diorex

İbn Fadlan Seyahatnamesi - Ramazan Şeşen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İbn Fadlan Seyahatnamesi kimin eseri? İbn Fadlan Seyahatnamesi kitabının yazarı kimdir? İbn Fadlan Seyahatnamesi konusu ve anafikri nedir? İbn Fadlan Seyahatnamesi kitabı ne anlatıyor? İbn Fadlan Seyahatnamesi PDF indirme linki var mı? İbn Fadlan Seyahatnamesi kitabının yazarı Ramazan Şeşen kimdir? İşte İbn Fadlan Seyahatnamesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.01.2023 22:00
İbn Fadlan Seyahatnamesi - Ramazan Şeşen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ramazan Şeşen

Yayın Evi: Yeditepe Yayınevi

İSBN: 6054052226

Sayfa Sayısı: 180

İbn Fadlan Seyahatnamesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu seyahatnâme X. yüzyıldaki Türklerin tarihi hakkında en canlı, en sağlam vesikalardandır. İbn Fadlan gibi kültürlü, mütecessis bir kişinin gözlemlerine dayanmaktadır. Veciz ve akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır. Yazıldığı tarihten itibaren doğuda, daha sonra batıda çeşitli kişiler tarafından kaynak olarak kullanılmış, çok sayıda çalışmaya konu olmuş, çeşitli dillere çevrilmiş, filmlere konu olmuştur. İbn Fadlan elçilik için gittiği sırada uğradığı Türk kabilelerinin idaresi, dinleri, adetleri, hukukları hakkında çok değerli bilgiler vermiş, o kavimlerden olan kişilere sorular yöneltmiş, onların mantalitesini anlamaya çalışmıştır. Devrindeki Oğuzlar, Bulgarlar, Ruslar hakkında son derece önemli bilgiler vermiştir.

İbn Fadlan Seyahatnamesi Alıntıları - Sözleri

  • Türk ülkelerinde değerli fenek (korsuk), samur bulunur. Türkler bütün milletler içinde en iyi ok atandır. Onlardan bir adamın erkek çocuğu doğarsa büluğa erinceye kadar onu bakar, yetiştirir. Büluğa erince ona bir yay ile oklar verir. Evinden çıkarır "Çarene bak" der. Bundan sonra çocuğu yabancı sayılır. Çocukları hususundaki adetleri böyledir. Onlardan bir kısmının oğulları, kızları, evlendirmeleri şu şekildedir: Kızlarının başları açıktır. Bir adam evlenmek istediği kızın başına bir başörtüsü atar. Bunu yapınca kız eşi sayılır. Kızın ne babası ne de kardeşi onu engelleyebilir. Türklerin ülkesinde makbul hutüvv bulunur. Hutüvv onların ülkesinde avlanan bir hayvanın alın kemiğidir.*
  • “Sonra Tokuzoğuzların ülkesine vardık. Onlar boğazlanmış hayvan eti yerler, pamuklu ve keçe elbise giyerler. Onların mabedi yoktur. Ata hürmet ederler, onu gayet iyi bakarlar. Onların ülkesinde, burnu ve başka bir yeri kanayan insan üzerine asılınca kanamayı durduran bir çeşit taş vardır. Onlar gökkuşağını görünce bayram yaparlar. Batıya dönerek namaz kılarlar.”
  • “Türkler bütün milletler içinde en iyi ok atandır. Onlardan bir adamın erkek çocuğu doğarsa büluğa erinceye kadar onu bakar, yetiştirir. Büluğa erince ona bir yay ile oklar verir. Evinden çıkarır “Çarene bak” der.”
  • Büyük Hakan ölünce onun için 20 odalı büyük bir mezar yapılır. Her odasında bir mezar kazılır. Toz haline gelinceye kadar taş kırılır. Bu toz mezara döşenir. Tozun üzerine kireç dökülür. Evin üzerinden (metinde, altından) nehir geçer." Nehir akan büyük bir nehirdir. Mezarı bu nehrin altında (metinde, üstünde) yaparlar.* "ona şeytan, insan, kurt, haşerat zarar vermesin" derler. Defni işlevleri tamamlanınca, mezarın odalardan hangisinde olduğu bilinmesin diye, onu gömenlerin başlarını vururlar. Onun mezarına Cennet derler. Gömülünce "Cennete girdi" denir. Defin hazırlıkları yapılırken mezar odaları altın yıldızlı dika (bir çeşit makul ipek kumaş) ile döşenir.(...)Hakanların hükümdarlık müddeti 40 senedir. Bu müddeti bir gün dahi geçse onu öldürürler. "Bunadı, aklı azaldı" derler. Bir yere bir birlik gönderirse asla yüz çevirip düşmandan kaçmaz. Yenilip kaçanlar öldürülür.
  • Erkekler, kadınlar nehre iner hep beraber çıplak yıkanırlar. Birbirlerinden kaçmazlar. Bununla beraber asla zina etmezler. Aralarından zina eden birini, kim olursa olsun, dört kazık çakıp kollarından ve bacaklarından bu kazıklara bağlarlar. Balta ile onu baştan ayağa ikiye bölerler. Kadın için de aynı cezayı verirler. Bundan sonra zina eden kadın ve erkeğin parçalarından her birini bir ağaca asarlar. Yüzerken kadınların erkeklerden gizlenmesi için çok uğraştım. Fakat başaramadım. Hırsızı da zina yapan kişi gibi öldürürler.
  • İnsana itimad telkin etmez.
  • Onların adetine göre dilenci evin kapısında beklemez. Eve girer. Bir müddet ateşin karşısında oturur, ısınır. "Ekmek?" der. Bir şey verirlerse alır, vermezlerse çıkar gider.
  • Tevrat'a göre Yafes'in oğullarından birinin adı Gok (Yecüc)'dür. Yahudiler Kafkasya'nın, Karadeniz'in kuzeyindeki kavimlere Ye'cüc derlerdi. Türk de İslam kaynaklarına göre Yafes'in oğludur. Tevrat'ta sadece Ye'cüc geçtiği halde sonra Me'cüc kelimesi de ortaya çıkmıştır. Ye'cüc ve Mecüc kıyamete doğru ortaya çıkacak, Müslümanlara zarar verecek bir kavimdir. Zülkarneyn bu kavmin önüne sed yaptığı için çıkamamaktadır. İnanışa göre ahir zamana doğru bu sed yıkılacak ve İslam ülkelerine geleceklerdir. İslam tarihi boyunca Ye'cüc Me'cüc insanların kafasını meşgul etmiştir. Sebebi Kur'an'da zikredilmesindendir. Önceleri bu kavmin Türkler olduğu, küçük boylu oldukları söylenmiştir. Hadislerde bu konuda çok rivayet nakledilir. Bu rivayetlerdeki fizyonomileri Türk - Moğol fizyonomisine benzer. Endülüs menşeli rivayetlere, kuzey Müslümanlarına göre bu kavim Vikingler olabilir. Uzun boylu, sarışındırlar. İslavların kuzeyinde yaşarlar. Bu rivayetlere göre Ye'cüc ve Me'cüc bir adada yaşar. Bunun için Bulgar ülkesindeki bu insan azmanının Ye'cüc ve Me'cüc'ten olduğu söylenmektedir. Ye'cüc ve Me'cüc Seddi için de çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bazılarına göre Derbend, bazılarına göre Semerkand'in ötesindeki sed, bazılarına göre Çin seddidir. Eski çağlardan beri kuzey kavimlerinin derbend yoluyla güneye devamlı akışları bu rivayetlerin temelidir. Kâtip Çelebi Cihannüma adlı eserinde Ye'cüc ve Me'cüc'ün birer şehir adı olduğunu söyler, enlem ve boylamlarını verir. Bu hikâyenin birçok kişinin zihnini daha uzun müddet meşgul edeceği anlaşılıyor.
  • “Onların âdetine göre bir adamın erkek çocuğu doğarsa onu babası değil, dedesi alır. “Adam oluncaya kadar onu bakmaya babasından daha çok hak sahibiyim” der. İçlerinden biri ölürse ona çocukları değil kardeşleri mirasçı olurlar.”
  • Ruslar şaraba (içkiye) çok düşkündürler. Gece-gündüz içerler. Çoğu defa içlerinden elinde kadeh ölenler olur. Aralarından bir reis ölürse ailesi onun cariyelerine ve kölelerine "İçinizden hanginiz onunla ölmek ister" diye sorarlar. Aralarından biri "Ben" der. Bunu söyleyince ölmesi kesinleşir, asla vazgeçemez. Vazgeçmek istese müsaade edilmez. Bunu isteyenlerin çoğu cariyelerdir.*

İbn Fadlan Seyahatnamesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu seyahhatnamede İslâmiyet öncesi Türk yurtlarına yapılmış geziler yer alıyor. Türklerin islâmiyet öncesi yaşantıları,dini inançları görülebiliyor.Turklerin yıkanmadiklarini duymuş muydunuz? Bunun gibi pek çok şaşırtıcı bilgi bu seyahhatnamede var anca Ibn Fazlan dışarıdan bir göz olduğu için zaman zaman Türkleri yanlış yorumlamış ancak açıklamalar sayesinde gercekte olanı öğreniyorsunuz. Geçmişimize gitmek ,doğru bildiğimiz yanlışları düzeltmek,fikir edinmek için çok güzel ve akici bir kitap. Ancak milliyetçilik damarlarım kabardığı için zaman zaman ıçimden Ibn Fazlan'a hadi bir de Arapların islamiyet öncesi hallerini konuşalım diye kendi kendime söylenmedim değil .Çok zevkli mutlaka okunması gereken bir eser. (Sümeyye Aykan)

İbn Fadlan seyehatnamesi Türklerin ve diğer bazı kavimlerin tarihi hakkında zengin bilgi birikimine ev sahipliği yapıyor. Ancak İbn Fadlan yer yer mübalağa yapmaktan, yanlış bilgi aktarmaktan, duyduğu hurafeleri doğruymuş gibi yansıtmaktan da kaçınmıyor. Pek çok şaşırdığım yanlış bilgi dışında doğruluğu ön görülen bilgiler de mevcut. Özellikle Vikingler ile ilgili olan bölüm çok şaşırtıcıydı. Örnek verecek olursam Rusları ve Slavları çoğu İslam coğrafyacısı Türk kabul ediyor ve bu günümüzde doğru olmadığı kanıtlanmış bir bilgi. Yine de 10. yüzyılı okumak, Türklerin hayatı hakkında bilgi sahibi olmak için harika bir eser. (Aslı)

Seyahat Name: Selam Abbasi halifesinin, İdil Bulgarlarina gönderdiği heyettekilerden biri olan Ibn Fadlan yolculuk sırasında yaşadıklarını aktardığı seyahat namesinde özellikle henüz müslüman olmamış olan Türk kabilelerinin gelenek ve görenekleri, dini inançları hakkında pek çok bilgi aktarmaktadır. Meraklısı için güzel bir kitap. Alıntılar. Aralarından biri zulme uğrar veya başına kötü bir şey gelirse başını semaya doğru kaldırır "bir Tanrı"der. Bu Türkçede " bir Allah " demektir. Türkçede bir Arapçada ki vahid, tanrı ise Allah karşılığıdır. Zina diye bir şey bilmezler. Birinde böyle bir şey görürlerse onu iki parçaya bölerler. Ağaçların dallarını bir yere getirip failin ellerini-ayaklarını ağaca bağlarlar, sonra o dalları serbest bırakırlar, adam ikiye ayrılır. Oğuzlardan biri hastalanınca cariyeleri, köleleri varsa ona bakarlar. Ev halkından başka bir kimse ona yaklaşamaz. Hasta için evlerden (çadırlardan) uzak bir yerde bir çadır kurarlar. Hasta ölünceye veya iyileşinceye kadar orada kalır. Hasta köle veya fakirse onu kıra atıp bırakırlar. (acemi okur)

İbn Fadlan Seyahatnamesi PDF indirme linki var mı?

Ramazan Şeşen - İbn Fadlan Seyahatnamesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İbn Fadlan Seyahatnamesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ramazan Şeşen Kimdir?

12 Ekim 1937 tarihinde

Denizli'nin Tavas kazasının Nikfer köyünde dünyaya

geldi, ilkokulu yine köyünde 1944-1949 yıllarında

okudu, ilkokulu bitirdikten sonra, köyündeki

hocalardan Kur'an-ı Kerim dersleri aldı. 1951 yılında

başladığı hafızlığını 1952 yılında Tavas Kur'an

Kursu'nda tamamladı. 1953-1960 yılları arasında

İstanbul İmam-Hatip Okulu’nu bitirdi. Bu okuldaki

tahsili esnasında Nureddin Topçu, Celal Ökten, Ahmed

Davııdoğlu gibi hocalardan ders aldı. Okul esnasında

Arapça hocası Osman Reşer 'i tanıdı ve onun talebesi

oldu. Daha imam Hatip yıllarında yazma

kütüphanelerinde çalışmaya başladı.1 959 yılında Osman

Reşer ve Fuat Sezgin'in, Cari Brockelmann'ın Geshichte

der Arabischen Litterature adlı eserine yazmaya karar

verdikleri supplement (zeyl) projesinde çalıştı ve

1965 yılı sonlarına kadar Sezgin adına Türkiye'deki

malzemeleri topladı. Böylece Sezginin ünlü eseri

Geshichte der Arabischen Schrifttums'un yazılmasına

ciddi katkılarda bulundu. Diğer taraftan, 1960 yılında

İmam-Hatip Okulu'nu bitirdikten sonra lise fark

derslerini vererek lise diploması aldı ve 1961

tarihinde Edebiyat Fakültesi, Arap-Fars Dilleri

Bölümü'ne girdi. Burada Ahmed Ateş, Helmut Ritter, ve

Nihat Çetin gibi ilim adamlarıyla çalıştı. Öğrenciliği

esnasında yazmalar konusundaki bilgi ve görgülerini,

M. Tavit el-Tancî ve Salâhaddin el-Müneccid gibi ilim

adamlarıyla beraber geliştirdi. 1965 yılında aynı

fakültede Ortaçağ Tarihi Kürsüsü 'ne asistan oldu ve

bağımsız çalışmalar yapmaya başladı. 1969'da doktor,

1978 'de doçent olan Şeşen, 1980-1982 tarihleri

arasında Libya Trablusgarp, el-Fatih Üniversitesi'nde

öğretim üyeliği yaptı.

Akademik çalışmalarını 1967 yılında Hilâfet Ordusu'nun

Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri (Ankara), 1968

yılında Kitab el-âmil ve'l me 'mul (Beyrut), 1971 ve

1979 yıllarında Sena'lBark el-Şâmî (cilt l, Beyrut,

cilt V istanbul), Salâhaddin Devrinde Eyyubiler

Devleti (istanbul 1983), Salâhaddin el-Eyyûbî ve

Devlet (İstanbul 1987) adlı kitapları, ayrıca tarih ve

yazmalar konularında bazı makalelerini yayınlayarak

sürdüren Şeşen ayrıca 1968 yılında Eski Araplara Göre

Türkler (Türkiyat Mecmuası, XV, 11-36); 1975 yılında

Ibn Fazlan Seyahatnamesi (İstanbul), 1985 yılında

İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri

(Ankara) adlı eserleri yayınladı. 1966-1972 yılları

arasında, başta İstanbul yazma kütüphaneleri olmak

üzere Türkiye'deki diğer yazma kütüphanelerini

dolaşarak Nevadır el-Mahtûtat el-Arabiyye fi Mektebâti

Türkiye adlı eserini kaleme aldı (Beyrut, t. İli cilt

1 1975, cilt 11 1980, cilt 111 1982). Ayrıca Arapça

Türkçe ve Farsça yazmalara dair malzemeyi çeşitli

makalelerle ilim dünyasına tanıttı.

Ramazan Şeşen Kitapları - Eserleri

  • İbn Fadlan Seyahatnamesi
  • Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi
  • Haçlılar Önünde Sultan Baybars
  • Eyyübiler
  • Türkler ve Türk Ülkeleri: İslam Coğrafyacılarına Göre
  • Harran Tarihi
  • Sultan Baybars ve Devri
  • Selahaddin Eyyubi ve Dönemi
  • Sultan Kalavun Ve Oğlu
  • Müslümanlarda Tarih - Coğrafya Yazıcılığı
  • İslam Medeniyeti Tarihi
  • Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyubi
  • Selahaddin Eyyubi ve Devlet

Ramazan Şeşen Alıntıları - Sözleri

  • Ruslar şaraba (içkiye) çok düşkündürler. Gece-gündüz içerler. Çoğu defa içlerinden elinde kadeh ölenler olur. Aralarından bir reis ölürse ailesi onun cariyelerine ve kölelerine "İçinizden hanginiz onunla ölmek ister" diye sorarlar. Aralarından biri "Ben" der. Bunu söyleyince ölmesi kesinleşir, asla vazgeçemez. Vazgeçmek istese müsaade edilmez. Bunu isteyenlerin çoğu cariyelerdir.* (İbn Fadlan Seyahatnamesi)
  • Bazıları Yemen'de Türk hâkimiyetinin Osmanlılarla başladığını sanır. Gerçekte Türkler'in Yemen'deki hâkimiyeti Turan Şah'ın Yemen seferiyle başlamıştır. (Eyyübiler)
  • Haçlı seferleri içinde en geniş kapsamlı, en büyük olanı üçüncüsüdür. (Eyyübiler)
  • Sultan, III. Haçlı Seferi sırasındaki gelişmeleri devamlı surette halifeye bildirip defalarca yardım istedi; ancak elle tutulur bir yardım gelmedi. Sultan 1193 yılında ölünce atı ve silahları halifeye gönderilerek vefatı bildirildi. (Eyyübiler)
  • Sultan şehrin kalesine girdi ve "Ey Allah'ım mülkün sahibi sensin. Mülkü dilediğine verirsin... " ayetini okudu... (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)
  • Tevrat'a göre Yafes'in oğullarından birinin adı Gok (Yecüc)'dür. Yahudiler Kafkasya'nın, Karadeniz'in kuzeyindeki kavimlere Ye'cüc derlerdi. Türk de İslam kaynaklarına göre Yafes'in oğludur. Tevrat'ta sadece Ye'cüc geçtiği halde sonra Me'cüc kelimesi de ortaya çıkmıştır. Ye'cüc ve Mecüc kıyamete doğru ortaya çıkacak, Müslümanlara zarar verecek bir kavimdir. Zülkarneyn bu kavmin önüne sed yaptığı için çıkamamaktadır. İnanışa göre ahir zamana doğru bu sed yıkılacak ve İslam ülkelerine geleceklerdir. İslam tarihi boyunca Ye'cüc Me'cüc insanların kafasını meşgul etmiştir. Sebebi Kur'an'da zikredilmesindendir. Önceleri bu kavmin Türkler olduğu, küçük boylu oldukları söylenmiştir. Hadislerde bu konuda çok rivayet nakledilir. Bu rivayetlerdeki fizyonomileri Türk - Moğol fizyonomisine benzer. Endülüs menşeli rivayetlere, kuzey Müslümanlarına göre bu kavim Vikingler olabilir. Uzun boylu, sarışındırlar. İslavların kuzeyinde yaşarlar. Bu rivayetlere göre Ye'cüc ve Me'cüc bir adada yaşar. Bunun için Bulgar ülkesindeki bu insan azmanının Ye'cüc ve Me'cüc'ten olduğu söylenmektedir. Ye'cüc ve Me'cüc Seddi için de çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bazılarına göre Derbend, bazılarına göre Semerkand'in ötesindeki sed, bazılarına göre Çin seddidir. Eski çağlardan beri kuzey kavimlerinin derbend yoluyla güneye devamlı akışları bu rivayetlerin temelidir. Kâtip Çelebi Cihannüma adlı eserinde Ye'cüc ve Me'cüc'ün birer şehir adı olduğunu söyler, enlem ve boylamlarını verir. Bu hikâyenin birçok kişinin zihnini daha uzun müddet meşgul edeceği anlaşılıyor. (İbn Fadlan Seyahatnamesi)
  • "Onlar köyleri tahrip ediyorlar, biz ise ülkeler fethediyoruz. Dönünce tahrip edilen yerleri imar ederiz." (Eyyübiler)
  • Türkler aslında 20 kabiledir. Hepsi Türk Yafes b. Nuh’un soyundan gelir. (Türkler ve Türk Ülkeleri: İslam Coğrafyacılarına Göre)
  • Imameddin şöyle der : ' Kaleye girdiğimde bir şövalyenin, esir düşmemek için, atıyla alevler içine daldığını gördüm. Şu hakimiyete şu onura bakın! ' (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)
  • Bir Türk önüne doğru ok attığı gibi arkasına doğru da ok atar. Adeta ensesi yüzü, yüzü ensesi olur. (Türkler ve Türk Ülkeleri: İslam Coğrafyacılarına Göre)
  • Frenkler ancak Türkler'den korkarlar. Onların okları olmasa Frenkler'in uzun mızrakları önünde kim durabilirdi. (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)
  • Erkekler, kadınlar nehre iner hep beraber çıplak yıkanırlar. Birbirlerinden kaçmazlar. Bununla beraber asla zina etmezler. Aralarından zina eden birini, kim olursa olsun, dört kazık çakıp kollarından ve bacaklarından bu kazıklara bağlarlar. Balta ile onu baştan ayağa ikiye bölerler. Kadın için de aynı cezayı verirler. Bundan sonra zina eden kadın ve erkeğin parçalarından her birini bir ağaca asarlar. Yüzerken kadınların erkeklerden gizlenmesi için çok uğraştım. Fakat başaramadım. Hırsızı da zina yapan kişi gibi öldürürler. (İbn Fadlan Seyahatnamesi)
  • Bu gün dahi Batılıların bir kısmı insan haklarını kendi menfaatlerine uygun yorumlamaktadır. (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)
  • Bazı rivayetlere göre Harran, Tufan'dan sonra yeryüzünde ilk kurulan şehirdir. (Harran Tarihi)
  • Selahattin Fatımı soyundan gelenleri sarayın bir kısmında mecburi ikamete tabi tuttu. Nesillerin kesilmesi için kadınlarıyla erkeklerini ayırdı... (Eyyübiler)
  • Onların adetine göre dilenci evin kapısında beklemez. Eve girer. Bir müddet ateşin karşısında oturur, ısınır. "Ekmek?" der. Bir şey verirlerse alır, vermezlerse çıkar gider. (İbn Fadlan Seyahatnamesi)
  • O zaman her adam kendisi gibi birkaç kişi öldürmeden ölmez.Ya şerefle ölür, ya itibarlı olarak muzaffer oluruz . (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)
  • Halep, 10.000 civarında seçkin muharibin bulunduğu çok müstahkem, şehirlerin anası diye anılan önemli bir merkezdi. (Eyyübiler)
  • 1212 yılında Fransa'da Çocukların Haçlı Seferi başlamış ve sefere çıkan çocuklar korsanlar tarafından yakalanıp esir pazarlarında satılmışlardı. (Eyyübiler)
  • Bu savaş ilk katıldığım savaştı. Babamın yanındaydım. Frenklerin kralı arkadaşlarıyla Hittin tepesine çekilince, Frenkler Müslümanlar üzerine hamle yaptılar. Onları babamın bulunduğu yere kadar püskürttüler. Babama baktım, benzi atmış, sapsarı olmuştu. Sakalını tutup ileri atıldı. “Şeytan yalan söylüyor” diye bağırdı. Müslümanlar hücuma geçip Frenkleri tepeye kadar püskürttüler. Sevincimden “Onları yendik” diye bağırdım. Fakat Frenkler tekrar hücum edip Müslümanları babamın yanına kadar sürdüler. Ben yine “Onları yendik” diye bağırdım babam bana dönüp “sus! Şu çadırı düşmedikçe onları yenmiş olmayız“ dedi. O, bu sözleri söylerken çadır düştü. Babam atından indi, şükür secdesine kapandı. Sevincinden ağladı. Bunun ardından Müslümanlar kral ve arkadaşlarını esir ettiler. (Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi)

Yorum Yaz