diorex
Dedas

İman ve Küfür Muvazeneleri - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İman ve Küfür Muvazeneleri kimin eseri? İman ve Küfür Muvazeneleri kitabının yazarı kimdir? İman ve Küfür Muvazeneleri konusu ve anafikri nedir? İman ve Küfür Muvazeneleri kitabı ne anlatıyor? İman ve Küfür Muvazeneleri kitabının yazarı Bediüzzaman Said Nursî kimdir? İşte İman ve Küfür Muvazeneleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 15:02
İman ve Küfür Muvazeneleri - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Bediüzzaman Said Nursî

Yayın Evi: Söz Basım Yayın

İSBN: 9799756438489

Sayfa Sayısı: 245

İman ve Küfür Muvazeneleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyada ve ahirette mutluluğu kazanmanın yolları,iman neler kazandırır inançsızlık neye mal olur ? Kader nedir ? Kur'an ve felsefenin mukayesesi İmanla ve Allah'ın emirlerine uygun bir hayatla dünyada cennete döner, inançsızlık ve Allah'a isyan ise insanın dünyasınıda cehenneme çevirir. Kısacası, "Kimin için Allah var , ona herşey var. Ve kimin için yoksa herşey ona yoktur, hiçtir."

İman ve Küfür Muvazeneleri Alıntıları - Sözleri

  • Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.
  • "Fenalığı kendinden, iyiliği Allah'tan bil"
  • . Zerrat-ı kâinat adedince, "Elhamdülillah, Eşşükrülillah" .
  • "Fenalığı kendinden, iyiliği Allah'tan bil"
  • İnsan zayıftır;belaları çok.Fakirdir;ihtiyacı pek ziyade.Acizdir;hayat yükü pek ağır. Eğer Kadir’i Zülcelal’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa,vicdanı daima azap içinde kalır.
  • Madem eşya var ve sanatlıdır. Elbette bir ustaları var.
  • Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
  • Faniyim ,fani olanı istemem . Acizim , aciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim gayr istemem, isterim fakat bir yar-ı bâki isterim. Zerreyim fakat bir şems-i Sermed isterim. Hiç ender hiçim fakat bu mevcudatı birden isterim.
  • Evet, gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez.
  • "__Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır."
  • Kadere iman eden kederden kurtulur.
  • "...Çünkü;insan bütün kâinatla alâkalıdır."
  • Bir maksud ki, fenada mahvoluyor; o maksudu istemem. Çünkü faniyim, fâni olanı istemem; neyleyeyim?..
  • Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki : "Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahmân'a teslim eyledim, gayr istemem! İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç-ender hiçim, fakat bu mevcûdâdı umumen isterim."

İman ve Küfür Muvazeneleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap hakkında hak ettiği şekilde nasıl konuşulur bilmiyorum. O derece saygı duyduğum içeriklere sahip bir eser. Said Nursi’nin ilminden çok bahsedilir evet ama ben bu kadar faydalı olacağını tahmin etmiyordum. Bu risalesinden okuduğum ilk kitap ve ben hâlâ öğrenmem gereken, bilmediğim çok fazla şeyin olduğunu fark ettim. Sadece bu kitaptan çıkardığım notlar o kadar fazla ki insana “tamam ya ben öğreneceğimi öğrendim,” dedirtmesi gereken yerde “ hayır daha fazla şey öğrenmeliyim, bu yeterli değil,” dedirtiyor. Manevi anlamda eksiklikleri vardır herkesin. İnanç meselesinde özellikle çok vardır bence. Bilirsin evet ama sadece bildiğinle kalırsın bazen. Dini çok şey bilirdim ama bunların bana çok yararı olmuyordu. Bildiklerimden dolayı sevinç duymuyor, hayatımı onlarla değiştiremiyor, şekillendiremiyordum. Bilmek yeterli olmuyormuş, maneviyatı kavramak gerekiyormuş; misâllere ihtiyacım varmış. Said Nursi de (Allah rahmet eylesin) temsili hikayecikleri, misalleri ile bana çok yardımcı oldu. Tabiatın güzelliğinden, tabiattaki düzenden, Rabb’in nakışlarından çok bahsedilir evet. Tabiat çok çok harika ve insana sunulmuş. Böyle harika bir eser aczi fakrı hadsiz insana sunulmuş. İnsan bununla şereflenmiş ve bununla Halık’ının şu dünyadaki misafiri olmuş. Ne büyük bir şeref… Rabb ki kendisinden bahsedilince kalbimiz ürperir, korkarız; bize ne derece üstünlükler vermiş ve bizler düşünmeden, gözlemlemeden bunu fark edemeyiz. “Evet, insan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu hâlde, sermayesi hiç hükmünde bir şey... Hem nihayetsiz musibetlere maruz olduğu hâlde, iktidarı hiç hükmünde bir şey. Adeta sermaye ve iktidar dairesi, eli nereye yetişirse oraya kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belaları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir. İşte bu derece aciz ve zaif, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere ‘ibadet, tevekkül,tevhid, teslim’; ne kadar azim bir kâr, bir saadet, bir nimet olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derkeder.” Evetttt! Beni gerçek anlamda olduğumdan farklı birisi yapan, aklımı başıma fark ettirecek şekilde aldıran o harika paragraf bu. Daha niceleri var ama en önemlisi benim için bu. Bende sadece kavram olarak karşılığı olan fiillerin aslında bana verilen âlâ nimetler olduğunu gördüm. Evet ben ki aciz bir kulum, Rabb bana bu nimetleri veriyor karşılık istemeden ve bu nimetlerin beni Onun rızasına, cennetine ulaştıracağını da söylüyor, işte bir diğer lütfu Rabb’in… Tevekkül, inanç, tevhid, namaz, ilim, düşünmek, görmek, anlamak, duymak… bunlar sadece kavram olarak kalmamalı. Çünkü bizler gibi aciz ve nefsinin kölesi olan insanlara verilen üstünlük ancak bu kavramların anlamını kavramakla, onları hakkıyla hayatımızda yaşatmakla sağlanabilir. Diğer önemli şey de Kur’an’ın içindeki kutsal mânâlar… Kur’an’ın olduğu ortamda saygıyla otururdum ve sebebi çevremdekilerin öyle yapması, öyle nasihat etmesiydi. Kur’an zaten neden sunulmadan saygıyı hak ediyor. Ama benim saygım söyleyeceğim nedenlerden dolayı fazlasıyla arttı. Artık Kur’an’ı gördükten sonra bir saygı beni ele geçiriyor. Kur’an sadece okuduğumuz ayetlerden ibaret değil. Ve sadece okumakla anlaşılacak bir kitap değil. Her bir ayeti insanı insan yapan, insana kendisini bulduran ki kendini bulan Rabb’ini bulur, kalbe gerçek huzuru veren, başına gelen her şeyin az çok sebebini kavramasını sağlayan, insana aczini ve fakrını fark ettirdiği gibi üstünlüğünü ve şerefini de idrak ettiren, binlerce belaya ve kötülüğe karşı onu koruyan, yanında olan bir Rabb’in varlığını fark ettiren nice paha biçilmez hikmetlerle dolu Kur’an… Ve bu mânâlar, hikmetler okunmadıkça, düşünülmedikçe, benimsenmedikçe, kılavuz edinilmedikçe insanı yine bildiğiyle bırakır. Yararını dokundurtmaz. İşte bunun için sürekli düşünmek, araştırmak gerekir. Bu mânâlar bizi en son nereye götürür; Rabb’in kuluna olan sonsuz sevgisine, merhametine, lütfuna… İnsan ancak bunla huzur bulur, tamamlanır. İşte yine Said Nursi’nin ilmi yardımcı olacak bu konuda. Ah Rabbim senin kullarına olan sevgini fark ettiren Said Nursi kuluna rahmet etmen en büyük dualarımdandır. Daha fazla şey söylemek isterdim ama her türlü yetersiz kalacak biliyorum. Lütfen elinize geçerse okuyun. Evet dili ağır, anlamını bilmeyeceğiniz çok kelime var ama bunlar engel olmasın. Her türlü okumaya değer. Çok zorlandım başlarda ama inatla bırakmadım iyi ki de inat etmişim. Tavsiye üzerine risaleden ilk okuduğum kitap bu. Herkesin Said Nursi’nin ilminden faydalanması umuduyla… Allah ondan razı olsun. (Zehra’)

O AYRILMAZ KIRMIZI SEVGİLİ !: Benim hikayem seninle başladı.. Aczine tahammül edemiyor ve imanın tüm gücünü dem ve damarlarında hissetmek istiyorsan ; ne duruyorsun kardeşim ? " Çünkü sen, çendan nefsin ve suretin itibarıyla hiç hükmündesin. Fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kainatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcudatın belagatlı bir lisan-ı natıkı ve şu kitab-ı alemin anlayışlı bir mütalaacısı ve şu tesbih eden mahlukatın hayretli bir nazırı ve şu ibadet eden masnuatın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin. " İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. { Necm, 53/39 } (` F)

Kitabın Yazarı Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?

Bediüzzaman Said Nursî (Mart 1878, Bitlis - 23 Mart 1960, Şanlıurfa), İslam alimi, düşünürü.

1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır.

I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti. Savaş sırasında birçok öğrencisi ölmüş, kendisi ise gazi olmuştur. Başarılarından dolayı kendisine Harp madalyası verildi. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. 1922'ye kadar görevini yerine getirdi.

1923 yılında TBMM'nin daveti üzerine Ankara'ya gelen Nursî, Ankara'da aradığı atmosferi bulamaz. Van'a dönerek inzivaya çekilir ve daha sonraları bu dönüşünü Yeni Said'in başlangıcı olarak nitelendirir. Bu dönemde sosyal ve siyasi meselelerden uzaklaşır. En önemli vazifenin imanı kuvvetlendirmek olduğunu söyler. Şiddetle karşı çıktığı ama silah çekmediği Cumhuriyet idaresi tarafından bu dönem zarfında uzun yıllar sürgün, gözetim ve yer yer hapis hayatı yaşatılacak ve zorunlu ikamete tabi tutulacaktır. Büyük çoğunluğunun Isparta Barla'da yazıldığı Risale-i Nur külliyatının yazımı ve Nur Cemaati'nin oluşumu bu dönemde yaşanmıştır.

23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti.

Detaylı bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursî

Bediüzzaman Said Nursî Kitapları - Eserleri

  • Sözler
  • Gençlik Rehberi
  • Lem'alar
  • Namaz Risalesi
  • Hanımlar Rehberi
  • Asa-yı Musa (Büyük Boy)

  • İman ve Küfür Muvazeneleri
  • Hizmet Rehberi
  • Mektubat
  • Şualar
  • Barla Lahikası
  • Kastamonu Lahikası
  • Emirdağ Lahikası

  • İşaratü'l-İ'caz
  • Mesnevi-i Nuriye
  • Sikke-i Tasdik-i Gaybi
  • Zülfikar
  • Tılsımlar Mecmuası
  • Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
  • Muhakemat

  • Münazarat
  • Hutbe-i Şamiye
  • Divan-ı Harb-i Örfî
  • Sünnet-i Seniyye Risalesi
  • Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
  • Tabiat Risalesi
  • Münacat

  • Namaz ve Hikmetleri Risalesi
  • Miftahü'l İman
  • El-hüccetüz Zehra
  • Tiryak
  • Beyanat ve Tenvirler
  • Nur'un İlk Kapısı
  • Nur Aleminin Bir Anahtarı

  • Latif Nükteler
  • Ayet'ül Kübra
  • Otuz Üç Pencere
  • İman Hakikatleri
  • Haşir Risalesi
  • Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri
  • İhtiyarlar Risalesi

  • Meyve Risalesi
  • Sünuhat
  • Hastalar Risalesi
  • İhlâs Risaleleri
  • Uhuvvet Risalesi
  • Küçük Sözler
  • Vesvese Risalesi

  • Risale-i Nur'dan Dualar
  • Kader Risalesi
  • Yirmiüçüncü Söz
  • Risale-i Nura Giriş
  • Bediüzzaman Cevap Veriyor
  • Müdafaalar
  • İçtimai Dersler

  • Fihrist Risalesi
  • Asar-ı Bediiyye
  • Said Nursi'nin Kendi Dilinden Nesebi
  • Dersên Civakî
  • Telvihat-ı Tis’a
  • Mucizat-ı Kur`âniye Risalesi
  • İsm-i Âzam Risalesi

  • Mirac Ve Şakk-ı Kamer Risaleleri
  • Hakikat Nurları
  • Rahmet Ve Şefkat İlâçları
  • İçtihad Risalesi
  • Ene Ve Zerre Risalesi
  • Risale-i Nur Hakkında verilen Bir Konferans
  • Zühretünnur

  • Açıklamalı Cevşenü'l Kebir
  • Siracü'n-Nur
  • Hakkı Müdafaa Cephesi
  • Hutuvat-ı Sitte
  • Sevgi Risalesi
  • Hizmet Düsturları
  • Beş Risale

  • Mektubat Mecmuası-1 (Osmanlıca)
  • Mektubat Mecmuası 2 (Osmanlıca)
  • Eski Said Dönemi Eserleri
  • Mirkat-üs Sünnet
  • Mektubat (Osmanlıca - Orta Boy)
  • Ezkar-ı Nuriye
  • Hizbul Kur'âni Ekber ve Virdül Kur'âni Elazım

  • Bediüzzaman Said Nursi'nin İlk Dönem Eserleri
  • Tefekkürname
  • Mektubat Mecmuası 1. Kısım
  • Mektubat Mecmuası 2. Kısım
  • Şualar Mecmuası 2. Kısım
  • Tasavvuf Risalesi
  • Otuzuncu Lem'a Esma-i Sitte

  • Hikmetü'l-İstiaze Risalesi
  • Yirmi Dördüncü Söz
  • İçtihad Sahabe ve Cennet Risalesi
  • Münacat ve Hasbiye Risaleleri
  • Mi'rac Risalesi
  • Otuzikinci Söz
  • Nurlardan Seçmeler - 2

  • Beka-yı Ruh Melaike ve Haşr Risalesi
  • İkinci Şua - Tevhide Dair
  • Peyven Biçuk Peyva Bistu Seyemin Mektubata Bistemin
  • Medrese-i Yusufiye Risalesi
  • Sünuhat - Tuluat - İşarat
  • Emirdağ Lahikası Mecmuası Cilt -1
  • Nur Çeşmesi

  • Emirdağ Lahikası 2.cilt
  • Risale Günlüğüm
  • Keşfü'l-Envar Külliyatından Arabi İşaratü'l-İcaz Meal ve Şerhi 4
  • Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden Hulusi Ağabey'e Gönderilen ve Neşredilmeyen Mektuplardan 
  • Usko ja Ihminen
  • Viisaita Sanoja
  • Totuus Luonnosta

  • Yirmi Dördüncü Mektup
  • Risalei Nur Külliyatından Namaz
  • Fatiha Tefsiri
  • Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup
  • Risale-i Nur
  • İhlas ve Kardeşlik
  • On Birinci Söz'ün Şerhi

  • Ene Risalesi'nin Şerhi
  • Tesettür Risalesi
  • Hüve Nüktesi
  • Dua Risalesi
  •  Vesvese ve Hikmetü'l İstiâze Risâleleri
  • Sabır Risalesi
  • Risale-i Nur Külliyatından Misbahu'l-İman

  • Ehl-i Beyt Risalesi
  • Hastalar Risalesi ve Çocuk Taziyenamesi Risale-i Nur Külliyatından (Cep Boy)
  • Emirdağ Lahikası Mecmuası-3
  • Hukuk-u Valideyn (mini boy)
  • Makalât-ı Hulûsiyye - 2
  • İkinci Şua
  • Rîsaleya Lem'eyan

  • Rumuzat-ı Semaniye
  • Namaz Tesbihatı
  • Nurlardan Seçmeler -1
  • Hakikat Çekirdekleri
  • Türkçe Açıklamalı Kaside-i Celcelutiye ve Hizbü’l-Ekberi’n-Nuri
  • Namaz Risalesi
  • Mu'cizât-ı Ahmediye (asm) Risalesi

  • Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi
  • Hastalar Risalesi
  • Hutuvat-ı Sitte Risalesi
  • Risale-i Nur Külliyatından Aile Risalesi
  • Çekirdekler Çiçekleri
  • Müsbet Hareket
  • Risale-i Nur Külliyatı

  • Vesvese Bahsi

Bediüzzaman Said Nursî Alıntıları - Sözleri

  • Kelâmullah olan Kur'an o kadar hayatdar ve kıymetdardır ki, onu dinleyen, işiten kulakların adedini ve o kulaklara giren o kudsî kelimelerin sayısını, bütün denizler mürekkep ve melaikeler kâtib ve zerreler, nutfeler ve nebatlar ve kıllar kalemler olsa bitiremezler. (Latif Nükteler)
  • Mahlukatın en zalimi insandır. (Mesnevi-i Nuriye)
  • Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. (Hizmet Rehberi)
  • Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve taş-toprak hükmünde cansız bir insan olma ihtimalin var! (Otuz Üç Pencere)
  • Bununla beraber, meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malâyani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz ve malûmat ile vakit geçiriyorsun. (Namaz ve Hikmetleri Risalesi)
  • Evet, Kur'an der ki: "Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup denizler mürekkep olsa Cenab-ı Hakk'ın kelimatını yazsalar, bitiremezler." (Zülfikar)

  • Bedevîlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hâcâtını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş. (Hizmet Düsturları)
  • Kardeşlerimden rica ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudûr eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve "Haysiyetime dokundu" demesinler. Ben, o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim. (Medrese-i Yusufiye Risalesi)
  • Her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Hâlık'ımız bize ihsan ediyor; tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek; ne kadar hilâf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlâkını bozmak ve meyûsane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasâret ederiz, kıyâs edilsin. (Meyve Risalesi)
  • . Ey göz, güzel bak! (Küçük Sözler)
  • Bir sinek, elime kondu. Emanetullah olan gözünü, yüzünü, kanatlarını güzelce temizlemeye başladı. Bir neferin mîrî silâhını, elbisesini güzelce temizlediği gibi, sinek de temizliyordu. Nefsime dedim: "Bak!" Baktı, tam ders aldı. O sinek ise, mağrur ve tenbel nefsime hoca ve muallim oldu. (Latif Nükteler)
  • ...mahlûkatın sıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzûr-u Rahmân'a gitmek; bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki bir saadettir. (Tiryak)
  • حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ Onun bekası bize yeter" dedim. (Şualar)

  • "İhtiyarın cüz'î ise; kendi mâlikinin irâde-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayât-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise; Kur'ân'ın güneşi altına gir, îmanın nuruyla bak ki; yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur'ân, birer yıldız misillû sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır." (Ayet'ül Kübra)
  • Ey rahmet ve keremi, sonsuzluğa uzanan bütün ümitlere tükenmez bir hazine olan ve her ne halde olunursa olunsun Kendisinden asla ümit kesilmeyen yüce Recâ (Açıklamalı Cevşenü'l Kebir)
  • Tevafuk birkaç cihette bir şeyi gösterse, delalet derecesinde bir işarettir. Bazan bir tek tevafuk, bazı karainle delalet hükmüne geçer. (Latif Nükteler)
  • İşte enva-ı dalalet derecatına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki hikmet-i Rabbaniyeye ve dünyanın bekasındaki makasıd-ı Sübhaniyeye zarar verdiği için ehl-i isyana ve ehl-i dalalete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcudat kızıyor, mahlukat öfkeleniyor. (İman Hakikatleri)
  • Hem kat'iyyen biliniz ki; bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. (Hanımlar Rehberi)
  • Artık bütün insanları kardeş yaparak yemyeşil cennetlerin nurlu ufuklarından esen refah ve saadet, huzur ve asayiş rüzgârıyla dalgalanan âlemşümul bir bayrak altında toplayacak olan yegâne kuvvet, İslâmdır. Zira beşeriyetin bugünkü hali, tıpkı İslâmdan evvelki insan cem'iyetlerinin acıklı halidir. Bunun için insanlığı o günkü ebedî felâketten kurtaran İslâm, bugün de kurtarabilir... (Nur Aleminin Bir Anahtarı)
  • Zira bir müslimin herbir sıfatı İslâmiyetten neş'et etmek lâzım gelmez. (Muhakemat)

Yorum Yaz