diorex

İkinize de Yer Var - Marquis de Sade Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İkinize de Yer Var kimin eseri? İkinize de Yer Var kitabının yazarı kimdir? İkinize de Yer Var konusu ve anafikri nedir? İkinize de Yer Var kitabı ne anlatıyor? İkinize de Yer Var kitabının yazarı Marquis de Sade kimdir? İşte İkinize de Yer Var kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 22:00
İkinize de Yer Var - Marquis de Sade Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Marquis de Sade

Çevirmen: Yaşar İlksavaş

Yayın Evi: Oğlak Yayıncılık

İSBN: 9799753293494

Sayfa Sayısı: 174

İkinize de Yer Var Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ömrünün büyük bir kısmını hapishaneler ve akıl hastanelerinde geçiren, yazdıkları ve efsaneleşen yaşamıyla sadece "sadizm" kavramına ismini vermekle kalmayıp, kendisinden sonraki edebiyatı ve felsefeyi de derinden etkileyecek tartışmaların önünü açan Marquis de Sade'ın bütün hikâyeleri, "Oğlak Klasikleri"nde iki cilt olarak, Yaşar İlksavaş'ın çevirisiyle yer alıyor.

Marquis de Sade'ın "Bütün Hikâyeleri"nin ilk cildi İkinize de Yer Var, cüretkârlığı ve güçlü mizahıyla, Decameron tadında keyifli olduğu kadar, sarsıcı bir okuma deneyimi sunuyor.

"Kendisinden söz etme fırsatı bulacağımız Matmazel de Villeblanche 'doğadaki sapmalar arasında o yarı filozofları, hiçbir şey anlamaksızın her şeyi incelemeye, çözümlemeye çalışan o yarı filozofları en fazla düşündüren, onlara en garip gelen, belli yapıda ya belli yaradılıştaki kadınların kendi cinsiyetlerindeki insanlara karşı duydukları o tuhaf istektir' diyordu. (…) 'Sappho'nun çok öncesinde ve sonrasında bize bu tür fantezileri, bu tür tercihleri olan kadınları sunmamış ne tek bir ülke, ne de tek bir kent vardır evrende.' (…) İster öğüt, ister eğitim, ister organın niteliği ya da kanın kaynaması (Madras'ta doğmuştu) ya da doğanın dürtüsü deyin, Matmazel de Villeblanche erkeklerden nefret ediyordu. İffetli kulaklar safoculuk sözünden ne anlıyorsa kendini tümüyle ona kaptırmış, hazzı yalnızca kendi cinsiyetindeki insanlarda buluyor, Aşk'tan duyduğu nefreti Venüs'ün tanrıçalarında gideriyordu. (…) Çılgınlıkların en büyüğü doğanın bize verdiği eğilimlerden dolayı yüzümüzün kızarmasıdır' diyordu. 'Tuhaf zevkleri olan bir insanla alay etmek, en az tek gözlü ya da topal doğmuş bir insanla alay etmek kadar barbarcadır ve bu aptallara mantıklı ilkeleri anlatmaya kalkışmak da yıldızların akışını durdurmaya çalışmaktan pek farklı değildir.

İkinize de Yer Var Alıntıları - Sözleri

  • İnsan kendi mutluluğunu nasıl ailesinin mutsuzluğu üzerine kurabilir ki!
  • Çılgınlıkların en büyüğü doğanın bize verdiği eğilimlerden dolayı yüzümüzün kızarmasıdır.
  • Tuhaf zevkleri olan bir insanla alay etmek, en az tek gözlü ya da topal doğmuş bir insanla alay etmek kadar barbarcadır ve bu aptallara mantıklı ilkeleri anlatmaya kalkışmak da yıldızların akışını durdurmaya çalışmaktan pek farklı değildir.
  • Çılgınlıkların en büyüğü doğanın bize verdiği eğilimlerden dolayı yüzümüzün kızarmasıdır.
  • “Atasözünün de dediği gibi yapraktan korkan ormana girmez.”
  • Tuhaf zevkleri olan bir insanla alay etmek, en az tek gözlü ya da topal doğmuş bir insanla alay etmek kadar barbarcadır.
  • Yaşamınızı düzene sokmak için buraya bakın; ve onun yaşamını tanıyın, sonuna şaşırmayacaksınız.
  • İyi yetiştirilmemiş insanların en büyük kusurlarından biri, habire görüşler ileri sürmeleri, soluk alıp veren canlılar üzerine dedikodu yapmaları, sağa sola kara çalmaları, boşboğazlıktan bir an olsun kendilerini alamamaları, üstelik de bunları hiç tanımadıkları kimselerin yanında yapmalarıdır.
  • Az bir umudu bile olsa hiç intihar eder mi insan?
  • Çamura saplanan arabaya bağlı atlar hareket etmeyince.... "Sayın, Piskopos siz burada bulunduğunuz sürece atlarım yerinden kımıldamayacaktır.” “Neden ki?” “Çünkü sizin yüceliğinizden dolayı yanınızda kesinlikle küfür edemem bu hayvanlara “ “Peki ,peki der yumuşak huylu piskopos” “Küfür edin evladım küfür edin ama AZCIK ! “
  • Her şey alışmaya bakar. İnsanın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.
  • Gençlerin eğitiminde bilgece davranma ilkesine yeterince yer verilmiyor, onlara ne içinde yaşadıkları dünya yeterince tanıtılıyor ne de birlikte yaşayacakları insanoğlunun namı üzerine, kaliteleri üzerine yeterince bilgi veriliyor.
  • ‘Tuhaf zevkleri olan bir insanla alay etmek, en az tek gözlü ya da topal doğmuş bir insanla alay etmek kadar barbarcadır ve bu aptallara mantıklı ilkeleri anlatmaya kalkışmak da yıldızların akışını durdurmaya çalışmaktan pek farklı değildir.’
  • ''Bir şeyin tadına bakmadan taraf tutmanın ön yargıdan öteye geçemeyeceğini düşünüyorum da...''

İkinize de Yer Var İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bayram tatili sırasında ,çok araştırmadan aldığım kitabın, bir sayfalık hikayelerini okumaya başladıktan sonra şaşkınlıkla kapağına bakma ihtiyacı hissetim ,hayır! Boccaccio 'nun Decameron'u değildi. Bir benzerlik vardı, o da Oğlak Yayınlarına ait olmalarıydı. Ancak Boccaccio'nun 100 hikayeden oluşan Decameron adlı "eseri" 1349- 1353 de yazılırken Sade'nin bu hikayeleri 1700'lü senelerin sonlarında yazılmış. Kısa ve komik hikayelerle başlayan kitap ileride rahatsızlık veren erotik hikayelere dönüşüyor. Tavsiye etmem. Açıkçası SADİZM'e adını veren yazarın hayatı kitaptaki hikayelerden çok daha ilginç . Asıl adı Sade Kontu Donatien –Alphonse –François ,Erotik yapıtlarıyla sadizm terimine adını veren Fransız yazardır. Lanetli yazarların ilki sayılmaktadır ( ecrivainsmaudits ) Yapıtlarında suç işlemeye neden olsa bile bütün güdülerin özgür bırakılması gerektiğini savunmuştur. Orduya katıldı. 1763’de yarılıp Paris Yüksek Mahkeme Başkanının kızı ile evlendi ve üç çocuğu oldu. 1768’de Rose Keller olayı nedeniyle aldığı cezası bitince La Coste’taki şatosuna çekildi. Para bulmak amacıyla Marsilya’ya gitti ama burada da yaşamı ve alışkanlıkları yüzünden tutuklandı. Kaçarak La Coste’daki şatosunda yeniden karısıyla bir araya geldi. Zevklerini paylaşmaya başlayan karısıyla genç kız ve erkekleri şatolarında alıkoydular. Komşuların şikayeti üzerine baldızıyla İtalya’ya kaçtı . Bir dizi skandal sonrasında Paris’te tutuklandı ve hapsedildi. Cezaevinde sıkıntı ve öfkesini ,yazdığı erotik romanlarla ve oyunlarla giderdi. Bir kitabında ateistliğini açıkladı. 1784 2te Bastille nakledildi. (Sodom’un 120 günü ya da Çapkınlık okulu ) cinsel sapkınlığın her türlüsüne yer veriyordu. 1789’daki Bastille baskınında pencereden mahkumları katlediyorlar diye bağırdığı için 1790’a kadar Charenton Akıl Hastanesi’nde kaldı .Serbest kalınca oyunlarını beş oyunu kabul edilmesine rağmen sahneye konmadı . 1801’de yeniden akıl hastanesine kondu . Bütün baskılara rağmen hastalara rol vererek oyunlarını hastanede sergiledi. On cilt olarak düşündüğü tamamladığı cildi ,başka el yazmalarıyla birlikte oğlu tarafından yakıldı . Sade kimilerine göre insan kılığında bir şeytan , kimilerine göreyse arzuların dizginlerinden kurtulmasını savunan bir özgürlük savaşçısıydı. (CEM AKDAG)

Genel bir değerlendirme yapacağım. Bence yalnızca de Sade nin değil hiç bir yazarın kişiliğini yazdıklarıyla anlayamayız. Üstelik De Sade nin yazdıkları herkesin okuyabileceği cinsten şeyler değil. Çoğu insanın kendisi hakkında bildiği tek şey internette karşınıza çıkan sadizmin isim babası olduğu. Halbu ki anlattığı şeyler avrupanın yıllar önce, bizim ise son 20 yıl içinde yoğun olarak yaşamaya başladığımız gerçekler. İnsanın içinde olan, uyuyan bastırılan bastırılması gereken toplumsal çöküşün ispatı gerçekler. De Sade hakkında ki yorumları okuyunca toplumumzun bir kısmının Kemal Sunal filmlerine karşı bakışı geliyor aklıma. Şaban ismi o kadar yapışmış ki canlandırdığı karakterlere, Niyazi karakterini canlandırdığı filmin adı bile Atla Gel Şaban kalmış. Ve Kemal Sunal filmi sevmeyenlerin en büyük argümanı bazen saf bazen uyanık olan bu karakterlerin isminin neden şaban olduğudur. O filmlerin anlattıklarının önemi yoktur onlar için. Üstelik bu filmlerdeki çoğu karakterin adı şaban bile değildir. Umarım meramımı anlatabilmişimdir. Saygıyla (Canefşân Çelebi)

Kitabın Yazarı Marquis de Sade Kimdir?

Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu:maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat'ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı. Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Sodom'un 120 Günü'nü hapishanede yazmıştır. Bir diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.

Marquis de Sade Kitapları - Eserleri

  • Yatak Odasında Felsefe
  • En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan
  • Erdemle Kırbaçlanan Kadın
  • Aşkın Suçları
  • Tanrıya Karşı Söylev
  • Sodom

  • Ensest
  • Juliette - Erdemsizliğe Övgü
  • Romanlar Üzerine Düşünceler
  • Dolandırıcılar
  • Can Çekişen Ateist
  • İkinize de Yer Var
  • Aşkın Hazları

  • Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret
  • Karıma Mektuplar
  • Aşkın Suçları
  • Sade'ın Kayıp Günlüğü
  • Ernestine
  • Kadercilik
  • Çaresizlik

  • İçimdeki Giz
  • Dişi Kartal, Matmazel
  • Tanrıça
  • Sadist
  • Juliette 2: Suç Kardeşliği

Marquis de Sade Alıntıları - Sözleri

  • "Kadınlar... Yapmacık, kıskanç, buyuran, koket ya da sofu... Kocalar... Alçak, sadakat duygusundan uzak, acımasız ya da despot, işte, yeryüzündeki bütün insanların özeti Madam, anka kuşunu bulacağınızı hiç ummayın." (Aşkın Suçları)
  • Ahlaksız olmayı seviyorum, erdemli olmaktan her zaman nefret etmişimdir. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
  • Ey bahtsız insanlık! Senin o kendini beğenmişliğin seni nasıl bir zırvalama derecesine getirdi! (Tanrıya Karşı Söylev)
  • İsteklerimizi en iyi şekilde belirleyen ihtiraslar, Tanrı’nın buyruklarına karşı geldiği sürece çekicidirler, ya da en azından bazı budalalar bunun böyle olduğuna inandırmaya çalışırlar bizi, ama bu, temelde, imgesel bir zincirin çeşitli yanıltılarla en güçlüyü esir etme isteğidir aslında. (Erdemle Kırbaçlanan Kadın)
  • ahlakın dine değil dinin ahlaka dayanması gerektiğine inanmış olduğumuz bir yüzyılda ahlaka uygun bir din gerek, ahlaklı geliştirebilecek, onun kaçınılmaz devamı olabilecek ve ruhu yücelterek, onun günümüzde tapılan biricik put olan bu değerli özgürlük düzeyinde sürekli kalmasını sağlayabilecek ahlaka sahip bir din gerek (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • XV. Louis nedensiz yere birini öldüren Charolais isimli bir adama, "Sizi affediyorum," demişti, "ama sizi öldürecek kişiyi de affedeceğim." Cinayete karşı çıkartılacak bütün kanunların temelinde bu yüce ilke olmalıdır. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)

  • Ölmek, düşünmeyi, hissetmeyi, zevk almayı, acı çekmeyi bırakmaktır: fikirlerin de seninle birlikte yok olacaktır; acıların ve zevklerin mezarda senin peşinden asla gelmez. (Tanrıya Karşı Söylev)
  • insan konuştuğu zaman hiçbir şey öğrenemez, yalnızca dinleyerek kendini yetiştirebilir;işte bu yüzden gevezeler genelde budala olur (Romanlar Üzerine Düşünceler)
  • • “ Bağlanan kadının vay haline! İnsanın tek bir âşığı bile olsa özgürlüğünü kaybeder...” (Yatak Odasında Felsefe)
  • İnsanların hataları bana onu tanımayı öğretiyor. İnsan yasalar ya da doğanın kendisine dayattığı boyunduruklardan ne kadar uzaklaşırsa onunla ilgili araştırma o kadar ilginç oluyor. (Ernestine)
  • Dindir ruhumun fırtınasını, güzelim... Benimkinin şahlandığını göreceksin... Ben bu tutkulu şahlanışta birçok çılgınlığın kaynağını... (Dişi Kartal, Matmazel)
  • Doğa insanın edepli olmasını amaçlasaydı, onu kesinlikle çıplak doğurmazdı… (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • Hiçbir insan yüreği , böylesi bir kötülüğü planlamış olamaz . (Karıma Mektuplar)

  • İyi niyetli bir ateist yoktur. Kibir, dik kafalılık, tutkular işte insanın kalbinde ve aklında durmaksızın yeniden canlanan tanrıyı yok eden silahlar bunlardır. (Aşkın Suçları)
  • Böylesi bir boş vermişlik, cehaletten ileri geliyor olsa gerek. (Dolandırıcılar)
  • Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak “sadizm”e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. (Ensest)
  • yeniden köle olmaktansa bin kez ölmeyi tercih etmeliyiz (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • Dinler despotizmin beşikleridir. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)
  • Ben acı çekmenin ne demek olduğunu iyi bilirim” diye cevapladı düşünür edasıyla, “ve kimsenin desteğine ihtiyaç duymam. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
  • Bu bana ders olsun , bu hep aşırı sevmekten ... Buna hep çok çabuk boyun eğdiğimiz için sevgililerimizin saygısını yitiriyoruz ... Ah Luxeuil , keşke beni daha çok sevmiş olsaydınız , keşke sizi daha yavaş sevmiş olsaydım . (Dolandırıcılar)

Yorum Yaz