkoyamadım. Geri kitabımıza dönelim... Seth'in MS'den sonra neler yaşadığını, neler hissettiğini çok merak etmiştim ama BU KADARINI TAHMİN ETMEMİŞTİM. Seth'in içinde boğulduğu vicdan azabının yüzü altında resmen ben ezildim ve kalbim onun adına o kadar kırık ki... Her kendini hiçbir şey hak etmeyen bir insan olarak gördüğü yerde onun adına benim canım yandı. Ve beni en iyi Seth sevenler anlar diye düşünüyorum. Ve Seth'in yaşadığı bu azap, Alex'in adını bile anmayı kendine hak görememesi, asla haz almadığı Aiden için, Alex ve Aiden birlikte sonsuzluğu yaşayabilsinler diye kendine dair her şeyi feda etmiş olması onun özünde nasıl bir insan olduğunu zaten kanıtlar nitelikteydi. Evet, Seth'in pişman olduğunu, yaptığı hatalardan ders çıkardığını düşünüyordum ama bu kadar içselleştirdiğini tahmin etmemiştim. Kitapta her MS'ye ait karakterin adı geçtiği anda evde çığlıklar atmamak için kendimi çok zor tuttum. Alex ve Aiden'ın laflarının geçmesi, ansızın karşımıza çıkan Deacon ve Luke ikilisi, Marcus ve Solos'un varlıkları o kadar güzel göndermeler içeriyordu ki resmen e-ri-dim. Gelelim, biricik Apollo'muzun yarı-tanrı kızcağızı Josie'ye. MS'de baş karakterimiz olan Alexandria gibi güçlü, hatta oldukça t*şaklı diyebileceğimiz bir karakter değildi. Fakat güçlerini kullanamıyor oluşu, tamamen bir ölümlü hayatı yaşamış olmasının ardından Akit-Avcılık-Tanrılar-Yarı Tanrılar- ve dahası durumlarına ayak uyduramamış olmasını anlayışla karşılıyorsunuz. Beklediğimden iyi toparladı ama Josie'nin yaşadığı travmaların üzerinde çok yüzeysel durulmuş olduğunu düşünmeden edemedim. Gerçi o da haklı, yanında meteor statüsünde bir adam varken ve adam seks tanrısı gibi ortada gezerken bu düşüncelere tutunamamış olmasını da anlayışla karşıladım. Ama her ne olursa olsun eksik geldi. Seth'in tek derdinin sevilmek olduğunu, kendini olabildiğince değersiz gördüğünü ve ilk defa kelimenin tam anlamıyla birini önemsediğini gördüğümüz bu kitapla birlikte beklentimin oldukça üstünde bir şekilde hoşuma giden yeni bir yan seriye başlamış bulunmaktayım. Eğer Melez Sözleşmelerini okuyup sevdiyseniz, bu seriye uçmanızı ve derhal okumanızı öneririm. OKUYUN, OKUTUN, BİR DAHA OKUYUN. Fantastik sevenler Melez Sözleşmelerinden sonra tatmin olacaktırlar. Şahsen ben oldum.... (Damla)
Merhabalarrr. Yine güzel bir fantastik seriyle karşınızdayım. Uzun zaman önce okuduğum Melez Sözleşmeleri serisinin yan serisi diyebileceğim Titan serisini sonunda okuyabildim.Melez Sözleşmeleri serisini okuyanlar bilir, orada ki ikinci erkek karakter olan Seth okuyucular tarafından o kadar çok sevildi ki yazar onun ana karakter olduğu bir seri yazdı. Kısaca kitabından konusundan bahsedecek olursam, kendini tanrıların pis işlerini yapmaya adayan Seth, içinde ki şiddeti ve öfkeyi bunlarla uğraşarak dizginliyordu.Ancak Apollo'nun ona yeni bir görevle gelmesiyle bu şiddete biraz ara vermesi gerekecekti.Josie'nin muhafızı olması istenen Seth, kendini bu kiza karşı dizginleyebilecek miydi? Kızımız Josie ise tanrıların sadece mitlerde olduğuna inanan, annesinin şizofreni hastalığından dolayı oldukça yalnız ve zor bir çocukluk geçiren birisidir.Ta ki önünde ki yunan heykellerine benzeyen bu yakışıklı çocuğun ona babasının kim olduğunu söyleyip hayatını tamamen alt üst edene kadar.. Daha da kötüsü kendini bu çocuğa kapılmaktan nasıl alıkoyacağını bilmiyordu.. Kitap için diyebileceğim tek şey oleyy bee! Seth'de sonunda mutlu olabilecek.Josie ve Seth'in atışmalarından aşırı derecede keyif aldım.Ancak kitapta aşk biraz baskın kalmış fantastik olaylar, şaşırtmacalar vs. henüz yoktu o yüzden olaylar biraz yavaş ilerliyor diyebilirim.Yine de kesinlikle sevdiğim serilerden birisi oldu. Son olarak seriyi okumadan önce Melez Sözleşmeleri serisini okuyup sonra bu seriyi okumanızı tavsiye ederim. Sevgiyle kalın.. (İlknur Çetinsağ)
Geri Dönüş PDF indirme linki var mı?
Jennifer L. Armentrout - Geri Dönüş kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Geri Dönüş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jennifer L. Armentrout Kimdir?
Jennifer Batı Virgina’da, Martindburg şehrinde yaşıyor. Onun hakkında duyduğunuz her söylenti doğru değildir. Yazım işiyle yoğun olarak ilgilenmediği zamanlarda kitap okuyarak, egzersiz yaparak, berbat zombi filmleri izleyerek, yazıyormuş gibi yaparak, kocası ve Jack Russel köpeği Loki ile vakit geçiriyor.
Yazar olma hayali, vaktinin büyük bir kısmını kısa hikâyeler yazarak geçirdiği matematik derslerinde başladı. Bu, matematikten kötü notlar almasının da en büyük sebebidir. Jennifer genç okurlar için paranormal, bilim-kurgu, fantezi ve modern aşk hikâyeleri yazıyor. Ayrıca J. Lynn takma adıyla yetişkinler için aşk romanları da yazıyor.
Jennifer L. Armentrout Kitapları - Eserleri
- Obsidiyen
- Oniks
- Opal
- Köken
- Direniş
- Melez
- Safkan
- Tanrı
- Apollyon
- Avcı
- Kimi Öptüğüne Dikkat Et!
- Hep Seni Bekledim
- Sağdıç
- Saplantı
- Kime Dokunduğuna Dikkat Et!
- Kış Güneşi
- Kan ve Külden
- Kimi Seçtiğine Dikkat Et
- Bodyguard
- Oyuncu
- Unutuluş
- Lanetli
- Geri Dönüş
- Hep Seni İstedim
- Güç
- Paramparça
- Mücadele
- Sonsuzluğun Sonuna Dek
- Ölene Dek Beraberiz
- En Karanlık Yıldız
- Cesur
- A Kingdom of Flesh and Fire
- Kehanet
- The Crown of Gilded Bones
- Ya Yarın Yoksa
- En Aydınlık Gölge
- The War of Two Queens
- Elixir
- A Shadow in the Ember
- Hold Om Mig
- Trust İn Me
- Scorched -
- The Dead List
- Forever with You
- Fall With Me
- Fire In You
- Stay with Me: A Novel
- The Queen: A Wicked Novella
- The Prince: A Wicked Novella
- The King: A Wicked Novella
Jennifer L. Armentrout Alıntıları - Sözleri
- "Orada dikilip duracak mısın yoksa gerçekten bir işe yarayacak mısın?” diye söylendi Tink, Ren’e. “Benim için kutuları yerden alır mısın?” “Tink,” diye çemkirdim. “Kutuları ben alırsam, onları bahçeye fırlatıveririm,” dedi Ren. Tink ellerini yanaklarına vurarak aniden geriye sıçradı. “Buna cesaret edemezsin.” “Hem de öyle bir ederim ki.” “Ah, Tanrım,” diye homurdandım, Ren’in etrafından dolaşarak. Kutuları yerden alıp içeri taşıdım, sonra da kanepeye fırlattım. “Dikkat et!” diye ciyakladı Tink. “İçlerinde paha biçilemez, kırılacak şeyler olabilir.” Ren arkasından kapıyı kapatırken, havada süzüldü. “Ve sen! Sen kutuları bir hanıma taşıttın.” Gözlerimi devirdim. Ren gürültülü bir nefes verdi. “Tanrım; çok sinir bozucusun.” “Ne olmuş?” Tink kanatları hararetle havayı döverek, kanepeye doğru uçtu. “Ben lastiğim, sen yapışkan!” Ren ufaklığa doğru döndü. “Ne?” “Ne söylersen söyle benden sekip gelir sana yapışır!” (Paramparça)
- “Beni kalbimden bıçaklayacak mısın? Tekrar?" "Neden bileğimi bırakıp öğrenmiyorsun?" "Bu kulağa evet gibi geliyor.” (A Kingdom of Flesh and Fire)
- "Alexandria'nın Apollyon olması beklense de sizin kaderinizde hep çok daha fazlası olmak vardı." Karina bana baktı. "Kabullenmesi güç olabilir fakat bunu kabullenmeniz gerekiyor." "Yoda gibi konuşuyorsun," diye mırıldandım. "Anlamadım?" "Önemli değil." (Mücadele)
- Kendimi nasıl hissetiğimle ilgili konuşmak konusunda hiç iyi değildim. Kahretsin, kendimi nasıl hissettiğim hakkında düşünmekte bile iyi değildim. (Melez)
- “Nasıl cadaloz bir şeysin sen böyle,” (Hep Seni Bekledim)
- “Öyle güzelsin ki, Layla. Sonsuzluğun geri kalanında bakabileceğim bir şey seçme imkanım olsaydı seni seçerdim.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
- "Aptal aptallık yapandır..." (Hep Seni İstedim)
- “I’m not afraid of her,” I whispered to my reflection. “I’m a Queen. I’m a god. I’m not afraid of her.” (The War of Two Queens)
- “Aşktı bu; aşk değiştirebilirdi insanları.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
- Kitaplar. Kitaplar her yerdeydi. Beş adet kitap düzgünce kanepenin köşesine dizilmişti. iki tane de sehpanın üstünde duruyordu. Bir tanesinin içinde parlak bir ayraç vardı. Diğer sehpada üç kitap daha. Bir tane de televizyon sehpasının üstünde. O kitaba da bir ayraç konmuştu. İki kitap birden mi okuyordu acaba? Yoksa daha da mı fazla? Ben bir taneyi zar zor okurken... (Unutuluş)
- Yıldızlar... ne kadar güzel olsalar da, çok uzaktaydılar (Hep Seni Bekledim)
- “Seninleyken kendimi bir canavar gibi hissetmiyorum. Öyle olduğumu unutuyorum. Bana bunu hak ettirmeyen şeyleri yaptığımı unutuyorum.” (Geri Dönüş)
- Bazen… bazen sanki bir tuzak kurulmuş da hepimiz dörtnala koşup tuzakla düşmüşüz gibi geliyordu. (Opal)
- She was hugging me, and I didn’t know how to respond to that for several seconds. My senses were overloaded as I lifted my arms and wrapped them around her, returning the gesture stiffly. The hug felt awkward and strange…but then it felt like something wonderful. Ezra embraced me—squeezed me tightly—and then let go. “I love you, Sera.” Overwhelmed, I watched her step back and smile shakily. I stood there as she turned and made her way back to the carriage. I didn’t breathe until she was inside. I swallowed thickly, briefly closing my eyes. “I love you, too,” I whispered. (A Shadow in the Ember)
- I loved him. I was in love with him, even though that love had been built on a foundation of lies. I loved him even though there was so much I didn’t know about him. I loved him even though I knew I was a willing pawn to him. (A Kingdom of Flesh and Fire)
- Korku zayıflık değildir. Sadece üstesinden gelmen gereken bir durumun işaretidir. (Tanrı)
- Herkes rahat olabilir. Buraya kargaşa çıkarmaya ya da çatıyı başınıza yıkmaya gelmedim." "Nasıl?" diye mırıldandı Deacon. "Sen nasıl..." "Uzun hikâye ve içimden açıklama yapmak gelmiyor hiç." (Mücadele)
- "Biliyor musun?" Aiden'a meydan okuyan bir bakış fırlattım. "Gidelim. Hadi, Seth. Âşık kavgamıza devam edelim biz." Duvardan ayrılan Seth tek kaşını kaldırdı. "Evet, aşkım, bu kulağa çok hoş geliyor. Hançeri unutma da gözümü oyabilesin" (Safkan)
- Aiden boğuk bir kahkaha atıp Alex'e baktı. Alex ona güven telkin eden bir gülümsemeyle karşılık verdi. İkisinin hemfikir oldukları belliydi. Zihinleri ve ruhları birbirine bağlıymış gibi. (Güç)
- “I need you,” he groaned against my lips. “I need you, Poppy.”“You have me,” I told him, echoing the words I’d said to him once before. Now, they felt like an unbreakable vow. “Always.” “Always,” he repeated. (The Crown of Gilded Bones)