Hayvan Yemek - Jonathan Safran Foer Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hayvan Yemek kimin eseri? Hayvan Yemek kitabının yazarı kimdir? Hayvan Yemek konusu ve anafikri nedir? Hayvan Yemek kitabı ne anlatıyor? Hayvan Yemek PDF indirme linki var mı? Hayvan Yemek kitabının yazarı Jonathan Safran Foer kimdir? İşte Hayvan Yemek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jonathan Safran Foer
Çevirmen: Garo Kargıcı
Orijinal Adı: Eating Animals
Yayın Evi: Siren Yayınları
İSBN: 9786055903374
Sayfa Sayısı: 352
Hayvan Yemek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Bu Kitap Hayatınızı Değiştirecek."
-Time Out-
Neden kahvaltıda makarna yemiyoruz? Yemek yerken aldığımız kararları, neye dayanarak alıyoruz? Neden kuzu eti yiyoruz ama köpek eti yemiyoruz?
Köpeklerini seven Fransızlar, bazen atlarını yer.
Atlarını seven İspanyollar, bazen ineklerini yer.
İneklerini seven Hintliler, bazen köpeklerini yer.
Peki ya siz hangi hayvanları seviyor, hangilerini yiyorsunuz?
Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın ile Her Şey Aydınlandı'nın parlak yazarı Jonathan Safran Foer, bu kez tabağımızdaki yemeklerin öyküsünü anlatıyor. Hayvan Yemek, kurgulanamayacak denli dehşetli birtakım gerçeklerin bize sofralarımız kadar yakın olduğunu gösteriyor; insanın marifetlerini, tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Hayvan Yemek, bir vejetaryenlık çağrısı değil, bir uyanış çağrısı...
Çatalımızı sapladığımız şeyin "ne" olduğunu, bize "neler olduğunu" görmekten çekinmeyenlere açık bir davet.
Tabaklarınızı ve midelerinizi doldururken bu sayfalarda yazanları göz ardı edemeyeceksiniz.
"Hayvan Yemek'i (eğer bu, uygun bir sözcükse) büyük iştahla okudum."
-Alain de Botton-
(Tanıtım Bülteninden)
Hayvan Yemek Alıntıları - Sözleri
- Sadece yapabilecek gücümüz olduğundan, hayvanların en temel ve en önemli çıkarlarını, insanların eften püften çıkarlarıyla takas ediyoruz. Bir düşünün: tavuklar hakkındaki bilimsel kaynakları taradığınızdan ve çektikleri eziyetin önemsiz olduğunu düşündüğünüzden mi tavuk yiyorsunuz yoksa bunu, etinin tadı güzel olduğu için mi yapıyorsunuz?
- ... doğa zalim değildir. Doğada birbirini öldüren hatta ara sıra eziyet eden hayvanlar da zalim değildir. Zulüm, algıyla ve zulmün aksi yönünde bir seçim yapabilme yetisiyle ilgilidir. Ya da, görmezden gelmeyi seçme yetisiyle.
- Bazı inek ve domuzların süratle ve itinayla kesildiği varsayılabilse dahi balıklar sözkonusu olduğunda iyi bir ölüm yoktur. Tabağınızdaki balık acı çekmek zorunda kaldı mı diye düsünmeyin. Acı çekmek zorunda kalmıştır.
- Hayvana bir kalas parçası gibi davranmanın olağan, hayvana hayvan gibi davranmanın sıra dışı sayıldığı bir dünya da yaşıyoruz.
- Diğer hayvanların bize benzer yönleri farklı yönlerinden daha fazladır. Richard Dawkins’in söylediği gibi, onlar kuzenlerimizdir. “Ceset yiyorsunuz” diye ifade etmek, inkar edilemez olsa da, abartılı bulunuyor. Ama işin doğrusu bu.
- Et yemekle yığınla yemeği çöpe atmak arasında etik açıdan hiçbir fark yoktur, çünkü yediğimiz hayvanlar tükettikleri yemin ancak küçük bir parçasını et kalorisine dönüştürebiliyor - bir hayvanın bir kalorilik hayvan eti üretebilmesi için altı ila yirmi altı kalorilik yemlenmesi gerekiyor. ABD'de yetiştirdiğimiz mahsulün büyük kısmı hayvanlara yediriliyor -bunlar insanları beslemek ya da yaban hayatı korumak adına kullanabileceğimiz toprak ve gıdalardır- ve bu dünyanın her yerinde böyle, yıkıcı sonuçlarıyla beraber elbette.
- İnsanların çoğu( süt ürünleri ve yumurta dahil) hayvanların hayvansal gıdalar yüzünden öldürülmesi gerçeğiyle asla yüzleşmek zorunda kalmaz. Et, balık ve peynirlerini restoran ve süpermarketlerden satın alarak bu gerçeklikten uzak kalırlar ve önceden pişirilmiş veya parçalanmış haldeki sunumları bu yemeklerin nereden geldiği üzerine pek düşünmemelerini ya da bu konuya hiç kafa yormamalarını kolaylaştırır. Bu bir sorundur. Besi ticaretinin, halkın denetiminden uzaklaşmasına ve hayvan üretimi ve tavuk yetiştiriciliği alanında sağlıksız ve insanlık dışı yöntemlerin uygulanmasına yol açmıştır.
- "Bir insanı uykudan uyandırmak her zaman olasıdır ancak uyuyormuş gibi yapan birini hiçbir ses uyandıramaz."
- Zalim olmak sanıldığından çok daha kolaydır.
- Gerek balık türleri ve domuzlar, gerekse yediğimiz diğer hayvanlardan söz ederken, sebep olunan bu acıdan daha mühim şeyler yok mudur? Elbette vardır. Ancak sormamız gereken bu değil. Bu acı suşiden, beykından veya tavuk nuggettan daha önemli olabilir mi? Sormamız gereken budur.
- Eğer bir şirket logosunu kötüye kullanırsam, muhtemelen hapse atılırım; ama o şirket bir milyar kuşu istismar ederse, yasalar kuşları değil, şirketin istediğini yapma hakkını korur. Hayvan haklarını yok saydığında durum böyledir.
- Gereksiz ıstıraba kasten sebebiyet vermenin yanı sıra kayıtsız kalma durumudur. Zalim olmak sanıldığından çok daha kolaydır.
- Neyin acımasız ve neyin iyicil olduğunu, çevresel olarak neyin yok edici ve neyin sürdürülebilir olduğunu belirlemek tüketicinin sorumluluğu değildir. Acımasız ve yok edici yiyecekler yasadışı olmalıdır. Kurşun boyalı çocuk oyuncaklarını, kloroflorokarbonlu spreyleri veya yan etkili ilaçları satın alma gibi bir seçeneğe ihtiyacımız yok. Sınai çiftliklerden gelme hayvanları tüketme seçeneğine de ihtiyacımız yok.
- İçimdeki mantıklı veya mantıksız, estetik veya etik, bencil veya merhametli- bir şey etin vücuduma girmesini istemiyor.
Hayvan Yemek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
“Hayvanlar ET denilerek önce dilde öldürülür,” diyor Carol Adams. Sahiden et ne demek? Her gün, (azınlık bir grup dışında) herkesin günde bilmem kaç öğün ve kaç farklı biçimde tabağında bulunan bir şey.. Et.. Ve buna rağmen nasıl üretildiği, önümüze geldiği hakkında düşünmenin marjinal sayıldığı bir şey. Et.. Önce bir şeyi açıklığa kavuşturalım: bahsettiğimiz “şey” bir meta değil. Canlı: Hayvan. Yazar buna vurgu yapmak amacıyla seçmiş bu başlığı: HAYVAN YEMEK! Kitabın başlığından yola çıkarak bu kitabın “hayvanlar canlıdır bu nedenle et yemek yanlıştır” dediğini düşünmek ÇOK büyük bir hata olacaktır. İnsanların bir çoğunun veganlık ya da vejetaryenik denilince aklına bu cümle gelse de bulunduğumuz yüzyıl itibariyle meselenin bundan çok daha farklı bir yere evrildiğini bilmek gerek. ( Zaten kitabın da bu görüşü kabul ettirmek gibi bir amacı yok) Ben de diğer fikirlere sonsuz saygı duymakla birlikte aslında hayvan yemenin “yanlış” olmadığını düşünenlerdenim. Aksi görüş bana romantik bir doğa tasviri gibi geliyor. Çünkü tam tersinin olmasını dilesek de doğaya baktığımızda bir canlının hayatta kalması için gerekli olan beslenme eylemini ancak (bitki ya da hayvan) başka bir canlıyı öldürerek gerçekleştirebildiğini görüyoruz. (her ne kadar farklılıklar olsa da bitkilerin acı çekmediğini düşünmememiz genel olarak insan merkezli düşünce sistemimizin bizi ittiği büyük yanılsamalardan sadece bir tanesi: https://evrimagaci.org/bitkiler-de-aciyi-hissediyor-mu-1862 )Bu yüzden tek başına hayvan yeme eylemini “etik dışı” olarak nitelendirmek doğru olmayacaktır AMA hayvan yemeyi tercih edin ya da etmeyin , hayvansal gıdaların üretilme süreci hepimizi ilgilendiren, hepimizin sorumlu olduğu bir konudur. Geçmişteki üretim faaliyetlerinden oldukça farklı bir şekilde 21.yy’da her şey ,hiç olmadığı kadar hızlı, fazla ve ucuz üretiliyor ve biliyoruz ki bunun karşılığında bir tüketim çılgınlığı da mevcut . Kapitalist üretimde esas olan maliyeti en az olacak şekilde en fazla ürünü üretmek yani basitçe olabildikçe fazla kar elde etmek olduğu için “etik” kavramının yerle bir olması şaşırtıcı değil. Ve üstüne üstlük tükettiğimiz sürece soru sormamamız gereken bir sistem bu. Aptalı oynarsanız sınai besiciliğin hayvanları maruz bıraktığı vahşeti görmezsiniz çünkü. Peki sınai besicilik ne demek? Basit bir tanımla, hayvanların kendi dışkılarından kaçacak bir alanlarının dahi olmadığı, güneş görmeyen, seslerden ve kan kokularından öleceklerini anlayıp strese girdikleri yerlerde, zaten sınai besicilik yüzünden kısalan hayatlarını geçirdikleri ve elektroşok, kafatasına çelik zımbalama, parçalama, vücuda delikler açıp kanı boşaltma, kuru ağaç kesmekte kullanılan makinelerle “canlı canlı” doğranma, suda boğulma ve bu kitap sayesinde öğrenebileceğiniz ve düşmanınızı öldürmek isteseniz aklınıza gelmeyecek vahşi yollarla öldürülmesi, “bitik” diye tabir edilen sağlığını yitirmiş ayakta bile duramayacak “canlı” hayvanları bir çöp konteynırına atıp uzaklaşmanın yasal olması demektir.gonderi/117172567 Bu sektörde çalışmış insanların söyledikleri bazı örneklere bir göz atalım: “Bir keresinde şok tabancası gün boyu bozuktu, onlar da bıçağı alıp ayakta duran ineğin boynunu arkadan yarıyorlardı. Öylece düşüverip titiryorlardı. Bir de yürüsünler diye kıçlarından bıçaklıyorlardı hayvanları. Onları feci dövüyorlardı… İnekler dillerini dışarı sarkıtmış ağlıyordu. Bunu anlatması güç. Kulağa gerçekten adice geliyor ama (elektrikli) cihazı alıp gözlerine dayadım. Ve öylece tuttum.” “Domuz beni tekmelerse bunu fena ödetirim havalarına bürünüyorsun. Zaten öldüreceksin ama yetmez. Acı çekmek zorundadır… Bıçağı daldırırsın, ittirirsin, nefes borusunu patlatıp kendi kanında boğulmasını sağlarsın. Burnunu ikiye ayırırsın…” “Tavukların dörtte birinde stres kaynaklı kırıklar var. Tepeleme diziliyorlar; kendi dışkılarından kaçamıyor ve asla güneş göremiyorlar. Tırnakları kafes çubuklarına dolanarak büyüyorlar. Kesileceklerini hissediyorlar…” gonderi/117331629 gonderi/117335693 gonderi/120249791 Şu seçiğim kesitlerin en hafifleri olduğuna emin olabilirsiniz.. Bunu abartmak için söylemiyorum, alıntı olarak paylaşmak isterdim bazılarını ama herkesin akışta bu kadar “detaylı” bir canilik okumak istemeyebileceğini düşündüm ve aynı sebepten burada da yer vermiyorum ki bunlar yeter de artar bile. Ayrıca bunların kaynağının ne olduğunu merak edenler için söylüyorum, kitap bu noktada çok tatmin edici. Birinci kişilerin anlattıklarına ve kaynakçaya bol bol yer verilmiş. Aslında bu konu insan iki yüzlülüğünü net bir şekilde gözler önüne seriyor. Çünkü eğer çıkıp birilerine bir hayvana işkence etmenin, dövmenin, acı çektirmenin iyi mi kötü mü olduğunu sorsak herkes bu konuda hemfikirdir: Bu yapılmaması gereken bir şeydir. Ama aynı insanlar işkence ile üretilen ürünleri tüketmekten hiç çekinmezler.” Nasıl üretiliyor bu?” diye sormazlar, başka birisi onların bu soruyu sormasına vesile olduğunda da ani tepki gösterirler. (Mesela bu konuları konuşmak istemezler) çünkü aslında onlar da burada yanlış bir şeylerin döndüğünün farkındadır ama HERKES KENDİ DAVRANIŞ BİÇİMİNİN “ETİK” OLDUĞUNUN SÖYLENİLMESİNDEN HOŞLANIR. Yani basit bir şekilde kendi ahlak yasaları, yaptıkları şeyin “doğru” olması değildir önemsedikleri; önemsedikleri şey kendi yaptıkları şeyin doğru olarak adlandırılmasıdır. Mesela Yahudilik ve İslam gibi dinlerde kitapta da değinildiği gibi, etin “yenilebilir” olması için hızlı ve acısız bir kesim olması gerekir. Yani günümüzde tüketilen etin “helal” ya da “koşer” olması mümkün değildir. Kendini “dindar” olarak adlandıran insanlar neden bu konuda sessizler? “Böylesi bir esaret… kelimenin ahlaki olarak en nötr anlamıyla vahşettir denebilir… Bu vahşeti farklı göstermek ya da saklamak için elden ne geliyorsa yapıldığını, küresel boyutlu bu şiddeti unutturmak ya da çarpıtmak için uğraşıldığını kimse inkar edemez, bu konuda ciddiyetle diretemez.” İkinci bir soru ise şu: İnsanlar bunu neden yapar? Ve bu sorunun basit ama üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek çarpıcı cevabı: Sadece yapabilecek gücümüz olduğundan. Yapıyoruz çünkü YAPABİLİYORUZ. Bu noktada sınai besicilik Descartes’in hayvanları bir makine olarak görme fikrinin hayata geçmiş versiyonudur. (ki eminim makinelere daha iyi davranılıyordur çünkü ilginçtir, hayvanlara bunu yapan bizler eşyalarımıza bile “hürmet” gösteririz) gonderi/120693886 gonderi/120690486 Buraya kadar en önemli bölüm olan hayvan hakları ile ilgili olan kısımdan kabaca bahsettim, peki bunun insan sağlığına yansıması? Bu şartlarda üretilen, şişirilmiş ve üzerinde ne olduğu belli olmayan kimyasallar kullanılmış ürünlerin sağlıklı olduğunu iddia etmek gülünç olacaktır.gonderi/119381628 En basit örnek: yapılan araştırmalara göre özellikle de kırmızı et kanser ve kalp krizi riskini artırır. “Ne olduğu belli olmayan” kelimesinin hayat bulduğu kan dondurucu bir örnek daha vereyim ve böylece bu sektörün her açıdan ne kadar güvenilmez olduğunu anlamış oluruz: “Kanada’da bir domuz besicisi onlarca kadını, normalde domuz leşlerinin asıldığı kancalara asarak öldürdü. Mahkemeye çıkarıldığında bazı kadınların insanlara yedirildiği anlaşılınca büyük bir tiksinti seli yaşandı. Tüketenler kıyılmış domuz etiyle insan eti arasındaki farkı anlayamamıştı.” Bu noktada denetimlerin nasıl olduğunu açıklamaya gerek kalmadı sanırsam.. Ve çevre… Kısaca bahsetmek gerekirse (ki bu konuda kısaca asla yeterli değildir) inkar edilemeyecek büyüklükte bir tehlike olan küresel ısınmanın gerçekleşiyor olmasında hayvancılığın müthiş bir payı vardır.gonderi/117176644 Dünyadaki tüm fabrikalar ve araçlar hayvancılığın verdiği zararı vermiyor. Çünkü tarım yöntemlerimizle aslında bir karbondioksit emici ,çözümümüz, annemiz olan toprağı karbondioksit salar hale getiriyor ONU DA öldürüyoruz. Ve dünyanın üçte birini kaplayan çiftlik hayvanlarının beslenmesi bu çarpık tarım üzerinde muazzam bir baskı oluşturuyor. Halihazırda içinde bulunduğumuz pandeminin sebeplerinden bir tanesi de hayvancılık.. Bu kitap 2012 yılında çıkmış ve zaten yıllardır bilim insanlarının bahsettiği ama herkesin sanki gökten inmişçesine şaşırdığı pandeminin kaçınılmazlığından da uzunca bahsetmiş. İnsanın zorbalığı yüzünden oluşan ilk pandemi ve son da olmayacak. Doğayı yok ederek hayvanların yaşam alanlarını kısıtlamak, böylece türler arasındaki etkileşimi çarpıklaştırmak suretiyle aslında “zararsız” olan organizmaların bir sürü insanın ölümüne sebep olduğu öhöm! BİZİM bir sürü insanın ölümüne sebep olduğumuz bir başka olay! Bu durumda söylenmek yapacağımız en son şey olmalı ne yılı suçlayalım ne de başkalarını.. Herkes işe kendinden başlasın çünkü başka suçlu yok. Ve zalim olmak sandığımızdan çok daha kolay ve yaygın gonderi/117553516 Nereden tutsak elimizde kalan bu sınai besicilik meselesinde de önce hayvanlar ve dolaylı olarak da bizler için değişime kendimizden hatta tabağımızdan başlamalıyız çünkü Dr. Jane Goodall’ın da dediği gibi: “Çevrenizdeki dünyayı etkilemeden tek bir gün geçiremezsiniz. Yaptığınız(ya da yapmadığınız) şey bir fark yaratıyor ve ne tür bir fark yaratmak istediğinize siz karar vermelisiniz.” Dr. Jane Goodall gonderi/117174183 gonderi/117866321 gonderi/119378038 gonderi/120687888 (Esma)
Hayvan Yemek: Bölümüm üzerine bir okuma ile karşınızdayım. Fakat bu kitap herkesin okuması gereken türde bir eser. Hele ki yediğiniz hayvansal besinlerin nasıl üretildiğine dair bilginiz yok ise bu kitap sizin için iyi bir başlangıç olacaktır. Yazarımız vegan bir birey ve bunun sebebi gördükleri ve yazısıyla bize aktardıkları. Okuduğunuzda sizi düşünmeye sürükleyecek bir eser olduğuna şüphe yok. Bu konu üzerine olan merakınızı arttıracak ve bazı araştırmalara, belki de bazı günlük alışkanlıklarınızda çekidüzene gitmenizi sağlayacak. Bunu öğrenmenin en iyi yolu okuyup bu okuma deneyimini deneyimlemek olacaktır. Kesinlikle okumanızı tavsiye ettiğim önemli konular içeren ve hayatımızın bazı acı gerçeklerini açık açık, çekinmeden yüzümüze vurarak bizleri bazı konularda aydınlatmaya çalışan bir eser. Keyifli okumalar dilerim. Sevgiyle ve kitapla kalın. :) (Melih Yabancı)
Okudum vegan oldum, okudum kıymayı çöpe attım vb. yorumları görünce şaşırdım valla. Belki de bendedir tuhaflık. Yeme alışkanlıklarını gözden geçirmek için güzel bir kitap, hayvanların kötü koşullarda tutulması da üzücü fakat beni veganlığa ikna etmedi. Veganlık beslenme şeklinden ziyade hayatın her alanında insanı değişime zorlayacak kadar katı bir ahlaki duruş. Yapabilene saygım var demeyeceğim, saygı duymamızı değil değişmemizi istiyor ve bu saygı goygoyuna çok sinirleniyorlar, biliyorum. Orta yolcu bir çözüm bulunabilir mi acaba? Sınai hayvancılık -nispeten- eziyetsiz olsun, koşullar daha iyi hale getirilsin, savanada zebra kovalayan atalarımız kadar da ete ihtiyacımız yok; zaten çok fazla su israfına ve kirliliğe sebep oluyor, azaltalım, sebzelerle arayı soğuk tutmayalım yeterli gibi; en azından katil ruhlu, ceset yiyici, ağzından kan damlayan biz naveganlar için... :-) (S.)
Hayvan Yemek PDF indirme linki var mı?
Jonathan Safran Foer - Hayvan Yemek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayvan Yemek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jonathan Safran Foer Kimdir?
Jonathan Safran Foer (d. 1977, Washington, D.C., USA) yazar. 2002'de yayımlanan Her Şey Aydınlandı ve 2005'te yayımlanan Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın romanlarıyla tanınır. 2009 yılında, kurgusal olmayan kitabı Hayvan Yemek'i yayımladı. Foer, şu anda New York Üniversitesi'nde yaratıcı yazarlık dersleri veriyor.
Jonathan Safran Foer Kitapları - Eserleri
- Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın
- Hayvan Yemek
- Her Şey Aydınlandı
- Buradayım
- Bu Bizim Havamız
Jonathan Safran Foer Alıntıları - Sözleri
- “Hüznü aşmanın tek yolu onu tüketmektir, demişti.” (Her Şey Aydınlandı)
- Hem bildiğimiz gibi beslenmeyi sürdürüp hem de bildiğimiz gezegeni koruyamayız. Ya bazı yeme alışkanlıklarına yol vereceğiz ya da gezegene. (Bu Bizim Havamız)
- . Morluklar gider, nefret etmen de öyle, hayattan aldığın her şeyin kazandığın bir şey olduğu hissi de gider. ... (Her Şey Aydınlandı)
- Yaşamayı öğrenmenin bir ömür sürmesi ne üzücü, Oskar. Çünkü hayatımı yeniden yaşayabilsem, her şeyi farklı yapardım. (Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın)
- . İnsanların yeniden bir araya gelmesini seviyorum, İnsanların birbirine koştuğunu görmeyi seviyorum, Öpüşmeyi ve ağlamayı seviyorum, Sabırsızlığı seviyorum, Ağzın yeterince hızlı anlatamadığı hikayeleri, yeterince büyük olmayan kulakları seviyorum , Tüm değişimi alamayan gözler, sarılmayı, bir araya gelmeyi, birini özlemenin sonunu seviyorum. ... (Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın)
- Jean Ziegler’in bahsetmediği şey hayvan yetiştiriciliğinin her yıl -gezegendeki bütün açları beslemeye yetecek- bu tahıl ve mısır miktarının en az 7 katını müreffeh kimselerin yiyebilmesi için hayvanlara akıtmakta olduğu. (Bu Bizim Havamız)
- Et yemekle yığınla yemeği çöpe atmak arasında etik açıdan hiçbir fark yoktur, çünkü yediğimiz hayvanlar tükettikleri yemin ancak küçük bir parçasını et kalorisine dönüştürebiliyor - bir hayvanın bir kalorilik hayvan eti üretebilmesi için altı ila yirmi altı kalorilik yemlenmesi gerekiyor. ABD'de yetiştirdiğimiz mahsulün büyük kısmı hayvanlara yediriliyor -bunlar insanları beslemek ya da yaban hayatı korumak adına kullanabileceğimiz toprak ve gıdalardır- ve bu dünyanın her yerinde böyle, yıkıcı sonuçlarıyla beraber elbette. (Hayvan Yemek)
- Sadece yapabilecek gücümüz olduğundan, hayvanların en temel ve en önemli çıkarlarını, insanların eften püften çıkarlarıyla takas ediyoruz. Bir düşünün: tavuklar hakkındaki bilimsel kaynakları taradığınızdan ve çektikleri eziyetin önemsiz olduğunu düşündüğünüzden mi tavuk yiyorsunuz yoksa bunu, etinin tadı güzel olduğu için mi yapıyorsunuz? (Hayvan Yemek)
- . Ona söylemek istediğim şeyler vardı. Ama ona zarar vereceklerini biliyordum. Bu yüzden onları gömdüm ve bana zarar vermelerine izin verdim. ... (Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın)
- Amerikan Rüyası, kişinin anne ve babasından daha iyi bir hayata sahip olmasıdır, özellikle servet açısından (…) ‘Yeterince şeye sahip olmanın’, ‘daha fazlasına sahip olma’ anlamına gelmesi, hem ABD’yi hem de küresel ısınmayı yaratan zihniyettir. (Bu Bizim Havamız)
- Eğer bir şirket logosunu kötüye kullanırsam, muhtemelen hapse atılırım; ama o şirket bir milyar kuşu istismar ederse, yasalar kuşları değil, şirketin istediğini yapma hakkını korur. Hayvan haklarını yok saydığında durum böyledir. (Hayvan Yemek)
- Babam buzdolabından üç parça buz çıkardı, dolabı kapadı ve bana bir yumruk attı. Buzu verirken "bunları yüzüne koy da feci görünme" dedi. (Her Şey Aydınlandı)
- Sevdiğimi kaybetmekten o kadar korkuyorum ki kendime sevmeyi yasaklıyorum.. (Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın)
- Hüznü aşmanın tek yolu onu tüketmektir. (Her Şey Aydınlandı)
- Milyonların hayatını önemsemek kolay değil, bir tek yaşamı önemsememek mümkün değil. (Bu Bizim Havamız)
- . Neden her şeye son sefermiş gibi davranmayı öğrenemedim. En büyük pişmanlığım geleceğe ne kadar inandığımdı. ... (Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın)
- Diğer hayvanların bize benzer yönleri farklı yönlerinden daha fazladır. Richard Dawkins’in söylediği gibi, onlar kuzenlerimizdir. “Ceset yiyorsunuz” diye ifade etmek, inkar edilemez olsa da, abartılı bulunuyor. Ama işin doğrusu bu. (Hayvan Yemek)
- Bazı inek ve domuzların süratle ve itinayla kesildiği varsayılabilse dahi balıklar sözkonusu olduğunda iyi bir ölüm yoktur. Tabağınızdaki balık acı çekmek zorunda kaldı mı diye düsünmeyin. Acı çekmek zorunda kalmıştır. (Hayvan Yemek)
- Sadece tek kalorilik et üretebilmesi için bir hayvanı 26 kaloriyle beslemek gerekebiliyor. (Bu Bizim Havamız)
- Neyin acımasız ve neyin iyicil olduğunu, çevresel olarak neyin yok edici ve neyin sürdürülebilir olduğunu belirlemek tüketicinin sorumluluğu değildir. Acımasız ve yok edici yiyecekler yasadışı olmalıdır. Kurşun boyalı çocuk oyuncaklarını, kloroflorokarbonlu spreyleri veya yan etkili ilaçları satın alma gibi bir seçeneğe ihtiyacımız yok. Sınai çiftliklerden gelme hayvanları tüketme seçeneğine de ihtiyacımız yok. (Hayvan Yemek)