diorex
Dedas

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma - David Hume Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kimin eseri? İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kitabının yazarı kimdir? İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma konusu ve anafikri nedir? İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kitabı ne anlatıyor? İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma PDF indirme linki var mı? İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kitabının yazarı David Hume kimdir? İşte İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.04.2022 00:00
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma - David Hume Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: David Hume

Çevirmen: Ferit Burak Aydar

Orijinal Adı: An Enguiry Concerning Human Understanding

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052951774

Sayfa Sayısı: 192

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

David Hume (1711-1776): İskoçyalı filozof ve tarihçi. 12 yaşında kaydolduğu Edinburgh Üniversitesinde hukuk eğitimi alsa da, felsefenin büyüsüne kapıldığından eğitimini yarıda bıraktı. İlk eseri Treatise of Human Nature 1739-1740 yıllarında yayımlandı. 1748 yılında ünlü soruşturmalarının ilk versiyonu olan Philosophical Essays Concerning Human Understanding eseri yayımlandıysa da pek ilgi görmedi. Kütüphane müdürüyken yazmaya başladığı altı ciltlik History of England eseri, felsefi eserlerinden çok daha fazla başarı ve ün kazanmasını sağladı. İktisat konulu denemeleriyle başta yakın dostu Adam Smith olmak üzere liberal iktisatçılar üzerinde de etkili oldu. David Hume, Locke’un ampirizmine, Berkeley’in idealizmine dayanan felsefesiyle, başta Kant olmak üzere kendinden sonraki pek çok filozofu etkilemiştir. İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma Hume’un ilk eserinde incelediği konuların keskin ve açık bir özetini yaptığı, fikirlerin kökeninden özgür iradeye, nedensellik ilkesine dair şüphelerden, mucizelere kadar en ünlü argümanlarını formüle ettiği ustalık dönemin en yetkin eseridir.

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma Alıntıları - Sözleri

  • Doğa her zaman haklarına sahip çıkacak ve sonunda her türlü soyut muhakemeye üstün gelecektir.
  • “Metafizik gerçek anlamıyla bir bilim değildir ve anlama yetisi için tamamen erişilmez olan konulara giren insan kibrinin beyhude çabalarından ya da kendini açık alanda savunamadıkları için zayıflıklarını örtüp korumak adına bu sık çalılıklara sığınmış halk hurafelerinden doğar. Açık alandan kovalanan bu hırsızlar ormanın derinliklerine kaçar ve zihnin korunmasız her dehlizine sızmak ve zihni dinî korku ve önyargılarla esir almak için erketeye yatar. En sıkı düşmanları bile, bir an olsun gözlerini kırparlarsa bozguna uğrarlar. Zaten birçokları da korkaklıktan ve aptallıktan ötürü kapılarını düşmanlarına açar ve onları yasal vasileri olarak hürmet ve itaatle kabul etmekten memnuniyet duyarlar.”
  • Tecrübeden doğan bütün çıkarımlar akılyürütmenin değil alışkanlığın etkileridir.
  • Dünyada rastlantı diye bir şey yoktur, ama bir olayın gerçek nedenini bilmememiz anlama yetimizi böyle etkiler ve bu tür bir inanç ya da kanı doğurur.
  • "Birçok ahlaksızlığa ve aptallığa karşı çıkarak, bol bol düşman edinir ve onlar tarafından sefih, imansız, günahkar diye damgalanırız."
  • Bir nedenin ortaya çıkışı, zihnimizi, alışkanlıktan gelen bir geçişle, her zaman sonuç fikrine yönlendirir.
  • ...insanın körlüğünün ve zayıflığının gözlemlenmesi her türlü felsefenin sonucudur ve bundan ne kadar kaçmaya ya da sakınmaya çalışırsak çalışalım her dönemeçte bizi bulacaktır.
  • Zihnin en incelikli tetkik ve incelemeyle varsayılan nedende etkiyi bulması asla mümkün değildir; zira etki, nedenden tamamen farklıdır ve dolayısıyla hiçbir zaman nedene bakarak keşfedilemez.
  • Ateşe kuru bir odun parçası attığımda, zihnim hemen alevi söndüreceğini değil körükleyeceğini tasavvur etmeye sürüklenir. Düşüncenin nedenden sonuca bu geçişi aklın bir ürünü değildir. Kökeni tamamen alışkanlık ve deneyimde saklıdır.

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Gerçekten okunması da kavranması da çok zor olan ve çoğu yeri iki defa okumak zorunda kaldığım, cümleleri nerdeyse bir sayfayı bulan bir kitapla karşınızdayım. Kitabın sonuna doğru kulaklarımdan ateş çıktı, dedim devreler yandı keseyim mavi kabloyu bitsin bu iş. Bunun yanında Hume'ın hayat hikayesini okuyunca kendisine büyük bir hayranlık da duymadım değil. Çok zeki olmasına ve daha iyi yerlere gelmesinin mümkün olmasına karşın sırf kitaplarla olmayı tercih ettiği için Hukuk fakültesinin kitaplığını yönetmek için kendisine yapılan çağrıyı kabul etmiş, hem de hiç para almadan. Gelelim kitabımıza... Öncelikle size şunu tavsiye ediyorum ; kitabı okumadan önce Empirizm, Epikurosçular , Piron Felsefesi, Skeptik Felsefe ve Rasyonelciler ile ilgili makalelere kısaca bir göz atmalısınız ya da benim gibi kitabı okurken ara ara makaleleri okur notlar alırsınız ama bu biraz zaman alıyor, belirteyim.Zira hepi topu 150 sayfalık kitabı 2 haftada bitirebildim. Kitap, 12 farklı başlık altında toplanmış denemelerden oluşuyor ve her denemede farklı akımları ve savunduğu görüşleri belirtip kendi düşüncesini doğrulama yoluna gidiyor, bu yönüyle makaleye de yakın diyebiliriz. Peki Hume hangi soruya cevap bulup, kendi düşüncesini kanıtlama yoluna gidiyor? "Mucize olanaklı mıdır?" Rasyonelciler, insan zihninde bilgilerin doğuştan çıktığını ,her şeyin nedene bağlı olduğunu savunuyor, adamlar gerçekçi.Hume ise,bilgilerin doğuştan değil alışkanlıklarla çıktığını savunuyor. Hume'a göre ; Deney dünyasında olanaklı değildir, nedenselliğe tecrübelerden sonra inanabiliriz.(Eee Hume 'un Empirist bir filozof olduğunu düşünürsek, başka bir görüş savunamazdı.) Nedensellik diye zorunlu ilişki yok; deneyimle, izlenimle doğrulayabiliriz bunu, diyor. Genelleme yapıyor insan zihni için, insan bunu anlıyor ama bu alışkanlığını değiştiremiyor, aklı çıkarım yapıyor görüşünü savunuyor. Epikurosçular, aklı ön planda tutuyor,dini öğretileri reddediyor, dünyaya uygun yaşamak insanı mutlu eder, bunun için önyargı ve kuruntulardan kurtulmalı insanlar, Tanrı ve ölüm korkusundan da kendisini kurtarmalı diyor. Huma ise, duyu sonucu elde edilen izlenimdir önemli olan, akıl değildir, akıl bizi yanıltabilir diyor ve kumsalda yürüyen bir insanın ayak izlerinden örnek veriyor. Kumdaki tek ayak izini gördüğümde bunun için akla gerek yoktur deneyimle burdan bir insan geçtiğini ve diğer ayak izini de dalgaların sildiğini anlarım diyor, arkadaşı ise bunun için deneyime gerek yok akılla da bu sonuca varabilirim diyor (Haklılar, Epikurosçuyum). Aslında birbirine çok yakın görüşler, Hume tümevarım, Epikurosçular ise tümdengelim yöntemini savunuyor sadece. Kitabın 12., yani son bölümünde ise Skeptik Felsefe'den(Kuşkuculardan) bahsediyor.Skeptik Felsefe'nin bir ileri boyutu da Pironcular.Fakat, onlarla birleştiği bir nokta var, Matematik.Hume'a göre soyutlama olmadan bilgi ortaya çıkmaz. Doğada matematik insan zihninin soyutlaması sonucu elde edilir. Bu konuda Skeptiklerle aynı şeyleri düşünse de daha sonra onlardan asla kalıcı bir iyilik gelmeyeceğini belirtip"Derdin ne? Tüm bu merak uyandırıcı araştırmalarla öğrendiğin şey ne?" [syf. 159] sorularını yöneltip Skeptiklerin her şeye kuşkucu yaklaşmasını eleştiriyor. (Bu Hume çok geçimsiz arkadaşlar.) Canlarım kısaca toparlayacak olursak:(umarım yapabilirim ) İnsanın tek tek şeyleri deneyimlemesi sonucu ortaya çıkan sonuçları, diğer başka şeylere genellemesini problemli buluyor Hume. Yani odada düğme var bastın lamba yandı, bu demek değildir ki diğer odadaki düğme de bu işe yarar.Bizim böyle düşünmemizin tek sebebi "TECRÜBE ve ALIŞKANLIKLARIMIZDIR".(En basit bu örnek aklıma geldi, ne edeyim, ben yandım dedim onlar yanmasın. ) Her olayı kendi içinde değerlendirin diyor kısaca. (Nurgül Demiray)

Kitap aşırı ağır her cümlesinde en az 3 kez okudum felsefe olması ve bir cümlenin yarım sayfa olması çok yoruyor normalde çok hızlı okuma yapıyorum ama bunda çok zorlandım defalarca uyudum, yoruldum ,sıkıldım belki daha sonra tekrar okuyabilirim 70 sayfayı 3 gunde zor okudum o derece zor (Pelin)

Okuduğum kitaplar arasında;üstüne en çok kafa yorduğum,her cümlesinde adeta bir inci tanesi olan,ciddi bir biçimde okunduğunda insana katkısı çok fazla olabilecek bir e ser,ki bu eser düşünce yapımın bir çok noktadan değişmesine dahi sebebiyet verdi. Burada kalkıp David Hume’un size hangi felsefi aklımlara mensup olduğunu,hayatını veya bu çeşit şeylerin kitaba olan etkisinden bahsetmeyeceğim.Zira bunları internet aracılığıyla bulabilmeniz gayet mümkün.Benim bu incelemede değineceğim iki önemli nokta var ki,ikisi de bence kitapta ki en can alıcı nokta. İlk olarak,kitabın bize bas bas bağırdığı en genel öğreti:Düşünceler,iç ve dış duygulardan,duyumlardan arta kalan izlenimin parçalarıdır.Evet tam olarak bu,en basit ve en algılanabilir anlamı ile bu kadar.Burada önemli bir nokta daha var ki o da şudur:David Hume bu öğretisi ile aslında kimilerine göre sınırsız olarak tasvir edilen “düşünceyi” duygular ve duyumlar çerçevesinde gelişebilen bir olgu olarak tanımlıyor.Yani düşünce yapısının,aslında o kadar da sınırsız olmadığını öne sürüyor.Haklı mı,burası tartışılır.Lakin deney ve gözlem üzerine yaptığı çıkarımlarla bunu eserinde bir hayli desteklediğini,savunduğunu söyleyebilirim... Olaylar karşısında hissedilen duyguların,ilk hissedildiği anlarda sahip olduğu gerçekçiliğe,bir daha o olayı anımsadığımızda düşünce yoluyla asla sahip olunamayacağı görüşü,ancak yaklaşabileceğimizi savunması ise yine bence ilgi çekici ve üstüne oturup uzun uzun kendi hayatımızdan çıkarım yapabileceğimiz konulardan biri.Daha açıklayıcı olması için,bir olay karşısında hissettiğiniz duyguları bir daha asla aynı derece de hissedemezsiniz.Bir araba çarpması sonucu çektiğiniz acıyı bir yıl sonra aynı derece de hissedemeyeceğiniz gibi.Ayrıca bu örnek anlaşılmak açısında verdiğim bir örnektir... İkinci olarak ise:Kitap kendini bu konuda ne kadar öne çıkarmasa da,aslında harika dini nükteler içeriyor.Kitapta zaman zaman doğa kanunlarına saygı duyan ve inanan bir insanın,dine nasıl olur da bağlı olduğunu anlamayacağınız kısımlar gelecektir.Çünkü dikkatli okunduğunda “Mucizeler doğa kanunlarının ihlalidir.” cümlesinin bile doğa kanunlarına İnan bir insan için,dinin reddi söz konusudur,en azından mucizelere sahip olduğu düşünülen peygamberlerin reddi(İsa’nın ölüleri dirilttiği,körleri görebilir hale getirdiği söylenir).İşlenen günahlardan dolaylı yoldan tanrıyı mesul tutması ve bunun sebebinin ne olduğu söylediğinde,bunun da sizi bir hayli düşündüreceğine eminim.Ayrıca dini bir çok dokundurma ile birlikte,nesnelerin insanlar üzerinde ki çağrışım kuvvetine,kilise (dinsel motifler) üzerinden mükemmel örnekler veriyor...Dinlere bakış açınızın değişmesi muhtemel,dinsiz olabilirisiniz demiyorum,ama kendinizi kutsal ibadethanelerce bu zamana kadar kandırılmış hissedebilirsiniz.Ayrıca bunların hepsinin eserin bütünü ile ilgili olduğunu,eserin asıl amacından sapmadığını bilmelisiniz. Üstüne sayfalarca yazı yazılabilecek bir eser.Dikkatli okunmalı,gerekirse her sayfasına saatler harcanmalı.Çünkü bahsettiği şeyler çağından kısmen farksız olsa da üslubu itibariyle David Hume farklı bir bakış açısı ile kaleme alıyor bu yapıtını... (Safa Gümüş)

İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma PDF indirme linki var mı?

David Hume - İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı David Hume Kimdir?

Genellikle İngiliz dilinde yazmış en önemli filozoflardan biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda bir tarihçi ve deneme yazarı olarak da bilinir.

İnsan zihninde olup bitenleri Newton'un deneysel yöntemini uygulayarak, yeni bir insan bilimi kurmayı ve geliştirmeyi öneren Hume, tüm iyi niyetine ve yüksek amaçlarına rağmen, İngiliz empirizminin temel tezlerini koruduğu için son çözümlemede kuşkuculuğa düşmekten kurtulamamıştır. Bizim yalnızca, kendi zihnimizde doğrudan ve aracısız olarak tecrübe ettiğimiz ideleri, duyum ve izlenimleri bilebileceğimizi, bilgide kendi zihnimizin ötesine geçemediğimizi ve bundan dolayı herhangi bir şeyin insan zihninden bağımsız olarak var olduğunu söyleyemeyeceğimizi belirten Hume, insan zihnini bilgi bakımından analiz ettiği zaman, insan zihninin tüm içeriklerinin bize duyular ve deney tarafından sağlanan malzemeye indirgenebileceğini görmüştür, bu malzeme ise algılardan başka hiçbir şey değildir.

Kısacası, David Hume düşüncenin insanlıktaki en önemli şey olduğunu söyleyen bir insandır.

Gilles Deleuze'e göre, "Hume için söz konusu olan zihin psikolojisini, zihnin duygulanımlarının psikolojisiyle ikame etmektir. Zihin psikolojisi imkânsız, kurulamaz olandır, çünkü nesnesinde ne gerekli istikrarı ne de gerekli evrenselliği bulabilir; insanın gerçek bilimini yalnızca bir duygulanımlar psikolojisi kurabilir."

David Hume Kitapları - Eserleri

  • İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma
  • Din Üstüne
  • İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme
  • İntihar
  • İntihar ve Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine
  • Ahlâk İlkeleri Üzerine
  • Denemeler
  • İntihar Üzerine ve Diğer Denemeler
  • Siyasi Denemeler
  • Yaşamım - İntihar Üzerine
  • The Essential Philosophical Works

David Hume Alıntıları - Sözleri

  • Sık sık olduğu gibi, birkaç nesne arasında bir benzerlik bulduğumuzda, bunların nicelik ve nitelik derecelerinde hangi farklılıkları gözlemlersek gözlemleyelim ve aralarında başka hangi farklar görünürse görünsün, bu nesnelerin tümüne birden aynı adı veririz. Bu tür bir alışkanlık kazandıktan sonra o adın işitilmesi, o nesnelerden birinin tasarımını zihnimizde canlandırır ve imgelemimizin o nesneyi tüm özel koşul ve oranları ile kavramasına yol açar. (İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme)
  • Lafa gelince, insanların söylediklerini dinleyin: Kendi dinsel inançları kadar kesin bir şey yoktur. Yaşamlarını inceleyin: Bunlara en küçük bir inanç beslediklerini düşünmezsiniz bile. (Din Üstüne)
  • ...insanın körlüğünün ve zayıflığının gözlemlenmesi her türlü felsefenin sonucudur ve bundan ne kadar kaçmaya ya da sakınmaya çalışırsak çalışalım her dönemeçte bizi bulacaktır. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma)
  • Evrendeki her şey, besbelli tek parçadır. Her şey her şeye uyarlanmıştır. Bütününe bir tasarım egemendir. Bu tekbiçim­lilik kafamızı tek bir yaratıcı fikrine götürmektedir; (Din Üstüne)
  • "Cəzalar və mükafatlar hansı qayda ilə verilir? Fəzilətin və ya qüsurun ilahi qarşılığı nədir? İnsani duyğuların Tanrıda mövcud olduğunu təsəvvür etməliyikmi? Bu fərziyyə nə qədər cəsur olsa da, başqa duyğularla bağlı hər hansı bir düşüncəmiz mövcud deyildur." (İntihar ve Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine)
  • Değişiklik öyle bir şeydir ki, hoşa giden herhangi bir şey eğer yeniyse kabul edilme şansı iki kat fazladır; yok eğer hoşa gitmezse, tam da bu nedenle iki kat rahatsız edicidir. (Siyasi Denemeler)
  • Tüm duygular doğrudur ;çünkü duygunun kendisinden öte hiçbir referansı yoktur ve nerede olursa olsun bir insan onun farkında olduğunda hep gerçektir. Ama kavrayışın tüm tespitleri doğru değildir;çünkü kendilerinden öte bir şeye referansları vardır, yani o standartda her zaman uyumlu olmayan maddi bir gerçeğe... (İntihar)
  • "eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?" (İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme)
  • Bir tek insanın bir tiran tarafından yasasız olarak öl­dürülmesi, salgın, kıtlık ya da (insanlar arasında) ayrım gö­zetmeyen herhangi bir felaket sonucu bin kişinin ölümünden daha kötüdür. (Din Üstüne)
  • Hazzı ortaya çıkaran şey erdemli düşünce veya tutkunun kendisidir; yoksa bunlar hazzın bir sonucu olarak ortaya çıkmıyor. Ben arkadaşıma iyilik yapmaktan zevk alırım çünkü onu seviyorum; ama arkadaşımı sevmemin sebebi aldığım bu haz değildir. (Denemeler)
  • "İnsanın ən böyük düşməni insandır." (İntihar ve Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine)
  • Doğa her zaman haklarına sahip çıkacak ve sonunda her türlü soyut muhakemeye üstün gelecektir. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma)
  • bir insanın nesnenin peşinde koşusunda saptadığımız haz, nesnenin önemi veya değerinde değildir, onu kovalattıran tutkudadır. Nesneler, kendilerinde bir değer ve öneme kesinlikle sahip değildir. Değerleri yalnızca tutkudan kaynaklanır... (İntihar)
  • Bir kimsenin yaşamının akışını rastlantılar yönettiği oran­da, boş inançlara bağlılığının arttığını her zaman görürüz... (Din Üstüne)
  • Bir insan ruh inceliğinden yoksunsa, melekler kadar ilim irfan sahibi olsa bile güzelliğin farkına varamayacaktır! (Denemeler)
  • Deney ve tecrübelerden gelen pasif algılar, zihin gücü ile sistemli hale gelir. (Ahlâk İlkeleri Üzerine)
  • "Zevk ve acı," birbirinden çok farklı iki duygu olsa da sebepleri açısından o kadar da farkı değildir... (İntihar)
  • Bunun yanında herhangi bir karakterde böyle büyük bir övünç kaynağı, doğru değer eksikliğinin ve zihinsel yüksek eksikliğin kesin bir belirtisidir. (Ahlâk İlkeleri Üzerine)
  • Evren için bir insanın hayatı, bir istiridyeninkinden daha büyük bir öneme sahip değildir. Bu büyük önem var olsaydı eğer, doğanın düzeni bunu sağduyumuza yerleştirir, yaşamdan kurtulmak hakkında bir karara varma yetimizi yok ederdi. İnsan hayatının yok edilişi bu kadar Tanrının yetkisine ayrılmış ise, bu insanın kendi hayatı üzerindeki tasarrufuna bir tecavuzdür. Hayatın korunması için yapılan eylem de yok edilişi için yapılan eylemle aynı derecede suç olur... (İntihar)
  • “Biz hayatla ilgili akıl yürütmekle uğraşırken hayat akıp gidiyor; ölüm ise belki herkesin başına farklı bir şekilde gelse bile ahmak olana da filozofa da aynı muameleyi gösteriyor.” (Denemeler)

Yorum Yaz