İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı - İlber Ortaylı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kimin eseri? İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabının yazarı kimdir? İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı konusu ve anafikri nedir? İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabı ne anlatıyor? İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabının yazarı İlber Ortaylı kimdir? İşte İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İlber Ortaylı
Yayın Evi: KronikKitap
İSBN: 9789752430365
Sayfa Sayısı: 335
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda modernleşme sürecini, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikleri ele alan İlber Ortaylı'nın başyapıtı gözden geçirilmiş baskısıyla Timaş'ta. Sırpça, Yunanca ve Macarca'ya çevrilen, Ukraynaca çevirisi devam eden kitap son dönem Osmanlı modernleşme tarihini ele alıyor...
"Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmesidir, iç ve dış gelişmeler, hayatının son kırk yılında imparatorluğu bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi, imparatorluk genç Cumhuriyete parlamento, siyasal parti kadroları, basın gibi siyasal kurumları miras bıraktı. Cumhuriyetin tabipleri, fen adamları hukukçu, tarihçi ve filologları son devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir ortaçağ toplumuyla değil, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar. Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan öğelerden biri de yeterince radikal olamayan Osmanlı modernleşmesidir.
Bugünkü Türkiye'nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafın bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkündür. 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur."
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı Alıntıları - Sözleri
- Her toplum zamanın akışı içinde sürekli değişim geçirir.
- "Protestanlık ortaya çıktığında Batı uygarlığı denen şey çoktan tarihin fırınından çıkıp kalıplara dökülmüştür..”
- Bir toplumdaki değişme süreci bütün kurumları sarsmaya başlamışsa, büyük adamın etkin olacağı ortam doğmuş demektir.
- Osmanlı Batılılaşması, Batı'yı hayranlıkla değil, zorunluluk nedeniyle tercih etmiştir.
- İmparatorluk tarihi bir ortak yazgıdır. Bu ortak yazgı, ortak tarih yazımı ile çözülüp anlaşılır..
- 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur..
- Toplumda zevkler değişmişti; resimde; mimarlıkta, musikide gelenekselin yanında bir yeni vardı.
- Hilafet kurumu Osmanlı devlet düzeninde 18. yüzyıl sonlarından itibaren 16-17. yüzyıllarda olduğundan çok daha fazla önem kazandı.
- Osmanlı modernleşmesini hızlandıran etkenlerin başında ulusalcılık akımları ve hareketleri gelir ki, aynı zamanda imparatorluğun yıkımını da hazırlamışlardır..
- 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.
- Osmanlı batılılaşması, Batı’yı hayranlıkla değil, zorunluluk nedeniyle tercih etmiştir.
- Namık Kemal'in özgürlükçülüğü ulusçu bir esasa dayanmaz Onun "vatan"ı İslamların vatanıdır.Laik de değildir.Latin harflerine karşıdır.Medeni Kanun'un adını ağzına almaz.
- Kuşkusuz Fatih,Kanuni,Yavuz Selim,IV.Murad ve II.Mahmud da güçlü hükümdârlardı,ama II.Abdülhamid otoritenin parçalanmaya başladığı ve bu parçalanmanın kurumsallaştığı bir ortamda her şeye hükmetmekteydi.
- TÜRK adı seçkin Osmanlı grupları kadar bazen İstanbul halkı arasında bile hakeret olarak kullanılırdı.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İlber Ortaylı’nın Osmanlı özelinde çok bilinen yanlışları düzeltme, onarma ve doğrusunu kendi araştırma ve birikimlerine dayanarak anlatma olayına hayranım. Ki yıllarca sürekli baskılarının yenilenmesi ve tükenmesi de durumu anlaşılır kılıyor diyebiliriz. Bahsi geçen 19. Yüzyıl yani onu belirterek başlayalım ama imparatorluğun Tanzimat sonrası girdiği o yoğun ve zorlu sürece değinirken aynı zamanda bu modernleşme süreci ve bu sürecin neden bu kadar uzun olduğu inceleniyor. Her şey birleşik ama bölümlere ayırmaya çalışmışlar. Bu da güzel olmuş. İmparatorluğun En Uzun Asrı, Alemdar – Sultan Mahmud - Kavalalı, Osmanlı Ulemasının Yeniçağı, Osmanlı Tarihinde Bab-ı Ali Esrarı, Aydın Mutlakiyet ve Merkeziyetçi Reformlar, Laik Hukuk ve Eğitimin Gelişmesi, Reformcuların Çıkmazı, Tanzimat Adamı ve Tanzimat Toplumu ise içindeki bölümler. Mesela ikinci bölüm daha çok siyaset içerikli diyebiliriz. Ayanlar, yeniçerilerin katliamları, Sultan Mahmut’un kardeşini öldürmesi hadiseleri buralarda işlenen konulardan. Bu kitabın 83 yılında yayımlanması ve bu kadar kapsamlı araştırmaların günümüzde yapılmıyor oluşu da ayrı bir durum tabi. Ortaylı’nın da dediği gibi, bu kaynaklar her ulusun arşivinden toplanan kaynaklarla kıyaslanmalı, ortak bir eser çıkarılarak incelenmeli ama bunu yapacak birikim nerde? Bunu yapacak bilgi birikimi olanlar nerde? Onlar yok anlamında değil, görevde olanların işi bilmemesi ve işi bilenlerin görevde olmaması durumu. Bilic mi dile getirmişti bunu acaba. Modernleşme hususunda sadece Tanzimat dönemi değil genel itibariyle bir değerlendirme de yapılıyor ve şunu söyleyebiliriz ki bilimin öncüsü Osmanlı ne zaman ki iş bilmez, iş yapmaz, sadece konuşan ve yobaz kafalara görevler vermiştir, çöküş başlamış ve yıkılmıştır. Günümüzde aynı topraklarda yaşayan bizlerin basiret sahibi yöneticilerinin en büyük görevlerinden biri de çağın gerekliliklerine, çağın gerektiği şekilde ayak uydurmaktır. Yasaklarla bir yere varamazsınız. En güzel örnekler tarihimizde yer almaktadır. Teknolojiye, bilime, gelişmelere kapalı olanlar, inatla bunlara karşı olumsuz yaklaşım sergileyenlerin salak olduğunu düşünüyorum. Kusura bakmayın ama düşüncemi söylememin bir mahsuru yoktu değil mi? Geçmişten ibret alıp geleceğe emin adımlarla, pes etmeden yürüdüğümüz aydınlık günlere. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Osmanlı 19.yüzyılına hatta bugünün Türkiye'sine ışık tutan, oldukça anlaşılır bir dille yazılmış güzel bir kitap. Osmanlı modernleşme süreci, bu sürecin aktörleri, tanzimat ve ıslahat fermanları, 2. mahmut dönemleri gibi bir çok konuyu işliyor. (Oğuz Gümüş)
Kitabin adi 'Tanzimat Donemi Osmanli' olmali: Oncelikle Ilber Hoca'nin emegine saglik, guzel bi calisma olmus akademik bir uslupla,her paragrafi ayri bilgilendirici makale tarzinda bi eser olmus. Yalniz kitabin en basindan son satirina kadar hep Tanzimat'tan bahsetmis, ben savaslardan, borclardan, saraydaki entrikalardan bahsedecek diye bekliyordum. Demekki Tanzimat'in cok buyuk etkisi olmus olmali ki Hoca son yuzyili O'nun uzerinden degerlendirme ihtiyaci hissetmis :) yine de her satirbasinda ayri bi bilginin verildigi doyurucu bi kitap. 18- 19.yuzyillarda Imparatorlugun, Avrupa, Rusya ve Ortadogu ulkeleri ile olan ekonomik siyasi ve kulturel olarak kiyaslamalari yapilmis, onlardan hangi alanlarda geri kaldigimiz ve Tanzimat'la nasil onlara yetismeye calistigmz ve bunu beceremeyisimiz ele alinmis. Okunmasi tavsiye edilir.. (yusuf efe)
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı PDF indirme linki var mı?
İlber Ortaylı - İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İlber Ortaylı Kimdir?
İlber Ortaylı (d. 21 Mayıs 1947, Bregenz, Avusturya), Türk tarih profesörü.
Avusturya'daki bir göçmen kampında 1947 senesinde doğdu. Kırım Tatarı kökenlidir. Stalin'in politikaları neticesinde anavatanlarından ayrılmak zorunda kalan ailesiyle birlikte 2 yașında Türkiye'ye göç etti. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1965 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu.
Akademik kariyeri
1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni ve Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü'nde öğrenim gördü. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Prof. Dr. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde "Tanzimat Sonrası Mahallî İdareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu. 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. Bu dönemde Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, buralarda seminerler ve konferanslar verdi. 1989'da Türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. ile 19. yüzyıllar arası Osmanlı tarihi ve Rus tarihi ile ilgili makaleleri yayınlandı. 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise Bilkent Üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti. Şu anda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Türk Hukuk Tarihi derslerini vermektedir. Galatasaray Üniversitesi Senato üyesidir. Ayrıca İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Kapadokya Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti üyesidir.
2005 yılında Topkapı Sarayı Müzesi başkanı oldu. 7 yıl bu görevde kalan İlber Ortaylı 2012 yılında yaş haddinden emekli oldu ve görevi Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun'a devretti.
Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ile Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu üyesidir. Tarih Vakfı ve Afet İnan ailesinin işbirliğiyle iki yılda bir verilen Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü'nün 2004 yılındaki sahipleri Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da içinde bulunduğu jüri tarafından belirlenmiştir. 2009 yılında İzmir Kitap Fuarı'na katılmıştır. Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlediği Vefatının 150. Yılında I. Abdülmecit ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu'nda açılış ve kapanış oturumlarına katılmıştır.
Ortaylı; Türkçe; ileri seviyede Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rusça; orta seviyede Arapça, Farsça, Latince, İbranice, Sırpça ve Yunanca bilmektedir.
Özel yaşamı
1981 yılında Mersin eski Senatörü Dr. Talip Özdolay'ın kızı Ayşe Özdolay ile evlendi ve bu evlilikten Tuna adında bir kızı oldu. Daha sonra 1999 yılında eşinden boşandı. Ortaylı, bilgisayar ve internet kullanmayı sevmemektedir. Herhangi bir sosyal medya sitesinde adına açılmış hesapların hiçbiri kendisinin değildir. İlber Ortaylı'nın ayrıca çocukluğundan beri büyük bir tutku ve özenle biriktirdiği minyatür otomobillerden oluşan büyük bir koleksiyonu vardır.
Televizyon Programları ve Yazıları
2004 yılında TRT 2'de başlayıp TRT Türk'te haftasonları yayınlanan "İlber Ortaylı ile" adlı belgeseli sunmuştur. NTV'de "İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri" adında bir program yapmıştır. Günümüzde Bloomberg HT kanalında "İlber Ortaylı ile Zaman Kaybolmaz" adlı bir program hazırlamaktadır. 2000 yılından beri Pazar günleri Milliyet gazetesinde, aylık Atlas Tarih ve üç aylık Doğu Batı dergilerinde makaleler yazmaktadır. Bir dönem yayınlanan Popüler Tarih ve Tarih ve Toplum dergilerinde ve Habertürk gazetesinin Habertürk Tarih ekinde de makaleleri yayınlanmıştır. Halen Doğu Batı ve NTV Tarih dergilerinin danışma kurulu üyesidir.
Aldığı Ödüller
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı Tarihinde Aile" isimli eserinin yanı sıra, tarih alanında 1970'li yılların başlarından itibaren yaptığı çalışmaları, yayınladığı makaleler ve kitapları, tarih biliminin yaygınlaştırılması çabaları, tarihi her yaştan Türk insanına sevdirme konusundaki faaliyetleri, yurtdışındaki bilimsel etkinlikleri ve Türk tarihçiliğinin uluslararası alanda önemli bir ismi olması da göz önüne alınarak tarih dalında 2001 Aydın Doğan Ödülü'ne değer bulundu. 2006 yılında İtalya'da Lazio bölge yönetiminin başlattığı ve her yıl devam etmesi öngörülen Akdeniz Festivali'nde, toplumsal ve kültürel tarih alanındaki "Avrupa ile Akdeniz arasında Lazio" ödülünün Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya verilmesi uygun görülmüştür. 2007 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzasıyla Rusya Federasyonu tarafından Rus dilini ve kültürel mirasını yayan, ülkelerin ve halkların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan kişilere verilen Puşkin Ödülü'ne Türkiye'den Ortaylı layık görülmüştür.
İlber Ortaylı Kitapları - Eserleri
- Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023)
- Defterimden Portreler
- Yakın Tarihin Gerçekleri
- İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
- İlber Ortaylı Seyahatnamesi
- Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek
- Türkiye'nin Yakın Tarihi
- Tarihin Gölgesinde
- Osmanlı Barışı
- Osmanlı Sarayında Hayat
- İlber Hocayla / Topkapı Sarayı
- Osmanlı Düşünce Dünyası ve Tarih Yazımı
- Avrupa ve Biz
- Osmanlı Toplumunda Aile
- Tarihin Sınırlarına Yolculuk
- Üç Kıtada Osmanlılar
- Son İmparatorluk Osmanlı
- Osmanlıda Değişim ve Anayasal Rejim Sorunu
- Osmanlı'da Milletler ve Diplomasi
- Gelenekten Geleceğe
- Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu
- Barış Köprüleri
- Tarihin Dönüşü
- Resmi Tarih Yalanları
- Tarihin Işığında
- İmparatorluğun Son Nefesi
- Eski Dünya Seyahatnamesi
- Osmanlı Mirası
- Tarihimiz ve Biz
- 100. Yılında Birinci Dünya Savaşı
- Tarih Sohbetleri
- Tarihin İzinde
- Türklerin Tarihi
- Batılılaşma Yolunda
- Zaman Kaybolmaz
- Kırk Ambar Sohbetleri
- Osmanlı’ya Bakmak
- Türklerin Tarihi 2
- Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi
- İttihat ve Terakki
- Efsaneler ve Gerçekler
- Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı
- Türklerin Altın Çağı
- Tarih Yazıcılık Üzerine
- Türk Tarihçiliğinde Dört Sima
- Türkler İslamiyet ve Hilafet
- İlber Ortaylı’nın Gözüyle İran
- Ters Lale
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk
- Tarihe Yön Veren 100 Lider
- Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
- Ottoman Studies
- Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880)
- İstanbul'dan Sayfalar
- 500. Yıl Kutlamalarının Onuncu Yılında Nesim Benbanaste
- Mekânlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı
- Tarihte İstanbul
- 19. - 20. Yüzyıl Yabancı Seyyahların Gözünden İstanbul
İlber Ortaylı Alıntıları - Sözleri
- "Ümitlerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu zamanda Türklerin tutunduğu isimlerin başında ise Atatürk gelmektedir." (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
- Dolayısıyla Türkiye’nin kendi askeri gücünü iyi bilmesi, pazarlıklarda buna göre davranması ve dış politikada da uygun ittifaklara dayanarak barışcı politikayı götürmesi gerekir. Nihayet ABD ile alışverişin derece ve miktarını da bu sayede ayarlamak mümkündür. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- İslam dünyasının söz de Batıcı modernleşmeci değer ve akımları da, Batı kültürünün ne olduğunu bilmediklerinden klasik kültürü ihmal etmektedir. (Tarih Yazıcılık Üzerine)
- "1924 Mart’ında bütün Osmanlı hanedan üyeleri Türkiye topraklarını terk ettiler ve 1952’de kadın üyelere af çıktı, 1974’te de bütün erkek üyelere bir af çıkartıldı." (Osmanlı Sarayında Hayat)
- Kitleler hakikatten çok onun sunuluş biçiminden, yani ambalajından etkilenmektedirler. Ve bunun sonucu olarak sır kabuğu düştüğünde çark geriye dönmektedir. (Resmi Tarih Yalanları)
- Tarihî geleneğinize sadık kalınız yeter; bunu yapmadığınız takdirde ne Batılı olursunuz ne ortak pazarlı olursunuz, ne de dünyalı olursunuz. Dünyadaki sıradan toplumlardan biri olarak kalırsınız. Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir. Dünya ülkelerinin ekserisi bu kategoridedir. Bir toplumun kendini üretme araçlarının en başında dil gelir ve dil, tarihle beraber düşünülür. (Avrupa ve Biz)
- Hepinizin de bildiği gibi Avrupa kıtasında kurtlar öldü. Yaşadığı tek yer Roma civarındaki Abruzzi'lerdir. Hâlâ orada kurt ulumaları duyarsınız ve birtakım meraklı turistler de hususi Abruzzilere giderler bunun için. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Her savaş rüzgarı hortum gibi toplumları kapıp götürmez. Bazı savaşların dışında kalmak mümkündür; hırslardan, fırsatçılıktan, boş büyüme ve zenginleşme isteklerinden uzak duran devlet adamları ülkelerini böyle felaketlerden korur. İkinci dünya savaşında kim ne derse desin Türkiye bu korumayı başardı. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- Âşık Paşazade Şeyh Edebali'nin torunu Mehmet Paşa'yı tanımış. (Paşa terimi burada Osmanlı vezirlerinin ünvan olan Paşa değil, 13. yüzyıl ve 14. yüzyılda dervişlere verilen bir ünvan olarak kullanılan Paşadır. İkisini birbirine karıştırmamak lazım.) Edebali'yi ondan dinlemiş olduğunu ve tarihine koyduğu bu konudaki bilgilerin de bu kanalla kendisine intikal ettiğini söylüyor. Burada Edebali'nin yaşlılığında 2 defa evlendiğini, kimlerin kızlarını aldığını da söylüyor, bunlardan son hanımından olan kızı Mal Hatun'u da Osman Gazi'ye verdiğini belirtiyor. Bu bağlantıyı yalnızca Âşık Paşazade kullanıyor. Diğer Osmanlı kronikleri bu konuda Âşık Paşazade'yi naklediyorlar. O zaman bu, nereden çıkıyor? Kanaatimce burada yine bu işin mesulü olarak Âşık Paşazade'yi görmek lazım. Bence Âşık Paşazade, dedesinin isyanı ile ilgili psikoloji içerisinde kendi sülalesinin isyanla bağlantısına dair eskiden kalma rivayetleri hafızalardan silebilmek ve Osmanlı Devleti'nin başlangıcını da olabildiğince kendi soyuna, sülalesine, en azından kendi tarikatına bağlayabilmek için böyle bir senaryoyu ortaya atmış olmalıdır. Benim kanaatimce böyle bir ihtimal çok kuvvetli. Bu suretle, Osman Gazi ve ondan türeyecek olan Osmanlı hükümdarlarının soyu neye bağlanmış oluyor? Vefaiye tarikatına bağlanmış oluyor. Çünkü Edebali, Baba İlyas'ın çok önemli bir halifesidir. Bir Rum Abdalıdır. Mademki onun kızıyla evleniyor Osman Gazi, o zaman mesele tamamdır. Osmanlıların soyu böyle bir tarikate bağlanıyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Bir kuzunun komuta ettiği bir aslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir aslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem. -Büyük İskender (Tarihe Yön Veren 100 Lider)
- Sorunu abartmayı çözüm sanıyorlar. (Osmanlı Toplumunda Aile)
- Almanya Bismarck'tan sonra Rusya'ya açıkça cephe aldı. Ortadoğu'da ise İngiltere'nin tersine Osmanlı yanlısı görünen, daha doğrusu Osmanlı topraklarını konferans masalarında bölüştürerek değil de, İmparatorluğun kaynaklarından barışçı yollarla istifade etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başladı. (Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu)
- Türkiye tarihinde, bunun münakaşası hep yapılıyor, "matbaa niye gelmedi" diye... Matbaa gelmedi, çünkü insanlar ihtiyaç hissetmedi. Bu kadar açık. Matbaanın geldiği tarihte en çok okunan kitabın bugün kütüphanelerdeki saklanmış ve saklanabilecek, saklanması ihtimal dahilinde olan nüshalarına bakıyorsun, 100-150'yi geçmiyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Üretimin artmadığı yerde her şey boş slogan olarak kalmaya mahkumdur. (Eski Dünya Seyahatnamesi)
- "Tarih sonsuz bir antrenmandır" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Bizim gibi ülkelerde hiçbir zaman ekstrem akımların taraftar bulması ve idareyi ele geçiren insanların bile uç hareketler göstermesi mümkün değil. Konsensüs içinde olmak zorunda. (Tarih Sohbetleri)
- "Türk aydını maalesef dünyayı tanımıyor. Tanımadan konuşuyor, tanımadan düşünüyor ve ciddi şeylerle uğraşmıyor." (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- "Bizim cevaplamamız gereken sual şu: 'Neden bu kadar meraksızız?'" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Ankara'da Gençlik Parkı'nın Opera yanındaki girişinde, ışıklı bir Atatürk portresinin altında şöyle yazılı: " Atatürkçülük; Atatürk'ün yolunda ondan daha ileri gitmektir." (Resmi Tarih Yalanları)
- Bir dostuma,çok Zeki olan bir adam olan Kral Fahd, “İslam Dünyasında bir buçuk devlet vardır; biri Türkiye,yarısı ise İran’dır.” demiş. (Osmanlı Mirası)
Editör: Nasrettin Güneş