Gitme, Gül Yanakların Solar - İrem Uzunhasanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gitme, Gül Yanakların Solar kimin eseri? Gitme, Gül Yanakların Solar kitabının yazarı kimdir? Gitme, Gül Yanakların Solar konusu ve anafikri nedir? Gitme, Gül Yanakların Solar kitabı ne anlatıyor? Gitme, Gül Yanakların Solar PDF indirme linki var mı? Gitme, Gül Yanakların Solar kitabının yazarı İrem Uzunhasanoğlu kimdir? İşte Gitme, Gül Yanakların Solar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İrem Uzunhasanoğlu
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
İSBN: 9786051730905
Sayfa Sayısı: 237
Gitme, Gül Yanakların Solar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Geçmişten şimdiye uzanan hikâyelerin rüzgârına kapılmış bir yazar... Ailesindeki kadınların izini süren bir kâşif... Dört kadının da müşterek kaderi olan yolculuklar, bavullar, mektuplar ve acılar her şeye rağmen umutla birbirine bağlanıyor. Nafia Hanım’la başlayan hikâye, Mediha ve Leman ile devam ediyor ve yazar kadının ellerinde can buluyor.
İrem Uzunhasanoğlu, Mubadillerin 1910’larda Yunanistan’da başlayan zorunlu göç hikâyesini, oradan oraya sürüklenen annelerin gözünden anlatarak tarihle aramızdaki mesafenin o kadar uzak olmadığını, elimizi uzatsak hissedebileceğimiz ama niyeyse görmeyi tercih etmediğimiz kaderleri dinlemenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
Ve bir selam yolluyor Ege Denizi’nin her iki yakasına ve zeytin ağaçlarına ve sakız kokusuna ve derin maviye...
Gitme, Gül Yanakların Solar Alıntıları - Sözleri
- İnsan kendi denizinden korkar mı hiç?
- İlk göz ağrın, ilk sevdiğin ağaç, ilk sevdiğin yemek, ilk sevdiğin ev. Neredeyse hayatının son dönemecinde bile köklerine dönüp emanet bıraktığın kalbine bir selam çakabiliyorsun.
- Acılar hangi coğrafyada yaşanırsa yaşansın, şiddeti ne olursa olsun malzemeye insan olduğu sürece kalp burukluğu aynı.
- "Doğaya hükmedemeyen hüzünlü ağacın dalındaki yaprak olmuşuz. Biri bizi alsın saklasın kitabının arasında veya ezsin bir kauçuk tabanının altında diye öylece bekliyoruz. İşte bundandır çekip gidemeyişimiz. İşte bundan bu iç çekişler, bu pişmanlıklar, bu ahlar ve bu gidememe halleri."
- Kalbi tam ortadan ikiye bölünmüştü. Kalbinin bir kısmı hâlâ işgal altındaydı. Diğeri ise meçhullerdeydi.
- Kalbi tam ortadan ikiye bölünmüştü. Kalbinin bir kısmı hâlâ işgal altındaydı. Diğeri ise meçhullerdeydi.
- " O gün o istasyonda hayat durmuştu. Keza akrep ve yelkovan da... Bir an Mediha'nın dikkatini Türk Bayrağı çekti. Direğin yarısında sünmüş öylece duruyordu. "Mediha.. Gazi Paşa ölmüş." dedi Emin Bey gırtlağından zor çıkardığı kelimeleri yan yana dizerek. O an tüm dünya bir gürültüyle yıkıldı. Hıçkırarak ağlamalar, ağıtlar Pozantı'daki hırpani tren istasyonunun raylarından göğe yükseldi. Ardından yer yarıldı, toprağın altını kapladı ahlar. Toprak Ana, Gökyüzü, Türk halkı, dinlisi, dinsizi birlik olmuş ATA'yı uğurluyordu.. Ebediyete... "
- İyi savaş yok tabii, kâğıt üzerinde bir taraf kaybeder, bir taraf kazanır. Oysa gerçekte savaş olan yerde herkes kaybeder, yara alır.
- "Hayat bize hem farklı yollar sunar, hem de sunduğu yollardan birini seçmemiz için bize yol gösterir,rehberlik eder. Böylece biz hangi tercihi yaparsak yapalım,aslında zaten önceden bizim için çizilmiş resimlere donuk birer obje oluruz."
- Hayat bize hem farklı yollar sunar, hem de sunduğu yollardan birini seçmemiz için bize yol gösterir, rehberlik eder. Böylece biz hangi tercihi yaparsak yapalım, aslında zaten önceden bizim için çizilmiş resimlere donuk birer obje oluruz.
Gitme, Gül Yanakların Solar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Gitme, Gül Yanakların Solar’ Konusuna bile bakmadan aldığım nadir kitaplardan biridir. İsmi çok hoşuma gidip hiçbir şey bilmeden okuyacağım demiştim. Kitapta çokça geçen çekim, benim için de geçerli olmuş oldu. Beni de köklerim bir şekilde bu kitaba getirdi. Bu bir göç romanı. Mübadelenin, sürgünün, koparılmışlığın, ait olamamanın, ait hissedememenin, hissettirilmemenin romanı... İçindeki hikayeler çok gerçekti. Merakla çevirdim sayfaları. Sadece daha fazla detay bekledim kendimden de bir şeyler bulabilmek için. Ben de mübadil torunu olduğum için onların Türkçe Rumca karışık konuşmalarını bekledim belki de. Özellikle sinirlendiklerinde asla Türkçe konuşamayışlarını Sopatora! nidaları aradım, hatta teteler, tetebarular... Size dokunacak bir hikaye olmasa bu kadar etkileyici bir kitap mi bilemiyorum. Ama konu kesinlikle tüyler ürpertici, bu bir gerçek. Bir göç romanı arasanız, bence bakabilirsiniz. (Gülşah)
Mubadillerin 1910'larda Yunanistan'da başlayan zorunlu göç hikâyesini, oradan oraya sürüklenen annelerin gözünden anlatarak tarihle aramızdaki mesafenin o kadar uzak olmadığını, elimizi uzatsak hissedebileceğimiz ama niyeyse görmeyi tercih etmediğimiz kaderleri dinlemenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Ve bir selam yolluyor Ege Denizi'nin her iki yakasına ve zeytin ağaçlarına ve sakız kokusuna ve derin maviye... (Fitnat Ayşen)
Geçmişten şimdiye uzanan hikâyelerin rüzgârına kapılmış bir yazar... Ailesindeki kadınların izini süren bir kâşif... Dört kadının da müşterek kaderi olan yolculuklar, bavullar, mektuplar ve acılar her şeye rağmen umutla birbirine bağlanıyor. NafiaHanım’la başlayan hikâye, Mediha ve Leman ile devam ediyor ve yazar kadının ellerinde can buluyor. İrem Uzunhasanoğlu, Mubadillerin 1910’larda Yunanistan’da başlayan zorunlu göç hikâyesini, oradan oraya sürüklenen annelerin gözünden anlatarak tarihle aramızdaki mesafenin o kadar uzak olmadığını, elimizi uzatsak hissedebileceğimiz ama niyeyse görmeyi tercih etmediğimiz kaderleri dinlemenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Ve bir selam yolluyor Ege Denizi’nin her iki yakasına ve zeytin ağaçlarına ve sakız kokusuna ve derin maviye... (Mustafabkc)
Gitme, Gül Yanakların Solar PDF indirme linki var mı?
İrem Uzunhasanoğlu - Gitme, Gül Yanakların Solar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gitme, Gül Yanakların Solar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İrem Uzunhasanoğlu Kimdir?
İrem Uzunhasanoğlu 1983 İstanbul doğumludur. İlk/orta ve Lise eğitimini Ayazağa Işık Okulları’nda tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi’nde Filoloji okuduktan sonra New York Üniversitesi’nde Yüksek Lisans’ını tamamlamıştır. Işık Okulları Ve Robert Kolej gibi okullarda İngiliz Edebiyatı ve İngilizce dersleri vermiştir. İlk öyküsü Varlık Dergisi’nde yayımlanmıştır.
Yazar, ilk roman denemesi olan ‘Gitme, Gül Yanakların Solar’ da Türkiye Yunanistan nüfus mübadelesini anlatmış ve romanını Lozan mübadillerine adamıştır.
Yaratıcı yazmayı destekleyici ‘365’ isimli kitabı ise genç yazarları teşvik etmeyi ve onlara yazmayı sevdirmeyi amaçlamaktadır.
Yazar, İstanbul’da eşi ve oğlu ile yaşamaktadır.
İrem Uzunhasanoğlu Kitapları - Eserleri
- Ufkun Öte Yanı
- Gitme, Gül Yanakların Solar
- Evvel Bahar
- 365 Her Güne Bir Yazı
İrem Uzunhasanoğlu Alıntıları - Sözleri
- "Yaşadığı acılar fazlalaştığında su alan bir gemi gibi batmaya başlıyor insan." #evvelbahar #iremuzunhasanoğlu (Evvel Bahar)
- Başımı kaldırıp göğe bakamıyordum hem gözlerim aydınlığı sağamadığı için hem de akıp giden yaşama yakışmadığım için. (Evvel Bahar)
- “Neden ama neden terk etmiyordu çocukluğumuz bizi? Ne olurdu izini kaybettirseydi? Ne olurdu göğsümüze bir heyula gibi oturmasaydı? Neden yük oluyordu anılar? Annesizliğimiz, babasızlığımız, çaresizliğimiz... Biz başka şeylerden bahsetmeye çalıştıkça su yüzüne çıkan ve yeni suretlerle zuhur eden o meşum gerçeğimiz.” (Evvel Bahar)
- "Doğaya hükmedemeyen hüzünlü ağacın dalındaki yaprak olmuşuz. Biri bizi alsın saklasın kitabının arasında veya ezsin bir kauçuk tabanının altında diye öylece bekliyoruz. İşte bundandır çekip gidemeyişimiz. İşte bundan bu iç çekişler, bu pişmanlıklar, bu ahlar ve bu gidememe halleri." (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- İlk göz ağrın, ilk sevdiğin ağaç, ilk sevdiğin yemek, ilk sevdiğin ev. Neredeyse hayatının son dönemecinde bile köklerine dönüp emanet bıraktığın kalbine bir selam çakabiliyorsun. (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- Hayal kırıklığı ne hoş kelime.Çünkü önce hayaller kırılır,paramparça olur ve ölür.Geleceğe dair kurduğun ne varsa.Bu öyle bir mahkûmluk halidir ki ab- ı hayat durur, en bereketli toprağı kurak, verimsiz ve kısır bir tarlaya çevirir.Ve sen o kısırlığın içinde sadece ağlarsın (Ufkun Öte Yanı)
- Biliyorum dibe inmeden çıkılmıyor yukarı.Yukarı çıkmadan da inilmiyor.Böylece bir kısır döngünün içinde debelenip duruyorsun.Kurgu mu tüm bunlar? Hayatın bitmeyen kurgusu mu?Her yenilgide, her dibe vuruşta çıkmayı beklemenin verdiği o tedirginlikte tek bir cümle beliriyor gözümün önünde."Bu da geçer ya hû." (Ufkun Öte Yanı)
- İkimizin yaraları da öyle çoktu ki… Onların içinde bir cenin barınamazdı. Kurşun deliklerinde çiçek yeşertemezdim an-lı-yor-musun? (Evvel Bahar)
- Hayat bize hem farklı yollar sunar, hem de sunduğu yollardan birini seçmemiz için bize yol gösterir, rehberlik eder. Böylece biz hangi tercihi yaparsak yapalım, aslında zaten önceden bizim için çizilmiş resimlere donuk birer obje oluruz. (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- Acılar hangi coğrafyada yaşanırsa yaşansın, şiddeti ne olursa olsun malzemeye insan olduğu sürece kalp burukluğu aynı. (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- Keşke ve zaman kelimeleri sırt sırta vermiş iki düşmandı. Zaman geri sarılmıyor, "keşke"ler ise hep havada asılı kalıyordu. (Ufkun Öte Yanı)
- " O gün o istasyonda hayat durmuştu. Keza akrep ve yelkovan da... Bir an Mediha'nın dikkatini Türk Bayrağı çekti. Direğin yarısında sünmüş öylece duruyordu. "Mediha.. Gazi Paşa ölmüş." dedi Emin Bey gırtlağından zor çıkardığı kelimeleri yan yana dizerek. O an tüm dünya bir gürültüyle yıkıldı. Hıçkırarak ağlamalar, ağıtlar Pozantı'daki hırpani tren istasyonunun raylarından göğe yükseldi. Ardından yer yarıldı, toprağın altını kapladı ahlar. Toprak Ana, Gökyüzü, Türk halkı, dinlisi, dinsizi birlik olmuş ATA'yı uğurluyordu.. Ebediyete... " (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- Aren ise kendini yüzlerce siyah gözlüklü ve siyah giyimli insanın içerisinde tek gerçek siyahmış gibi hissediyor ve olabildiğince çabuk oradan çıkmak istiyordu. (Ufkun Öte Yanı)
- Geldin mi puhu kuşu? Sevdin mi? Girdin mi yaralarımdan içeri? Sardın mı? Ey nar-ı can... Yandın mı? (Ufkun Öte Yanı)
- Bazen insanlar rekabet edemeyeceğini bile bile kendini bazı insanların karşısına koyar, bile bile gitmemesi gereken yerlere giderler. (Evvel Bahar)
- Sahi hayatı sorgulamadan idame ettirmek mümkün mü? (Ufkun Öte Yanı)
- Maskesizim, neysem o. Dedim ya şeffafım diye. Yalan dolan yok bende. Varsam varım, yoksam yokum... (365 Her Güne Bir Yazı)
- İnsan kendi denizinden korkar mı hiç? (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- Kalbi tam ortadan ikiye bölünmüştü. Kalbinin bir kısmı hâlâ işgal altındaydı. Diğeri ise meçhullerdeydi. (Gitme, Gül Yanakların Solar)
- "Hayat bize hem farklı yollar sunar, hem de sunduğu yollardan birini seçmemiz için bize yol gösterir,rehberlik eder. Böylece biz hangi tercihi yaparsak yapalım,aslında zaten önceden bizim için çizilmiş resimlere donuk birer obje oluruz." (Gitme, Gül Yanakların Solar)