Hastalık Hastası - Molière Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hastalık Hastası kimin eseri? Hastalık Hastası kitabının yazarı kimdir? Hastalık Hastası konusu ve anafikri nedir? Hastalık Hastası kitabı ne anlatıyor? Hastalık Hastası kitabının yazarı Molière kimdir? İşte Hastalık Hastası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Molière
Çevirmen: Berna Günen
Orijinal Adı: Le Malade Imaginaire
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053326854
Sayfa Sayısı: 152
Hastalık Hastası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
(9.Basım) Molière [Jean-Baptiste Poquelin] (1622-1673): Clermont Koleji’nde Latin ve Yunan dili ve edebiyatı dersleri aldı. Hukuk öğrenimi gördü, 1641’de kabul edildiği barodan ayrıldı. Zamanını ve dehasını tiyatroya adadı. Ölene dek, yani otuz yıl boyunca tiyatro eserleri yazdı, yönetti ve temsillerde rol aldı. Klasik Fransız komedyasının kurucusu olarak kabul edilmesini sağlayan bir gelenek yaratmayı başardı. İlk olarak 1673 yılında Palais-Royal’de sahnelenen bu oyun Molière’in yazdığı son komedyadır. Daha önce Orta Çağ tiyatrosu ve commedia dell’arte tarafından da işlenen tıp eğitimi, hekimlik gibi temaları ele alır, bu iki kurumu acımasızca eleştirir. Oyunun ilk temsillerinde hastalık hastası Argan’ı da kendisi oynamıştır. Bu temsillerden birinin sonuna doğru sahnede fenalaşmış, kısa bir süre sonra da hayatını kaybetmiştir. Hastalık Hastası prologları ve ara oyunları da içeren tam metniyle Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde. Berna Günen (1979): Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Galatasaray Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okurken Robert Schuman Bursu’na hak kazandı ve eğitimine Fransa’da Institut d’Etudes Politiques de Paris’te (Sciences Po) devam etti. Aynı okulda XX. Yüzyıl Avrupa Tarihi üzerine lisans, yüksek lisans ve doktora yaptı. İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yapmaktadır.
Hastalık Hastası Alıntıları - Sözleri
- Sizi güIümsetebiIen insanın peşine takıIın, çünkü sadece bir güIümseme karanIık bir günü aydınIatabiIir.
- "Evlilik öyle bir bağ ki hiçbir kalp buna zorlanmamalı."
- ''Aşk bize öyle tatlı gelir ki, Beklemeden, Kendiliğinden, Kaptırırız kendimizi o tatlı görünüşüne.''
- ''Heyhat! Cesaret edemiyorum göstermeye Aşk dolu ıstırabımı, Beni kurtarabilecek yegane kişiye...''
- Hangi yolu seçmeli Genç kalplerimiz?
- ''Aşk eziyet etse de, Kalpleri büyüleyen Yüzlerce güzelliği de var.''
- Aşılması gereken bazı zorluklar var.
- Hangi yolu seçmeli genç kalplerimiz?
- "Her şeyi mahveden bizim endişelerimiz, sabırsızlığımızdır."
- İnsan kimi zaman iyi yanlarına bakıp kötü yanlarına göz yummaktan başka çare bulamıyor.
- "Mermere kazımak kuma kazımaktan zordur, ama yazılar mermerde daha uzun süre kalır."
- ''Uykuda veya uyanıkken düşüncelerinizi işgal edebilmek ne büyük saadet!''
- ''İnsan istediği zaman ağırbaşlı olamaz; yaşlı beyinler de, tıpkı genç beyinler gibi zıvanadan çıkabilir.''
- ''Evlilik öyle bir bağ ki hiçbir kalp buna zorlanmamalı.''
- Ama efendim, sevginin en büyük kanıtı, sevilenin her isteğine boyun eğmektir.
Hastalık Hastası İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Her şeyi mahveden bizim endişelerimizdir!: Hemen herkesin aile ve sosyal çevresinde bir “hastalık hastası” vardır. Bu kişiler, yeterli tıbbi tetkikler yapılması ve herhangi bir hastalığa rastlanmamasına rağmen sürekli kendilerini dinler ve doktor doktor dolaşırlar. Duydukları her hastalığın kendilerinde de olabileceğini düşünür ve sürekli kaygılanırlar. Bedensel şikâyetleri hiçbir zaman bitmez, sürekli televizyonların sağlık programları, internet ve forum siteleri ile gazetelerin sağlık köşelerini takip ederler. Yakınma ve şikâyetleri öyle bir noktaya varır ki hem kendilerinin hem de çevrelerinin yaşam enerjisini tüketirler. • • • yazar/molire’in 1673 yılında yazdığı ve oynadığı son eseri “kitap/hastalik-hastasi--1774”, bu tür insanları en iyi anlatan eserlerden biri. Molière, üç perdeden oluşan oyununda orta yaşlı, zengin, iyi niyetli ve hassas bir insan olan Argan’ın düştüğü halleri anlatıyor bizlere. Onun, hasta olmadığı halde doktoru tarafından büyük bir hastalığa sahip olduğuna inandırılarak nasıl istismar edildiğini gözler önüne seriyor. Çevresi çıkarcı, bencil ve ikiyüzlü insanlarla kuşatılan Argan’ın, hastalığına çare bulabilmek ve muayenelerini ücretsiz olabilmek amacıyla öz kızını bile sevmediği biriyle nasıl evlendirmeye kalktığını bir bir ortaya koyuyor. • • • Molière birçok eserinde olduğu gibi “Hastalık Hastası”nda da insanların çıkarcılığını, ikiyüzlülüğünü, para hırsını, acımasızlığını, yalancılığını ve içine düştükleri garip halleri gerçekten de harika bir şekilde resmediyor. Birkaç ciltlik kitapla anlatılabilecek konuları herkesin anlayabileceği diyaloglar ve veciz sözlerle açıklıyor. Özellikle oyunun yazıldığı dönemin bilgisiz doktorlarını ve tıp camiasını “Ölen insanların hemen hemen hepsi hastalıktan değil tedaviden ölüyor” sözünde de olduğu gibi yerine göre sert, yerine göre de çok ince bir üslupla eleştiriyor. Dönemin insan ve toplum psikolojisini, sevgiye, aşka ve evliliğe bakışını Argan ve oyunun diğer kahramanları aracılığıyla bizlere aktarıyor. • • • Benim için bu eseri ilginç kılan yönlerinden biri de oyunun içeriğiyle Molière’in hastalığı arasında derin bir bağın olması. Nitekim oyunda Argan rolünü oynayan Molière, oynanan dördüncü temsil sırasında fenalaşmış ve oyunu zar zor tamamlayabilmiş. Verem hastası olan Molière, evine götürüldükten birkaç saat sonra da yaşama gözlerini yummuş. Bu durum bile başlı başına otuz yıl boyunca tiyatro eserleri yazan, oynayan ve yöneten Molière’in ölene dek tiyatroya nasıl bir tutku ve aşkla bağlı olduğunu gösteriyor. Doğrusu eserlerini okuyup kendisini tanıdıkça Moliere isminin neden Shakespeare ile birlikte anıldığını daha iyi anladığımı belirtmeliyim. • • • Daha önceden beğenerek okuduğum “kitap/cimri--938”de* olduğu gibi “Hastalık Hastası” da diyalogları, veciz sözleri ve eleştirileriyle insanı güldürürken düşündürüyor, düşündürürken de güldürüyor. Öyle ki okumaya başladığınızda insana tiyatroda seyrediyormuş hissi veriyor ve haliyle kitabı ne zaman bitirdiğinizi anlayamıyorsunuz. Okurken çok büyük keyif aldığım, yüzyıllar geçmesine rağmen dünyadaki pek çok ülkede hâlâ sahnelenen ve tiyatro severler tarafından da ilk günkü gibi severek izlenen bu eseri, tüm okurlara mutlaka okumalarını tavsiye ederim. “Eğer şans tanırsak doğa kendini içine düştüğü düzensizlikten kurtarmayı bilecektir. Her şeyi mahveden bizim endişelerimiz, sabırsızlığımız” sözlerinin ne anlama geldiğini merak eden okurlara… Keyifli okumalar dilerim! .......................................... *gonderi/91115556. (nalkan)
Eleştirel bir Komedya: Hastalık Hastası: "İnsanlara yapılacak en büyük iyilik, onlara akıllarını kullanmayı öğretmektir." - Moliere "Fransız edebiyatının yazar/william-shakespeare'i" olarak anılan oyun yazarı yazar/molire 1622 doğumludur. Fakat dramatik altyapıya sahip oyunlarıyla ünlenen Shakespeare'in aksine Moliere, dünya edebiyatına birbirinden değerli komedyalar armağan etmiştir. Shakespeare'in ölümünün ardından doğan Moliere, Avrupa'daki oyun yazarı boşluğunu doldurmuştur ve günümüzde dahi eserleriyle edebiyat ve tiyatroseverleri tatmin etmeyi sürdürmektedir. Paris'te, varlıklı bir ailenin ilk oğlu olarak dünyaya gelen Moliere'in asıl ismi Jean-Baptiste Poquelin'dir. Moliere ise onun eserlerini yazarken kullandığı bir mahlası olmasının yanı sıra, sahnede kullandığı bir isimdir aynı zamanda ve ilk ortaya çıkışı 1644 yılına dayanır. Yıllarca Latince eğitimi alarak bu dilde yazılmış eserleri okuyan Moliere, sonrasında Felsefe eğitimi de görmüştür. Henüz 18 yaşındayken tiyatro dünyasına adım atan Moliere, büyük umutlarla kurulan bir kumpanyanın içinde yer alır ve bir süre dramatik oyunlarda oyunculuk yapar. Kumpanyanın zarar ederek kapanması içinde büyük bir tiyatro tutkusu barındıran Moliere'i yıldırmaz. Hayatını tiyatroya adayan ve bu uğurda büyük cefalar çeken Moliere, 1673'te Hastalık Hastası isimli bu oyununun oynandığı sırada sahnede rahatsızlanmış ve kısa bir süre sonra da ölmüştür. Oyunda eleştirdiği hekimler tarafından tedavi edilmediği ve ölüme terk edildiği de söylentiler arasındadır. kitap/cimri--228113, kitap/kadinlar-mektebi--42878, kitap/kibarlik-budalasi--937 gibi ünlü oyunları arasında kitap/hastalik-hastasi--1774 da yer alır Moliere'in. Yazar bu oyununda da asıl amacı olan güldürüyü kullanır ve yine belli bir kesimi hedefleyerek eleştirilerde bulunur. Hiciv ve kara mizahı ustaca kullanan Moliere birçok oyununda olduğu gibi Hastalık Hastası'nı yazdıktan sonra da kimi çevrelerce tepkiyle karşılanmıştır fakat o her zamanki gibi sanatını icra etmeye devam etmiş ve hem yazıp hem de oynayarak sürdürmüştür hayatını. Argan isimli soylu bir adamın hayatına konuk olduğumuz bu oyunda Moliere tıp bilimi, hekimler ve hastalıklar ekseninde bir güldürüye imza atıyor fakat bu oyunun zaman zaman trajedi sularında yüzmesine engel değil. Yer yer Cimri oyunuyla da benzerlikler gösteren oyunda sürekli hasta olduğunu söyleyen ve iyileşmeyi asla kabul etmeyen Argan'ın doktorlarla, ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkilerini okuyoruz. Kızı Angelique'yi aşık olduğu adam yerine farklı bir adamla evlendirmek isteyen Argan'ın amacı hekim bir damada kavuşmak ve kendini sürekli muayene ettirmektir. Saçma hastalıklara gereğinden fazla para döken ve zengin bir adam olan Argan'ın eşi ve aynı zamanda Angelique'nin üvey annesi Beline'in amacı ise bir an önce bu "cahil ve zengin" adamın servetine konmaktır. Para düşkünü olarak resmedilen Beline'in gerçek amaçlarının farkında olmayan Argan ise ona fazlasıyla aşıktır. Evin hizmetçizi Toinette, Argan'ın kardeşi Beralde, Angelique'nin sevgilisi Cleante, Mösyö Diafoirus, Thomas Diafoirus ve hekim Mösyö Purgon gibi yan karakterlerle de dallanıp budaklanan ve toplamda 3 perde olmasına rağmen onlarca sahneli oldukça renkli ve takip etmesi keyifli bir oyun Hastalık Hastası. Eleştirilel kimliğini bu oyununda da kullanan Moliere, satır aralarında bağnazlığa, sığ düşünceye ve liyakatsızlığa savaş açmıştır. Bir yandan güldürürken bir yanda da öğretici bir üslupla adeta nakış gibi işlediği oyunlarıyla okurların gönlünde taht kuran Moliere, Hastalık Hastası'nı da görkemli ve tatmin edici bir finalle sonlandırmıştır. İnce bir mizah anlayışına sahip olan Moliere eserinin içine kendi ismini de yerleştirmiştir. Oyuncuların ağzından söylettiği "O sizin Moliere patavatsız herifin teki!", "O koca bir dangalak, ne dediğini bilmez!" gibi cümleler oyunlarını yerden yere vuran ve hayatı boyunca kendisine düşmanlık eden çevrelere karşı bir tepkidir şüphesiz. Kendisini anlayamayan insanları böylece ti'ye alan yazar, kara mizahın sınırlarını zorlayarak kendisini ölümsüz bir yazar haline getirmiştir. Antik Yunan'da komedyalarıyla ün salan yazar/Aristophanes'in ardından dünya edebiyatının en büyük 2. komedya yazarı olarak anılan Moliere'in hayali her ne kadar tragedya yazmak ve oynamak olsa da, bu türde yazdıklarıyla bir türlü beklenen sıçramayı yapamamış ve kendisini her seferinde komedya sınırları içinde bulmuştur. Buna rağmen üst düzey oyunlar yazmış ve oynamış olan Moliere yüzlerce yıl sonranın dünyasında okunmayı ve anlaşılmayı bekliyor. Henüz Moliere okumamış kişiler Cimri ya da Hastalık Hastası gibi yapıtlarından birini seçerek yazarla tanışabilirler. Birçok yayınevinde Moliere eserleri bulunsa da, çeviri anlamında İş Bankası Kültür Yayınları tercih edilebilir. Bu eserin çevirmeni yazar/berna-gunen'in eseri başarılı bir şekilde Türkçeleştirdiğini söylemek mümkün. Keyifli okumalar diliyorum. (Bahri Doğukan Şahin)
Çok severek okuduğum ilk tiyatro kitabıydı. Tiyatro türüne biraz uzağım, yakın bir zamanda hobi olarak radyo tiyatrosu seslendirmenliği ile bu türe daha da ilgim arttı. Moliere, bu türde şüphesiz en başarılı üstadlardan biri. Argan karkteri üzerinden birçok mesaj verilmiş. Bir rivayete göre Moliere'nin ölümünde bu eserde yazdığı bir öngörü gerçekleşir.17 Şubat 1673 akşamı ölmekte olan Moliere'e yardım etmeyi hiçbir hekim kabul etmez. Hatta ölümünden sonra bazı hekimler, Tanrı'nın Moliere'i cezalandırdığını ve böylece tıp fakültelerinin intikamının alındığını bile iddia etmiştir. Yazar bu eserde Argan rolü ile bizzat görev almıştır. Tiyatro sırasında fenalaşmasına rağmen oyuna devam ettiiği biliniyor. Diğer eserlerini bilmem ama bu eseri beni tatmin etti. Keyifli okumalar herkese (Sevilay)
Kitabın Yazarı Molière Kimdir?
Molière, sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacı olan Jean Poquelin ile bir zengin burjuva ailesinin kızı olan Marie Cresse'nin oğluydu. Moliere annesini 10 yaşındayken yitirdi ve babası ile bağlantıları hiç sıkı değildi. Annesinin ölümünden sonra babası ile Paris'de o zaman yukarı burjuva sınıfından kişilerin evlerinin bulunduğu Rue Saint-Honoré'de yaşadılar. İlk okul eğitimini Paris'te yaptı ve sonra Paris'in en iyi okullarından Cizvit'lerin idaresinde olan "Collège de Clermont"'da öğrenim gördü. 1641'de bu okuldan ayrıldı. Babası 1531'de bir imtiyaz satın almıştı ve Moliere babasının işini devam ettirmeye başladı ve bu arada hukukçu olmak için çalışmalara başladığı da bildirilir.
Haziran 1643'te Moliere 23 yaşında iken birden babasının işini bırakmaya ve Paris'ten ayrılmaya karar verdi. Daha önce tanışmış olduğu tiyatrocu güzel aktrist Madelaine Bejart ile birleşip kendisi 630 livre sermaye katarak ile Bejart'la birlikte Illustre Théâtre adlı bir tiyatro topluluğu kurdu. Böylece bağlı oldugu sosyal sınıf ilişkilerini geride bıraktı. Sahne adı olarak Fransa'nin Midi bölgesinde Vigan şehri civarında bir köy olan Molière ismini kullanmaya başladı. Bundan hemen sonra bu topluğa Madelaine'nin erkek ve kız kardeşleri de katıldı. Moliere hem iyi aktörlük gücü hem de eğitimi dolayısıyla bu gezici tiyatro trupunun idarecisi oldu. 1645'te bu gezici tiyatro trupu, çoğu pansiyon masrafları olmak üzere, 2000 livre borçlanmıştı. Moliere bu borçlar dolayısıyla hapse atıldı ama ya babası ya da topluluk mensupları borcu ödeyerek 24 saat sonra hapisten kurtarıldı.
Bundan sonra Moliere ve Madelaine Bejart 12 yıl sürecek bir gezici tiyatro hayatına başladılar. Önceleri "Charle Dufresne"'nin trupuna katıldılar ve sonra kendi truplarını kurdular. Bu topluluk biraz başarı kazanarak Orleans Dükü I. Filip'in koruması ve desteği altında çalışmaya başladı. Bu gezginci tiyatroculuk döneminden Moliere'in ancak iki eseri elimize geçmiştir: "L'Étourdi" ve "Le Docteur amoureux". Bu eserlerde Moliere'in gezginci tiyatroların alışılagelen İtalyan asıllı ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başladığı gorülmektedir. Bu arada Moliere Languedoc Eyaleti valisi Conti Dükü ile iyi arkadaş olmuş ve onun mali desteğini almıştır. Fakat bu kişi bir zuhrevi hastalığa tutulunca dinsel baskılar dolayısıyla tiyatroculara mali desteğini kesmiş ve şahsi ilişkilerden bile uzaklaşmıştır. 1650 - 1953'te tiyatroyla Lyon'da kaldı ve Lyons'da iken Moliere'in trubuna Markiz sahne adlı Mademoiselle Duparc katıldı. Bu aktrist tanınmış oyun yazarları olan Pierre Corneille, sonra da Jean Racine ile ilişki kurdu ve hatta bir müddet Racine'in metresliğini yaptı. Racine hazırladığı ilk eserini Moliere'in sahnelemesini istemiştir ama Moliere bunu kabul etmemiştir.
Paris'te "Rue de Richelieu" ve "Rue Molière" kavşağındaki Moliere anıtı
1658'de Moliere ve trupu en sonunda Paris'e geldiler. Kral XIV. Louis'nin kardeşinin koruması altında, 1658'de eski Louvre'da Kral'a Corneille'in "Nicomedes" adlı trajedisini ve "Le Docteur amoureux (Aşık doktor)" adlı fars oyunun oynadılar. Moliere'in trupu Kral'ın kardeşi Orleans Dükü I. Filip'in mali desteğini kazanarak "Mösyö'nun Trupu" olarak anılmaya başladılar. Yine Orleans Dükü desteği ile bu trup ve Fiorelli'nin (Scaramouche) rolünü benimsediği İtalyan Commedia dell'Arte trubu birleşip Paris'te tanınan yeni bir tiyatro topluluğu oluşturdular. Bu topluluk Louvre Sarayı yakınlarındaki "Petit Bourbon Tiyatrosu"'nda merkezlendi.
Bu toplulukla 18 Kasım 1659da "Les Précieuses ridicules (Gülünç Kibarlar)" eserini sahnediler. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar. Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve Scaramouche karekteri ile ün yapan Italyan Tiberio Fiorelli'den Commedia dell'Arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660'da temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu cok tutuldu. Bu trup 1660'da Kral huzurunda birkaç kez oyunlar oynadı. 1661'de Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı yeni "Theatre du Palais-Royal"de topluluğuyla oyunlar sahnelemeye başladı. Moliere'in bundan sonra bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.
1662'de trupunun kurucularından olan arkadaşı Madeleine Bejart'ın Comte de Modene'den olan kızı Armande Bejart'la evlendi. Üç çocukları oldu; ama bunlardan yalnızca tek biri yaşadı. Kral tarafından 1.000 livre yıllık maaş bağlandı. 1664'te Kral, Moliere'in oğlunun vaftiz babası oldu. Aynı yıl Kral'ın bağladığı yıllık maaş 7.000 livreye çıkartıldı.
Bu dönemde Moliere drama kuramcısı Boileau, La Fontaine ve Racine ile dostluk kurdu. "Kadınlar Okulu" ve "Tartuffe" oyunları yüzünden Cizvit Jansenitlerle arası bozuldu ve onların ve diğer koyu dindarların öfkesi üzerine çekildi. Sağlığı bozuldu. Başrolünü oynadığı "Le malade imaginaire (Hastalık Hastası)" oyununun oynandığı 17 Şubat 1673'teki oyunun dördüncü sahnesinde, Molière sahnede fenalaşıp yere düştü. Verem hastası olan yazar kanlı öksürük krizini atlattıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen rolünü tamamladı. Oyundan birkaç saat sonra evinde yeniden fenalaşan yazar, bu ikinci krizi atlatamayarak vefat etti.
Zamanının Katolik kilisesi aktörlerden ve tiyatrodan hoşlanmamaktaydı ve kilisenin israrıyla çıkartılan devlet kanunlarına göre de aktörlerin kilise töreni ile kiliselerin takdis ettiği mezarlıklara gömülmeleri yasaktı. Moliere ölmekte iken Katolikler için geleneksel olan bir rahip tarafından son nefeste takdis edilmesi imkânı olmamıştı ve Katolik kilisesi ona dinsel cenaze töreni yapmaktan ve mezarlıkta bir kabir temin etmekten kaçındı. Fakat Moliere'in karısı Armand Krala'a başvurarak eğer kocasının cenazesi töreninin tamamiyle geleneklere uzak olarak geceleyin yapılması ve normal bir kilise cenaze törenine benzemesi için ondan özel izin aldı. Moliere'in ceseti takdis edilmiş bir kilise mezarlığının duvarla ayrılmış bir köşesinde bulunan ve vaftiz edilmeden, yani Katolik mezhebine kabul edilmeden, ölen bebeklerin mezarlığına gömüldü. 1792'de Fransız Devrimi idaresi sırasında Moliere'in ceseti bu mezarlıktan çıkartılarak o zaman kurulan "Fransız Anıtlar Müzesi"ne geçirildi; 1816'de ise Paris'te tanınmış kişiler için bir mezarlık olan Pere Laschaisee şair Lafontain mezarı yakınında bulunan bir mezara konuldu.
Molière'in bilinen ilk yapıtları, Paris dışında gezgin tiyatroculuk yapmakta iken 1655'te Lyon'da sahnelenen "L'Etourdi ou contretemps" (Türkçe olarak ilk sahnelenme adı "Savruk", 1876; Dünya Edebiyatından Tercümeler serisinde yayımlanma adı "Şaşkın yahut Beklenmedik Engeller", 1944) ve "Le Docteur amoureux (Aşık Doktor)" idi. Bu eserlerle Moliere bu dönemde gezginci tiyatroların uydukları İtalyan ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte tiyatro konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başlamıştır.
Moliere, 1656'da ilk önemli komedisi sayılan ve Paris'te sahnelenen ilk oyunu olan "Les Precieuses Ridicules"'ü (ilk Türkçe sahnelenme adı "Dudukuşları", 1876; yayımlama adı Gülünç Kibarlar , 1943) yazdı. Sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki taşralı genç kızı konu alan bu oyun, Moliere'in bütün yapıtlarında öne çıkan bir temanın ilk işlenişiydi. Moliere burada, toplumsal kuralların gerektirdiği yüzeysel kibarlıkla altta yatan içgüdüsel davranış arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gülünçlüğü ele alıyordu. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar ve çok tenkide uğradı. Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve "Scaramouche" karekteri ile ün yapan İtalyan aktör Tiberio Fiorell'den Commedia dell'arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660'da temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu çok tutuldu. Bu eserin aile içi ilişkiler teması Moliere'in insan ilişkilerinin yapmacıklığa dayandığı hakkındaki pesimist dünya görüşünü dramatik olarak ifade etmektedir.
Moliere'in topluluğu 1661'de, Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı Palais Royal'deki (Kraliyet Sarayı) bir salona taşındı. Moliere'in bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.
1662'de sahneye konan ünlü oyunu "L'Ecole des femmes" (Türkçe'de ilk sahnelenme adı "Kadınlar Mektebi, 1876; yayımlanma adı Kadınlar Mektebi", 1941) daha ilk gecesinde skandal yarattı. Seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Oyun, kadınlardan çekinen ve bu yüzden de saf, gözü açılmamış bir genç kızla evlenerek onu kendi ilkeleri doğrultusunda yönetmek isteyen bir erkeği konu alıyordu. Oyunun sonunda adam genç eşine aşık oluyor, ama aşkı dile getirmesini ve kadınlara bir sevgili gibi yaklaşmasını bilmediği için gülünç durumlara düşüyordu.
Moliere oyuna gelen eleştirilere 1663'te La Critique de L'Ecole des femmes ("Kadınlar Mektebinin Tenkidi, 1944) ve L'Impromptu de Versailles (Versailles Tulûatı, 1944) adlı tek perdelik oyunlarıyla karşılık verdi. Bunlardan ilkinde komedi anlayışını yansıtıyor, ikincisinde ise oyuncuların dinlenme odasını ve prova sırasında sahne arkasındaki konuşmaları çok gerçekçi bir bakışla anlatıyordu.
Molière Kitapları - Eserleri
- Kibarlık Budalası
- Cimri
- Hastalık Hastası
- Scapin'in Dolapları - George Dandin
- Tartuffe
- İnsandan Kaçan
- Kadınlar Mektebi
- George Dandin veya Bir Koca Nasıl Rezil Edilir?
- Kibarlık Budalası - Sevda Doktoru
- Gülünç Kibarlar
- Don Juan
- Zorla Evlenme
- Tartüf
- Hastalık Hastası - Cimri
- Şanlı Aşıklar
- Münasebetsizler
- Şaşkın
- Mösyö de Pourceaugnac
- Sevda Hekim
- Amphitryon
- Zoraki Hekim
- Kocalar Okulu
- Tartuffe Cilt 1
- Don Garcia De Navarre Yahut Kıskanç Prens
- Tartuffe ve Diğer Oyunlar
- Hekim Uçtu ve Soytarının Kıskançlığı
Molière Alıntıları - Sözleri
- Güçlükler, muvaffakiyetin değerini artıran süslerdir. (Şaşkın)
- Siz erkekler bir tuhafsınız! İnsan sizi yüreğinin bütün açıklığıyla sevdi mi, sevgisini gösterdi mi, hemen soğuyuverirsiniz; hem de nasıl! Ölsek kılınız kıpırdamaz. (Cimri)
- Ama, açık söyliyeyim, siz dediniz diye hiçbir huyumu değiştirmeye niyetim yok. Ben dinlesem dinlesem keyfimi dinlerim, yaşayışımdan da pek memnunum. (Kocalar Okulu)
- "Kalbini başkasının çalması iki kere acı veriyor bana. Aşkıma mı yanayım, şerefime mi?" (Kadınlar Mektebi)
- Seven adam, güzel duygulardan, insanın gönlüne hoş gelen şeylerden, şefkatten, aşktan ateşli bir şekilde bahsetmesini bilmeli, evleneceği kıza usul ve erkânı ile muamele etmelidir. (Gülünç Kibarlar)
- Doğrulara daima düşman olurlar; hasetler ölür, hasetlik kalır. (Tartuffe ve Diğer Oyunlar)
- Mahsus aldırmadım, anlamamazlıktan geldim. Çünkü, tabiatım hiddetlidir, bir kızarsam kendimi tutamam. (Gülünç Kibarlar)
- Değil mi ki gönlümüz, seviyorum demeye Kararlı olunca çok zorluk çeker (İnsandan Kaçan)
- Ah! İnsan sevdiklerinin sözlerine ne kadar kolay inanıyor. (Cimri)
- Bu cenabet şehir de, burada oturan cenabet insanlar da cehennemin dibine gitsin. Adım başında sizi süzen, sırıtan aptallara rastlamamak kabil değil! Eh aylak baylar, işinize gidin. Herkesin suratına karşı gülmeyi bırakın da yollarına gitsinler. Hele birisi gülsün, görür görmez suratına bir tane yapıştırmazsam allah belamı versin. (Mösyö de Pourceaugnac)
- Hem bilirsin, ben aşkta özgürlüğü severim, dört duvar arasına hapsedemem yüreğimi. (Don Juan)
- Ama aşk kararlılık ister yürekten. (Tartüf)
- ...-sizin kibarlığınız bizim karnımızı doyurmaz!" (Gülünç Kibarlar)
- "Her şeyi mahveden bizim endişelerimiz, sabırsızlığımızdır." (Hastalık Hastası)
- Ah! Sevmek ne kadar güzel Sadıkken kalplerimiz! (Kibarlık Budalası)
- Kalbim ne kadar sağlammış, görecekler... Onu terk edeceğim. (Kibarlık Budalası)
- Ne adaletsiz bir adalet ... (Mösyö de Pourceaugnac)
- Dünyaya güven olmaz. (Şaşkın)
- Güzel bir talihten kolay şüphe edilir. İnanmadan evvel elde etmek lazımdır. (Tartuffe)
- Biz neler gördük be sizin gibi. (Don Juan)
Editör: Nasrettin Güneş