İki Satır, İki Satırdır - Edip Cansever Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İki Satır, İki Satırdır kimin eseri? İki Satır, İki Satırdır kitabının yazarı kimdir? İki Satır, İki Satırdır konusu ve anafikri nedir? İki Satır, İki Satırdır kitabı ne anlatıyor? İki Satır, İki Satırdır PDF indirme linki var mı? İki Satır, İki Satırdır kitabının yazarı Edip Cansever kimdir? İşte İki Satır, İki Satırdır kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Edip Cansever
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750850523
Sayfa Sayısı: 304
İki Satır, İki Satırdır Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Edip Cansever’den Alev Ebüzziya’ya, bir tutkunun mektupları İki Satır, İki Satırdır
1962-76 yıllarında yazılmış 123 mektuptan oluşan kitapta sadece Alev Ebüzziya arşivindeki Edip Cansever mektupları yer alıyor, Alev Ebüzziya’nın Cansever’e karşılık verdiği mektuplarsa saklanmadığı için bulunmuyor.
Fransa’da Türk edebiyatı alanında doktora çalışması yapan Habil Sağlam’ın yayına hazırladığı İki Satır, İki Satırdır kitabında Edip Cansever’i Kapalıçarşı’daki dükkânın asma katında şiir yazarken; Sinematek salonunda film izlerken; Beyoğlu gecelerini beyaz kadehlerle parlatırken; “Sevgili Alevci”den mektup getirecek “şişman postacı”yı beklerken; Memet Fuat’ın Yeni Dergi’sine şiir verirken; ülkenin siyasal-toplumsal sorunlarıyla ilgilenirken; Şişli’deki evinde, Fenerbahçe dalyanındaki yazlığında dostlarını ağırlarken; Bebek’e taşındığı ilk günlerin izlenimlerini, duygulanımlarını yazarken; Beyoğlu pasajlarından Boğaz’a çıkarken, göğe, denize, bakarken görüyoruz.
Şairin mektupları şiirine dâhil…
İki Satır, İki Satırdır modern şiirimizin bir büyük ustasının iç dünyasını önümüze koyuyor. Edip Cansever’in en üretken döneminde, Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1966), Kirli Ağustos (1970), Sonrası Kalır (1974), Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) kitaplarının oluştuğu yıllarda yazılmış mektuplar bize çok şey söylüyor. Cansever deyişiyle söylersek, “şairin kanı”yla yazılmış her bir mektupta şairin yaşamıyla şiirinin iç içe oluşu hemen göze çarpıyor. Gönlünden geçenleri, sıkıntıları, düşleri, amaçları dile getirişinde; günlerini kimlerle, nasıl geçirdiğini anlatışında; kısacası sözü kâğıda her döküşünde şiirle yaşadığını, özgün buluş ve söyleyişler geliştirdiğini görüyoruz.
Yer yer okuru büyüleyen, şiirsel gerilim yüklü mektuplardan oluşan bir kitap İki Satır, İki Satırdır. Sevdaya tutulmuş bir şairin yarattığı samanyolu.
İki Satır İki Satırdır Kitabından Bazı Satırlar:
“İki satır, iki satırdır, Alev reis! Biz ki, çoğu zaman iki satır için yaşıyoruz. Kimi zaman da kelime kelime, harf harf bakarız bu iki satırlara.”
“İster seramik yap, ister kendini koy dünyaya. İkisi arasında büyük bir fark mı var sanıyorsun? Ben seni, acıyı sevgiye dönüştüren; korkuyu cesarete, çirkini güzele çeviren usta bir simyacı olarak görüyorum.”
“Ne sıkıntıyı düşünüyorum bugün, ne ölümü. Dünya beyaz, ben beyazım. Ve insanlar koro halinde şiirlerimi okuyorlar bana. Bense serserinin biriyim. Kafamın içi yanmış yemek kokuyor. Allahtan yanımda değilsin bugün; dudaklarına bakar da, bir hafta sokağa çıkamazdım sonra.”
“Neden her sabah sabah olur. Ben ellerime bakarım, gözlerime. Yazılı kâğıtsız bir dünyada yaşamayı düşlerim hep. Dünyanın en güzel dilekçeleri yıldızlardır, en güzel makbuzlar yeni kesilmiş yaşlı ağaçlardır, en güzel senetler o gün sevdiğim biriyle buluşacağım saattir. Ben mektubum, kitabım, boşluğa içinden giydirilmiş kahverengi bir eldivenim.”
“Dün gece bir transatlantik geçti, İstanbul bir başka yere göç ediyor sanırdın.”
“Seni sevmeyi dünyanın en güzel şiiri yapacağım.”
İki Satır, İki Satırdır Alıntıları - Sözleri
- Yer kalmadı acıya ülkemizde
- İnsan durup durup arkasına bakıyor. Belki de birinin bizi çağırması mevsimidir bu , kimbilir.. (...) bütün tanrılar (en çok da sıkıntı tanrısı) tırnaklarını deniyor etimizde. Tadını bilmediğimiz, renk dışı, öyküsü yarım kalmış bir et yığını bu..
- var mıydık belki biraz
- Var mıydık belki biraz!!!!
- Beraberliğimizden öyle bir şey yaratacağım ki, bunu tanrılar bile kıskanacak.
- Hayır, beni sevmenden korkmuyorum. Beni sevmemenden korkuyorum.
- “Yağmurdan çok, beni yağmur yağmış günlerin hatırlanması ıslatır.”
- Yorgun, yenik dönmüşüm artık kendime. Anılarla çoğalan ihtiyarlara benziyorsun biraz...
- Ben sevilmek için değil, sevmek için yaşıyorum.
- ''Acıyı yaşamıyanlarda kişilik olmaz'' demiş bir ozan.
- Ve ben kötüyüm biraz. Ama gülmek istiyorum bugün.
- "İnsan ancak kendine alışır gibi aşılabilir bir insana."
- "Hayat bitirilmemiş sevgidir."
- “Var mıydık? Belki... biraz”
- "Hayat, önümüzde duran, yaşamaya hazırladığımız korkunç bir güzellik olsa gerek."
İki Satır, İki Satırdır İncelemesi - Şahsi Yorumlar
" AZAR AZAR OKUYACAKTIM Ama dayanamadım. kendime verdiğim sözü tutamadım. Ön balkona çıktım çayımı aldım, iki MİNGUS albümünü telimden dinlerken bitivermiş. Adam harap etmiş kendini... Diyor ki bir mektubun son iki paragrafında; "Biliyor musun, seni düşünmekten başka hiç bir şey heyecanlandırmıyor beni. Sinemada, Boğaz'da küçük bir odada... Her yerde seninle olmak istiyorum sadece seninle. Ve kendi kendime bir söz veriyorum, SENİ SEVMEYİ, DÜNYANIN EN GÜZEL ŞİİRİ YAPACAĞIM. Beraberliğimizden öyle bir şey yaratacağım ki, bunu tanrılar bile kıskanacak" Şair bu mektupların çoğunda en güzel şiirlerini yazmış bu sevdanın. Okurken ben yaralandım yer yer. Benim ergenlikten gençliğime giden yolda, bir Camus, bir Sartre bir de Edip CANSEVER vardı. Şairin gezdiği her yerde benim de gezmişliğim var. Sadece onun Alkole boğulduğu mekanlara hiç girmedim. Elbette o mekanların isimlerini biliyorum. Bu kadar alkol almasaydı, 60 yaşına ulaşamadan ölür müydü? Aşık olmasa bu kadar intihar sayılacak kadar alkol içer miydi? Aşk ve Alkol olamadan bu şiirler yazılır mıydı? Bu mektuplar şiirlerinden daha fazla etkiledi beni..." Alıntıdır. Via: Kartal Yolcu (kedilerin,kaktüslerin, İstanbul un babası) Babalar günün kutlu olsun. (Asya)
Edip Cansever'in dünyaca ünlü seramik sanatçısı Alev Ebüziyya'ya yazdığı 123 mektubun bir araya getirilmesiyle oluşan bu kitap çok özenli bir çalışmanın ürünü. Aşk, sevgi, umutsuzluk, hüsran ve pek çok şey satırlarda karşımıza çıkıyor. Kitabın hazırlanmasında değerli bir emek sarf eden Habil Sağlam'a ve bu mektupların yok olmasına izin vermeyen Alev Ebüziyya'ya teşekkür ederim. Okunmaya değer bir kitap. (Y. Serkan Tuncer)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki 1960-70’li yıllarda sosyal medya olsaydı böyle bir eser vücuda gelmeyecekti. Hatta mesajıma neden geç cevap veriyorsun, görüldü atıyorsun gibi klişeler daha o yıllarda popüler olacaktı. Çünkü insan aynı. Bunu mektupları okurken farkediyorsunuz. Gelgelelim kitaba. Nazım’ın Piraye’si, A. Arif’in Leyla’sı, Edip’in Alev’i... Merhaba Alev, Sevgili Alev, Alev Reis, Alevci..! Bağlanma, ait olma, tutunma ihtiyacının mutlak örneği: Aşk. Hele bir de platonikse bir şair yaratabilir. Türk Edebiyatının en güçlü kalemleri neden hep erkeklerdir? Çünkü kadınlar rahim dışında da doğurgan olmuşlardır. Zulmederken bile. Edip Cansever şiire ve sırılsıklam sevdiği Alev Ebuzziya’ya yazdığı mektuplara sığınır. Yazma serüveninin en bereketli dönemini bu yıllarda sergiler, birçok eserini bu 14 yılda yayınlar. Sürekli yazsa da yazdığı kadar mektup almaz. Alev Hanım 1967 yılında Danimarka’da David Siesby ile evlenir. Edip Cansever onu sevmeye, yazmaya devam eder. Ömrü içki masalarında kahırla geçer. “Masa da masaymış ha” dizesi buradan gelir. Hayret ettiğim şey şu ki Alev Hanım bu mektupları yayınlama cesaretini nasıl gösterebilmiş? Kendisini suçlayacağımızı bildiği halde. Size bir şair mi armağan ettim diyor. Kitabı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. (Soner Aydın)
İki Satır, İki Satırdır PDF indirme linki var mı?
Edip Cansever - İki Satır, İki Satırdır kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İki Satır, İki Satırdır PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Edip Cansever Kimdir?
Edip Cansever (8 Ağustos 1928–28 Mayıs 1986), Türk şair.
8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi.
Yaşamı
İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini "İkindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama sevinciyle bakan bir gencin avarelikleri, duyguları ön plandaydı. 1951'de "Nokta" dergisini çıkardı. Bu dergi genç şairlerle ve yazarlarla tanışmasını sağladı. İlk kitabından 7 yıl sonra yayınladığı "Dirlik Düzenlik" bu dönemin ürünüdür. Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen, özlü bir söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan, toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum görüldü. 1957'de yayınlanan "Yerçekimli Karanfil" ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi dönemin sanat yayınlarında şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şiirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. "Dize işlevini yitirdi" gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. "Nerde Antigone", "Tragedyalar", "Çağrılmayan Yakup" bu dönemin ürünleri. Yine de İkinci Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Çok farklı imgeler kullanırken bile düşünce öğesini gözardı etmedi. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi. Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu.
Eserleri
Şiir Kitapları
İkindi Üstü (1947)
Dirlik Düzenlik (1954)
Yerçekimli Karanfil (1957)
Umutsuzlar Parkı (1958)
Petrol (1959)
Nerde Antigone (1961)
Tragedyalar (1964)
Çağrılmayan Yakup (1966)
Kirli Ağustos (1970)
Sonrası Kalır (1974)
Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)
Sevda ile Sevgi (1977)
Şairin Seyir Defteri (1980)
Yeniden (1981)
Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
İlkyaz Şikayetçileri (1984)
Oteller Kenti (1985)
Hikaye,Roman
Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra, 1987)
Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar. Hazırlayan: Devrim Dirlikyapan. Yapı Kredi Yayınları, 2009.
Ödüller
1958 Yeditepe Şiir Armağanı: "Yerçekimli Karanfil"
1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü: "Ben Ruhi Bey Nasılım"
1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü: "Yeniden"
Edip Cansever Kitapları - Eserleri
- Yerçekimli Karanfil
- Gelmiş Bulundum
- Sonrası Kalır 1
- Sonrası Kalır 2
- Bezik Oynayan Kadınlar
- Ben Ruhi Bey Nasılım
- Öncesi de Kalır
- Şiiri Şiirle Ölçmek
- Gül Dönüyor Avucumda
- Şairin Seyir Defteri
- Seçme Şiirler
- Karanfil Elden Ele
- Sevda ile Sevgi
- Çağrılmayan Yakup
- İlkyaz Şikayetçileri
- Oteller Kenti
- Kirli Ağustos
- Umutsuzlar Parkı
- Sonrası Kalır
- Tragedyalar
- Petrol
- Nerde Antigone
- Dirlik Düzenlik
- İki Satır, İki Satırdır
- Yer Çekimli Karanfil
- İkindi Üstü
Edip Cansever Alıntıları - Sözleri
- Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi. Sıkılmak iyi baylar Biz hazır tuttukça böyle İçi yangında alev alev Dışı buz tutmuş kalplerimizi.. (Seçme Şiirler)
- Biz bu şafak vaktinin neresindeyiz Öyle bir umut gibi gelip geçecek Yalnızım, yalnızsın, bize kim gülümseyecek. (Şairin Seyir Defteri)
- İçimde yaz kırıkları. (Sonrası Kalır 2)
- “Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin bir gülümseme gibi bulacağım kendimi” (Kirli Ağustos)
- Bir canavar gibi düşünün isterseniz Herkes kendi düşündüğüyle kalacak. (Umutsuzlar Parkı)
- Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere Ortada bir masa Yanda bir kapı Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel Sabah. Duvarda gün tanrıları Rezeneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden Görünür ama görünmez (Nerde Antigone)
- Ne geçmişteydi ne gelecekte İki düş parçasının kesiştiği yerde (İlkyaz Şikayetçileri)
- Kimseye bir şey söylemedim Ama bir daha gelmedi Ne sevgi, ne nefret, önceleri bir şey duymadım Sadece gelsin istedim Uyanık bekledim Gelsin istedim Ama bir daha gelmedi (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Güneşle karışıvermiş Kırın içinde ne varsa Öyle gürültüsüz ferah Sıcak sıcağına dünya. (Dirlik Düzenlik)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz (Tragedyalar)
- Ben kendimi koruyordum Sanki bir çaresizlikten ödünç aldığım kendimi... (Çağrılmayan Yakup)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz. (Tragedyalar)
- Renklerin gözleri var bakışlarımızı buluyor (Öncesi de Kalır)
- Şurayı götürün dedim onlara Buraya da, burayı da Alın götürün dedim Çimenlerin tirşe buğusu üstünden Tirşe buğunun düşlere değen üstünden Düşlerin ayçiçeği giysilerinin üstünden O zaman anlatırım dedim onlara Pencere önümün niye uçtuğunu. (İlkyaz Şikayetçileri)
- olmaz ki, kimse kimseyi sevemez. ama hiç kimse. (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Hayır, beni sevmenden korkmuyorum. Beni sevmemenden korkuyorum. (İki Satır, İki Satırdır)
- Saadet saadet evlerinde Saadeti sevmez Ibrahim'ler Ablası var saçları sıcakta Çözülmüş buzlar gibi akar (Dirlik Düzenlik)
- Biliyor musun ? az az yaşıyorsun içimde.. (Gelmiş Bulundum)
- Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba. Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem. Ama elimden ne gelir. Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki. (Şiiri Şiirle Ölçmek)
- “Yağmurdan çok, beni yağmur yağmış günlerin hatırlanması ıslatır.” (İki Satır, İki Satırdır)