diorex
life

Hayatü's Sahabe - M. Yusuf Kandehlevi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayatü's Sahabe kimin eseri? Hayatü's Sahabe kitabının yazarı kimdir? Hayatü's Sahabe konusu ve anafikri nedir? Hayatü's Sahabe kitabı ne anlatıyor? Hayatü's Sahabe PDF indirme linki var mı? Hayatü's Sahabe kitabının yazarı M. Yusuf Kandehlevi kimdir? İşte Hayatü's Sahabe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.04.2022 20:00
Hayatü's Sahabe - M. Yusuf Kandehlevi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: M. Yusuf Kandehlevi

Yayın Evi: Yasin Yayınevi

İSBN: 9786055440367

Sayfa Sayısı: 2445

Hayatü's Sahabe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hz. Ömer, Rumlara karşı bir ordu gönderdiğinde içinde Abdullah b. Huzeyfe adında Hz. Peygamber'in güzide bir sahabisi vardı. Rumlar, onu esir aldılar. Onu alıp kendi krallarına götürdüler. "Bu adam, Muhammed'in eshabındandır" dediler. Zalim Kral, "Hristiyan olmak ister misin? Seni Melikliğime ve saltanatıma ortak ederim" dedi. Abdullah, kendisine cevaben "Bir göz açıp kapama müddeti kadar Muhammed'in dininden dönmem karşılığı malik olduğun her şeyi ve üstüne Arapların malik olduğu her şeyi verseniz yine dönmem" dedi. Kral "O zaman seni öldürürüm" dedi. Abdullah cevaben "Evet, buna müktedirsin" dedi. Kral asılması için emir verdi ve (bir ağaca) astılar. Kral, okçulara ayak ve ellere yakın yerlere ok atmasını söyledi. Kral da ona Hristiyanlığı telkin ediyor, Abdullah ise kabul etmiyordu. Akabinde Kral emir veri, asıldığı yerden indirildi. Kral, büyük bir kazan istedi, içine su döküldü, iyice kaynatıldı. Sonra iki müslüman esir istedi, emir verdi ve birisi kaynar suya atıldı. Melik halen Abdullah'a Hristiyanlığı telkin ediyor, Abdullah ise kabul etmiyordu. Sonra Abdullah'ın kaynar su içine atılması için emir verdi. Abdullah (r.a.) tam atılmak üzereyken ağlamaya başladı. Krala ağladığı söylendi. Kral, Hz.Abdullah'ın korktuğunu sandı. Bundan dolayı kendisini geri getirmelerini emretti. Getirilince kral yine Hristiyanlığı telkin etti. Hz. Abdullah da kabul etmedi. Kral, "O zaman seni ağlatan sebep nedir" diye sordu. Hz. Abdullah b. Huzeyfe ise şöyle cevap verdi: Beni ağlatan şey, kendi kendime dedim ki, bu kazana atılacağım ve hemen yok olup gideceğim. İsterdim ki, üzerimdeki kıllar sayısınca canım olsun, hepsi teker teker Allah için bu kazana atılsın. (Ali el-Muttaki,Kenzu'l-ummal, VII,62)

Hayatü's Sahabe Alıntıları - Sözleri

  • Baktım Rasûlullah halka şöyle sesleniyordu,: "Ey nas! Lâilâheillallah deyin, kurtulun."
  • Bilin ki Allah’ın dışında her şey bâtıldır.
  • Gerçi hiçbir şey kaderi geri çeviremez.
  • ..her hayrın ve her şerrin karşılığında Allah'a hamdederler..
  • Güneşi sağ tarafıma, ay sol tarafıma konsa bu işten vazgeçmem. Ya Allah dinini galip kılar ya da ben bu uğurda ölürüm.
  • Şüphe yok ki, Hz. Peygamber'in ve sahabelerinin sûretleri (hayat hikâyeleri) ve tarihleri iman kuvvetinin ve din duygusunun en kuvvetli kaynaklarındandır. Müslümanlar bugüne kadar bunlardan iman parıltısı almışlardır. Küllenen kalpler bunlarla alevlenmiştir. Kalpler mâddi rüzgârların ve fırtınaların estiği alanda bulunduklarından çabucak sönerler. Kalplerin sönmesi halinde de Müslümanlar kuvvetlerini, etkilerini ve kendilerini diğer ümmetlerden ayıran özelliklerini kaybederek cansız bir ceset haline dönüşürler.
  • . "Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin ki (bu sayede) rahmet olunasınız." (Âl-i İmrân: 132) .
  • Alemlerin Rabbi olan Allah Teala'ya hamdeder; Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'e, onun al ve ashabına ve kıyamet gününe kadar onlara tabi olanlara salat u selam getiririz.
  • İbn-i Asâkir, Ebû Derdâ' radıyallahu anh'den: «Müslüman kişinin evi kendisi için ne güzel bir ibâdet yeridir. Evinde oturursa hem kendini, hem gözünü, hem avretini günah işlemekten alıkor. Sakın çarşı ve pazarlarda oturmayın. Zirâ çarşıda oturmak kişiyi gaflete sürükler.»

Hayatü's Sahabe İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İnsan kitapta geçen her sahabi yerinde olmak ister davası için parasından, malından,mülkünden, şan ve şöhretinde vazgeçmiş yeni bir hayat benimsemiştir bazen düşünüyor insan ben o zamanda yaşamış olsaydım hangi yolu seçerdim ama o zamanda yaşamak gerekir bu sorunun cevabını bulmak için... Din için bunca eziyete katlanmak belki hiçbirimizin harcı değil Allah (cc) diyor ya Bakara süresi 286. Ayetinde "Allah kimseye taşıyamayacağı yükü vermez" biz o zamanda yaşasaydık bu kadar yükü taşıyamazdık. Hz. Abdullah b. Huzafe bir kaynar kazana atılmak üzere kazanın başına getirilir o sırada gözünden yaşlar akar nedeni sorulunca "Ben ağlatan şey, kendi kendime dedim ki, bu kazana atılacağım ve hemen yok olup gideceğim. İsterim ki, üzerimdeki kıllar sayısınca canım olsun, hepsi teker teker Allah için bu kazana atılsın." Acaba hangimiz bu düşüncede olabilirdi çok merak ediyorum. (Zeynep çelik)

Selamün aleyküm Çok severek okuduğum faydalı bir kaynak.. Öyle güzel, öyle dolu dolu bir set ki ne yazsam nasıl anlatsam bilemedim.. Ben bu seti 2016 yılında almıştım, ve heyecanla hemen başlamıştım tabi o zaman ki yoğunluktan istikrar sağlayamayip yarım bırakmıştım. Size demiştim ya her kitabın bir vakti var diye, demek ki bu da bu vakte nasipmiş.. . Kitap ismine göre biraz farklı içerikli yani almak istediğimde sahabilerin hayatını tek tek anlatıyor sanmıştım. Ama öyle değil konu konu anlatılmış bir içeriği var, dili de gayet anlaşılır ve sade. Mesela bir konu var örneğin 'dua' o konu ile ilgili Efendimiz (sav)'in ve sahabilerinin yaşadığı olaylar anlatılmış. O olayda hangi sahabi geçiyorsa onunla ilgili ufak bilgilerde yer alıyor tabi.. Kitabın içeriğindeki bir konudan ufak bir kesit paylaştım.. Cihad, biat, dua,zikir ashabın hutbeleri vs gibi birçok konuyu içine almış.. Öyle doyurucu bir kitaptı ki tadı damağımda kaldı, dört cilt olmasına rağmen doyamadım diyebilirim. Bu tarz arayış içinde olanlara mutlaka muhabbetle tavsiyemdir. Her evde olması gereken bir başucu kitabı.. . (Kitaplara Meftun)

Başucu kaynak kitaplarımdan ve her müslümanın evinde olması gerektğini düşünüyorum.. Mutlaka günde olmasa da haftada bir kaç saat ayrılmalı sizi asr-ı saadete götüreceğinden emin olabilirsiniz... (Kelamı Kibar)

Hayatü's Sahabe PDF indirme linki var mı?

M. Yusuf Kandehlevi - Hayatü's Sahabe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayatü's Sahabe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı M. Yusuf Kandehlevi Kimdir?

Muhammed Yusuf Kandehlevî, Muhammed İlyas Kandehlevî’nin oğlu olup Hindistan’ın Şah Cihan zamanında dindarlığıyla, müderris ve mürşitleriyle tanınmış meşhur bir ailesine mensuptur. Hicrî 25 Cemâdiye’l-Ûlâ 1335 (20 Mart 1917 Salı) tarihinde Hindistan’ın Dehli vilâyetinde dünyaya gelen müellif, ilim ve amelleriyle şöhret bulan bir aile çevresinde büyümüştür. Büyük âlimlerden okumuş, onların terbiye ve murâkabeleri altında yetişmiştir. On yaşında iken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen Muhammed Yusuf Kandehlevî ilk tahsilinden sonra İslâmabad’da bir hadis mektebinin müdürü olan Şeyh Abdullatif ve benzeri âlimlerden ders almış; daha sonra da amcasının oğlu Şeyh Muhammed Zekeriya Kandehlevî gibi büyük muhaddislerden hadis okuyarak 1354 (Milâdî 1935) dolaylarında mezun olmuştur. Tam bir ilim âşığı olan müellif vaktinin çoğunu ilim tahsiline vermiştir. Hadis öğrenimi esnâsında Tahâvî’nin Meâni’l-Âsâr adlı kitabının şerhinin şerhi olan Emâni’l-Ahbâr isimli kitabıyla telife başlamıştır. Çevresi daima mürşit ve âlimlerle doluydu. Ailesinin bütün fertleri dinî ilimlerde kendilerini yetiştirmiş kişilerdi. Bunların her birinden çeşitli yönlerden feyiz alan Muhammed Yusuf nihayet 21 Recep 1362 (24 Temmuz 1943 Cumartesi) tarihinde babası, büyük mürşit Şeyh Muhammed İlyas’tan icâzet aldı. Bundan az bir zaman sonra babası vefat etti.

Babasının vefatından sonra Şeyh Muhammed Yusuf’un hayatında büyük değişiklikler oldu. Bütün vakitlerini ilme ve telife vermişken ani bir şekilde irşada yöneldi. Artık bir yerde durmuyor, köy köy, kasaba kasaba bütün Hind kıtasını (Hindistan ve Pakistân’ı) dolaşıyor, gece-gündüz, yılmadan-yorulmadan çalışıyordu. Yirmidört saatinin ancak iki veya üç saatini istirahata ayırıyordu; boş vakti yoktu. Katıldığı toplantılarda saatlerce konuşuyordu. Konuşmalarının çoğu Hz. Peygamber’in ve sahabilerinin hayatlarından örnekler vermekle geçiyordu. İrşad ve tebliğ vazifesini yerine getirirken birçok uzun konuşmalar ve meşakkatli yolculuklar yaptı. Yirmi küsür senelik irşad hayatı boyunca elliden fazla büyük toplantı düzenledi. Hindistan’la Pakistan’ın ayrılmasından sonra Doğu ve Batı Pakistan şehirlerine onaltı sefer yaparak buralarda toplantılar tertip edip konuşmalar yaptı. Kendisi İslâmiyet’in beşiği mesâbesinde olan Mekke ve Medine’de de irşad ve tebliğ çalışmaları yapmak ve buraların halkından ilgi görmek istiyordu. Bu şekilde her sene hacca gelenler vasıtasıyla bütün dünyaya yayılma imkânı bulacağını ümit ediyordu. Bunun için de önceleri Hindistan’ın büyük liman şehirlerinde deniz yoluyla hacca gidenlere İslâm’ı tebliğ etmeye başladı; bunların arasından tebliğ vazifesine cân u gönülden katılanlar oluyordu. Sonraları ise Hicaz’a (Arabistan’a) bizzat yolculuklar yaptı; kendisi gitmese bile heyetler gönderiyordu. Onun bu faaliyetlerinden haberdar olan İslâm ülkelerinin yöneticileri onu kendi memleketlerine dâvet ediyorlardı. Başında bulunduğu Tebliğ Cemaati’nin faaliyetleri Hz. Peygamber’in ve ashâb-ı kirâmının yaşantılarını anlatmak suretiyle İslâm dinini tebliğ etmekten ibaretti. Muhammed Yusuf Mekke ve Medine’den sonra Mısır, Sudan ve Irak’a da heyetler göndermiştir. Böylece kısa bir süre içerisinde bu tebliğ ameliyesi bütün Arap yarımadasına yayıldı. Şeyh Muhammed Yusuf Kandehlevî’nin faaliyet merkezi Hindistan’ın Dehli şehriydi. Bu merkeze çeşitli İslâm ülkelerinden devamlı olarak heyetler gelip gitmekteydi. Onun zamanında Teblig Cemaati’nin faaliyetleri Asya, Avrupa ve Afrika’ya yayılmıştı. Onun içten gelen konuşmaları dinleyicilerin kalbinde meşâleler tutuştururdu.

Şeyh Muhammed Yusuf Kandehlevî son hac seferinden döndükten bir yıl kadar sonra, tebliğ ve irşad vazifesini ifa amacıyla, hazırlıklarını tamamlayarak 10 Şevval 1384 (12 Şubat 1965) tarihinde uzun bir yolculuğa çıktı. Gittiği yerlerde tarihin belki de benzerini kaydetmediği büyük ve kalabalık toplantılar düzenleniyordu. Bu toplantılarda bütün kuvvetiyle konuştuğu için ses telleri bozulmuş; öksürük dâhil birçok rahatsızlıklara ve hastalıklara yakalanmıştı. Çıktığı bu büyük yolculuğun sonunda Hindistan’a dönmek üzere olduğu bir sırada Lahor’da düzenlenen büyük bir toplantıda konuştuğu günün gecesinde sabaha kadar ter dökmüş, ertesi günü hastaneye götürülürken yolda vefat etmiştir (Hicrî 29 Zilkâde 1384 Milâdî 2 Nisan 1965). Müellif merhum vefatı esnasında kelime-i tevhidi tekrarlıyor. Hz. Peygamber’e salât u selam getirerek ondan rivâyet edilen duaları okuyordu. Lahor’da büyük bir kalabalık tarafından iki defa cenaze namazı kılındıktan sonra na’şı Dehli’ye götürüldü. Burada da güneşin doğuşuyla birlikte yetmişbin kişi tarafından ikinci bir cenaze namazı daha kılındı. Bu namazı amcasının oğlu, muhaddis Muhammed Zekeriyya Kandehlevî kıldırdı. Namazdan sonra da babasının defnedilmiş olduğu Nizamuddin kabristanına defnedildi.

Müellif merhum orta boylu, elâ gözlü, siyah sakallı ve gür saçlı idi. Çehresi geniş, gözleri parlak ve son derece çekiciydi. Kendisi dalgın görünürdü. Müritlerinin her biri ‘Şeyhim beni herkesten daha çok seviyor’ kanaatinde idi. Sohbetlerinde sadece dinî konuşmalar yapar ve dinlerdi. Samimi ve inançlı bir kimse idi. Özellikle Hz. Peygamber’in ve ashâbının ve onların tâbiinlerinin yaşadığı devirler hakkında derin bir bilgiye sahipti. Bu zat Allah Teâlâ’nın, kendisini üstün ve güzel sıfatlarla donattığı bir hârikası idi. Konuşmaları ve yaptığı dualar dinleyiciler üzerinde büyük bir etki bırakırdı. Öyle ki, onu dinleyenler çoğu zaman ağlarlar, bazan da kendilerinden geçerlerdi. Allah Teâlâ’nın kendisine bahşetmiş olduğu olağanüstü gayret ile kısa bir zamanda hedefine ulaştı. Bütün hayatı dopdolu olmasına rağmen Hayâtü’s-Sahâbe ve Emâni’l-Ahbâr adında iki büyük kitap telif etmiştir. Kendisinden sonra mirasçısı olan oğlu Muhammed Harun onun yolundan gitmektedir. Ruhu şâd olsun! Allah’ın salât ve selâmı onun ve tüm müslümanların üzerine olsun.

M. Yusuf Kandehlevi Kitapları - Eserleri

  • Hayatü's Sahabe
  • Hayatu's Sahabe
  • Hayatu's Sahabe 2. Cilt
  • O'nu (s.a.v) Böyle Sevdiler
  • Bismillah Deyip Girdik Denize
  • O'nun Güzel Ahlakı
  • Hayatüs - Sahabe (4 Cilt)
  • Hayatü's Sahabe
  • Asr-ı Saadette Görülen İlahi Yardımlar
  • Muhtasar Hayatü's Sahabe
  • Asr-ı Saadet Hutbeleri Hz. Peygamber ve Sahabe Dönemi
  • Hayatü's Sahabe(II cild)
  • Hayatü's Sahabe( I cild)
  • Hayatü's Sahabe(IV cild)
  • Hayatü's Sahabe(III cild)
  • Hayatü's Sahabe 1. Cilt
  • Peygamberimiz ve Ashabından Hutbeler

M. Yusuf Kandehlevi Alıntıları - Sözleri

  • Abdullah b. Busr Radıyallâhu anh'den bildiriyor: Adamın biri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e - Ey Allah'ın Rasûlü! İslam'ın bütün ilkelerini yerine getiremiyorum. Bana öyle bir şey söyle ki onu devamlı yapayım "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - Zikrullah'ı dilinden düşürme," buyurdu. (Hayatüs - Sahabe (4 Cilt))
  • ALLAH'ın yardımını arzu eden müslüman, ALLAH'ın emirlerine karşı gelmemeli, O'na karşı isyan sayılabilecek söz, tavır ve davranışlardan sakınmalıdır. Bugün her zamankinden çok ALLAH'ın yardımına muhtaçız. (Bismillah Deyip Girdik Denize)
  • Biliyor musunuz ki, Allah'ın birtakım kulları vardır, dilsiz olmadıkları halde Allah korkusu onları dilsizleştirmiş, güçsüz olmadıkları halde onları güçsüz kılmıştır. İşte gerçek alim, gerçek fasih ve güzel konuşan, gerçek akıllı ve Allah'ı hakkıyla tanıyan onlardır. İbn-i Abbas (Muhtasar Hayatü's Sahabe)
  • Peygamber Efendimiz (sav): "Her kim muhtaç olmadığı halde insanlardan bir şey isterse (verilen nesneler) baş ağrısı, karın sancısı (tevlid) eder." buyurmuştur. (Hayatü's Sahabe( I cild))
  • İbn-i Cerîr'den : «Umeyr radıyallâhu anh: «Takvâ, ahiret ameli Allah rızası ile savaşta sabır ve metanet göstermekten başka hiç bir azığım olmadığı halde Allah'a koşuyorum. Takvâ, iyilik ve doğruluk olmayan azık, tükenmeye mahkumdur.» (Hayatüs - Sahabe (4 Cilt))
  • Her geçen gün sizi ecelinize biraz daha yaklaştırmaktadır. (Peygamberimiz ve Ashabından Hutbeler)
  • Ey insanlar! Allah'tan hakkıyla utanın! (Peygamberimiz ve Ashabından Hutbeler)
  • "Mazlumun duasından sakın. Zira mazlumun duasıyla Allah arasında perde yoktur." Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Hayatu's Sahabe)
  • İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (O'nu (s.a.v) Böyle Sevdiler)
  • Rasulullah (sas) buyurdular ki: Güzel şeyler söyleyin ki, iyilik göresiniz. Kötü şeyleri söylemekten de sakının ki, selamette kalasınız. (Muhtasar Hayatü's Sahabe)
  • Bilin ki Allah’ın dışında her şey bâtıldır. (Hayatü's Sahabe)
  • Faziletli insanların değerini ancak faziletli insanlar anlar. Rasulullah (sas) (Muhtasar Hayatü's Sahabe)
  • Mısır ahalisi şayet duysalardı O'nun yanağının vasıflarını Yusuf'un yüzünü görmek için Harcamazlardı o akçaları Züleyha'yı kınayanlar şayet Görselerdi O'nun alnını Ellerinin yerine kalplerine Batırırlardı bıçaklarını.. Hz.Aişe (r.anh) (Bismillah Deyip Girdik Denize)
  • Güneşi sağ tarafıma, ay sol tarafıma konsa bu işten vazgeçmem. Ya Allah dinini galip kılar ya da ben bu uğurda ölürüm. (Hayatü's Sahabe)
  • Halid B. Velid'in Hürmüz'e Mektubu Şa'bi'den : «Hâlid radıyallahu anh, Yemâme'den sınır muhafızı olan Hürmüz'e şunu yazdı. "Müslüman ol ki, sâlim kalasın veyahut kendin ile milletin adına İslam devleti himayesine girmeyi ve dolayısiyle cizye vermeyi kabul et. Bunu yapamazsan kendinden başka kimseyi kınama. Üstüne öyle kimselerle geliyorum ki, siz ne kadar sağ kalmayı seviyorsanız onlar da o kadar ölümü seviyorlar." (Hayatüs - Sahabe (4 Cilt))
  • Sabahleyin kalktığım zaman karşılaştığım olayın isteğime uygun olup olmamasına aldırmam. Çünkü hakkımda istediğim şeyle, istemediğim şeyden hangisinin daha hayırlı olduğunu bilemiyorum. (Muhtasar Hayatü's Sahabe)
  • Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır. (O'nu (s.a.v) Böyle Sevdiler)
  • Rasûl-ü Ekrem Mekke'ye girdiğinde, oradaki problemleri hallettikten sonra mescide oturdu. Hz. Ebubekir, babası Ebu Kuhafe'yi Rasûl-u Ekrem'e getirdi. Hz. Peygamber, Ebu Kuhafe'yi görünce "Ey Ebu Bekir! Niçin ihtiyarı bırakmadın, ben onun yanına giderdim?" dedi. Hz. Ebubekir "Ey Allah'ın Rasûlü! Onun senin yanına gelmesi, senin onun yanına gitmenden daha müstahaktır" dedi. Rasûl-ü Ek rem Ebu Kuhafe'yi önünde oturttu ve mübarek elini Ebu Kuhafe'nin kalbi üzerine koyarak şöyle buyurdu: "Ey Ebu Kuhafe! Müslüman ol, kurtul!" Ebu Kuhafe Müslüman oldu, hak şehadeti getirdi. Ebu Kuhafe'nin başı ve sakalı bembeyaz olduğu halde Rasûlullah'ın huzuruna getirilmişti. - Peygamber -sallahu aleyhi ve sellem- Mekke'yi fethetmiş bütün gücü elinde bulunduruyor. Ama hala yaşlı bir adamın ayağına ben giderdim zahmet etmeseydin diyor. Şu tevazunun azâmetine bak. Peki ufak bir makama geldikten sonra dahi küçüğünü büyüğünü tanımayanlara ne demeli..! (Hayatü's Sahabe( I cild))
  • ..her hayrın ve her şerrin karşılığında Allah'a hamdederler.. (Hayatü's Sahabe)
  • Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz (Hayatu's Sahabe)

Yorum Yaz