Han Duvarları - Faruk Nafiz Çamlıbel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Han Duvarları kimin eseri? Han Duvarları kitabının yazarı kimdir? Han Duvarları konusu ve anafikri nedir? Han Duvarları kitabı ne anlatıyor? Han Duvarları PDF indirme linki var mı? Han Duvarları kitabının yazarı Faruk Nafiz Çamlıbel kimdir? İşte Han Duvarları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Faruk Nafiz Çamlıbel
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750805981
Sayfa Sayısı: 284
Han Duvarları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar..."
dizelerinin ünlü şairi Faruk Nafiz Çamlıbel'den Han Duvarları...
(Arka Kapak'tan)
Han Duvarları Alıntıları - Sözleri
- Her yılım bitmemiş bir şiire benzer. Her günüm yarıda kalmış bir cümle..
- " Sen benden uzak, ben sana hasret! "
- " Her yılım bitmemiş bir şiire benzer, Her günüm yarıda kalan bir cümle. "
- " Sevda başımda ateş, gurbet içimde düğüm. "
- "Sensiz geçen hayata, yaşanmış denilmiyor"
- Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken, Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken.
- Bana göstermesin Allah senin eksikliğini..
Han Duvarları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
2022/3. Kitap: Han Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel'den okuduğum ilk kitap... Han Duvarları; 282 sayfadan oluşan coşkunun hâkim olduğu bir şiir kitabı... Faruk Nafiz Çamlıbel'in adı, Han Duvarları ile özdeşleşmiştir. Ders kitaplarında da yer verilmiş olan Han Duvarları'nın bu kitaba isim olarak tercih edilmesi isabet olmuştur. Bestelendikten sonra dillere pelesenk olan şiirlerin şariri olan Faruk Nafiz Çamlıbel'in şiirlerinde bir destansılık vardır. Aşk şiirlerinde bile yer alan bu destansılık okuru saracak düzeydedir. Kitap boyunca okuru zinde tutan bir ritim taşıyan Han Duvarları, Çamlıbel'in şiir evrenine giriş için iyi bir tercih olabilir. Kitaptan bazı alıntılar: "Fakat pek de faydasız oldu sanma gidişim" (32). "Mevsim seninle kol kola gelmezse gelmesin" (36). "İşte ben bekliyorum, göğsüm açık, bağrım açık; Hançer ol, göğsüme saplan; ecel ol, karşıma çık" (49). "Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin Sana kâfir dediler, diş biledim Hakk'a bile" (62). "Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgâr; Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var" (70). "Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın! Sesini duyan olur, sana göz koyan olur. Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur" (181). "Ben ne yaza hasretim, ne bahara düşkünüm, Bunları sevdiren şey hep seni andırması" (190). "Kevser olsan da şifasın bana, zehir olsan da" (276). Şiir seviyorsanız ve hâlâ okumadıysanız mutlaka okumalısınız. (Mahir)
Dehalar ölse de mısralar ihtiyarlamazmış!: Şiir insanlık tarihi boyunca insan ve toplumların yaşamını derinden etkileyen en önemli söz sanatlarının başında geliyor. Öyle ki şiir duygu ve düşünceleri etkileyerek insanları harekete geçirebiliyor; acı ve ıstıraplara derman olabiliyor; çekilen hasretleri ve yaşanan ayrılıkları dindirebiliyor; sevgi ve aşkı kalpten kalbe taşıyabiliyor; yaşanan toplumsal sorunları dile getirerek çözümüne katkı sunabiliyor. Tüm bunlardan öte her okuduğumuzda ve her dinlediğimizde zihnimizi, kalbimizi ve ruhumuzu dinlendirebiliyor. • • • O nedenle şairler şiirleriyle ölümsüzleşirken toplumları tarafından da baş tacı ediliyor. Zira kelimelere ruh üflemek öyle herkesin kolayca yapabileceği bir sanat değil. Hele hele kelimelerle hissedip kelimelerle duymak ve kelimelerle konuşmak hiç ama hiç kolay değil. Kelime ve mısralardan dünyalar kurup aşklarını, sevgilerini, özlemlerini, hüzünlerini, ayrılıklarını, acılarını, umutlarını ve hayallerini dile getirmek her insanın başarabileceği bir iş değil. İçinde yaşadığı toplumun tanığı, vicdanı ve tercümanı olabilmek her insanın altından kalkabileceği bir meziyet değil. Velhasılı şiir yazmak da şair olmak da hiç kolay değil. • • • Bu itibarla Faruk Nafiz Çamlıbel, ülkemizin yetiştirdiği en büyük şairlerden biridir. Birçoğumuz onu Türkçe ve edebiyat kitaplarında okutulduğu için “Han Duvarları” ve “Çoban Çeşmesi” şiirleriyle tanıyoruz. Hâlbuki Çamlıbel’in kitabı içerisinde öyle etkileyici ve güzel şiirleri var ki bu şiirler, özellikle “Han Duvarları” şiirinin gölgesinde kalmış. Aslında o bir yandan “Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken/Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz” mısralarıyla şiirlerinde Anadolu kültürü ve değerlerine yer verirken, bir yandan da “Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna/Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz” mısralarıyla da aşkı, sevgiyi, hasreti, umudu ve yalnızlığı dile getirmiş. • • • Doğrusu “Han Duvarları” içerisinde yer alan şiirleri okurken kelimelerin ve mısraların büyüsüne kaptırıp gidiyorsunuz kendinizi. Bazı dizeleri tekrar tekrar okumak ve ezberlemek istiyorsunuz. Şiirleri okudukça yüreğinizin hafiflediğini ve ruhunuzun dinlendiğini hissediyorsunuz. Bunun şairin kullandığı dilin saf, berrak, anlaşılır ve insanı kuşatan bir yönünün olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Ayrıca, “Dehalar ölse de mısralar ihtiyarlamaz”mış. İhtiyarlamak bir yana ilk yazıldığı günkü gibi insanın başını döndürüp duygularını allak bullak edebiliyormuş. Buna “Han Duvarları” içerisinde yer alan şiirleri okurken bir kez daha şahit olduğumu belirtmeliyim. Bu itibarla tüm okurlara, özellikle de yoğun ve yorucu okuma yapan okurlara kendilerini dinlendirmek için ara ara bu kitabın içerisinde yer alan şiirleri mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Faruk Nafiz'in dizelerinde de ifade ettiği gibi; Anlattı erenler: Bir bahar değil, Aşkın ömründe bin bahar varmış. Hicranla ağaran bu saçlar değil, Sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış… Sevgiyle ve kitaplarla kalınız! (nalkan)
İyi akşamlar, Faruk Nafiz'den okuduğum ilk kitap olan Han Duvarları adlı şiir kitabı sanırım tüm şiirlerini içeriyor. İçindekiler kısmında şiirlerin türlerini görebiliyoruz. Memleket şiirleri, Aşk şiirleri vs. Bayağıdır okumayı istediğim bir kitaptı. Dili anlaşılır ve sade. Ben epey beğendim. Çoban çeşmesi şiiri ile tanımıştım yazarı. Şimdi ise şiir kitabını okuma fırsatı buldum. MEB'den onaylı 100 temel eserden biri olduğu için herkesin okuması gereken bir kitap. Dediğim gibi zaten dili anlaşılır ve sade. Akıcı bir şekilde okunuyor ve anlaşılıyor kitap. Herkese keyifli okumalar. Kitapla kalın. (büşra kudu)
Han Duvarları PDF indirme linki var mı?
Faruk Nafiz Çamlıbel - Han Duvarları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Han Duvarları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Faruk Nafiz Çamlıbel Kimdir?
18 Mayıs 1898 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası, Orman ve Maadin Nezareti memurlarından Süleyman Nafiz Bey, annesi Fatma Ruhiye Hanım’dır.
İlk ve ortaöğrenimini Bakırköy Rüştiyesi ile Hadika-i Meşveret İdadisi’nde tamamladı. Şiire çocuk yaşlarda başladı. Yazarın ifadesine göre ilk şiiri “Saat”, "Çocuk Dünyası" adlı bir dergide yayımlandı (1914).
Bir süre tıp öğrenimi gördükten sonra okuldan mezun olmadan ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. 1917-1918’de Ati Gazetesi’nin yazı işlerinde çalıştı. 1922’de gazetenin temsilcisi olarak Ankara’ya gitti.
1922’de Kayseri Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Kayseri’ye yolculuğunu, "Han Duvarları” adlı uzun şiirinde anlattı. Şiiri, Osmanzade Hamdi Bey'e ithaf etti. Kayseri’de kaldığı iki yıllık dönemde Millî Mücadele’nin havasını çok yakından yaşadı. Geleceğin ünlü şairi Behçet Kemal onun Kayseri Lisesi’nde öğrencisi oldu. Şair, Kayseri Lisesi’nin marşını da kaleme aldı.
1924’de Ankara Erkek Muallim Mektebi'nde edebiyat öğretmenliğine geçti; ardından Ankara Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. Ankara Kız Lisesi Marşı'nın güftesini yazdı. 1932’ye kadar yaşadığı Ankara’da cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti. 1924’te “Çoban Çeşmesi”, 1928’de “Suda Halkalar” isimli kitapları yayımladı.
1928’de Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin başkanlığındaki “Şark Vilâyetlerini Tedkik Heyeti”'nde bulunarak Sivas, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Erzurum illerini ve dönüşte Kastamonu'yu gördü. Bu yolculuk, onun edebî yaşamında bir dönüm noktası oldu. Memleket şiirleri yazmaya yöneldi.
1931’de Ankara Kız Lisesi’nde coğrafya öğretmenliği yapan Azize Hanım ile evlendi. Bu evlilikten İsmet ve Yeliz adında iki çocuğu dünyaya geldi.
1932-1946 arasında İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yaptı. Vefa, Kabataş Lisesi ve Amerikan Kız Koleji edebiyat öğretmenliklerinde bulundu. 1933'te Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini Behçet Kemal Çağlar ile birlikte kaleme aldı.
Ankara ve İstanbul’daki öğretmenlik yıllarında çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, fıkralar yayımladı. Mizah dergilerinde “Deli Ozan” ve “Çamdeviren” takma adlarıyla mizahi manzumeler yazdı 1946’da siyasete atıldı ve 1946'dan 27 Mayıs 1960'a kadar Demokrat Parti İstanbul milletvekili olarak TBMM’de görev yaptı.
27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından tüm milletvekilleri ile birlikte kısa bir süre Yassıada'da, daha sonra da Celâl Bayar ve diğer Demokrat Parti milletvekilleri ile birlikte Kayseri Kapalı Cezaevi'nde tutuklu kaldı. 16 ay sonra aklanarak serbest kaldı.
Serbest kaldıktan sonra siyasete dönmek istemedi. Son yıllarını Arnavutköy’deki evinde geçirdi. Yassıada’da arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı baskıyı “Zindan Duvarları” adlı bir şiir ile anlattı ve şiiri kitap olarak yayımladı. Eşinin ani ölümünün ardından çıktığı Akdeniz gezisi sırasında Samsun vapurunda Kaş - Fethiye arasında seyrederken 8 Kasım 1973 günü bir gezi sırasında hayatını kaybetti. Cenazesi, 11 Kasım 1973 tarihinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Öğretmenlik yaptığı Kabataş Lisesi’nde 2005 yılında Faruk Nafiz Çamlıbel adına bir müze açılmıştır.
Faruk Nafiz Çamlıbel Kitapları - Eserleri
- Han Duvarları
- Şark’ın Sultanları
- Akın
- Bir Ömür Böyle Geçti
- Yayla Kartalı
- Yıldız Yağmuru
- Heyecan Ve Sükun
- Canavar
- Elimle Seçtiklerim
- Öz Yurt
- Kahraman
Faruk Nafiz Çamlıbel Alıntıları - Sözleri
- "SUNA : Kurultay yapın, çaresine bir bakın, Buna çare yok mu hiç ? İSTEMİ HAN : Yalnız bir şey var: Akın ! Dağların başından bulutu eksilmeyen, Yılın dört mevsiminde susuzluk ne bilmeyen Rüzgarlı ülkelere göç etmeli, akmalı..." (Akın)
- Vuslatın rüyasını görmek üzere uyuyup Hasretin azabına ermek için uyanmak... (Bir Ömür Böyle Geçti)
- Ziya'nın en çok şaştığı nokta bu idi: Çalışması azaldıkça kazancı çoğalmıştı ve bugün hemen hiç işi olmadığı halde en çok parayı alıyordu. (Yıldız Yağmuru)
- "Bir ummadık diyâra çevirdin ki ömrümü, Az görmesinler, on yazının bir bahârı var." (Heyecan Ve Sükun)
- " Ölene sözüm yok, yaşayan mustariptir " (Bir Ömür Böyle Geçti)
- "Sensiz, ben eski ben değilim, başka bir şeyim; Baykuşta göz,yılanda diş, aslanda pençeyim. Bir gölgeyim, bedenle kesilmiş alâkası; Bir gölgeyim ki, rûz-i kıyâmettir arkası... Boşlukta varlığım, ölümün canlı şeklidir; Her ânı bir kutup gecesinden süreklidir!" (Heyecan Ve Sükun)
- Ben ona yükselmek istiyordum, o bana alçaldı.. (Yıldız Yağmuru)
- "Başım ki fırtınalardan bu anda kurtuldu, Senin dizinde nihayet bir az sükûn buldu..." (Heyecan Ve Sükun)
- Durdukça kan damarda, kılıç kında, paslanır. (Akın)
- "Yalnız ,yaşayanlar daha bedbaht ölülerden." (Heyecan Ve Sükun)
- Sevmek değil bu, Tapmağıda gölgede bırakan bir meyil bu! (Elimle Seçtiklerim)
- Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu, Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu. (Akın)
- Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü, Yüzünüz sararmış gibi göründü, Acaba ruhunuz çok hasta mıydı? (Elimle Seçtiklerim)
- Bir kadın sevmek ölümdür bence. (Şark’ın Sultanları)
- Arkamızdan bir ağlayan bile yok! Bize bigâne kalbimizdekiler. (Şark’ın Sultanları)
- ...Bizi yalnız bakışların büyüler, Yorma gözyaşlarınla kendini hiç: Biliriz, servetin önünde güler Sahne üstünde ağlayan Miloviç (Şark’ın Sultanları)
- Karşılığı beklenen sevgiye sevgi denmez. Sevdalılar yalvarır,fakat bir şey dilenmez. (Akın)
- " Sevda başımda ateş, gurbet içimde düğüm. " (Han Duvarları)
- . Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyarımız da binbir baharı saklar! . (Elimle Seçtiklerim)
- Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.. Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git ! (Bir Ömür Böyle Geçti)