Hababam Sınıfı Baskında - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hababam Sınıfı Baskında kimin eseri? Hababam Sınıfı Baskında kitabının yazarı kimdir? Hababam Sınıfı Baskında konusu ve anafikri nedir? Hababam Sınıfı Baskında kitabı ne anlatıyor? Hababam Sınıfı Baskında kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Hababam Sınıfı Baskında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rıfat Ilgaz
Yayın Evi: Çınar Yayınları
İSBN: 9789753482653
Sayfa Sayısı: 142
Hababam Sınıfı Baskında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hababam Sınıfı Baskında’da, sınıfın haylazları bu kez insafsız müdüre karşı mücadele ediyor. Okulun erzakının her geçen gün azaldığını fark eden öğrenciler müdüre suçüstü yapmaya hazırlanıyorlar. Aldığı onca paraya rağmen öğrencilerin hiçbir ihtiyacını karşılamayan, hatta var olan imkânları da kendisi için kullanmaya kalkışan müdürün dersini yine Hababam Sınıfı veriyor.
Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı romanından uyarladığı Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı,
Hababam Sınıfı Baskında ve Hababam Sınıfı Uyanıyor adlı tiyatro oyunlarını okurken, kendinizi hiç yabancısı olmadığınız sınıfın şenlikli ortamında bulacaksınız.
Hepimizin sınıf arkadaşlarımıza, hocalarımıza, derslerimize ait birbirinden ilginç anıları var. Kitapta bu anıların birkaçına rastlayacaksınız; kiminiz çocukluk, kiminiz ilkgençlik günlerinizi yeniden yaşayacaksınız.
Haydi sınıfa...
Hababam Sınıfı Baskında Alıntıları - Sözleri
- - Ne oldu vatan, millet, haysiyet! Her birini yirmi beş kuruşa mı sattınız, birer simit parasına ?
- Üzüntüyle görüyoruz ki, eğitim sistemimiz çağdaş koşullarla donatılmadıkça, hababam sınıfları varlıklarını, HABABAM SlNIFI dizileri güncelliklerini koruyacaklardır. Oysa biz Türkiye'de tek bir hababam sınıfı kalsın isterdik; Rıfat Ilgaz'ın Hababam sınıfı.
- Eğitim sistemimizin dününden söz ederken, geçmiş zaman kipini, salt dilbilgisel bir zorunluluk olarak değil içimizde bugünün övüncünü de duyarale kullanabilmeyi ne kadar isterdik. Oysa bu övüncün çok uzağındayız. Hele orta eğitimimizin, yani çocuklarimızı en karmaşık, en duyarlı, öğrenmeye ve etkilenmeye en açık yaşlarındayken emanet ettiğimiz kurumlarımızın halini gördükçe, payımıza yalnızca kaygı düşüyor.
- Simit mübarek bir nesnedir.
- Çocuklarımız, üç beş sayfasını bile okumaya dayanamayacağımız ve içerdikleri yanlışlar eleştire eleştire bitirilemeyen kitapları ezberlemeye zayıf almaya; zayıf alma korkusuyla kopyaya, kaçamağa mahkum ediliyor. Çoğu "başarısız" damgasının yükünü taşıyor incecik omuzlarında. Bütünleme sınavları yetersiz kaldığından alelacele yeni sınavlar düzenleniyor. Öğretmenler ve öğrenciler bıkkınlığın, savrukluğun, bunalımın kucağına atılıyor. Yaşanan kargaşa özel dersanelere ve özel öğretmenlere kazanç aracı oluyor. Bir saatlik bir dersin bir kaç günlük asgari ücret tutarına verilebildiği gizli bir gerçek değil. Veliler umutsuzca "iyi bir lise" peşinde koşuyor. "iyi bir lise" uğruna oyun çocukları delice birbirleriyle yarıştırılarak bambaşka "oyun"larla tanışıyorlar. "iyi bir lise"ye kayıt yaptırmak için "iyi" semtlerden sahte ikametgahlar ediniliyor. Kayıt sırasında toplanan paralardan, yaşanan sinir bozukluklarından, gülünçlük sınırını aşan "Ciddi" işlemlerden ise söz etmeye bile gerek yok.
- ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu.
- Simit mübarek bir nesnedir. Bu işe simitten başlamamızın tek gayesi, onun kutsallığından yararlanmanız içindir. Simit, hele susamlı kandil simidi, sembolümüzdür bizim. Bu kutsal halka çayla işbirliği ederek çok canlar kurtarmıştır. Bu yüzden, cankurtaran simidi tabiri dilimize ve edebiyatımıza geçmiştir çocuklarım. SOS iki es ortasında kocaman bir simittir.
- Artık anlamak zorundayız: Tüm liseler hababam sınıflarıyla doluyor ve suç kesinlikle çocuklarımızda değil.
- Doğru! Dünyanın parası var İsviçre'de. Bizimkilerin paraları bile orda!
- —122 Şaban Şenol? — Efendim! — Sus ulan, satılmış! Efendilik kalktı!
- —Demeyiz hocam! Dilimizi tutarız! Dilimize saygımız büyüktür. Bu dil büyük yazarlar yetiştirmiştir. Bir Yaşar Kemal var ki, bu sene Nobel ödülü alacak! —Kim bu adam? —Kiralık Konak'ı yazmış hocam.
- Şunu bilin ki sayın Hocam, biz Kemal Paşa'nın gençliğe seslenişini kartonsuz da okuruz. Hem de tek yanlışsız! İmza: Hababam Sınıfı! ...
- Vicdanızın tellerine kulağınızı dayayacak, mutlaka bir ses alacaksınız. Bu gerili tellere şöyle tırnağınızın ucuyla bir dokundunuz mu...
- Simit mübarek bir nesnedir. Bu işe simitten başlamamızın tek gayesi, onun kutsallığından yararlanmamız içindir. Simit, hele susamlı kandil simidi, sembolümüzdür bizim. Bu kutsal halka, çayla işbirliği ederek çok canlar kurtarmıştır. Bu yüzden, cankurtaran simidi tabiri dilimize ve edebiyatımıza geçmiştir çocuklar.
- Dilimize saygımız büyüktür. Bu dil büyük yazarlar yetiştirmiştir.
Hababam Sınıfı Baskında İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hababam Sınıfı Baskında, iki bölüm, dokuz sahnelik oyun olarak düzenlenmiş bir eser. İçerdiği konuların, daha önceki yıllarda yazılmış olan Hababam Sınıfı romanıyla benzerliğinden hareketle, bu eserin bir uyarlama olduğu söylenebilir. Romandaki konular ufak değişiklikler yapılarak daha akıcı ve eğlenceli hale getirilmiş. Romandan farklı olan ve bu esere adını veren "baskın" olayı, kitabın en sonunda, dokuzuncu sahnede bulunuyor. Rıfat Ilgaz yine, okullarda, eğitim öğretimde yaşanan sıkıntıları mizah yollu anlatıyor bu eserinde. Konu değişse de, zaman değişse de, idareciler, öğretmenler, öğrenciler, mekan değişse de, değişmeyen bir şey var, Hababam... Romanını da okusak, tiyatrosunu, filmini de izlesek anlayacağımız bir şey var, eğitimdeki problem... Diyeceğim o ki, eğitimdeki yanlışlıklar devam ettikçe, Hababam var olacaktır. Kitap mitap okuyup, alıntı malıntı, ileti mileti paylaşan sevgili okurlara, Çolak Molak Hamdi'nin dilinden iyi okumalar mokumalar diliyorum :) (Bünyamin Müftüoğlu)
Filmdeki karakterlere ve onların konuşma diline öyle alıştık ki, kitap yetersiz kalırdı. Kitap-Film birleşimiyle 40-50 yıl sonra bakıyorsunuz bu efsane film ve kahramanları halen izlenebiliyor. Metanetiyle öne çıkan Rıfat Ilgaz da teşekkürü hak edenler arasında, bu kitabı yazdığı için .. (Sadık Kocak)
Hababam sınıfını kendim çektim bu kitap sayesinde. Her şey benim hayal gücümdü :) bazı sahneleri hatırlamak da gülümsetti . Tavsiye ederim. (Giz)
Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?
1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.
Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.
1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.
Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri
- Karartma Geceleri
- Halime Kaptan
- Hababam Sınıfı
- Sarı Yazma
- Hababam Sınıfı Uyanıyor
- Apartıman Çocukları
- Şeker Kutusu
- Nerde O Eski Usturalar
- Meşrutiyet Kıraathanesi
- Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
- Pijamalılar
- Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
- Garibin Horozu
- Hababam Sınıfı Baskında
- Karadeniz'in Kıyıcığında
- Don Kişot İstanbul'da
- Yıldız Karayel
- Bacaksız Okulda
- Sınıf
- Bacaksız Paralı Atlet
- Bacaksız Kamyon Sürücüsü
- Bütün Şiirleri 1927-1991
- Dördüncü Bölük
- Yokuş Yukarı
- Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
- Bacaksız Tatil Köyünde
- Sosyal Kadınlar Partisi
- Bacaksız Sigara Kaçakçısı
- Kumdan Betona
- Yaşadıkça
- Hoca Nasrettin ve Çömezleri
- Çalış Osman Çiftlik Senin
- Radarın Anahtarı
- Öksüz Civciv
- Yarenlik
- Rüşvetin Alamancası
- Nerede Kalmıştık
- Cankurtaran Yılmaz
- Devam - Şiirler 1953
- Cart Curt
- Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler
- Satılmışlar
- Ocak Katırı Alagöz
- Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
- Kulağımız Kirişte
- Güvercinim Uyur mu
- Üsküdar’da Sabah Oldu
- Küçükçekmece Okyanusu
- Haydi Yolunuz Açık Olsun
- Uzak Değil
- Durmak Yok
- Bunadı Bu Adam
- Fedailer Mangası
- Krallar ve Kurallar
- Şevket Ustanın Kedisi
- Çocuk Bahçesi
- Altın Ekicisi
- Bütün Şiirleri 1937-1983
- Çok Küçüğüm Daha Ben
- Kesmeli Bunları
Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri
- Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
- Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
- "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
- Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
- Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
- Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)
- Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
- Doğru! Dünyanın parası var İsviçre'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
- "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
- Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
- Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
- Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
- "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)
- Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
- Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
- "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
- ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
- ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
- Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
- ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)