diorex
Dedas

Hayal Meyal - Tarık Tufan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayal Meyal kimin eseri? Hayal Meyal kitabının yazarı kimdir? Hayal Meyal konusu ve anafikri nedir? Hayal Meyal kitabı ne anlatıyor? Hayal Meyal kitabının yazarı Tarık Tufan kimdir? İşte Hayal Meyal kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.02.2022 22:00
Hayal Meyal - Tarık Tufan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Tarık Tufan

Yayın Evi: Profil Yayınevi

İSBN: 9789759961169

Sayfa Sayısı: 128

Hayal Meyal Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Akıl hastanesinde kalan o sarışın, zayıf kız akordeonunu çalarken hep aşkını düşünüyormuş meğer.

Çaldığı bütün parçaları onun hayaline adıyormuş. 

Gözlerinden anlamıştım zaten. Başka türlüsü mümkün değil.

İnsanın ancak aşkı için şarkı söylerken gözleri bu kadar parlar.

Hele bu kadar solgun bir yüzle şarkı söylerken birden değişiveriyorsa...

Bir enstrüman çalmayı sırf bunun için isterdim. 

Biliyor musun sonbahar gelince İstanbul susuyor bazen.

Bu şehir sustuğunda en çok martılar hüzünlenir.

Ben bir şarkıyı arıyorum.

Ben bir şarkıyı arıyorum.

Ben bir şarkıyı arıyorum.

Ben seni arıyorum.

(Tanıtım Yazısı)

Hayal Meyal Alıntıları - Sözleri

  • "Kadınların sessizliği korkunçtur."
  • "Umut her zaman vardır."
  • "Her insanın içinde, dışarıya çıkmak için uygun bir anı kollayan zavallı bir yanı yok mudur? O zavallı yanın hiç beklenmedik anlarda ortaya çıkmasından hoşlanmasak da durum böyle."
  • “Anlamak acıtıcı bir şeydir. Anladığınız anda geri dönemezsiniz hiçbir şeyden.”
  • "Aşık olmak, bir yüze aşina olmaktır. Aşık olmak, bir yüze yansıyan her bir hissi en ince ayrıntısına kadar hissedebilmektir."
  • Umut küçük çocukların hevesi gibidir. Bir anda gelir ve bir anda kaybolur. Çocuğun oyundan vazgeçmesi gibi. Umudun artması yada eksilmesi de bu kadar gelgeçtir.
  • "Sonra ikimiz de sustuk."
  • "Bordoya çalan bir gökyüzünde alev alev saçılan gözyaşlarında yanıyorduk. "
  • "Hem ben bir kez öldüm. Bir kere daha ölürüm."
  • “Benim aklım sende hâlâ. Susuşunda.”
  • “Ben kalbimi arıyorum. Ben seni arıyorum.”
  • "Ne kadar garip! Bütün insanlar öleceğini bildiği halde mutlu olmayı becerebiliyorlar. Ama ölüm tarihi ile ilgili bir zaman diliminden söz edildiği anda bir daha o mutluluğu yakalamanın imkanı yok."
  • “Kendimi alıkoyamıyorum. Hayalini savuşturamıyorum. Tanrım yardım et! Lütfen.”

Hayal Meyal İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kendinizi tamamen kitaba verdiğinizde bir saat gibi kısa bir sürede bitebilecek ama bittiğinde de damağınızda güzel bir tat bırakacak yalın bir hikaye. Kanser olduğunu, yaşayacak çok fazla ömrünün olmadığını öğrenen anlatıcımız otuz dört yaşında isimsiz bir beyefendi. Hikaye çok dramatik başlıyor. Uzun süredir hasta olduğunu bilerek ve tedavi olmaya çalışan hastamız sonunda ailesine durumundan bahsetmek istiyor ve eski mahallesine, anılarına, geride bıraktıklarına dönüyor. Bölümler arasında yazılmış güzel şiirleri okuduğunuzda neden her şiirin “Ben seni arıyorum.”‘la bittiğini son bir kaç sayfada iyice pekiştirebiliyorsunuz. Adı gibi Hayal Meyal gibi başlayıp giden kitap. Umut dolu kitaplara... (FIRAT SUBAŞI)

》Kitap; geçmişinde yaşadığı sıkıntılardan dolayı mecburi olarak terk ettiği mahallesine, kansere yakalandığı için tekrar geri dönmek zorunda kalan bir adamın hikayesini anlatıyor. Bu geri dönüş, onu yarım kalmış hikayesiyle, geride bıraktığı insanlarla ve en çok da kendisiyle olan bir yüzleşmenin içine atıyor. 》Kitapla çocukluğumun mahallesine gittim; hani şu mahalle kültürü olan günlere. Herkesin birbirini tanıdığı, bakkalda para üstü olarak küçük şekerlerin verildiği, balkondan balkona muhabbetlerin yapıldığı, sokakların mis gibi ekmek koktuğu, çocukların akşam ezanı okununca "anne biraz daha oynayalım" diye yalvardığı, komşuların tabakları hiç boş göndermediği, insanların birbirini gerçekten sevdiği o güzel zamanlara. 》Betimlemeler ve karakterlerin ruh analizleri çok iyi yapılmış. İçlerindeki acı, pişmanlık, öfke, hüzün, umutsuzluk hepsini dibine kadar hissediyorsunuz. 》Kitap bölüm bölüm ayrılmış, bu bölümler kısa kısa ve her bölümün ardından bir şiir sayfası bulunuyor. Bu da kitabı daha hoş bir tarza bürümüş. 》Kitaptaki Nurettin Efendi karakterine ise değinmemek olmaz. Zaman dışı bir insan. Ve kitabın güzel bir rengi olmuş. Onda herkes kendinden bir parça bulabilir diye düşünüyorum. 》Finale gelince ise; öyle bir şekilde bitiyor ki, son sayfada tüm hikayenin seyri değişti adeta ve kitabı kapatınca tekrar tekrar düşünmeme sebep oldu. 》"Umudunu kaybetme." diyor yazarımız. Ne yaşarsan yaşa hepsinin sonunda pencereden sızan güneş ışığı gibi de olsa bir umudun olsun diyor. (Kübranur)

O nasıl bir sondu diyerek başlamak istiyorum öncelikle.Okuduğum süre boyunca aklımın ucundan dahi geçirmeyeceğim öyle bir sonla bitti ki kitap,son satırları okurken hissetiklerim tüm hikayenin seyrini değiştirmekle kalmayıp,benim de kitabı kapattığımda hikayeyi tekrar düşünmemi gerektirdi. Bazı kitaplar vardır okurken kendimizi hikayenin içinde buluverirsiniz bir yerinden sizi yakalar ve içine çekiverir tamda öyle işte.. Zaten alıntılarımdan da gördüğünüz üzere mükemmel ötesi bir kalemi var sevgili Tarık abimin . Kitabın konusuna gelecek olursam 34 yaşında geçmişiyle ilgili yaşadığı sıkıntılardan dolayı mecburi olarak terk ettiği mahallesine,kansere yakalandığı için tekrar geriye dönmek zorunda kalan bir adamın hikayesini anlatıyor.Mahallesini terk etmesine sebep olan yarım kalmış hikâyesiyle en çok da İlknur’la ve kendiyle yüzleşiyor. Burada hikayeden çok bize hissettirdikleriydi bence önemli olan. Geçmişe birlikte dönüyor,yaşadıklarını birlikte hissediyor,depresif bir ruh haline bürünüyor,kendinizi karakterin yerine koyuyor,sorguluyorsunuz.Bunu yapmaya mecbursunuz,zira Tarık Abi bunu bilerek her kitabında yapıyor bize. Anlatılamaz bir duygu okumanız ve o atmosferin yüzünüze çarpması gerekiyor. Bu duyguları hissetmeniz için muhakkak ki kitabı okumanızı isterim. (Zatı Şahane)

Kitabın Yazarı Tarık Tufan Kimdir?

Tarık Tufan 5 Haziran 1973 yılında İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmakta ve bazı televizyon kanallarında edebiyat-sohbet türünde programlar sunmaktadır. Yayımlanmış beş adet kitabının yanı sıra Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinin senaristlerindendir.

Edebiyat alanında beş adet kitabı mevcuttur. Kitaplarında, günlük hayat içinde insanın varoluş, kimlik sorunlarını irdeler. Uzak İhtimal ve Yozgat Blues'un senaristlerindendir. Kitaplarındaki zarif ve naif anlatım üslubunu senarist olduğu filmlerde de görmek mümkündür. "Uzak İhtimal" filmiyle 2009 yılında İstanbul Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülünü kazanmıştır. Uzak İhtimal'in ardından senaryosunu yazdığı "Yozgat Blues" filmiyle 2013 yılında Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülüne layık görülmüştür.

Tarık Tufan Kitapları - Eserleri

  • Ve Sen Kuş Olur Gidersin
  • Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
  • Kekeme Çocuklar Korosu
  • Düşerken
  • Şanzelize Düğün Salonu
  • Hayal Meyal

  • Beni Onlara Verme
  • Kraliçenin Pireleri
  • Kaybolan
  • Geç Kalan

Tarık Tufan Alıntıları - Sözleri

  • İnsan anbean delirdiğini fark edebilir mi? (Şanzelize Düğün Salonu)
  • Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler… (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • " Herkesin hicreti niyet ettiğinedir. " (Beni Onlara Verme)
  • Susuyorduk öylece. Göz göze gelsek kör olacaktık. Konuşsak sözler bitecekti. (Kraliçenin Pireleri)
  • Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor. Beynine dayanan silahın önemi yok. Yaşıyorsan buradan da kurtulabilme şansın var demektir. (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Velhasıl ölüyorlar. Kendi katilleriyle sevişiyorlar, kendi ka­tillerine yemek pişiriyorlar, kendi katillerinin ellerini öpüyor­lar bayramda, kendi katillerinin donlarını yıkıyorlar, kendi katillerinin çocuklarını doğuruyorlar, kendi katillerinin ço­cuklarını büyütüyorlar. (Beni Onlara Verme)

  • Sen unutuyorsun diye bütün acılar geçiyor mu? (Kaybolan)
  • "Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu." (Şanzelize Düğün Salonu)
  • "Gitmek, biraz ölmektir." (Kraliçenin Pireleri)
  • Ben kolayca incinirim bilirsin. Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim.” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • "Insanlar hep yanlış şeyi alkışlıyorlar." (Kaybolan)
  • "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır." (Düşerken)

  • İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. (Düşerken)
  • Susuyor olmam, acı çekmediğim anlamına gelmez... (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Kadınlar kısa anlarda yaşarlar. Kinleri de, öfkeleri de, merhametleri de o anda açığa çıkan duygu durumundan fışkırır. Bunu saklamazlar. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Sen beni tutarsan hiç düşmem biliyor musun?” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • İnsan, bir parça kandan ve çokça özlemden yaratıldı. İnsan, topraktan, sudan ve aşk acısından yaratıldı. (Geç Kalan)
  • Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu. (Şanzelize Düğün Salonu)
  • “Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım.Uzunca bir süre.Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.” (Kraliçenin Pireleri)

Yorum Yaz