İnönü Dönemi - Abdurrahman Dilipak Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnönü Dönemi kimin eseri? İnönü Dönemi kitabının yazarı kimdir? İnönü Dönemi konusu ve anafikri nedir? İnönü Dönemi kitabı ne anlatıyor? İnönü Dönemi PDF indirme linki var mı? İnönü Dönemi kitabının yazarı Abdurrahman Dilipak kimdir? İşte İnönü Dönemi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Abdurrahman Dilipak
Yayın Evi: Beyan Yayınları
İSBN: 9789754730377
Sayfa Sayısı: 284
İnönü Dönemi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu kitap, Cumhuriyet döneminin iki numaralı adamı İsmet İnönü'nün 1919-1950 yılları arasındaki serüvenini ya da nâm-ı diğer 2. Adam veya, "Milli Şef" dönemine ilişkin gerçekleri anlatmaktadır.
Bu dönemin gerçek tarihinin, resmi belgeler, gizlilik duvarı arkasına saklanan İstiklal Mahkemelerinin duruşma zabıtları ve arşivler açılmadan, temel hak ve özgürlükler teminat altına alınmadan, sansürcü zihniyet ortadan kalkmadan yazılabileceğini sanmıyorum. Bu kitap, bu yönde bir talebin doğmasına yol açacak bir katkı olacaksa, hedefine ulaşmış olacaktır.
İnönü Dönemi Alıntıları - Sözleri
- İzmir suikasti operasyonu, Osmanlı döneminden kalan ve Cumhuriyet yönetimine intikal eden İttihatçıların sonunu getirmek için düzenlenen bir operasyondu. Menemen vakası ise bazı Nakşi hocalara ve genelde müslümanlara karşı başlatılan bir sindirme operasyonunun ilk hareket noktasıdır.
- Allah, din, evlilik müessesesi enstitü çevresinde düşman ilan edilmişti. Kapalı bir komün hayatı yaşanıyor. Enstitülere tahsis edilen arazilerde ve burada devlet imkanlarının tasarrufunda haksızlıklar görülüyordu. Öğretmen öğrenci ilişkileri, öğrencilerin kendi aralarındaki ilişkiler, büyük ölçüde cinsel serbestiye sahipti. Enstitü öğrencileri zaman zaman kır toplantıları yapıyorlar, zaman zaman kapalı salon toplantılarındaki eğlencelerde bol miktarda içki kullanıyorlardı. Yarı militarist bir gençlikti bu. Geceleri kümesler, araç parkı, giriş çıkışlarda kızlı erkekli gece nöbetleri tutuluyordu.
- Lord Gürzon Lozan(Dünya tarihin en birinci başarılı antlaşması) ile ilgili olarak ingiliz parlamentosunda, Türklerin istiklâlini tanıma konusunda yoğun bir eleştiriye uğrayınca şöyle diyecekti: İşte asıl bundan sonra Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz bir onların maneviyat ve ruh cephesinden öldürmüş bulunuyoruz..
- Yakup Kadri,Politikada 45 Yıl'da İnönü'yle ilgili şunları söylüyor:"İsmet Paşa'nın polis rejimi kurduğu ileri sürüldü.Kapılar ardında konuşmaların dinlendiği,bazı vekillerin ardında hafiyelerin dolaştırıldığı iddia edildi.Rauf Bey, ikide birde elindeki zarfları göstererek kendine gelen mektupların açılmış olduğunu söylüyordu. (...)Hani İstibdat deyince Abdülhamit'in papucunu ters giydirir gözüküyor Milli Şef!"
- ...''ismet paşa, kısa boylu kara kuru bir adam. hiç bir çekiciliği yok. bir insan ne kadar ufak-tefek ve silik olabilirse o da öyle. sanki dikkat çekmemek için özel bir deha sahibi. mustafa kemal'in kimselerin unutamayacağı, ismet paşa'nın da kimsenin hatırlamayacağı bir yüzü var''.... ... (ernest hemingway)
- Ne garip, "efendi" kelimesini yasaklayan kanun teklifi yine "efendim" cümlesi ile noktalanıyordu. İmza: İsmet İnönü.. TBMM Yüksek Reisliğine,... yüksek huzurlarınıza sunulmuştur efendim! Konuşmacıların her biri efendim diye başlıyor, oradaki arkadaşlarından söz ederken bey ya da paşa ifadelerini kullanıyordu.. Hacı, hafız falan hepsi bir çırpıda yasayla yok edildi. Ama gerçekte yok olan yasanın kendisi değil mi idi? İsmet paşa, Evren paşa, baylar, beyler, beyefendiler.. Şimdi bunlar birer incelik ifadesi.. Ya hoca, tüm öğretmenlerin adı da hoca oldu.. Halkın sessiz bir direnişi değil mi bu.
- İsmet paşadan söz edenler hep kendisine "paşa" diye hitap ediyor. Gülüşmeler, gürültüler arasında "Paşa demek yok artık.. paşalık bitti" diye bağırıyorlar.. İsmet paşa da, "gürültü etmeyin efendim" diye ikaz ediyor ama kim dinler.. Efendi kelimesinin de kalkması gerek. Kimse farkında değil ne olup bittiğinin. İsmet Paşa dayanamayıp müdahale ediyor: -Efendim kelimesi de kalkmalı efendim! Hasan Reşit bir yandan bağırıyor: -Paşa hazretleri (Paşa da yoktur, hazretleri de yoktur sesleri) Arkadaşlar, bu kanunla geriliğin son serpintisini de ortadan kaldırıyoruz! Bir başkası itiraz ediyor, Cami hocasına ne diyeceğiz, onlara da mı muallim?
- Aslında Köy Enstitüleri projesi eğer iyi niyetle düşünülüp yürütülebilse idi herhalde iyi sonuçlara ulaşılabilirdi. Halkın inancına, tarihine ve örfüne aykırı bir yapılanma yerine bu değerleri zenginleştiren, köylünün yaralarına çare olacak bir köy öğretmeni çok iyi olabilirdi. Okul ve cami arasında bir uyum oluşturulabilirdi. Cami ile okul savaştırılmak istendi. Babaları camide iken çocuklar okullarda babalarına karşı kin besleyeceklerdi. Bir toplumu yok etmenin adı idi bu.
- “Biz iktidar hırsı düşünen insanlar değildik. Biz bir denge unsuru olmak istiyorduk. Ve Amerikan liberalizmini esas almıştık. Onda da dine hürmetkârdık. Devlet kapitalizmini değil, Amerikan liberalizmini esas almıştık. Ve onun için bu partiyi kurduk....”
- İsmet Bey'in asıl gücü, eşsiz dehasında değil, iyi bir ikinci adam olmasında yatıyordu.
- (Atatürk'ün, Serbest Fırka'nın kurucu üyeleri arasında Celal Bayar'ın da olmasını isteyen Ali Fethi Bey'e cevabıdır) O bana lazım. Bir ittihatçı dosttur, iki ittihatçı şüphedir, üç ittihatçı ihtilal!
- Diyanet İşleri ve Evkaf bütçesinin hükümetçe hazırlandığını,dini tedrisat işleri ile de Milli Eğitimi Bakanlığı'nın meşgul olduğunu söyleyen (Osman Nuri) Köni "Laiklik bu mudur?" dedi ve şöyle devam etti: -"Türkiye'de Hristiyanlar,Museviler var.Dini işlerini cemaatleri görür.Bütçeleri buraya geliyor mu? İşlerine karışıyor muyuz?Bu ayrılık,gayrılık nedir?Ama iş Müslümanlara gelince ibadetin şekline de karışıyoruz:Şöyle kamet getirilecek,böyle ezan okunacak diye.Buna da hakkımız yoktur.Bu müdahaleler Anayasaya da, demokrasiye de laikliğe de aykırıdır."
- "1930 yılında Sultan Ahmet'te Tapu ve Kadastro Dairesi'nin bitişiğindeki 'Maliye Hazine-i Evrakı' denilen yerdeki tarihi evrak fersude evrak diye Bulgarlara okkası üç kuruş on paraya satılmıştı. Yüzbinlerce kilo bu evrak arasından yalnız Osmanlı değil Dünya tarihini aydınlatacak vesikalar da vardı. Burada Orhan Gazi devrine ait vesikalar da bulunuyordu.İslam yazılarının her çeşidini okuyan bir Bulgar albayı İstanbul'a gelmiş,hırsızlarla uyuşmuş ve onlara bu evrakları kendisine satmalarını teklif etmiş.Neticede evraklar üç kuruş on paraya satılmış.Bulgaristan,Alman Kraliyet Enstitüsü ve Vatikan arşivi bunları paylaşmışlar!Bunları tasnif ederek iki ciltlik bir de rehber neşretmişlerdir.Türk tarihini inceleyecekler artık Sofya'ya gidecekler..!" (İsmail Hakkı Konyalı)
- Kel Ali(Reis),"Sen bilmiyor musun ki şapka bezdir, fes de sarık da bezdir?" deyince Atıf Hoca aynı sükunetle:"Evet,biliyorum." dedi. "Lakin Hey'et-i Hakimin arkasındaki bayrak da bezdir.(O halde) lütfen o bayrağı kaldırıp yerine İngiliz bayrağı asınız" diye karşılık verdi. "Ne diyorsun!" diye bağırdı Kel Ali. -"Efendim,şapka bir alamettir.Oysa ki, benim de sizin de giydiğiniz ceket,pantolon ve palto birer adettir.Adet ile alamet arasındaki farkı düşünerek o kitabı yazmıştım."
- Kemalist uygulamanın, ideolojinin biçimlenmesinde İnönü birinci derecede etkili olmuş bir kişidir. Kimine göre ise, İsmet paşa bu süreci yozlaşmıştır ve kemalist çizgiyi denejere etmiştir.
İnönü Dönemi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Geldi İsmet, Gitti Kısmet!!": Bir dönemi anlatan bu kitap Türkiye tarihinin bana göre en karanlık ve pisli yıllarını tüm açıklığı ile olmasada eldeki imkanlar nisbetinde açıklamaya çalışmıştır.. İnönü denilen sahşiyet her zaman ikinci kişi olarak yer almış ve sistem kurmaktan çok sistemi işletmek için her türlü manevrayı kendine yol addetmiştir. Osmanlı Paşasıdır hayatının başında sonra ittihatçı, sonra komünist Parti'nin kurucusu(bunu Türkiye'de kaç kişi biliyor merak ediyorum), İnönü savaşlarını kahramını( burada da bunlar savaş değil ufak çaplı saha çarpışmaları), Başbakandır, M. Kamal'in en yakını, sırdaşı, yeri geldiğinde emir eri, yeri geldiğinde azarladığı ufak çocuğu gibi, CHP genel başkanı, ve Ömür boyu Cumhurbaşkanı gibi türlü türlü görevlerde yer almış büyük bir kesimin hep kötü hatırladığı bir kişi.. Dünyada belki hiçbir örneği olmayan seçim kanunu ile AÇIK OY, GİZLİ SAYIM gibi bir ucubenin de mimarıdır..Sandıktan çıkan sonuçlara jandarma ile istediği gibi müdahaleyi kendi çıkarı için kullanmayı kendine kanunlar üstü bir işi de uygulamış birisidir.. (Mete Hun)
Siyasal islamın Cumhuriyete ve ardıllarına düşmanlığı hiç bitmez. Siyasal islam=Amerikan emperyalizmi dir. Bu kadar net. Abdurrahman dilipak yine tiynetine uygun şekilde absürt sayılacak derecede iftiralarını kitaplaştırmış. (Ali murat aydın)
Kitabın başyapıt, tarih yazınında çığır açan bir eser olduğu gibi afaki iddialarım yok.Yazarın iyi bir tarihçi,eserlerinin de son derece objektif ve tarihi gerçekliğe uygun olduğunu asla ama asla düşünmüyorum.Lakin yıllarca okutulan resmi tarihi nass bellemiş yurdum insanının bazı konularda düşüncelerini sorgulamasına,"acaba" demesine vesile olacak,ilahlaştırılmış tarihi şahsiyetlerin de sadece doğruları değil yanlışları ile de tanınmasında bir kilometre değil "metre taşı" olacağını düşündüğüm bir eser.Kitapta yazanlar önyargılarla doğru veya yanlış kabul edilmeden okunup, ardından da ufak araştırmalar yapılırsa kitabın 1920-1950 arası döneme farklı bir pencereden bakmak noktasında yararlı olacağı kanaatindeyim. (Enes)
İnönü Dönemi PDF indirme linki var mı?
Abdurrahman Dilipak - İnönü Dönemi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnönü Dönemi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Abdurrahman Dilipak Kimdir?
1969 da Konya İmam-Hatip okulundan mezun oldu. Güzel Sanatlar Akademisine girmek için resim dersleri aldı. Ancak İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arap ve Fars Filolojisine girdi ve bu arada iki yıl okuduktan sonra İstanbul Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik Halkla İlişkiler Yüksek Okuluna kaydoldu ve 1980 de bu okuldan mezun oldu.
1964 yılında kısa süreli "Düziçinde Kasırga" isimli bir kartela gazete çıkarttı. 1969 da, D.S.İ. 6. Bölge Müdürlüğünde Arazi Elektirifikasyonu Kontrolü olarak çalışma hayatına başladı, 1971 judo antrenörü oldu, 1972 kurucu Fetih Yayınevini ve Hertür Yayın Dağıtım Şirketini kurdu, 1973 Yeni Sanat Dergisi Yayın Kurulunda yer aldı. Aynı yıl MTTB Sinema Kulübü üyesi oldu. Ardından, Burak Film Kurucu Ortakları arasında yer aldı ve Milli Sinema Tartışmalarına Katıldı. 1977 Adım Dergisi Genel Yayın Müdürü, 1988-1990 Dış Politika Dergisi Yayın Yönetmeni, 1972-1993 Milli Gazete yazarı, 1978-93 Bazın Hicret Dergisi Genel Yayın Müdürü, Seriyye Dergisi sorumlu Yazı İşleri Midürü, 1994 Cıngar Mizah dergisinde yazar. 1993 den itibaren Akit gazetesi, 1990 dan itibaren haftalık Cuma Dergisi'nde yazar, 1996-1997 Haftalık Selam Gazetesi, 1996 günlük Yeni Şafak Gazetesi, Aylık Görüş (Almanya), Aylık Pir dergisi, Gazete Gazetesi'nde yazarlık yapmıştır.
Abdurrahman Dilipak Kitapları - Eserleri
- Coğrafi Keşiflerin İçyüzü
- Bir Başka Açıdan Kemalizm 1
- Laisizm
- Neden Şeriata Karşılar?
- İnönü Dönemi
- Menderes Dönemi
- Cumhuriyete Giden Yol
- Vahdet Ama Nasıl?
- Bu Din Benim Dinim Değil
- Yağmalanan Ülke Türkiye
- Bir Başka Açıdan Kadın
- İhtilaller Dönemi
- Filistin'de Bir Çocuk
- Yeşil İle Kırmızı
- Çanakkale Geçildi
- İnsanlığın Tarihi
- Sorunlar Sorular ve Cevaplar 1
- Anayasa ve Demokrasi
- Anya Manya Kumpanya
- Yaşasın Şeriat
- Dam Üstünde Saksağan
- Türkiye Nereye Gidiyor?
- Cumhuriyete Giden Yol
- Mehtike
- Uzak Doğuda Bir Filistin (Moro)
- Terörizm/ Terörist Kimdir?
- Gün Doğarken
- Savaş Barış İktidar
- Güneyin Gelini
- Laik Demokratik Cumhuriyet İlkelerine Bağlı Kalacağıma
- Ortak. Payda
- İslam Savaşçıları
- Arayış
- Şişli Terakki Davaları
Abdurrahman Dilipak Alıntıları - Sözleri
- Bilim adamlarına, düşünürlere , sanatçılara, her alanda yeni kaabiliyetlere ihtiyacımız var. Bizim olmayan bir dinin misyonerlerinin etkisinden kurtulmak için buna mecburuz. (Bu Din Benim Dinim Değil)
- Hemen herkes, kişiler, tüm kurum ve ülkeler terörü lanetlerken, kendi terörünü kutsamakta, bu yola başvuran kişi, halk ve milletler kendi şiddet gösterilerinin kişilerin, halkların uluslararası hak, özgürlük ve bağımsızlıkları yolunda verilmiş bir mücadele olduğunu ileri sürmektedir. (Terörizm/ Terörist Kimdir?)
- ben demokrat değilim, demokrasi kelimesini kullanmadan da ben umutlarımı, ütopyamı açıklayabilirim.. Hatta bu günkü vıcık vıcık demokrasi kokan nutuklardan, siyasal hayattaki demokrasi edebiyatından da bıktığımı, hatta nefret ettiğimi söyleyebilirim. (Anayasa ve Demokrasi)
- Çanakkale başlı başına bir savaş mı, yoksa bir savaşın bir cephesi mi? (Çanakkale Geçildi)
- Sanıldığı gibi, ilkellikle şiddet arasında yoğun bir bağ bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalar, cahillerin şiddetle tanışıklığının çok ileri safhalarda olduğunu göstermektedir. Bir çok ilkel kavimde ise, modern toplumlara göre şiddet öğesi çok daha zayıftır. (Terörizm/ Terörist Kimdir?)
- Cumhuriyet Halk Partisi ne kadar halka karşı ve halktan korkuyorsa, Halk Esasına dayalı bir zihniyelin ürünü, ya da onun adına örgütlenen bir parti olan Demokrat Parti de Halk kalabalıkları içinde ona yabancı idi. (Menderes Dönemi)
- İslâm kendinden hiçbir şey çıkartılamayan ve hiçbir şey eklenemeyecek bir bütündür. Reforma muhtaç da değildir. O zamanı ve mekanı kuşatır. Din budur: İslâm ve burada herkes için yaptıklarının, layık olduğu şeylerin tam eksiksiz karşılıkları vardır. (Bir Başka Açıdan Kadın)
- Muhammed, ibtida Allah’ın Resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır; bunu düşünmemiştir.Bu düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl olmuştur. Nokta dergisi (Bir Başka Açıdan Kemalizm 1)
- Bir zamanlar TBMM'nin duvarlarında "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ibaresi yerinde "Ve emrühüm şura beynehüm" ayeti yazılı idi. O zaman Meclis girişinden başlayarak Meclis koridorlarının dört bir yanında, üzerinde Kurtuluş Savaşında kullanılan "La ilahe illallah" yada "Allahu ekber" veya "Nasrun minallah" ve fethün garib" yazılı ayet ve lafızlar yazılı idi. Şimdi bunlar suç aleti. Aslında 1. meclis milletvekillerinin tümünü bugün 163'ten yargılayıp mahkum etmek mümkün. Bu devleti kuranların inancını temsil eden semboller ve sloganlar artık irtica olarak damgalanıyor. (Cumhuriyete Giden Yol)
- "Yalan bitsin artık. Zulüm bitsin. İnsanlar özgür olsun. Çağdaşlığın da, gelişmenin de, bireysel ve toplumsal mutluluğun da yolu özgürlükten geçmektedir. Köle düzenine hayır." (Laisizm)
- Mehmed Akif tekrar Türkiye'ye döndüğünde yalnız bir adamdı. Öldüğünde bir İstiklâl Marşının şairi değildi sanki. Ve onun yazdığı marşa Avrupai bir beste uygun görülmüştü. Özü ile Müslümancı duygularla dolu, şekil olarak batı müziğinin unsurlarını taşıyan yeni bir armoni söz konusu idi. Sanırım biz o idik. Bizim bugünkü durumumuzu ifade ediyordu marşımız. (Cumhuriyete Giden Yol)
- Basit kelime olarak şeriat: Suyun kaynağı, suyun kaynağına giden yol, geniş yol, açık yol. (Neden Şeriata Karşılar?)
- Kuşkusuz, şiddet ve terörün olmadığı bir toplum düzeni oluşturmak için en sağlıklı yöntem, eylemleri şiddetli cezalarla caydırmak yerine, şiddet ve terörü ortaya çıkartan, onu meşru kılan şartları ıslah etmektir. (Terörizm/ Terörist Kimdir?)
- Tefrikaya düşmeyin. Şeytan sizi Allah'la aldatmasın. Sonra yeni bir Kerbela yaşarsınız. (Neden Şeriata Karşılar?)
- Herşeyi çarpıttılar. Ama artık gerçekleri daha fazla gizleyecek güçleri yok. Dünün hesaplaşmasından çok bugünümüzü kurmak ve yarın için yeni bir ütopya geliştirmek düşüyor bize. Batıyı tümü ile red değil, ama önerdiği tüm kavram ve kurumları yeniden yorumlayarak, kabul veya reddederek, batının yeni bir yorumu değil özgün bir dünya görüşü ve yorumu ile insanı ve eşyayı yorumlamak zorundayız. Sanıyorum, din bu noktada en kolay çıkış noktası olacaktır. En kolay değil, tek! (Coğrafi Keşiflerin İçyüzü)
- Türkiye 'yi düşünüyorum da yağma edilmeyen bir nesne bulamıyorum ."Gerçekten yağmalanmadık, talan edilmedik neyimiz kaldı... Tarih , örf , inanç , kültür , namus , toprak , su , para eden ne varsa herşey.. Özyurdunda garip , öz yurdunda parya bir hayat yaşamaya mahkum insanlar.. Hırsızlama bir hayat .. Yıllarca içinde kanserojen madde bulunan deterjanları sonunda yasakladık, rasyasyonlu çayları yıllarca içtikten sonra , kalanlarını gömecek toprak tartışmasına giriştik. İzmirdeki O ZİGNA GOMEL OLAYI ... (Yağmalanan Ülke Türkiye)
- Diderot un söylediği bir söz ( 1713-1784) Halka zorla kabul ettirilen yasalara içtenlikle uyduğu hemen hemen hiç görülmemiştir ... (Yağmalanan Ülke Türkiye)
- Derileri kırmızı olduğu için değil yüzlerini kırmızı renkli boyalarla boyadıkları için bu isimle anılmaktadırlar. (Coğrafi Keşiflerin İçyüzü)
- İnsanları inançlarının aksine davranışa zorlamak, onun kişiliğini yok etmektir. Bir insanın kutsalını yok etmek, onu hayvanlaştırmak... İnanç düşmanlığı insanlığın önüne kurulmuş tuzaktır ve insanlık suçudur. İnanç insanların varlık sebebidir... (Bu Din Benim Dinim Değil)
- Karma eğitim ve kadının çalışma hayatına girmesi, kılık kıyafeti her şey kadın bedenini yeni Türkiye’nin ideolojik ve politik mankenine dönüştürmektedir. 19 Mayıs törenleri kızların dekolte kıyafetlerle kız erkek birlikte dans etmeleri, gösteri yapmaları, bu anlamda eskiye öfke ve meydan okuma anlamına gelmekteydi... (Bir Başka Açıdan Kemalizm 1)