Havuz Başı - Son Kuşlar - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Havuz Başı - Son Kuşlar kimin eseri? Havuz Başı - Son Kuşlar kitabının yazarı kimdir? Havuz Başı - Son Kuşlar konusu ve anafikri nedir? Havuz Başı - Son Kuşlar kitabı ne anlatıyor? Havuz Başı - Son Kuşlar kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Havuz Başı - Son Kuşlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754940015
Sayfa Sayısı: 240
Havuz Başı - Son Kuşlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sait Faik'in, toplam kırk iki öyküsünü içeren iki eserini biraraya getiren bu kitabı da Milli Eğitim Talim ve Terbiye Kurulu'nca okullara tavsiye edilmiştir. 'Havuz Başı'ndaki öykülerde, bir iç dökme, kendini anlatma havası hâkim. Çocukluk anılarından ve Adapazarı yaşamından yaratılmış öyküleri yanında, yarım kalmış izlenimini veren öykülerle, birer gözlem düzeyinde kalmış olanlar da kitapta yer alıyor. 'Son Kuşlar'daki öykülerin çoğu, onun gerçek öykü anlayışının örnekleri olarak gösterilebilir. İçlerinde röportajların bulunduğunu da söyleyebiliriz. Sait Faik bu öykülerde insanların alınyazılarıyla bir savaş içindedir.
Havuz Başı - Son Kuşlar Alıntıları - Sözleri
- Kimseler âşık değil mi bu şehirde? Kimseler bir meydan kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için?
- ölüm nedir bilir misin sen, ölüm? bilmezsin ha! küçük büyük insandan gayri bütün canlılar gibi, sen de mi bilmiyorsun ölümü? oh, ne iyi! bilme bilme. bir gün öğrenirsen bile sakın korkma! bilene ne zaman olsa gelecektir. bak ben onu bekliyorum. bu gençlik sana nasıl güzel güzel geldiyse ölüm de sana öylece, güzelce gelecektir. ama bak durmadan beni konuşturdun.
- "Sizi bekliyorum. Sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. Siz görmeden geçeceksiniz. Ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim âleme. Dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. Sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında, her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım."
- -Kimseler aşık değil mi bu şehirde? Kimseler bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin?-
- kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.
- yoksa ben de, bilmeyerek tıpkı onun gibi birisi miydim? ona fenalık etmekle kendi kendime mi zulüm ediyordum?
- - çok hoştu da. - hoşsa kendin seyretseydin. - hoş şeyi başkalarıyla beraber seyretmek daha hoş olur.
- Gökyüzünde yıldızlar var sayısız. Kimisi kayıp gidiyor. Kimisi ne zamandır bakıyor kim bilir? Öpmek istiyorum.
- Kendi kendimi ne aynada, ne düşte , ne hayalde, ne de fotoğrafta göremedim de, tuttum sarı saçları vardı, dedim. Gözleri yaradana yan bakardı, dedim. Akşamları iki kadeh içerdi, dedim. Şuna güler, şuna üzülürdü, dedim. Ona çok haksızlık ettiler, dedim. Zengine sövdüm. Fakirine enayi gibi acıdım. Neredeyse dünyaya nizamat vermeye kalkacaktım!
- Kedi temizdi. Karakter sahibi idi . Şahsiyetti. Vahşi idi. Kendine fenalık yapıldı mı köpeklik yapmazdı, atardı pençeyi... Cesurdu.
- İlk yazı bir erkekten mi kadına yazıldı, yoksa kadından mı erkeğe?
- herkes geçti, siz geçmediniz. yüzünüzü göremedim. bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu.
- halbuki insan günleri hiç değişmemecesine sürüklenmektedir. ama değişecektir
- Kimseler âşık değil mi bu şehirde? Kimseler bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin?
- "evet, bu dünyada hiçbir iş yapmadan göçüp gitmek de fena bir şey!"
Havuz Başı - Son Kuşlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nefretten Aşka: Bu kitabı 6. sınıfta edebiyat hocam aldırıp zorla okutmaya çalışmıştı. Tabi o dönemde oldukça sıkıcı bulup Sait Faik' ten soğumuştum. Yıllar sonra üniversite yıllarımda eski kitaplarıma bakarken tekrar elime geçti göz atayım diye açtım ama bu sefer kitabı bırakamıyordum. Ustaca yazılmış hikayelerin tadına çok sonra varabildim. Edebiyat hocama ne kadar teessüf etsem az ama 12 yaşında da okutulmaz ki insana bu kitap. Durum hikayesi ne o zaman bize Ömer Seyfettin güzel geliyordu. Çok bir inceleme olmadı ama bilen zaten bilir Sait Faik hikayelerini. Tadını alan bir daha bırakamaz. (Montgomory)
Bilir misiniz zamanında bir arkadaş videosunda Sait Faik'in Abasıyanık kitabından bahsetmişti, çok gülmüştük. Ben hala gülerim. Kitabı okurken aklıma geldikçe gülümsedim. Sait Faik'in bu kitabını 2 kitapmışcasına okudum, önce Havuz Başı'nı okudum araya başka kitaplar okuduktan sonra Son Kuşlar'a başladım. Dönem dönem Sait Faik hikayeleri okurum, içimi açar gökyüzüne denize insana bakmadan bakmış kadar olurum. Evde olduğumuz bu günlerde deniz öyküleri okumak, o öyküleri Sait Faik'in betimlemeleriyle okumak ayrı bir zevkti. Öyküleri deniz kenarında elinde cigarası ve kalem kağıdı yazarken hayal ettim onu hep. Denizi, adaları, martıları dinleyen sessiz yazan bir adam. İyi ki yazmış! Son Kuşlar öyküleri haktan hukuktan, pay etmeden, insandan, patrondan, hileden bahseden daha melankolikti Havuz Başı'na göre. Okurken kulağımda hep insan insan şarkısı çaldı (bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=fEzpsVi1Qd0). Bu şarkı ile bitireyim incelememi, sağlıcakla kalın! (ms.toprak)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)