Hiçlikten Gelen Kız - Justin Cronin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hiçlikten Gelen Kız kimin eseri? Hiçlikten Gelen Kız kitabının yazarı kimdir? Hiçlikten Gelen Kız konusu ve anafikri nedir? Hiçlikten Gelen Kız kitabı ne anlatıyor? Hiçlikten Gelen Kız PDF indirme linki var mı? Hiçlikten Gelen Kız kitabının yazarı Justin Cronin kimdir? İşte Hiçlikten Gelen Kız kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Justin Cronin
Çevirmen: Dost Körpe
Tasarımcı: Yavuz Korkut
Orijinal Adı: The Passage
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050905946
Sayfa Sayısı: 788
Hiçlikten Gelen Kız Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Muazzam bir hayal gücüyle harmanlanmış, büyüleyici ve eğlenceli bir hikâye. Hiçlikten Gelen Kız'dan 15 sayfa okuyun ve hikâye sizi alıp götürsün. 30. sayfaya geldiğinizde kitap sizi esir alacak ve gece yarılarına kadar elinizden bırakamayacaksınız."
Stephen King
"Stephen King müptelası okurlar için bir çırpıda okunacak bir yapıt. Justin Cronin'in virüs gibi yayılan ölmeyenlerinin hikâyesi tam onlara göre."
The Independent
"Cronin'in göz dolduran kalın romanı klişeleri aşıyor ve hararetle okunacak bir kıyamet-sonrası vampir hikâyesi sunuyor bize."
The Guardian
Nuh Projesi: ABD ordusunun elindeki büyük güç.
İnsanların yaşlanmasını yavaşlatacak bilimsel bir proje.
Virüsün enjekte edildiği 12 idam mahkûmu…
Sonuncu ve en önemli denek: 6 yaşında, sahipsiz bir kız, Amy Bellafonte…
Kanlı bir savaş sonrasında denekler laboratuvardan kaçar.
Son derece güçlü, vampire benzeyen bu yaratıklar müthiş bir açlıkla, insanlığın sonunu getirebilecek virüsün dünyaya yayılmasına yol açar.
Çehresi tamamen değişmiş dünyada yaşamlarını devam ettirmeye çalışan insanları büyük bir mücadele beklemektedir. Bu geceden sağ kurtulan Amy, kendisine inanan ve destekleyen bir grup insanla uzun yıllara ve geniş bir coğrafyaya uzanan destansı, soluk kesen bir yolculuğa çıkacak ve kurtuluşa giden yolda anahtar kişi olacaktır.
Justin Cronin'in epik üçlemesinin bu ilk kitabı müthiş bir okuma serüveni vaat ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Hiçlikten Gelen Kız Alıntıları - Sözleri
- Hayatlarımız bizi ne tuhaf yerlere, ne karanlık geçitlere götürebiliyor.
- Herif her şeyi okuyordu. Kitaplar insanlardan daha ilginçmiş.
- Ölüm öyle şaşırtıcı, öyle geri dönülmez ve mutlak, öyle kendine özgüydü ki.
- Kapısız bir oda gibiydi keder ve içeride olup bitenler, hissedilen öfke ve acı orada kalmalıydı, başkalarını ilgilendirmezdi.
- " Herif her şeyi okuyordu. Kitaplar insanlardan daha ilginçmiş.."
- ..sebepler asla değişmemişti, asıl mesele birilerinin çeyrek dönem kazanç raporu ve kimin hangi mevkide olduğuydu hep, ama artık savaş her yerdeydi, gezegene milyonlarca manyak hücre gibi yayılıyordu.
- Böyle oluyordu işte; kendinizle ilgili yalan söylemeye başlayınca yalanlar giderek birikiyordu ve o uydurduğunuz insana dönüşüyordunuz.
- " Hayatlarımız bizi ne tuhaf yerlere,ne karanlık geçitlere götürebiliyor. "
- Böyle oluyordu işte; kendinizle ilgili yalan söylemeye başlayınca yalanlar giderek birikiyordu ve o uydurduğunuz insana dönüşüyordunuz.
- Böyle oluyordu işte; kendinizle ilgili yalan söylemeye başlayınca yalanlar giderek birikiyordu ve o uydurduğunuz insana dönüşüyordunuz.
- “Ölüm öyle şaşırtıcı, öyle geri dönülmez ve mutlak, öyle kendine özgüydü ki.”
- Ölümde bir hafiflik, bir terk ediş vardı, tıpkı aşk gibi.
- Ölüme giden uzun yolda her türlü tehlike bulunur ve yürek her yeni dehşet karşısında azar azar siner, her adımda kemikler isyan eder, zihin hınçla direnir, hem de ne uğruna? Bariyerler birer birer yıkılır ve gözlerinizi istediğiniz kadar kapatın, felaket manzarasını ve orada işlenen suçları görmekten kaçamazsınız. –Katherine Ann Porter Solgun At, Solgun Binici
- Ölüme giden uzun yolda her türlü tehlike bulunur ve yürek her yeni dehşet karşısında azar azar siner, her adımda kemikler isyan eder, zihin hınçla direnir, hem de ne uğruna? Bariyerler birer birer yıkılır ve gözlerinizi istediğiniz kadar kapatın, felaket manzarasını ve orada işlenen suçları görmekten kaçamazsınız.
- Ölmek iyiydi. Ölümde bir hafiflik, bir terk ediş vardı, tıpkı aşk gibi.
Hiçlikten Gelen Kız İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hiçlikten Gelen Kız, yazarın usta hikaye anlatıcılığı ile karakterlerin içsel dünyasını ve geçmişini çarpıcı bir netlikte yansıtması, merak ve gerilim unsurları ile temposu hiç düşmeyen konusu, film izliyormuş hissi uyandıran kurgusu ile su gibi akan etkileyici bir kitaptı. Üç kitaptan oluşan serinin ilk kitabı olan Hiçlikten Gelen Kız'ın; konu ve anlatım açısından Stephen King'in en sevdiğim kitaplarından biri olan Mahşer'le benzerlikler taşıdığını düşünüyorum. Bolivya bölgesinde ortaya çıkan bir virüsün insan ömrünü uzatabileceğine yönelik bulgular; "Nuh Projesi"nin geliştirilmesine temel oluşturur. Amerikan Ordusu'nun başlattığı projede, 12 idam mahkumu ve 6 yaşında bir kız denek olarak kullanılır. İdam mahkumları son derece güçlü ama insanlara zarar veren tehlikeli varlıklara dönüşürler.Kazandıkları telepatik yetenekler ile bulundukları merkezden kaçarak virüsü tüm kıtaya bulaştırırlar.Tüm insanlık yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. İnsanlığın tek umudu ise virüsün enjekte edildiği deneklerden biri olan 6 yaşındaki Amy Bellafonte'dir. Kitabın ilk iki bölümü, Amy'yi, hayatında rol alan insanları, virüsün başlangıcını,nasıl serbest kaldığını ayrıntılı ve derin bir kurgu ile resmediyor. Üçüncü bölümde,virüsün serbest kalmasından 92 yıl sonrası farklı karakterlerin bakış açısından yansıtılıyor. İlk başlarda birbirinden çok farklı hikayeler okuyormuş hissi veren bu durum, bağlantıların kurulması ile bütünlük kazanıyor. Durağan bir durumun bile zihinde görselleştirmeyi sağlayan etkileyici bir sunumla aktarılması, her bölümde farklı bir karakterin geriye dönüşler ile düşünce ve duygularının yansıtılması, günlükler ve haberler gibi farklı hikayeleştirme öğelerinin de kullanılması dikkatimi çeken özelliklerinden. Yıkılan medeniyetler, yaşam mücadelesi veren insanlık ve baştan yazılan toplumsal nomlar konularını fantastik ve distopik öğeler ile birlikte etkileyici bir şekilde harmanlayan bu kitap önerimdir. (Aylin Büyüksavaş)
Bu kitabı hiç istemeden yarıda bırakıyorum, ama neredeyse 100 sayfa okumama rağmen kitabın ikinci kısmı birincisinden o kadar farklı ki artık yapacak birşey kalmadı. Romanın 270 sayfalık ilk kısmında çok iyi kotarılmış, çok güzel anlatılan bir hikâye var. Stephen King'in Mahşer'ini de anımsatan bir kıyamet hikâyesi bu: bir virüs yayılıyor ve medeniyetler yıkılıyor. Ancak bu 270 sayfalık ilk kısım bir kaç insanın hikâyesini tamamen her birine ait hikâyeler ve psikolojilerini dört dörtlük bir üslûpla verebilme becerisiyle ikinci kısımdan ayrılıyor. Kesinlikle kalburüstü bir kalem bu, çok ilgi çekici bir üslûpla ürkütücü bir geleceği ürkütücü bir şekilde anlatıyor bize, karakterlerimiz sonradan her yeri ve herşeyi yok eden olacak felaketin ilk adımlarına bizi tanık ederken baştan sona edebiyat kokuyor sayfalar ve kitabı şaşırarak okurken bu kadar iyi bir esere denk gelebildiğim için kendimi şanslı hissediyordum açıkçası: hayvanat bahçesi bölümünün tamamı, anlatılan karakterlerin tarihlerinin ve hikâyelerinin sayfa sayfa aktığı bütün bölümler, hiçlikten gelen kız Amy'nin "ne olduğumu" sözünün sayıklandığı sayfalar kitabın gerilimini kademe kademe artırıyor, Justin Cronin bu ilk kısımda parmak ısırtacak bir yetenekle ve maharetle anlatıyor hikâyesini, açıkçası Stephen King'in mekân adı dolu eserlerine kıyasla karakterlerinin boyut kazandığı ve bu insanları umursamamızı sağlayan üslûbu kitabı okumaya değer kılıyor. Kitabın ikinci kısmı, felaketin 100 sene sonrasına götürüyor bizi. Bu kısımda mekânlar kadar karakterlerin tamamı değişiyor ve yeni bir kitap okumaya başlıyoruz açıkçası. İşte bu kısımı 100 sayfa kadar okumaya çalıştıysam da olmadı, yeni karakterler, yeni hikâyelere ısınmam mümkün olmadı ve yazarın bir şekilde ilk kısımdaki gibi iyi yazamadığını, hikâyesini iyi kuramadığını düşündüm. Okumaya devam edenler incelemelerinde eseri övmüşler. Ben de herkese öneririm. (CemCBG)
Vampirler: 394 sayfada çok rahat anlatabileceğin olayları neden 788 sayfada anlatır yazar? Naif düşünürsek edebi bir kaygı, yeni bir anlatım tarzı denemesi vs diyebiliriz. Ama ben artık o kadar naif düşünemiyorum. Sayfa sayısı arttıkça fiyat ta artıyor, gelir artıyor yani. Bu sebepten ilgi çekici olayların arasına her karakterin lüzumlu lüzumsuz anılarını iç seslerini vs doldurursun ki bir taraftan da cebin dolsun. Olan gözleri kanayan okurun beynine cüzdanına olsun. Velhasıl bu kitabı beğenmedim. (Kerem Bilici)
Hiçlikten Gelen Kız PDF indirme linki var mı?
Justin Cronin - Hiçlikten Gelen Kız kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hiçlikten Gelen Kız PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Justin Cronin Kimdir?
Justin Cronin New England’da doğdu. PEN/Hemingway Ödülü ile Stephen Crane Ödülü’nü kazanan Mary and O’Neil’in ve The Summer Guest’in yazarıdır. Rice Üniversitesi’nde İngilizce bölümünde ders vermektedir. Ailesiyle Houston, Texas’ta yaşıyor.
Justin Cronin Kitapları - Eserleri
- Hiçlikten Gelen Kız
- On İki
- Aynalar Şehri
Justin Cronin Alıntıları - Sözleri
- Geçmişte çeşitli yolculuklardan öğrendiğim şudur ki, bayanlar baylar, her efsanede doğruluk payı vardır. (Aynalar Şehri)
- Ölüme giden uzun yolda her türlü tehlike bulunur ve yürek her yeni dehşet karşısında azar azar siner, her adımda kemikler isyan eder, zihin hınçla direnir, hem de ne uğruna? Bariyerler birer birer yıkılır ve gözlerinizi istediğiniz kadar kapatın, felaket manzarasını ve orada işlenen suçları görmekten kaçamazsınız. –Katherine Ann Porter Solgun At, Solgun Binici (Hiçlikten Gelen Kız)
- Tarih garanti diye bir şeyin olmadığını öğretti bize, Büyük felaket'in verdiği dersleri unutmamız da tehlikeli olur. (Aynalar Şehri)
- Hayatımız boyunca, bize asla yetmeyen tek şey zamandır görünüşe göre. (Aynalar Şehri)
- ..sebepler asla değişmemişti, asıl mesele birilerinin çeyrek dönem kazanç raporu ve kimin hangi mevkide olduğuydu hep, ama artık savaş her yerdeydi, gezegene milyonlarca manyak hücre gibi yayılıyordu. (Hiçlikten Gelen Kız)
- Fosil yakıtlar tüketen ağır sanayi, geniş bölgeleri yaşanmaz hale getirmişti; toprak ile sular, ağır metaller ve kimyasal yan ürünlerle kirlenmişti. (Aynalar Şehri)
- Ölümde bir hafiflik, bir terk ediş vardı, tıpkı aşk gibi. (Hiçlikten Gelen Kız)
- " Herif her şeyi okuyordu. Kitaplar insanlardan daha ilginçmiş.." (Hiçlikten Gelen Kız)
- Beyin müşfik değildi, adalet anlayışı yoktu, insana sahip olmadığı veya yapamayacağı şeyleri düşündürerek canını sıkardı. (Aynalar Şehri)
- Doğa adeti olduğu üzere, o toprakları geri almış ve bir zamanlar kıyılarından yayılan emperyal gücün kalıntılarını ortadan kaldırmış. (Aynalar Şehri)
- Ölüm öyle şaşırtıcı, öyle geri dönülmez ve mutlak, öyle kendine özgüydü ki. (Hiçlikten Gelen Kız)
- Geçmiş asla ölü değildir. Geçmiş, geçmiş bile değildir. - William Faulkner - (Aynalar Şehri)
- Zafer gününde kimse yorgun değildir. (On İki)
- Çocuk sahibi olmak, gerçek ölümsüzlük armağanına sahip olmak demekti... (On İki)
- Ölüm hiçbir şey değildi,çünkü ölüm yoktu. (On İki)
- İnsana kitap okunması ne muhteşemdi. Bu dünyadan bir başka dünyaya kelimelerle taşınmak. (Aynalar Şehri)
- Zihinsel yalnızlık ne korkunç şey... (On İki)
- Tek yapman gereken, oraya aitmişsin gibi davranmak. Bütün mesele bu cidden. Aslında çoğu şey için geçerlidir bu. (Aynalar Şehri)
- Böyle oluyordu işte; kendinizle ilgili yalan söylemeye başlayınca yalanlar giderek birikiyordu ve o uydurduğunuz insana dönüşüyordunuz. (Hiçlikten Gelen Kız)
- Belki istediğin şekilde değildi. Ama kendi bildiği tarzda seviyordu. (Aynalar Şehri)