İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü - Muhammed Emin Yıldırım Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü kimin eseri? İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü kitabının yazarı kimdir? İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü konusu ve anafikri nedir? İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü kitabı ne anlatıyor? İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü kitabının yazarı Muhammed Emin Yıldırım kimdir? İşte İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Muhammed Emin Yıldırım
Editör: Muhammed Ali Alioğlu
Tasarımcı: Mücahit Ak
Yayın Evi: Siyer Yayınları
İSBN: 9786054620036
Sayfa Sayısı: 248
İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Muhammed Emin Yıldırım hocamızın önemli eserlerinden biri olan İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü adlı kitapta insanın kendi ile ilişkisi, insanın Allah ile ilişkisi, insanın eşya ile ilişkisi, insanın insan ile ilişkisi ve daha birçok konular detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Özellikle insani ilişkilerde on altın kural ile Kur'ân da diyalog bölümleri de insanlarımıza rehber olacak nitelikte bir eserden oluşmaktadır.
İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü Alıntıları - Sözleri
- "Allah tevbe edenleri sever." "Allah temizlenenleri sever." "Allah sakınanları sever." "Allah sabredenleri sever." "Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever." "Allah adaletle davrananları sever." "Allah kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever."
- "Sizden iyiye çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü ise yasaklayan bir topluluk bulunsun.İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."
- "Ey kalpleri istediği gibi çeviren Allah'ım! Benim de kalbimi dinin üzere sabit kıl."
- "Mümin kusur bulucu, lanet edici, terbiyesiz (kaba) ve hayasız olamaz."
- Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur. (Rad süresi. 28)
- “Geleceği kesin olan o güne rağmen bunlara ne oluyor ki adeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi hala öğütten yüz çevirip kaçıyorlar.” -Müddesir- 49-51. Ayetler
- İslam Medeniyeti, eşkiyadan sahabe, bedeviden alim, katilden muttaki çıkaran bir medeniyettir.!
- Din insanda doğru bir vicdanın oluşturulması için gönderilmiştir.
- "Doğrusu insan hem çok zalim hem de çok cahildir." (Ahzab 33/72)
- “İnsanlarla konuşurken onların seviyelerine inin!” * Konu üzerine saatlerce yazı yazabilirim.
- Efendimiz (Sav) elleriyle de işaret ederek şunu söyler: “Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını koruyacağını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim.”
- "Tecrübe insanın en büyük kazancıdır. Gerektiği yerde kullanacağı bir sermayedir."
- Hz. Ali (ra), bir gün bazı İslam davetçilerinin sert tutumlarına karşı sinirlenmiş ve şöyle demişti: "Size ne oluyor ki böyle davranıyorsunuz! Sizler insanların Allah ve Resulü'nü inkar etmelerini mi istiyorsunuz? İnsanlarla akıllarının alabileceği şekilde konuşun."
- "Bu ilahi emir, sadece yazılı sayfaları değil, çok daha ötesini kapsayacak kadar geniştir."
- Elbette insanın aslı,kökü; ilişkinin de boyutunu, düzeyini yani nitelik ve niceliğini birebir etkileyecektir.
İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın konusu diyalog. Rahman ile diyalog, Efendimiz(sas) ile diyalog , insanlarla diyalog, eşya ile diyalog... Yani söz ve duyguların insan üzerindeki önemini Kur'an'dan ayetlerle çok akıcı ve anlaşılır bir dille öyle güzel anlatmış ki yazarımız, okuduğunuz yerleri dönüp tekrar okuyacak lezzeti alıyorsunuz. Hepimiz yapıyoruzdur aslında "ben bunları biliyorum" diyoruzdur. Ama bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız birçok hassas konuyu tekrar tekrar okumak bunları hayatımıza yansıtarak daha çok güzellik katmamıza sebep oluyor. Velhasıl okuyalım arkadaşlar. Keyifli okumalar. (kitapçıkız)
Siz hiç düşünmez misiniz? Biz inanmak üzerine yaratılıyoruz. Allah kalbimize ruhundan üflemiş.’’ Onu insan şeklinde tasarlayıp da ruhumdan üflediğim ve o da dirildiği zaman kudretim için siz hemen ona secde ederek yere kapanın buyurmuştu.’’ (15/ 29) İman edeceğimize, teslim olanlardan olacağımıza dünyaya gelmeden önce, Allah’a söz veriyoruz. ‘’Rabbinin Âdem evlatlarından, misak aldığını da düşünün: Rabbin onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onların kendileri hakkında şahitliklerini isteyerek "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" buyurunca onlar da "Elbette!" diye ikrar etmişlerdi. Kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu!" Yahut: "Ne yapalım, daha önce babalarımız Allah'a şirk koştular, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, şimdi o bâtılı başlatanların yaptıkları sebebiyle bizi imha mı edeceksin?" gibi bahaneler ileri sürmeyesiniz diye Allah bu ikrarı aldı.’’ (7/ 172-173) Nasıl oluyor da inanmaktan bu kadar uzak kalabiliyoruz? Nasıl oluyor da bazen doğru yoldan dönebiliyoruz? Nasıl oluyor da zaman zaman imanı içimizde coşkulu hissederken zaman zaman da o hissiyata çok uzak kalabiliyoruz hatta kopuşlar yaşayabiliyoruz? Halbuki işin doğalında, yaratılışımızda inanmak var. Biz şükür ki Müslüman bir aileye doğmuşuz ama bu şekilde dünyaya gelmeyen de birçok insan var. Biz bu yaratılışımızdaki imana nasıl ulaşabiliriz, onlar hiçbir şey bilmeden nasıl ulaşabilir diye bir hayli düşündüm. Daha sonra cevabın yaptığım bu eylemde olduğunu fark ettim. Allah Kur’an’da birçok ayette ‘düşünmez misiniz’ ‘düşünesiniz diye açıkladım’ gibi ifadelerle bizi uyarıyor. Burada kastedilen nasıl bir düşünmek bunu çok iyi kavramak lazım. Kelimeyi okuyup geçiyoruz düşünüyoruz zaten gibisinden. Ama bu kelimenin içi bu kadar boş değil. Allah bu eylemi bizden gerçekten istiyor. Yani gün içinde yaşarken düşünmek değil Allah’ın bizden istediği, düşünmek için yaşamak. Birinci dediğimi beyni olan tüm insanlar yapıyor ama ikincisini yapan, düşünmek için vakit ayıran çok az kişi kaldık. Düşünmek için yaşamak... Şimdi yemek yiyeceğim öğle arası bir saat, şimdi uyuyacağım sekiz saat uyumazsam kendime gelemiyorum, arkadaşlarımla buluşacağım üç saat otursak güzel olur, bugün dört saat ders çalıştım... Hayatımızdaki tüm eylemler için zaman belirlerken hayatımızın ana eylemi olan düşünmek için zaman belirliyor muyuz? Ben şimdi tek başıma kalacağım ve bir saat kadar düşüneceğim. Neden varım? Ben kimim? Nasıl daha iyi bir insan olabilirim? Hayatım nasıl? Ama maalesef ki günümüz çağında bunu yapmak o kadar zorlaştı ki. Odamızda bile tek başımıza değiliz artık. Rehberimizdeki, sosyal medyalarımızdaki kişiler de bizimle. Gün içinde çok yoğunuz, sürekli işlerimiz oluyor. Zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki bu çağda zavallı insan düşündüğü zannederek bir ömür sürüp gidiyor. ‘’Düğmenin yerini fermuar alır ve insan şafakta giyinirken düşünmeye, felsefi düşüncelere dalmaya ayıracak bir saat bulamaz olur.’’ (Fahrenheit 451) Allah Kur’an’da düşünme eylemini beynimiz yerine kalplerimize vermiş hep ikisini beraber zikretmiş. Ruhumuza da ruhundan kalbimize üflememiş miydi? Burada onu nasıl bulacağımızı da söylemiş olmuyor mu böylece. Kalp bağıramaz, fısıldar. Kendinle baş başa kal, kalbini dinle, kalbinle düşün. Kalbinle baş başa kal, Allah ile baş başa kal... İnanmak, inancı sağlam tutmak, Allah’a teslim olmak kalp ile ruh ile alakalı bir durum. Cismani şeylerden uzak. O halde duyuların kalbi oyalayışı ne zaman kendisinden uzaklaşsa, kalp , gayb aleminin bilgilerini almaya yönelir ve fıtratında bulunan şeyin bir kısmını elde eder. Bedenimiz ise cismani özellikte. İhtiyaçları var, istekleri var... Eğer düşünmeyerek kalbimizi, ruhumuzu yalnız bırakırsak onu bedenimizde cismani dünyada esir etmiş oluruz. Tabi ki ruhlar aleminde yaşamıyoruz ama bu dengeyi kurabilmek çok önemli. Midemizi beslerken ruhumuzu da beslemeyi unutmamalı. Hatta bir süre sonra ruhumuz bedenimize üstün gelir ve böylece Allah’ın en takvalı kullarından oluruz inşallah. ‘’Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta düzensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.’’ ( İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali) Kendimize düşünme saati oluşturabiliriz, bunu yaparken seveceğimiz bir ortam oluşturabiliriz. Mesela ben tuz lambamı yakıyorum, kanun resitali açıyorum. Veya gökyüzünü, ağaçları izliyorum. Allah’a her daim mükemmel bir şekilde itaat etmesiyle bu konuda bana da çok ilham verici oluyor doğa. Her şeye hazırlandığım gibi düşünmeye de hazırlanıyorum. Uykuya, yemeye, buluşmaya hazırlanmak gibi. Çünkü düşünmek de tek başına bir eylem artık bunu kabullenelim. Üstelik sadece insana verilmiş bir eylem sizce de daha özel bir ilgiyi hak etmiyor mu? Bunun için de henüz içimde motivasyon yok derseniz size şöyle yardımcı olalım, "Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru."derler." ( 3/191) Şimdilik özel bir vakit oluşturmasan da şu anki zamanın akışına fazla kapıldıysan da olsun sorun değil Rabbini her an anabilirsin. ‘’Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” ( 13/28) Huzurun da verdiği motivasyonla zamanla daha özel bir buluşma ihtiyacı duymak, uzun zamandır konuşamadığın, görüşemediğin arkadaşını özlemek, bu arkadaşınla aranızın soğumasından endişe etmek gibi duygularla düşünümek ve Allah ile baş başa kalmak eylemini daha sık yapar hale gelebilirsiniz, gelebilirim. Bu eylem neticesinde elde edilen sonuçlar ve cevaplar ile yapılan ibadetler ve kulluk daha nitelikli ve devamlı; haramlardan kaçmak, dini hükümleri yerine getirmek daha kolay olur inşallah. Ve kaybettiğimiz ya da azaldığını düşündüğümüz iman duygularını böylece yakalayabiliriz inşallah. Rabbim bizi her daim O’nu düşünen kullarından eylesin inşallah. Amin Bu kitap bana geçen yaz yazdığım bu yazıyı hatırlattı. Kendisi ile ilişkisini doğru kuran, kendisini tanıyan, nefsini bilen, Allah’ı bilir. Yani ancak kendisi ile doğru ilişki kuran nefsi ile Allah ile evren ile ve başka insanlar ile doğru ilişkiyi yakalayabilir. Bu kitapta da bu noktadan başlanarak, tüm ilişki çeşitleri Kur’an ve Efendimiz(sav)in davranışları ışığında adım adım, sade ve naif bir dille bizlere sunulmuş. Toplumsal ve kişisel manada bize rehber olacak bu harika kitabı herkes okumalı, okutturmalı... Rabbim tüm ilişkilerimizde onu göz etmeyi nasip etsin inşallah. Amin. (tuvatist)
Önce kitaba ön yargı ile yaklaşmıştım. Ama okumaya başladıktan hemen sonra bu fikrimden vazgeçtim. Kitap ilişkilerde nasıl davranmamız nasıl bir yol izlememiz gerektiğini anlatıyor. Yöntem olarak önce Kur'an ve Sünnet daha sonra ise bilimsel verileri işliyor. Bir ilişkinin sağlıklı olması için sınırlar olması gerekiyor. Kitap bu minvalde sınırlarımızı nasıl oluşturacağımızı ve sınırlarımızı nasıl koruyacağımızı anlatıyor. İlişki derken toplumda genel yargı karşı cinsmiş gibi algılanıyor. Fakat ilişki anne-baba, karı-koca, ebevyn- evlat, Rab-kul şeklinde çoğaltılabilecek bütün hayatı kapsar. Zaten bir toplumda yaşıyorsak ilişki içinde olmamak mümkün değil. İlişkilerinde problem yaşayanlara ,yaşamayanlara tavsiye edebileceğim nadide eserlerden biri. İlahi ölçü de kişisel gelişim kitabı. "Allah insanı topraktan, çamurdan dolayısı ile maddeden yarattı ve ona kendi ruhundan üfledi. Dolayısı ile insan maddeden ve ruhtan var edildi. İşte insanın negatif durumları maddeden pozitif durumları ise ruhtan kaynaklanır" (okuyananne)
Kitabın Yazarı Muhammed Emin Yıldırım Kimdir?
Muhammed Emin Yıldırım, 8 Mart 1973 yılında Erzurum’un Horasan ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Erzurum'da tamamlayıp 1989 yılında İstanbul'a geldi.
Örgün eğitiminin yanında medreselerde Arapça ve Temel İslami İlimler alanlarında çeşitli dersler aldı.
M. Emin Yıldırım, 1999 yılından sonra 5 yıl Mısır’da İslami İlimler alanında çalışmalarda bulundu.
Muhammed Emin Yıldırım, Ekim 2010 yılında Siyer Vakfı’nı kurdu. Yıldırım, kuruluşunu 10 temel ilke üzerine oturttuğu Siyer Vakfı ile Hz. Muhammed’in (S.A.V) daha iyi bilinmesi, anlaşılması, tanınması, kavranması ve yaşanması için çalışmalarda bulunuyor.
Siyer alanında yapılan hizmetleri bir basamak daha yukarıya taşımak için Uluslararası Siyer Eğitim ve Araştırma Enstitüsünü kurdu.
Türkiye başta olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında siyer ve sahabilere özel programlara konuşmacı olarak katıldı.
İhtisas alanı ile ilgili 200'ü aşkın TV ve Radyo programına katıldı ve sohbetleri yayınlandı.
Siyer Vakfı’nın, Siyer Dersleri, Siyer Mektebi, 82 İl 82 Sahabi, Samed Medresesi, Suffa Meclisleri, Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması projelerine katkılarda bulundu.
Siyer Vakfı’nın 2020 yılını (Hicri 1441) “Aile Yılı” olarak ilan etmesiyle “En Büyük Nimet Aile” serlevhası altında halka açık konferanslarına devam etmektedir.
15 yıl olarak planlanan siyer derslerinin ikinci bölümü Sîret-i Enbiyâ dersleri başlığı altında 100 ders boyunca Hz. Âdem’den Hz. İsa’ya kadar gelen tüm peygamberlerin hayatlarını anlatmaktadır.
“Cennet Bizim Evimizde” programları ile aile kurumunu bilinçlendirici programlara konuşmacı olarak katıldı.
Muhammed Emin Yıldırım’ın bugüne kadar Siyer Yayınları’ndan çıkan 60’a yakın kitabı bulunmaktadır.
Siyer, Siyer Araştırmaları ve Siyer Çocuk dergilerinde yazıları yayımlandı.
Halen kurucusu olduğu Siyer Vakfı'nda ve çeşitli televizyon, radyo programlarında muhtelif başlıklarda sohbetleri devam etmektedir.
Muhammed Emin Yıldırım, Nezahat Hanım ile evli olup 3 çocuk babasıdır.
Muhammed Emin Yıldırım Kitapları - Eserleri
- Nebevi Eğitim Modeli Darü'l Erkam
- Efendimiz'i Sahabe Gibi Sevmek
- Sahabeyi Nasıl Anlamalıyız?
- Hz. Hatice (Radiyallahu Anha)
- Arslan Pençesi / Hamaset Kahramanı Sa'd b. Ebi Vakkas
- Talha b. Ubeydullah; Şehidü'l Hayy / Yaşayan Şehit
- Efendimiz'in Havarisi ve İhlas
- Asr-ı Saadet'te Ticaret ve Tüccar Sahabiler
- İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü
- Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)
- İbadetin Beyni Dua
- Suffa Meclisleri - Kur'an Dersleri
- İnsanlığın Kurtuluşu Hac Ömrün Bereketi Umre
- Hazreti Peygamber'in Albümü
- En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 1
- En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 2
- Siyer Dersleri
- Neden ve Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz?
- Tarihi ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası
- Görev ve Yetkileri Açısından Hz. Peygamber
- Peygamberimin Arkadaşları
- Sahâbe Dersleri
- 101 Cevapla Kur'an Nedir?
- İlk Ev İlk Mabed İlk Mescid
- Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed
- Evlilik Ahlakı
- En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 4
- En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 3
- Aile Ahlakı
- Abdullah Olmak
- Sa'd B. Ebi Vakkas
- O'nu Tanımak Hayatı Tanımaktır
- Çocuk Yetiştirme Ahlakı
- Herkes İçin Siyer
- Herkes İçin Siyer
- Resullulah’ın Hutbeleri
- Sahabe İklimi
Muhammed Emin Yıldırım Alıntıları - Sözleri
- 1. Öğren ki inanabilesin. 2. İnan ki inandırabilesin. 3. Yaşa ki yaşatabilesin. 4. Karşılık bekleme ki karşılık bulasın. 5. Neticeyi Allah'a bırak ki haddi aşmayasın. (Görev ve Yetkileri Açısından Hz. Peygamber)
- Müslüman bir tüccarın her daim aklında, zihnin de, kalbinde olması gereken ilkeler. 1- Sağlam bir akidenin inşası 2- Ticari hukukun derinlemesine öğrenilmesi 3- Sadık ve salih dostların edinilmesi 4- Allah'ın, yapılan ticarete ortak edilmesi 5- Bir hakikat olan ölümün sürekli hatırda tutulması. (Asr-ı Saadet'te Ticaret ve Tüccar Sahabiler)
- “Biz kendi Peygamberimizin karşısında bile eğilmeyiz... O bize Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmemeyi öğretti!” (Herkes İçin Siyer)
- "Hak geldi batıl zail oldu. Muhakkak ki batıl zail olmaya, yok olup kaybolmaya mahkumdur. " (Sa'd B. Ebi Vakkas)
- Allah'ın değişmez yasaları vardır. Sünnetullah'ı vardır. Allah ancak o yasalara göre yardım ederdi. O yasaların başında gelen ilke şu idi: Önce siz bir beşer olarak, bir kul olarak elinizdeki tüm imkanları kullanarak Allah yolunda bir şeyler yapın. Siz size düşeni yapın ki, Allah’ın rahmet ve yardımı üzerinize yağsın. Siz bir Musa olun, Firavun'un saraylarını zorlayın, göreceksiniz ki Allah Kızıldeniz'i size yol yapacaktır. (Talha b. Ubeydullah; Şehidü'l Hayy / Yaşayan Şehit)
- Bilen sadece haberdar olur, tanıyan ise tanıdığını sevmeye başlar. Bilen sadece malumat sahibi olur, tanıyan ise o malumatları marifete, dolayısı ile bir sevdaya taşımış olur. Bilen sadece bilgisi ile yetinir, tanıyan o bildiği değerler yolunda elimden gelen her türlü gayreti ortaya koyar. (Görev ve Yetkileri Açısından Hz. Peygamber)
- Zihin dünyasındaki ölçü birimi yanlış olan, elbetteki önüne gelen her şeyi yanlış ölçüp,biçecektir. (Tarihi ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası)
- O; ilklerden, öncülerdendir. O, islam uğruna attığı ilk ok ile ilk kan akıtan ve kendisine atılan ok ile ilk kanı akıtılandır. O, cennetle müjdelenmiş aşere-i mübaşeredendir. O, uhud günü Efendimizin: " at sa'd! Anam babam sana feda olsun." Dediği aslan parçasıdır. O , dört ayrı ayetin sebebi nüzuluna vesile olandır. Hepsinden öte o, medine sokaklarında efendimizin kendisine hayranlıkla bakarak: "kimin böyle dayısı var , gösterin bakalım!" Diye gururlandığı hamiyet kahramanıdır. Allah ebeden razı olsun (aminnn) (Sa'd B. Ebi Vakkas)
- "Vallahi! Muhammed ancak sizi hayra ve iyiliğe götürür." (Hz. Hatice (Radiyallahu Anha))
- Allah (cc) eş-Şehid' tir. Görünen ve görülmeyen, aleni olan veya sırlarla perdelenmiş olan, açık ya da gizli olan;her ne var ise hepsini bilendir. Şehid; şahit kelimesinin mübalağa ile ifade edilen bir ismidir. (Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed)
- "Ey İman edenler! Kendinizi ve Ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında acımasız, güçlü, ALLAH'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren Melekleri vardır." (Tahrîm, 66/6) (Çocuk Yetiştirme Ahlakı)
- "Allah'ım! Biraz sonra harp başlayacak, ben de Sad'ın istediği gibi güçlü bir düşman askeri karşıma istiyorum. Onunla savaşayım, o da benimle savaşsın ama en sonunda o beni öldürsün ve yıllardır hasretini çektiğim şehadete beni kavuştursun. Sonra gelip bedenime müsle yapsın; kulağımı, burnumu, gözlerimi kessin, oysun. Sonra sen bana: "Ey Abdullah! Ne yaptın benim sana verdiğim azaları?" diye sorduğunda, ben sana diyeyim ki: "Ya Rabbi! Sen verdin ama ben kullanamadım. Ben onları kirlettim, günahlarla kararttım. O halde senin huzuruna gelmeye hayâ ettim. Ve günahlarımın bir kefareti olarak Uhud'da senin Peygamberinin sancağının selameti uğruna feda ettim." Sen de bana: "Doğru söyledin" diyerek beni affedip, katına alasın." (Arslan Pençesi / Hamaset Kahramanı Sa'd b. Ebi Vakkas)
- Allah'ım! Huşu duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymak bilmeyen nefisten,fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. (İbadetin Beyni Dua)
- İmanın değer ve kıymetini bilmeyenler, iman davası uğrunda harcanan emek ve ömürleri de anlamazlardı. (Hz. Hatice (Radiyallahu Anha))
- Çünkü bir eylemin sonucunun yanlış olduğu ne kadar bilinirse onun yapıp yapmama konusundaki hassasiyet de o kadar gelişmiş olacaktır. (Sahabeyi Nasıl Anlamalıyız?)
- Abdullah b. Amr ilmi sadece insanlara aktarmak için ögrenmedi,Onu yaşamak için öğrendi.Bugünun dünyasında ki insanlar olarak en ciddi sıkıntılarımızdan biri de bu. Çok biliyor, az yaşıyoruz. (Abdullah Olmak)
- "Siz Rahiplerinizin helal kıldığını helal, haram kıldığını ise haram kabul etmiyor musunuz? İşte Allah'tan başka kime bu yetkiyi verirseniz o sizin rabbinizdir." (Taberi, Câmiu'l-Beyan an Tevili'l Kur'ân, VI, 146-149) (Tarihi ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası)
- İstikamet,Allah'ın (cc) bir emridir. Hz.Peygamber'in (sas) saçlarını ağırtan,belini büken bir emirdir. "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" [Hud 11/112] yani istikamet üzere ol!Savrulma,nokta kadar menfaatin için virgül kadar eğilme!İşte Muaz b.Cebel (ra) tam da böyle biriydi.Hiç kimseye eyvallah etmedi.Yeri geldi, Hz.Ömer gibi birisiyle tartıştı,hak bildiği şeyi savundu.Onun tek derdi: "Hakkın hatrı alîdir,hiçbir hatıra feda edilmez" ilkesini korumaktı. (En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 4)
- "Doğrusu insan hem çok zalim hem de çok cahildir." (Ahzab 33/72) (İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü)
- Allah bizi kul olarak yarattı. Bundan daha büyük bir şeref de vazife de yok. (Abdullah Olmak)