Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem - Sevgi Soysal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kimin eseri? Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kitabının yazarı kimdir? Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem konusu ve anafikri nedir? Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kitabı ne anlatıyor? Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem PDF indirme linki var mı? Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kitabının yazarı Sevgi Soysal kimdir? İşte Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sevgi Soysal
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754940336
Sayfa Sayısı: 128
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu kitapta - sanatçının ilk yapıtı olmasına karşın - çok ilgi gören Tutkulu Perçem ile yarım kalan son romanı Hoş Geldin Ölüm birlikte sunulmaktadır. İnsanın kendisiyle, çevresiyle ve toplumla olan ilişkilerini ve bu ilişkilerdeki değişik yönleri ustaca ele almaktadır.
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem Alıntıları - Sözleri
- "Yalnızız.Susmayı biliyoruz.Mutluyuz-mutluyuz değil mi? "
- "Umut verdi çocuğa - Ne umudu?Umut mu verdim?Bakın ne güzel umut vermişim. Ya siz ne verdiniz? Siz onu bile vermediniz bana."
- "Şeylerdeki şeyler işte sokaktaki insanlar görmüyorlar beni.Oysa günlerdir tutkularım perçemlerimde dolaşıyorum."
- "İçinin boşluğu yetmiyordu gücüne. Çevreyi, evrene boşaltmak istiyordu. "
- "Bugün cılız, bugün yılgınım.Yine de hiçbir şeyi değiştirmiyor bu durum. "
- "Silkinip tozlarından sevmeyi öğrenecek birileri. Yapılar yıkılacak üstlerine, umursamayacaklar. Söndürelim ışığı, sönsün tüm ışıklar."
- "-Hayvanca bir duygu şimdi sıkıntı, insanlar duygusuz kaldılar. +Şimdi biz ne yapacağız. Çiçeklerini kabul edeceğim. "
- "En bayağı aşk şarkıları çalıyor radyo, ah çekiyor masalar, iskemleler."
- "Din kurallarını ahlak kurallarıyla, ahlak kurallarını inançlarla, inançları din kitaplarıyla karıştıyordu durup durup. "
- "Suç bizde, durup doluşuyoruz evlere. "
- "-Yeryüzündeki bütün dilleri konuşan adam konuşamıyormuş kendiyle. -Kendimizle konuştuğumuzu gizleyelim onlardan-kendilerini rahat bıraksınlar. "
- "Aşkı araba beygiri gibi sırtlarında taşımayı, bir bunu bilenler yüksekten söyletmiyorlar türkümü.Somut bir yük onlara aşk. Bir takım senetler, anlaşmalar, şartlar, şurtlarla yüklenip beygirce çekilen, sonunda beygirini öldüren ya da yine şartlar, şurtlar, pazarlıklar, artırmalar, indirmelerle, beygir değiştiren bir yük. "
- "Bu sabah müezzin caminin minaresine çıkıp - Cehenneme gidin Allah'ın belaları! - diye bağırdı. Adamlar yine camiye gidip namaz kıldı."
- "Bu evrende her şeyi silecek birileri, yaşamları hepten. Bu önemli değil;biz çoktan tükenmişiz."
- "Bizleri ayırt edemediler ki henüz. Hele bir ayırt etsinler bizi, yaşamlarımızın kokusu içlerini bulandırsın, burunlarını kaşındırsın, tedirgin olmaya başladılar demektir."
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yarım kalmış bir roman...: “Eğer ölüm varsa, daha güzel bir hayatın, daha uygar insanların, daha insanca kuracakları bir hayatın gerçeği için vardır. Yoksa ölüm, insanlar arasındaki kavgayı, bir insan ömrü içinde aşamadıkları sevgisizliği, çirkinliği daha kötü bir dünyaya aktarmak için değildir.” Hoş geldin ölüm,yarım kalan bir roman.. Sevgi Soysal, Kanserden dolayı tedavi gördüğü sırada Londra'da yazmaya başlıyor Hoş geldin ölüm'ü. Ölümle inatlaşırcasına yazdığı sayfaları bitirmeye ne yazık ki ömrü yetmiyor.. 12 Mart'ın esintileri ile başlıyor roman, hayatını ve yazılarını etkileyen 12 Mart ile.. Toplumsal gerçeklik çizgisiyle yazıyor, yine Ankara ve yine Yenişehir.. "Niye hep Yenişehir'deyim? Yenişehir'deyiz?" Sema, 12 Mart'dan dolayı üniversiteden atılmış, kendisi gibi üniversiteden atılan eşi Ömer ile birlikte Yenişehir'de dergi satarak yaşamaya çalışan biri. Sema, kalabalıklar içerisinde var olmaya çalışıyor.Her insandan biri olmak istiyor sadece. Kadın olmanın verdiği güçlüğü taşıyor,Sevginin bu hayat için yaşanılabilecek tek koşul olduğuna inanıyor. Yorgun düşen düşüncelerini toparlamaya çalışıyor. 65 Sayfa süren yarım kalmış hikaye, Sevgi Soysal'ın daktilosundan çıkan son satırlar ile bitiyor..Hoş geldin ölüm ama Sevgi Soysal için gelmeseydin keşke, yaşasaydı, bitirebilseydi Sema'nın hikayesini. Tutkulu Perçem ise, Sevgi Soysal'ın ilk kitabı, 13 hikaye'den oluşuyor. Tek bir kadın ve 13 hikaye.. Yalnızlıklar, tutkular ve biraz da kızgınlıklar ile dolu hikayeler.. Hikayelerin hepsinde anlatıcı aynı kadın, karamsar,yalnız ve sıkıntılı. Kalabalıkları sevmiyor,erkeklere kızgın ve onlara güvenmiyor, kendisini sorguluyor sürekli kaçmak, kurtulmak hasreti ile yanıp tutuşuyor. Güçtür Sevgi Soysal'ı anlatmak ve anlamak. Zaten o hiçbir zaman anlaşılma derdine de düşmemiştir. Toplumun yozlaşmış düzenine karşı bir başkaldırı niteliğinde yazmıştır her şeyi.Tek isteği yaşam biçimimizi kuşatan sınırlardan kaçmamız ve kurtulmamızdır.. Keyifli okumalar, Sevgi'nin bolca olduğu günler diliyorum.. (Sinan)
Tamamlanamamış, yarımlığından ötürü hüzünlü, çok güzel bir roman ve hemen ardından Soysal'ın ilk öyküleri. Bir edebiyatçının ilk eseri çok önemlidir bence. Henüz yayınevlerince şekillendirilmeden en çok kendi olduğu, olabildiği eserdir çünkü. Bu anlamda önemli bir kitaptır bu kitap. Aynı zamanda yazarın en son yazdığıyla ilk yazdığını karşılaştırma fırsatı veriyor. Bazı öyküleri tamamen bilinç akışıyla yazılmış klasik öykü unsurlarından oldukça uzakta. Bu yüzden bu türe alışık olmayan biri okumada zorlanabilir. Bunun dışında bence Türk edebiyatının yazılmış en iyi öykülerinden biri de bu kitaptadır: "On Bir Ayın Birisinde Gidelim Güzel Gidelim." (Hakkı Yüksel)
Bu kitapta Soysal'ın ilk ilk eseri olan Tutkulu perçem ile ölümü ile yarım kalan hoş geldin ölüm eserleri var. Kadın bir yazarla bir saat konuşma şansım olsa kesinlikle Sevgi Soysal'ı seçerdim. Onda yüzyıl yanyana olsam hala anlayamayacağım bir taraf var gibi hissediyorum. (Ramazan Tekdemir)
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem PDF indirme linki var mı?
Sevgi Soysal - Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sevgi Soysal Kimdir?
Sevgi Soysal (d. 30 Eylül 1936, İstanbul - ö. 22 Kasım 1976, İstanbul) Türk yazar. Aslen Selanik'li mimar-bürokrat bir babayla Alman bir annenin altı çocuğundan üçüncüsü olarak büyüyen Sevgi Yenen, 1952'de Ankara Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Arkeoloji okudu.
1956 yılında şair ve çevirmen Özdemir Nutku ile evlendi, birlikte Almanya'ya gittiler. Göttingen Üniversitesi'nde arkeoloji ve tiyatro dersleri izledi. 1958'de Türkiye'ye döndü ve Korkut adını verdikleri bir oğlu oldu. 1960 ile 1961 tarihlerinde Ankara'da Alman Kültür Merkezi ve İrtibat Bürosu'nda ve Ankara Radyosu'nda çalıştı. Bu dönemde, toplum karşısında bireyin tedirginliğini öne çıkaran ''yeni gerçeklik'' akımından izler taşıyan öykü ve yazıları Dost, Yelken,Ataç, Yeditepe ve Değişim dergilerinde yayımlandı.
1961'de Ankara Meydan Sahnesi'nde Haldun Dormen'in yönettiği Zafer Madalyası adlı oyunda tek kadın rolünü oynadı. İlk öykü kitabı Tutkulu Perçem, 1962 yılında yayımlandı. Zafer Madalyası oyununda tanıştığı Başar Sabuncu ile 1965'te evlendi. Aynı yıl TRT'de program uzmanı olarak çalışmaya başladı. 1965-1969 yılları arasında Papirüs ve Yeni Dergi'de öyküleri yayımlandı. Bu arada tezini vererek arkeoloji diplomasını aldı. Teyzesi Rosel'in kişiliğinden yola çıkarak, birbirine bağlı öykülerden oluşan Tante Rosa'yı yazdı. Kadın-erkek ilişkisi ve evlilik temasını işlediği ilk romanı Yürümek'le TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü'nü kazandı.
12 Mart dönemi, Sevgi Soysal'ın hayatı ve yazarlığı üzerinde derin izler bırakan bir dönem oldu. Yürümek, müstehcenlik gerekçesiyle toplatıldı ve Sevgi Soysal, kısa bir tutukluluk ardından TRT'den ayrılmak zorunda kaldı. Anayasa profesörü Mümtaz Soysal'la, Soysal'ın komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklu kaldığı Mamak Cezaevi'nde evlendi. Siyasal nedenlerle tekrar tutuklandı ve sekiz ay Yıldırım Bölge'de, iki buçuk ay da sürgüne gönderildiği Adana'da kaldı. Cezaevinde yazdığı Yenişehir'de Bir Öğle Vakti adlı romanıyla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazandı. Kızları Defne Aralık 1973'te, Funda ise Mart 1975'te doğdu. Adana'da sürgünde bulunan bir kadının başından geçen olaylar etrafında 12 Mart'ı eleştirdiği romanı Şafak, 1975'te yayımlandı. Bu dönemde Anka Haber Ajansı ve Sosyalist Kültür Derneği'nin kuruluşunda rol aldı. Politika gazetesinde tefrika edilen cezaevi anıları Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu başlığıyla kitaplaştırıldı (1976).
Yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 1975 sonbaharında bir göğsü alındı. Hastalık izlenimlerini ve 12 Mart sonrası değişimi anlatan öykülerini topladığı Barış Adlı Çocuk, 1976'da yayımlandı. Eylül 1976'da bir ameliyat daha geçirdi ve tedavi için eşiyle birlikte Londra'ya gitti. Üzerinde çalıştığı son romanı Hoşgeldin Ölüm'ü tamamlayamadan 22 Kasım 1976'da İstanbul'da 40 yaşında öldü. Yeni Ortam ve Politika gazetelerine yazdığı yazılar, Bakmak (1977) adlı kitapta toplandı.
Sevgi Soysal Kitapları - Eserleri
- Tante Rosa
- Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
- Yürümek
- Şafak
- Tutkulu Perçem
- Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu
- Barış Adlı Çocuk
- Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem
- Bakmak
- Radyo Konuşmaları - Hoş Geldin Ölüm
- Venüslü Kadınların Serüvenleri
- Türkiye'nin Kalbi, Kabul Günleri
- Tekliğin Türküsü
Sevgi Soysal Alıntıları - Sözleri
- Kim aynadaki görüntüsünü usanmadan seyredebilir? Kim kendi sesini dinleyebilir saatlerce çıldırmadan? (Yürümek)
- Boş verin be analar! Erkeklik sizde kalsın. Varsın, devleti ve milleti ve esir Türkler'i ve de dünya Türklüğu'nü korumakla meşgul büyük erkeklerimiz sizleri ellerinin tersiyle geri çevirsinler. Varsın büyükelçilere, resepsiyonlara, dünyanın önemli erkeklerine açıladuran salonlar, sizin dertlerinizi dinlemeye gelince kapanadursun. Varsın basınından parlamentosuna, işçi sendikalarından hükümetine, çok erkek bir toplum çocuklarınızın can güvenligine yan çizerken, sizler tek başınıza, her şeyi göze alarak, çocuklarınız için, yalnız kendi çocuklarınız değil, bu yurdun kıyıma terk edilmiş bütün gençleri için kendinizi siper ededurun. Cesaret sizin, yigitlik sizin. Siz doğumu bilirsiniz, kimi erkekler bir burun kanamasına yataklara düşerken, doğumu bilen siz analar, hayatı da bilirsiniz. Onun için varın; erkekliği ocak ve hayat söndürmeye, zürriyetsizliğe, iyi, güzel ve umut olan ne varsa yok etmeye dönüştürenlerin, canlarınızın canını almaya kalkanların, doğanın en haklı savaşıyla üstlerine üstlerine varın! (Bakmak)
- Biz terbiye gördük. Nasılsın, denince, iyiyim dememiz bundan. (Barış Adlı Çocuk)
- Yeni yılı kutluyorlar... Niçin kutlamasınlar yeni yılı, en az eskisi kadar rahat geçirmeyi garantiye aldılarsa? (Türkiye'nin Kalbi, Kabul Günleri)
- Ama vergi yolsuzluğunu mu kurcaladın, hemen soy sop ve kan, kafa ve de tas denetçilerinin hışmına uğrarsın. "Sizi Türk olmayanlar sizi kanı bozuklar sizi." (Bakmak)
- Ama olamaz. Eğer ölüm varsa, daha güzel bir hayatın, daha uygar insanların, daha insanca kuracakları bir hayatın gereği için var. Yoksa ölüm, insanlar arasındaki kavgayı, bir insan ömrü içinde aşamadıkları sevgisizliği, çirkinliği daha kötü bir dünyaya aktarmak isteyenler için değildir. (Radyo Konuşmaları - Hoş Geldin Ölüm)
- “Emir demiri, ticaret ve kâr emiri keser” diyen kimdi? Behice Hanım mıydı? Hatırlamıyorum. (Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu)
- Ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar çok alıştım ki. Ve her şeyin yeniden bir bir var olmasına o kadar alışığım ki. (Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu)
- Benim seçtiğim tutukluluk, yine de özgürlük demektir. Ötekini ortadan kaldırmayan, ama benim düşünceme göre ötekini içeren bir özgürlüktür (Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu)
- Bir soluk almaya gelmiştim buraya. İçimde, bir köşemde gizli bir soluğu almaya. (Tutkulu Perçem)
- Güzel şeyler dar yerlere sığmaz. İnsanların mutluluğu gibi. (Şafak)
- Sokağa çıkılmaz oldu artık. Her yerde haksızlık. Her yerde edepsizlik. (Yenişehir'de Bir Öğle Vakti)
- Bilip unuttuğu en kurtarıcı, en iyi edici sese döndü. Sese sarıldı, sesle örttü çıplaklığını. (Yürümek)
- "Yıkanık suyum benim. Evreni senden görmek istiyorum. O zaman gördüğüm evren değil sensin çünkü, yalnızca sen, sen sen!" (Yürümek)
- Tarafsız radyo; yayın yaptığı ülkenin sorunlarına, gerçeklerine, faydasına yönelen, sorunların çözümü ve toplumun faydası tarafında olan; bu görevi bilimsel ve bilinçli bir tarafsızlıkla gerçekleştiren radyodur. (Venüslü Kadınların Serüvenleri)
- 1. Erkek: O günlerden bu yana avlarımızı sapan yerine okla vurmayı, mağaralarda değil kulübelerde oturmayı, avlanmadığımız eti ısıtıp yemeyi, karanlık gecelerde ateş yakmayı öğrendik. 1. Kadın: Bizleri saymayı öğrenemediniz ama. (Venüslü Kadınların Serüvenleri)
- Gün batımlarını sevmem. Güneş bütün görkemiyle üstüme abanıyormuşçasına ezilir içim. Güneşin batışıyla birlikte içimin de kararması gerekirmiş gibi kasvetlenirim. Aydınlıkla karanlık arasındaki bu geçiş dönemi boyunca sürer bu kasvet. Açıklık yerde, güneş batarken toprağa kavuşuyormuş gibi görünür, oysa yoktur böyle bir kavuşma, güneş o bize kavuşma noktası gibi görünen yerde de, en az bizim olduğumuz yerdeki kadar uzaktadır, belki budur çoğu kişiye yalnızlık duygusu veren. (Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu)
- İkinci Dünya Savaşı'ndan sakat olarak dönüp genç yaşta ölen büyük Alman yazarı Wolfgang Borchert boşuna mı sesleniyordu analara: "Hayır deyin analar, bir gün çocuklarınızı savaşa sürmek isteyenlere hayır deyin!" (Radyo Konuşmaları - Hoş Geldin Ölüm)
- "Ne güzel suçluyuz biz hepimiz." (Tutkulu Perçem)
- Bir güneş batımı gelirdi sonra. Bir güneş batımı vardı bu kentin, yalnızlığımı kalabalıklardan alır, geri verirdi. (Tutkulu Perçem)