Günebakan - Cüneyt Özdemir Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Günebakan kimin eseri? Günebakan kitabının yazarı kimdir? Günebakan konusu ve anafikri nedir? Günebakan kitabı ne anlatıyor? Günebakan PDF indirme linki var mı? Günebakan kitabının yazarı Cüneyt Özdemir kimdir? İşte Günebakan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cüneyt Özdemir
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050951783
Sayfa Sayısı: 184
Günebakan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yaz kelimeleri en çok aşkı anlatırlar.
Kelimelerin de mevsimi vardır. Fırtınaya tutulup yağmurda yıkanırlar. Kelimelerin de mevsimi vardır. Kış güneşinin üşüttüğü ellerini umudun sıcaklığında ısıtırlar. Kelimelerin de mevsimi vardır. Yaz güneşinde kurutulmuş kelimeler en çok umudu anlatırlar; denizin oyunbaz maviliğini, hayatın kıyılara vuran neşesini…
(Tanıtım Bülteninden)
Günebakan Alıntıları - Sözleri
- Dünya düzeni hangi sınırların içinde yaşarsanız yaşayın bir başarı kriteri olarak 'sahip olmayı' dayatır.
- Deniz görüş mesafemde olmalı. Ya sesini duymalıyım, ya rengini görmeli ya da kokusu buram buram gelmeli muhakkak burnuma...
- Bir ülkenin yarısı diğer yarısından nefret ediyorken aynı sınırların içine hapsolup mutlu yaşaması kolay değil. Ancak imkansız da değil.
- Yaz yağmuruna benziyor bazı çocukların sessizliği... Ferahlatıcı bir yanı var.
- Yine de iyi insanlara, hala iyi insanlara inancını kaybetmeyenlerin kalbinin bir köşesinde her zaman kocaman bir yer var.
- Varlığı gurbette bir bayram sabahı hediyesine benziyor.
- Onsuzluk tıpkı bir şarkıya sığınmış fırfırlı kuyrukları olan çıtalı uçurtmanın elimden kaçışı gibi...
- 17 yaşında o ne kadar yalnızsa, 47 yaşımda ben de o kadar ıssızım.
- "Akışına bırakmak" yanaklarından öpmek istediğim iki güzel kelime. Yaralana, örselene, debelene, insanları eskite eskite -her eskitilen insanda bir parçalarını bıraksalar da- nihayet birbirlerinin limanına sağ salim ulaşıp demirlemeyi başarmış, birbirini çok zor bulmuş çiftleri hatırlatıyor bana..
- Adalet mülkün temelidir yazar mahkeme duvarında ama... Mülk adaletin temeli olmuştur, bu dünyada!
- Her beş yılda bir hainlerle kahramanların yer değiştirdiği bir ülke de kime, neye güveneceksin!
Günebakan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Yaz güneşinde kurutulmuş kelimeler ": Yazarı tanımayan yoktur: "Siyah beyaz takım elbisesi" ile evine misafir olmadığı aile kalmamıştır herhalde -en azından evinde televizyon olanların. Kendi görüşleri ve duruşu bakımından seveni de var sevmeyeni de; hayranı da çok, nefret edeni de. Tarafların bu anlayışsızlıkları yüzünden yazarın tarafını belli etmekte bazen zorlandığını, hatta sırf tarafını belli etmediği için bile bu sefer iki tarafın da lincini yediğine tanık oldum. Çünkü biz, "bir yarısının diğer yarısından nefret ettiği bir ülkede yaşıyoruz." O yüzden kısmen de olsa mecburen de olsa "alışkanlık" gereği normal görüyoruz artık. Yazarı daha çok 32. Gün'ün yakın tarihimize ışık tutan, bir zamanlar dizi izler gibi merakla, bölüm bölüm izlediğim, kendine has hikayeci anlatışıyla hafızalarımıza kazınan Rahmetli Birand'ın bir öğrencisi ve kısmen takip ettiğim bir gazeteci olarak tanıyordum. Normalde kitap alacağım zaman, alacağım kitaplar önceden genellikle bellidir. Nadiren de olsa kapağını beğendiğim kitapları da almışlığım vardır. Cüneyt Özdemir'in bu kitabını ise tesadüf eseri bir markette fiyatının yarıya düştüğünü gördüğümde almıştım. Kafamdaki Cüneyt Özdemir profilinde deneme yazarlığı niteliği yoktu. Kitaptaki bir kaç denemesine göz gezdirdigimde ve ön kapağında yazılan "yaz güneşinde kurutulmuş kelimeler" çok hoşuma gittiği için bir şans vermek istedim. Aradan yanlış hatırlamıyorsam 7-8 ay geçti ve bu süreçte ben okumayı, öncesinde okumak istediğim kitapların fazlalığı nedeniyle devamlı erteledim. Ve şimdi de incelemesini yazıyorum. İyiki almışım demiyorum ama pişman da değilim aldığıma. Özdemir'in neşesi, kitabına da geçmiş kısmen ve çoğu yerde, çoğu kişiye "itici" gelen kahkahalarını okurken de duyabilirsiniz. :) Yazarın takipçilerine kısmen de olsa, parça parça anlattıklarını "bir de edebileştiriyim de öyle anlatayım" demiş sanki, daha da iyi bir açıdan bakarsak, yazar, anlatamadıklarını ya da anlatmanın daha avantajlı olacağını düşündüğü bir yol seçmiş. Kötü olduğu için demiyorum kesinlikle -biraz zoraki olduğunu hissettirse de- çok da iyi düşünmüş bence. Bakış açısı, betimlemeleri ve anlatma tarzını beğendim. Cüneyt Özdemir'in edebi derinliğinin bu ölçüde olacağını tahmin etmemiştim. Altı çizilesi bol cümlesi vardı; dediğim gibi okurken gerçekten keyif aldığım bir eserdi. Kitap her ne kadar 200'e yakın sayfadan oluşuyorsa da 3'te 1'i resimler ve renkli motiflere ayrılmıştı. Bu da kitaba ayrı bir renk/hava katmış bence. Bir solukta okunacak bu kişisel kitabın, deneme türünde kaleme alınmasına rağmen yazarın, çoğunlukla kendi hayatındaki hikayelerden yola çıkarak aktardığını fark ettim. Bunlar dışında fazla bir şey yok gibi. Nasıl anlatsam, belki de hep bilindik şeyler üzerinde durması veya bana öyle gelmesi kitabı muallakta bırakmış ya da ülkemizin bu değişmeyen zihniyetine alıştığımız için "sıradan" gelmiş de olabilir. Fakat bunu kendi cümleleriyle daha iyi açıklarım sanırım: "Kelimelerin anlamını yitirip, cümlelerin kifayetsiz kaldığı bir ortamda, siz ne kadar doğru bildiğiniz gerçekleri söylerseniz söyleyin; kulaklar sağır, algılar kapalı. En fenası da, artık insanlığın ortak birikiminin oluşturduğu değerler silsilesinde bütün bu yakınmalarınızın bir karşılığı yok." Düşünceler değişebilir; aynı elin bir parmağı diğer parmağına benzemiyor en nihayetinde. Fakat yazar dünyayı çokça gezmiş ve dolaşmış bir gazeteci sonuçta. Birand'ın bir öğrencisi, olayların tam da içinde olması ve çok iyi bir gözlemci olduğu da düşünülürse, okunmaması için bir neden kalmıyor. Ülke ile ilgili çok çarpıcı tespitlerde bulunduğunu ve gerçekleri anlattığını fark edebilirsiniz. Yani kulaklarımızı ne kadar kapatsak da şu gerçek olduğu yerde kalacaktır: "Bir deprem sonrasında toplanma yerleri olarak sadece mezarlıkları bıraktığımız şehirlerde, biliyorum bu sözlerim de fazlasıyla 'boş laf.'" Ülkemiz için en güzel betimlemeyi bence Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanıyla ilişkilendirmesi olmuş: Romanı okuyanların da bileceği gibi hemen her günü, göz göre göre işlenecek bir cinayetin bütün kasabanın bildiği bir hikaye konu ediniliyor. Şöyle bir düşününce, evet, maalesef her günümüz bir "Kırmızı Pazartesi!" (Azat Karakurt)
Edebiyat yapmak..: Edebi metin yazmak ile edebiyat yapmak arasındaki farka dair kompozisyon ödevi mi aldınız? Bu kitap tam size göre. Edebiyat yapılmaz, edebi metin yazılır ve malesef Cüneyt Özdemir bunun çok uzağında.. yazar/Cuneyt-Ozdemir (Selanik)
Cüneyt Özdemir'in deneme türünde yazdığı bu kitabını başucumda tutuyorum. Kitap hayata dair en temel konuları ele alarak farklı düşünmenizi sağlıyor. İnsan-çevre-toplum ve yalnızlığa ilişkin çok güzel anektodlar var. Kitabın dili oldukça akıcı, zaten bir solukta okuyorsunuz. Bitirince üzüldüğüm kitaplardan oldu, tavsiye ederim. (Gizem O.)
Günebakan PDF indirme linki var mı?
Cüneyt Özdemir - Günebakan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Günebakan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cüneyt Özdemir Kimdir?
Cüneyt Özdemir (d. 8 Şubat 1970, Ankara), Türk gazeteci ve sunucu.
8 Şubat 1970'te, Ankara'da doğdu. İlköğretimini Yükseliş Koleji'nde, lise eğitimini ise Ankara Atatürk Lisesi'nde tamamladı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümünden mezun oldu.
1990'dan itibaren basın yayın kuruluşlarında çalışmaya başladı. 1992'de muhabir olarak çalışmaya başladığı 32. Gün haber programında 8 yıl genel yayın yönetmenliği dahil çeşitli görevlerde bulundu. 1993'te British Council bursu ile Londra'ya gitti ve multimedya üzerine eğitim gördü. ATV ana haberde Cüneyt'in Büyüteci bölümünü hazırladı , bir yıl süreyle Siyaset Meydanı'nın yönetmenliğini yaptı.
1996'dan itibaren uluslararası savaş muhabirliği yaptı, Lübnan-İsrail sınırında, Kuzey Irak'ta ve Afganistan'da haberler ve özel dosyalar hazırladı.
1999'da CNN Türk'ü kuran kadronun içerisinde yer aldı. 2003'te Irak işgalini ilişirilmiş gazeteci olarak izledi ve haberleştirdi.
2000 yılında yayımlanmaya başlanan ve bir dönem Soner Yalçın ile birlikte sunduğu 5N1K isimli güncel haber ve araştırmacılık programını hazırlayıp sunmaktadır. Program yıllar içinde, Altın Kelebek, Mahmut Dikerdem ödülü, RTGD ve Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından Oradaydım En İyi Belgesel Tv Oscarı ve 5N1K CNN Türk TV Oscar’ı gibi çeşitli ödüllere layık bulunmuştur.
Özdemir, 2011 yılında Zeynep İnanoğlu ile evlendi. Bir çocuk babasıdır. Londra'da yaşamaktadır.
Cüneyt Özdemir Kitapları - Eserleri
- Eğlencesini Yitiren Ülke
- Önemli İşler Dairesi
- Komutanın Şüpheli Ölümü
- Günebakan
- Suskunluk Dağının Zirvesinde
- Onlarlaydım Ama Onlardan Değildim
- Cehennem Kafesi
- Kız Kulesi Efsanesi
- Ruh Hali
- Reytingsiz Sohbetler
- Düşsesi
- Olağanüstü Aşk Bölgesi
- Flu
- Bir Millet Direniyor
Cüneyt Özdemir Alıntıları - Sözleri
- Yalnızız ama ne kadar da kalabalığız. (Ruh Hali)
- Kuzey Irak'tan 450 PKK'lının Türkiye'ye girip 1800 kişilik bir grupla birleştiği öğrenilmişti. Bu PKK'lıların yerleri tesbit edilmiş, gerekli mücadele için tüm hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı. Eşref Bitlis, Diyarbakır'a işte bu "son operasyon" hazırlıklarını yerinde görmek için gidiyordu. (Komutanın Şüpheli Ölümü)
- Her şey olunan, yalnızca rezil olunamayan bir ülkede mecburen sessizlestim (Suskunluk Dağının Zirvesinde)
- Onsuzluk tıpkı bir şarkıya sığınmış fırfırlı kuyrukları olan çıtalı uçurtmanın elimden kaçışı gibi... (Günebakan)
- Sular yükselince balıklar karincalari yer, sular çekilince karıncalar balıkları... (Suskunluk Dağının Zirvesinde)
- İnsanlar ve toplumlar değişiyor.Mesele bu değişimi ve dönüşümü gorebilmekte ,zamanın ruhunu yakalayabilmekte. (Eğlencesini Yitiren Ülke)
- Yalnızlık bir alın yazısı gibi kazınmıştı bu hüzünlü şehrin omuz başına. Yaz aylarını arayan göçmen kuşlarından biriydim. (Ruh Hali)
- Bir ülkenin yarısı diğer yarısından nefret ediyorken aynı sınırların içine hapsolup mutlu yaşaması kolay değil. Ancak imkansız da değil. (Günebakan)
- Anlatılacak çok şey vardı. Savaşlar, acılar, uzak kentler, mülteciler, gökdelenler, kederli coğrafyalar, çocuk ölümleri... Sonra filmler vardı; hep bir ağızdan söylenen şarkılar, aşklar, düşler... Tüm bunları bilmek, görmek ve susmak..! (Suskunluk Dağının Zirvesinde)
- Bağırsam sesimi duyarmısın.. (Suskunluk Dağının Zirvesinde)
- Herkesin bir işin nasıl olamayacağını anlattığı çoğrafyada hayal kurup hayata geçirmek... (Suskunluk Dağının Zirvesinde)
- Eğer polise ajan kullanma yetkisi verirseniz polis o yetkilerle ajanı mertebe mertebe yükseltir. İşte o ajan bir süre sonra devletin şu ya da bu isteğini görmezden gelmeye başlar. Bir de bakarsınız ki ajanınız ajanlıktan çıkar, istihbarat teşkilatınız istihbarat vermenin çok ötesine geçip provokatör ajan kullanmaya başlar. (Önemli İşler Dairesi)
- Dostum, hayat çoğu zaman bir fil gibi nazikçe çöküveriyor insanın üzerine. O anlarda teori yetmiyor her zaman pratik dertleri ertelemeye. (Ruh Hali)
- Üç beş üniversite öğrencisinin 30 yıl önce inandıkları düşlere bugün kimse inanmıyor. Görüyor musun, çağ atladım derken yaşadığın çağın altında kaldın. (Ruh Hali)
- Büyük keşifler büyük hayallerin sonrasında geliyor . (Eğlencesini Yitiren Ülke)
- Devlet, ciddiyetini, asık yüzünü koruyor, üniformalar özel yaşantıları perdeliyordu. (Komutanın Şüpheli Ölümü)
- 17 yaşında o ne kadar yalnızsa, 47 yaşımda ben de o kadar ıssızım. (Günebakan)
- İnsanlığın çamura battığı bir bataklıkta yürümeye kalktığında hiç kimsenin paçaları temiz kalmıyor. (Önemli İşler Dairesi)
- Bir yıl daha geçiyor hayat takvimlerimizden... Böyle zaman dönemlerinde yaşadığımız şehirlerden ,birer alışkanlığa dönmüş arkadaşlıklardan ,hatta kendimizden biraz uzaklaşıp hayata uzaktan bakmanın çok faydası oluyor . (Eğlencesini Yitiren Ülke)
- Bağırsam sesimi duyarmısın.. (Suskunluk Dağının Zirvesinde)