İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden - Grace Paley Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kimin eseri? İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kitabının yazarı kimdir? İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden konusu ve anafikri nedir? İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kitabı ne anlatıyor? İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden PDF indirme linki var mı? İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kitabının yazarı Grace Paley kimdir? İşte İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Grace Paley
Çevirmen: Aylin Ülçer
Editör: Derya Önder
Orijinal Adı: The Little Disturbances Of Man
Yayın Evi: Yüz Kitap
İSBN: 9786056492006
Sayfa Sayısı: 166
İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Grace Paley, beni güldüren, ağlatan öyküler yazıyor. Paley, kimseye benzemeyen komik, enerjik, sade ve hüzünlü bir sese sahip bir yazar.”
- Susan Sontag
“Paley’nin yalnızlık, şehvet, bencillik ve tükenmişlik duygusuna bakış açısındaki mizah olağanüstü.”
- Philip Roth
Genç bir askere tutulan işveli bir ergen, banliyölerdeki iki yüzlü babalar, arabada yaşayan bir iş bulma danışmanı, Noel piyesinde oynayan yahudi çocuklar, didişen aşık bir çift. Bu, gündelik hayatların kuytusunda kalan insanın küçük rahatsızlıklarını keşfe çıkan bir kitap. Paley insan olma halinin yalnızlığını, dokunaklı komikliğini usta bir kulakla ve ironik bir dille resmedebiliyor.
İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden Alıntıları - Sözleri
- Sen ne yaparsan yap, hayat durmaz.
- Kim oldu ğumu düşününce -bir hiçtim-
- "Hem daha kısa cümlelerle düşünmen lazım," diye tavsiyede bulundu, oysa tek kelime dahi etmemiştim.
- Hep söylerim, hazır gençken hayatın tadını çıkarsınlar. Hiç değilse, dedi dopdolu mazisine dalıp gitmiş puslu gözlerle, "geri dönüp baktığında insanın hatırlayacak bir şeyi olur."
- "Annem güzel bir kadındı," dedi. "Gözleri bir çift yıldıza benzerdi." Kendini öyle güzel sözlerle ifade ediyordu ki gözlerim doldu.
- Kendini beğenmek, efendim, kendini boşlamak kadar kötü değildir.
- Aptalca şeyler yaptığım olur, ama aptal değilim.
- Kendi kendime de dedim ki: Bitti artık. lşte bu senin yalnızlık döşeğin.
- Shakespeare oyununda bir dize vardır. Der ki, 'Kendini beğenmek, efendim, kendini boşlamak kadar kötü bir günah değildir.'
- “Sen ne yaparsan yap, hayat durmaz. Anca bir dakika oturup bir düş görür”
İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çevirmeni Aylin Ülçer yüzü suyu hürmetine almıştım bu kitabı. Kendisi ne çevirdiyse, sevdiğim türde olsun olmasın, ilgimi çeksin çekmesin okuyorum/okuyacağım. Onun yerlileştirmeleri, bulduğu karşılıklar bende hayranlık uyandırıyor. Bu itkiyle okurken birden kitabın kendisini de sevmeye başladığımı fark ettim. Paley'nin günlük hayatı anlatırken kullandığı zaman zaman acıklı zaman zaman alaycı dili hoşuma gitti. 11 Öyküden oluşan eserin tamamında güçlü kadın öykü kişileri öne çıkıyor. Bu "güçlü" sıfatının çok kullanılıp içinin boşaltıldığının farkındayım. O yüzden hemen nasıl "güçlü" olduklarının altını çizeyim: Tüm baş kişiler kendi seçimlerini yapıyor ve bunların sonuçlarına cesurca göğüs geriyor. Onlar delice sevdikleri erkeklere canları tak edince "Hadi Güle Güle, Uğurlar Olsun" diyebiliyorlar. "Hem Genç Hem İhtiyar Bir Kadın" olarak tutkularının peşinden gitseler de olgunlukla dizginleri ellerine alabiliyorlar. Yeni bir hayat kursalar bile eski eşlerine duydukları sevgi bitmediyse onları sevgiyle kabul edebilecek kadar olgunlar. Sınıftaki "En Gür Ses"e onlar sahipler ve bu gür ses sadece erkek egemen topluma karşı değil, azınlık olmanın derdiyle de çıkıyor. "Hayattan Bir Beklenti"leri yok çünkü istediklerini elde edebilecek kudretteler. Eşleri erkekliklerini kanıtlamak için savaşa gitse bile toplumun onlara biçtiği "kadınlık" görevlerinin ötesinde bir varlık gösteriyorlar. Çocuklarını nasıl yetiştirdikleri hakkında afaki konuşan erkeklerin ağızlarına paylarını bir güzel veriyorlar. O çocuklar ki yeri geliyor annelerinin "karşısında" yeri geliyor "yanlarında" duruyorlar. Her birinin güçlü kişilikleri var. Bu güzel eserde tek bir öykü var ki kitabın genel çizgisinden sapıyor: "Hepimizi Maymuna Çeviren Zaman" Başlık her ne kadar yaşlanmaya dair bir işaret verse de öykü "absürt" bir hava içinde akıyor. Baş kişi Eddie'nin ilginç deneylerinin arkasında alaycı bir savaş karşıtlığı seziliyor. Gerçi tüm öykülerin bir yanı savaşla ilgili. Savaşla dağılan yuvalar ve ekonomik buhran. Yukarıda az çok anlatmaya çalıştığım halleri daha iyi anlayabilmeniz için bazı alıntılar bırakıyorum. Bu cümleler öyle güzeller ki yerlerinden sökülünce bile etkilerini kaybetmiyorlar: "Rosie, ah Rosie," dedi bana bir gün. "Gül yüzündeki saatten anladığım kadarıyla, otuzuna gelmiş olmalısın." (s. 17) Bunu ilk önce annemin yüzünde fark ettim, zamanın çürük elyazısı, yanaklarına bir aşağı bir yukarı kargacık burgacık çiziktirilmiş, alnına ileri geri karalanmıştı ve bu yazıyı bir çocuk bile okuyabilirdi -ihtiyar, ihtiyar, ihtiyar yazıyordu. Ama yüreğimi asıl parçalayan, bu acı gerçeği Vlashkin'in o harika yüz ifadesi üzerine karalanmış görmek oldu. (s. 18) "Nereye gidiyorsun Peter?" Anna antreden seslendi ona, gürültücü çocukların ve unutulmuş şemsiyelerin yurdundan. (s. 46) "... O çocukların sesleri pek cılız; hem neden bağırsınlar ki onlar? İngilizceyi, doğuştan sular seller gibi biliyorlar. Melekler gibi altın sarısı saçları var. Oyunda rol almaları o kadar önemli mi sence? Noel... yeryüzünün bütün malı mülkü... hepsinin sahibi onlar zaten." (s. 56) Zavallı ihtiyar anam, boğazına benden kocaman bir parça düğümlenmiş halde, gözü arkada gitti öbür tarafa. O sırada askerdeydim ama anladığıma göre son sözleri şu olmuş: "Freddy'yi Eleanor Farbstein ile tanıştırın." Kadındaki cürete bakın hele. Beni bir mal gibi vasiyetine eklemiş resmen. Kız kardeşimi asker tıraşlı o reklam yazarına, o gastronomi uzmanına bırakmış. Babamı teyzelerin merhametine terk etmiş. Sıra bana gelince, ki güya onun en kıymetli varlığı, gönlünün buzdolabındaki en iyi et parçasıydım, tutmuş beni de Ellen Farbstein'a bırakmış. (s. 63) On gün sonra Girard, "Babam nerede?" diye sordu. "Bana soru sorma ki sana yalan söylemeyeyim." (s. 72) Benim anlatacak kayda değer bir şeyim yoktu. Hele şimdi, John konuyu böyle gözümün içine içine sokunca, hayatımın yanıp kül olmuş her gününün dumanı utançla tütmeye başlamıştı ve o duman yüzünden güzel geçen sayılı anları bile tam olarak göremiyordum. (s. 75) Vücudunun bölümleri, ister görünür, ister örtülü olsun, gözü okşuyordu. Çocukluğun ve ihtiyarlığın bütün abartılı kemikleri, genç kızlığın sıcacık ahenginde uykuya dalmıştı. (s. 93) Gece uyumadan önce farkında olmadan dua ediyorum. Kalktığımda da öyle. Tanrı'ya dua etmiyorum, çocukluğun o birleştirici hatırasına dua ediyorum. Faith, sen ihtiyar dedenin Kadiş duasını okuyuşunu unutabilir misin hiç? Hayır, sonsuza dek kulağında kalacaktır o ses. (s. 112) Sonra da, Alcatraz hapishanesinde siyah beyaz parmaklıkların ardına hapsedilmiş bir kral gibi ebediyen mezara gömülmüş kalbim, oğlumun kısa, tombul parmaklarının arasından sızan ışıkla çizgi çizgi aydınlandı. (s. 127) Çeviriye ve düzeltiye diyecek söz yok. Tek bir düşük cümle tek bir yazım hatası bile görmedim. Editör Derya Önder'e de buradan saygılarımı sunuyorum. Hele baskısı. Ah öyle güzel bir baskısı var ki kitabın. Kapak tasarımı, çizimi, dokusu; sayfaların rengi, dokusu, yazı düzeni; her şeyiyle harika bir baskı. Kapak tasarımı ve çizimini yapan Melis Rozental'ın ellerine sağlık. (Bülent)
Eğlenceli ve sürükleyici bir kitap. Çeviri iyi yapılmış. Editörlük ise vasat. Yazım hataları çok fazla. Dizgide bir problem yok. Öykü okumayı sevenlere öneririm. (Editör Kedi)
Öyküler sizi içine çekebilecek nitelikte. Çeviri de gayet başarılıydı. Güzel bir okuma deneyimi oldu benim için. Bir kitap okurken aralarda farklı tarzda birşey okumayı sevenler için tercih edilebilecek güzel bir öykü kitabı. Tavsiye ederim. (Çelebi)
İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden PDF indirme linki var mı?
Grace Paley - İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Grace Paley Kimdir?
Grace Paley 1922 yılında Bronx’da doğdu. Annesi ve babası 1905 yılında Çarlık Rusyası’ndan kaçarak Amerika’ya gelmiş Ukraynalı sosyalist Yahudilerdi. Paley, kültürünü ve dillerinin ritmini hikayelerinde seslendireceği Rusça ve Yidişçe konuşulan bir evde büyüdü. Vietnam Savaşı’na, nükleer silahlanmaya karşı mücadele eden Paley, hayatı boyunca muhalif olmayı sürdürmüş bir politik aktivistti. Gündelik hayatın tarihini yazdığı üç hikaye kitabı yayımladı. 1997 yılında İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden, Son Dakikada Büyük Değişmeler, O Gün Daha Sonra adlı kitaplarının yer aldığı Collected Stories çeşitli ödüllere aday gösterildi.
Grace Paley Kitapları - Eserleri
- İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden
- Ölü Dilde Bir Hayalperest
- Conversation with My Father
Grace Paley Alıntıları - Sözleri
- Shakespeare oyununda bir dize vardır. Der ki, 'Kendini beğenmek, efendim, kendini boşlamak kadar kötü bir günah değildir.' (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Bana kalırsa, erkeklerin yeryüzündeki görevi, hapşırmaktan daha uzun bir süre almazken, kadınlar bir erkekten uzaklaştıklarında, karınlarında tam dokuz ay yük taşıyacaklarını bilirler. Bu sorumluluğu ömür boyu ruhlarında taşırlar. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- "Hem daha kısa cümlelerle düşünmen lazım," diye tavsiyede bulundu, oysa tek kelime dahi etmemiştim. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Hep söylerim, hazır gençken hayatın tadını çıkarsınlar. Hiç değilse, dedi dopdolu mazisine dalıp gitmiş puslu gözlerle, "geri dönüp baktığında insanın hatırlayacak bir şeyi olur." (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Kim oldu ğumu düşününce -bir hiçtim- (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Babama, Benimle konuş biraz, dedi. Pek fazla konuşmaz olduk. Yorgunum dedi babam. Göremiyor musun? Bugün belki otuz kişiye baktım. Hepsi de hasta, hepsinin de çenesine vurmuş. Şimdi müzik dinleyelim, dedi. Bir zamanlar kusursuz bir müzik kulağın vardı. Yogunum, dedi Sonra annem öldü. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Bir başkasının kederinin gölgesinde büyümek korkunç bir şey, öyle değil mi? (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- "Annem güzel bir kadındı," dedi. "Gözleri bir çift yıldıza benzerdi." Kendini öyle güzel sözlerle ifade ediyordu ki gözlerim doldu. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Tamam, her koyun kendi bacağından asılır da, çocuklar ne olacak? (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- En sıradan yaşam bile şöhretle aydınlatılmıştır. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Bir başkasının kederinin gölgesinde büyümek korkunç bir şey. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Ah, dedi kadın, zamanla çocukları daha çok, erkeği daha az sevdiğini fark ettin mi? (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Konuşmak çoğu zaman sevişmek kadar eğlencelidir. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Kendi kendime de dedim ki: Bitti artık. lşte bu senin yalnızlık döşeğin. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- ”Bu zamanda âşık olmak için şaşı, camdan dışarıya, oturduğun buz gibi soğuk sokağa bakmak için de kör olman gerekiyor.” (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Mucize diye bir şey olmaz, olursa da yüzde yüz açıklanabilir bir şeydir. (Ölü Dilde Bir Hayalperest)
- Sen ne yaparsan yap, hayat durmaz. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- “Sen ne yaparsan yap, hayat durmaz. Anca bir dakika oturup bir düş görür” (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Aptalca şeyler yaptığım olur, ama aptal değilim. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)
- Kendini beğenmek, efendim, kendini boşlamak kadar kötü değildir. (İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden)