Gönül Meselesi - Tuna Kiremitçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gönül Meselesi kimin eseri? Gönül Meselesi kitabının yazarı kimdir? Gönül Meselesi konusu ve anafikri nedir? Gönül Meselesi kitabı ne anlatıyor? Gönül Meselesi PDF indirme linki var mı? Gönül Meselesi kitabının yazarı Tuna Kiremitçi kimdir? İşte Gönül Meselesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Tuna Kiremitçi
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi
İSBN: 9786055340636
Sayfa Sayısı: 204
Gönül Meselesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Hayat işte bunlardan ibaretti. Küçük bir kızın hasreti, bir kadının uyanışı, onun annesini gömdüğü gece ölümün gözlerine bakıp orada hayatı görmesi. Bunlar dışında hiçbir sır, hiçbir kehanet yoktu. İnsanın kendini bir nehrin akışına cesaretle teslim etmesi vardı.
Genç kızlığının odasındaki karyolaya uzandı. O kadar bilinçliydi ki, usulca yaklaşan uykunun ayak seslerini bile duyabiliyordu. Ama uykuya izin vermeden telefonu aldı eline, Ertuğrul'a yollanacak mesajı yazdı: "Şehirden ayrılma, konuşmamız gerekiyor."
Bir yıkımın, bir kaybın ardından Eskişehir'deki baba evine sığınmıştır Arda. Eşi Ali'yi İstanbul'da bırakmış, onunla, hatta hayatla bağını koparmıştır. Bir yıl sonra İstanbul'a, yanında kendisine emanet edilen bir çocukla dönmeye karar verdiğinde nelerle karşılaşacağından habersizdir. Ali farklı bir boyuta geçmiş, hayatında yeni bir sayfa açmıştır. Arda'yı şaşırtan, bu değişimden çok, Ali'nin hayatına giren 'öteki'nin kimliği olur. Arda mücadele mi edecek yoksa kendi yalnızlığını geçmişten çıkıp gelen bir başka erkekte dindirmeyi mi seçecektir?
(Tanıtım Bülteninden)
Gönül Meselesi Alıntıları - Sözleri
- "İçim savaş meydanı gibi ölülerle dolu. Kendi ölülerimle. Zayiat her geçen gün artıyor. Ama pes etmiş degilim."
- hiçbir şey tesadüf değil.”
- “Kalp garip bir organ. Kendine göre doğruları, hesapları, kehanetleri var.”
- “Biz kadınlar sanıyoruz ki öpülen kurbağalar ebediyen prens kalır. Oysa öyle bir şey yok..........
- “Gerçek yolculuk geri dönüştür.” Ursula K. Le Guin
- “Kalp garip bir organ. Kendine göre doğruları, hesapları, kehanetleri var.”
- Farklılıklarımızın altında, bizi birbirimize bağlayan yara izleri vardı.
- Uçsuz bucaksız yolculuklar; tek bir adımınla başlar. Yapacaklarını zihninde tasarlayan; kendi amacını yok eder. Bir şeye sarılan kaybeder er geç onu; ermiş yenmeyi düşünmez ki yenilsin Bir şeye sarılmaz ki kaybetsin Lao Tzu
- Erkekler tamirci olmalıydı. Bazen dolap kapağını, bazen de sarsılan hayatımızı. Oysa şimdi on saniyelik bir görüntü, ayrı geçirilen bir yılın aslında ne kadar uzun olduğunu yüzüne çarpıyordu. Bir yılda çöller yeşerebilir, nehirler kuruyabilirdi. Dünya güneşin etrafındaki o malum turu atarken hiçbir şey eskisi gibi kalmazdı.
- Doğanın özenerek yarattığı bir uçurtma gibi süzülüyordu yürürken.
- "İçim savaş meydanı gibi ölülerle dolu. Kendi ölülerimle. Zayiat her geçen gün artıyor. Ama pes etmiş degilim."
- hiçbir şey tesadüf değil.”
- “Kalp garip bir organ. Kendine göre doğruları, hesapları, kehanetleri var.”
- “Biz kadınlar sanıyoruz ki öpülen kurbağalar ebediyen prens kalır. Oysa öyle bir şey yok..........
- “Gerçek yolculuk geri dönüştür.” Ursula K. Le Guin
- “Kalp garip bir organ. Kendine göre doğruları, hesapları, kehanetleri var.”
- Farklılıklarımızın altında, bizi birbirimize bağlayan yara izleri vardı.
- Uçsuz bucaksız yolculuklar; tek bir adımınla başlar. Yapacaklarını zihninde tasarlayan; kendi amacını yok eder. Bir şeye sarılan kaybeder er geç onu; ermiş yenmeyi düşünmez ki yenilsin Bir şeye sarılmaz ki kaybetsin Lao Tzu
- Erkekler tamirci olmalıydı. Bazen dolap kapağını, bazen de sarsılan hayatımızı. Oysa şimdi on saniyelik bir görüntü, ayrı geçirilen bir yılın aslında ne kadar uzun olduğunu yüzüne çarpıyordu. Bir yılda çöller yeşerebilir, nehirler kuruyabilirdi. Dünya güneşin etrafındaki o malum turu atarken hiçbir şey eskisi gibi kalmazdı.
- Doğanın özenerek yarattığı bir uçurtma gibi süzülüyordu yürürken.
Gönül Meselesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın ilk birkaç sayfasında kadın karakterin isminin Arda olmasından ve cinsiyetiyle ve fiziksel özellikleriyle ilgili herhangi bir ipucu verilmemesinden dolayı trans bir ilişki olduğunu düşündürüyor. Sonra Arda'nın bayan olduğu anlaşılıyor. Kitap, Arda ve yanında Dünya isminde bir kızla başlıyor. Bir nevi ipuçları vererek, kitabı anlamamız sağlanmış. Kurgusu gayet güzel. Arda abisinin arkadaşı olan Ertuğrul ile bir kez birlikte olur ve sonrasında yolları tamamen ayrılır. Yıllar sonra Arda oğlu Emrah'ı kaybedince eşini terk edip, ailesinin yanına gider ve tam bir yıl sonra eşine tekrar döner. Ancak yanında Ertuğrul'un yabancı eşinden olan kızıyla birlikte. Kızı babannesine vermesi gerekirken, vermek istemez. Onu yavaş yavaş Emrah'ın yerine koyar. Bu arada kendisi yokken eşindeki büyük değişikliğin farkına varır. Eşi namaz kılmaya başlamış ve içkiyi bırakmıştır. Küçük bir takipten sonra, onun kendisinden yaşça oldukça küçük türbanlı bir kızla ilişki yaşadığını anlar ve kızla arkadaş olup, sırlarını öğrenmeye başlar. Ancak sonrasında kızın masumiyeti yardım etmek zorunda hissettirir. İkisinin arasından çekilmeye ve kıza kimliğini açıklamaya karar verir. Ama kız ortadan kaybolmuştur. Dünya'nın fotoğrafik hafızası sayesinde kızın nerede olduğunu bulur. Bir kadının çocuğunu kaybettikten sonraki psikolojik dünyası ve unutamadığı ilk aşkının çocuğunu sahiplenerek, daha da çıkmaza batması, fakat bu çıkmazdan sıyrılması olarak kaleme alınmış akıcı bir kitap. (Kapalı Mavi)
Yazarın okuduğum ilk romanıydı. Beni romanda sinir eden şey ise ; sürekli açık ve kapalı kadın konulu ayrışmalardı. Ali karakterine kadın olarak sinir olduğumu belirtmem gerek. Hele ki bir bölümde dinde evlat edinme yoktur lafı çok saçmaydı! Gönül karakterini okurken üzülmedim desem olmaz. Güven kırıklığı zor çünkü. Arda ve Ertuğrul..Bazı aşklar ne kadar zaman geçerse geçsin bitmiyor. Orda öylece zamanını bekliyor sanki. Ertuğrul ve Arda da öyleydi. Geçen zamana inat, hayatlarına giren çıkan kişiler rağmen sonunda aşk kazanıyor. Kitapta en sevdiğim karakter bence Jülideydi. Böyle arkadaşlıklara ihtiyaç var bence :) klasik Türk dizileri tadında bir romandı. (Seda Yıldız)
Bu yazarın ilk kez okumuş olduğum bu kitabını gerçekten başarılı buldum. Bir solukta okunabilecek keyifli bir roman. Bitirdiğinizde kendinizi daha iyi hissettirebilecek kitaplardan. İyi okumalar. (Leva)
Kitabın ilk birkaç sayfasında kadın karakterin isminin Arda olmasından ve cinsiyetiyle ve fiziksel özellikleriyle ilgili herhangi bir ipucu verilmemesinden dolayı trans bir ilişki olduğunu düşündürüyor. Sonra Arda'nın bayan olduğu anlaşılıyor. Kitap, Arda ve yanında Dünya isminde bir kızla başlıyor. Bir nevi ipuçları vererek, kitabı anlamamız sağlanmış. Kurgusu gayet güzel. Arda abisinin arkadaşı olan Ertuğrul ile bir kez birlikte olur ve sonrasında yolları tamamen ayrılır. Yıllar sonra Arda oğlu Emrah'ı kaybedince eşini terk edip, ailesinin yanına gider ve tam bir yıl sonra eşine tekrar döner. Ancak yanında Ertuğrul'un yabancı eşinden olan kızıyla birlikte. Kızı babannesine vermesi gerekirken, vermek istemez. Onu yavaş yavaş Emrah'ın yerine koyar. Bu arada kendisi yokken eşindeki büyük değişikliğin farkına varır. Eşi namaz kılmaya başlamış ve içkiyi bırakmıştır. Küçük bir takipten sonra, onun kendisinden yaşça oldukça küçük türbanlı bir kızla ilişki yaşadığını anlar ve kızla arkadaş olup, sırlarını öğrenmeye başlar. Ancak sonrasında kızın masumiyeti yardım etmek zorunda hissettirir. İkisinin arasından çekilmeye ve kıza kimliğini açıklamaya karar verir. Ama kız ortadan kaybolmuştur. Dünya'nın fotoğrafik hafızası sayesinde kızın nerede olduğunu bulur. Bir kadının çocuğunu kaybettikten sonraki psikolojik dünyası ve unutamadığı ilk aşkının çocuğunu sahiplenerek, daha da çıkmaza batması, fakat bu çıkmazdan sıyrılması olarak kaleme alınmış akıcı bir kitap. (Kapalı Mavi)
Yazarın okuduğum ilk romanıydı. Beni romanda sinir eden şey ise ; sürekli açık ve kapalı kadın konulu ayrışmalardı. Ali karakterine kadın olarak sinir olduğumu belirtmem gerek. Hele ki bir bölümde dinde evlat edinme yoktur lafı çok saçmaydı! Gönül karakterini okurken üzülmedim desem olmaz. Güven kırıklığı zor çünkü. Arda ve Ertuğrul..Bazı aşklar ne kadar zaman geçerse geçsin bitmiyor. Orda öylece zamanını bekliyor sanki. Ertuğrul ve Arda da öyleydi. Geçen zamana inat, hayatlarına giren çıkan kişiler rağmen sonunda aşk kazanıyor. Kitapta en sevdiğim karakter bence Jülideydi. Böyle arkadaşlıklara ihtiyaç var bence :) klasik Türk dizileri tadında bir romandı. (Seda Yıldız)
Bu yazarın ilk kez okumuş olduğum bu kitabını gerçekten başarılı buldum. Bir solukta okunabilecek keyifli bir roman. Bitirdiğinizde kendinizi daha iyi hissettirebilecek kitaplardan. İyi okumalar. (Leva)
Gönül Meselesi PDF indirme linki var mı?
Tuna Kiremitçi - Gönül Meselesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gönül Meselesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tuna Kiremitçi Kimdir?
İlk şiirleri, Galatasaray Lisesi yıllarında Varlık dergisinde yayımlandı. Kendisine "Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü"nü kazandıran "Ayabakanlar" adlı kitabı 1994 yılında okuyucuyla buluştu. 1997’de Bosnalı şair İzzet Sarayliç’le "Erguvan Balkan Şiir Ödülü"nü paylaştı. Bunu 1998 tarihli ikinci şiir kitabı olan "Akademi" izledi.
Tuna Kiremitçi'nin 2002’de çıkan ilk romanı "Git Kendini Çok Sevdirmeden" büyük yankı uyandırdı ve o yılın önemli edebiyat olaylarından biri kabul edildi. 2003'te ikinci romanı "Bu İşte Bir Yalnızlık Var" ve şiirlerini derlediği "Bazı Şiirler Bazı Şarkılar" yayımlandı. 2005 yılında yayımlanan "Yolda Üç Kişi" adlı romanı da geniş bir okuyucu kitlesiyle buluşmuş ve beğeni kazanmıştır.
Daha sonra da 2007 tarihli "Dualar Kalıcıdır", 2009'da "Küçüğe Bir Dondurma", 2011'de "Selanik'te Sonbahar" ve 2012'de "Gönül Meselesi" romanları yayımlanmıştır.
Genellikle sıradan insanların trajedilerini, günümüz toplumundaki kadın-erkek ilişkilerinin açmazlarını ve yaşlanmanın melankolisini hüzünlü, yer yer de gülümseten bir anlatımla işlediği romanları, Profesör Gürsel Aytaç tarafından Türk edebiyatında "romantik ironi" örnekleri olarak değerlendirilmiştir (Hürriyet Gösteri; Temmuz-Ağustos 2005).
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde sinema eğitimi gören, kısa filmleri çeşitli festivallerde ödüller alan Tuna Kiremitçi, 2009 yılında ilk uzun metrajlı filmi "Adını Sen Koy"un çekimlerini tamamlamıştır.
Ayrıca, 1990'lı yıllarda Kumdan Kaleler topluluğuyla Etnik Rock çalışmaları yapmış, besteci ve solist olarak bir albüme ("Denize Doğru"; 1996) imza atmıştır.
2010 yılında polisin yabancı uyruklu kadınları pazarlayan bir fuhuş mafyasına yaptığı operasyonda ismine mafyanın müşterileri arasında rastlamış, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade vermeye çağrılmıştır.
Romanları 10 dile (Fransızca, Almanca, Bulgarca, Yunanca, Romence, Estonca, Portekizce, Boşnakça, Arapça, Çince) çevrilen Kiremitçi, bir oğul babasıdır. Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde yazmıştır.
11 Haziran 2010 tarihi itibarı ile Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yazmaya başlamışsa da 2012 yılında görevine son verilmiş, gazetenin kadrosundan çıkarılmıştır.
Tuna Kiremitçi Kitapları - Eserleri
- Git Kendini Çok Sevdirmeden
- Bu İşte Bir Yalnızlık Var
- A. Ş. K. Neyin Kısaltması
- Yolda Üç Kişi
- Gönül Meselesi
- Dualar Kalıcıdır
- Sonun Geldi Sevgilim
- Selanik'te Sonbahar
- Kendi Seven Ağlamaz
- Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları
- Küçüğe Bir Dondurma
- Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz
- Mezun Cinayetleri
- Bazı Şiirler Bazı Şarkılar
- Bir Uyumsuz Bulut
- En Sağlam Direniş Kalbi Temiz Tutmak
- Güneş'i Kıskandıran Kız
- Akademi
- Ayabakanlar
Tuna Kiremitçi Alıntıları - Sözleri
- "Değiştik, değişiyoruz. Sence bıraktığın yerde miyim?" (Git Kendini Çok Sevdirmeden)
- İnsan hangi yaşta olursa olsun kendini savunmasız ve köşeye sıkışmış hissettiği anlar vardır. Bu duyguyu yaşayan, her şeyi hiç olmadığı bir berraklıkta görür. (Mezun Cinayetleri)
- İntihar etmenin en iyi tarafı buydu; başarısız olduktan sonraki her şey insana tatlı geliyordu... (Sonun Geldi Sevgilim)
- Başkalarının hayatını o kadar merak ediyorsanız roman okuyunuz. (Sonun Geldi Sevgilim)
- "Muhafazakar takılan bazı insanların diğer taraftan cinselliği en saçma sapan şekilde yaşadığını görüyoruz. Karısını uluorta döven herifi kimse ayıplamazken sokakta sevgilisiyle öpüşen ayıplanıyor. İkiyüzlülük dediğim bu. Televizyonda gördüğümüz o delirmiş insanların sebebi de bu tatminsizlikler." (Bir Uyumsuz Bulut)
- Yalnızlık bozulmayan büyüsü ömrümüzün... Zinciri ruhumuzun, isyan halinde bile. (Dualar Kalıcıdır)
- Yalnızlık her yerde yalnızlıktır çocuğum. Tıpkı dualarımızın her yerde aynı olması gibi. (Dualar Kalıcıdır)
- Kimse kimsenin aslında kim olduğu ile ilgilenmiyor. Sadece hepimiz kendi oyunlarımızı oynuyoruz. (Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları)
- "Elleri fosfor saçan o kişi, altını çizdiği satırlar aracılığıyla sonraki okurlara bir şey mi iletmek istemektedir?" (Yolda Üç Kişi)
- Doğanın özenerek yarattığı bir uçurtma gibi süzülüyordu yürürken. (Gönül Meselesi)
- “Biz kadınlar sanıyoruz ki öpülen kurbağalar ebediyen prens kalır. Oysa öyle bir şey yok.......... (Gönül Meselesi)
- Aşk ciddi bir anlaşılmazlıktır. Yoksa bu kadar roman, piyes ve şarkı niye yazılsın? (Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz)
- "Hayal adamları... Aklı beş karış havada olanlar... Laftan sözden anlamayanlar... Hayat onlar sayesinde bir boka benziyor. Yoksa şu güvercinlerden ne farkımız var?" (Bu İşte Bir Yalnızlık Var)
- Asya fazla kaderci isyankâr ruhum için. Avrupa ise gaddar kalender meşrebime. (En Sağlam Direniş Kalbi Temiz Tutmak)
- "İnsan bazen içinden gelen seslere kulak vermeliydi." (Güneş'i Kıskandıran Kız)
- Yardım etmek iyidir. Ruhu iyileştirmenin en hızlı yolu. (Kendi Seven Ağlamaz)
- ''Birine gerçeklerden bahsetmeyeli o kadar zaman olmuştu ki, lafa nereden başlayacağımı bilemeyip susuyordum.'' (Bu İşte Bir Yalnızlık Var)
- “Şehrin öbür kıyısında oturtuyorsun. Aramızdaki yol ne kısa ne uzun: Tam bize göre bir yol; değişken. (Bazı Şiirler Bazı Şarkılar)
- Acılar çekiyoruz. Yolumuzu kaybediyor, buluyor, sonra yine kaybediyoruz.’ (Sonun Geldi Sevgilim)
- Züğürt tesellisi mi bilmiyorum ama, insan ruhuna biraz da hatırladığı o gereksiz şeyler derinlik katıyor galiba. (A. Ş. K. Neyin Kısaltması)