Güç Ve Masumiyet - Rollo May Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Güç Ve Masumiyet kimin eseri? Güç Ve Masumiyet kitabının yazarı kimdir? Güç Ve Masumiyet konusu ve anafikri nedir? Güç Ve Masumiyet kitabı ne anlatıyor? Güç Ve Masumiyet PDF indirme linki var mı? Güç Ve Masumiyet kitabının yazarı Rollo May kimdir? İşte Güç Ve Masumiyet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rollo May
Çevirmen: Mihriban Doğan
Orijinal Adı: Power and Innocence
Yayın Evi: Say Yayınları
İSBN: 9786050202922
Sayfa Sayısı: 320
Güç Ve Masumiyet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
" ... Luger marka tabancayı alarak içine bir şarjör koydum ve kuduz köpeği vurmak için dışarı çıktım. Şimdi bu öykünün ana fikri, benim elime bir canlıyı vurmak için silah almamın, beni psikolojik açıdan tamamen farklı biri yapmasıdır. Bu ölüm aletine sahip olduğum için herhangi birine ölümü verebilirdim; mantık dışı, düşman bir adam olup çıkmıştım. Benim silaha sahip olmamdan çok silah bana sahipti: Ben onun aracı olmuştum."
Rollo May, "Güç, her insanın doğuştan hakkıdır ve güçsüzlük de en az güç kadar zarar verici olabilir," diyor. İnsanoğlunun yaşam mücadelesinin özünü oluşturan güç, günlük hayatta farkında olmadan başvurduğumuz bir savunma sistemi. Gücün farklı alanlarda ve farklı kişilik yapıları üzerinde kullanılmasıyla ortaya çıkan sonuçları değerlendiren yazar, gücün sadece yıkıcı özelliğinden değil, kişinin gücü kullanmasının kaçınılmaz olduğu gerçeğinden de bahsediyor. Kitabı, karşılaştığı vaka örnekleriyle zenginleştiren ve güç ile birlikte var olan şiddet temasının da aslında güçsüzlüğün bir ifadesi olduğunu belirten May, gücün, güçsüzlüğün, güç karşısındaki masumiyetin, şiddetin ve değişen rollerin portresini çiziyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Güç Ve Masumiyet Alıntıları - Sözleri
- "İnsanları güçsüzleştirdikçe şiddet duygularını kontrol etmekten çok arttırırız. Toplumdaki şiddet olayları büyük ölçüde özsaygılarını oluşturmaya, kendilerinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalışanlar tarafından yapılır."
- "Hayat, kişinin kendisini yenmesinden ibarettir." Nietzsche
- "Hepimiz içimizde kendi sürgün yerlerimizi, suç ve yıkımlarımızı taşıyoruz. Ancak bizim görevimiz bunları dünyaya salmak değil, bunlarla kendi içimizde ve diğer insanların içinde savaşmaktır. "
- "Hayat, kişinin kendisini yenmesinden ibarettir." Nietzsche
- "Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır."
- Hayat ; kötülükten uzak bir biçimde iyi olmayı başarmaktan değil, kötülüğe rağmen iyi olmayı başarmaktan ibarettir” s.287
- "İçinde merhamet barındırmayan gücün sonu zulümdür."
- "Note the startling regularity through history with which society martyrs the rebel in one generation and worships him in the next. Socrates, Jesus, William Blake, Buddha, Krishna — the list is as endless as it is rich."
- "İçinde merhamet barındırmayan gücün sonu zulümdür."
- "...verdiği cevapların sorulan sorularla bir ilişkisi yoktu. Bu durum aşırı ve kalıcı şekilde olursa şizofreninin bir türüdür. Fakat günümüzde buna politika denir. "
- "Açıkça itiraf etmek gerekirse, kötülük kapasitemiz sahte masumiyetimizin üstesinden gelmemize bağlıdır. Tek boyutlu düşünce biçimimizi muhafaza ettiğimiz müddetçe masumu savunarak eylemlerimizi örtbas edebiliriz."
- Sahte masumiyetin özelliği; kendi çıkarlarını daima Tanrı'nın takdiriyle tanımlamak..
- “İnsan, bellekle başı dertte meraklı bir varlıktır. Anılarıyla öz- imgesini bütünleştiremezse, bu başarısızlığın bedelini nevroz ya da psikoz ile ödemek zorunda kalır; genellikle ıstırap veren anılardan boşuna kurtulmaya çalışır.”
- Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır.
- "İnsanları güçsüzleştirdikçe şiddet duygularını kontrol etmekten çok arttırırız. Toplumdaki şiddet olayları büyük ölçüde özsaygılarını oluşturmaya, kendilerinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalışanlar tarafından yapılır."
Güç Ve Masumiyet İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Öncelikle söylemeliyim ki bu kitap öyle raftan alınıp okunacak bir kitap değildir. Kesinlikle bu kitaba gelene kadar okumuş olmanız gereken veya en azından bilmeniz gereken onlarca bilgi var. Çünkü Rollo May siz adeta psikoloji kuramlarina hakimmişsiniz gibi tartışıyor. Eleştirdiği şeyi hiç anlatmadan, siz zaten onu biliyormuşsunuz gibi eleştirdiği için zaman zaman okuyup anlamadığım noktalar oldu. Gelelim kitabın öğrettiklerine. Öncelikle bende oluşturduğu ilk farkındalık, şiddetin esasında güçsüzlükten dolayı ortaya çıktığını görmemdi. Kişiler kendilerini güçlü değil, güçsüz hissettiklerinde şiddete başvurur. Kendilerini olduğundan daha güçlü olduğunu göstermek ve esasında kendilerine güçsüz olmadıklarını göstermek için şiddet yolunu seçer. Bunu görmem pek çok şeye bakış açımı değiştirdi. İkinci olarak masumiyetin ne olduğu konusu. Esasında saf iyilik hali olarak tanımlanan bu durumu biraz çocuklukla özdeşleştiriyor. Çünkü saf masumiyetin yalnızca çocuklarda olacağını, hatta İsa peygamberin "Küçük çocuklar gibi olmadıkça cennete giremezsiniz" sözünü alintiliyor. Daha sonra bunun birazcık imkansız olduğunu hatta insanların geçmiş çağlarda bakireleri kurban etmelerinin de insanların bu masumiyet ile yüzleşememelerinin bir sonucu olduğuna bağlıyordu. Eskiden insanların bakirelere saf masumiyet addetmeleri ve günahlarına kefaret olmaları için içlerindeki en masum olanları kurban etmelerinin sebebinin de masumiyet olgusuna karşı olan dayanılmaz cazibenin sonucu olduğunu söylüyor. Bu nedenle eski hikayelerde ejderhalar bakire prensesleri mahkum eder ve şövalyeler ejderhayı yenip bu prensesle birlikte olarak bu masumiyeti ortadan kaldırır. Kitap güç, saldırganlık ve şiddet olaylarına kesin bir yargı ile kötü bakmaz. Aksine bunların insan doğasının bir parçası olduğunu ve medeniyeti kuran faktörün bunlar olduğunu vurgular. Gücü, bir şeyleri değiştirme kabiliyeti olarak tanımlar. Saldırganlığı ise var olan düzeni bozmak veya düzenin sınırlarını genisletme çabasının arkasındaki yegâne etmen olduğunu söyler. Eğer insan saldırgan olmasaydı asla medeniyetini büyüyüp genişletemezdi der. Şiddet ise bu saldırganlığın karşısında direnç ile karşılaşıp ortamın bu şiddete uygun olması durumunda açığa çıkan bir eylem olarak görür. Hatta şiddeti yapıcı şiddet ve yıkıcı şiddet olarak ayırır. Köleliğe isyan eden bireyin şiddetini yapıcı şiddet olarak belirtir mesela. Kitap kısaca güç, masumiyet, saldırganlık ve şiddeti yekten kötü olarak tanımlamaz. Bunların kendi içlerinde türleri olduğun ve duruma göre iyi veya kötü olabileceğini söyler. (Ammar Mustafa Canpolat)
Bence her insanın bu kitabı okuması gerekiyor. Gücü ve masumiyeti o kadar güzel işlemiş ki.. Fazla masumiyetin zararlarının neler olduğunu bize ne kadar çok zarar verdiğini mükemmel bir dille anlatmış. Kaçırmayın böyle bir kitabı.. (Elif Ünal)
“Yaratma Cesareti gibi bir kitabı yazan birisinin kaleminden ne çıksa okunur,” fikrinin icadı ben olamam ama dünyanın en ünlü psikoterapistlerinden, hümanist psikolojinin önde gelen isimlerinden biri olan Rollo May’in o şahane kitaplarından en az birini bile okursanız kendinize büyük bir iyilik yapmış olacağınızı söyleyebilirim. “Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır” diyerek insan ruhunun başka insanların varlığına olan ihtiyacına ilk defa dikkat çeken birisidir Rollo May. Yazar hakkındaki bu uzun girizgahın ardından gelelim Güç ve Masumiyet’e. Kitaba alt başlık olarak seçilen “Şiddetin Kökenlerine Dair Bir Arayış” kanımca kitabın temel amacını muazzam bir şekilde özetliyor. Bence günümüzde hepimiz için bu kökenleri anlamak çok önemli. Biz ki şiddetin her türlüsüne en olmadık tür ve miktarlarda şahit olduğumuz bir çağda yaşıyoruz. Yazar, şiddetin çıkış noktalarını araştırırken her şeyden önce gücü ve masumiyeti tanımlıyor; bu kavramlara ışık tutuyor. Kitabın farklı bölümlerinde sunduğu kapsamlı fikirlerle konuya bütünlüklü bir yaklaşım getirerek aslında güç olgusunun gösterilme çabasının ardında gerçek bir güçsüzlük durumunun yattığı fikrini destekliyor. Psikolojinin kapsamının toplumsal olana açılmasıyla aslında insan ruhunun karanlıkta kalan kısımlarının da genel okuyucunun dikkatine sunulduğuna tanıklık ediyoruz. Rollo May, hep yaptığı gibi bu kitapta da çetrefilli konulara getirdiği derinlikli bakış açılarıyla açıklanması zor olanı anlaşılır hale getiriyor. O halde gelsin sıradaki Rollo May kitabı. (Nur)
Güç Ve Masumiyet PDF indirme linki var mı?
Rollo May - Güç Ve Masumiyet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Güç Ve Masumiyet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Rollo May Kimdir?
Rollo May (21 Nisan 1909 - 22 Ekim 1994), ABD'li varoluşçu psikolog. Varoluşçu felsefenin yanı sıra humanist psikolojinin de önemli isimlerinden biri olarak bilinir. Türkçe'ye Kendini Arayan İnsan ve Yaratma Cesareti isimli kitapları çevrilmiştir. Rollo May, teolog Paul Tillich'in yakın arkadaşlarındandır. Yaratma Cesareti (The Courage to Create) ismini Paul Tillich'in Varolma Cesareti (The Courage to Be) isimli eserine referansla koymuştur.
May, Ohio eyaletindeki Ada'da 1909 yılında doğmuştur. Ebeveynlerinin boşanmasından ve ablasının şizofreni hastası olduğunun anlaşılması gibi olaylar, zor bir çocukluk dönemi geçirmesine neden olmuştur. Klinik psikoloji alanında doktora Columbia Üniversitesi'ndeki Öğretmenlik Yüksekokulu'ndan 1949 yılında almıştır. May aynı zamanda San Francisco'daki Saybrook Lisansüstü Eğitim ve Araştırma Merkezi'nin kurucularından ve öğretim üyelerinden birisidir.
1994'ün ekimindeki ölümünden önceki son yıllarını San Francisco Körfez Bölgesi'ndeki Tiburon'da geçirmiştir.
Rollo May, Amerikan hümanizminden etkilenmiştir ve varoluşçu psikolojiyi başta Freud'unki olmak üzere diğer felsefi yaklaşımlarla birleştirerek yeni bir yaklaşım yakalamaya çalışmıştır.
Aynı zamanda Rollo May, Otto Rank'i varoluşçu psikoterapinin en önemli öncülerinden biri olarak görmüştür. Ölümünden kısa bir süre önce May, Rank'in derslerinin Robert Kramer tarafından derlendiği bir esere yazdığı önsözde, "Otto Rank'i, uzun bir süredir Freud'dan etkilenen büyük ama keşfedilmemiş bir dahi olarak görüyorum." demiştir.
May kişilik gelişiminde bazı "aşamalar" tespit etmiştir:
Masumluk - yeni doğanın ego ve öz bilinçlilik öncesi içinde bulunduğu aşamadır. Masumluk aşamasındaki biri yalnızca yapması gerekeni yapar. Buna karşın, gereksinimlerini karşılayacak seviyeye kadar etkin olan bir iradeye de sahiptir.
İsyankarlık - isyankar insan özgürlüğünü istemektedir; ancak özgürlükle birlikte gelecek olan sorumluluğa ilişkin yeterli bir kavrayış geliştirememiştir.
Karar verme - birey bu aşamada yaşamının, ailesinden daha bağımsız duruma gelmek ve "sıradan aşama"ya geçmek gereksinimini duyduğu bir geçiş aşamasındadır. Bu aşamada birey yaşamında ne istediğine karar vermeli ve isyankarlık çağında duyduğu isyan gereksinimini karşılamalıdır.
Sıradanlık - olağan yetişkin egosunun sorumluluk anlayışını geliştirdiği - yine de sorumluluğu fazla "ağır" bulduğu - ve bu yüzden de uyum sağlamakta ve geleneksel değerlerde bir güvenlik duygusunu aradığı aşamadır.
Yaratıcılık - bireyleşmiş yetişkinlik, varoluş aşaması; kendini gerçekleştirmenin ve basit egosantrikliğin ötesine geçilen aşama.
Yine de, bunlar alışageldiğimiz anlamıyla "aşama"lar değildir. Bir çocuk kimi zamanlar masumluğun, sıradanlığın ve yaratıcılığın niteliklerini taşıyabileceği gibi bir yetişkin de isyankarlık durumunda olabilir. Aşamaların yaşlarla ilişkilendirilmesindeki tek etken önemliliktir. İsyankarlık iki yaşındaki bir çocuk veya bir ergen için diğer yaşlardan daha fazla önem taşımaktadır.
Rollo May Kitapları - Eserleri
- Kendini Arayan İnsan
- Yaratma Cesareti
- Varoluşun Keşfi
- Aşk ve İrade
- Özgürlük ve Kader
- Güç Ve Masumiyet
- Kafese Konan Adam
- Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk
- Kaygının Anlamı
Rollo May Alıntıları - Sözleri
- "Bilinçaltı bir seviyede (rüyalarda ve dil sürçmelerinde ortaya çıkacağı üzere) söylenenin doğru olmadığını bilse de bunu bildiğini bilmeye cesaret edemez." (Kaygının Anlamı)
- İlginç olan şudur ki, her iki seçenek de -"salt özgür" ve "salt kaderci" - aynı ölçüde tanrıyı oynamaya işaret eder, çünkü kibirli bir tavırla şu ikilemin varlığını reddediyoruz: insan olarak büyük potansiyelimiz ve kaderimiz. (Kafese Konan Adam)
- Ne Kierkegaard ne de Nietzsche bir akım başlatmakta ya da yeni bir sistem kurmakla ilgili en ufak bir niyet taşımıyorlardı; bu düşünce onlara hakaret olurdu. Her ikisinin de savunduğu şey Nietzsche’nin sözleriye şudur: “Benim peşimden değil, kendi peşinden git!” (Varoluşun Keşfi)
- "Bugünün değişen dünyasında sıradan stres ve gerilimler öyle bir hal almıştır ki, kaygı ile yüzleşme ve bunu bir şekilde çözme ihtayacını duymayan kişi sayısı yok denecek kadar azdır." (Kaygının Anlamı)
- Nefret, aşkın zıttı değildir; kayıtsızlık, aşkın zıttıdır. (Aşk ve İrade)
- Analizdeki kritik nokta, serbest çağrışımlarından birinde "Tanrı için şeytan bir isyankardı" ifadesiyle birlikte geldi. Keyif içinde şu ifadeleri tekrarladı: "Kurtarıcı şeytan! İsyankar şeytan!" (...) Şeytanın Lucifer biçiminde cennetten kovulduğunun ve varlığını isyan ettiği şeye borçlu olduğunun altını çizdi. (Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk)
- "Hâlâ "zihin sağlığı demek, kaygı olmaksızın yaşamak demek" şeklindeki mantık dışı bir ifadeye inancımızı sürdürüyoruz." (Kaygının Anlamı)
- Yaratıcı süreç, biçim için duyulan bu tutkunun dışavurumudur. Parçalanmaya karşı bir mücadeledir yaratıcı süreç: Uyum ve bütünleşmeyi doğuracak olan yeni varlık türlerinin varoluşa getirilmesi mücadelesi. (Yaratma Cesareti)
- Varolma cesaretiniz yoksa, kendi varlığınızı yitirirsiniz. (Varoluşun Keşfi)
- Özgürlük daima "mümkün "olan"la ilgilidir, bu da Özgürlüğe esnekliğini, çekiciliğini ve tehlikelerini verir. (Özgürlük ve Kader)
- "İnsanları güçsüzleştirdikçe şiddet duygularını kontrol etmekten çok arttırırız. Toplumdaki şiddet olayları büyük ölçüde özsaygılarını oluşturmaya, kendilerinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalışanlar tarafından yapılır." (Güç Ve Masumiyet)
- “Bir olasılığı gerçekleştirmenin söz konusu olduğu her an kaygı vardır..” (Kaygının Anlamı)
- "Ve Yaşam'ın ta kendisi bana bu sırrı söyledi. 'Bak' dedi Yaşam, 'Ben kendimi daima aşmakla yükümlüyüm.’’ (Varoluşun Keşfi)
- Hayatında yer alan sayısız belirleyici kuvvetin bilincine vardıkça, daha da özgürleşir. (Kafese Konan Adam)
- "...verdiği cevapların sorulan sorularla bir ilişkisi yoktu. Bu durum aşırı ve kalıcı şekilde olursa şizofreninin bir türüdür. Fakat günümüzde buna politika denir. " (Güç Ve Masumiyet)
- "Ebedi anksiyete özgür insanın kaderidir." (Özgürlük ve Kader)
- Neşe, kazanılan güç hissinin semptomundan başka bir şey değildir. (Varoluşun Keşfi)
- Yalnızlık bir bağlamda dürüstlüktür. Dürüstlükle kendimizi genel kitleden ayırır, konformizmden kurtulursunuz. Dürüst olmak, kendinizi bireyleştirmek bakımından yalnız olmaktır, kendiniz ve yalnız kendiniz olmak için o âna sarılırsınız. Kendi olmakta başlangıçta bir yalnızlık vardır; kendi öz merkezi olmaktan söz ediyoruz. (Özgürlük ve Kader)
- "Note the startling regularity through history with which society martyrs the rebel in one generation and worships him in the next. Socrates, Jesus, William Blake, Buddha, Krishna — the list is as endless as it is rich." (Güç Ve Masumiyet)
- Gabriel Marcel, modern insanın en tipik özelliğinin, ontoloji duygusunu bastırmak, kendi varoluşunun farkındalığından kaçmak olduğunu söyler. (Kafese Konan Adam)