Reklam
dedas
ARTUKBEY

Güneşin Oğlu - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güneşin Oğlu kimin eseri? Güneşin Oğlu kitabının yazarı kimdir? Güneşin Oğlu konusu ve anafikri nedir? Güneşin Oğlu kitabı ne anlatıyor? Güneşin Oğlu kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Güneşin Oğlu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.02.2022 14:00
Güneşin Oğlu - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jack London

Çevirmen: Mehmet Moralı

Editör: Tülin Er

Tasarımcı: Elif Çepikkurt

Orijinal Adı: A Son of the Sun

Yayın Evi: Alfa Yayınları

İSBN: 9786051710716

Sayfa Sayısı: 224

Güneşin Oğlu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kaptan David Grief’ın tehlikeli ve egzotik Güney denizlerindeki maceralarını anlatan Güneşin Oğlu, Jack London’ın 1912 tarihli romanı. Sekiz ayrı hikâyeden oluşan bu romanda Kaptan Grief, yirminci yüzyılın başlarında sömürgeci atalarının izinden giden,

adaları ve kaynaklarını sömüren maceracılar, dolandırıcılar, korsanlar ve fırsatçılarla karşılaşıyor.

London’ın Güney denizlerine yaptığı yolculuktan esinlenen bu hikâyeler, Güney Pasifik denizlerinin canlı, ara sıra da korkutucu olabilen bir portresini çizmekte.

Güneşin Oğlu Alıntıları - Sözleri

  • İçlerinde doğruluğa dair hiçbir şey kalmamış.
  • Bu onun hevesiydi, arzusuydu; kendini ve bedenine işlemiş güneşin sıcaklığını ifade etme biçimiydi. Bir eğlence, bir şaka gibiydi; alınacak keyif uğruna hayatın umarsızca tehlikeye atıldığı küçük bir oyundu.
  • İçlerinde doğruluğa dair hiçbir şey kalmamış.
  • Söz konusu devletler, bir metelik için kapışan sokak çocukları gibiydiler.
  • "Dürüst olmak gerekirse, bilmiyorum kaptan. Sanırım sırf yapmak istediğim için. Peki, yaptığınız herhangi bir şey için bundan daha iyi bir sebep sunabilir misiniz?"
  • Söz konusu devletler, bir metelik için kapışan sokak çocukları gibiydiler.
  • Hiç kimseye güvenilmiyor.
  • Işıkları görene kadar bu rotada gideriz.
  • Bu onun hevesiydi, arzusuydu; kendini ve bedenine işlemiş güneşin sıcaklığını ifade etme biçimiydi. Bir eğlence, bir şaka gibiydi; alınacak keyif uğruna hayatını umarsızca tehlikeye atıldığı küçük bir oyundu.
  • Işığı görene kadar bu rotada gideriz.
  • Helal olsun, namına gölge düşürmedin.
  • "Krallığının elli sekizinci yıl ve beşinci ayını doldurduğunda sadece elli sekiz yaşında ve üç aylıktı."
  • Işıkları görene kadar bu rotada gideriz.
  • “Milyonluk bir adam, buna rağmen tutuşturup piposunu bile yakmayacak bir miktar para için Shylock gibi peşime düşüyor.”
  • ‘Bu taraftaki küçük koyun yakınından geçelim. Giderken beni bir balina teknesine bırakmanızı istiyorum.

Güneşin Oğlu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kafa dağıtmak istediğim zaman Jack London’a sığınırım hep ve bunun karşılığını da fazlasıyla alırım. Macera seven ve tutkulu bir kalem okumak isteyen herkes Jack London ile tanışmalı bence. Bu kitabı okuyup bitirdikten sonra 1000kitap’ta çok kötü yorumlar gördüm. Halbuki ben beğenmiştim. Şaşırdım ama sonra dikkatimi bir şey çekti. “Çeviri” meselesi tabii ki. Yorum yapılan Güneşin Oğlu kitapları pek bilinmeyen yayınevlerinin malzemesiydi. Kısa klasik baskısında çok fena bir yoruma denk gelmemem de bu görüşümü doğrular nitelikte oldu. Yani demem o ki şu “çeviri” epey mühim bir kriter! Bu konuda çok dikkatli olmamın meyvelerini her daim alıyorum ayrıca. Güneşin Oğlu ve Güneşin Tüyleri adlı iyi öyküden oluşan bu kitap birkaç saat içinde başlanıp bitirebilecek türden bir kısa klasik. David Grief varlıklı ve milyoner bir iş adamı ama tropik bölgelerde yaşamayı seven biri garip şekilde. Güney Pasifik’te ve Polinezya’da tuhaf tehlikelerin peşinde kendisi. İki hikayenin de ana kahramanı olan Grief aksiyonu ve heyecanı da seviyor. Tekinsiz korsanlar ve o bölgelerde yaşayan yerliler arasında mekik dokuyor; yerinde duramayan değişik bir adam bu. Ayrıca akıllı ve planlı da. Kendisine oynanan oyunların içinde oyun yaratıyor ve karşı tarafın planını ellerinde patlatıyor. Okurken kısa bir aksiyon sahnesi izliyormuşum gibi hissettim. Birkaç saat farklı bir dünyaya götürdü beni Jack London. Denizcilik geçmişinin de bunda payı var kesinlikle. Ben sevdim kısacası. Umarım keşfedilen ve daha çok okunan bir kitap olur… (Sultan)

#güneşinoğlu nda iki London öyküsü bulunuyor. Gençliğinde Pasifik’e yaptığı yolculuklardan (istiridye korsanlığı ve altın avcılığı yapmış) izler taşıyan öykülerde David Grief adlı bir karakter ortak ve tematik birliktelik var. Zorlu doğa- yaşam koşullarında daha acımasız daha kurnaz olan kazanır. Çeviri #fatihyiğitler İnsan doğasını en iyi anlatan yazarlardan biri #jacklondon . Amerika’nın kitap yazarak en çok kazanan ilk yazarlarından. London denilince aklıma gelenler; Sosyalizm, Nietzsche güç istenci, Darwin doğal seçilim, altın avcılığı, ırksal anılar, insan insanın kurdudur durumu ve bireyciliği eleştirmek için yazdığı ama en sevilen karakteri olan Martin Eden. Biraz ironik :)) Bir de hakkındaki intihal suçlamalarına verdiği cevapların rahatlığı London’u özellikle genç okurlara ve yeni okuma alışkanlığı kazanan okurlara tavsiye ediyorum zaten diğer okurların Jack London ile yolu kesişmiş oluyor:) . . . (Vox Nihili)

Güneşin Oğlu kitabını bir solukta bitirdim, deniz yolculukları ile birlikte ticareti sevdiği anlaşılan Jack London, bu kitabındaki iki öyküde de hem ticaretten hem de gemi yolculuğundan bahsetmektedir. Okyanus ötesinde İngilizlerin kolonisi olan ülkelere olan seyahati ve bu ülkelerde yaşayan insanlara karşı zalimce ve ırkçı bir tutum sergileyen bir korsanın hayatını anlatıyor. İlk öyküde bir tüccarın gemisiyle birlikte yaptığı ticaretten sonra vergiyi ödemeden kaçmaya çalışması sonucunda başına helen olayları anlatırken, ikinci öyküde de okyanus ötesindeki bir ülkede zalim bir kralın her şeyden vergi alarak daha da zenginleşmek istemesini, vergilere karşı gelenlere de komik cezalar vermesini ve içkilerin el koymasını anlatıyor. Dönemin koşulları gereği altın ve gümüşün kağıt paradan daha değerli olduğuna da vurgu yapmakta olup, ticaretle ve gemicilik terimleri ile dolu macerası yüksek bir kitaptı. İyi okumalar dilerim. (Egemen Yardımcı)

Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?

12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.

Jack London Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Diş
  • John Barleycorn
  • Martin Eden
  • Demir Ökçe
  • Ay Vadisi
  • Demiryolu Serserileri

  • Vahşetin Çağrısı
  • Deniz Kurdu
  • Uçurum İnsanları
  • Alın Teri
  • Şampiyon
  • Dehşet Ülkesi
  • Güneşin Oğlu

  • Yanan Günışığı
  • Kız, Kar ve Kan
  • Düş Ülkelerine Yolculuk
  • Sevginin Katıksızı
  • Tanrılar ve Köpekler
  • Suikast Bürosu
  • Kurt Dölü

  • Denizin Çağrısı
  • Midas'ın Müritleri
  • Yıldız Gezgini
  • Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
  • Ataların Tanrısı
  • Beyaz Sessizlik
  • Can Yoldaşı

  • Devrim
  • Dönek
  • Gece Doğan
  • Halk Avcısı
  • İnsanın Sadakati
  • Meksikalı
  • San Fransisco'nun Güneyi

  • Sınıf Farkı
  • Makaloa Hasırı Üzerinde
  • Bana Göre Hayatın Anlamı
  • Hawaii Öyküleri
  • Büyük Serüven
  • Kurt Kanı
  • Yakalanış

  • Öyküler
  • Uzak Diyarlarda
  • Bir Kuzey Macerası
  • Gece Geçen Serseriler
  • Gemide İsyan
  • Geleceğin Hikayeleri
  • Beyaz Cehennem

  • Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
  • Beyaz Diş - Madam Bovary
  • Şafak Kızı
  • Beyaz Diş - Esrarlı Ada
  • Yumruk
  • Buzun Çocukları
  • Bin Düzine Yumurta

  • Adem'den Önce
  • Oyun
  • Ateş Yakmak
  • Acemi Gece
  • Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
  • Kumarbazlar Cenneti
  • Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş

  • Ateş Yakmak
  • Hayatın Kanunu
  • Demir Yolu Çocukları
  • Kızıl Veba
  • Büyük Sorgu
  • Mapuhi’nin Evi
  • Ölümcül Dalgalar

  • Kadın Denen Mucize
  • İlk Savaş, İlk Zafer
  • İnsanlığın Sürüklenişi
  • Kepaze
  • Çinago
  • Bütün Dünyanın Düşmanı
  • Alice Ruhunu Açınca

  • Kahekili’nin Kemikleri
  • Dağ Adamı
  • Bir Dilim Biftek
  • Kırmızı
  • Tek Özgürlüğüm
  • Güneşe Doğru
  • Lost Face And Other Stories

  • Theft
  • Tom Pomplun
  • Kaval Kemikleri

Jack London Alıntıları - Sözleri

  • “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
  • Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
  • Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
  • Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
  • °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
  • Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)

  • “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
  • Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
  • İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
  • Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
  • Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
  • Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
  • “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)

  • Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
  • Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
  • “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
  • Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
  • Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
  • Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
  • Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)

Yorum Yaz