diorex

İnsanın Esareti - W. Somerset Maugham Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanın Esareti kimin eseri? İnsanın Esareti kitabının yazarı kimdir? İnsanın Esareti konusu ve anafikri nedir? İnsanın Esareti kitabı ne anlatıyor? İnsanın Esareti PDF indirme linki var mı? İnsanın Esareti kitabının yazarı W. Somerset Maugham kimdir? İşte İnsanın Esareti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.09.2022 21:00
İnsanın Esareti - W. Somerset Maugham Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: W. Somerset Maugham

Çevirmen: Tülin Er

Orijinal Adı: Of Human Bondage

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052950265

Sayfa Sayısı: 800

İnsanın Esareti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Somerset Maugham’ın başyapıtı olarak kabul edilen İnsanın Esareti, Modern Library’nin 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz roman listesine dahil edilmiştir. Yazar, başlığını Spinoza’nın Ethica adlı yapıtının bir bölümünden aldığı romanında, gerçekle kurguyu iç içe geçirmiştir. Özyaşamıyla büyük ölçüde paralellikler taşıyan bu romanda, küçük yaşta öksüz kalıp akrabaları tarafından büyütülen, bir ayağı doğuştan sakat olan Philip’in uyum sağlamakta zorlandığı yatılı okul günlerinin ardından acılı olgunlaşma yıllarını anlatır. Önce muhasebeciliği deneyen, daha sonra sanat eğitimine yönelen Philip, en sonunda Londra’da tıp eğitimine başlar. Orada onu yıkıma sürükleyecek ve hayatını altüst edecek bir aşk macerası beklemektedir..

İnsanın Esareti Alıntıları - Sözleri

  • "... kemiklerim yola düşmek için ağrıyor resmen, nereye olduğu önemli değil, sadece uzağa, daha önce gitmediğim yerlere."
  • Ama sessizlikleri tuhaf kaçmıyordu. Yan yana yürüyüp kelimelere ihtiyaç duymamak hoşlarına gitti.
  • "Bence kimsenin inancı hiçbir zaman yeterli değildir."
  • "Mezar taşını henüz düşünmemişsindir herhalde?"
  • "Bilinçsizce dünyanın en keyifli alışkanlığını, okuma alışkanlığını edinmişti: Böylece kendisine hayatın tüm sıkıntısından kaçacak bir sığınak sağladığını bilmiyordu; gündelik yaşamı acı bir hayal kırıklığına dönüştürecek gerçekdışı bir âlem yarattığını da bilmiyordu."
  • Hayatın hiçbir anlamı yoktu, insan yaşayarak hiçbir sona hizmet etmiyordu. Doğması ya da doğmaması, yaşaması ya da hayatına son vermesi bile önemli değildi.
  • "Okuma alışkanlığı onu yalnızlaştırmıştı."
  • "Aşk korkunç bir şey, öyle değil mi?"
  • "Herkesin bedensel ya da zihinsel bir sakatlığı vardı: Tanıdığı bütün insanları düşündü (...), bedenen sakat ve zihnen yıpranmış uzun bir kafile gördü, bazıları zayıf kalbi veya zayıf ciğerleriyle bedenen hasta, bazıları ise irade zayıflığı ya da içki bağımlılığıyla ruhen hastaydı."
  • "İlk aşk en iyi aşktır: O çok güzel, sen de gençsin ve bütün dünya sizin."

İnsanın Esareti İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"BU ÇOK UZUN BİR ROMAN": Evet yazarımızın da dediği gibi "Bu çok uzun bir roman." Ön söze bu cümle ile başlamaktadır ve başlık için oldukça uygun diye düşünüyorum. Bu kitap 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz roman listesine dahil edilmiştir. Ara vermeden iki yıl boyunca çalışan, kitaba ne isim vereceğini bilemeyen Maugham, Küllerden Doğan Güzellik başlığına karar kıldı fakat bu başlığın yakın zamanda kullanıldığını öğrenince başka bir başlık aramaya koyuldu ve sonunda Spinoza'nın Etika'sındaki kitaplardan birinde karar kıldı. İnsanın Esareti* adını verdi. Doğuştan yumru ayaklı Philip'in öyküsü: Daha çocuk yaşta anne babasını kaybeder ve akrabaları tarafından büyütülür. Doğuştan gelen sakatlığı yüzünden haksızlıklara alaylara maruz kalan Philip yine de yaşamı seviyor ve bu uzun roman boyunca hep bir şeylere tutunmaya çalışıp durur. Papaz olmak için okumuş ve vazgeçmişti. Muhasebeciliği denemiş daha sonra İyi bir ressam olma girişiminde bulunmuş ve en sonunda Tıp Fakültesi'ne girmiş. O sıralarda yaşadığı yoksulluk sebebiyle ara vermek zorunda kalmış. Onu yıkıma süren aşkı, arkadaşlarının ihaneti, insanların sevgisizlikleri, yanlış ilişkiler onu yıldırmadı ve hayat ile mücadelesini hiç bitirmedi. Aşka aşık Philip sonunda onu yiyip bitiren tutkuya bile teslim olmamıştır. Okurken ara ara kızsam da sanırım Philip'in bu mücadeleci ruhunu sevdim. Kitabın en güzeli yanı Philip'in tutkuyu, aşkı ve sevgiyi yaşayıp sonunda sevgide karar vermesiydi. Uzun bir roman olabilir:) sayfa sayısı sizi korkutmasın gayet akıcı bir dille yazılmış keyifle okudum. Size de keyifi okumalar diliyorum. (Bişeng Bal)

Maugham'ın üstün zekâsının en güzel eseri. Aylar önce okumuş olmama rağmen aklımdan çıkaramadığım, bazı sabahlar uyandığımda tavana boş gözlerle baktırıp, hayatı sorgulatan harika bir kitap. Philip'in değişken kararları olmasına rağmen Mildred'a olan aşkının asla değişmiyor olması, umutları, sevinçleri, hüznü, sevdası... Her biri öyle özel, öyle akılda kalıcı bir biçimde anlatılmış ki yıllar geçecek ve ben adını nerede duysam bugünkü gibi heyecanlanacağım. Kitapta sanat, felsefe, psikoloji, entrika, trajedi, aşk hepsi var. İlginiz hangi alanda bilmem ama ben okurken ara verip saatlerce araştırma yaptım. Bahsi geçen ressamlar, yazarlar, filozoflarla dolu bir not defterim bile oldu. Demem o ki sekiz yüz sayfalık bir roman insana çok şey katabilir :) (Yağmur)

İnsanın Esareti romanının ilk önce filmini izlemiştim. Çok beğenmiştim. Film yazarın gençliğiyle roman ise çocukluğuyla başlıyor. Baş karakterimiz Philip, küçük yaşta anne ve babasını kaybeder. Amcasının korumasında yaşamına devam eder. Sonra da yatılı bir okula gönderilir. Bir ayağı doğuştan sakat olan Philip, arkadaşlarınca damgalanır, dışlanır. Her türlü duygusal, fiziksel şiddet ruhunda büyük yaralar açar. Ne yazık ki, bu dünyada her türlü ayrımcılığa bir farklılık neden oluyor. Ötekililik farklılığın değişmeyen anımsatıcısı. Biz ve onlar üzerinden her durumda aynı kalan, değişmeyen bir kendi/öteki kimliği oluşturuluyor. Ve... Engelliler hangi çağda olursa olsun hep öteki! Maugham, Philip’in başından geçenleri öyle gerçekçi anlatıyor ki, o gerçeklerin hangi toplumda olursa olsun değişmemesi can sıkıcı. Bu dünyada halen engelliler ayrımcılığa uğruyor. Peki, neden? Her şey değişirken “aynı kalan” bir şey olamaz. Çünkü insan bir öteki olmadan kendini tanımlayamıyor. Burada Nietzche’nin insan ilişkilerindeki güç söylemi toplumsal gruplardaki Weber’in tanımlamaları aklıma düşüyor. Sahi, bir de çevremizdeki nesneleri adlandırıyoruz. Sonra da onları tektipleştiriyoruz. Foucault’un ileri sürdüğü biyo iktidar kavramını da unutmamak gerek. Kanımca, sağlam beden ideolojini öldürmedikçe engelliler canlı canlı mezarı boylamaya devam edecek gibi gözüküyor. Bedenindeki bir farklılıktan dolayı (yumru ayak) ayrımcılığa uğrayan Philip’de de değersizlik duygusu gelişir. Bu arada toplumdan uzak durur, reddedilme korkusu yaşar, kitaplarla haşır neşir olur. Philip’teki aşağılık duygusu onu başarılı olmaya iter, dili iğneleyicidir, kompleksini kibirle kapatır, çok gururludur. Maugham, Philip karakterini anlatırken diyalektik bir yöntem benimsiyor. İç dünyasındaki tüm çatışkıları ayrıntılı bir biçimde betimliyor. İlk başta Tanrı ‘ya inanan Philip, daha sonra hem papaz olmaktan cayar hem de inancı zedelenir. Ona göre, her din kendi inancının doğru olduğunu iddia eder. İnsanlar Tanrı inancını kendi görünümlerine göre belirlerler. Bu dünyada soyutlama yoluyla bir ahlak anlayışı oluşamaz. Böylece Philip’in eylemlerini belirleyecek olan düşünceleri ete kemiğe bürünür, karakteri kaderi olur. Bu arada muhasebecilik yapar, resim eğitimi almak için Paris’e gider. Orada entelektüel kişilerle tanışır, onlardan etkilenir. O kendi kendisinin efendisi olacaktır. Hayatın anlamı seçimlerimiz ve tutkularımızı dolu dolu yaşamakta gizlidir. Ressam olmaktan cayar, tıp eğitimi almaya karar verir. Son derece eğitimsiz, kaba, menfaatçi, soğuk ve bencil bir karakter olan Mildred’le yolları kesişir. Fiziksel açıdan pek de güzel olmayan bu kadına sırılsıklam aşık olur. Yazar, bu karakter üzerinden aşkın hastalıklı yanını gösterir okura. Peki, son derece entelektüel olan Philip, neden kendisini kullanan, sürekli yalan söyleyip onu arkadaşıyla aldatan, bir ara seks işçiliği de yapan Mildred’i bir türlü bırakamaz. Çünkü sakatlığından dolayı kendisinde değersizlik duygusu vardır. Hatta mazoşist eğilimler de görürüz. Maugham, Philip karakteri üzerinden salt anlamda duygularımıza söz geçiremediğimizde özgür olamayacağımız mesajını verir okura. Yaşamın anlamı nerdedir? Bunu da bir arkadaşının verdiği İran halısı üzerinden simgesel olarak gösterir. Hayat koşullar ve seçimlerimizden oluşur. Her birimiz bir halıyı ilmek ilmek dokur gibi hayatı da motif motif oluştururuz. Philip yumru ayak olarak doğmuş, yaşadığı toplumun engellilerle ilgili olumsuz paradigmalarından etkilenmiş, bu değersizlik duygusuyla kendisinden daha eğitimsiz ve kaba bir kadını seçmiştir. Bu toplumda sağlam olmak demek, “normal” sakat olmak ise “anormal “ olmakla eşdeğerdir. Philip de yaşadığı toplumun sağlam beden anlayışından olumsuz etkilenecek, kendini umursamayan bu kadından önce nefret edecek, sonra da onu fethetmek için adeta köleleşecektir. Çünkü doğup yaşadığı gelenek ve kültürde onu öğrenmiştir. Maugham, neyin “güzel” neyin “çirkin” bizlere hazır olarak verilen bir toplumda özgür olamayacağımızın altını çizer. Peki, farklılıkları reddedici olmayan bir dünya kurulamayacak mı? İnsan neden bir benzerini arıyor? Neden iki karşıtlık varsa, birinde kendini yüceltirken diğerini aşağılıyor? Sorular... sorular... Birbirini ötekileşmeden, sömürmeden insani bir dünya kurulabilecek mi? Milim milim bir mücadele bu... Aklım Philip’te... O ben, ben de oyum... İyi ki, edebiyat var... (Satı İlen)

İnsanın Esareti PDF indirme linki var mı?

W. Somerset Maugham - İnsanın Esareti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnsanın Esareti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı W. Somerset Maugham Kimdir?

Çağdaşlarının modernist akımın etkisinde yazdığı bir dönemde daha sade bir tarz seçti. Yazdığı oyunların sıkça sahnelenmesi sayesinde popüler bir yazar haline geldi. Birçok eseri film olarak da uyarlandı.1947'de Maugham' Somerset Maugham ödülünü başlattı. Bu ödül yaşı otuz beşin altında olan ve bir önceki yıl bir edebiyat eseri yayınlayan en iyi İngiliz yazarına veriliyordu. Şu ana kadar bu ödülü kazananlar arasında V.S. Naipaul,Kingsley Amis, Martin Amis ve Thom Gunn bulunmaktadır. Ölümünden sonra yazar teliflerini Kraliyet Edebiyat Fonuna bağışladı

W. Somerset Maugham Kitapları - Eserleri

  • Boyalı Peçe
  • İnsanın Esareti
  • Ay ve Altı Peni
  • Teatr
  • Şeytanın Kurbanları
  • Qisas
  • Pasifik Öyküleri
  • Malezya Tılsımı
  • Ekmek Elden
  • İspanyol Havası
  • Seçilmiş Eserleri
  • Yüksek Sosyete
  • Yasama Korkusu
  • Aldanış
  • Talua Kralı
  • Aşk Meleği
  • Ölüm Mektubu
  • Evvel Zaman İçinde
  • Kızıl Saçları Vardı
  • Kitaplar ve Siz
  • Ekselansları Ağa Han İmam, Politikacı, Filozof, Dost
  • Çember
  • Mrs Craddock
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Christmas Holiday
  • Catalina
  • Cakes And Ale
  • Ashenden
  • Of Human Bondage
  • Oyun
  • Kutsal Alev

W. Somerset Maugham Alıntıları - Sözleri

  • Qəribəydi ki, o, hələ də qızın gülümsədiyinin şahidi olmamışdı. (Qisas)
  • --- Kanun, kanundur, ne yapmalı??? (Ölüm Mektubu)
  • Âşık olma bakımından erkekler ile kadınlar arasındaki fark kadının gün boyu sevebilmesi, erkeğin ise ancak ara ara sevebilmesidir. (Ay ve Altı Peni)
  • Onun gözəlliyi ağlındadır, ağlı onun sifətinə nur saçır, onun bütün gücü-qüvvəti də qəlbinin böyüklüyündədir. O, vəhşi deyil, mədənidir, onun arxasında minillik tarixi olan mədəniyyəti vardır! Mən onu sevirəm. Bütün varlığımla sevirəm. (Qisas)
  • - Elə deyil, qəti elə deyil! Məhəbbət bilirsən nədi? Ağrı və əzab, həya, heyrət, cənnət və cəhənnəm, adi hisslərinlə müqayisədə yüz dəfə gərginləşmək hissi, izaholunmaz qüssə, azadlıq və köləlik, rahatlıq və həyəcan. (Teatr)
  • İnsan tabiatının çelişkilerle dolu olduğunu daha öğrenememiştim; samimiyetin ne kadar yapmacıklık içerebileceğini, soylulukta ne çok yozlaşmışlık olabileceğini, ayıplananların ne büyük iyilikler barındırabileceğini henüz bilmiyordum. (Ay ve Altı Peni)
  • Şarabın etkisiyle dili çözülüp de, bilinmez Varlık'tan söz etmeye başladığında, her zamanki; o kaba, küfürbaz dili, ocaktayken arkasına giydiği o pis tulum gibi, çıkarır atar, çok güzel, pek de ustaca konuşurdu. İçten konuşmadığına bir türlü inanamazdım. (Şeytanın Kurbanları)
  • Edebi takdir sahasında iddiakarlık, tahammül edilmiyecek kadar çirkindir; bu sebeple, en iyi münekkitlerin kıymet verdikleri bir eserin kendisine birşey ifade etmemesinden hiç kimse utanmamalıdır. (Kitaplar ve Siz)
  • Doğru adam er ya da geç gelecekti elbet. (Boyalı Peçe)
  • "Mezar taşını henüz düşünmemişsindir herhalde?" (İnsanın Esareti)
  • Kadınların duygularına eskiden beri pek inanmazdım. Çünkü onların duyguları, karşısındakini inandırmak için önce kendilerinin inanmak istediği şeye tıpatıp uyar. (Şeytanın Kurbanları)
  • Əvvəllər heç ürəyimə də gəlməzdi, ya da yatsam yuxuma da girməzdi ki, adam adama bu dərəcədə nifrət edə bilər. Mən sənə nifrət edirəm! (Qisas)
  • Aşk hiçbir zaman duygusallıktan yoksun kalamaz. (Ay ve Altı Peni)
  • Ama önemli olan sevmek, sevilmek değil. (Boyalı Peçe)
  • Derin bir felsefesi olan bizim şu yüzlerce yıllık dinimizin keşfettiği bir gerçek var. İnanmış gibi davranırsan inanca ulaşırsın. Duanın kabul edileceğinden kuşkum olsa bile, içten dua edecek olursan, kuşkun gider. İnsan ruhu üzerindeki etkisi, gücü yüzyıllarca denenmiş bulunan dinin güzelliğine kendini verecek olursan, huzura kavuşursun. (Şeytanın Kurbanları)
  • -Hayalperest değildim. Seni havai, budala ve sathi olarak görüyordum. Ama seni seviyordum. Fikirlerini basitliğini, gayelerinin saçmalığını biliyordum. Ama seni seviyordum. (Aldanış)
  • Tanrım onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar. (Pasifik Öyküleri)
  • Tehlike ve keder dolu olan bu hayattan elin ayağın tutarken ne zevk koparırsan kârdır. (Evvel Zaman İçinde)
  • "Bilirsin, ruhunu yitirmiş bir adam dünyayı elde etse de ondan yararlanamaz. Ben ruhumu kazandım." (Pasifik Öyküleri)
  • Makyavelli, "İnsanların dostlara ihtiyaçları vardır," diye düşündü. "Fakat bu dostlar dostluğu unuttukları takdirde kafalarına vurulacak bir sopayı elde bulundurmak da faydasız değildir." (Evvel Zaman İçinde)

Yorum Yaz