diorex
Dedas

İçimdeki Ses - Gaye Boralıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İçimdeki Ses kimin eseri? İçimdeki Ses kitabının yazarı kimdir? İçimdeki Ses konusu ve anafikri nedir? İçimdeki Ses kitabı ne anlatıyor? İçimdeki Ses PDF indirme linki var mı? İçimdeki Ses kitabının yazarı Gaye Boralıoğlu kimdir? İşte İçimdeki Ses kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.08.2022 07:00
İçimdeki Ses - Gaye Boralıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gaye Boralıoğlu

Yayın Evi: Günışığı Kitaplığı

İSBN: 9786054603626

Sayfa Sayısı: 200

İçimdeki Ses Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Senaryo yazarlığındaki ustalığını öykü ve romanlarıyla pekiştiren, yeni kuşağın öne çıkan yazarlarından Gaye Boralıoğlu, ilk gençlik romanını Köprü Kitaplar için kaleme aldı. Özgürlüğünü ve sınırlarını tartan bir genç kızın arayışlarını dillendiren roman, tüketim kültürünün egemen olduğu ve dış görünüşün aşırı önem kazandığı günümüzü, bir gencin gözünden anlatıyor. Ekonomik krizden etkilenen bankacı bir ailenin çocuğu olan Zeliş’in ergenlik serüveni, popüler olma, marka düşkünlüğü, ilk aşk, yalanlar ve özgürlük üzerine gülümseten bir sorgulama ve dönüşüm sürecine tanıklık sağlıyor. Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 5. yılında ağırladığı 16. yazar olan Boralıoğlu, samimi ve güçlü diliyle her yaştan okuru gençliğin heyecanlarına, büyümenin sancılarına ortak ediyor. 2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü sahibi Köprü Kitaplar koleksiyonu Cemil Kavukçu, Müge İplikçi, Behçet Çelik, Ayhan Bozfırat, Osman Şahin, Leyla Ruhan Okyay gibi çağdaş edebiyatımızın önemli kalemlerini genç okurlara yakınlaştırıyor.

İlkgençliğin hevesleri ve isyanlarıyla, yaşadığı çevreye sığamayan tipik bir gençtir Zeliş. Aynadaki görüntüsünden de hiç memnun değildir. Üstelik, bankacı anne babasının ona sağladığı olanaklar, okuduğu kolejin “moda”larına ayak uydurmasına yetmemektedir. Aile içinde yaşadığı çatışmalara ilk aşk heyecanı da eklenince, daha fazla özgürlük uğruna yalanlara ve uzaklara kaçma hayaline sığınır. Zeliş’in bu sarmaldan çıkış yolu hiç kolay görünmemektedir...

İçimdeki Ses Alıntıları - Sözleri

    İçimdeki Ses İncelemesi - Şahsi Yorumlar

    Güzel bir kitaptı biraz sinir bozucu olsada .Klasik orta halli bir ailenin hayatla mücadelesini ve zelişin bu uğurda yeri gelip yaptığı anlamsızlıkları yeri gelip yaptığı doğru hareketleri konu alıyor. Herşey bir ders ve tecrübedir sonunun nasıl bittiği önemli değildir alınan ders kadar . (Ayşenur Çakar)

    İçimdeki Ses PDF indirme linki var mı?

    Gaye Boralıoğlu - İçimdeki Ses kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İçimdeki Ses PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

    Kitabın Yazarı Gaye Boralıoğlu Kimdir?

    Tam adı Jülide Gaye Boralıoğlu olan yazar, Gönül ve Güneş Boralıoğlu’nun kızı olarak 22 Ekim 1963’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1980’de Ataköy Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden 1984’te mezun oldu. Yüksek lisansını yine aynı bölümden Sistematik Felsefe ve Mantık alanındaki çalışmasıyla 1986’da aldı. Gazeteci, reklam yazarı ve senaryo yazarı olarak çalışan yazar, ağırlıklı olarak senarist kimliği ile tanınmaktadır.

    1999’da Atıf Yılmaz yönetmenliğinde gösterime giren “Eylül Fırtınası”nın senaristliğini üstlenen Boralıoğlu, bu deneyiminden sonra televizyonun senaryo yazarına daha fazla kontrol imkanı verdiği düşüncesiyle, televizyon dizileri için yazmaya ağırlık verdi. Çeşitli kanallarda yüksek reytinglerle yayınlanan “Bir İstanbul Masalı”, “Hırsız-Polis”, “Üzgünüm Leyla”, “Zerda”, “Bıçak Sırtı,” “Bir Çocuk Sevdim” ve “Kapalıçarşı” gibi dizilerin senaryolarını yazdı. Eğitim seviyesi birbirinden çok farklı, geniş bir kitleye hitap edecek derinlikli senaryolar yazmanın kendisi için öncelikli olduğunu belirten yazar, aynı zamanda Senaryo Yazarları Derneği’nin (SEN-DER) kurucularındandır.

    Hepsi Hikâye, Meçhul, Aksak Ritim isimli üç eseri bulunmaktadır. On bir öyküden oluşan ilk eseri Hepsi Hikâye, Ekim 2001’de yayımlanmıştır. İsimsiz, tek bir kadın karakterin ağzından yazılmış bu öyküler, bu karakterin gündelik hayatla, yetişkin olma durumuyla, ilişkilerle ve kendine çizilmiş kimlik sınırlarıyla baş edemeyişini, absürde kayan bir mizah ile konu edinir. Hepsi Hikâye, Boralıoğlu’nun yeni dönem eserleri Meçhul ve Aksak Ritim’den farklı olarak görece iyi eğitim görmüş, orta gelir düzeyinde bir karaktere odaklanır.

    Meçhul ve Aksak Ritim, toplumun alt sosyo-ekonomik düzeyini oluşturan varoşlardaki akıllı ve çekici bireylerin bu özellikleri dolayısıyla içinde yaşadıkları topluluklar tarafından cezalandırmalarını konu edinir. Mart 2004’te yayımlanan Meçhul, Gaye Boralıoğlu’nun yakın arkadaşı ünlü fotoğrafçı Manuel Çıtak’ın 24 fotoğrafından yola çıkılarak soruların metne dökülmediği bir röportaj formunda yazılmıştır. Bu fotoğraflarda yer almayan, varoşlarda yoksulluk içinde büyümüş ve bir gün gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş İbrahim’i bulmak amacıyla yola çıkan iki gazetecinin İbrahim’in yakınları ile yaptığı hiç yayımlanmamış röportajlarından oluşur. İbrahim karakterine yakınları ve tanıdıklarının yüklediği doğaüstü özellikler itibariyle büyülü gerçekçiliğe, romanın başındaki “bulunmuş metin” takdimindeki dil itibariyle de masala yaklaşır. İbrahim’in uğradığı tacizler üzerinden ele alınan cinselliği, bastırılmış eşcinsel karakterlerin kurbanı olarak dışlanması ve içine karışmaya çalıştığı her topluluk tarafından cezalandırılması dolayısıyla da bir melodram olarak da okunabilir. Nisan 2004’te Selda Asal tarafından sanatçılara kendi sergilerini açabilme ve disiplinlerarası ortak sanat projeleri gerçekleştirebilme şansı vermek amacıyla kurulmuş Apartman Projesi’yle ortak olarak gerçekleştirilen bir etkinlik kapsamında Meçhul’de yer alan fotoğraflar Asmalımescit’te on beş gün boyunca projeksiyonla sergilenmiş, Zuhal Olcay ve Altan Erkekli ziyaretçilere kitaptan bölümler okumuştur.

    2009 Ekim’inde yayımlanan ve yine varoşlardan bir karakterin, on beş yaşındaki çiçekçi çingene Güldane’nin öyküsünü anlatan Aksak Ritim, Güldane’nin kendi cinselliğini keşfetmesini ve taksi şoförü Halil ile yaşadığı aşk/nefret ilişkisini konu edinir. Ölüm, kaza gibi konulara yaklaşımında büyülü gerçekçilik öğeleri barındıran roman, Güldane’nin cinselliğinin kontrolünü mahallenin genç erkeklerine düzenlediği mum ışığında soyunma gösterisi ile kendi eline alması açısından Meçhul’den farklılaşır. Ancak bu sefer de Güldane farkındalığının kurbanı olur, Meçhul’deki İbrahim gibi güzelliği, çekiciliği ve en önemlisi de aklıyla içinde yaşadığı topluluktan farklı olduğu için yine o topluluk tarafından yok edilir. Aksak Ritim, Notre Dame de Sion tarafından 2011 yılında Edebiyat Ödülü Mansiyonu’na layık görülmüştür.

    Gaye Boralıoğlu Kitapları - Eserleri

    • Dünyadan Aşağı
    • Alâmetler Kitabı
    • Mübarek Kadınlar
    • İçimdeki Ses
    • Aksak Ritim
    • Meçhul
    • Hepsi Hikâye
    • Haysiyet

    Gaye Boralıoğlu Alıntıları - Sözleri

    • "Bunlar, onların hikâyeleri, bizim değil. Gerçek diye bir şey yok bu dünyada, yazdığımız, yakıştırdığımız hikâyeler var yalnızca... Kendimize yeni bir hikâye yazacağız..." (Alâmetler Kitabı)
    • Safiye daha da deliriyor, üstünü başını paralamaya başlıyordu. Kimi gün ağzına lokma koymuyor, kimi gün on günün yemeğini tek öğünde tüketiyordu. (Aksak Ritim)
    • Sonra kadın döndü. Bir manken profesyonelliği ve zarafeti ile kapıya doğru, yani Necmettin'e doğru yürümeye başladı. Necmettin'in yüreği ağzındaydı. Ya kapıyı açarsa? Ama kadın kapıyı açmadı, onun yerine göğüslerinin üzerinden bağladığı havlunun düğümünü açtı ve ayaklarının dibine bıraktı. İşte o anda Necmettin aklının ucundan bile geçmeyecek bir gerçekle burun buruna geldi. Anahtar deliğinden gördüğü şahane kadın, bir erkekti! (Alâmetler Kitabı)
    • Ah ruhumun ince sesi, Ah rüyasına yattığım.Sen ve ben ikimiz, kayıp bir ülkenin mahzun çocuklaryız. Birbirimize yaslandık, böylece katlandık. Katlandık, katıldık, katılıp kaldık. Yıkıntılar arasında bulduk birbirimizi, toz duman. Senin gözyaşında çakıl taneleri, benim karnımda bir hançer. Ağrılarımıza yüz sürdük, terimizle şifa bulduk. İkiyken bir, birken çok olduk. (Alâmetler Kitabı)
    • “Eski sevgili, eski sevgilidir. Eskide kalması lazım. Yanında taşırsan birikir. İnsanın hayatta bir sürü eski sevgilisi oluyor.” (Hepsi Hikâye)
    • İnsan yaralı bir hayvandır. (Dünyadan Aşağı)
    • Ben orada onun istediği kadar vardım istediği sürece ve istediği şekilde vardım, yani aslında yoktum. (Dünyadan Aşağı)
    • Eski sevgili, eski sevgilidir. Eskide kalması lazım. Yanında taşırsan birikir. (Hepsi Hikâye)
    • Hayal etmek, yalnızlık gerektirir. (Alâmetler Kitabı)
    • "Zamanın ağırlığını meğer başkaları kaldırıyormuş insanın üzerinden..." (Alâmetler Kitabı)
    • Bazı insanlar hiç bir şey yapmazlar;sadece beklerler.Öyle kendilerini oradan oraya atmazlar,çabalayıp üzülmezler,kimsenin kapısını çalmazlar.Bu yüzden de hiç suratlarına kapı kapanmaz.Sadece beklerler.Öylece beklerler.Bekledikleri her ne ise genellikle hiç beklemedikleri zamanlarda onların ayaklarına gelir.Beklemedikleri bile gelir.Çalmadıkları kapılar durduk yerde açılır.Ben onlardan değilim. (Hepsi Hikâye)
    • Kalbin çok yumuşak Noni (Meçhul)
    • Ölümle doğum kolaydır. Bir anda doğarsın, bir anda ölürsün. Asıl mesele ikisinin arasında geçen zamanda. (Meçhul)
    • Ortalıkta dolaşan bir söz var, kime ait, bilmiyorum açıkçası: "Şöhret, insanın avam nezdindeki değeridir; itibar, seçkinler nezdindeki değeridir; haysiyet de kendi gözündeki değeridir." Genel olarak doğru görünüyor. (Haysiyet)
    • Yüzsüzlük öyle bir şey ki, ilk ortaya çıktığında başını ezmezsen salgın bir hastalık gibi yayılıveriyor insanlar arasında. Bir de baştakiler, büyükler böyle davranınca, diğer insanlar da şevkle taklide başlıyor. Normal şartlarda infiale neden olması gereken erdemsizlik, ahlâksızlık, üzerinde pek durulmayan, sıradan bir davranış oluveriyor. Haysiyet, nezaket, diğerkâmlık neredeyse tedavülden kalktı. (Mübarek Kadınlar)
    • "Derler ki her canlının kendi kokusu varmış. Çiçekler ayrı kokarmış, hayvanlar ayrı. Hele kadınlar... Her biri ayrı bir çiçeğin rayihasını taşırmış.' (Mübarek Kadınlar)
    • Yine de ikimiz bir noktalı virgül gibi bütünleşmiştik işte... Ben noktaydım; dünya hali içinde pek de kayda değer olmayan minnacık bir mühür. O virgüldü; durmadan arkasına yeni vagonlar eklenen, yoldan çıkmış bir cazibe treni. (Mübarek Kadınlar)
    • Birlikte hayallerimiz oldu. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan, gerçeğin o kadar uzağında ama yalnızca bizim olan, başka hiç kimsenin bilmediği ve ve bilemeyeceği hayallerimiz oldu. Aşk gibi bir şey işte. (Meçhul)
    • Ben hiç konuşmazsam ve bütün dünya gözlerini kaparsa o zaman, kimse ben var mıyım yok muyum bilemez. (Meçhul)
    • Koca kanatlı iki kuşun bir olup dünyanın başkentindeki iki büyük kuleyi yerle bir ettiği, Kandaharlı Fatima'nın burkasının altından hayatında ilk defa dudağına ruj sürdüğü, Filistinli Ziyad'ın karaciğerinin dört parmak altından vurulduğu, Picasso'nun Dört Kulaklı adlı tablosunu Diyarbakır'dan Kayseri'ye getiren getiren trenin raydan çıktığı, bütün lolita mankenlerin rüyalarında saçlarının arasına karafatmalar dolduğunu gördüğü gecenin sabahında, İbrahim ortadan kayboldu... (Meçhul)

    Yorum Yaz