Huzur Sokağı - Şule Yüksel Şenler Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Huzur Sokağı kimin eseri? Huzur Sokağı kitabının yazarı kimdir? Huzur Sokağı konusu ve anafikri nedir? Huzur Sokağı kitabı ne anlatıyor? Huzur Sokağı kitabının yazarı Şule Yüksel Şenler kimdir? İşte Huzur Sokağı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şule Yüksel Şenler
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9789757544425
Sayfa Sayısı: 552
Huzur Sokağı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Huzur Sokağı, bugüne kadar milyonlarca okura ulaşmış, neredeyse her evin kütüphanesinde yerini almış, soluksuz okunan bir roman. Hatta bir klasik. Sahip olduğu haklı şöhretle, yüzlerce baskı sayısına ulaşan Huzur Sokağı, birkaç neslin kült kitabı haline geldi.
Gazetelerde tefrika edildi, beyaz perdeye uyarlandı, tiyatroda sahnelendi, televizyon dizisi yapıldı, herkesin gönlüne girip huzurun sembolü oldu.
Huzur Sokağı, hasretini çektiğimiz, huzurlu bir cemiyetin, küçük bir sokakta sembolize edilen sarsıcı, duygusal, ama hepsinden önemlisi gerçek hikâyesi.
Dönüp dönüp tekrar okuma isteği duyduğum yegane eser. O kadar güzel bir tat bırakıyor ki insanın damağında, zamanla tiryakisi oluyorsunuz. İçimden bir ses hala bir yerlerde Huzur Sokağı'nın var olduğunu fısıldıyor. Bu öykü bir hayal olamayacak kadar güzel.
(Tanıtım Bülteninden)
Huzur Sokağı Alıntıları - Sözleri
- "Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku."
- Karanlık olmasa, ışığın kıymeti, ayrılık olmasa, vuslatın lezzeti, elem, ızdırap, gam ve keder olmasa saadetin o sarhoş edici güzelliği bilinebilir, duyulabilir, görülebilir miydi hiç?
- "Hayırlı işlerinizde acele ediniz... Ki bir şer gelip ona mani olmasın." Hadis-i şerif
- Çocuklarımıza başka türlü bir terbiye verelim. Yoksa tâlimli köpeklerden farkları kalmayacak...
- "EY KENDİNİ İNSAN BİLEN İNSAN! KENDİNİ OKU..."
- Ne gurbettir çöken İslam'a, İslam'ın diyarında?
- Evet, istiklal, Hakk'a tapan bir milletin elbette hakkıydı... Lakin o milletin kaderini elinde bulunduran kimseler , Hak yerine Haksızlığa taparlarsa, o millet için istiklal gülünç bir hayal değil miydi?
- “Sorarım sana Feyza , Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen , bu yüce emirlere karşı gelen bir kalp nasıl temiz olabilir ?”
- "Ümmetimden bir cemaat, kıyamet kopuncaya kadar hakkı tutmaya bakacaktır!"
- "Ey kendini insan bilen insan! Kendini Oku..."
- Bugünün gençleri, çabuk iş gören bir makine gibi yetişiyorlar. Fakat insan asla bir makine olmamalıdır. İnsanın iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ayırt edebilecek bir kafası olmalıdır. Ben bugünkü gençlikte en büyük eksiklik olarak bunu görüyorum. Çocuklarımıza başka türlü bir terbiye verelim. Yoksa talimli köpeklerden farkları kalmayacak.
Huzur Sokağı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitapla ilgili yapılan incelemeleri hayretle okudum. Kitap çoğu kişinin tabir ettiği gibi "saf aşk" "gerçek aşk" durumundan çok farklı bir yerde. Yıllar önce Türkiye'de yaşayan özellikle kapalı kadınları ve dinini yaşamak isteyen insanların yaşadığı durumları (!) anlatmış yazar. Bunu anlatırken Huzur Sokağı diye bir yer kullanmış. Oradaki herkes dört dörtlük Müslüman ama onun dışındaki her yerde büyük ahlaksızlıklar var. Kitap o kadar hayal dünyasında yazılmış ki gerçeklikten kopmuş. Sokağın karşısına yapılan apartmandaki kızların işi gücü yok huzur sokağında mükemmel Müslüman Bilal'i görüp "yakışıklı, eğitimli birisi nasıl böyle dindar olur?" diyerek onu elde etmeyi tartışıyorlar. Kitabın başlarında o apartmanda oturan, yazarın anlatımıyla "iğrenç, mini etekli mahluk" Feyza, sonlara doğru iyi bir Müslüman (!) olunca huzur sokağına dönüyor ve önceden gelse yüzüne bakmayacak insanlar onu mazbut kıyafetlerin içinde görünce yardım etmeye karar veriyorlar çünkü Feyza artık iyi bir Müslüman. Ve geçmek istemediğim bir nokta da şu: kitapta Bilal ve arkadaşları dini peygamberlerden hızlı yayıyor. Yazar öyle bir anlatmış ki bugün dinsiz olan insan Bilal'in sinirli ve dini konuşmasıyla ertesi gün Müslüman oluyor her şeyden elini ayağını çekiyor. Kadınların bir "mal" gibi anlatılması en sinirlendiğim noktalardan biri. Açık olan herkesi teşhir edilmiş mal olarak anlatıyor yazar ve o kişileri Hristiyan olarak görüyor. (Evet ona göre iyi bir Müslüman olmayan herkes Hristiyan çünkü onların içinde de dinsiz birisinin olamayacağını, bunun başka bir dinle alakası olmadığını bilmiyor.) Son olarak kitapta sokağın kendi başına bir devlet olması gibi hep bir ayrım olduğunu belirtmek istiyorum. Açık kadınları sevmez, köylü kadınları sevmez çünkü onların başörtüsünü bağlama şekli yazarı rahatsız ediyor çağdaş olmadığı için (bu yüzden kendisi başörtü bağlama şekli çıkarmış), kadınlar ve çocukları hep özenen varlık olarak görürken erkekler gayet nefislerine hakim olan mükemmel yaratıklar ona göre. İnsan ayrımından tutun kendi belirledikleri Müslümanlık derecesine göre bile ayrım yapma peşindeler. Bir zamanlar haksızlığa uğramış insanları bu şekilde her şeyi ayırarak, kendiniz dışındaki herkese düşman olarak savunamazsınız. Yukarıda daha çok beni sinirlendiren noktalardan bahsettim. Kitabın basit bir aşk romanı olmadığını anlamanızı istiyorum. İslam kendinden olmayana düşman, hoşgörüsüz, saygısız olacak kötü bir din değil. Kısaca, dini anlatayım derken asla örnek olmayan bir topluluk yaratmış kendince. Umarım bu kitabı ciddiye alıp kendisine yol göstermesini bekleyen kişiler yoktur. Dini bu kitaplarla, yazarın yaratmaya çalıştığı evrendeki gibi dindar olmayan herkese saldırgan bir tutum içinde anlayamazsınız. (Özlem)
Bu ülkede yetkili biri olsaydım kesinlikle toplatıp yasaklayacağım kitaplar arasında olurdu. Böylesine ayrılıkçı bir anlatım böylesine bir nefret dili görmedim. Açık bir kadınsanız 'satılık, fahişe, teşhirci' oluyorsunuz. Yazarın açık kadınlara ya özentisi var ya da aşırı bir nefreti var galiba. Kitapta 30-40 kere 'mini etek' geçiyor. Neden? Bilal'in annesi ile ilişkisi beni öldürdü, Freud mezarında ters döndü, bu nasıl bir saplantı ve bunu nasıl normal gibi anlatır aklım almadı. Kitapta 'seni sosyalist, komünist aşağılık' diye aşağılamaya çalışıp da Huzur Sokağı'nda tam bir komün kurulması da böyle bir yazarcık'a yakışan bir çelişki olurdu zaten. Bir diğer konuda İslâmiyetin Hz. Muhammed döneminden daha hızlı yayılması. Maşallah ne ikna kabiliyeti varmış bu insanlarda. Zira biri bana kitaptaki gibi 'şu kılığına bak, Batı özentisi, pantolonlu bilmem ne' dese değilsem bırak müslüman olmayı saçını başını yolarım onun :)) Biz açık kadınlar gördüğümüz her erkeği baştan çıkarmaya çalışmıyoruz, inanmazsınız ama çoğunlukla iyi hissetmek için güzel giyinip makyaj falan yapıyoruz. Kitabı okuyup da yanlış algılara düşmeyelim... Çok çok sinirliyim ben okudum siz okumayın. Berbat ötesi berbat... (Sibel)
like..: Huzur sokağı... Huzurlu sokak... Bu sokakta yaşamayı çok isterdim çünkü huzur istiyorum. Kitaba gelecek olursak; kitap uzun hoş ve dini bir kitap. Akıcı diyemeyeceğim okurken sıkıldığım yerler olmuştu. Dini bilgiler fazla abartılmıştı ancak onları okurken insanın içini farklı, eşi benzeri görülmemiş bir huzur kaplıyor. Bu kitap belki de huzuru en çok bulduğum kitaptı.. Kitabın verdiği önemli dini dersler vardı ve bu dini dersler beni ve yaşantımı oldukça etkiledi. Mesela daha mazbut giyinmeye başladım. Namazlarımı uzatarak ve farklı surelerle süsleyerek kılmaya başladım. Vs. Vs. Kitapta eleştirdiğim yerler oldu. Mesela Avrupa'nın fahişe kadınları demiş yazar. Bu çok kötü ve terbiyesiz bir tabirdir. Zira her Avrupalı kadın fahişe değil her açık kadın da imansız değildir. Kitabın bir dizisi vardı. Dizinin adı da yine huzur sokağıydı. Diziyi izledim kaliteli bir yapım. Oyuncular da gayet iyi oyuncular ancak kitapla aynı değil elbette aynı yapılması çok zordur ama en azından benzetebilirlerdi. Bence dizi kitaptan çok uzak izlemeyin vakit kaybı. Bir de filmi varmış onu izlemedigim için yorum yapamayacağım. SPOİLER VAKTİ Bir genç erkek.. adı Bilâl.. Bilâl öyle sıradan gençlerden değil. Dinine imanına abdestine namazına dikkat eden gözünü haramdan sakınan bir genç. Ama bilâl zamanın genç kızlarından asri ve açık saçık giyinen bir kıza âşık olur. Bu kız feyzâdır. Feyzâ'da Bilâli sevmektedir ancak bilâle mazbut bir kız gibi görünüp onunla evlenecek evlenince de onu bağlı olduğu dininden koparmaya çalışacaktır. Yani planı bu yöndedir. Bilâl aşkına engel olabilecek midir? Yoksa feyzâ'nın planı işleyecek midir? Merak ediyorsanız kitabı okumanızı tavsiye ederim. Hele de ateist veya kâfirler mutlaka okumalı! Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.. (best in bad)
Kitabın Yazarı Şule Yüksel Şenler Kimdir?
1960lı yıllarda gazete yazıları ve konferanslarla ün kazanmıştır.rnrnAslen Kıbrıslıdır. Küçükken ailesiyle birlikte İstanbula göç etti. Öğrenimini ortaokul ikinci sınıfta bıraktı.Bir terzinin yanında çalışmaya başladı. O bunun ileride kendi başörtüsü modelini yaratmasına yol açtı. 21 yaşında gazetecilik yapmaya başladı. 1965te görüntüsü ile düşüncelerinin uymadığını düşünerek tesettüre girdi. Yeni İstiklal Gazetesi’ndeki yazıları nedeniyle hakkında davalar açıldı. Anadoluyu dolaşarak verdiği konferanslarla tartışmalar başlatmıştır. Onu taklit eden genç kızların başlarını aynı şekilde örtmeleriyle bu tarz örtü şulebaşı olarak anılmaya başlandı. Cevdet Sunaya yazdığı bir mektup yüzünden cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı, sekiz ay cezaevinde kaldı.rnrnHür Söz, Yeni İstiklal, Babıalide Sabah gazetelerinde kadın sayfası yaptı. Bugün gazetesinde 1967-71de köşeyazarı idi. Seher Vakti dergisi başyazarı oldu. 1971de hapis yattı. 1980den sonra Zaman ve Milli Gazetede yazdı.rnrnHuzur Sokağı adlı romanı filme alındı. Yücel Çakmaklının yönettiği Birleşen Yollar adlı filmin başrollerinde İzzet Günay ve Türkan Şoray oynadı.
28 ağustos 2019 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir
Şule Yüksel Şenler Kitapları - Eserleri
- Huzur Sokağı
- Hidayet
- Bize Ne Oldu
- Kadın ve Evlilik
- Gençliğin Izdırabı
- Uygarlığın Gözyaşları
- Kız ve Çiçek
- İslam'da ve Günümüzde Kadın
- Her Şey İslam İçin
Şule Yüksel Şenler Alıntıları - Sözleri
- Ey Müslüman Türk kadını! Düşün ve bil ki: Senin dirilişin, topyekûn milletinin dirilişi ve düşmanlarının sonu olacaktır. Bizi sevince, düşmanını hüsrana garketmek istiyorsan, silkin ve uyan! (Kadın ve Evlilik)
- "Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku." (Huzur Sokağı)
- Sen ey Müslüman Kadın!.. Sen, yüzünü, gözleğini, dudaklağını böyle boyuyoğ, başöğtü takmıyoğ, mini etek giyiyoğ, çıplak geziyoğ... Tuuu!.. Sana lâzım cehennem!.. (Hidayet)
- Büyüklerinin geleneksel yaşantı ve fikirlerine değil, İslâm'ın özünde mündemiç olan sağlam düsturlara göre hayatını tanzim etmelisin. (Kız ve Çiçek)
- "Sahipsiz olan gençliğin mahvolması haktır, Sen sahip olursan, bu gençlik, mahvolmayacaktır." Mehmet Âkif (Gençliğin Izdırabı)
- "Hidayet, Cenab-ı Hakkın seçkin kullarına sunduğu gül kokulu bir şerbettir." (Hidayet)
- Ve hissediyorsunuz. Evet ta derinden derine.. (Bize Ne Oldu)
- Beyinleri türlü "İZM" lerle, köksüz felsefelerle şartlandırılmış inançsız, başıboş, gayesiz genc kardeşim! Gel, sen de inanmanın lezzetini tadan bu iman, ahlak ve fazilet timsali genç kardeşlerinin saflarına katıl ve içindeki devamlö huzursuzluktan, mânevi boşluktan, sonu gelmez buhran ve ızdırablardan kurtul artık. (Kız ve Çiçek)
- Zira Müslüman, İslâm'ı yalnız kâl ile (yâni söz ile) değil, ancak hâl ile de yaşadığı takdirde alnının akıyla "Müslümanım!" demeye hak kazanacak ve işte ancak o zaman gerçek saadet ve huzura nail olabilecektir. (Kadın ve Evlilik)
- Adamlar, Avrupa gibi bir yerde sırf kadınlar, erkeklerle temas etmesin, kadınlar, kendi hemcinsleri ile daha rahat konuşup hareket ediyorlar, şeklindeki muhafazakar bir düşünceyle koskoca bir kadın müessesesi meydana getirirler de, biz, aynı zamanda dinimizin icabettirdiği bu şekli, halkımın yüzde doksan dokuzunu Müslümanların teşkil ettiği memleketimizde niçin daha esaslı bir şekilde ele almaktan bu derece içtinab ederiz, bilinmez ... (Kadın ve Evlilik)
- "Özgürlük, ilâhî kanuna uymaktır." (Hidayet)
- Evet, istiklal, Hakk'a tapan bir milletin elbette hakkıydı... Lakin o milletin kaderini elinde bulunduran kimseler , Hak yerine Haksızlığa taparlarsa, o millet için istiklal gülünç bir hayal değil miydi? (Huzur Sokağı)
- Ne gurbettir çöken İslam'a, İslam'ın diyarında? (Huzur Sokağı)
- Peygamberimiz(s.a.v): "Kim bir topluluğa kendini benzetirse, onlardan olur." Buyurmuştur. (Bize Ne Oldu)
- Yetiştirdiği, etkilediği, hayatını değiştirdiği, yol gösterdiği insanlar bugün devleti yönetiyor. (Hidayet)
- Bir insanın gafletten uyanıp hakikatleri görmesini ve giyimini, yaşayışını o İlâhî hakikatlere göre değiştirmesini istemek, en güzel bir istek olmakla beraber, gafletteki bir insan için de maalesef yerine getirilmesi en güç, en zor bir istektir. Zira, bâhusus câzibedar fitnenin alabildiğine yayıldığı şu dehşetli zamanda, gafletten hakikate dönüş, her insan için zannedildiği kadar kolay olmamaktadır... Bu bir sabır, anlayış ve şefkat işidir ki, bunların aksi olan şiddet hareketleri ekseriyetle menfi neticeler vermektedir. (Kadın ve Evlilik)
- Onlanın prensibi hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak, bizim prensibimiz ise; yarın ölecekmişiz gibi, tedbirli ve temkinli bir şekilde hiç kimseden fütur getirmeksizin Allah'ın emirlerine sımsıka sarılmaktır. (Kadın ve Evlilik)
- Devir değişti diyorlar.Değişen devir değil, değişen insanlardır. (Bize Ne Oldu)
- “Sorarım sana Feyza , Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen , bu yüce emirlere karşı gelen bir kalp nasıl temiz olabilir ?” (Huzur Sokağı)
- Selam, müminleri gafillerden ayıran, birbirlerine sevgi ve muhabbet bağlarıyla bağlayan ve kardeşlik hislerini kuvvetlendiren müslümanların bir nevi alamet-i farikalarıdır. Selam, müslümanı benlik, gurur ve beşeri kusurlardan münezzeh kılmaya yarayan bir vasıta olduğu gibi, mütevazı, halim selim, terbiyeli iyi ahlaklı olmaya teşvik eden bir vâsıtadır da. Bunların yanında selamın faidelerinden biri de, yine beşeriyyet icabı müslümanlar arasındaki dargınlık ve kırgınlıkları yok edip ,onları birlik, beraberlik ve kardeşliğe meylettirmesi ve aralarında hiç bozulmayacak, sarsılmayacak ilahi bir râbıtaya sevketmesidir. Bu rabıtanın bize bahşedeceği ilâhi neş'e sonsuzdur.. Müslümanlar bu rabıta ile Kevser pınarlarından, billur kadehlerini dolduracak ve tek bir can gibi yek vücud olarak birbirlerine sarılacaklardır. Ne ilahi bir zevk, ne doyulmaz bir neş'e... Artık önümüze dağlar cesametinde düşmanlarda gelse, bu yekvücud kitle parçalanmaz, bölünmez. Çelikten bir sur gibi düşmana meydan okur. "Birbirinizi kardeşçe sevin" ve "Aranızda selâmı yayınız!" müslüman kardeşlerim! Allah'ın selâmı ve rahmeti üzerinize olsun!. (Uygarlığın Gözyaşları)
Editör: Nasrettin Güneş