diorex

İnsan Doğası Üzerine - Arthur Schopenhauer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsan Doğası Üzerine kimin eseri? İnsan Doğası Üzerine kitabının yazarı kimdir? İnsan Doğası Üzerine konusu ve anafikri nedir? İnsan Doğası Üzerine kitabı ne anlatıyor? İnsan Doğası Üzerine kitabının yazarı Arthur Schopenhauer kimdir? İşte İnsan Doğası Üzerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.03.2022 10:00
İnsan Doğası Üzerine - Arthur Schopenhauer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Arthur Schopenhauer

Çevirmen: Elif Yıldırım

Yayın Evi: Oda Yayınları

İSBN: 9789753854047

Sayfa Sayısı: 95

İnsan Doğası Üzerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kant'ın en değer verdiği öğrencisi ve Nietzsche düşünüşünün şekillenmesinde önemli bir faktör olan Arthur Schopenhauer çalışmalarını "Tüm bilgiler bizim dünyada edindiğimiz tecrübelerden kaynaklanır fakat bizim tecrübelerimiz esas olarak sübjektiftir ve kendi zihnimiz tarafından şekillendirilmiştir taraflı ve önyargılıdır. Bu sebeple gerçek bizim istemimizin uzantısından başka bir şey değildir" görüşünü temel alarak sürdürmüştür.

Bu denemede Schopehauer insan tabiatına bakışını sunuyor bize... Hem de hayli kötümser bir bakış açısı bu. Çünkü Schopenhauer arzunun insanı acıya götürdüğünü ve geçici de olsa bir rahatlamaya giden tek yolun arzularımızdan vazgeçmekle olacağını savunan bir Budistin gözleriyle bakıyor yaşama. Yine burada filozof devlet gibi insan eliyle oluşturulan kurumları insanlığın özgür istem ve yüksek bir karakter ile ahlak anlayışı gibi ideallerini mercek altına alıyor. Ve onların altında yatan bir gerçeği kaderci bir itkinin kültürü zorbalık ile anarşinin sınırlarında çok az yerde mola vererek oradan oraya dolaştırdığını ortaya çıkarıyor.

Felsefe öğrencileri ve on dokuzuncu yüzyıl entellektüalizmiyle ilgilenenlere hayli ilginç gelecek bir okuma şöleni.

(Tanıtım Bülteninden)

İnsan Doğası Üzerine Alıntıları - Sözleri

  • Severken aceleci davranan insan, sakinleyince nefret eder.
  • İnsanların güçleri farklı olsa da hakları eşittir.
  • Herkes, hiç kimseye zarar vermeyen herhangi bir şeyi yapma hakkına sahiptir.
  • Oysaki başkasının felaketinden alınan zevk, şeytani bir şeydir ve onun alayları cehennemde atılan bir kahkahaya denktir.
  • Pek çok insan bir başkasını gerçekte olduğu gibi görebilseydi eğer dehşete kapılırdı.
  • İnsan sadece zarar vermiş olmaktan başka bir amaç gütmeksizin başkalarına acı veren tek hayvandır. Diğer hayvanlar, açlıklarını gidermek ya da bir mücadelede üstünlük sağlamak söz konusu olmadıkça bunu asla yapmazlar.
  • Kıskanç kimse avutamaz seni, Bir parça rahatlatacaksa eğer, Küçümse, hor gör beni Mademki ünüm ve talihim kapanmaz yarandır, Benim de kazancım olsun azabın senin.
  • Kavrayışı bir suç, doğumu bir ceza, yaşamı bir iş ve ölümü de bir gereklilik olan bir insan, kendi­siyle nasıl gurur duyabilir ki?
  • Eskiden tahtın başta gelen desteği inançtı; günümüzde ise bu , güvendir.
  • ...pek çok insan bir başkasını gerçekte olduğu gibi görebilseydi eğer dehşete kapılırdı.
  • Ne yaptığımız aracılığıyla kim olduğumuzu öğreniriz ve çektiğimiz acıyla da neyi hak ettiğimizi.
  • ...insanın tek bir karakteristik eyleminden yola çıkarak bütün karakterine yönelik doğru bir bilgiye ulaşabiliriz.
  • İnsanın , kendisinin bir yansımasını görebilsin diye değil bu yansıma aracılığıyla kendi kendini tanıyabilsin , aynanın göstermekte olduğu şeyin ne olduğunu fark edebilsin diye baktığı bir alandır yaşam.
  • Sadece zevk için hayvanları avlayanlar sadece insanlardır.
  • Yoksa okur ; dünyada Robespierre , Napoleon ya da diğer katiller kadar kötü hiç kimsenin bulunmadığını sanmaktadır Şayet ellerinden gelse tıpkı onlar gibi davranacak daha pek çok insanın bulunduğunu görememekte midir?

İnsan Doğası Üzerine İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Özgürlük, cesaret, merhamet, cimrilik, ahlak, kötülük, erdem, cinsellik, kıskançlık, özgünlük, karakter, erdem, irade, korku gibi insana dair, insanın doğasını şekillendiren kavramları tek tek ele alarak insan çözümlemesi yapmış Schopenhauer. Kitabın genel hatları toplum eleştirisi, kendini keşfetme ve kavramlar üzerine felsefi soruşturmalardan oluşuyor. Ahlakı insanların toplumun) takındığı bir maske olarak değerlendirirken, iyi ve kötünün ayrı düşünülemeyeceğini, insanın iyi olduğu kadar da kötü olduğu sonucunu, cinselliğin irade ile olan savaşımında insanın durumunu, kıskanan insanın düşünsel geriliğini, cesaret ve korku arasında yaşanan psikolojik çatışma noktalarını, özgürlüğe giden yolda özgün olabilmenin önemini, insanın merhamet ve erdem arasında kurduğu dengeyi ele alarak konu başlıkları hakkında düşüncelere itiyor okuru. Bu noktada kendi düşünsel yapı ve algılama düzeyinize göre kendi cevabınızı vereceğiniz için Schopenhauer'la kesiştiğiniz noktalar olacağı gibi zıtlaşacağınız noktalar da olacaktır. Schopenhauer'un özellikle üstünde durduğu nokta özgürlük kavramı. Hangi konuyu işlerse işlensin muhakkak satır arasında özgürlüğe atıflar bulunuyor. Belki de kendi cevaplarınızı bulmanız, vermeniz sayesinde sizi de özgürleştirmekte... Bu anlamda dünyanın en şanslı insanı olabilir. Çünkü ardından Nietzsche gibi bir isim gelmiş, özgünlüğün ve özgürlüğün sınırlarını aşmıştır. Tabi bu noktada kitapları Nietzsche etkisinden payını alarak bir çok konuda geri kalmış olsa da özü itibariyle iyi bir hareket alanı diyebiliriz bu kitap için. (Uğur De Molinari)

Bugün iş arkadaşım, kendisine bağlı olan portföyündeki bir müşterisinin işlerini tamamlamak için firma sahibini aradı. Aradığı telefon müşterisine ait bir telefondu ama, telefonu başkası açmıştı. Durumu öğrendiğinde, iş şekline göre zaman zaman 700 kişiye istihdam sağlayan bu taşeron firma sahibinin vefat ettiğini öğrendi. Bu moral bozucu bilgi karşısında hevesle ve şevkle kendisine verilen hedefleri sonlandırmak için çabalayan insandan, gün sonuna doğru korkuyla ve kaygıyla yaşamaya başlayan bir insana dönüşmüştü. İlk incelememde, koşulsuz başımıza gelecek bu ve buna benzer insanın moralini bozan ve genellikle de kimsenin yüzleşmek istemediği, yüzleştirilmediği durumların, Schopenhauer tarafından ele alınışından bahsetmeye çalışmıştım. Bu kitapta ise insanın kıskançlık, merhamet, savurganlık, şehvet, para, makam, cesaret, istem, boyun eğme, karakter, korkaklık, fiziksel görünüş gibi davranışların, ahlaki iç güdülere nasıl üstün geldiğini, farkında olmadan insanı sürükleyen akıntının ne denli güçlü olduğunun tespitini nasıl yaptığını göreceksiniz. Mesela; “Tabiatımızın sınır tanımaz bencilliğinin üzerine her insanın yüreğinde az veya çok tıpkı bir yılanın dişi üzerinde toplanmış zehir gibi nefret, öfke, kıskançlık, kin ve kötülük toplanmıştır bütün bunlar, zehirlerini akıtmak ve sonra da tıpkı zincirlerinden boşanmış bir şeytan gibi esip gürlemek için sadece bir fırsat beklemektedir.” der. Bu normlar, Modern insan için bir yok oluş vesilesi olarak öğretildiği ve gözardı etmişliğin verdiği acemilikle önümüze bir engel gibi dikildiğinde, insanın afallayan, sudan çıkmış bir balık gibi çırpınan ve bir süre sonra suça meyilli birer insan haline nasıl dönüştüğünü görmüş olacağız. Schopenhauer’un anlatmak istediği gibi, bu duyguları diri tutmaktaki amaç, mutsuzluk ve karamsarlık aşılasın diye değil, bu zor duygular gün yüzüne çıktığında afallamama bilgeliğine ulaşmak için düşünmek şarttır. Bunu da şöyle izah ediyor; “Bir insanın hayatına adım atar atmaz kendisini içinde bulacağı maskeli balo hakkında haberdar edilmesi son derece önemlidir. Zira aksi halde pek çok şeyi anlamakta ve onlara katlanmakta başarısız olacaktır. Hatta kafası tamamıyla karışan insan, kalbi daha iyi bir hamurdan imal edilmiş birinden her zaman için daha uzun Ömürlü olacaktır.” Şairin dediği gibi, “Allah insanı iddiasından vurur” iddiamızdan hedef alınmadığımız mutlu bir yaşam dileğiyle. (Mehmet Sabri Çırak)

Var olduğumuzdan beri insan doğası bizler için hep soru işareti oluşturmuştur. Geldiğimiz noktada bile insanı, bu gizemli varlığı tam olarak anlayabilmiş değiliz. Yazar da insanı, insana anlatmaya çalışmak gibi zor bir işe girişmiş. Ahlak, erdem, cesaret, korku, kıskançlık, merhamet gibi birçok kavramı ele alıyor. Bu kavramların yerine göre iyi ya da kötü olarak değişebileceğini de söylüyor. Cesaret her zaman iyi midir ve sadece erdemli insanlara mı aittir? Peki ya korku ? Korkaklık, erdem olarak kabul edilebilir mi? Kavramları çeşitli örneklerle ve karşılaştırmalarla okuyuca sunuyor. Yazarın hayata ve insanlara olan kötümser bakış açısını da net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu düşüncesini sık sık dile getirmekten çekinmiyor. Öyle ki insanı vahşi bir hayvan olarak tanımlıyor. Uygarlaşmış insanı ise evcilleşmiş bir hayvan olarak adlandırıyor. Ancak evcilleşmiş hayvanın içinde her zaman fırsat kollayan bir vahşiliğin pusuda beklediğini de belirtiyor.  Dünyayı maskeli bir balo olarak gören yazar, her insanın o an işine yarayacağını düşündüğü çeşitli maskeleri olduğunu söylüyor. Dost maskesi, ahlak maskesi, içtenlik maskesi, yardımseverlik maskesi... Dışardan iyi bir insan görüntüsü çizen bu maskeler ise insanın kendi çıkarı için kullandığı bir araç oluyor sadece. Ayrıca Schopenhauer her insanın içinde kötülük olduğunu ifade ediyor. Bu düşüncesi, ona katıldığım noktalardan biri. İnsanlar öyle bir varlık ki bütün çelişkileri içinde barındırabiliyor. Cesaret-Korku, sevgi-nefret, alçakgönüllülük-kendini beğenmişlik... Nasıl ki bu duygular birlikte var olabiliyorsa, iyilik ve kötülük için de aynı şeyin geçerli olabileceğini düşünebiliriz. Bir insanı tamamen iyi ve kötü olarak tanımlamak çok yetersiz geliyor. Anlaşılması bu kadar zor, karmaşık bir yapıya sahip olan insan için ''O iyi insan. O kötü insan." demek sanki her şeyi çok basite indirgemekmiş gibi geliyor. Bir iyilikle iyi insan sıfatı alınamayacağı gibi bir kötülükle kötü bir insan da olunamaz.. Ahlak, karakter, merhamet ve özgürlük yazarın özellikle üstünde durduğu kavramlardan. İnsan doğası gerçekten kötü müdür? İnsanlar değişebilir mi? Gerçek bir özgürlükten söz edilebilir mi?  Kitapta bahsedilen onca şeyden sonra geriye tek bir soru kalıyor. Bunca şeye rağmen yaşamın anlamı var mı ve yaşamaya değer mi? Kitapta yazarın bahsettiği birkaç şeye katılmakla beraber onunla aynı fikirde olmadığım şeyler de vardı. Ancak kitap okumanın güzel bir yanı da bu değil midir? Her zaman yazarın çizgisini takip etmezsiniz. Okuduğunuz kitaptan çok farklı şekillerde faydalanırsınız. Bazen bir düşüncenizi desteklersiniz okuduklarınız sayesinde bazen de düşüncelerinizin yanlışlığını fark edersiniz. Önemli olan farklı bakış açıları kazanarak kendi düşünce yapınızı geliştirmektir. Farklı bakış açısı kazanmak, insan doğasının gizemini biraz olsun anlamak istiyorsanız listenize bu kitabı da ekleyebilirsiniz. Keyifli okumalar. (Neslihan TÜRKMEN)

Kitabın Yazarı Arthur Schopenhauer Kimdir?

Arthur Schopenhauer (d. 22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt), Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Aynı zamanda Immanuel Kant'ın en çok değer verdiği öğrencisiydi. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir ve dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkatleri çekmiştir.Ayrıca Schopenhauer, Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.

Arthur Schopenhauer Kitapları - Eserleri

  • Bilmek ve İstemek
  • Düşüncenin Çağrısı
  • Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
  • İnsan Doğası Üzerine
  • Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
  • Bilim ve Bilgelik

  • Felsefe Tarihinden Kesitler
  • Hayatın Anlamı
  • Aşkın Metafiziği
  • Fikirlerin Bilgisi Üzerine
  • Eristik Diyalektik
  • Akıl Sağlığı
  • Ölümün Anlamı

  • Din Üzerine
  • İdeal ve Gerçek
  • Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine
  • Güzelin Metafiziği
  • Okumaya ve Okumuşlara Dair
  • Ölüm ve İçsel Doğamızın Yok Edilemezliği ile Olan İlişkisi
  • İstencin Özgürlüğü Üzerine

  • Merhamet
  • Üniversiteler ve Felsefe
  • Hiçliğin Mutlu Sessizliği - Aforizmalar
  • Arthur Schopenhauer - Bir Filozofun Huzurunda
  • Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine
  • Hayatın Bilgeliği
  • İsteme ve Tasarım Olarak Dünya

  • Okumak Yazmak ve Düşünmek Üzerine
  • Akıl Zayıflığı
  • Varolmanın Acısı
  • Aşk ve Cinnet
  • Mantıksal Düşünce Doktrini
  • Edebiyat Dersleri
  • Parerga ile Paralipomena

  • Arthur Schopenhauer - Toplu Eserler 2
  • Arthur Schopenhauer - Toplu Eserler 1
  • Kişilik Oluşumu ve Sorunları
  • Yaşamın Bilgece Deneyimleri
  • Aforizmalar
  • Ruh Görme Üzerine
  • Dünyanın Istırabı Üzerine

  • İrade Felsefesi
  • Mutlu Olma Sanatı
  • Kötümserlik Üzerine
  • Fikir Mimarları Dizisi 19
  • On Women
  • Müxtəlif Predmetlər Haqqında Düşüncələr
  • The Horrors and Absurdities of Religion

  • Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine
  • Studies in Pessimism
  • Parerga ve Paralipomena 2
  • Seçme Yazılar
  • Mutluluk Kendi Kendine Yetenlerindir
  • Düşünceler
  • Kadınlar ve Diğer Konular

  • The Art of Literature
  • Aklın Yolu
  • Writings Of Schopenhauer On Various Themes, Vol. 1
  • Aşkın Metafiziği
  • Həyat Müdrikliyi Aforizmləri
  • Cinsel Aşkın Metafiziği
  • Metafizik İhtiyacı

  • Doğadaki İsteme Üzerine
  • Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
  • Kant Felsefesi Eleştirisi

Arthur Schopenhauer Alıntıları - Sözleri

  • les grandes pensées viennent du coeur* Büyük düşünceler kalpten gelir. (Dünyanın Istırabı Üzerine)
  • “Her şeyin niçin olduğunun bir temeli vardır.” (Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine)
  • Güzelin nadiren yararlı olanla birleştiğini görürüz. Uzun ve narin ağaçlar meyve vermez, meyve ağaçları ufak tefek, bodur ve çirkindir... En güzel binalar, kullanışlı, işe yarar binalar değildir; bir tapınak barınacak bir mesken değildir. (Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine)
  • Hafıza düşünülmüş bir şeyi düşünür. (Düşüncenin Çağrısı)
  • Okumaksızın geçen boş zaman bir tür ölüm, insanın canlı canlı gömülmesidir(Seneca, 82) (Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine)
  • Bir düşüncenin esas yaşamı sadece kelimelerin sınır noktasına varıncaya kadar sürer. Orada taşa dönüşür, donakalır ve hayatı sona erer, fakat hayvan ve bitki fosilleri gibi ölümsüzdürler. Geçirdikleri kısa yaşamları bir kristalin kesilme anına benzer. Çünkü düşüncemiz kelimeleri bulduğu andan itibaren içtenliğini kaybettiği gibi ciddi olmaktan da çıkar. Başkaları için varolmaya başladığı andan itibaren içimizde yaşamaya devam etmesi son bulur, tıpkı bir bebeğin annesinden kopup kendi benliğine adım atmaya başlaması gibi. Şairin de dediği gibi: "Beni itirazla şaşırtmayın! İnsan konuşmaya başladığı anda yanılmaya da başlar." (Edebiyat Dersleri)

  • Dünya cehennemin ta kendisidir ve insanlar da bir yandan zulüm gören ruhlar, öte yandan cehennemdeki şeytanlardır (Dünyanın Istırabı Üzerine)
  • Dar kafalılık ve ahmaklık her zaman ve her yerde, bütün durum ve koşullarda, anlayıştan, zekâdan ve yetenekten nefret ettiği kadar şu dünyada başka hiçbir şeyden böylesine içten ve yürekten nefret etmez. (Üniversiteler ve Felsefe)
  • Kendisinin görgül karakterine dair edindiği kesin bilgi kişiye edinilmiş karakter denilen şeyi sağlar. O kişi iyi ya da kötü kendi özelliklerini ve bu yüzden kendisine ne için inanıp inanamayacağı ya da kendisinden ne beklenip beklenemeyeceğini kesinlikle bilir. Görgül karakteri sayesinde önceden sadece doğallıkla oynadığı rolünü artık artistik ve yöntemli bir şekilde ciddiyet ve kayrayla, söylendiği gibi karakterine hiç vefasızlık etmeden oynar. Kişi ne zaman karakterine sadık kalmazsa kendisi hakkında yanılır. (İstencin Özgürlüğü Üzerine)
  • Doyum dilenciye atılan sadaka gibidir, sadaka onu bugün canlı tutar, böylece onun sefaleti yarına uzatılabilir. (İsteme ve Tasarım Olarak Dünya)
  • “Yaptığımız her eylemde ilk önce “İnsanlar ne der?” diye düşünmekteyiz. Hayat sıkıntılarının neredeyse yarısı sırf bu yüzden oluşmaktadır.” (Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar)
  • Keder içerisinde neşe, neşe içerisinde keder. (Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine)
  • Hayat. hayat ismiyle anılır, ama gerçekte ölümdür o. (Hayatın Anlamı)

  • Voltaire “Saadet sadece bir rüyadan ibarettir.” der ve ekler:Sinekler örümcekler tarafından,insanlarsa acılar tarafından yenilmek üzere vardırlar. (Merhamet)
  • Kavrayışı bir suç, doğumu bir ceza, yaşamı bir iş ve ölümü de bir gereklilik olan bir insan, kendi­siyle nasıl gurur duyabilir ki? (İnsan Doğası Üzerine)
  • Çünkü her nesne gölge verir; her cisim kesinlikle özgül ağırlığına karşılık gelen bir ağırlıkla düşer... (Ruh Görme Üzerine)
  • Hayal gücü mahsulü olan her eser işkenceler içerisindeki insan yüreğinin kasılmalarını ve çırpınmalarını seyrettiğimiz bir gösteri kutusudur. (Hayatın Anlamı)
  • Zihinsel bir uğraşı içermeyen boş zaman ölümdür ve diri diri gömülmektir." (Aforizmalar)
  • Felsefe, sığınılacak bir limandan çok çıkılan bir yolculuğa benzer. (Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine)
  • Bu sıkılma hali varoluşun kendi içinde değersiz olduğunun dolaysız bir kanıtıdır, çünkü sıkılma hali varoluşun boşluğunu algılamaktan başka bir şey değildir. (Dünyanın Istırabı Üzerine)

Yorum Yaz