diorex
Dedas

Histeri Üzerine Çalışmalar - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Histeri Üzerine Çalışmalar kimin eseri? Histeri Üzerine Çalışmalar kitabının yazarı kimdir? Histeri Üzerine Çalışmalar konusu ve anafikri nedir? Histeri Üzerine Çalışmalar kitabı ne anlatıyor? Histeri Üzerine Çalışmalar PDF indirme linki var mı? Histeri Üzerine Çalışmalar kitabının yazarı Sigmund Freud kimdir? İşte Histeri Üzerine Çalışmalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.04.2022 04:00
Histeri Üzerine Çalışmalar - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sigmund Freud

Yazar: Josef Breuer

Çevirmen: Emre Kapkın

Yayın Evi: Payel Yayınları

İSBN: 9789753881377

Sayfa Sayısı: 400

Histeri Üzerine Çalışmalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ruhçözümlemesi, Freud ve Breuer'in yaptığı histeri üzerine çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır, elinizdeki kitap, her iki bilim adamının 1893 yılında birlikte yazdıkları "Ön Bildiri"yi ve 1895 yılında yayımlanan ünlü olgu öykülerini içermektedir. Çalışmalar'da ruhçözümlemesinin kuluçka dönemindeki belli başlı kavramlarının gelişmesini izleyebiliriz. Kitapta bellek yitimi ve hastanın sağaltıma direnmesi gibi engeller ele alınmakta, "bilinçdışı" bir zihin ortaya çıkarılmakta, cinsel güdülerin gücü vurgulanmakta, aktarım görüngüsüylü birlikte süreklilik ilkesi formüle edilmektedir. Bu basımda bulunan giriş yazısı, devrim yaratan bu buluşlardan hangisinin kime ait olduğunu - dinamik freud'a mı yoksa daha yaşlı ve daha tedbirli Breuer'e mi ait olduğunu tartışmaktadır.

Histeri Üzerine Çalışmalar Alıntıları - Sözleri

  • Onun 'kafasının içinde fırtınalar' diye tanımladığı şeyle bu yaşantıların kalıntılarından daha uzun süre uğraştım
  • Eğer kişi endişe gibi bazı canlı fikirlerle "meşgul"se zihinsel kapasitesi benzer biçimde azalır.
  • Patolojik hale gelmiş fikirlerin böylesine bir tazelik ve duygusal güçle ısrar etmesinin nedeni serbestleştirme ve ketlenmemiş çağrışımlarla yeniden üretilme yoluyla gerçekleşen silinme süreçleri tarafından yadsınmış olmalarıdır.
  • Hiçbir gelişme sağlamayan herhangi bir öyküyü eksik saymaya kendimi alıştırdım
  • Gerekli olan her şeyi yaptım.
  • ...bilincindekinin bir yabancı cisim değil, yalnızca bir sır olduğu bana olası göründü. Ona bakarken insan şairin sözlerini düşünmeden edemiyordu: 'Maskesi gizli bir anlamı ortaya koyuyor'
  • Evlilik yeni cinsel zedelenmeler getirir. Gerdek gecesinin çok sık olarak hastalandırıcı etkileri olması şaşırtıcı değildir çünkü ne yazık ki gerdek gecesinin içerdikleri genel olarak erotik bir baştan çıkarma değil bir tecavüzdür.
  • Bu bana akıl kargaşasından doğan bir yanıt verdiği ve kendisinin "geçen yüzyıldan kalma bir kadın" olduğunu söylediği andı
  • Herkesin onu dinliyor sandığı sırada imgeleminde masal aleminde yaşıyordu ama konuştuğunda her zaman konuyu yakalıyor böylece hiç kimse bir şeyin farkına varmıyordu
  • İnsan, (bilmemenin korku yarattığı bir ortamda) bir aydınlatıcı, bir öğretmen, bir özgürleştirici ya da daha üstün bir dünya görüşünün temsilcisi, sanki sempatisinin ve saygısının günahların anlatımından sonra da sürmesiyle bağışlayan bir günah çıkarıcı olarak elinden gelenin en iyisini yapar.
  • Hasta tüm bir olaylar dizisini betimleyişini onların kendisi için 'tek başına ayakta durmayı' acı verici kıldığıyla bitirmişti
  • Savunma süreci güçlü bir fikrin duygusunu çalarak onu zayıf bir fikir haline dönüştürmekten ibarettir.
  • Bazı önemli niyetleri gerçekleştirip gerceklestiremeyecegimiz konusunda emin olmadigimizda benzer karşısav fikirleri bizde de belirgin bir biçimde ortaya çıkar
  • İnsanın bir şeyi aynı zamanda hem bildiği hem bilmediği garip zihinsel durumun daha güzel bir betimlemesini hiç yapmamıştım. İnsan kendisi böyle bir durumda olmadıkça bunu anlamak kesinlikle olanaksızdır.
  • ...acı verici olan şeyin kendisinin çaresizlik duyguları, 'bir adım bile ilerleyemediği' duygusu olduğunu yinelemekten yorulmamıştı

Histeri Üzerine Çalışmalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Psikanalizmin Doğuşu için Temel Kaynak: Katharsis metot ile filizlenen psikanalizmin bu çekirdekten nasıl doğduğunu anlatan mükemmel bir başyapıt. Ancak uyarmalıyım; bu eser, son derece ağır bir terminoloji içeriyor. Zira ciddi bir sinir sistemi bilgisi gerektiriyor (bilhassa Breuer'ı dinlerken) ve beraberinde psikiyatrinin birtakım terimler havuzuna hakim olmanız isteniyor. Olguları okurken sıklıkla tıbbi terimlere (sıklıkla nörolojik, ortopedik, romatolojik,...) hakim olmanız gerekiyor, Payel Yayınevi okuyucusuna sağladığı olanaklarla her tıbbi terimin tanımını dipnotlarda belirtiyor. Beden-ruh bütününü doludizgin anlamak açısından bu notlar yeterli olmasa da, okuyucuya temel noktaları verebildiği inancındayım. Ben okurken, bilhassa olgu kısımlarını, ağır bir şekilde okudum. Kitabı bütünüyle tıp eğitimi alıp ruh sağlığı ile ilgili ihtisas yapmış olan kişilerin daha doğru yorumlayacağını düşünüyorum. Sadece bununla da değil, Janet, Charcot, Binet, Moebius gibi isimlerin tedaviye yaklaşımları kitap içerisinde çokça konuşulur ve bence öncesinde bilinerek masaya oturulması gerekir. Ancak Breuer, bilhassa Moebius'a karşı çıkışları ve kimi yerde Janet'ten ayrılışıyla, bu kişilerin fikirlerini doğruca açıklamış ve bu açıklamalara bir yanıt oluşturmaya çalışmıştır. Yeri geldiğinde verecek cevabı olmadığını, ortaya attığı iddianın bir gün bilimsel açıdan somut bir şekilde bulunacağını ifade eder. Aslında şunu fark ettim ki, Freud'un konuştuğu bölümler Breuer'e nispeten inanılmaz akıcıydı. Bunun da sebebi, Saygıdeğer Hoca Breuer'ın olaylara nispeten ağırlıklı tıbbi açıklamalar getirmesidir. Yani; bu kitabın genel olarak ağır olduğunu ve okunuşunun da bir o kadar sabırlıca olmasını gerektiğini, altını çizerek belirtmek istiyorum. Bir tarafta genç, dinamik, meraklı, Charcot okulundan yeni ayrılmış bir Freud görürken öbür tarafta, Freud'un "saygıdeğer hocam" diye hitap ettiği, dönemin adeta hipnotik figürü, daha tutucu ve yaşlı bir isim olan Breuer'i görüyorsunuz. Psikanalizmin dayandığı temeller bu eserde çıplaklıkla ifade edilmiş. Charcot okulundan ayrıldığında (çıktığında) histerinin temelinde cinselliğin yattığı gibi bir iddiayı kabul etmeyen Freud, karşısına çıkan olgular sonucunda anksiyete nevrozunun cinsel yoksunluk ve histeri birleşiminden oluştuğunu kabul etmeye başlar. Evvela hipnotik metodu deneyen Freud, bir süre sonra karşısına çıkan olgularda, bu metodu uygulayamadığını görür ve bu sebeple yeni bir yol arayışına girer. Bazı olgularında, basınç tekniğini uyguladığını, kimisinden olumlu dönüt aldığını ancak daha sonra bu tekniği de terk ettiğini görürsünüz. Freud kimi zaman sıkılır ve bu işi yapmaktan uzaklaşır, uzaklara gider, psikanalizmi düşünmemeye çalışır. Ansızın karşısına başka bir danışan çıkar ve Freud'a içini döker... Freud da kendini tutamaz ve ciddiyetle dinler... Hiçbir zaman statik olmamış bir bilim insanından söz ediyoruz, Freud'un erken dönemlerinde nasıl meraklı bir doktor olduğunu, bu eserde görmek mümkündür. Lafı dolandırmayalım, kitabın belki de en çarpıcı yeri "Anna O." vakası! O güne kadar olumlu sonuçlar vermiş hipnoid yöntem Anna'da sonuç vermiyordu. Ve Breuer hastasına "aklından geçeni söyle!" diyor. Böylece "serbest çağrışım"ın temelleri atılıyor. Bu olay, psikanalist kuramın gelişiminde son derece önemli bir rol oynar. Beraberinde psikanalizm tarihinde ilk kadın hasta Anna O.'dur ve Freud'un söylevine göre psikanalitiğin kurucusu da Anna O.'dur. Bu arada Breuer, eser içerisinde bilinçdışı-bilinç ilişkisini kanıtlamakla meşguldür. Zihnin ikiye ayrılacağını fakat bilincin ikiye ayrılamayacağını söyleyen Breuer, bilinçteki ve bilinç-dışındaki bilgilerin kökenini aynı yere dayandırır ve aralarındaki tek farkın kişiye olan "şiddeti" olduğunu söyler. Kişinin "şiddetle" hissettiği şeyleri kişinin fark etmesi sebebiyle bunların bilinçli olduğunu, öbürlerinin bilinç-dışı olduğunu belirtir. Breuer, beynimizin sürekli uyarılmasının bir güdü olduğunu Freud ile birlikte ifade eder. Bunu açıklamaya çalışırken en zıt iki enerji kutbunu örnek verir: uyanıklık hali ve düşsüz derin bir uyku. Uyanıklık halinin de enerji harcadığını ifade eden Breuer, düşsüz derin bir uykudan, kendi kendimize neden uyandığımızı sorgular. Bunu anlamak için başkasının bizi uyandırma anını düşünür ve o sonucu bize göre uyarlar. Şu sonuca varır ki; kişide doğuştan-gelme bir yaşama-güdüsü bulunur ve beyin kişiyi bir an önce Ego'sunun hakimiyetindeki uyanıklık-formuna döndürür. Beynin buradaki işlevi, bizleri "sürekli uyarılma"ya götürür. Sürekli uyarmayı oluşturan şey de, serbestleştirilmemiş reflekslerdir. Yani, serbest hale getirilmesi gereken reflekslerin engellenmesi, sürekli uyarının artmasına neden olur ve bu da Freud'un diliyle "hazsızlık" ile sonuçlanır (burada Breuer daha farklı kavram kullanır ancak bu şekilde tanımlamak psikanalizm açısından daha uygun). Şayet her anlamda "eyleme hazır" olan bir kişi varsa, bu kişinin sinir sistemindeki tüm kanalların gergin olduğu ifade edilir. Bu gerginliğin temeli şu ki; aslında bu temel, sinir sisteminin en dinamik sorunudur (Breuer'e göre): meydana gelen artmış uyarı organlara dağılırken tek-düze bir dağılım göstermemesidir. Optimum hattı aşan uyarılar atılmak için çeşitli yollar dener: hüngür hüngür ağlamak, deliler gibi dans etmek, ... peki ya neden? Burada terminolojik açıdan muazzam ehemmiyete sahip "yerine-geçen" kavramını kullanıyoruz. Nasıl? Doğal ağrı refleksinin olduğu bölge yerine başka bir bölgenin ağrıması. Günlük hayattan örnek verelim: Dişçiye gittiniz. Dişiniz çekiliyor. Diş hekimini neden itiyorsun? Ya da kolunu koyduğun kenarlığa neden bastırıyorsun? İşte, dişin çektiği ağrı, vücut yerine-geçen ile başka bir yere aktarma derdindedir. Ki bu buluş, psikanalizm için son derece kıymetlidir. Çok da uzatmadan gelelim şu cinselliğe... Freud'un Charcot okulu zamanlarında karşı çıkıp ömür boyu fikirlerinin merkezi edeceği fikre... Genç Freud ve onun saygıdeğer hocası Breuer diyor ki; cinsel olgunlukta fizyolojik olarak tüm sinir sistemi etkilenir, uyarılabilirlik artar, sinir kanalları arasındaki direnç (bu direnç beyindeki sürekli uyarının dengelenmesini sağlayacak bir dirençtir) git gide azalacaktır. Böylece cinsel-olan şey bu direnci azalttığı için daha fazla sürekli uyaran olacak, böylece "hazsızlık", yani birtakım patolojiler boy gösterecek. Tabii ki, bu genel bir cümle. Cinselliği bu kadar önemli kılan, toplumun bu eyleme karşı olan ahlaksal bakışının bireyleri kısıtlamaya götürmesidir. Bu kısıtlama, az evvel söylediğim, bir baskılanma şeklindedir ve dolayısıyla cinsellik baskılanmış bir eylem olarak sürüklenir. İlişkili olarak, endişe gibi canlı duygularla dolu bir kişinin zihinsel kapasitesinin azaldığı da vurgulanı. Belirtmek gerekir ki, burada söylenen "cinsel olgunluk" histeriyi tetikleyen bir olgu olarak ele alınmalıdır. Zira, Breuer ve Freud'un fikirleri sonsuza dek ortak değildi. Breuer bir süre sonra kendi yaptıklarını kafi saymışken Genç Freud, yaşlılığına kadar bu kuramı geliştirmek için elinden geleni yapmıştır. Bizlere de bu yapılanları incelemek uygun düşer. Lafı çok da uzatmadan sonlandırayım. Daha önce okuduğum Freud kitaplarında da belirttiğim gibi, Freud kolay anlaşılabilecek biri değil. Katıldığım ve katılmadığım yerler elbette oldu. Spesifik olarak, bu eser nispeten akademik olduğu için olumsuz yaklaşımım neredeyse hiç olmadı. Sizin için Freud'un insana baktığı pencere doğru olmayabilir. Fikirlerine katılmasanız bile, Freud'un insana hangi pencereden baktığını, tam olarak anlamanız, hatta kafanızı çıkarıp oradan bakmanız gerekir. Evin içine tüm pencerelerden hava girdiğini de unutmamak gerekir. Esenlikle kalın. (Yusuf Bozdağ)

Freud’un yöntemini geliştirmesinin mihenktaşı olan bu kitabı okumak, onu bilmek ve nasıl bir yoldan geçtiğini gözlemlemek açısından oldukça iyi. Freud ve her zaman hakkını teslim ettiği Breuer’in aynı kitapta birbirlerini tamamlamaları ve konu konu ilerlemeleri de oldukça güzel bir çalışma olmuş. 60 sayfa önsöz, 40 sayfa son söz kusüratlarıyla. Yani 400 değil 300 sayfa olarak da değerlendirebilirsiniz. Şimdiden kolay gelsin zihninize. Mesela birlikte Histerik Görüngülerin Ruhsal Düzenekleri bölümünü yazmışlar. Olgu Öyküleri bölümünde herkes kendi ekmeğinin peşinde desek yeridir. Kuramsal başlığı altında Breuer anlatım yaparken bir sonraki ve son konu Histerinin Ruhsağaltımı’nı Freud anlatıyor. Bana sorarsanız iyi bir ekip çalışması olmuş. Çok güzel konulara değinmişler. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)

Histeri Üzerine Çalışmalar PDF indirme linki var mı?

Sigmund Freud - Histeri Üzerine Çalışmalar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Histeri Üzerine Çalışmalar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sigmund Freud Kimdir?

Sigmund Freud ( nüfus kaydında Sigismund Scholomo Freud) (d. 6 Mayıs 1856, Příbor, Moravya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (bugün Çek Cumhuriyeti) - ö. 23 Eylül 1939, Londra, Birleşik Krallık), psikanaliz öğretisini geliştirmiş olan Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikoanalitik Kuram'ın kurucusudur...

Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.

Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla da İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek tıp okumaya karar verdi.

Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'de kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)

Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesi'nde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Charcot'dan çok etkilendi. (Yaşamım ve Psikanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür) Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.

1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamaları Üstüne adlı kitabını çevirdi.

Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma psikonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine İncelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta psikanalizin temel ilkelerine rastlanır.

1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud psikanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş, hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve psikanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düşlerin Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.

1908'te Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Psikanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği", adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'de E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira psikanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi'ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı.

1923'de kendisine üstçene ve damak kanseri tanısı kondu. İzleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.

Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu İngiliz psikaytr Ernest Jones'un 1953'te yayımlanan üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.

Eserleri [değiştir]

Zur Psychopat­hologie des Alltagslebens (Günlük Yaşa­mın Psikopatolojisi)

Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)

Über Psychoanaly­se (Psikanaliz Üzerine Beş Ders)

Totem und Tabu (Totem ve Tabu)

Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin İncelenmesine Giriş)

Unbehagen in der Kultur (Uygarlı­ğın Huzursuzluğu)

Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd)

Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)

Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905

Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Nükte ve Bilinçdışı'yla İlişkisi, 1905

Psikanalizin Tarihçesi, 1914

Psikanalize Giriş Dersleri, 1917

Yaşamım ve Psikanaliz, 1925

Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926

Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927

Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930

Psikanaliz ve Uygulama,

Psikanaliz Üzerine,

Olgu öyküleri

Histeri ile Mücadele

Sigmund Freud Kitapları - Eserleri

  • Kitle Psikolojisi
  • Psikanaliz Üzerine Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış
  • Uygarlık Toplum ve Din
  • Amatör Psikanalizi
  • Sevgi ve Cinsellik Üzerine
  • Olgu Öyküleri 1
  • Olgu Öyküleri 2
  • Totem ve Tabu
  • Psikanaliz Üzerine
  • Nevrozlar - Psikanalize Giriş 2
  • Cinsellik Üzerine
  • Rüyaların Yorumu
  • Kokain
  • Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş
  • Grup Psikolojisi ve Ego Analizi
  • Haz İlkesinin Ötesinde
  • Psikoloji Kanalize Ederek Psikanaliz Kuramı
  • Arzu Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkarma
  • Bilinçaltı
  • Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları
  • Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
  • Uygarlığın Huzursuzluğu
  • Cinsiyet ve Psikanaliz
  • Kültürdeki Huzursuzluk
  • Niçin Savaş?
  • Yaşamım ve Psikanaliz
  • Seçme Yazılar
  • Terapi
  • Endişe
  • Rüya Yorumları 1
  • Rüya Yorumları 2
  • Psikanaliz ve Uygulama
  • Psikanalize Giriş Dersleri
  • Ket Vurma
  • Musa ve Tektanrıcılık
  • Psikopatoloji Üzerine
  • Kendi Kendine Psikanaliz
  • Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
  • Mutluluk Dediğimiz Şey
  • Davranış Bozuklukları ve Tedavisi
  • Çocukta Fobinin Analizi
  • Yanılgılar ve Düşler Üzerine
  • Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi
  • Bir Genç Kızın Günlüğü
  • Freud - Jung Mektuplaşmaları
  • Psikanalize Giriş
  • Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri
  • Dinin Kökenleri
  • İsteri Üzerine Araştırmalar
  • Psikanalitik Hastalık Öğretisi Hakkında Yazılar
  • Metapsikoloji 1
  • Metapsikoloji 2
  • Metapsikoloji 3
  • Metapsikoloji 4
  • Psikanalize Giriş
  • Psikanalize Giriş
  • Cinsel Yasaklar Ve Normaldışı Davranışlar
  • Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar
  • Bir Histeri Vakası Analizi
  • Psikanalize Yeni Giriş Dersleri
  • Psikanaliz Açısından Edebiyat
  • Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik
  • Sanat ve Edebiyat
  • Aşkın Psikolojisi
  • Histeri Üzerine Çalışmalar
  • Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları
  • Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları
  • Ruh Çözümlemesinin Tarihi
  • Freud'un Mektupları
  • Psikanaliz Üzerine
  • Bakirelik Tabusu
  • Otobiyografi
  • Psikanaliz Üzerine Vakalar
  • Bilinçsizlik ve Psikanaliz
  • Siz Deli Misiniz?
  • Einstein’a Mektup
  • Psikanaliz
  • Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme
  • Savaş ve Ölüm Üzerine
  • Bir Yanılsamanın Geleceği
  • Yas ve Melankoli
  • Rüya Psikolojisi
  • Leonardo da Vinci
  • Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü
  • İçgüdüler ve Baskılama
  • Espri Sanatı
  • Din
  • Takıntı Üzerine
  • Bilinçsiz-Olan
  • Anksiyete Üzerine
  • Psikanalizin Ana Hatlari
  • Totem ve Tabu - 2.Cilt
  • Kadın Cinselliği Üzerine
  • Ego ve Id
  • Bilinç Dışı
  • Bilinçaltını Keşfetmek
  • Sevgi Məktubları
  • Her İnsan Gördüğü Rüyanın Tabiridir
  • Aforizmalar
  • Sanrı ve Düş
  • Tutukluk Semptom ve Kaygı
  • Ruhsal Kimlik
  • Doğuştan Gelen Sapkın Eğilimler
  • Dora
  • Kendini Koruma İçgüdüsü
  • Psikanalitik İlerlemenin Önündeki Engeller
  • Psikanaliz ve Telepati
  • Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi
  • Ensest
  • Yasaklar ve Normal Dışı İstekler
  • Gizemli
  • Düşüncelerin Sınırsız Gücü
  • Kadın Eşcinselliği
  • Totem ve Tabu Barbarlar ile Nevrotik Kişiliklerin Zihinsel Yaşantılarındaki Benzerlikler (Cep Boy)
  • Arzular ve Çatışmalar
  • Sexualleben
  • Введение в психоанализ
  • Sanat ve Psikanaliz
  • Erkeklerin Cinsel İçgüdüsü
  • Ketlenmeler, Belirtiler ve Anksiyete
  • Ego ve Kimlik
  • Libido ve Narsisizm
  • Cinsiyetler Ayrımı
  • Mədəniyyətin sancıları
  • Totem ve Tabu
  • Aşkın Psikolojisi

Sigmund Freud Alıntıları - Sözleri

  • Devletlerin, bireyleri kötülükten alıkoymasının, kötülük yapmayı ortadan kaldırmak amacından değil, onu tıpkı tuz ve tütün gibi tekeline almak amacından doğduğu düşüncesine kesin bir biçimde inanılabilir. (Cinsiyet ve Psikanaliz)
  • Kadınlar, özellikle de güzelseler, nesne seçimlerinde kendilerine dayatılan toplumsal kısıtlamaların bedeli olan belli bir kendiyle yetinme geliştirirler. Kesin konuşmak gerekirse bu türden kadınların erkeklerin kendilerine yönelik sevgileriyle kıyaslanabilecek yoğunlukta sevdikleri tek şey yalnızca kendileridir. Gereksinimleri de sevme değil ama sevilme doğrultusundadır ve bu koşulu yerine getiren erkek onların onayını kazanan kişi olur. (Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları)
  • Bastırma bireysel çalışır; bastırılmış olanın her bir türevi kendine özgü bir yazgıya sahip olabilir; biçim değişikliğinin fazlası yada azı başarının sonucunu tamamıyla değiştirebilir (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
  • Biz ölümün yaşamın tek amacı olduğunu iddia etmiyoruz; ölüm kadar yaşamın da olduğu gerçeğini gözardı etmiyoruz. (Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları)
  • Bilinçaltında "hayır" sözcüğü olmadığını, zıtlıkların bir araya geldiğini biliyoruz. Reddetme ancak bastırma sürecinde ortaya çıkıyor. (Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi)
  • Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu ;bize kişisel bir Tanrı'nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtulduklarında dinsel inançlarını nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır. (...) (Leonardo da Vinci)
  • Mutlu kişiler düş kurmaz, bunu ancak yeterince doyuma ulaşmamış kişiler yapar. Doyuma kavuşturulmamış, düşlemlemenin itici güçleridir ve her düş belli bir isteğe doyum sağlama çabası ve böyle bir doyumu ondan esirgeyen gerçek'i değiştirme girişimidir. (Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar)
  • Olgunluk hazzı erteleyebilme kabiliyetidir. (Aforizmalar)
  • fakat bekâret bir tabunun, dinsel olarak tarif edilebilecek bir yasağın konusu haline gelmiştir. (Bakirelik Tabusu)
  • Temelde kırıcı olan bir düşünce belli bir yoğunluk seviyesine ulaşır ulaşmaz çekişme aktifleşir ve bu kesinlikle bastırmaya yol açar. (Bilinç Dışı)
  • Çocukluk çağında hiçbir gereksinimin bir babanın korumasına karşı duyulan gereksinimin kadar güçlü olabileceğini sanmıyorum (Kültürdeki Huzursuzluk)
  • Birbirleriyle uzlaşması zor çelişkilere düşüyorsunuz.. (Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş)
  • "Efsaneye göre insan denilen varlık, kadın ve erkek olarak iki parçaya bölünmüştür; o zamandan beri aşk yoluyla birleşmeye çalışmaktadır" (Cinsellik Üzerine)
  • "Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız, sevdiğini, böylesine özlemişken..." (Psikanaliz ve Uygulama)
  • Ve her zaman öylesine güçsüz kalırdım ki, içimi yakıp kavuran tutkuları dışa vuramazdım. Dolayısıyla hep baskıladım kendimi, sanırım bu da halimden belli oluyor. (Yaşamım ve Psikanaliz)
  • İd'de içgüdüye düşen rolü ego da algı oynamaktadır. Ego tutkuları ihtiva eden id'in tersine, mantık ve sağduyu olarak adlandırılabilecek olan şeyi temsil etmektedir. (Ego ve Id)
  • herkes kendi hayatı üstünde hak sahibidir...' (Mutluluk Dediğimiz Şey)
  • Ama sorarım size, insanlar ellerine geçirdikleri bir şeyi ne zaman karmakarışık, ne zaman eciş bücüş bir duruma sokmamıştır? (Kendi Kendine Psikanaliz)
  • Sanki bilinçli olanın direnci, kökensel bastırılmış olandan uzaklaştırılmalarını sağlayan bir işlev görür. (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
  • "Doğa, göründüğü kadarıyla bizi soğukkanlılıkla, zalimce, amansızca ve olasıdır ki tam da bizim doyum sağlamamıza yol açmış şeyler aracılığıyla yok eder." (Bir Yanılsamanın Geleceği)

Yorum Yaz