İnsancıklar - Beyaz Geceler - Fyodor Dostoyevski Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsancıklar - Beyaz Geceler kimin eseri? İnsancıklar - Beyaz Geceler kitabının yazarı kimdir? İnsancıklar - Beyaz Geceler konusu ve anafikri nedir? İnsancıklar - Beyaz Geceler kitabı ne anlatıyor? İnsancıklar - Beyaz Geceler kitabının yazarı Fyodor Dostoyevski kimdir? İşte İnsancıklar - Beyaz Geceler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Fyodor Dostoyevski
Çevirmen: Sabri Gürses
Orijinal Adı: Belıye Noçi - Bedniye Lyudi
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750734717
Sayfa Sayısı: 485
İnsancıklar - Beyaz Geceler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Yıl 1846. Genç Dostoyevski’nin ilk romanı İnsancıklar Rusya’nın edebiyat dünyasında ‘Yeni Gogol doğdu!’ diye büyük övgülerle karşılanır. Bu eser şöhretin basamaklarında hızla yükselmesini sağlar yirmi üç yaşındaki romancının. Aynı yıl bu coşkuyla yazdığı ve hayatının sonunda hâlâ ‘en iyi eserim’ diye savunduğu İkiz adlı romansa hem övgü hem de eleştirilerle karşılaşarak yükselişini gölgeler. Anlaşılmamanın getirdiği hayal kırıklığını 1848 yılında yazdığı Beyaz Geceler adlı öykü kesin olarak silecek ve onu dünya edebiyatının ölümsüzleri arasına sokacaktır.
Dostoyevski’nin gençlik dönemine ait bu iki eser, hep genç kalacak olan eserlerdir ve onlarda Petersburg’un klasik edebî dünyası, umut dolu kahramanları ve hayalperestleriyle başarılı bir şekilde yansıtılmıştır. İki eseri birleştiren en temel şey Petersburg’un hüzünlü aşklarıdır.”
İnsancıklar - Beyaz Geceler Alıntıları - Sözleri
- gözyaşları acıya yardımcı olmaz; bilirim bunu canım, tecrübeyle bilirim.
- “Herkes gerçekte olduğundan daha katı görünmeye çalışır, sanki herkes açıkça dışa vurursa duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır…”
- her şeyi hissediyor, hep acı çekiyordum; bütün bunlar gözlerimin önünde oluyordu!
- yoksul insan gururlu olmamalıdır asla, asla!
- varenka, biz insanlar, kaygı ve telaş içinde yaşayan biz insanlar, gökteki kuşların kaygısız ve masum mutluluğunu da kıskanmalıyız.
- cidden, yasaklamak lazım yazmayı; hiç düşünmeden, hepsine yasaklamak lazım.
- Pek iyi değilim varenka, duygularım ölmüş .
- Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu.
- Sizin küçük kalbiniz hüzünlü, bulanık ve soğuk olacak. Keder yiyip bitirecek onu, hüzün parçalara ayıracak.
- Tanrım, yaşamak ne kederli şey…
- "Anılarımda benim için öylesine çekici bir şey var ki, yaşadığım zamanı unuttuğum oluyor."
- "Bu bir anda gelip geçen güzelliğin neden böyle kısa ömürlü olduğunu ve artık bir daha dönmeyeceğini içiniz burkularak düşünür, sevmeye bile vakit bulamadığınız bu aldatıcı, bir işe yaramaz güzelliğe ta derinden kırılırsınız... " | Beyaz Geceler, Fyodor Dostoyevski
- Hatıralar mutlu olsun , kederli olsun ,hep acı verir ; en azından benim için öyle ; ama bu acı tatlı bir acı . Ve kalp ağırlaştığı,daraldığı,sıkıldığı,kederli olduğu zaman, o zaman hatıralar onu tıpkı sıcak bir günün ardından gelen rutubetli bir gecede çiy damlalarının zavallı,kurumuş,gündüz vakti sıcaktan kavrulmuş çiçeği canlandırması gibi aydınlatıp canlandırır.
- ... Ama şimdi kederli, ağır hatıralar geliyor; kara günlerimin hikayesi başlıyor. Belki de bu yüzden, kalemim daha ağır hareket ediyor ve sanki daha fazla yazmaktan kaçınıyor gibi. Belki de bu yüzden, mutlu günlerimde yaşadıklarımın en küçük ayrıntısı bile hatırlayınca bana büyük bir heyecan ve sevgi veriyor. O günler çok kısa sürdü; onların yerini acı, ne zaman biteceğini bir tek Tanrı'nın bildiği kara acı kaldı.
İnsancıklar - Beyaz Geceler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nastenka seni kötü kız seni: İnsancıklar da Beyaz geceler gibi hüzünlü bir aşk hikayesi iken Beyaz geceler kalbimi parçaladı, yani Nastenka bunu nasıl yapabildin umut verdiğin Hayalperestine… Hayata dair umutlarımızı kıran tüm Nastenka’ları cezalandırmak geldi içimden. (SELİM ŞILBIR)
Dostoyevski’nin ilk eseri olan İnsancıklar diğer eserlerinden izlerle karşılıyor sizi. Daha doğrusu İnsancıklar’ın izi ve “isi” diğer eserlerine de sinmiş. Yazar bir yandan okuru gerçekliğin içine çekip dönemin Rusya’sının perdelerini aralarken bir yandan da okuru çarpıcı gerçeklerle yüzleştirir. Okur, tam acıyacakken acımanın tuhaflığını fark eder. Herhâlde onlarca psikoloji kitabını harmanlasanız bir Dostoyevski kitabından edineceğiniz deneyemi edinemezsiniz. (Spoiler yavaş yavaş başlıyor.) İnsancıklar’da parasızlık kişilerin boylarını kısaltır. Bunu öyle bir yapar ki fark edemezsiniz bile. Yani sanki yanınızdan gariban bir Rus memur geçer, bir kurşun kalem boyutlarında, bu bir gerçekmişçesine inandırır sizi Dostoyevski. Sonra onun boyu uzar ve uzar, memur bir yerlerden para bulmuştur. Dostoyevski bu durumlarda bir gerçeği yüze çarpıyor. Para mı önemli olan? Asla! Dostoyevski karakterleri, örneğin İnsancıklar’da Makar Devuşkin, diğerlerinin gözünde belirdiği kadardır. Diğerlerinin içinde ucube bir hâl alır. Makar Devuşkin, diğerlerine küçük düşmemek için onlarla çay içer, çay ve şeker için para biriktirir. Bir de Dostoyevski, İnsancıklar’ında ve yine diğer romanlarında görüleceği üzere ana karakterden yola çıkarak “sayfalar dolusu” kınadığı “diğer” kişileri bir anda affeder. Onların tek bir sözüne tav olur. Çünkü tüm bu sıkıntıların onlar tarafından kabullenilmekle son bulacağını sanmaktadır. Karakterler için ölüm bir başkasının gözünden olur. İş yeri arkadaşı onu tok biliyorsa o günlerce yemek yemese bile mutludur. Uzun lafın kısası, “Yeni Gogol doğuyor!” denilerek lanse edilen bu kitap Dostoyevski’nin doğuşuna şahitlik etmiştir. Mektuplaşmadan çok daha fazlasını içerir. O kadar sarsıcıdır ki, soğuk kış gecelerinde esen rüzgâr teninize işler. Yağan kar yüzünüzde erir. Çünkü her şeye rağmen Dostoyevski kitaplarından daha sıcak kalmayı başarmıştır teniniz. Makar ve Varvara arasındaki ulak siz olursunuz, bir başkası değil. Hikâyenin en içindesinizdir hep. Ve kitabın sonunda Makar Devuşkin’inkine benzer bir hâl alırsınız. Varvara’nın mutluluğunu kendi mutluluğundan daha mühim gören Makar’ın Varvara’ya yazdığı mektuplar bir paçavraymışçasına terk edilmiştir. Makar üslubunu da geliştirmiştir oysa! Hoş ya son mektup gönderilmiştir belki. Sorular ve temenniler peşinizi bırakmayacaktır. Mektuplar masanın üstünde, Makar Devuşkin masanın altında kalmıştır. Okur kelimelerin içinde eriyip yavaş yavaş masalaşmıştır. (Bir Kitapta Unutulmuş Sahaf)
Kitap için Beyaz Geceler kısmının (onu daha önce de okumuştum zaten) daha iyi olduğunu söyleyerek başlayayım. Beyaz Geceler çok başarılı bir hikaye ama İnsancıklar onun kadar sürükleyici değildi. (unsatisfiedy)
Kitabın Yazarı Fyodor Dostoyevski Kimdir?
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı.
Dostoyevski, Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mikhail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinsky Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastane de doğdu. Mikhail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Maria ise bir tüccar kızıydı.
Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. Babasının çalıştığı hastaneden bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg'ta zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi.
Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.
1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti.
Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.
İlk yazarlık dönemi
Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti.
1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi.
İkinci yazarlık dönemi
1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine indi. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz(İgrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında:
“ ...Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır... ”
diye yazdı.
Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[ ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü.
Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti.
Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı.
Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım, çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi. Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı.
Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedî Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'da da yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti.
Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapisanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi.
Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak arttırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı çoşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.
Fyodor Dostoyevski Kitapları - Eserleri
- Suç ve Ceza
- Öteki
- Beyaz Geceler
- Yeraltından Notlar
- Kumarbaz
- Ölüler Evinden Anılar
- Amcanın Düşü
- Başkasının Karısı
- Puşkin Üzerine Konuşma - Batı Çıkmazı
- Budala
- Ecinniler
- Delikanlı
- Ebedi Koca
- Ev Sahibesi
- Ezilenler
- İnsancıklar
- Karamazov Kardeşler
- Mutluluğun Kıyısında
- Öyküler
- Stepançikovo Köyü
- Yufka Yürek
- Netoçka Nezvanova
- Tatsız Bir Olay
- Timsah - Gülünç Bir Adamın Düşü - Uysal Bir Ruh
- Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları
- Dokuz Mektupluk Roman
- Dünyayı Güzellik Kurtaracak
- Üç Novella
- Bir Yazarın Günlüğü
- Suç ve Ceza (Çizgi Roman)
- Rus Öyküleri
- Büyük Engizisyoncu
- Gülünç Bir Adamın Düşü
- Mektuplar
- Çocuklarla Beraber
- Beyaz Geceler - Uysal Kız
- Nelli’nin Öyküsü
- Dürüst Hırsız
- Bobok
- Yufka Yürekli - Soytarı
- George Sand Öldü mü?
- İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün
- Karamazov Kardeşler (Cilt 2)
- Küçük Kahraman
- Diriliş - Kumarbaz
- Çocukluğum - Ezilenler
- Timsah
- Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız
- Ecinniler (Cilt II)
- Suç ve Ceza 2. Cilt
- Yeraltından Notlar - Beyaz Geceler
- Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4
- Budala 2. Cilt
- Seçmeler
- Delikanlı 2. Cilt
- Başkasının Karısı - Namuslu Hırsız
- İnsancıklar - Beyaz Geceler
- İnsancıklar - Netoçka Nezvanova
- Uysal Kız
- Delikanlı - Cilt 3
- Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar
- İnsanın Ruhunu Yücelten Bir Acı, Ucuz Bir Mutluluktan Daha Değerlidir
- Seçilmiş Əsərləri
- Yoxsul İnsanlar
- Bay Proharçin
- Üç Hikâye: Beyaz Geceler - Polzunkov - Yufka Yürek
- Sıradışı Bir Olay
- Four Stories
- Timsah ve Nahoş Hikaye
- Suç ve Ceza
Fyodor Dostoyevski Alıntıları - Sözleri
- Bence tehlikenin ahmak kimseler tarafından gelmesine hiç gücenmemeli, çünkü işleyen kafaları değildir. (Ecinniler (Cilt II))
- Çok duygulu, ama ezilmiş insanlar vardır. Bu insanların delilikleri, öbür insanlara karşı bir çeşit kara mizah gibidir. (Çocuklarla Beraber)
- Her şeyin iyisi eskidenmiş. (Beyaz Geceler)
- -“Çağ dışı ve çağdaş ihtiyaçlara uymayan sanat büsbütün var olamaz. Varsa da o sanat değildir; o, soysuzlaşmıştır, yozlaşmıştır, gücünü ve her türden sanat değerini kaybetmiştir.” (Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar)
- Bırak geçmiş geçmişte kalsın... (Dürüst Hırsız)
- ..kadın bütün hakikati duysa da sanki bilmiyor duymuyor gibi davranır! (Ev Sahibesi)
- "Başkalarından saygı görmek istersen, önce ve en önemlisi kendi kendine saygı duymalısın; ancak bu şekilde kendini saydırabilirsin." (Ezilenler)
- Anlık bir yanılgıydı benimkisi, bir sis, bir duygu yoğunluğuydu. (Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız)
- “…kendine lâyık görmediği bu kadar büyük bir saadet onu ezmiş, içini allak bullak etmişti. Nihayet, bedbaht olmak için durmadan marazi bir şekilde vesileler arayarak haraboluyordu…” (İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün)
- İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir. (Ölüler Evinden Anılar)
- "her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. (Yeraltından Notlar)
- Kaderin cilvesi, şanssızlık, gene bırakmamıştır peşini (Bay Proharçin)
- “Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem.” (Beyaz Geceler)
- Kendini en iyi aldatmasını bilen, herkesten daha neşeli yaşar. (Suç ve Ceza 2. Cilt)
- Bir suçsuzu cezalandırmaktansa, on suçluyu bağışlamak daha iyidir. (S. 682) (Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4)
- İnsanın aptallığı sonsuzdur, siz de bilirsiniz. (Yufka Yürekli - Soytarı)
- İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. (Suç ve Ceza (Çizgi Roman))
- Çok tuhaf ama olasılıkların gerçekten bir sistemi olmasa bile rastlantısal bir düzeni var sanki (Kumarbaz)
- İnsanın kendi yüzünden daha şeytanca ne vardır? Çünkü kimse öyle olduğuna inanmaz. (Ecinniler (Cilt II))
- Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan, ama kendini iyi biri zanneden zayıflara. (Seçmeler)