diorex
life

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar - Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kimin eseri? Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kitabının yazarı kimdir? Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar konusu ve anafikri nedir? Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kitabı ne anlatıyor? Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar PDF indirme linki var mı? Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kitabının yazarı Reşad Ekrem Koçu kimdir? İşte Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.10.2022 05:00
Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar - Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Reşad Ekrem Koçu

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050944860

Sayfa Sayısı: 175

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Reşad Ekrem’in dilinde tarih gerçek hayattan daha canlı, daha güzel, daha büyülü…

Koçu’dan iki kitap bir arada. İlkinde Troya Savaşı’nın çıkmasına neden olan Güzel Helena’dan Sappho’ya, Kleopatra, Messalina, Theodora ve Lucrezia Borgia gibi iktidar sahibi kadınlardan “sahte İspanyol dansözü İngiliz kızı Lola Montez”e, 18 “aşk kadını” anlatılıyor. İkincide ise Osmanlı tarihinden içki, tütün, afyon, esrar ve kahve yasakları gibi çok bilinenler yanında “hamama giden gayrimüslimlere nalın giyme yasağı”, “umumi yerlerde ve bilhassa kahvehanelerde devlet sohbeti yasağı”, “ay-yıldız yasağı” ve hatta “evlerde yemek çeşidi yasağı” gibi pek bilinmeyen ilginç yasaklar yer alıyor.

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar Alıntıları - Sözleri

  • Sende güzellik, bende aşk var… Bunların ikisi de gelip geçicidir.
  • Ferman: “İsraf günahtır, bundan böyle evlerde nihayet beş türden yedi türlüye kadar yemek pişirilebilir, yedi türlüden fazla yemek pişirtilmeyecektir.”
  • Yeniçeri ve sipahilerin rezaletlerini şu kısa fakat çok canlı satırlar anlatıyor: "Gündüz hamamlarda peştamal ile çıplak avrat çıkarmak, camilerde duhan içmek ve Müslümanların ırzını paymal etmek ve zina, livata etmek ve kan dökmek ve evler saraylar basmak ve bayram günlerinde salıncak kurup bizzat padişahı ve validesini mumlar ile salıncağa davet etmek..."
  • Bütün bu suları, merhemleri, tozları hazırlamak için bazen 14 yaşında bir erkek çocuğu beyni, bir küçük kızcağızın kalbi lazım geliyordu. Evinin fırınında ve bahçesinin muhtelif yerlerinde, 2.000'den fazla yakılarak öldürülmüş çocuk iskeleti buldular!..
  • Meyhaneler yılda bir ay, ramazanlarda Müslüman müşterilerinden mahrum kalırdı. Meyhaneciler, sofra başı olan hatırlı müşterilerinin evlerine ramazan bayramının ilk günü birer büyük tabak midye yahut uskumru dolması yollarlardı. Bunun manası da "bizi unutma" demekti.
  • “İnsan İstanbul’un neresinde bulunursa bulunsun, etrafına hiç bakmadan sadece bir bağırması kâfidir: ‘Kahveci!...’ Üç dakika sonra, önünüzde bir fincan kahve tütmeye başlar.” Edmondo de Amicis
  • 1227 yılı İstanbul'da büyük veba yılıdır. Bu müthiş sari hastalık büyük şehirde o kadar korkunç bir hal almıştı ki, padişahın emriyle sur kapılarına konulan gizli memurlar, bir günde, her kapıdan 50-60 ile 300 arasında cenaze çıktığını tespit etmişlerdi, şehir içinde gömülenler hariç.
  • Mesela bir adam eline bir bülbül kafesi alıp sokağa çıkar, sorana bülbülümü gezdirmeye giderim derdi, amma kafesin içine barsak konulmuş, barsaklar da rakı ile doldurulmuş...

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazar, tarihimizin farklı ve arada kaynamış gibi görünen taraflarını anlatan ve bu alandaki boşluğu dolduran değerli yazarlarımızdan. Bugün Sunay Akın benzer şekilde yazmaktadır ve bir çeşit günümüz Reşat Ekrem'i olmuştur. Tarihimizin özellikle toplum hayatıyla ilgili kısımlarını bazen de eğlenceli bir şekilde yazılmış hoş ve bilgilendirici şekilde yazan Koçu gibi yazarlarımıza her zaman ihtiyacımız vardır. (Oğuz MERİÇ)

Evet bu kitap 2 bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm tarihteki bazı önemli kadınların içerisindeki cinsellik duyguları ile neler yaptıklarını anlatıyor. 2 bölüm ise Osmanlının toplumda bazı koyduğu yasakları anlatıyor. Bu kitabı okuduğumda, zamanın farklı olmasına rağmen insanın olduğu yerde her zaman yaşananların aynı olduğunu söyleyebilirim. (Mehmet İlker BOZLAR)

Mitolojik kişilerden başlayıp günümüze kadar bir üne sahip olan, genellikle imparatoriçe yahut soylu kadınların, kocaları haricinde birden çok adamla münasebette bulunmalarını kısa kısa nakletmiş Reşad Ekrem Koçu. Bu kadınlar arasında yasak aşklarını işleri biter bitmez öldürenler, heyecan için halkın alt tabakasındaki erkekler ile halvet olanlar, yaşlanınca dahi uslanmayıp türlü türlü fitne fesad işlerde meşgul olanlar da var. İnsan hayret ediyor. Roma pek karışıkmış muhteremler. :) Kitabın ilk bölümünü bu ablaların anlat anlat bitirilemeyen hikayeleri oluşturuyor. İkinci bölümde ise Osmanlı döneminde yasalaşmış tuhaf yasaklar var. Gece vakti hane ışıklarını yakma yasağı, kahve yasağı, gayri müslimlerin hamamda takunya giymeyip, peştemallerine demir halka takma zorunluluğu, evlerde en fazla 7 çeşit yemek yapma zorunluluğu gibi ilginç şeyler var. 7 çeşit yemek yapma zorunluluğu da israfın çok olmasından doğmuş. Ama mübarekler bu işi şöyle çözmüşler. Kocaman kocaman tabakların bir kısmına bir yemek, boş kalan tarafa başka bir yemek koymuşlar. Zaten denetlemesi zor bir yasa olduğundan zamanla kendiliğinden kalkmış. (ilker Görkem)

Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar PDF indirme linki var mı?

Reşad Ekrem Koçu - Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Reşad Ekrem Koçu Kimdir?

Tarihi konularda yazdığı fıkra, roman, hikâye ve incelemeleriyle ve en önemli yapıtı İstanbul Ansiklopedisi'yle tanınmaktadır. 1905'te İstanbul'da doğan Koçu, Bursa Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nü 1931 tarihinde bitirdi. Aynı fakültede asistan oldu, ancak, 1933 Üniversite Reformunda hocası Ahmet Refik Altınay'la beraber üniversiteden ayrıldı. Alman, Kuleli, Pertevniyal ve Vefa liselerinde tarih öğretmenliği yaptı. Reşad Ekrem Koçu 6 Temmuz 1975'te İstanbul'da öldü.

Öğretmenliği sırasında Tarihten Sesler gibi çeşitli dergi ve gazetelerde şiir, hikâye ve çocuk romanları, Osmanlı döneminin ilginç olaylarını ve kişilerini öyküleştirdiği Forsa Halil (1962), Patrona Halil (1967), Erkek Kızlar (1962) ve Haşmetli Yosmalar (1962) gibi kitaplar yazdı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinin (1943-1967, 6 cilt) bazı bölümlerini bugünkü dile aktardı. Türk Giyim, Kuşam ve Süsleme Sözlüğü (1967) ise alanında yapılmış ilk önemli çalışmadır. Reşad Ekrem Koçu'nun en önemli ve büyük yapıtı, İstanbul'u her yönüyle ayrıntılı biçimde anlatan İstanbul Ansiklopedisi olarak kabul edilir. Bu ansiklopedinin ilk baskısı 1944-1951 Aba-Bahadir Sokağı maddeleri ve ikinci baskısı 1958-1971 yayımlandı ve 11'inci ciltte 7076 sayfaya ulaşarak "Gökçınar" makalesinde yarım kaldı. Koçu'nun diğer kitapları arasında Osmanlı Padişahları (1960) ile Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri (1947) ve 2 ciltlik Kösem Sultan sayılabilir.

Reşad Ekrem Koçu Kitapları - Eserleri

  • Tarihimizde Garip Vakalar
  • Yeniçeriler
  • Kızlarağasının Piçi
  • Kösem Sultan
  • Fatih Sultan Mehmed
  • Osmanlı Padişahları
  • Aşk Yolunda İstanbul'da Neler Olmuş
  • Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri
  • Tarihimizde Kahramanlar
  • Topkapı Sarayı
  • Patrona Halil
  • Kabakçı Mustafa
  • Forsa Halil
  • Erkek Kızlar
  • Osmanlı Tarihinin Panoraması
  • Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar
  • Esircibaşı
  • Kafes Arkası Günahkarları
  • Cevahirli Hanım Sultan
  • Aşık Şair ve Padişahlar
  • Tarihte İstanbul Esnafı
  • Dağ Padişahları
  • Hatice Sultan ile Ressam Melling
  • Haydut Aşkları
  • Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü
  • Türk Zaferleri
  • İstanbul Tulumbacıları
  • Taçlı Fahişeler
  • Selçuk Tarihi
  • Ahmed Rasim - Ahmed Refik

Reşad Ekrem Koçu Alıntıları - Sözleri

  • Bir kere bir akıl çelindi mi üst yanı kolaydır. (Kafes Arkası Günahkarları)
  • Alemdar Mustafa Paşa'nın İstanbul'a girdikten sonra yaptığı işler Vaka-yi Selimiye denilen 1807 Mayıs İhtilali'ne kuvvetle bağlıdır. (Kabakçı Mustafa)
  • Bir gün yeni harp hazırlığının nereye karşı olduğunu soran bir ordu kadısına; "Efendi! Eğer sakalımın tellerinden bir tanesi tasavvurlarımı bilseydi onu koparır ve yakardır!" demişti.. (Fatih Sultan Mehmed)
  • Mayaları aynı çamurdan insanlar çabuk anlaşırlar, ilk tanıştıkları gün kırk yıllık dost kadar yaklaşırlar. (Cevahirli Hanım Sultan)
  • Bütün tebaasının malı ve canı iki dudağı arasında çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde öyle bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir. (Topkapı Sarayı)
  • Abdülaziz'in horoz ve koç dövüştürme merakı ve galip gelen hayvanların boyunlarına elmas nişanlar taktığı rivayetleri saltanatının bu sonuncu devrine yakıştırılan şeylerdir. (Osmanlı Padişahları)
  • Gidenler devlet hazinesini soymuştu, gelenler hazinede bir şey bulamadıkları için gidenlerin terekesini yağmaladılar. (Yeniçeriler)
  • Eski berberler aynı zamanda sünnetçi, dişçi ve hacamatçıydı;kellik, uyuz, sıraca, egzama gibi cilt hastalıklarına da ilaçlar, merhemler yapardı,çeşitli ihtisas sahibi mütetabbiptiler. (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • “Bir yeniçeriye de bir gün, - Nizamıcedid olur musun? diye sormuşlar. - Vallah billah Moskof olurum, Nizamıcedid olmam!.. demiş.” (Yeniçeriler)
  • "Şimâlden, cenuptan, şarktan ve garptan, İstanbul'a esen bütün rüzgârlar, fitne ve fesat tohumları saçıyordu." (Esircibaşı)
  • Sarayın odun ambarı 16. asırda bir cinayete sahne olmuştu. 17. asır ortasında ise tarihi bir idam fermanının tatbik edildiği yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef'î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. ... Şairin cesedi Saray-ı Hümayun'un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı. (Topkapı Sarayı)
  • Bütün bu suları, merhemleri, tozları hazırlamak için bazen 14 yaşında bir erkek çocuğu beyni, bir küçük kızcağızın kalbi lazım geliyordu. Evinin fırınında ve bahçesinin muhtelif yerlerinde, 2.000'den fazla yakılarak öldürülmüş çocuk iskeleti buldular!.. (Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar)
  • Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis de (1846-1908) İstanbul Seyahatnamesi'nde İstanbul esnafından bahsederken şunları yazıyor : Türklerle pazarlık etmeyin "Rum, müşteriyi seslenip çağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak davet eder ;Ermeni, biraz daha temkinlidir;Yahudi, malının fiyatını kulağa fısıldayarak arz eder;Türk'e gelince, sessiz, müşterisini sadece bakışlarıyla çağırır. Bir Türk'e söylediği fiyat için, sakın, 'Biraz aşağı olmaz mı?' diye pazarlığa girişmeyin, bunu kendisine bir hakaret sayar ve 'Ben hırsız mıyım ki önce sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonra pazarlığa girişeyim!..' der. " (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • Halk denilen esrarengiz kitlenin içinde kulakların asla duyamayacağı ve gözlerin hiç göremeyeceği kim bilir ne garip ve acayip şeyler oluyordu? (Erkek Kızlar)
  • Sultan İbrahim'in devrinde hakikat olan yolsuzluk, makam temini için rüşvet toplama, hısım ve akrabayı bir mansıpa kaydırmada dalkavuk kadınların devlet işlerine karışmasıdır; sancakbeyleri, valiler ve kadılar dama taşları gibi durmadan değiştirilmiş, herkes makamından emin olmadığı için verdiği rüşveti gittiği yerde halktan fazlasıyla çıkarmaya çalışmış, bu suretle memleketi zulüm kaplamıştır. (Osmanlı Padişahları)
  • "Şu dünyada garip kaldım. " (Kafes Arkası Günahkarları)
  • "Bencillik gütme, *müstebit olma. Adalet tarlasını bilgi sapanı ile sür ve **meşveret tohumunu ek. Bir an evvel bitip yeşermesi içinde durmadan gözyaşlarınla sula" *zorba, baskıcı **danışma, istişare, görüş paylaşımı (Dağ Padişahları)
  • Abbasi halifelerinden Filozof Memun, "İnsan üç çeşittir" diyor, "Bir kısmı gıda gibi her zaman ve her yerde lazımdır. Bir kısmı deva gibidir, yerinde ve zamamnda lazımdır, bir kısmı da illet gibidir, Allah bizi onlardan korusun!.." (Patrona Halil)
  • Bu hezele guruhunun (Patrona Halil ve peşinden giden ayaktaşlar) kıyamını, Lale Devri'nde İbrahim Paşa ve yâranının sefahat ve lüksüne karşı toplum ıstırabından doğmuş bir hareket gibi göstermek, bizce çok hatalıdır. Patrona ile ayaktaşlarının acı hayat hikâyesini yazar ve onların hakiki simalarını göstermeye çalışırken yukarıdaki satırları, işte bunun için yazdık Halkın ve esnafın bin türlü şikâyeti, vergiler, para ayarsızlığı, toplumu kızdıran himayeler de, lale merakı ve helva sohbeti gibi, Lale Devri'nden evvel de vardı, sonra da devam etti. Kaldı ki, karşısında hırslı muhalifleri ve düşmanları bulunamayan bir iktidar, Türkiye tarihinde değil, cihan tarihinde görülmez. (Patrona Halil)
  • Oğullar ataya yürek yağıdır. Oğulun iyisi gamı dağıtır, Oğlu kim atanın hemsazı olsa Safalı bağı, bostan bağıdır. Oğlu kim dua alup makbul olsa Atanın devleti, yüzü akıdır. (Fatih Sultan Mehmed)

Yorum Yaz