diorex
sampiyon

İnsan Neyle Yaşar? - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsan Neyle Yaşar? kimin eseri? İnsan Neyle Yaşar? kitabının yazarı kimdir? İnsan Neyle Yaşar? konusu ve anafikri nedir? İnsan Neyle Yaşar? kitabı ne anlatıyor? İnsan Neyle Yaşar? kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte İnsan Neyle Yaşar? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 08:10
İnsan Neyle Yaşar? - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Lev Tolstoy

Çevirmen: Koray Karasulu

Orijinal Adı: Чем люди живы

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053607038

Sayfa Sayısı: 96

İnsan Neyle Yaşar? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. Bu dönemde yazdığı öykülerde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurgu içinde ele aldı. Tolstoy, insan sevgisi ve inanç konularını ustalığının bütün inceliğiyle işlerken, İnsan Neyle Yaşar? ile gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını ortaya koydu.

İnsan Neyle Yaşar? Alıntıları - Sözleri

  • Ekmek pahalı, emek ucuzdu.
  • Kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin...
  • "Dünyada barış, insanda iyi niyet olmalı !"
  • Belki de hayatımızı değiştirecek insan, yolda yürürken sessiz sedasız geçmiştir yanımızdan….
  • Emek ucuz, ekmek pahalıydı.
  • "İnsanlar, kendilerine baktıkları için yaşadıklarını sansalar da aslında sadece sevgiyle yaşadıklarını anladım. Seven kişi, Tanrı'ya yaklaşır ve Tanrı da ona yaklaşır. Çünkü sevgi Tanrı'nın ta kendisidir."
  • "Sadece kitap okumak yetmez insana.Bazen meydan okumalı; kendine, hayata, dünyaya.."
  • “Yanına mı gitsem, yoluma mı?”
  • Dünyada barış, insanda iyi niyet olmalı!
  • Ölmek için çok genç, yaşamak için fazla telaşlıydık..
  • Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor , ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor.

İnsan Neyle Yaşar? İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ahlak anlayışını edebi kurgu içinde ele alan Tolstoy'un okuduğum en iyi öykü kitaplarından birine imza atmış olduğunu söyleyebilirim. Rus edebiyatının en iyi ismi olmakla kalmayıp kitaplarının popülerliğini ülkemizde de koruyor olması, beğenilmesinden değil, Oğuz Atay gibi popüler kültürün de bir kurbanı olduğunu rahatça söylemek mümkün. Aldırmayıp zevkle okuyanlardan olduğum için kısa bir anlatımla değerlendirmek istedim. Aç gözlülük, doyumsuzluk ve sevginin kalemini sağlam tutup kitabını dünyaya sunmuş olan Tolstoy, bir kaç kısa öyküyle ders vermek ister gibi yazdığı bu eserini severek okudum. Bir çok konuyu ele almış; sonuçları pek şaşırtıcı olmasa da kalıplaşmış aşk konuları gibi kabak tadı bırakan kitap olmamış. Sadece tahminden öteye gidebilmek için yaşamak lazım öyle değil mi? O halde biraz öykülerin konu başlıklarından bahsedelim. İnsanlar doyumsuzdur. Neye sahip olurlarsa daha fazlasını isterler bu kitapta bunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz hoş artık gözlem için kitaplara pek gerek kalmıyor. Elindekiyle yetinmek belli başlı insanlara özel bir yetenektir ya da zorda kalan her insan... bir öyküsünde elindekilerle yetinemeyen insanlarla, bir diğer öyküsünde elindekiyle yetinip elini bir insana uzatan insanın hikayesini konu almış. Elinde olmayıp kendinden önce başkasına yardım etmek her yiğidin harcı değildir. Kendini bırakıp başkasını omuzlanmak yürek ister. İşte Tolstoy o yürekli insanlardan bahsetmiş. Simon adlı kahramanımızın yardım sever olması, kendisine uzatılan eli tutup aradığı sevgi, saygı, yalnızlığın Allah'a mahsus olması ve ölümün kaçınılmaz olmasını anlayan Michael, neyi yaşaması gerektiğini bilmeyen kralı, doyumsuz olup hayatından vazgeçen Pohem, iki komşunun zavallı hikayesi sizin de sorularınıza cevap olabilir. Çünkü Tolstoy sadece yazar değil aynı zamanda kendini insan hayatına adamış bir filozoftur. Kendi sorularına cevap arayan Tolstoy, düşüncelerini bir kitapla bize aktardığı için şanslı toplumlardan oluşuyoruz. Lakin popüler kültüre esir ettiğiniz bu kitapları insanlardan soğutmayın çünkü bahsedilmeyi değil okunmayı hakediyorlar. O soruların cevapları sadece o hikayedeki kahramanların değil aynı zamanda yaşayan tüm insanların ilgi alanı. İnsan neyle yaşar? Sevgiyle ve saygıyla yaşar, insan geçmişini bir fener olarak kullanıp bugününe ışık tutar ve anı yaşar ki biz buna tecrübe diyoruz, insanlar insanlar için yaşar ve yalnızlık her zaman sağlıklı değildir ve sağlık konusuna gelmişken, para için, kazanç için sağlığınızdan olmayın çünkü Eflatun' un dediği gibi; Eflatun'a sormuşlar: " İnsanoğlunun hangi davranışları sizi çok şaşırtır? Eflatun sıralamış: - Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler; ne var ki çocukluklarını özlerler. - Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler; ama sağlıklarını geri almak için de para dökerler. - Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar; ancak hiç yaşamamış gibi ölürler. Kitabın incelemesini sonlandırıp eleştiri ve ilginiz için şimdiden teşekkür ederim. Kitabı tavsiye ediyorum ki sorularınıza cevap bulun ve iyi okumalar diliyorum. (C.Oğuz)

Kitap hakkındaki bazı incelemeleri okudum. Biraz haksızlık yapılmış buldum ve bazı incelemeleri de aşırı abartılı gördüm. Bu sebeple kitabı genel olarak incelemek yerine içinde bulunan altı hikayeyi ayrı ayrı incelemeye karar verdim. •İnsan Neyle Yaşar? Kitaba ismini veren bu öyküde bir meleğin cezalandırılması anlatılıyor. Tanrı onu üç soru ile dünyaya gönderiyor. Bu soruların cevaplarını bulması gerekiyor. ''İnsanda ne var? İnsana ne verilmedi? İnsan neyle yaşar? Yardımlaşmaktan,iyilikten, sevgiden ve bence çok önemli olan duyarsız olmamaktan bahsediliyor. Fakir bir ayakkabı tamircisinin işleri çok kötü olmasına rağmen muhtaç birini( ceza kesilmiş ve dünyaya gönderilen meleği) giydirmeye çalışması, karnını doyurması, kalacak yer vermesi hatta ona mesleği öğretmesi anlatılıyor. Tabi verilmek istenen mesaja baktığımızda bizi yaşamla bağlı kılan şeyin sevgi olduğu üzerinde duruluyor. •Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez Bu öyküde verilmek istenen mesaj ; eğer bir şeyler kötüye gidiyorsa, ilişkiler bozulmuşsa buna dur demelisin, eğer dur demeye gücün yoksa ileride işler daha kötü olduğunda müdahale etmek çok daha zor olacaktır. •Mum Kitapta hiç sevemediğim hikaye işte bu. Toprak ağasının köylülere çok fazla iş vermesi onları sürekli cezalandırması, hatta ölümlerine bile sebeb olması. Köylüler bu adamı öldürmek istiyorlar. Ama içlerinde biri sabırlı olmaları gerektiğini öğütlüyor. Bir yüzüne tokat atarsa diğer yüzünü çevirmesi gerektiğinden, kötülüğe karşı direnmemeleri gerektiğinden bahsediyor. Ama asıl verilmek istenen mesaj insan öldürmenin, ki bu kötü biri bile olsa çok büyük günah olduğu. ''İnsan öldürmek kolay ama kan ruhuna da sıçrar. Kötü bir insanı öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın sonra bir bakarsın ki yok ettiğini sandığın kötülükten daha beteri senin için de büyüyor musibeti boyun eğersen gün gelir musibet de sana boyun eğer.'' Burada öldürmenin, kötülüğe kötülükle cevap vermenin bedbaht sonundan haber verilmek istenirken zulme boyun eğme, kötülüğe göz yumma göz ardı edilmiş. •Kızlar Büyüklerden Akıllıymış İki küçük kız oyun oynarlarken kavga etmeye başlar. Sonra anneleri sonra da babaları kavgaya dahil olur. Büyükler dövüşmeye devam ederken küçük kızlar olanları unutup oyun oynamaya devam eder. Çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var. Keşke dünyayı çocuklar yönetse. •İnsana Çok Toprak Gerekir Mi? Bir köylünün toprak açlığını anlatan çok güzel bir öyküydü. En son toprak almak istediği yerde, Başkurtlarla bir anlaşma yapar. Güneşin doğuşundan batışına kadar ne kadar yürüyerek toprak çevirir, başladığı noktaya geri dönerse çevirdiği topraklar onun olurdu. Köylü kocaman bir arazi çeviriyor çevirmesine ama öykünün en sonunda yazdığı gibi üç arşınlık toprak parçası ona yetiyor. •İlyas Burada verilmek istenen mesaj dünya malıyla uğraşırken ne sevdiklerimize ne de kendimize zaman ayırabiliyoruz. Dünya malın çoksa uykun az, zamanın kısıtlı, huzurun noksan oluyor. Mal varlığı elinden giden İlyas' ın halinden eskiye göre çok çok daha memnun olması anlatılıyor. Genel olarak hikayelerde hep fakir halk ve yolsulluk içindeki halkın değerleri ele alınmış. Fakir ama mutlu, sevgi dolu, barışçıl, güven içinde, maddiyatın olmadığı, maneviyatın tavan yaptığı bir toplum çizilmiş. Yazdıklarımı bir araya getirdiğimde okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Bol kitaplı çok okumalı günler dilerim.j (Büşra Koç Çiçekli)

İnsan Bu Kitapla Yaşayamaz!: YouTube kitap kanalımda İnsan Neyle Yaşar? kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: https://youtu.be/FLNbCSjFh2I Tolstoy'un bu kitabından çok daha sağlam kitapları varken neden bu kitap bu kadar abartılıyor? Bu kitabı okurken kendimi patileri arasında kuru ekmek tutan köpek yani Ekmek Reis gibi hissettim. İtiraflarım kitabında en derinlerinden kopup gelen itiraflarını, Savaş ve Barış kitabında devletler arasındaki siyasi savaşlar gibi insanların da içlerinde devam eden savaşları ve barışları, Anna Karenina kitabında doğru bir aile mutluluğunu, fiziksel çalışmayı ve toprağı işlemeyi öğütleyen bir Rus halkçılığını anlatan Tolstoy, geliyor bu kitabında kötülüğe karşı koymamayı, sefaleti, fakirliğin insana katacağı manevi değerleri ve ponçik bir sevgi anlayışını falan savunuyor. Yoo dostum yoo, dünyanın en iyi yazarı da yazmış olsa bunları hiçbir zaman savunamam. Sefalet övücülüğün toksikliğini nerede görsem bana direkt olarak bir tiksinti gelir, Wolfgang Borchert'in "İnsanın karnı tok, sırtı pek oldu mu başkalarının yoksulluklarını okuması, merhamete gelip iç çekmesi ne tatlıdır." sözlerini hatırlarım. Tolstoy Bey'in yaşantısını bilmeyenler için diyorum bunu çünkü kendisi girdiği kaplıcaların suyunu bile içecek kadar zengin bir yazardı. Sonrasında fakir Rusların halinden anlamak için bile isteye fakir kıyafetleri giyip dışarı çıkmış ve bu yaşantısından dolayı böyle kitaplar yazmış olsa da saraylarda zenginlik içinde yaşadıktan sonra halkına sefil olmayı, aza tamah etmeyi öğütleyen insanları hiçbir şekilde anlamıyorum. Sırlar Dünyası fon müziğiyle birlikte okumanızı tavsiye ettiğim bu kitabın 38. sayfasında aynen şu cümleler yazıyor: "Sana küfrederlerse, susacaksın (...) Biri sana tokat atarsa öteki yanağını çevireceksin; hak ettiğini düşünüyorsa bir daha vursun" BRUH. Yani Tolstoy'a göre ben bu incelemeyi okuyanlardan birinin evine V2 balistik füzesinden atıp evini yok etsem o kişi susacak ve hatta bana "Yaa Oğuzcum bizim diğer evi de füzeler misin acabaa, onu unuttun" diyecek? Böyle bir dünya yok arkadaşlar. Kitabın 85. sayfasında "Yarım asır mutluluğu aradık, zenginken hiçbir şey bulamadık; şimdi hiçbir şeyimiz yok, başkasının yanında yaşıyoruz ama öyle bir mutluluk bulduk ki daha iyisini istemiyoruz" Yok ya? Yani ben şimdi bütün malvarlığımı dağıttıktan sonra arkadaşlarımın yanında yaşamak için onları darlasam ve bu resimdeki gibi bir köpek olsam çok daha mutlu olacağım yani? https://pbs.twimg.com/media/D2scHivWsAEtJsE.jpg Bırakalım bu işleri Tolstoy. İnsanlar Tolstoy ismini gördüğünde "Vay arkadaş, adam koskoca Tolstoy, o ne yazsa beğenirim!" mantığında düşündükleri için genelde romantik bir okur gibi davranıp sevdikleri yazarlara toz kondurmamayı tercih edebiliyorlar. Fakat ben yazarlara toz kondurmayı çok severim. Evet, Tolstoy muhteşem bir yazardır fakat her kitabının da kusursuz olması gerekmez. Parası olmayan insanın içinde salt sevgi, saygı, çiçek, böcek barındırarak yaşamına muhteşem kaliteli bir şekilde devam edebileceğini hangi yazar söylerse söylesin bir okur olarak benim eleştirilerimi de hak etmiş demektir. Kitaba bu kadar şey deyip 4 puan vermemin sebebi, Tolstoy'un içindeki Tanrı'yı bulduktan sonraki ilk eserlerinden birinin "İnsan Neyle Yaşar?" kitabı olması. Tanrı düşüncesinin insanların hayatını ne denli etkileyebileceğini bu kitaptaki öykülerde görebiliyoruz. Fakat bu konuda da yine küçük bir eleştirim olacak... Tamamen münzevi, bir lokma bir hırka hayatın seçimini yaparak bu dünyayı daha müthiş bir yer haline getirebileceğimize kesinlikle inanmıyorum, bunu da bir Müslüman olarak söylüyorum. Münzevi takılmayı tercih edip içimizdeki Tanrı sevgisiyle bir ömür kimseye faydası olmadan yaşamayı istemek neresinden bakılırsa bakılsın büyük bir bencillik gibi geliyor bana. Esas olan o Tanrı ve insanlık sevgisini alıp icatlar üretebilmek, insanlığa yararlı şeyler bırakabilmek ve kendimizden bir şeyler verebilmektir, Tolstoy'un dediği gibi sefaletle olacak işler değildir bunlar. Salgın için aşı bulan Uğur Şahin ve Özlem Türeci bu kitabı okuyup sadece sevgiyle yaşamayı tercih etseydi şu an dünya hala virüsle uğraşıyor olurdu... Ayrıca şunu da söylemem gerekir ki, Tolstoy'un bu kitabı bana tam bir malum parti vibe'ı verdi. “Bir tarafta açlık ve yoksulluk bir tarafta şatafat varsa burada bir sorun var demektir” alıntısını ve kimin söylediğini hatırladım. Yani kendileri saraylar ve şatafat içerisinde yaşayıp da israfın dibine vururken halkına aza kanaat etmesi gerektiğini söyleyen insanları hatırladım. Aç karınlarıyla gezen halkına şov yapacağım diye elde kalmış soğan ve patatesleri dağıtıp matah bir şey yaptığını sanan insanları hatırladım. İş yapamadıkları için borç ve vergi batağına düşmüş esnafların haykırışlarını, ödeyemediği borçlarından dolayı intihar eden insanları umursamamalarını ve nedense onların Tolstoy'un dedikleriyle yaşayamadıklarını hatırladım. Hatta bu kitabı okurken 7 Şubat 2021 tarihli Takvim gazetesinin kapağında yazan "Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın, çocuklar olmasın. Sebze, meyve, süt, et alın, abur cuburdan kaçının. Pahalı ürün göz hizasındadır, yukarıya ve aşağıya bakın" gibi neandertal seviyesinde düşük zekalı tavsiyeler içeren o manşeti hatırladım. O yüzden siz siz olun, hiçbir zaman için sefaleti ve kötü hayat koşullarında oluşan bencil bir Tanrı sevgisini insanlara harika bir şeymiş gibi anlatmayın... İnsan, parayla yaşar. Hepsi bu! "İnsan neyle yaşar?" sorusunun cevabı her insan için değişir fakat en azından benim Tolstoy'un bu kitabıyla yaşamayacağım kesin. (Oğuz Aktürk)

Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?

Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.

Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.

Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.

Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.

Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.

Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.

Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.

82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.

Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri

  • Hacı Murat
  • İnsan Neyle Yaşar?
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
  • Anna Karenina
  • Aile Mutluluğu

  • Aslan ile Köpek Yavrusu
  • Hazreti Muhammed
  • Çocukluk
  • Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
  • Sivastopol
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Kreutzer Sonat

  • Diriliş
  • Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
  • Efendi ile Uşağı
  • Erik Çekirdeği
  • İtiraflarım
  • Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
  • Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası

  • Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
  • Üç Ölüm
  • Şeytan
  • Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
  • Hayatın Anlamı
  • Masallar
  • Bir Gencin Dramı

  • Gençlik
  • Her Şeye Rağmen Sevgi
  • Sanat Nedir?
  • Din Nedir?
  • Vahşi Zevkler
  • Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
  • Kafkas Tutsağı

  • İçimizdeki Şeytan
  • Hayat Üzerine Düşünceler
  • İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
  • Hayatı Sorgulamak
  • Bilgelik Kitabı
  • Hikayeler
  • Günlükler

  • Tipi
  • Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
  • Fil ile Tilkiler
  • Baskın
  • Halk İçin Hikayeler
  • Öyküler
  • Ölüm Manifestosu

  • Karanlığın Kudreti
  • Canlı Ceset
  • Yaşlı Kavak
  • İlkgençlik
  • İhtiyar Adam ve Torunu
  • Tanrı Her Şeyi Bilir
  • Zamanımızın Köleliği

  • Dekabristler
  • İncil'in Kısa Bir Özeti
  • Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
  • Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
  • Davulun Sesi
  • Katya
  • Yunan Öğretmen Sokrates

  • Çocuk Gibi Olun
  • Şahin İle Horoz
  • Küçük Şeytan
  • Sahte Kupon
  • Savaş ve Askerlik Üzerine
  • Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
  • Kralın Hediyesi

  • İnancım Neden İbarettir?
  • Dua
  • Savaşa Karşı Yazılar
  • Çömlek Alyoşa
  • Anna Karenina - 3. Cilt
  • Tolstoy'dan Seçme Öyküler
  • Yaşayan Ölü

  • Anna Karenina - 2. Cilt
  • Hikmetli Sözler
  • Savaş ve Barış - 2. Cilt
  • Savaş ve Barış - 3. Cilt
  • Savaş ve Barış - 4. Cilt
  • Hiddet
  • Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları

  • Ruh
  • Bethink Yourselves
  • Polikuşka
  • Tolstoy Bütün Eserleri 3
  • Balodan Sonra
  • Gri Tavşan
  • Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt

  • Ruh ve Ölüm
  • Gençlik - 2. Cilt
  • Vatanseverliğe Karşı
  • Anna Karenina - 4. Cilt
  • Felsefe-i Hayat
  • İman ve İtikad
  • Aşk ve Öfke

  • Корней Васильев (Korney Vasiliev)
  • Gizli Notlar
  • Bütün Eserleri 10
  • Bütün Eserleri 11
  • Bütün Eserleri 12
  • Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
  • Çilekler

  • Tövbe Edin
  • Kuğular
  • İki Qusar
  • İman Vicdan Ve Dua
  • Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt

  • Ainsi Meurt L'amour
  • Budala İvan
  • Yaban Çilekleri
  • Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
  • Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
  • Aforizmalar
  • Yolcu ve Köylü

  • Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
  • Muhabbet
  • Kelam
  • Masallar
  • Basübadelmevt
  • Father Sergius
  • Söz ve Eşitsizlik

  • Bir İzdivacın Romanı
  • Çocukluk ve Gençlik Yılları
  • Susa Bilmirəm

Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri

  • Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
  • İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
  • "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
  • "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
  • Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam öl­meli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)

  • Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
  • ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
  • Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
  • Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
  • Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)

  • Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüre­ğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte arama­lıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
  • İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
  • 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da me­zarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
  • Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
  • Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
  • erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)

Yorum Yaz