diorex
Dedas

İçtihad Risalesi - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İçtihad Risalesi kimin eseri? İçtihad Risalesi kitabının yazarı kimdir? İçtihad Risalesi konusu ve anafikri nedir? İçtihad Risalesi kitabı ne anlatıyor? İçtihad Risalesi kitabının yazarı Bediüzzaman Said Nursî kimdir? İşte İçtihad Risalesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 15:03
İçtihad Risalesi - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Bediüzzaman Said Nursî

Yayın Evi: Söz Basım Yayın

İSBN: 9789756438664

Sayfa Sayısı: 176

İçtihad Risalesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İçtihad Risalesi Elfaz-ı Kur aniye ve tesbihat-ı Nebeviyenin lafızları camid libas değil, cesedin hayattar cildi gibidir; belki mürur-u zamanla cilt olmuştur. Libas değiştirilir; fakat cilt değişse vücuda zarardır. Belki namazda ve ezandaki gibi elfaz-ı mübarekeler, mana-yı örfilerine alem ve nam olmuşlar. Alem ve isim ise değiştirilmez.

İçtihad Risalesi Alıntıları - Sözleri

  • Zihinler maneviyata karşı yabanileşmiştir.
  • Za'f-ı imandan gelen ve menfî fikr-i milliyetten çıkan ve lisan-ı Arabîye karşı nefret ve za'f-ı imandan tevellüd eden meyl-i tahrib saikasıyla tercüme edip Arabî aslını terketmek, dini terk ettirmektir!
  • ... şu zamanda, medeniyet-i Avrupanın tahakkümüyle, felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla, şerâit-i hayât-ı dünyevîyenin ağırlaşmasıyla, efkâr ve kulûb dağılmış, himmet ve inâyet inkısam etmiştir. Zihinler mànevîyata karşı yabanileşmiştir.
  • Allahım! Esmâ-i Hüsnânın tecelliyâtına câmi' bir ayna oluşu sırrıyla, esmâ ve sıfâtının güzelliğine olan kudsî muhabbetinin envârı onda temessül eden, masnuâtının en ekmeli ve en bedîi, kemâlât-ı san'atının enmûzeci ve mehâsin-i nukuşunun fihristesi olması hasebiyle, masnuâtındaki san'atına olan kudsî muhabbetinin şuaları onda temerküz eden, mehâsin-i san'atının en âlî dellâlı, nukuşunun güzelliklerini ilân edenler arasında sesçe en yüksek oluşu ve kemâlât-ı san'atının en güzel medîhelerini dile getirişi sebebiyle, san'atının istihsânına muhabbet ve rağbetinin en latîf cilveleri onda tezâhür eden, Senin ihsânın olan mehâsin-i ahlâkın kâffesini ve eser-i fazlın olan letâif-i evsâfın hepsini câmi' olması sırrıyla, mahlûkatının güzel ahlâkına ve masnuâtının latîf evsâfına olan muhabbet ve istihsânının aksâmı onda tecemmu eden, Furkan'ında muhsinlerden, sâbirlerden, mü'minlerden, müttakîlerden, tevvâbînden, evvâbînden ve Kendini onlara sevdirdiğin ve muhabbetinle onları şereflendirdiğin bilcümle esnâf-ı ibâdın için doğru bir mihenk ve fâik bir mikyas teşkil eden, ve öyle bir mihenk ve mikyas ki, Senin habiblerinin imamı ve Senin mahbublarının seyyidi ve Senin dostlarının reisi olan Zâta, bütün ashâbına ve ihvânına, salât ve selâm et. Âmin, rahmetinle ey Erhamürrâhimîn. Not: Bu kısım kitapta Arap'ça olarak geçiyor.
  • Bütün kalbler, "Rabbimizin bizden istediği nedir?" diye merak ederdi.
  • Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, rehberimiz ferman etmiş ki: ﻛُﻞُّ ﺑِﺪْﻋَﺔٍ ﺿَﻠﺎَﻟَﺔٌ ﻭَﻛُﻞُّ ﺿَﻠﺎَﻟَﺔٍ ﻓِﻰ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ [ ( Her bid'at dalâlettir ve her dalâlet Cehennem ateşindedir.) (Müslim, Cum'a: 43; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Nesâî, Î'deyn: 22; İbni Mâce, Mukaddime: 6, 1; Dârîmî, Mukaddime: 16, 23; Müsned, 3:310, 371, 4:126, 127) ]
  • Nasılki bir hayvanın veyahut bir meyvenin derisi soyulsa, muvakkat bir zarafet gösterir; fakat az bir zamanda o zarif et ve o güzel meyve, o yabani ve paslı ve kesif ve ârızî deri altında siyahlanır, taaffün eder. Öyle de şeâir-i İslâmiyedeki tâbirat-ı Nebeviye ve İlâhiye, hayatdar ve sevabdar bir cild, bir deri hükmündedir. Onların soyulmasıyla, maânîdeki bir nuraniyet, muvakkaten çıplak -bir derece- görünür; fakat cildden cüdâ olmuş bir meyve gibi, o mübarek mânâların ruhları uçar, zulmetli kalb ve kafalarda beşerî postunu bırakıp gider.. nur uçar, dumanı kalır. Her ne ise...
  • Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem!" der. Cennet dahi ucuz değildir, mühim fiat ister. ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﻮِﻯ ﺍَﺻْﺤَﺎﺏُ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ ﻭَﺍَﺻْﺤَﺎﺏُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔِ ﺍَﺻْﺤَﺎﺏُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔِ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﻔَٓﺎﺋِﺰُﻭﻥَ [ Cehennem ehli ile Cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, muradına ermiş olanların tâ kendisidir. (Haşir Sûresi, 59:20) ]
  • Böyle ahmaklardan mühim bir mevkii işgal eden birisi demiş ki: "Biz, Allah Allah diye diye geri kaldık. Avrupa, top tüfek diye diye ileri gitti." "Cevâbü'l-ahmaki's-sükût" kaidesince, böylelere karşı cevab sükûttur. Fakat bazı ahmakların arkasında bedbaht gafiller bulunduğundan deriz ki: Ey bîçareler! Bu dünya bir misafirhânedir. Her günde otuzbin şahid, cenâzeleriyle "El-mevtü hak" hükmünü imza ediyorlar ve o dâvâya şehâdet ediyorlar. Ölümü öldürebilir misiniz? Bu şâhidleri tekzib edebilir misiniz? Mâdem edemiyorsunuz; mevt, Allah Allah dedirtir. Sekeratta Allah Allah yerine; hangi topunuz, hangi tüfeğiniz, zulümât-ı ebedîyi o sekerattakinin önünde ışıklandırır, ye's-i mutlâkını ümid-i mutlâka çevirebilir? Mâdem ölüm var, kabre girilecek; bu hayat gidiyor, bâki bir hayat geliyor. Bir defa top tüfek denilse; bin defa Allah Allah demek lâzım gelir. Hem Allah yolunda olsa; tüfek de Allah der, top da Allahu Ekber diye bağırır, Allah ile iftar eder, imsak eder.
  • Kur'an âyine ister, vekil istemez.
  • Kitablar, içtihadlar Kur'anın âyinesi, yahut dürbün olmalı. Gölge, vekil istemez o Şems-i Mu'cizbeyân.
  • Böyle ahmaklardan mühim bir mevkii işgal eden birisi demiş ki; "Biz, Allah Allah diye diye geri kaldik. Avrupa, top tüfek diye diye ileri gitti"
  • Acaba bu ehl-i bid'a ve doğrusu ehl-i ilhad, bu dinsizlikte hangi menfaati buluyorlar? Eğer idare ve asayişi düşünüyorlarsa; Allah'ı bilmeyen dinsiz on serserinin idaresi ve şerlerini def'etmesi, bin ehl-i diyanetin idaresinden daha müşkildir. Eğer terakkiyi düşünüyorlarsa; öyle dinsizler idare-i hükûmete muzır oldukları gibi, terakkiye dahi manidirler. Terakki ve ticaretin esası olan emniyet ve asayişi kırıyorlar. Doğrusu onlar, meslekçe tahribatçıdırlar. Dünyada en büyük ahmak odur ki, böyle dinsiz serserilerden terakki ve saadet-i hayatiyeyi beklesin. Böyle ahmaklardan mühim bir mevkii işgal eden birisi demiş ki: "Biz, Allah Allah diye diye geri kaldık. Avrupa, top tüfek diye diye ileri gitti." "Cevabü'l-ahmaki's-sükût" kaidesince, böylelere karşı cevab sükûttur. Fakat bazı ahmakların arkasında bedbaht gafiller bulunduğundan deriz ki: Ey bîçareler! Bu dünya bir misafirhanedir. Her günde otuzbin şahid, cenazeleriyle "El-mevtü hak" hükmünü imza ediyorlar ve o davaya şehadet ediyorlar. Ölümü öldürebilir misiniz? Bu şahidleri tekzib edebilir misiniz? Madem edemiyorsunuz; mevt, Allah Allah dedirtir. Sekeratta Allah Allah yerine; hangi topunuz, hangi tüfeğiniz, zulümat-ı ebedîyi o sekerattakinin önünde ışıklandırır, ye's-i mutlakını ümid-i mutlaka çevirebilir? Madem ölüm var, kabre girilecek; bu hayat gidiyor, bâki bir hayat geliyor. Bir defa top tüfek denilse; bin defa Allah Allah demek lâzım gelir. Hem Allah yolunda olsa; tüfek de Allah der, top da Allahu Ekber diye bağırır...
  • İşte en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda bir fiatla satılsa; elbette pek âli olan ve hakikat cevherine giden sıdk ve hak pırlantası o dükkâncının marifetine ve sözüne itimat edip körü körüne alınmaz.

İçtihad Risalesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Üstadın "Ictihad kapısı (günümüzde) kapalıdır, oraya girmeye 6 mani vardır" diyerek ictihad yapmayı güçleştiren sebepleri izah ettiği, risaledeki hayran olduğum bölümlerden biridir. Sonunda da sahabilerle ilgili ilave yapılmış, orası da çok güzel. (Spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum) kesinlikle okumamiş olanlara öneririm (Cansu Koc)

Kitabın Yazarı Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?

Bediüzzaman Said Nursî (Mart 1878, Bitlis - 23 Mart 1960, Şanlıurfa), İslam alimi, düşünürü.

1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır.

I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti. Savaş sırasında birçok öğrencisi ölmüş, kendisi ise gazi olmuştur. Başarılarından dolayı kendisine Harp madalyası verildi. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. 1922'ye kadar görevini yerine getirdi.

1923 yılında TBMM'nin daveti üzerine Ankara'ya gelen Nursî, Ankara'da aradığı atmosferi bulamaz. Van'a dönerek inzivaya çekilir ve daha sonraları bu dönüşünü Yeni Said'in başlangıcı olarak nitelendirir. Bu dönemde sosyal ve siyasi meselelerden uzaklaşır. En önemli vazifenin imanı kuvvetlendirmek olduğunu söyler. Şiddetle karşı çıktığı ama silah çekmediği Cumhuriyet idaresi tarafından bu dönem zarfında uzun yıllar sürgün, gözetim ve yer yer hapis hayatı yaşatılacak ve zorunlu ikamete tabi tutulacaktır. Büyük çoğunluğunun Isparta Barla'da yazıldığı Risale-i Nur külliyatının yazımı ve Nur Cemaati'nin oluşumu bu dönemde yaşanmıştır.

23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti.

Detaylı bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursî

Bediüzzaman Said Nursî Kitapları - Eserleri

  • Sözler
  • Gençlik Rehberi
  • Lem'alar
  • Namaz Risalesi
  • Hanımlar Rehberi
  • Asa-yı Musa (Büyük Boy)

  • İman ve Küfür Muvazeneleri
  • Hizmet Rehberi
  • Mektubat
  • Şualar
  • Barla Lahikası
  • Kastamonu Lahikası
  • Emirdağ Lahikası

  • İşaratü'l-İ'caz
  • Mesnevi-i Nuriye
  • Sikke-i Tasdik-i Gaybi
  • Zülfikar
  • Tılsımlar Mecmuası
  • Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
  • Muhakemat

  • Münazarat
  • Hutbe-i Şamiye
  • Divan-ı Harb-i Örfî
  • Sünnet-i Seniyye Risalesi
  • Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
  • Tabiat Risalesi
  • Münacat

  • Namaz ve Hikmetleri Risalesi
  • Miftahü'l İman
  • El-hüccetüz Zehra
  • Tiryak
  • Beyanat ve Tenvirler
  • Nur'un İlk Kapısı
  • Nur Aleminin Bir Anahtarı

  • Latif Nükteler
  • Ayet'ül Kübra
  • Otuz Üç Pencere
  • İman Hakikatleri
  • Haşir Risalesi
  • Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri
  • İhtiyarlar Risalesi

  • Meyve Risalesi
  • Sünuhat
  • Hastalar Risalesi
  • İhlâs Risaleleri
  • Uhuvvet Risalesi
  • Küçük Sözler
  • Vesvese Risalesi

  • Risale-i Nur'dan Dualar
  • Kader Risalesi
  • Yirmiüçüncü Söz
  • Risale-i Nura Giriş
  • Bediüzzaman Cevap Veriyor
  • Müdafaalar
  • İçtimai Dersler

  • Fihrist Risalesi
  • Asar-ı Bediiyye
  • Said Nursi'nin Kendi Dilinden Nesebi
  • Dersên Civakî
  • Telvihat-ı Tis’a
  • Mucizat-ı Kur`âniye Risalesi
  • İsm-i Âzam Risalesi

  • Mirac Ve Şakk-ı Kamer Risaleleri
  • Hakikat Nurları
  • Rahmet Ve Şefkat İlâçları
  • İçtihad Risalesi
  • Ene Ve Zerre Risalesi
  • Risale-i Nur Hakkında verilen Bir Konferans
  • Zühretünnur

  • Açıklamalı Cevşenü'l Kebir
  • Siracü'n-Nur
  • Hakkı Müdafaa Cephesi
  • Hutuvat-ı Sitte
  • Sevgi Risalesi
  • Hizmet Düsturları
  • Beş Risale

  • Mektubat Mecmuası-1 (Osmanlıca)
  • Mektubat Mecmuası 2 (Osmanlıca)
  • Eski Said Dönemi Eserleri
  • Mirkat-üs Sünnet
  • Mektubat (Osmanlıca - Orta Boy)
  • Ezkar-ı Nuriye
  • Hizbul Kur'âni Ekber ve Virdül Kur'âni Elazım

  • Bediüzzaman Said Nursi'nin İlk Dönem Eserleri
  • Tefekkürname
  • Mektubat Mecmuası 1. Kısım
  • Mektubat Mecmuası 2. Kısım
  • Şualar Mecmuası 2. Kısım
  • Tasavvuf Risalesi
  • Otuzuncu Lem'a Esma-i Sitte

  • Hikmetü'l-İstiaze Risalesi
  • Yirmi Dördüncü Söz
  • İçtihad Sahabe ve Cennet Risalesi
  • Münacat ve Hasbiye Risaleleri
  • Mi'rac Risalesi
  • Otuzikinci Söz
  • Nurlardan Seçmeler - 2

  • Beka-yı Ruh Melaike ve Haşr Risalesi
  • İkinci Şua - Tevhide Dair
  • Peyven Biçuk Peyva Bistu Seyemin Mektubata Bistemin
  • Medrese-i Yusufiye Risalesi
  • Sünuhat - Tuluat - İşarat
  • Emirdağ Lahikası Mecmuası Cilt -1
  • Nur Çeşmesi

  • Emirdağ Lahikası 2.cilt
  • Risale Günlüğüm
  • Keşfü'l-Envar Külliyatından Arabi İşaratü'l-İcaz Meal ve Şerhi 4
  • Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden Hulusi Ağabey'e Gönderilen ve Neşredilmeyen Mektuplardan 
  • Usko ja Ihminen
  • Viisaita Sanoja
  • Totuus Luonnosta

  • Yirmi Dördüncü Mektup
  • Risalei Nur Külliyatından Namaz
  • Fatiha Tefsiri
  • Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup
  • Risale-i Nur
  • İhlas ve Kardeşlik
  • On Birinci Söz'ün Şerhi

  • Ene Risalesi'nin Şerhi
  • Tesettür Risalesi
  • Hüve Nüktesi
  • Dua Risalesi
  •  Vesvese ve Hikmetü'l İstiâze Risâleleri
  • Sabır Risalesi
  • Risale-i Nur Külliyatından Misbahu'l-İman

  • Ehl-i Beyt Risalesi
  • Hastalar Risalesi ve Çocuk Taziyenamesi Risale-i Nur Külliyatından (Cep Boy)
  • Emirdağ Lahikası Mecmuası-3
  • Hukuk-u Valideyn (mini boy)
  • Makalât-ı Hulûsiyye - 2
  • İkinci Şua
  • Rîsaleya Lem'eyan

  • Rumuzat-ı Semaniye
  • Namaz Tesbihatı
  • Nurlardan Seçmeler -1
  • Hakikat Çekirdekleri
  • Türkçe Açıklamalı Kaside-i Celcelutiye ve Hizbü’l-Ekberi’n-Nuri
  • Namaz Risalesi
  • Mu'cizât-ı Ahmediye (asm) Risalesi

  • Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi
  • Hastalar Risalesi
  • Hutuvat-ı Sitte Risalesi
  • Risale-i Nur Külliyatından Aile Risalesi
  • Çekirdekler Çiçekleri
  • Müsbet Hareket
  • Risale-i Nur Külliyatı

  • Vesvese Bahsi

Bediüzzaman Said Nursî Alıntıları - Sözleri

  • Kelâmullah olan Kur'an o kadar hayatdar ve kıymetdardır ki, onu dinleyen, işiten kulakların adedini ve o kulaklara giren o kudsî kelimelerin sayısını, bütün denizler mürekkep ve melaikeler kâtib ve zerreler, nutfeler ve nebatlar ve kıllar kalemler olsa bitiremezler. (Latif Nükteler)
  • Mahlukatın en zalimi insandır. (Mesnevi-i Nuriye)
  • Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. (Hizmet Rehberi)
  • Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve taş-toprak hükmünde cansız bir insan olma ihtimalin var! (Otuz Üç Pencere)
  • Bununla beraber, meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malâyani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz ve malûmat ile vakit geçiriyorsun. (Namaz ve Hikmetleri Risalesi)
  • Evet, Kur'an der ki: "Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup denizler mürekkep olsa Cenab-ı Hakk'ın kelimatını yazsalar, bitiremezler." (Zülfikar)

  • Bedevîlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hâcâtını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş. (Hizmet Düsturları)
  • Kardeşlerimden rica ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudûr eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve "Haysiyetime dokundu" demesinler. Ben, o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim. (Medrese-i Yusufiye Risalesi)
  • Her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Hâlık'ımız bize ihsan ediyor; tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek; ne kadar hilâf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlâkını bozmak ve meyûsane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasâret ederiz, kıyâs edilsin. (Meyve Risalesi)
  • . Ey göz, güzel bak! (Küçük Sözler)
  • Bir sinek, elime kondu. Emanetullah olan gözünü, yüzünü, kanatlarını güzelce temizlemeye başladı. Bir neferin mîrî silâhını, elbisesini güzelce temizlediği gibi, sinek de temizliyordu. Nefsime dedim: "Bak!" Baktı, tam ders aldı. O sinek ise, mağrur ve tenbel nefsime hoca ve muallim oldu. (Latif Nükteler)
  • ...mahlûkatın sıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzûr-u Rahmân'a gitmek; bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki bir saadettir. (Tiryak)
  • حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ Onun bekası bize yeter" dedim. (Şualar)

  • "İhtiyarın cüz'î ise; kendi mâlikinin irâde-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayât-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise; Kur'ân'ın güneşi altına gir, îmanın nuruyla bak ki; yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur'ân, birer yıldız misillû sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır." (Ayet'ül Kübra)
  • Ey rahmet ve keremi, sonsuzluğa uzanan bütün ümitlere tükenmez bir hazine olan ve her ne halde olunursa olunsun Kendisinden asla ümit kesilmeyen yüce Recâ (Açıklamalı Cevşenü'l Kebir)
  • Tevafuk birkaç cihette bir şeyi gösterse, delalet derecesinde bir işarettir. Bazan bir tek tevafuk, bazı karainle delalet hükmüne geçer. (Latif Nükteler)
  • İşte enva-ı dalalet derecatına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki hikmet-i Rabbaniyeye ve dünyanın bekasındaki makasıd-ı Sübhaniyeye zarar verdiği için ehl-i isyana ve ehl-i dalalete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcudat kızıyor, mahlukat öfkeleniyor. (İman Hakikatleri)
  • Hem kat'iyyen biliniz ki; bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. (Hanımlar Rehberi)
  • Artık bütün insanları kardeş yaparak yemyeşil cennetlerin nurlu ufuklarından esen refah ve saadet, huzur ve asayiş rüzgârıyla dalgalanan âlemşümul bir bayrak altında toplayacak olan yegâne kuvvet, İslâmdır. Zira beşeriyetin bugünkü hali, tıpkı İslâmdan evvelki insan cem'iyetlerinin acıklı halidir. Bunun için insanlığı o günkü ebedî felâketten kurtaran İslâm, bugün de kurtarabilir... (Nur Aleminin Bir Anahtarı)
  • Zira bir müslimin herbir sıfatı İslâmiyetten neş'et etmek lâzım gelmez. (Muhakemat)

Yorum Yaz