İki Gözüm Türkçe - A. Yağmur Tunalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İki Gözüm Türkçe kimin eseri? İki Gözüm Türkçe kitabının yazarı kimdir? İki Gözüm Türkçe konusu ve anafikri nedir? İki Gözüm Türkçe kitabı ne anlatıyor? İki Gözüm Türkçe PDF indirme linki var mı? İki Gözüm Türkçe kitabının yazarı A. Yağmur Tunalı kimdir? İşte İki Gözüm Türkçe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: A. Yağmur Tunalı
Yayın Evi: Hülbe Yayınları
İSBN: 9786054873036
Sayfa Sayısı: 336
İki Gözüm Türkçe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türkçe, evde, sokakta, okulda konuşulan hâliyle, canlı ve güçlü edebiyâtıyla, her bakımdan işlenmişliğiyle bir büyük dünya dilidir. Yeni zamanların bütün gelişmelerini anlamaya, anlatmaya, yorumlamaya yeten bir dünya dilidir. İlim ve sanat dili hâline gelmiş, yüksek kültür yaratmış, büyük bir târihin içinde parlayan, büyük bir milletin dilidir. Unutulmamalıdır ki kimlik bir kültür işidir ve dil ekseninde oluşur.
Sağlam bir dil edinmeyen nesillerde millî kimliğin edinilmesi ve savunulması mümkün değildir. Dile dikkatsizlik milletin varlığına kayıtsızlıktır.
Bu kitabın anlatmak istediği budur. Yeni zamanların tâbiriyle “farkındalık” yaratmak mecbûriyetinde bulunduğumuz en köklü meselemizin Türkçe olduğunu düşündürmekdir.
İki Gözüm Türkçe Alıntıları - Sözleri
- " Fuzuli Türkçe Divanı'na başlarken; ... dediği bugünün diliyle şudur: Ey Arab, Acem ve Türklere feyz veren Tanrım! Sen Arab milletini dünyanın en fasih konuşan milleti yaptın! Acem fasihlerinin sözlerini ise, İsa Peygamberin nefesi gibi, cana can katan güzelliğe ulaştırdın! Ben Türküm ve Türkçe söylemek istiyorum! Benden iltifatını esirgeme Ya Rabbi! İşte diline Türkçe değildir denen bu büyük sanatkar ... "
- Bilen yapar, bilmeyen yıkar.
- "Okumuş yazmış gençliğin kendi dillerini anlamaz ve konuşamaz olduklarını, kelime ve mefhum kıtlığı içinde ve seviyesi düşmüş, şaşkın, buhranlı bir lisanın enkazı altında ne gülünç hale geldiklerini elbette bilmelisiniz. Hususi kültüre sahip olanlar istisna edilirse, gençlik gruplarının Türkçe konuşmak imtiyazına malik olanı kalmamıştır" ...
- "Öncelikle Türkçe ve her şeyden önce Türkçe"
- Milli takım kaptanı Nihat Kahveci İspanya'ya gitti. İlk izne gelişinde, "İspanyolca bilmeyene sâhada pas vermekte bile gönülsüzler, tez zamanda dilimi geliştirmek zorunda kaldım" dedi. Kanına dokunmuş olacak ki "Bize gelenleri niçin Türkçe öğrenmeye mecbur tutmuyoruz?" dedi.
- ...Çinli filozof Konfüçyüs (d. M.Ö. 551) de kendisine sorulan "Bir milleti idâre etmek durumunda olsaydınız ilk önce ne yapardınız?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Dili düzenlerdim. Dil düzgün olmazsa söylenilen söz, demek istenilen değildir; söylenilen söz demek istenilen değilse, yapılması gereken yapılmaz; gereken yapılmazsa ahlâk ve sanat yozlaşır; ahlâk ve sanat yozlaşırsa, adâlet yolunu şaşırır; adâlet yolunu şaşırırsa insanlar güçsüzlük ve şaşkınlık içinde aylak olurlar. Onun için söylenilen sözü doğru söylemeli. Bu her şeyden mühimdir."
- "Üslup ve ifâden çok tatlı. Fakat yaşın ve neslinizin kültür terbiyesi yüzünden Türkçeyi parmağında oynatacak kuvvete gelmediğin için ifâde ve üslübu kuvvetli muharrirleri okumalısın. İnşallah ben sana lisan bakımından istifâde edebileceğin kitaplardan göndereceğim."
- Çocuklarımız Türkçe sevgisiyle, bilgisiyle yetişecekler. Başka yol yoktur. Unutmayalım, dil bütün bir millettir. Dil sevgisi öncelikle kendi kültürünün sevgisini doğurur. Bütün bir millî târih, bu dil sevgisi penceresinden çocuğa göz kırpar.
- "... bütün tabelalar, levhalar, reklam afişleri o ülkenin dilindedir."
İki Gözüm Türkçe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İki Gözüm Türkçe-A. Yağmur TUNALI: İyi ki okudum dediğim kitaplardan bir tanesi oldu. Kitap, dil yozlaşmasının dozunun iyice arttığı günümüzde, yazarımızın dil hassasiyeti ile güzel dilimiz Türkçenin bir çığlığı olmuş. Kitap Şuuru Hareketine teşekkür ediyorum. Kitap ‘Sözbaşı’ yazısından sonra “ Dil Dikkati”, Türkçenin Sesi” ve “Dil Kimliğimiz İse Kimliksizleşiyoruz” bölümlerinden oluşuyor. Güzel Türkçesiyle öne çıkmış Nihat Sami Banarlı, Samiha Ayverdi, Yahya Kemal Beyatlı, Fuzuli, Ali Şir Nevai vb. birçok şair ve yazarla yazdıklarını örneklendiriyor. Özellikle ‘ses’ üzerinde durarak; dilin ‘milli’ özelliğinin sadece kelime zenginliği olmadığını, bunun yanında da çeşitli milletlerle (19.yy.a kadar Fars ve Arapçanın; sonrasında sırasıyla Fransızca ve İngilizcenin) etkileşimimiz ile edindiğimiz sözcüklerin Türk hançeresiyle kendimize özgü söyleyişimizin de dil zenginliği olduğunu ifade ediyor. O kelimelerin artık Türkçe olduğunu üzerine basarak ifade ediyor. Örneğin; aslı Türkçe olmayan, yüzyıllar boyunca Türkçeleştirdiğimiz ‘hayat’ kelimesini dilimizden çıkardığımızda onunla beraber birçok deyim ,atasözü, yan anlam, mecaz anlam da dilimizden çıkıyor. Dilimiz altın çağını, Osmanlı Türk Devleti’nin(yazarın deyimiyle)son yılları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yaşıyor. Sonrasında dile ehemmiyet veren yazar, şair ve aydınlarla bu süre 1950’li yıllara kadar devam ediyor. Sonrasında (sanki bir güç özellikle ister gibi) dilimiz zenginliğinden sürekli uzaklaşırken; dilimizi en güzel şekilde seslendirmesi gereken, televizyonlarda sürekli halkın gözü önünde olan sunucuların, siyasetçilerin, sanatçıların, sporcuların dil hassasiyeti olmamasından yakınıyor. Dilimizin kimliğimiz olduğunu, dil hassasiyeti olmayan milletlerin yaşayamayacağını belirtiyor. İki Gözüm Türkçe kitabını, birçok yerinde altını çizerek okudum. Yüzyıllar boyunca dünyaya hükmeden atalarımızın bunu sadece yalın kılıçla yapmadıklarını gördüm. Dilimizin, diğer dillerle etkileşimi sonucunda, ‘boynuz kulağı geçer’ hesabı dünyada zaman içinde ikinci dil seviyesinde olduğunu öğrendim. Son elli yılda dilimizin özellikle bozulduğunu, bunun önüne geçmenin tek yolunun da Türkçe hassasiyeti ile olacağını öğrendim. “ Dilini bozmakla her şeyini bozacağını, zihin ve gönül dünyasının boşlukta yüzeceğini göremeyen nesillerin” yetişmemesi için Türkçe konusunda herkesin hassas olması gerekiyor. Özellikle haber sunucularının, yazar ve şairlerin, öğretmen ve akademisyenlerin, devleti ve kurumları yönetenlerin bu hassasiyeti yaşayarak göstermeleri gerekiyor. Dil hassasiyeti olan her kesimden insanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşüyorum. Unutmayalım “Türkçemiz kadar Türk’üz”. #kitapsuuru (Müslüm Köse)
Türkçe hassasiyeti günümüzde bırakın ilgi görmeyi tuhaf karşılanır oldu. Üniversite okuduğum şehirde bir lokanta vardı ismi " Girin Chicken Yiyin" her gördüğümde nasıl kızardım anlatamam. "Bu nasıl isim ben burda yemek yemem." dediğimde "Sen de amma takıntılısın." derlerdi. Takıntılıyım, bu takıntıysa kabul ediyorum. Her yer, her kurum güzelim Türkçemi bozmak için yarış halinde sanki... Reklam tabelaları, levhalar, şirket isimleri, plaza dilleri( uydurukça), televizyon kanalları... Saymakla bitmez. Bu manzara rahatsız edici değil mi sizce de? Türkçeyi düzgün konuşmayan insanı dinlemek, düzgün yazılmayan bir yazıyı okumak size de işkence gibi gelmiyor mu? Sn. Yağmur Tunalı uzun zamandır spor programlarını sessiz izlediğinden bahsetmiş. O kadar hak verdim ki o bozuk Türkçeleri duymaktansa izlediğinden zevk almamayı tercih etmesine. Türkçeyi güzel kullanma dediğimizde ilk akla sunucular gelirdi. Şimdi bu "Türkçe Katliamı"nda başı çekiyorlar. "Önceden ne güzel konuşuyordun bilerek mi yapıyorsun?" diyesi geliyor insanın. Sn. Tunalı Öz Türkçe, Arı Türkçe gerekçesiyle yüz yıllardır dilimize yerleşen kelimelerin atılmasına da karşı çıkmış. "Bu kelimeler bizim ata sözlerimize, deyimlerimize girmiş artık bizim olmuş kelimelerdir" fikrini savunmuş. Ben de bu fikrin her daim savunucusuyum. Bir temizlik yapılacaksa şu "uydurukça" dediğimiz kelimeleri atsın birileri... Sn. Tunalı'nın hassasiyeti beni gerçekten hayran bıraktı. Kelimelerin söylenişlerinde vurgunun önemini öyle güzel açıklamış ki artık bu konu benim de hassas noktalarımdan biri. Son olarak değinmek istediğim konu Türk kelimesinin kimlere nasıl söylendiği ve nasıl söylenilmesi gerektiği meselesi." Türk, Türk'tür" diyor sn. Tunalı, "Sen Konya Türk'ü, Kayseri Türk'ü mü diyorsun ki Azerî Türk'ü, Kazak Türk'ü diyorsun?" demiş." Ne diyeceğiz o zaman" diyenlere "Azerbaycanlı, Kazakistanlı de" diye de eklemiş. Elçibey'e mülakat için giden TRT görevlisi Azerîce konuşun demiş. Bunun üzerine Elçibey sormuş. "Beyefendi, siz benim konuştuklarımı anlıyor musunuz?" "Evet, tabii." demiş TRT çalışanı. Ben de sizin konuştuğunuzu anlıyorum. Buraya kadar mutâbık mıyız? Konuştuğunuz dilin adı ne?" "Türkçe" Cevap muazzam; "İkimizin de anadili bu. O zaman neden sizinkine Türkçe diyorsunuz da bana "Azerîce konuş" diyorsunuz?" Diyecek hiçbir şey yok bunun üstüne... KitapSuuru (Selcen Ece)
A. Yağmur Tunalı - İki Gözüm Türkçe: Bilmeyenler için A. Yağmur Tunalı, farklı yönleriyle (edebiyatçı, şair, yazar, senarist) tanınan, güzel Türkiyemizin kıymetli entelektüellerinden biridir. Türk'e ve Türkçe'ye sevdâlı, hayatını Türk'e ve Türkçe'ye adayan Yağmur Tunalı'nın "İki Gözüm Türkçe" isimli kitabını Oğuzhan Saygılı hocamın vesilesiyle okumuş bulunmaktayım. Yahyâ Kemal'in "Bu dil (Türkçe) ağzımda annemin sütüdür" dizeleriyle başlayan kitap, 336 sayfa ile Kubbealtı Yayınları'nın (vakfının) bir markası olan Hülbe Yayınları'ndan çıkmıştır. A. Yağmur Tunalı, Türk dilini dünü ve bugünü ile ele almış; Türkçe'yi nasıl yozlaştırdığımızı ve hâfızalardan silmeye çalıştığımızı, Türk dilini öteleyerek aslında kendi benliğimizi ve kimliğimizi ötelediğimizi, Türk dilinden uzaklaştıkça aslında kendi kültürümüzden uzaklaştığımızı adım adım, kendi hayatından ve bizim görmek istemediğimiz gördüklerinden yola çıkarak anlatmaya çalışmıştır. Kendisinin defâlarca bâhsettiği "Bırakınız bir Nef'î, Bâkî, Fuzûlî şiirini, Yahyâ Kemal şiirini doğru okuyacak üç beş isim bulamayacağımız" günümüz Türkiyesi, sanırım yaşadığımız mes'elenin ciddiyetini ortaya koymak için yeterli bir sebep olarak görülmektedir. Ziyâ GÖKALP, Türkçe'nin en güzel dil olduğu ve yeni sözcük üretmede halkın yollarının benimsenmesi gerektiği düşüncesindedir. Bunu şu dizeleri özetler niteliktedir: Güzel dil Türkçe bize Başka dil gece bize İstanbul konuşması En saf en ince bize Yine Türkçe ile ilgili kaygılarından ve çalışmalarından tanıdığımız Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, bizi Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar götürecek dilin 'Türkçe' olduğunu söylemiştir. A. Yağmur Tunalı'nın İki Gözüm Türkçe isimli kitabında siyasetten eğitim öğretime, futboldan sanata, gündelik yaşamdan televizyon ve radyo programcılığına kadar hayatın tüm alanlarında Türkçe'nin nasıl katledildiğini, buna nasıl göz yumulduğunu/göz yumulmak zorunda bırakıldığını ve 40-50 sene içerisinde iki gözümüz Tükçe'nin nasıl kör edildiğini okuyacaksınız. Sözde milliyetçilerimizin(!?) bile Türkçe'yi doğru düzgün konuşup yazamadan nasıl bir 'Türk Birliği'nden (Tûran) bahsettiklerini anlamış değilim. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun gibi Türkçe alanında çalışmaları olan akademisyenleri okuyanlar/takip edenler böyle bir birleşmenin yalnızca dil ile sağlanacağının farkına varmışlardır. Birleştirici tek unsur dildir, yani Türkçe'dir. Günümüzde sıkça duyduğumuz "yerli ve millî" ifadesinden çok uzakta olduğumuzun kitabın sayfalarını çevirirken daha kolay anlaşılacağını umuyorum. Hâsılı, edebiyatta, müzikte, tiyatroda, eğitim ve öğretimde, siyasette ve sosyal hayatta, köyde ve şehirde Türkçe'ye ve Türk kimliğimize sahip çıkmalı; millî ve yüksek kültürümüzle aslında olması gerektiği gibi yaşamalı/yaşatmalıyız. Mes'ele hayata ve dile, aslında Türk'e ve Türkçe'ye Ömer Seyfettin'in baktığı gibi bakabilmektedir. Son olarak kitapta yayınevinin baskısından kaynaklı olduğuna adım gibi emin olduğum "konservatuar" kelimesinin YANLIŞ yazıldığını belirtmek isterim. Doğrusu "KONSERVATUVAR"dır. Tıpkı "laboratuar"da yapıldığı gibi.. Doğru olan "LABORATUVAR"dır. #YağmurTunalı #İkiGözümTürkçe #KitapŞuuru #kitapsuuru #OğuzhanSaygılı #KitaplarlaSöyleşi (Özkan KAYA)
İki Gözüm Türkçe PDF indirme linki var mı?
A. Yağmur Tunalı - İki Gözüm Türkçe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İki Gözüm Türkçe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı A. Yağmur Tunalı Kimdir?
1955 yılında Kayseri'nin Yahyalı ilçesinde doğdu. Orta öğrenimini Niğde, Kayseri ve Samsun’da tamamladı. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde başladığı yüksek öğrenimini, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Fransız Filolojisi’nde bitirdi.
Yazı hayatına şiirle başladı. Şiirin yanında, deneme, tenkit, tanıtma ve mensur şiirler yayınladı. Yazdıkları Türk Edebiyatı, Hisar, Töre, Divan, Türk Dili, Doğuş, Milli Kültür, Milli Eğitim ve Kültür, Ülkü Pınarı, Erguvan, Sözcü, Hamle ve benzeri pek çok dergi ile Tercüman başta olmak üzere çeşitli gazetelerde yayınlandı. Bu yazıları, ciltler dolduracak hacimdedir.
1985 yılına kadar pek çok derginin kurucuları ve yayınlayıcıları arasında yer aldı. Başbakanlık bağlı kuruluşlarında basın müşaviri ve yayıncı olarak çalıştı. Kültür Bakanlığı Danışma Kurulları’nda görev aldı. 12 Eylül 1980 öncesinde, bir grup arkadaşıyla profesyonel anlayışta bir tiyatroyu kurup üç yıl yönetti. 1986 yılında TRT’ye intisab etmesinden itibaren, daha çok radyo ve televizyon için yazdı. Metin Yazarı, senarist, sunucu, yapımcı ve yönetmen olarak 3000’den fazla programa imza attı.
A. Yağmur Tunalı Kitapları - Eserleri
- Gittiler
- Kavga Günleri 1968-1980
- İki Gözüm Türkçe
- Devler Geçti Bu Yollardan
- Melal Burcu
- Bittiği Yerde Başlar
- Bilge Tonyukuk 1
- Bilge Tonyukuk 2
A. Yağmur Tunalı Alıntıları - Sözleri
- Yakasını üçkağıtçılara, şarlatanlara ve demagoglara kaptırmış toplumdan... Sağırlardan, kulaklarını tıkamışlardan, gözlerini başarılıdan çevirenlerden bir şey beklediğim yok. Ve, herkese kendi utancı yeter, kimseyi utandırmaya hevesim yok. (Devler Geçti Bu Yollardan)
- Şu sağır yeryüzü işitmez beni, Feryadımı dokuz göğe söylerim. (Melal Burcu)
- Milliyetçiler, nereden bakılırsa bakılsın, memleketin ağır günlerinin garantisidir. Onların değeri zor zamanlarda belli olur.. (Kavga Günleri 1968-1980)
- Fikret, tipik bir muhalifti. Çok zaman ''naif''ti; naifliğinden beklenmeyecek şekilde , yerleşik değerlere apaçık düşmanca tavır sergilemeyi seçmişti. (Gittiler)
- Dünyanın en zor işlerinden biri haklı olabilmektir. (Devler Geçti Bu Yollardan)
- Müzik, her şeyden önce bestekâr demektir. Bestekâr yetişmediği yerde müziğin devamlılığı biter. (Gittiler)
- Ezel diyarından evvelce geldim, Semada hükmettim, yerde serildim, Apansız kendimi bir el'de buldum, Mecnun oluverdim Leyla içinde Sırça sarayları yıktım elimle, Kainata otağ kurdum halimle Sırrımı söyledim amma dilimle, Mahremiyet durur hala içinde. (Melal Burcu)
- Sanatkarı anlamak çetin meseledir. (Gittiler)
- Marifet iltifata tabidir, Müşterisiz meta zayidir. (Devler Geçti Bu Yollardan)
- Çocuklarımız Türkçe sevgisiyle, bilgisiyle yetişecekler. Başka yol yoktur. Unutmayalım, dil bütün bir millettir. Dil sevgisi öncelikle kendi kültürünün sevgisini doğurur. Bütün bir millî târih, bu dil sevgisi penceresinden çocuğa göz kırpar. (İki Gözüm Türkçe)
- "Üslup ve ifâden çok tatlı. Fakat yaşın ve neslinizin kültür terbiyesi yüzünden Türkçeyi parmağında oynatacak kuvvete gelmediğin için ifâde ve üslübu kuvvetli muharrirleri okumalısın. İnşallah ben sana lisan bakımından istifâde edebileceğin kitaplardan göndereceğim." (İki Gözüm Türkçe)
- "Öncelikle Türkçe ve her şeyden önce Türkçe" (İki Gözüm Türkçe)
- Marifet iltifata tâbi'dir, Müşterisiz meta' zâyîdir. (Devler Geçti Bu Yollardan)
- ...Çinli filozof Konfüçyüs (d. M.Ö. 551) de kendisine sorulan "Bir milleti idâre etmek durumunda olsaydınız ilk önce ne yapardınız?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Dili düzenlerdim. Dil düzgün olmazsa söylenilen söz, demek istenilen değildir; söylenilen söz demek istenilen değilse, yapılması gereken yapılmaz; gereken yapılmazsa ahlâk ve sanat yozlaşır; ahlâk ve sanat yozlaşırsa, adâlet yolunu şaşırır; adâlet yolunu şaşırırsa insanlar güçsüzlük ve şaşkınlık içinde aylak olurlar. Onun için söylenilen sözü doğru söylemeli. Bu her şeyden mühimdir." (İki Gözüm Türkçe)
- ... iki farklı güzelliği birbirinin düşmanı gibi göstermek ve birini sevebilmek için öbüründen nefret etmek gerektiğini gençliğe benimsetmek... (Devler Geçti Bu Yollardan)
- Sovyet sisteminin en belirgin özelliklerinden biri, mikro milliyetçilikleri sonuna kadar teşvik etmesiydi. (Gittiler)
- Prensip, bir dava adamının şaşmaz çizgisidir. (Gittiler)
- Büyük insanlar için hayat, ciddiye alınmış bir oyun olmaktan ibarettir. (Gittiler)
- "... bütün tabelalar, levhalar, reklam afişleri o ülkenin dilindedir." (İki Gözüm Türkçe)
- Bilen yapar, bilmeyen yıkar. (İki Gözüm Türkçe)