Güneş ile Ay - Katherine Mansfield Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Güneş ile Ay kimin eseri? Güneş ile Ay kitabının yazarı kimdir? Güneş ile Ay konusu ve anafikri nedir? Güneş ile Ay kitabı ne anlatıyor? Güneş ile Ay PDF indirme linki var mı? Güneş ile Ay kitabının yazarı Katherine Mansfield kimdir? İşte Güneş ile Ay kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Katherine Mansfield
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750748233
Sayfa Sayısı: 48
Güneş ile Ay Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Katherine Mansfield, 1888’de Yeni Zelanda’nın Wellington kentinde doğdu. Yazar olmak amacıyla on dokuz yaşında İngiltere’ye yerleşti. İlk düş kırıklıklarını, karamsar öykülerinin yer aldığı In a German Pension (Bir Alman Pansiyonunda, 1911) adlı kitabında dile getirdi. Yeni Zelanda’daki aile anılarıyla çok güzel çağrışımlar içeren öyküsü “Prelüd”, Virginia ve Leonard Woolf’un yayınevi Hogarth Press tarafından yayımlandı. 1922’de yayımlanan Bahtiyarlık adlı kitabıyla yeteneğinin doruğuna ulaştı. 1923’te Fransa’nın Fontainebleau kentinde veremden öldü. Son öyküleri ölümünden sonra The Dove’s Nest (Kumru Yuvası, 1923) ve Some-thing Childish (Çocukça Bir Şey, 1924) adlı kitaplarda toplandı.
Güneş ile Ay Alıntıları - Sözleri
- Tek bir kelime söylemen yeter, bütün seslerin arasından hemen tanırım seninkini. Nedir bilemiyorum...çok zaman kafamı kurcalamıştır...sesinin neden böyle...hiç akıldan çıkmayan bir anı olduğu.
- “İnsan bir cesaret edebilse hayat nasıl da şahane olabilir.”
- “kadınların içindeki iyilik ruhu kolay kolay ölmez…”
- "İnsan bir cesaret edebilse hayat nasıl da şahane olabilir…”
- Reginald, müziğin arasından, "Elbette. Korkmayın. Tutmayın kendinizi. Açıklayın gönlünüzdekini. Gururla teslim olun." diye seslendi ve öğrencisi şarkıyı söyledi.
- Gerçek şuydu ki bir kez evlendiniz mi kadın artık doymak bilmez biri olup çıkıyordu; diğer gerçek de şuydu ki bir sanatçı için hiçbir hata evlenmek kadar ölümcül olamazdı, hiç değilse kırk yaşını iyicene arkasında bırakıncaya kadar...
- “İkimiz de öylesine bencil, öyle ben merkezli, kendi kendimizle öyle meşguldük ki kalbimiz de başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu.”
- ikimiz de öylesine bencil, öyle benmerkezli, kendi kendimizle öyle meşguldük ki kalbimizde başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu
- “O çılgın gözlerle bana baktığın zaman, başka hiçbir insana açmaya cesaret edemeyeceğim şeyleri bile sana söyleyebilirmişim gibi hissediyorum."
- “çok zaman kafamı kurcalamıştır…sesinin neden böyle hiç akıldan çıkmayan bir anı olduğu…”
- "Tek bir kelime söylemen yeter, bütün seslerin arasından hemen tanırım seninkini."
- "Çok iyi, gerçekten çok iyi", dedi Mr. Peacock, kaşarlanmış bir caniyi bile tutup gökyüzüne uçurabilecek notalara basarak. "Notaları yuvarlaklaştır. Korkma. Üzerlerinde oyalan, kokla onları, parfüm gibi içine çek."
- Eskiden böyle bakıştıkları zamanlarda, aralarında öyle sınırsız bir anlaşma olduğunu hissederlerdi ki ruhları sanki birbirine sarılır ve kendilerini aynı denizde bırakırlardı; boğulmaya razı bahtsız aşıklar gibi
- “…çünkü hayatta dehşet duyduğu bir şey varsa o da şişmanlamaktı…”
- Harika bir şey yapıyorsunuz. Dünyaya, hayattan kaçmasını öğretiyorsunuz!
Güneş ile Ay İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Can Yayınları Lacivert Klasiklerinden okuduğum ilk kitap Güneş İle Ay oldu. Adından dolayı beni okutturduğunu öncelikle söylemeliyim. :) Kitabın konusundan biraz bahsettikten sonra yoruma geçmek istiyorum. Kitabın içinde 4 farklı kısa hikaye bulunuyor. İlk hikaye Mr. Reginald Peacock'un Günü, evli bir adamın eşiyle olan sadakatsizliğini, mutsuzluğu ele alıyor. İkinci hikayemiz kitabın adını alan Güneş ile Ay, çocuk ruhunu, çocuk çağını onların gözüyle anlatıyor. Üçüncü hikaye Feulle D'album yani Albüm Yaprağı sevgi-hoşlanma bağını ve son olarak dördüncü hikaye ise Bir Salatalık Turşusu, eskide yaşanan ilişkileri anlatıyor. Kitap gereği kısa olduğunu biliyoruz fakat hikayelerin bittiği yerler bana yarım geldi. "Sonu bu muydu yani?" dedim kendi kendime. Sıkılmadım ama ilk okuduğum lacivert klasiği olmasaydı daha iyi olabilirdi diye düşündürtmedi değil. Yazarın dili akıcı ve betimlemeleri oldukça iyiydi. Şans verebilirsiniz fakat hikaye okumayı seven biriyseniz beklentiniz çok yüksek olmasın :) (Rojin Eftalya)
Katherine Mansfield ve Lacivert klasikler serisi: Lacivert klasikler okumaya devam... Can yayınlarının vakiti veya okuma düzeni olmayan okuyucular için hazırladığı bu seri bana çok iyi geldi , söylemek gerekirse yazın bana okuma konusunda bir rehavet çökür ve uzun kitaplardan kaçınıyorum, bu yüzden canın kısacık lacivert kitapları imdadıma yetişti ve yetişmekte bu yaz... efendim, 4 kısa hikayeden oluşan bu kısa kitap aynı zamanda benim Katherine Mansfield ile tanışmamı sağlayan kitap oldu. kendileri feminist edebiyat içinde başlangıç arayanlara çok uygundur. 4 hikayeyi kısaca özetlemem gerekirse; aşkın 4 farklı evresi gibi geldi bana önce evli ve evli olmaktan son derece mutsuz bir kocayı sonra iki küçük çocuklu bir karı kocayı üçüncü olarak aşık olan genç bir delikanlıyı son olarakta ellerindeki aşkı yitirmiş ve zamanında kıyamet verememiş bir kadın ve adamı gördük, bu perspektiften bakarsak kitap şahane ilişki gözlemi sunuyor okuyucuya... fakat , ilk hikaye güzel olmasıyla birlikte 2. hikaye olan güneş ile ay hikayesine bağlanmakta ve okumakta bazı sıkıntılar çektim, 3.hikayenin ise tadı damağımda kaldı ve daha fazlasını istedim , son hikaye ise biraz sıkıcı ve soluk geldi. naçizane kendi yorumlarım 6 puan vermeme sebeb oldu ama Katherine Mansfield okumaya devam etmeme de aynı zamanda özellikle albüm yaprağı en beğendiğim hikaye oldu. yazar/Katherine-mansfield kitap/gunes-ile-ay--261967 Julietbinoche (Florence kat)
Katherine Mansfield tarafından yazılan Güneş ile Ay, içerisinde 4 kısa öykü barındırıyor. Bu öyküler sevgi, aşk, insan ilişkileri, geçmişe duyulan özlem ve çocukluk yaşantısı gibi konulara değiniyor. "Lacivert Klasikler" dizisinden okuduğum ilk kitabın Güneş ile Ay olduğunu da söylemeliyim. Bu diziye başlama açısından oldukça memnunum ancak bu kısacık öykü kitabı pek de umduğum kadar tatmin edici olmadı benim için. Yine de Mansfield'ı aktardığı duyguları hissettirme konusunda başarılı buldum. İnsanı kendisine çeken bir üslubu var. Okumanızı tavsiye ederim Keyifli okumalar (Dildâr Hatun)
Güneş ile Ay PDF indirme linki var mı?
Katherine Mansfield - Güneş ile Ay kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Güneş ile Ay PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Katherine Mansfield Kimdir?
Katherine Mansfield, 1888’de Yeni Zelanda’nın Wellington kentinde doğdu. Yazar olmak amacıyla 19 yaşında Yeni Zelanda’dan ayrılarak İngiltere’ye yerleşti. İlk düş kırıklıklarını, karamsar öykülerinin yer aldığı In a German Pension (1911, Bir Alman Pansiyonunda) adlı kitabında dile getirdi. Yeni Zelanda’daki aile anılarıyla çok güzel çağrışımlar içeren bir dizi öyküyü Prelude (Başlangıç) adıyla 1918’de yayınladı. Bunları ve öteki öykülerini bir araya getiren Bliss (1920, Mutluluk) ününü pekiştirdi. 1922’de yayınlanan The Garden Party (Garden Parti) adlı kitabıyla yeteneğinin doruğuna ulaştı. Yaşamının son beş yılında veremle mücadele ettikten sonra 1923’te Fransa’nın Fontainebleau kentinde öldü. Son öyküleri ölümünden sonra The Dove’s Nest (1923, Kumru Yuvası) ve Something Childish (1924, Çocukça Bir Şey) başlıklı kitaplarda toplandı.Şiirsel öğelerle süslü farklı bir düzyazı üslubu geliştiren Mansfield, psikolojik çatışmalar üzerinde odaklanan, incelikle işlenmiş öyküleriyle kısa öykünün bir edebiyat türü olarak gelişmesine önemli katkıda bulundu.
Katherine Mansfield Kitapları - Eserleri
- Bahçede Eğlence
- Koyda
- Güneş ile Ay
- Bahtiyarlık ve Diğer Öyküler
- 1919
- Fransızca Bilmiyorum
- Çocuksu Bir Şey
- Ölü Albayın Kızları
- Katıksız Mutluluk
- Bir Hüzün Güncesi
- Albüm Yaprağı
- Yazgımı Öğrenmeliyim
- Sinirsiz Adam
- Bir Gece Vakti
- Şarkı Söyleme Dersi
- Ah Bu Rüzgar
- Seçme Hikayeler
- Yolculuk
- Selected Stories
- The Fly
- Seçme Mektuplar
Katherine Mansfield Alıntıları - Sözleri
- “İkimiz de öylesine bencil, öyle ben merkezli, kendi kendimizle öyle meşguldük ki kalbimiz de başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu.” (Güneş ile Ay)
- Görev edinme kararlılığında acıklı bir yan vardı. (Bahçede Eğlence)
- En koyu karanlık güneş doğmadan az öncekidir. (Ölü Albayın Kızları)
- Saklanabileceği, kendi başının çaresine bakabileceği, istediği kadar kalabileceği, kimseyi tedirgin etmeyeceği, kimsenin de onu huzursuz etmeyeceği hiçbir yer yok muydu yani? Şu dünyada hiçbir yer yok muydu doya doya ağlayabileceği - en sonunda? (Bahçede Eğlence)
- . O kadar derinlerdeyim ki, bir daha hiçbir şeyin beni yakalayabileceğini hayal edemiyorum. ... (Seçme Mektuplar)
- ikimiz de öylesine bencil, öyle benmerkezli, kendi kendimizle öyle meşguldük ki kalbimizde başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu (Güneş ile Ay)
- Onun gözünde her şey öyle doğal ve öylesine kaçınılmazdı ki... (Bahtiyarlık ve Diğer Öyküler)
- "Keşke," dedi alçak, dertli bir sesle, "keşke zehir içseydim de ölmek üzere olsaydım – şimdi, buracıkta!" "Ama neden böyle diyorsun? Ben hayatta böyle bir şey söyleyemem." "Seni çok fazla seveceğimi biliyorum da ondan – hesapsızcasına seveceğimi. Müthiş acı çekeceğimi de biliyorum Vera; çünkü sen beni asla, dünyada sevmeyeceksin." (Bahtiyarlık ve Diğer Öyküler)
- “Bu hafızanızın iyi olduğunun kanıtı zarif bayan. Şimdi merak ettim, ayrıca bu oldukça ilginç bir tartışma konusu, -hafıza bir lütuf mudur, yoksa, bu kelimeyi kullandığım için affedin, bir lanet mi?” (Bir Gece Vakti)
- "Ah, neden erkekler bu kadar güçlü?" diye bağırdı Viola. (Albüm Yaprağı)
- "Ben, insanların seyahat çantalarına benzediğine inanırım; içlerine bazı şeyler yerleştirilmiş, yola çıkarılmış, havaya fırlatılmış, yere çakılmış, kaybolup bulunmuş, ansızın yarı boşaltılıvermiş ya da tıka basa doldurulup büsbütün şişirilmiş, ta ki nihayet Sonuncu Hamal tarafından Sonuncu Tren'e bindirilerek tangır tungur yola düzülünceye kadar..." (Fransızca Bilmiyorum)
- "Güllere gelin! Zambakiara gelin! Menekşelere gelin!" (Çocuksu Bir Şey)
- Why did the photographs of dead people always fade so? wondered Josephine. As soon as a person was dead their photograph died too. (Selected Stories)
- “kadınların içindeki iyilik ruhu kolay kolay ölmez…” (Güneş ile Ay)
- Şu dünyada hiçbir yer yok muydu doya doya ağlayabileceği – en sonunda? (Katıksız Mutluluk)
- İnsan ruhuna inanmam ben. Hiçbir zaman da inanmadım. Ben, insanların seyahat çantalarına benzediğine inanırım; içlerine bazı şeyler yerleştirilmiş, yola çıkarılmış, havaya fırlatılmış, yere çakılmış, kaybolup bulunmuş, ansızın yarı boşaltılıvermiş ya da tıka basa doldurup büsbütün şişirilmiş.. (Fransızca Bilmiyorum)
- “İnsan yazar/lev-tolstoy’un kitap/anna-karenina--357’sını düşününce, yazar/ivan-sergeyevic-turgenyev’in bütün o kışkırtıcı omuzlu genç kadınları siliniyor, bir hiç oluyorlar.” (1919)
- Niçin insan geceleri böyle değişik duygulara kapılır? (Bahçede Eğlence)
- hem zaten ben bir şeylerin yakasını bırakamayan, peşlerinden koşup bağıran insanları hiç çekemem. bir şey elden gidince gitti demektir. sona ermiş, bitmiştir. o zaman bırakın gitsin! görmezden gelin onu, eğer avunmaya ihtiyacınız varsa, yitirilen şeylerin asla geri gelmediğini düşünerek avutun kendinizi: gelse bile yeni bir şeydir artık, her seferinde yeni, başka bir şeydir. elinizden çıktığı anda değişime uğramıştır. (Fransızca Bilmiyorum)
- İnsanların elbise sandığına benzediğine inanırım - içine belli şeyler tıkılmış, yola çıkartılmış, ortalığa savrulup atılmış, fırlatılmış, saçılmış, yitirilmiş, bulunmuş, ansızın yarısı boşaltılmış, ya da şimdiye kadar olmadığınca tepeleme doldurulup şişirilmiş, taa en sonunda En Son Görevli onları kollarından tuttuğu gibi En Son Trene savuruncaya ve onlar takır takır uzaklaşıncaya kadar... (Katıksız Mutluluk)