diorex
Dedas

Gölgene Sahip Çık - Robert A. Johnson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gölgene Sahip Çık kimin eseri? Gölgene Sahip Çık kitabının yazarı kimdir? Gölgene Sahip Çık konusu ve anafikri nedir? Gölgene Sahip Çık kitabı ne anlatıyor? Gölgene Sahip Çık PDF indirme linki var mı? Gölgene Sahip Çık kitabının yazarı Robert A. Johnson kimdir? İşte Gölgene Sahip Çık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.10.2022 03:00
Gölgene Sahip Çık - Robert A. Johnson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Robert A. Johnson

Çevirmen: Kemal Atakay

Yayın Evi: Okuyan Us Yayınları

İSBN: 9786055134846

Sayfa Sayısı: 108

Gölgene Sahip Çık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Gölgemizi genel olarak toplumdan saklamak zorundayız yoksa çekilmezin teki olur çıkarız; ama onu asla kendimizden gizlemeye çalışmamalıyız."

Gölge: Persona, ne olmayı istiyor ve dünya tarafından nasıl görülmeyi diliyorsak odur. Psikolojik giysimizdir ve gerçek benliklerimiz ile çevremiz arasında aracılık eder, tıpkı fiziksel giysimizin, karşılaştığımız kişilere bir imge sunması gibi. Ego, ne isek ve bilinçli olarak ne biliyorsak odur. Gölge, benliğimizin göremediğimiz ya da bilemediğimiz kısmıdır.

Johnson, insanların kültürel uyum sürecinde, doğuştan gelen özelliklerini "toplumca kabul edilebilir olanlar" ve "vazgeçilmesi gerekenler" şeklinde sınıflandırdığını, bunun da uygar dünyada iyi-kötü ayrımı için gerekli olduğunu ancak reddedilen özelliklerin hiçbir zaman çekip gitmediğini, kişiliğin karanlık köşelerinde biriktiğini anlatıyor.

Bugün pek çok sektör gölgelerimizi kendimize saklamamız için uğraşır. Sinema sektörü, moda tasarımları ve romanlar gölgemizi yerleştireceğimiz kolay yerler sunarlar bize. Gazeteler her gün felaketlerden, cinayetler ve korkunç haberlerden payımıza düşeni sunup gölge mizacımızı dışsal olarak beslerler, oysa yapılması gereken kişiliğimizin bütünleyici bir parçası olarak gölgenin içselleştirilmesidir.

Geniş kitleler tarafından kabul gören, çok satan kitapların yazarı Jungcu analist Robert A. Johnson bu kitabında, Jung teorisine göre egonun karanlık tarafını simgeleyen kendi gölgemize sahip olmaya ihtiyacımızı anlatıyor.

Gölgene Sahip Çık, sizi kişiliğinizin derinlerine götürecek, karanlık noktalarınızı keşfettirecek, kendinize objektif gözle bakmanızı sağlayacak ve belki de hayatınızın anlamını bulmanızı sağlayacak bir kitap.

(Tanıtım Bülteninden)

Gölgene Sahip Çık Alıntıları - Sözleri

  • Aşık olmak, kişinin en soylu ve son derece değerli parçasını bir başka insana yansıtmasıdır.
  • Hepimiz savaşı kötülüyoruz ama toplu olarak ona doğru ilerliyoruz. Bu kaosu meydana getiren dünyanın zalimleri değil, her birimizin katkıda bulunduğu kolektif gölgedir.
  • Zıtları kucaklama cesaretimiz olsa, yazgımız gerçekten değişebilir.
  • Ne zaman altın ağaçtan yaratıcılık meyvesini koparsak, öteki elimiz yıkım meyvesini koparır. Bu içgörüye (derin anlayışa) direncimiz çok fazladır! Yıkımsız yaratıcılığa sahip olmayı çok isteriz ama bu mümkün değildir.
  • Fiil açısından zengin diller, büyük bölümüyle adlara dayalı dillerden daha güçlüdür. Çince ve İbranice ilk gruptandır. İnsan konuşması temel olarak fiillere dayanırsa daha etkili olur. Konuşmayı temel olarak adlar üzerinden kurarsak konuşma zayıf olur; sıfatlara ve zarflara dayanırsanız, yolunuzu kaybetmişsiniz demektir.
  • ne olmayı istiyor ve dünya tarafından nasıl görülmeyi diliyorsak odur. Psikolojik giysimizdir ve gerçek benliklerimiz ile çevremiz arasında aracılık eder, tıpkı fiziksel giysimizin karşılaştığımız kişilere bir imge sunması gibi. Ego, ne isek ve bilinçli olarak ne biliyorsak odur. Gölge, benliğimizin göremediğimiz ya da bilemediğimiz kısmıdır.
  • Asıl hayatın sakladığın “sen” de, sahip çıkmadığın “gölge”nde.

Gölgene Sahip Çık İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bizden uzak kalmasını istediğimiz, uzaklaştırdığımız her ne varsa ya bizimle yola devam eder ya da bir gün kocaman bir alev topu halinde karşımıza çıkar. İkinci seçeneğin yaşanması için büyük bir olaya gerek yoktur. Küçük bir meselede bile ortaya çıkabilir. Dengede tutamadığımız tahterevallinin sol yanı yüzümüze çarparak sağ tarafında biriktirdiklerimizi heba edebilir. İyi-kötü, güzel-çirkin, kadın-erkek, aydınlık-karanlık gibi zıtlıkların oluşturduğu dengeden kötüyü ya da karanlığı çıkarırsak ayak uydurduğumuz ritim bozulur, ilişkilerimizi benin maskeleriyle sürdürebiliriz. Sağlıklı bir iletişim için bastırdığımız özelliklerimizin sesini ayarlayabilirsek kendini gerçekleştirmenin büyüsünü de oluşturabileceğimizi de biliyor muydunuz? Bastırılan her ne varsa gölgemizi oluştururken bizi pasifleştirip yolun gerisinde bırakacak ve kendimize olan inancı çürütecektir. Hatta Jungcu analist Robert A. Johnson, gölgede saklı olan sadece olumsuz yanlarımız olmadığını, olumlu veya yaratıcı yanlarımız da olabileceğini belirtiyor. Belki de bazen dışarıdan duyduğumuz takdir içerikli sözler karşısında takındığımız -alçakgönüllülük- tutumun temeli gölgemizde yattığı için bizde var olduğundan haberdar olmadığımız olumlu yönlerimizdir. Johnson, dışarıya ihtiyaçlarımız için takındığımız tavrın, personanın bizi dışarıya olduğumuz gibi yansıtmadığını, gidişatı lehimize çevirebilmek için maske taktığımızı belirtirken çok haklı. Çünkü fazla abartıyoruz. İçeride sakladığımız kişiliğe de ses olmamız gerekiyor. Üstelik doğanın üzerine kurulu olduğu zıtlıklar durumunu da dile getirecek olursak, olumsuz yanlarımızı da dışarıya yansıtmalıyız. Zira sonuçları kaçınılmazlaşacaktır. Psikolojiden çok iyi anlamadığım için kendimce yorumladığım bu kitabı herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. (Esengül Ersoy)

Büyük hayranlıklar nereden gelir? Neden bir başkası olmak için çırpınır dururuz? Pekiyi, neden başkalarına düşmanlık besleriz? Hayran olmakla, nefret etmek arasındaki belirsiz çizgi nerede başlar, nerede biter? Jung şöyle diyor: “İyi ki düşmanlarımız var. Yoksa onlara benzerdik.” Yine de, içerideki düşmanı tanımadan, kendi karanlığımın içinden geçmeden, düşmanımı ya da kendimi affetme olasılığına açık değilim. Birine karşı güçlü duygular beslediğim zaman, kendi köklerime inmem gerektiğini biliyorum. Hayranlık ya da düşmanlık duyguları, bir matruşkanın içinden çıkan bebekler gibi. Nerede başlayıp nerede sona erdiğini kestirmek zor. “Gölgene Sahip Çık” isimli kitabın yazarı Robert Johnson bu konuyla ilgili şöyle diyor: “Uygarlığın tamamının büyük bir olasılıkla yok olacağı çatışmadan uzak durmak istiyorsak şunu anlamak zorundayız: Artık yaşanmamış yanımızı bir başkasına yüklemeye devam edemeyiz.” Belki de aynayı kendi yüzümüze çevirip bakmanın zamanı çoktan gelmiştir. Aynada görmekten korktuklarımızı başkalarında seyretmek; eleştirmek, yargılamak çok kolay. Açık bir kalple kendi gölgemize bakmak, şefkat göstermek alışılmadık bir tutum. Jack Sanford’un çok sevdiğim bir sözü var: “Bilmelisiniz ki Tanrı gölgenizi egonuzdan çok daha fazla sever. Çünkü gölge ne kadar tehlikeli olursa olsun, merkeze daha yakın ve sahicidir.” Gölge yanımız anlaşıldığı zaman lütuflar sunan bir araca dönüşür. Çok severek okuduğum “nefs yolu” kitabının yazarı Bill Plotkin, “Tanrı’ya giden yol aşağı doğrudur” der ve nefs kavramına parlak bir bakış bırakır. Kitabında nefs ve ego arasındaki farka dair çarpıcı sözler söyler. “Nefsinizi yansıtması için vahşi doğaya güvenebilirsiniz çünkü nefsiniz en vahşi ve doğal boyutunuzdur. Doğa nefsinizi doğurur (ve gezegendeki tüm hayvan ve bitkileri). Egonuz ise doğrudan doğadan doğmaz daha çok kültür-dil ailesinin bir matriksi gibidir. Nefsin başlangıcı sıklıkla ölüm ve ikinci doğuş ile tanımlanır. Bir kozaya girer gibi, ilk egonuz ölür sonra nefse kök salmış ikinci ego doğar; günümüzün kültüründen değil, doğanın rahminden.” Aynı kitapta nefsle iletişim kurmayı unutmanın büyük bir anlam kaybı yarattığından söz ediliyor. Sanırım bu duyguya hepimiz aşinayız. Bazen dayanılmaz bir acı hissederim. Bu acının bir davete dönüştüğü zamanlar gelir. Çağrıyı hissettiğim anda yazmaya koşarım. Bazen bir rüyayla, bazen bir şarkıyla, bazen bir şiirle, bazen bir filmin içinden cımbızladığım şiir kokan bir cümleyle gelir davet. Adımla seslenen bir hayalet bile olsa hikâyesini dinlerim. Çünkü yazı korkunun arka tarafını şeffaflaştıran bir güce sahip… Sonradan anlarım, gelen hayalet vedalaşamadığım bir parçamdır. Bırakamadığım ne varsa yüklenmiş, dumandan bir bedenle karşıma dikilmiştir. Duyulmak ister. Eğer dikkatlice dinlersem, kendime karşı ne kadar körleştiğimi fark edip, ürperirim. Kendimden bu kadar uzaklaşmanın sonucu; “evin yolunu unutmak”. Evin yolunu unuttuğumda ne mi olur? Size tanıdık gelebilir. Doyarım ama yemek yemeye devam ederim. Bir kadeh şarapla yetinebilirim ama şişenin dibini görmek isterim. İhtiyacım olmayan nesnelere çekilir, alır, biriktirir, istiflerim. Tembelleşirim. Hareket etme isteğim yok olur. Bedenim ağırlaşır. Bedenimin gerçek ihtiyaçlarını hissedemem. İnsanlardan uzaklaşırım çünkü gerçek doğasından uzağa fırlatılmış, içi boş bir bedene dönüşürüm. Yine bir umut vardır. Bir şiir okur ağlarım. Günbatımlarına hayranlık duyarım. Bir ağacın altında oturur, toprağın şarkısını dinlerim. Gökyüzünün güzelliğinden büyülenirim. Yağmur başladığında ıslanmaya çıkarım. Umut ve çağrı hiç kaybolmaz. Nefs bizi her an yaratmaya , değişmeye, dönüşmeye davet eder. Açık bir kalp kendi gölgesini tanır, uzlaşır, ışığa yollar. Bazen karanlığımın içinden geçerken kemiklere rastlarım. Yaşanmış yaşlarıma ait bedenlerin anılarını toplarken, hikâye anlatmanın büyüsünün kemiklerden geldiğini duyumsarım. Acı dediğim ne varsa, hikâyeye dönüşürken, kemiklere ruh üflemenin mümkün olduğu görünmeyen dünyada oturur, sıranın hangisine geldiğini anlamaya çalışırım. Sıra en çok direnen parçama gelmiş olur. Tuttuğuna yapışan, değişime direnen, yıkılmaktan korkan parçama. Onu yazarım. Onu ancak yazarak ikna ederim. Bazen küçücük bir değişime bile ne kadar dirençli olduğuma hayret ediyorum. İyi ki fırtınalar var. İyi ki yok oluşlar var. Ben yapamadığım zaman yapan o görkemli güç olmasaydı, ne sanat kalırdı, ne hayat… Doğmaya da ölmeye de gönüllü değiliz. (Nazlı Akın)

Son zamanlarda sıkça karşıma çıkması üzerine merak ettiğim, karakterimizin görmek istemediğimiz, bastırdığımız yanı olan ‘gölge’mizi anlamak ve keşfetmede yardımcı olacağını umut ederek okuduğum fakat tam anlamıyla tatmin olmadığım bir kitap oldu. Kitabın ilk 30 sayfasında gölge’nin tanımı güzel bir şekilde yapılmış olsa da kalan kısmının çok yüzeysel kaldığını, yazarın konunun derinine inemediğini düşünüyorum. Özellikle hristiyanlığa yapılan atıflar, kitabın Jung’dan çok İncil’e dayandığını düşündürüyor; psikoloji kitabından çok din kitabı okuyormuş hissi veriyor. Beklentiyi yüksek tutmadığınız takdirde hayal kırıklığına uğramayacağınız, yüzeysel de olsa bir fikir edinmek isterseniz işinize yarayacak bir kitap. (Arife Urgan)

Gölgene Sahip Çık PDF indirme linki var mı?

Robert A. Johnson - Gölgene Sahip Çık kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gölgene Sahip Çık PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Robert A. Johnson Kimdir?

Robert A. Johnson

Yazar

Doğum: 26 Mayıs 1921 (93 yaşında)

Eğitim: Stanford Üniversitesi, Oregon Üniversitesi

Robert A. Johnson Kitapları - Eserleri

  • Gölgene Sahip Çık
  • She-Kadın Psikolojisini Anlamak
  • He-Erkek Psikolojisini Anlamak
  • Biz Romantik Aşkın Psikolojisi
  • Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk
  • Bir Yaşamınız Daha Olsa
  • Inner Work
  • She Kadın Psikolojisini Anlamak
  • He Erkek Psikolojisini Anlamak

Robert A. Johnson Alıntıları - Sözleri

  • Eğer, kurdu iyice öfkelendirip saldırmaya kışkırtmışsanız, birdenbire kapınızı açıp, ona: “Artık gidebilirsin,” diyemezsiniz. (He-Erkek Psikolojisini Anlamak)
  • Bilinçdışının içeriği aslında içimizde derinlerde olsa da egolarımız bilinçdışını dışımızdaymış gibi düşünme eğilimindedir. İnsanların, “Bunu yaptığımda kendimde değildim” gibi şeyler söylediğini duymamızın nedeni budur. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • “Erkekle kadının, Goethe’nin gözlemindeki gibi karşılıklı olarak birbirlerine hizmet etmeleri, olağanüstü bir güzellik yaratır.” (He-Erkek Psikolojisini Anlamak)
  • Bilinçdışının içeriği aslında içimizde derinlerde olsa da egolarımız bilinçdışını dışımızdaymış gibi düşünme eğilimindedir. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • Kişi başkası gibi olmak için mücadele etmenin gerekli olmadığını anlamaya başlar çünkü insan kendisi olmakla en emin zeminde durur. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • İç dünya, en sonunda yüzleşmemiz gereken bir gerçekliktir. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • Zıtları kucaklama cesaretimiz olsa, yazgımız gerçekten değişebilir. (Gölgene Sahip Çık)
  • İntihar için hissettiklerini atlattığında sessizce oturur. Tüm dengenizi yitirip kendinizi yenik hissettiğinizde en iyi rol eylemsizliktir. Hristiyanlıkta şarap ve ekmek kutsama töreninde “Burada kendimizi sana sunuyor ve adıyoruz... Yaşayan bir kurban olarak” denilen andır. (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)
  • Hepimiz savaşı kötülüyoruz ama toplu olarak ona doğru ilerliyoruz. Bu kaosu meydana getiren dünyanın zalimleri değil, her birimizin katkıda bulunduğu kolektif gölgedir. (Gölgene Sahip Çık)
  • Ne zaman altın ağaçtan yaratıcılık meyvesini koparsak, öteki elimiz yıkım meyvesini koparır. Bu içgörüye (derin anlayışa) direncimiz çok fazladır! Yıkımsız yaratıcılığa sahip olmayı çok isteriz ama bu mümkün değildir. (Gölgene Sahip Çık)
  • Bütünsel benliğin dengesinde ,hem bilinçli hem bilinçdışı zihnin oyuncakları kritik roller vardır, Jung bunu bize göstermiştir. Bu ikisi arasındaki doğru denge bozulduğunda nevroz veya başka rahatsızlıklar ortaya çıkar. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • Aşık olmak, kişinin en soylu ve son derece değerli parçasını bir başka insana yansıtmasıdır. (Gölgene Sahip Çık)
  • "Bir kadının duygularını ve iç dünyasını denetim altına alabilme gücünün derecesini ayırt etmek erkek için şaşırtıcıdır. Çoğu erkeğin sahip olmadığı bir yetenektir bu. Kadın kendi içinde iyileşme ve dengeyi yeniden bulduğu derin bir mekana girer. Çoğu erkek duyguları ve iç dünyası üzerinde böyle bir denetim yeteneğine sahip değildir." (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)
  • Sevgiden yoksun güç, vahşete dönüşmeye mahkumdur. (Biz Romantik Aşkın Psikolojisi)
  • “Artık elinde mitolojinin anahtarı var. Ruhun tüm kapılarını açmakta özgürsün” der Carl Gustav Jung. (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)
  • Her kadın benliğinde bir Afrodit barındırır.. (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)
  • "Eğer, bir erkek cesaretini kaybederse bir kadın ona kendini iyi hissetmesini sağlayacak bakışı ve tılsımı verebilir. (...) Çoğu erkeğin kendi değerinin farkına varması, eşi ya da annesi gibi bir kadın veya tam anlamıyla 'anima'sının bilincinde olması nedeniyle gerçekleşmiştir." (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)
  • Bireyler gibi görünsek de aslında çoğul varlıklar olduğumuzu biliyoruz. Her birimiz, tek bir bedende bir arada var olan, tek bir psikeyi paylaşan çok sayıda kişiliğe sahibiz. (Düşler Ve Aktif Hayal Gücüyle Bilinçdışına Yolculuk)
  • ne olmayı istiyor ve dünya tarafından nasıl görülmeyi diliyorsak odur. Psikolojik giysimizdir ve gerçek benliklerimiz ile çevremiz arasında aracılık eder, tıpkı fiziksel giysimizin karşılaştığımız kişilere bir imge sunması gibi. Ego, ne isek ve bilinçli olarak ne biliyorsak odur. Gölge, benliğimizin göremediğimiz ya da bilemediğimiz kısmıdır. (Gölgene Sahip Çık)
  • Eğer sevgi, 110 voltluk kullanılabilir elektrik akımı ise, aşık olmak, hiçbir evde bulunmayan 100 bin voltluk insanüstü bir enerji demektir. (She-Kadın Psikolojisini Anlamak)

Yorum Yaz