İnsan Olmak - Engin Geçtan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsan Olmak kimin eseri? İnsan Olmak kitabının yazarı kimdir? İnsan Olmak konusu ve anafikri nedir? İnsan Olmak kitabı ne anlatıyor? İnsan Olmak PDF indirme linki var mı? İnsan Olmak kitabının yazarı Engin Geçtan kimdir? İşte İnsan Olmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Engin Geçtan
Tasarımcı: Emine Bora
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753423984
Sayfa Sayısı: 184
İnsan Olmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İlk kez yayımlandığı 1983'ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: "Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar."
Son yirmi yılın dünyasındaki sosyal ve maddi değişimler düşünülürse, kirpilerin birbirine daha da çok ihtiyaç duyduğunu, her kirpinin bu ikilem karşısında kendi cevabını bulması gerektiğini, tam da bu yüzden İnsan Olmak'ın bugün daha da güncel olduğunu söyleyebiliriz.
(Arka Kapak)
İnsan Olmak Alıntıları - Sözleri
- “Birçok ana-baba, çocuklarını ne denli sevdiklerini sık sık dile getirirler. Ancak, çocuğun sevgi ihtiyacı sözcüklerle karşılanmaz. Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.”
- İnsanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür
- O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki !
- Mutsuz insan, kederine karamsarlık, sevincine kaygı katar gerçeğini doyasıya yaşayamaz. Çünkü kendine karşıdır.
- Bir insanın olumsuz duygularını sürekli olarak bilincinden uzak tutma çabaları, olumsuz duyguların yanı sıra, yapıcı ve yaratıcı eğilimlerinin de kapalı tutulmasına neden olur.
- Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir.
- Oysa tedirgin olmadan yaşanan sessizlik insanın kendisini algılayabilmesi için gereklidir.
- bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
- " Gerçek anlamda sevgi , diğer insanları da kendimiz kadar sevebilmeyi içerir , kendinizden çok ya da kendi yerimize değil. "
İnsan Olmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Psikiyatr Engin Geçtan, yaklaşık 35 yıl önce kaleme aldığı bu kitabında adeta tüm insanlığın falına bakmış. Böylesine bilimsel alt yapısı olan bir eser için 'fal' benzetmesi yapmamı yadırgayacak olanlara baştan söyleyim ki, bu tabiri özellikle kullandım. Çünkü Geçtan'ın kitabında anlattıklarının yüzde birini bir falcı karşımıza oturup anlatsa, hepimiz hem şaşırır hem de duyduklarımızdan mest olurduk. Çünkü birinin bize bizi anlatmasını her zaman gizemli bulur ve bundan haz duyarız. Tabii Geçtan falımıza bakarken iskambil kağıtları ya da bakla, boncuk gibi gereçler yerine bilimsel olarak kabul görmüş kuramları, klinik deneylerden edindiği tecrübeleri, kişisel araştırmalarını ve gözlemlerini kullanıyor. Günlük hayatta hepimizin yaşadığı ortak sorunları genel başlıklar halinde bölümlere ayırıp tüm detaylarıyla inceliyor. İçinde yetiştiğimiz aile yapısı hayatımız boyunca davranışlarımızı nasıl etkiliyor? Neden başka insanlara karşı zaman zaman öfke ve düşmanlık duyuyoruz? Neden bazen kendimizi değersiz hissediyoruz? Neden çoğu zaman kendimizi kaygılı hissediyoruz? Günlük yaşamda sorumluluklarımızdan kaçtığımızın ne kadar farkındayız? Kimi zaman kalabalıkta dahi kendimizi yalnız hissetmemizin altında ne yatıyor? Özellikle ilişkilerimizde verdiğimiz ve vermediğimiz tepkiler, o ilişkiyi nasıl etkiliyor? gibi insan olmaya dair pek çok sorunun cevabını detaylı olarak bulabileceğiniz bir kitap İnsan Olmak... Kitabı bitirdiğinizde, her şeyden önce kendinizi, ailenizi, çevrenizdeki insanları hatta genel olarak insanı tanıma sürecinde çok önemli kazanımlar elde ediyorsunuz. Kitap boyunca kendi davranışlarınızda fark etmediğiniz pek çok detayı ve nedenlerini öğrenme, sorgulama ve kabullenme süreçleri yaşıyorsunuz. Günlük hayatta evde, işte, sosyal hayatta diğer insanlarla olan ilişkilerinizde verdiğiniz tepkilerin nedenlerini öğreniyorsunuz. Ve tabii ki, adımız, sanımız, toplumsal statümüz, mal varlığımız, ırkımız, ideolojimiz, cinsiyetimiz ne olursa olsun aslında davranışsal olarak pek çok yerde aynı hamurdan yoğrulduğumuz, aynı kaynaktan beslendiğimiz ve pek çok hadise karşısında neredeyse aynı tepkileri verdiğimiz gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz... Biraz da kitabı okuyacaklar için birkaç tavsiyede bulunmak isterim... Öncelikle bu kitap bir oturuşta okunup sindirilecek bir kitap değil. Duruma göre günde 200-250 sayfa okuyabilmeme rağmen 180 sayfalık bu kitabı 10 günde bitirebildim. Kaldı ki, bu bile bana göre hızlı bir okumaydı. Çünkü kitabı okurken Engin Geçtan'ın tüm birikimini bir oturuşta kağıda döktüğüne rahatlıkla tanık olabilirsiniz. Kitap boyunca yazar size nefes aldırmıyor adeta. Her paragraf, her satır, her cümle tespit içeriyor. Kitabı okurken birkaç saniye dalıp giderseniz anında geriye dönmek zorunda kalırsınız. Tek bir boş cümleye rastlamadım ben. Bu da doğal olarak kitabı okumayı biraz zorlaştırıyor. Çünkü kitaptan yeterince faydalanabilmek için iki okuyup bir düşünmek, değerlendirme yapmak ihtiyacını hissediyorsunuz. Bir cümle bittiğinde birkaç yıl önce yaşadığınız bir olay bir anda aklınızda canlanıveriyor. kendinize dair pek çok şeyi yeniden sorguluyorsunuz. O yüzden bu kitabı, başka bir kitaba devam ederken her gün bir doz olmak şartıyla ilerleyebileceğiniz ikinci bir kitap olarak düşünebilirsiniz. Sonuç olarak, kendi hikayesine içeriden, kendi bilincinin derinliklerinden genel bir bakış atmak isteyen herkes bu kitabı düşünmeden alıp okuyabilir. İnsan olmak, biraz da bu çabayı gerektiriyor sanırım... Herkese keyifli okumalar... (Necip G.)
Hepimizin çevresinde iletişim kurduğu insanlar var. Dost, arkadaş, akraba... Ama bazıları var ki çok özel bizim gibi okurlar için. Onları duyduğunuzda, gördüğünüzde ya da onlarla karşılaştığınızda aklınıza kitaplar gelir. Kültürden, sanattan, hayattan konuşursunuz yine ama konuşmanın içinde her zaman bir kitap geçer mutlaka. Bir kitap üzerine sohbet, yeni bir kitap önerisi, kitap eleştirisi... Benim de onlarca eseri okumamı tavsiye eden ve hayata bakışımda farklılıklar yaratmamda, nitelikli eserler okumamda faydası olan "Kitap Dostum nileril" oldu. Bu kitap da belki hiç okumayacağım, hatta hiç karşılaşmayacağım bir kitaptı ancak neyse ki kitap dostum var. "İnsan Olmak" deyimini yerine getirmiş bir dost. Bir insanın hayatına bir kitap katmanın bir kitap katmaktan fazlası olduğunu düşününce dostluğumuzun değerinin de paha biçilemez olduğunu düşünüyorum. İnceleme öncesinde belirtmek isterim ki "İnsan Olmak" kitabını inceleyecek kadar bilgi birikimim olduğundan emin değilim, söyleyeceklerimin hatta herhangi bir kişinin söyleyeceklerinin de bu kitap için eksik kalacağını iddia ediyorum. Kitap, hakkında söylediklerimi aşmış bir kitap olarak aklımda yer edinecek her zaman. 2 ay kadar uzun bir sürece yayarak bitirdim kitabı, ara ara okunacak bir başucu kitabı çünkü. Hatta insan, kendisini bulmak için hemen her sene her ay bir bölüm okuyarak yeniden yeniden bitirmeli bu kitabı izlenimini hissettim okudukça. Öyle çabucak sindirilecek çerez kitaplardan değil. Kimine göre kişisel gelişim kitabı, kimilerine göre psikolojik inceleme kitabı. Ancak "İnsan Olmak" bunların üzerinde, "insanın kendisini, çevresini, hayatı tanımasını sağlayan psikolojik bir aydınlanma kitabı" diye düşünüyorum. Kitap, ön sözünde de söylediği gibi bize bizleri, çevremizdeki insanları, davranışlarımızın nedenlerini gösteriyor, hatta kimsenin bizlere söyleyemediği hatalarımızı yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Zaman zaman çözüm önerileri sunsa da daha çok tespitler sunup çözümleri kendimizin düşünüp bulmasını istiyor. -Kanımca böyle olması daha yerinde ve etkili.- 1980'li yıllarda yazılmış ancak o zamanlarda yazılmış olmasına rağmen günümüzü yakalayabilmiş bir kitap. Bazı cümleleri sanki dün söylenmiş kadar güncel. -Az da olsa spoiler içerir.- İlk bölümde birey ve toplumun ilişkisi ele alınmış. İlkel kabilelerden günümüze kadarki süreçte insanlık tarihinin gelişimi üzerinde çarpıcı tespitlere yer verilmiş. İkinci bölümde ana-baba-çocuk ilişkisi ele alınan konu. Birey olabilme yolunda çocukluktan bu yana yaşadığımız sorunlar, bireylerin ilişkilerindeki açmazların nedenleri ve sonuçları, çocuk yetiştirmede anne babanın rolleri ve bu rolleri yerine getirirken yapılan, yapılmaması gereken yanlışlar, yapılması gereken doğrular. Üçüncü bölümde insanlarla birlikteyken oluşan korkularımız, bu korkularımızı insanların özlerine ulaşarak yenebileceğimiz vurgulanmış. Çarpıcı bölümlerden biri "Öfke ve Düşmanlık". Bence ülkemiz insanının en büyük sorunları burada işlenmiş. Beşinci bölüm değersiz hissetmek üzerine... Yaşamda bulunduğumuz yer ne korktuğumuz kadar altta ne de yücelttiğimiz kadar üstte. Özellikle üzerinde durduğu değersiz hissetme konusunda "Kendimizi değersiz algılamamız kendimize karşı hoşgörüsüz olmamızdan kaynaklı, kusurlarımızı kabul edip hoşgörülü davranabilmeliyiz." diyor Engin Geçtan. Bir sonraki bölüm olan "Kaygı", işleri yolunda gitse bile sürekli endişeli, çevresine kaygı bulaştıran ve hem kendini hem de etrafını mutsuz eden kişileri konu almış, kimse kabul etmese de çevremizde böyleleri var. En azından nasıl önlem alırız, bunu görmek açısından önemli bir bölümdü. Yedinci bölümde sorumluluktan kaçma nedenlerimiz ve bu durumu nasıl yenebileceğimiz üzerinde durulmuş. Sorumlulukları bir görev gibi algılamak yerine bizi biz yapan unsurlar olarak görmemiz, zamanı da buna göre kullanmamız tespitleri son derece etkiliydi. Günümüz insanının en büyük sorunlarından biri olan "Yalnızlık", birçok farklı tanımla ele alınmış, bireyin kendi seçimi olan "geçici" yalnızlığın yaratıcılık üzerindeki olumlu etkileri belirtilmiş. Ancak bundan ziyade toplum tarafından yalnızlaştırılma ya da yalnız hissetme durumlarının insanlar üzerindeki yıkıcı etkileri irdelenerek vurgulanmış. "Ortak Yaşam İlişkisi" kitabın dokuzuncu bölümü. Kadın-erkek ilişkilerinde yapılan hatalar, bu hataların evlilik hayatında var olmasının çocuğa zararları, bireyi sahiplenmek hissinin ilişkilere zararları, birçok ilişkinin yürümeyişinin nedenleri... Son derece yerinde tespitlere yer verilmiş. "Nevrotik kısırdöngü" bölümünde aynı hataları sık sık tekrarlamamızın nedenleri, bunun sonucunda oluşacak kısırdöngüleri kırabilmek için neler yapabileceğimiz gibi hususlar, daha önceki bölümlerle birleştirilerek işlenmiş. 11. bölüm olan "Yaşam ve Ölüm" hayat boyunca zamanı verimli kullanmak, sevgileri sahiplenmeden sunabilmek öğütlerini etkileyici biçimde vermiş. "Zaman kullanımı" noktasında tokat yemiş hissini duyduğum, zamanı verimli kullanma konusunda fazlasıyla aydınlatıcı söylemlerin yer aldığı bölümdü. Biz okurları ilgilendiren önemli bölümlerden biri de "Kendini Yaşamak." Kitaba nokta olarak konulmuş bölüm, aslında burası. Kişilerin kendini gerçekleştirmesinin kendilerini toplumdan soyutlamadan da yapabileceği; değişimi önce kendimizden başlatmanın doğruluğu, olumlu ve olumsuz tüm duyguları da saklamadan yaşamanın sonucunda kendimizi yaşayabileceğimiz, kendini yaşamanın da aslında bir seçim olduğu müthiş biçimde vurgulanmış. Son bölüm olan "Epilog" kısmında Engin Geçtan, kendisinin meslekteki gelişimi, toplumlar ve insanlar hakkındaki genel görüşleri üzerinde durmuş, kafasındaki soru işaretlerini bizlerle paylaşmış. Her ne kadar 13 farklı bölümden oluşuyormuş gibi 13 paragrafa bölsem de Engin Geçtan tüm bölümleri birbirine bağlayarak bütüncül biçimde aktarmış. Son derece doyurucu bu kitabı naçizane biçimde inceleyebilmiş sayılırsam kendi adıma mutlu olacağım. Kitapla kalın, hoşça kalın! (Sıfır Virgül Beş)
İnsan Olmak PDF indirme linki var mı?
Engin Geçtan - İnsan Olmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnsan Olmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Engin Geçtan Kimdir?
Engin Geçtan 12 Ocak 1932'de İzmir'de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Geçtan, psikoloji ve nöroloji dallarında ABD'de New York ve Columbia üniversitelerinde beş yıl süreyle uzmanlık eğitimi gördü.
1974'te profesörlüğe yükselen Geçtan, ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulundu. Ayrıca, bir yandan psikiyatr olarak mesleğini icra ederken, bir yandan da sürekli yazıyordu. Geçtan’ın, Dersaadet'te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu ve Tren adlı romanları bulunuyor.
Uzmanlık alanı psikiyatri olan Engin Geçtan 1975-1987 yılları arasında meslek dışı okuyucular tarafından da ilgiyle karşılanan dört kitap yazdı. Çok sayıda basım yapmış ve yapmakta olan ve kendi bilimsel disipliniyle ilgili bu dörtlünün ardından, (İnsan Olmak, Varoluşçu Psikiyatri, Normaldışı Davranışlar ve Psikanaliz ve Sonrası, Metis) psikiyatri alanının çerçevesinden çıkma isteği doğrultusunda roman-senaryo çalışmalarına başladı. Ankara ve İstanbul’daki dört üniversitede öğretim üyeliği yapmış olan Engin Geçtan halihazırda üniversitedeki part-time görevi dışında klinik çalışmalarını psikoterapist olarak sürdürmektedir. Dersaadet’te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu romanlarına 2004 yılında Tren’i de ekledi. Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları yayımlandı.
Geçtan’ın Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları da bulunuyor. Psikiyatri uzmanı, romancı ve yazar Prof. Dr. Engin Geçtan 86 yaşında yaşamını yitirdi.
Prof. Dr. Engin Geçtan, Psikiyatri alanıyla ilgili çok sayıda basım yapmış “İnsan Olmak”, “Varoluşçu Psikiyatri”, “Normaldışı Davranışlar” ve “Psikanaliz ve Sonrası” kitaplarını kaleme aldı. Engin Geçtan ardından, roman-senaryo çalışmalarına başlamıştı.
“Dersaadet'te Dans”, “Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?”, “Kırmızı Kitap” ve “Kızarmış Palamutun Kokusu” romanlarına 2004 yılında “Tren”i de ekleyen Geçtan, kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, Türkiye insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren “Kimbilir?” ve “Hayat” adlı kitapları yayımlamıştı.
Prof. Dr. Engin Geçtan, ayrıca ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulunmuştu.
Engin Geçtan Kitapları - Eserleri
- Varoluş ve Psikiyatri
- Mesela Saat Onda
- Zamane
- Kuru Su
- Seyyar
- Psikanaliz ve Sonrası
- Tren
- Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar
- İnsan Olmak
- Hayat
- Kızarmış Palamutun Kokusu
- Kırmızı Kitap
- Kimbilir?
- Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?
- Dersaadet'te Dans
- Rastgele Ben
- Orada Bir Arada
- Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar
- Dünya Hali
Engin Geçtan Alıntıları - Sözleri
- Kim ki kendini geride tutar, o her zaman ön plandadır. Kim ki kenarda durur, o her zaman bir yerdedir. Kim ki kendini göstermeye çalışmaz, o her yerde görünür. Kim ki kendini tanımlamaz, o her zaman seçkin kalır. Kim ki yaptıklarıyla böbürlenmez, ortaya çıkardıklarının değe ri kalıcı olur. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Kedilerde son nefeslerini gözden uzakta verirler. Onlar bizden daha iyi biliyorlar, ölümün kimseyle paylaşılamayacağını. (Tren)
- O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki ! (İnsan Olmak)
- Her insan hayatında en az bir kez mucizeyle karşılaşır, eğer onu fark edebilirse. (Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?)
- İnsanın ancak, ana-babasını kendi dünyaları olan ayrı varlıklar olarak görmeyi başarabildiğinde gerçek anlamda yetişkin sayılabileceğini düşünüyorum. (Kimbilir?)
- Çocuğun gelişimi üzerinde, eğitimciler de ebeveyni kadar, hatta bazen onlardan daha çok etkili olurlar. Jung, öğretmenlerin, çocuğun kendisini tanımasını ve bilinçdışını bilinçlendirebilmesini sağlayabilecek bir biçimde eğitilmeleri gereğini savunmuştur. Bunun için, çocuğun yeni deneyimlere girişmesine ve içgüdüsel enerjilerini harekete geçirebilecek simgeler edinmesine imkân sağlamak gerekir. (Psikanaliz ve Sonrası)
- Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer. (Zamane)
- Aşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur. (Psikanaliz ve Sonrası)
- ''Eğer her şey çocukluk dönemiyle açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güven de küçümsenmiş olur.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Bir şeylere inanmak insanı rahatlatıyor olmalı. Kadının yüzündeki huzuru fark ettin mi? (Kırmızı Kitap)
- Sevgiye ve kabul edilmeye duyulan ihtiyaç arttıkça, reddedilmeye duyarlık ve alınganlık tepkileri de o denli yoğun olur. Bazı insanlarda bu duygu öyle yoğundur ki, diğer insanlar tara fından kendilerine verilen değeri ve gösterilen yakınlığı kabullenemez ya da psikoz sınırlarını zorlayan, mantık dışı bir duyarlık gösterirler. Bu tür tepkileri sürekli olarak gösteren kişilerde paranoid eğilimlerin varlığından söz edilir. Örneğin, yoğun eksiklik duyguları içinde yaşayan bir kişi, olumlu bir niteliğinden ötürü takdir edildiğinde kendisiyle alay ediliyormuş duygusuna kapılır ve ezikliğinin yarattığı düşmanlık duygularını, çevreden kendisine yönelmiş gibi yaşar. Bu nedenle, paranoid kişi çevresindeki insanların davranışlarını ve sözlerini yanlış yorumlama eğilimindedir. (Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar)
- Toplu kişilik çözülmeleri; Jung'un tanımladığı kişilik bölümlerinden "gölge arketipi"nin kişiliğin geri kalanını egemenliğine almasi; gelişimin narsisistik dönemine gerileme özelliği gösteren davranışlar ve bu olguya eşlik eden kendine özgü mantık biçimleri; insan ilişkilerinin yerini imgelerle ilişkilerin alması; toplumsal yapıların yerini Baudrillard'ın tanımladığı sessiz yığınlara bırakması; "kaosun kenanı"ndaki kaygan zeminde sürdürülmeye çalışılan köhnemeye yüz tutmuş modeller; isimsizlik ve kimliksizliğe mantar gibi üreyen yeni inanç sistemlerinde çözüm aranması; Descartes düşüncesinin ve getirdiği alışılmış kavramların yaşanmakta olan fenomenleri açıklamada yetersiz kalması, kozmik dans dinamikleriyle ortaya çıkan olayların, Batı kültürünė egemen olan çizgisel (linear) zaman doğrultusunda bakıldığında, anlaşılmaz ve izlenemez hale gelmesi; pozitif bilimin temel araç olarak kullanma alışkanlığında olduğu "belirleyici" kavramının, yerini "karmaşalık" (complexity)* denilen dinamiklere bırakması ve alışılagelindiğin ötesinde daha birçok diğer dinamiklerle belirlenen yeni bir çağ. Çizgisel zamanda düşünmeye alışmış olanların, başlangıç kavramına takılıp kaldıkları için, ne zaman başladığını saptamaya çalışırken inandırıcı olamadıkları bir çağ. (Kimbilir?)
- … Kendini siyahından uzak tutmaya çalışan beyaz, zamanla bunun bedelini kirlenerek öder. Siyahın karşı konulması zor cazibesine kapılarak. (Seyyar)
- ''İnsan kökenini arar, dünyanın tamamlayıcı bir parçası olmak ve bir yere ait olduğunu hissetmek ister.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Onun doğasıydı bu, zorlukları yalnızlığında yaşamak. (Kuru Su)
- ''İnsanları diğer insanlar hasta ettiğinden yine insanlar iyi edebilir.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- ...varolmayarak yaşamak. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Normal insan, yaşamına bir anlam katmak ve kendini geliştirmek amacıyla sürekli çaba gösterir ve toplumun da isteklendirmesiyle çeşitli alanlarda kendini yüceltir. Bu çabasında kendi hakkındaki varsayımları oldukça gerçekçidir, kendisini zorlamaz. (Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar)
- "Kendimi arıyorum." "Umarım tümden kaybetmezsiniz." (Kızarmış Palamutun Kokusu)
- Evrende her şeyin ömrü olduğunu bilmek bizleri zamanın ölçülebilir bir şey olduğu yanılsamasına yöneltiyor. (Seyyar)