Hayvan Çiftliği - George Orwell Kitap özeti, konusu ve incelemesi - Hayvan Çiftliği özet
Hayvan Çiftliği kimin eseri? Hayvan Çiftliği kitabının yazarı kimdir? Hayvan Çiftliği konusu ve anafikri nedir? Hayvan Çiftliği kitabı ne anlatıyor? Hayvan Çiftliği kitabının yazarı George Orwell kimdir? İşte Hayvan Çiftliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: George Orwell
Çevirmen: N. Can Kantarcı
Tasarımcı: Adnan Elmasoğlu
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9786257706735
Sayfa Sayısı: 96
Hayvan Çiftliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Bütün Hayvanlar Eşittir Ama Bazıları Diğerlerinden Daha Eşittir”
Bir yazar için gerçeği anlatmanın ve sistemi eleştirmenin sonsuz yolları vardır. Bu yolları keşfedebildiği ve insanlık adına susmadığı için de büyüktür o yazarlar. Rejimler, hele totaliter rejimler ellerinde tuttukları güç ve aygıtlarla hak ve özgürlükleri diledikleri gibi ihlal ederler.
George Orwell’ın Hayvan Çiftliği, bu büyük ihlale zekice bir başkaldırıdır. Gücünü anlatımındaki dolayımdan alır ama herkes anlamıştır bu dolayımın işaret ettiği özneyi, kurumu, rejimi. İlk bakışta Sosyalizm, Stalinizm’e dikilmiş bir yön levhası olsa bile Hayvan Çiftliği, her zaman her yerde sınıf farklılıkları, eşitlik, adalet ve güç temaları etrafında kurgulanmış bir ölümsüz “fabl”dır.
Bir çiftlik dolusu hayvan, otoriteyi elinde bulunduran insan “türüne” başkaldırır. Zaman içinde başlar ayak, ayaklar baş olduğunda işler “ideal” olandan çok uzaktır. Acaba bu başkaldırının muhatabı insanlar mı olmalıydı yoksa düzenin kendisi mi? İnsan ve hayvan türü arasındaki savaş bu kez hayvanların lehine. Hayvanlar artık eşit, fakat bazıları “daha” eşitken gerçek eşitlikten söz edilebilir mi?
Hayvan çiftlikleri çoktan masum artık günümüzün rejim ve insan toplulukları karşısında.
HAYVAN ÇİFTLİĞİ ÖZET
İngiltere’de ki bir çiftlikte Bay Jones’ın hayvanlardan sorumluı olmasına rağmen çiftliği iyi yönetemez ve çiftlikte ki hayvanlar bu durumdan oldukça şikayetçidir. Koca Reis adında ki domuz bir rüya gördüğünü ve insanların yönetimi olmadan daha iyi bir şekilde yaşayacaklarını söyler. Daha adaletli daha eşit daha iyi şartlarda yaşamlarının devam ettireceğini söyler. Koca Reis bu fikrini söyledikten üç gün sonra ölür. Bay Jones’ta yem saatlerini artık tamamen unuttuğu için çiftlikteki hayvanlar tarafından düzensiz bir isyan başlatılır. Düzensiz ve plansız devrim çabuk biter bunun üzerine çiftlikte domuzlar yönetimi ele alır.
Napeleon ve Snowball adlı domuzlar lider bir hale gelir. Napeleon iri yarı, iyi konuşamayan fakat otorite sahibi; Snowball ise etkili konuşan ve zeki bir domuzdur. Koca Reis’in rüyası ve fikrine istinaden yedi emir ismiyle emir çıkarırlar ve tüm hayvanlarda kabul eder. Ancak iki lider domuz birbirini çekemez ve tek lider olmak için birbirleri için plan yapmaya başlarlar. Snowball elektrik üretimi için yel değirmeni yapılmasını teklif eder fakat Napeleon’un köpekleri tarafından çiftlikten sürülür. Ancak yel değirmeni yapma çalışması devam eder. Napeleon başta savunmadığı yel değirmeni yapmak düşüncesinin kendisine ait olduğunu Snowball’u çiftlikten göndermek için böyle söylediğini iddia ederek hayvanları inandırır.
Bu arada devrimden uzaklaşılmıştır ,domuzlar gittikçe kilo almaya yataklarında yatmaya devam ederken ; diğer hayvanlara vaat edilen çok yem az çalışma saati fikri ise tam tersine dönmüştür. Diğer hayvanlar çok çalışıp az yem yemeye ve açlıktan ölmeye başlamışlardır. Buna benzer bir çok olay ve yasa ,kararlar ve yasaklar ilan edilirken bir gün çiftliğe yabancı hayvanlar saldırır.Yel değirmenine zarar verirler. Çiftlikteki bütün hayvanlar yaralanır ve hatta bazıları ölmüştür.Bir tüfek sesi duyuluyor yaralı bir hayvan yanındaki bir domuza: “Neden tüfek atılıyor” diye sorar. Domuz: “Zaferimizi kutlamak için “der. Yaralı hayvan; “Hangi zafer” diye sorar şaşkınlık içerisinde ,Domuz; ” düşmanı topraklarımızdan kovduk” der. Yaralı hayvan emek vererek iki yıl da yaptıkları değirmeni yok ettiklerini söyler , Domuz ise yine yapabileceklerini söyler ve kendine madalya takıp zafer kutlaması yapıp diğer hayvanları da buna inandırır.
Çiftlik ilkelerinin yazılı olduğu duvarda , yasalar değişmiştir domuzları el üstünde tutan ilkelere karşı,çiftlikte ki hayvanlar “Bütün hayvanlar eşittir” ilkesini hatırlayıp, “bu nasıl eşitlik” diye kendi kendilerine söylenmeye başlar.Duvardaki yazılar yine değişir ve “Bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.”
Hayvan Çiftliği Alıntıları - Sözleri
- Kabul edelim: Yaşamlarımız sefil, yorucu ve kısa.
- “Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır.”
- Onca umudun onca emeğin karşılığı bu olmamalıydı...
- “BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR: AMA BAZI HAYVANLAR, DİĞERLERİNDEN DAHA EŞİTTİR!„
- insana karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz onu alt ettiğimiz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını benimsemeye kalkmayın. Hiçbir hayvan asla bir evde yaşamamalı, yatakta yatmamalı, giysi giymemeli, içki ve sigara içmemeli, paraya el sürmemeli, ticaretle uğraşmamalı. İnsanın alışkanlıkları kötüdür. Ve en önemlisi hiçbir hayvan kendi türünden olanlara zorbalık etmemeli, güçlüsü güçsüzü, akıllısı akılsızı hepimiz kardeşiz. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı ÖLDÜRMEMELÎ...
- “Kabul edelim: Yaşamlarımız sefil, yorucu ve kısa. Doğuyoruz, bizi hayatta tutacak kadar yemek veriliyor ve becerisi olanlarımız güçlerinin son damlasına kadar çalışmaya zorlanıyor; işe yaramaz hale geldiğimiz anda korkunç bir zulümle katlediliyoruz.„
- "Doğruyu konuşalım, çok acınası, çok zahmetli bir hayat yaşıyoruz ve kısa ömürlüyüz."
- Kimsenin düşüncelerini söylemeye cesaret edemediği bir devir gelmişti.
- "Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır."
- "İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir. "
- "Onca umudun onca emeğin karşılığı bu olmamalıydı..."
- ...gerçek mutluluk, çok çalışmak ve yalın yaşamakta yatıyordu.
- "Özgürlüğün, kurdeleden çok daha değerli olduğunu anlamıyor musun?"
- “İnsan, sahip olduğumuz tek gerçek düşmandır. İnsanı ortadan kaldırırsanız, açlık ve aşırı çalışmanın temel nedeni de ilelebet ortadan kalkar.„
Hayvan Çiftliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar
HENÜZ KİTABI OKUMAMIŞ 3-5 KİŞİYE…: Kitapla ilgili yüzlerce inceleme varken bir de ben yazmalı mıyım diye çok düşündüm. Çünkü, gonderi/132705929 . Sonunda ne karar verdiğimi tahmin edersiniz herhalde… Karakter rehberiyle başlamak istiyorum incelemeye. Henüz okumayanlar için yardımcı, okuyanlar için de hatırlatıcı olacağını umuyorum. Başlayalım o halde: • Bay Jones: Çiftliğin ilk sahibi • Koca Reis: Domuz • Snowball: Domuz • Napoleon: Domuz • Squealer: Domuz • Bluebell: Köpek • Jessie: Köpek • Pincher: Köpek • Boxer: Araba atı • Clover: Araba atı • Mollie: Kısrak • Muriel: Keçi • Benjamin: Eşek • Moses: Kuzgun • Tavuklar ve koyunlar Bir de kedi vardı ama bir vardı bir yoktu. Uyuşuğun ve tembelin tekiydi. Pek bir rolü de yoktu kitapta. Zaten hiç sevmem kedileri… Bu kitap bildiğiniz üzere alegorik bir eser. Alegori ne demek bilmeyenler için tanımlayalım hemen. “Bir düşünceyi, davranışı ya da eylemi, daha kolay kavratabilmek için onu, yerini tutabilecek simgelerle, simgesel sözlerle, benzetmelerle göz önünde canlandırma işi.” Bu sebeple tahmin edersiniz ki bu hayvanların tümü bir insan tipini simgeliyor. Koyunları söylememe gerek var mı bilmiyorum. Ezberlettiğiniz şeyleri sorgulamadan kabul edip papağan gibi söyler bu koyunlar habire. Eşek, aydın kesimi simgeliyor. Olayların bilincinde, okur yazar, düşünür fakat nedense az ses çıkarır. Bildiklerini kendine saklar. Etliye sütlüye karışmaz. Mollie, Bahar Candan gibi bir şey. Üzümünü yer bağını sormaz. Bohem hayat tarzını benimsemiştir. Süse şatafata düşkündür. Öyle çok zora gelemez, üretici kesimle uzaktan yakından alakası yoktur. Squealer tam bir yancı. Manipülasyon ustası. Kurnazlık timsali. Yarın kıyamet kopacak olsa her şey güllük gülistanlıkmış gibi anlatır. Yönetimi övmekten başka işi yoktur. Yalan yanlış raporlar sunarak halkı kandırıp, umutlandırır. Kalanları da kitabı okumayanlar okuyunca kendisi tespit eder, okuyanlar da hatırlıyorlarsa aşağıya yazabilir. Sen nasıl bir hiciv ustasısın eyyy Orwell? Her kitabın ayrı bir başyapıt. Bi’ sen varsın böyle güzel sistem eleştirisi yapan bi’ de bizden Yaşar Kemal. Onun da muazzam bir eseri var hepiniz bilirsiniz. O da tıpkı Orwell gibi, hayvanlar üzerinden insanları ve yönetimi eleştirmiştir. Yaşar Kemal’in filleri George Orwell’ın domuzlarıdır. Fakat iki eser arasında bir fark vardır ki o da Yaşar Kemal’in mutlu sonuna karşın George Orwell’ın mutsuz sonudur… Zaten kitabı 8 günde bitirmemin sebebi de budur. Kitap o kadar akıcı, merak uyandırıcı ki ve kurgu o kadar içine çekiyor ki, kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz ama aynı zamanda o kadar karamsar ki, uzun süre maruz kalamıyorsunuz. Her sayfa çevirişimde biraz daha karardı senaryo, kara bulutlar çöktü üstüme, içim daraldı. Parça parça okudum mecburen kitabı. Okuduğum en iyi kitaplardan biriydi, en çok okunan kitaplarda 4. sırayı almasına şaşırmamalı. Zaten niye bu kadar geç okudum onu da bilmiyorum. Fakat Orwell’ın diğer kitapları bu kadar iyi değil gibi hissediyorum. Sanki okursam hayal kırıklığına uğrayacakmışım gibi. En az bunlar kadar iyi dediğiniz bir kitabı varsa, önerirseniz sevinirim çünkü bu yazarı okumaya devam etmek istiyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkürler kanalıma abone olmayı unutmayın, okur kalın, hoşçakalın. Bahsini ettiğim kitap; kitap/filler-sultani-ile-kirmizi-sakalli-topal-karinca--11587 İncelemeye dair; gonderi/131077719 (Miss Nobody)
HAYVAN ÇİFTLİĞİ İNCELEMESİ - Dikkat spoiler içerebilir!: George 0rwell'in 1945 tarihli yayımlandığı 1950 gibide şöhrete kavuştuğu eseridir. Fabl tarzındaki bu mükemmel siyasi hiciv romanı Stalin'i ve kapitalizmi eleştirmektedir. Yani aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık romanıdır. Kitapta geçen 7 kutsal kuralın zamanla değiştirilmesi, makam mevki eline geçirenlerin gücünün zehirlemesiyle kutsallara bile dokunabileceğini gösterir. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim. (Kilis Küçükşehir Belediyesi)
Kitabın alt başlığında da yazdığı gibi korkunç sonlu bir peri masalıdır Hayvan Çiftliği. Domuzların telkinleriyle insanlara karşı nefretle gözleri kör edilen hayvanlar yani halk etrafında asıl olup bitenleri göremez hale geliyorlar. Görseler bile okuma yazma bilmemeleri, domuzlara yani yöneticilerine itaat etmeleri, sorgulamamaları onların sonlarını getiren şeyler olmaktadır. Kitabı bitirdikten sonra şu soru geliyor aklımıza, “Bütün insanlar eşittir, ama bazı insanlar daha mı eşittir?” Toplumlarda yönetilen ve yöneten eşit öneme sahiptir. Önemli olan halkların örgütlenmesi, kendi haklarını gözetebilmesi ve liderlerini kontrol altında tutabilmesidir. Tarihte gerçekleşen birçok devrimin sonucu oluşturulan yeni düzen hayal kırıklıkları ile sonuçlanmıştır. Orwell, sömüren ve sömürülen değişse de bu döngünün son bulmayacağı, ideal düzenin bir ütopya olduğu mesajını kitabında okuyucusuna hissettirmiştir. Hayvan Çiftliğinde her şey ne kadar güzel başlamıştır oysa ki. İnsanlar da tıpkı çiftlikteki hayvanlar gibi kendilerini ezen ve sömüren insanlardan tarih boyunca kaçmışlardır. Ancak bu devrimler yolundan sapmaya mahkum olmuş daha baskıcı yönetimler oluşmuştur. Tıpkı kitapta olduğu gibi dönemin Rusya’sında Çar II. Nicholas’ın kötü yönetiminden bıkmış olan halk, Lenin gibi komünistler fikirleri ile bir anda devrim gerçekleştirmiştir. Ancak genellikle ideal bir toplum oluşturma isteğiyle başlayan hikayeler kısır döngüyle sona ermişlerdir. Hayvan Çiftliği bu yönüyle iki uçlu bir yergi niteliği taşımaktadır. Kendini yönetenleri sorgulamayan, özgürlüklerini savunamayan, kendi gücünden habersiz yaşayanların özetle aklını kullanamayan hiçbir varlığın özgürlüğünün bir değeri yoktur. Gerçek devrimler ancak kişilerin eğitilmesi ve farkındalıklarının artmasıyla gerçekleşeceklerdir. (Atra)
Kitabın Yazarı George Orwell Kimdir?
1903'te Hindistan'ın Bengal eyaletinin Montihari kentinde doğdu. Ailesiyle birlikte İngiltere'ye döndükten sonra, öğrenimini Eton College'de tamamladı. Gerçek adı Eric Arthur olan Orwell, 1922-27 yılları arasında Hindistan İmparatorluk Polisi olarak görev yaptı. Ancak, İmparatorluk yönetiminin içyüzünü görünce istifa etti. 1950'de yayımladığı Bir Fili Vurmak adlı kitabı, sömürge memurlarının davranışlarını eleştiren makalelerin derlemesidir. İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru yazdığı Hayvan Çiftliği, Stalin rejimine karşı sert bir taşlamadır. Orwell'in en çok tanınan yapıtlarından Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, bilim-kurgu türünün klasik örneklerinden biri olmanın yanı sıra, modern dünyayı protesto eden bir romandır. Burma Günleri ise, Orwell'in Burma'daki (bugünkü Myanmar) İngiliz sömürgeciliğini dile getirdiği ilk kitabıdır. Orwell, 1950'de Londra'da öldü.
George Orwell Kitapları - Eserleri
- 1984
- Katalonya’ya Selam
- Aspidistra
- Burma Günleri
- Wigan İskelesi Yolu
- Paris ve Londra'da Beş Parasız
- Papazın Kızı
- Kitaplar ve Sigaralar
- Neden Yazıyorum
- Boğulmamak İçin
- Balinanın Karnında
- Faşizm Kehanetleri
- Aslan ve Unicorn
- Savaş Günlükleri 1
- Edebiyat Üzerine
- Politics and the English Language
- Savaş Öncesi Günlükleri 2
- Qeydlər
- All Art is Propaganda
- Shooting an Elephant
- Savaş Sonrası Günlükleri
- Essays
- Bir İdam
- Beyaz Adamın Laneti
- Hayvan Çiftliği (Çizgi Roman)
- Karakurbağası Üzerine Kuruntular
- Totalitarizm Üzerine
- Kısa Kısa Sevinçlerdi
- Notes on Nationalism
- 1984
- Aforizmalar
- Seçme Yazılar 1
- Seçme Yazılar 2
- Хорошие плохие книги
- Hayvan Çiftliği
- 1984
George Orwell Alıntıları - Sözleri
- Sizin, annenizin evin baş köşesinde tuttuğu fotoğraftaki beş yaşındaki çocukla ne gibi bir ortak yanınız var? Hiç, sadece aynı kişisiniz. (Bir İdam)
- Zihnine ölümcül bir karanlık çökmüştü. (Papazın Kızı)
- "Bu müharibə arabir ölüm hallarının baş verdiyi komik operadan başqa bir şey deyil" (Katalonya’ya Selam)
- Herkes zengin ile yoksula iki ayrı yasa uygulandığını bilir. Ama bunun ne anlama geldiğini kimse kabullenmez. (Bir İdam)
- “Savaş bütün kötülüklerine rağmen bir hadde kadar cevaplandırılamayan bir güç sınamasıdır, bir gücünü dene makinesi gibi. Büyük güç paraya döner ve sonucu öngörmenin de hiç bir yoku yoktur.” (Aslan ve Unicorn)
- Tarih, yenilene vah yazık der ama ne değiştirebilir ne de yardım eder. (Aslan ve Unicorn)
- Büyük klasiklerin hepsi günceldile çevrilecek, geridildeki asılları yok edilecek düşüncenin imkanı olmadığından, suçun da imkanı olmayacak artık. (1984)
- Dışarı çıkıyorm, sokakları ev basmış… (Edebiyat Üzerine)
- Hepimizi satın almışlar, hem de kendi paramızla. (Boğulmamak İçin)
- Mutluluğu tarif etmenin zorluğu aşikâr. Adil, düzenli bir toplum imgesi de insana çekici ya da ikna edici gelmez. Ama iyi ütopyalar yazanların çoğu, daha dolu dolu yaşasaydık hayatın nasıl olacağını göstermek isterler. (Faşizm Kehanetleri)
- Gerçeği göremeyecek kadar uygarlaştık. (Karakurbağası Üzerine Kuruntular)
- Düşünen kimse siyasetten uzak duramaz, durmaz. (Faşizm Kehanetleri)
- “Makineleşmeye ve standartlaşmaya karşıyım; o yüzden sosyalizme de karşıyım ,” dediğinizde aslında “İstersem makineler olmadan da yaşamayı tercih etmekte özgürüm. ” demiş olursunuz ama bu saçmalıktır.Hepimiz makinelere bağımlıyız ve makineler çalışmayı bıraktığı anda çoğumuz ölürüz. (Wigan İskelesi Yolu)
- Diktiğim bütün küçük bitkiler; hercaimenekşeler, acı baklalar, pembe karanfiller ve lahanalar belli ki tavşanlar yüzünden tamamen kaybolmuş. Hâlâ toprakta olan birkaç şalgamı da eşeleyerek çıkarıp yemiş ama havuçlara dokunmamışlar. Daha kötüsü ise çileklerin çoğunu mahvetmiş olmaları. Bir kaçı iyi durumda ama çoğu yok olmuş; kök boğazları hâlâ duruyorsa baharda canlanabilirler. (Savaş Sonrası Günlükleri)
- Onun çirkinliği özüne aittir ve kurbanının yüzüne karşı dalga geçen zorba gibi «Evet, ben çirkinim, ve sen bana gülmeye cesaret edemezsin» demek içindir. (Aslan ve Unicorn)
- Birini seviyorsan gerçekten severdin, verecek başka hiçbir şeyin yoksa bile sevgin yeterdi. (1984)
- Kısacası; Her şeyin kendiliğinden olanı güzeldir... (Edebiyat Üzerine)
- Bu sabah bir yılan daha bulmuşlar, ama bu seferki kesinlikle çayır yılanı. Olayı gören adam hayvanı boynundan bağlayıp dilini kesmeye çalıştıklarını anlattı, böylece kimseyi "sokamayacağını" düşünüyorlar. (Savaş Öncesi Günlükleri 2)
- Artık cepheyi görmüş ve ondan fena halde tiksinmiştim. (Katalonya’ya Selam)
- Tabii ki, bir romancı doğrudan içinde yaşadığı çağdaş tarih hakkında yazmakla yükümlü değildir. Ama halkı ilgilendiren büyük olaylara aldırmayan bir romancı ya aylak ya da düpedüz aptal biridir. (Balinanın Karnında)
Editör: Nasrettin Güneş