Iron Gold - Pierce Brown Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Iron Gold kimin eseri? Iron Gold kitabının yazarı kimdir? Iron Gold konusu ve anafikri nedir? Iron Gold kitabı ne anlatıyor? Iron Gold PDF indirme linki var mı? Iron Gold kitabının yazarı Pierce Brown kimdir? İşte Iron Gold kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Pierce Brown
Yayın Evi: Hodder Paperback
İSBN: 9781473646575
Sayfa Sayısı: 624
Iron Gold Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
They call him father, liberator, warlord, Reaper. But he feels a boy as he falls toward the pale blue planet, his armor red, his army vast, his heart heavy. It is the tenth year of war and the thirty-second of his life.
A decade ago, Darrow was the hero of the revolution he believed would break the chains of the Society. But the Rising has shattered everything: Instead of peace and freedom, it has brought endless war. Now he must risk everything he has fought for on one last desperate mission. Darrow still believes he can save everyone, but can he save himself?
And throughout the worlds, other destinies entwine with Darrow’s to change his fate forever:
A young Red girl flees tragedy in her refugee camp and achieves for herself a new life she could never have imagined.
An ex-soldier broken by grief is forced to steal the most valuable thing in the galaxy—or pay with his life.
And Lysander au Lune, the heir in exile to the sovereign, wanders the stars with his mentor, Cassius, haunted by the loss of the world that Darrow transformed, and dreaming of what will rise from its ashes.
Red Rising was the story of the end of one universe, and Iron Gold is the story of the creation of a new one. Witness the beginning of a stunning new saga of tragedy and triumph from masterly New York Times bestselling author Pierce Brown.
Iron Gold Alıntıları - Sözleri
- Ancak devlerin sözcüklere devrilebileceğini öğrendim.Sözcükler bizim... kurtuluşumuzdur.
- "Bazen ufaklık, dünyaların seni biraz kaçık sanması en iyisidir." Göz kırptı. "Yanına kâr bıraktıkları şeyler ilham verici."
- Merhamet kötüleri yüreklendirir…
- Yalnızlık en iyi toplum olabiliyor.
- Zaman nereye uçup gitmişti? Yanıtını bildiğim bir soru soruyordum.O zamanı ben harcamıştım.Sevgime ihtiyaç duyanlardan dünyalar kadar uzakta harcamıştım.
- Zihin başlı başına bir mekandır ve kendi içinde cenneti cehenneme, cehennemi de cennete çevirebilir.
- "Parayla kültür satın alınmıyor, değil mi?"diye karşılık verdi Daxo. "Hem de hiç, beyefendi.Hem de hiç"
- “Hayatin acı ve neşeyle anlam kazandığı söylenir."
- Büyükanneme göre konuşkan adamlar görülebilecek en komik yaratıklardır; konuşmakla meşgul olduklarından tuzağın dişleri bacaklarını kıstırana kadar hiçbir şeyin farkına varmazlardı. Öğrenmenin, güçlenmenin ve herşeyde son sözü söylemenin yolu gözlemden geçiyordu. Elbette içinde bir fırtına olabilirdi. Fakat amacını bilene kadar hareketini ve rüzgarını kendine saklamalydın.
- . ..Atalantia, ordumu ve filomu bırakıp oğlumu kurtarmak için eve koşacağımı sanmıştı. Ancak neyi uyandırdığını bilmiyordu. Pax'in bana verdiği anahtarı boynumdan çıkarıp çantama koyarken beraberinde babalığımı da bir kenara koydum ve AZRAİL'i buyur ederek eski öfkenin benliğimi ele geçirmesine izin verdim.
Iron Gold İncelemesi - Şahsi Yorumlar
APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL APTAL DARROW! 3 kitap, ölen sayısız karakter, yapılan sayısız savaş, sinir krizleri, duygusal patlamalar... Bunların hepsi Darrow işleri daha da batırsın diye yaşandı çünkü. Çünkü koca seride Darrow'un egosunu tatmin etmekten başka bir işimiz yok. Çünkü Darrow bir Tanrı ve her şeyin doğrusunu o biliyor, biz faniler bunu algılayacak kapasitede değiliz. Bunu da yapmazsın be Pierce Brown! BUNU DA YAPMAZSIN! Beni bu kadar hayal kırıklığına uğratan başka bir kitap oldu mu bilmiyorum ki bu hayal kırıklığını kitaptan beklentimin sıfır olmasına rağmen yaşadım. Kime kırıldığım da belli değil gerçi, kendime mi yoksa yazara mı... Demir Altın, Sabah Yıldızı'ndan 10 yıl sonrasında geçiyor. Cumhuriyet tökezleye tökezleye olsa da, ilerliyor fakat savaş boruları ufukta görüldüğünde birileri hiç düşünmeden yine savaşa koşuyor. Bu sefer kitapta Darrow'la birlikte dört anlatıcımız var. Lune hanesinin varisi Lysander, madenlerden çıkarılan bir Kızıl Lyria ve Trigg'in nişanlısı, Cumhuriyet'in düşmanı Ephraim. Kitabın başında bunu biraz yadırgasam da sonradan çok hoşuma gitti açıkcası. Bu durum hem olayları anlamamız için bize daha geniş bir perspektif kazandırdı hem de bizi Darrow'dan kurtardı. Gerçi bu aynı zamanda hikayenin Darrow tarafında yer alan Sevro, Victra ve Virginia gibi karakterleri daha az görmemiz anlamına geliyor ama kitabı okurken buna takılmadım. Hem olayların bir süre sonra iç içe geçmesi sebebiyle, karakterleri başka başka anlatıcıların bölümlerinde de görmeye başladık hem de Darrow'un bölümleri diğer üç anlatıcıya göre daha fazlaydı. Açıkcası bu yeni anlatım tekniği kitaba dair en sevdiğim detaylardan biri oldu. Bu teknik olmasaydı Demir Altın'ın şu an olduğu kadar vurucu olacağını ya da kitabı bitebileceğimi sanmıyorum. Neyse sakin kalmam lazım, daha Darrow'a söveceğim kısma gelmedik. Demir Altın'da tanıştığımız yeni karakterlerin çoğunu şimdiden sevdim. Sevdiğim kısımdan üçlemenin sonunu görebilen olmayacak tabii ama konumuz bu değil. Yan karakterlerin çoğunu sevmiş olmama rağmen anlatıcılarımız için aynı şeyi pek söyleyemiyorum. Lysander'a zaten oldum olsası hep gıcık oldum. Sabah Yıldızı'nın sonunda kendisini öldürmemelerinden zaten belliydi başımıza iş açacağı. Ayrıca yazarın karaktere çizdiği yolu da pek beğenmedim. Peşinde olduğu olaylarla, ilişkileriyle, etrafındaki insanları soktuğu durumla ve ben mantıklı bir insanım, kararlarımı aklımda alıyorum deyip, kolayca manipüle edilebilen duygusal bir insan olması bana hiç sevmediğim bir beyi hatırlatıyor. Umarım yakında ölür. Ephraim, kitabın başında yine sevmediğim bir karakter oldu ama kitabın sonuna doğru sanırım kendisine biraz ısındım. Kitaptaki en gerçekçi ve akla yatkın hikaye onunkiydi. Yani Lysander'ın "Darrow bir tiran olan büyük annemi öldürdü ühühü"'sünden çok çok daha mantıklı bir hikayesi vardı ama kendisinin backstorysini Lysanderla kıyaslamam adama hakaret resmen. Bunun dışında kitabın sonlarına doğru Eph'in daha sempatik tarafını gördüğümüz bölümlerde, cidden çok eğlendim. Hatta koca kitapta en çok eğlendiğim bölümler burası olabilir. Gelişimini görmeyi istediğim ama görebileceğimi pek düşünmediğim bir karakter kendisi. Hayırlısı, ne diyelim. Lyria'nın hikayesi ise bana göre aşırı barizdi. Karakterin nereye evrileceğini taa kitabın başında görmüştüm. Demir Altın'ın sonunda karakteri bıraktığımız yer hoşuma da gitti açıkcası ama Lyria hikayesini tamamlamış gibi hissediyorum biraz. Pierce beyin karakterle neler yapabileceği ile ilgili birkaç fikrim var açıkcası ama Lyria gibi naif ve amatör bir karakterle bunları yapmasa da olur. Zaten Dark Age'de Kısrak okuyacağız, kraliçemize yer açmamız lazım. Hani bir de Darrow -yine ve yine- savaşı, peşinde Cumhuriyet'e getirirken Lyria gibi bir amatöre hikayede pek ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Kitap boyunca binbir çeşit duyguyu birlikte yaşadım ve hayır, bu sefer o duygulara eşlik eden mutlu heyecanım yoktu. Kitaba karşı olan hislerimin "favori serimin yeni kitabı"'ndan "Dark Age'i okumak istiyorsam bu kitabı bitirmem lazım"'a gelmesi biraz -fazlaca biraz- üzücü. Kitapta aşırı heyecanlandığım, seriyi taşıyacağını düşündüğüm ve Darrow'dan başka nefret edilecek bir karakter bulduğumu umut ettiğim bir an oldu ama sonradan -tahmin edin kimin yüzünden- karaktere dair bütün hevesim ve heyecanım söndü gitti. Yabancıların dediği gibi such a boomer! Tabii ki Pierce Brown'un çok iyi bir yazar olduğunu, kitabın kurgusunun çok iyi olduğunu, karakterlere coştuğumu, olaylara heyecanlandığımı falan kabul ediyorum. Sonuç olarak sevdiğim bir yazardan çoğunluğu sevdiğim karakterlerden oluşan sevdiğim bir evrende geçen iyi bir romandı ama önceki üç kitabın aksine Demir Altın'ı severek okumadım. Aksine böyle bir kitap okuduğum için hakarete uğradım resmen ve bunun sebebi bencil, egoist, düşüncesiz pislik bir karakterin teki: Darrow. Demir Altın ile ilgili sevdiğim şeylerden biri de sonunda herkes -HERKES- Darrow'un sevilecek bir adam olmadığını anladı. Ana seride yaptığı saçmalıkların en azından bir sebebi vardı, zincirleri kırıyorduk! Ama Demir Altın... Kitabın başında sinirlenip çok uzun bir süre yarım bırakmıştım kitabı ama beni asıl vuran sonu oldu. En yakın arkadaşını, ailesini, halkını, ilk üç kitapta ölen herkesi hiçe sayıp uygulamaya başladığı ve çok güvendiği planının sonunda oldu. O kadar sinirli, kızgın, kırgın, üzgünüm ki... Sinirimi karakterden mi çıkarsam, yazardan mı yoksa kendimden mi kestiremiyorum... Eli yüzü düzgün bir insanın hatalarından ders almasını, yaşadıklarının onu geliştirmesini falan beklersiniz değil mi? Fakat Darrow aksine, yaşlandıkça daha da kendini beğenmiş, boş beleş bir insan olmuş. Hala fütürsuzca etrafındaki insanların hayatını tehlikeye atıyor, hala yaptığı eylemlerin sonuçlarını düşünemiyor, planlarında bir adım ileriyi göremiyor. Darrow artık 17 yaşında bir genç değil 33 yaşında ve Cumhuriyet'in Başİmperotor'u, Hükümdar'ın kocası. Artık bir şeyleri düşünerek yapmaya başlaması gerekiyor, bildiğini okuması değil. Kitap boyunca o kadar sinirlendim ki Darrow'a... Sevro'ya davranışı, Kısrak'ı zor durumların içinde bırakması, Ragnar'ın hatırasına leke sürmesi... -no pun intended- Bir insan hiç mi hata yaptığını kabul etmez, hiç mu suçu kendinde aramaz ah! Sevro, "O kadar insan, arkadaşlarımız senin hayallerin uğruna öldüler." diyor. Darrow'un cevabı ne olda beğenirsiniz? "Yoo kendi istekleriyle öldüler." Aynen, Pax Çakal tarafından öldürülmeyi kendi seçti. Ragnar ve Quinn Aja tarafından öldürülmek için yarışıyorlardı zaten. Gel de sinirlenme yahu, gel de sinirlenme! Hayır anlıyorum işlerin iyiye gitmesi için en başta kötüye gitmesi gerekiyor, tamam ama Pierce Brown'un neden Darrow gibi bir karakter yazdığını asla anlayamıyorum. Sadece düşüncesiz olsa ya da sadace savaş çığırtkanı olsa neyse ama düşüncesiz bir savaş çığırtkanı olmaz olsun! Serinin son kitabı için büyük spekülasyonlar var ve çoğunluğu Darrow'un ölecek olması üzerine. Nasıl ölecekse ölsün ama yeter ki ölsün, yaka silktim be! Sevdiğim bütün karakterlerin tek tek ölümüne sebep oldu ve olmaya da devam ediyor. Tabii ki tercihim canice öldürülmesidir ama ölecekse kahramanca da olur, umurum değil. Dediğim gibi bu kitabı, Dark Age'i okumak için bitirdim. Aksi takdirde elimi sürmezdim. Okuduğuna pişman mıyım? Hayır. Kitapta olanları benim kadar kişiselleştirmezseniz kitabı beğenir misiniz? Muhtemelen. Demir Altın'ı bir daha okur muyum? Asla. (Selin)
DEMİR ALTIN YORUM: Demir Altın İsyan’dan 10 yıl sonrasını konu alan, hiç beklenmedik kadar değişikliklerle dolu bir kitaptı. Öncelikle ne hissetmem gerektiğini ben de tam olarak çözemedim. O yüzden kafanız karışırsa şimdiden özür diliyorum. Kısaca konusunu anlatmak istiyorum size. İlk üçlemeyi okuyanlar bilir, isyanın ardından gelen Kısrak’ın idaresi altındaki adaletli yönetim devri başlamış bulunuyordu. Ancak Küller Lordu’nun devam eden düşmanlığı henüz tam bir refah ortamının oluşmasına izin vermiyordu. Hükümdarın söz verdiği gibi refah ortamına ulaşamayan halkın ayaklanma adımlarını okuyoruz genellikle. Belirtmeliyim ki Demir Altın ile başlayan yeni üçlemenin ilk üçlemeyle bağlantısı çok az. Çünkü yazar aynı karakterleri kitabında işlese de ilk üçlemede okuduğumuz genç karakterler yok karşımızda. Mesela Darrow çok çok değişmişti. Azmi yerini Hırsa ve güç tutkusuna bırakmıştı ki bu kitapta Darrow’dan neredeyse nefret ettim. Verdiği kararların yanlışlığından dolayı getirdiği ağır yıkımlar beni çok kızdırdı. Arkadaşlarının ölümünden eskisi kadar etkilenmiyor oluşu, daha doğrusu üzülecek kadar bile içten içe umursamayışını okumayı hiç sevmedim. Darrow bu kitapta çok katıydı ve vurdumduymazdı benim için. Gelelim Sevro’ya. Sevro zaten ilk üçlemeden beri inanılmaz sevdiğim karakterlerden birisiydi. Bu kitapta olgunlaşan ve baba rolüne bürünmüş bir Sevro okuyoruz. Bazen deli dehşet tavırları olsa da o kadar kusur kadı kızında da olur diyerek konuyu burada kapatıyoruz. Kitabın ilk üçlemeden farklı olarak 4 ana karakter üzerinden anlatılıyor oluşu ise çok hoşuma gitti. Okurken hiç farklı gelmedi ve yabancılık çekmedim hatta. Bu arada kitap Lysander, Darrow, Lyra ve Ephraim karakterleri üzerinden anlatılıyor. Kitapta gerçekten beni dumura uğratan çok şey oldu. Hiç beklemediğim şeylerle karşılaştım, o kısımları okurken gerçekten çok çok şaşırdım. Yazarın bu yönü zaten en sevdiğim özelliklerindendi ve kitabı okunur kılan yönlerden bir tanesiydi bence. Kitapta sevmediğim yönlerden de bahsedeyim o halde. Kitabın yaklaşık ilk 200 sayfasında biraz bunaldım. Nedense anlatılmak istenene bir türlü gelemiyormuş gibiydi kitap. Ondan sonrası su gibi aktı ama ilk kısımları okumaktan pek keyif almadığımı da belirtmek istiyorum. Onun dışında kitabın biraz aceleyle yazılmış olduğu düşüncesine kapıldım okurken. Bazı kısımlar yazara yakışmayacak kadar baştan savma gibiydi. Bilmiyorum, yazar sanki aklında olan düşüncelerini yazmak için bölüm yazmış gibiydi bazı kısımlarda. Demek istediğim kurguya katkısı olmayan, daha doğrusu yazılmasında pek maksadı olmayan kısımlar vardı ve bu kısımları okurken neden yazıldığına pek mana veremedim. Yine de kitabı sevmiş gibi hissediyorum kendimi. Ama ilk üçleme benim gözümde karşılaştıramayacağım kadar harikaydı. Demir Altın’dan beklentim gerçekten çok yüksekti çünkü yazar Sabah Yıldızı’nda çıtayı iyice yükseltmişti. Bu kitaptan beklentim çok yüksek olduğu için mi pek beğenmedim bilmiyorum ama size kesinlikle okuyun diye önereceğim bir kitap değildi. Hatta devam kitabını eğer çok uyguna bulursam alır okurum, yoksa almayı pek düşünmüyorum. Yine de kaybedecek bir şeyiniz olmadığı için eğer uyguna bulursanız okumanızı tavsiye ederim. Ama bence Sabah Yıldızı bu seriyi sonlandırmak için harika bir kitaptı, fazla uzatmanın pek alemi yok yani. O halde keyifli okumalar diliyorum. 3.75/5 (Zeynep EGE)
Demir Altının,Kızıl İsyan evreninde geçen bağımsız bir kitap olacağını düşünmüştüm okumadan önce.Fakat 4 farklı kişinin bakış açısından 10 yıl sonrasını anlattığını görünce memnuniyetle,"Biraz uzamadı mi yea?" düşüncesi arasında gittim geldim.Sonuç olarak okuduğum için mutluyum.Gelelim kitaba.Az önce dediğim gibi Kızıl İsyan evreninin 10 sene sonrası anlatıyor.Kitapta Darrow,Lyra,Ephraim ve Lysender'ın hayatlarını görüyoruz.Lyra yeni bir karakter.Ephraim ve Lysender ilk üçlemede sözü geçen karakterler. Gelelim hikayelere.Hepsi birbiriyle bağlantılı olaylar yaşıyor.Kitapta Darrow dışında karakterlerin görüşlerini görmek,ilk üçlemede çok sevdiğim Darrow'a karşı tereddüte düşmeme sebep oldu.Kızıl İsyan serisinde en sevmediğim özellik Darrow'un fazlasiyla övülmesi ve hatalarının üzerinde fazla durulmamasıydı.Demir Altın'da diğer karakterlerin isyana hakkındaki düşüncelerini görmek bu kusuru kapattı.Darrow'un kitapta hatalarını kabul etmesi güzeldi.Lyra ve Ephraim ilk başlarda sıkıcıydı fakat sonra tanıdık karakterler sayesinde hikayelerini ilgi çekici kıldı.Lysender ve Cassius... Cassius au Bellona der susarım. Lysender'ın hikayesi sempatimi fazlasıyla kazandı.Bu sebeple kitap sonunda iki güçlü taraf oldu ve ikisininde amaçları saygıdeğer. Seri içerisinde nasıl toparlanacak merak ediyorum.Son olarak Pierce Brown harika bir yazar :) (Rana Topal)
Iron Gold PDF indirme linki var mı?
Pierce Brown - Iron Gold kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Iron Gold PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Pierce Brown Kimdir?
New York Times çoksatanı Kızıl İsyan serisinin yazarıdır. 2010 yılında mezun olduğunda, eğitimini Hogwarts’ta sürdürmeyi hayal ediyordu. Ne yazık ki bedeninde sihirli tek bir hücre olmadığını fark etti. Bu yüzden, bir yandan yazar olmak için çabalarken, bir yandan da yeni kurulmuş bir şirkette sosyal medya yöneticisi olarak çalıştı. Disney’in ABC stüdyoları’nda gündelik işler yaparak sürdürdü. NBC’de ayak işlerine koştu ve bir Birleşik Devletler senatörlük kampanyasında asistanlık yaparak uykusuzluk kavramına yeni bir anlam kazandırdı. Şimdilik Los Angeles’ta yaşıyor ve kitapları üzerinde çalışıyor.
Pierce Brown Kitapları - Eserleri
- Kızıl Yükseliş
- Altın Oğul
- Sabah Yıldızı
- Iron Gold
- Dark Age
- Red Rising: Sons of Ares
Pierce Brown Alıntıları - Sözleri
- Zaman nereye uçup gitmişti? Yanıtını bildiğim bir soru soruyordum.O zamanı ben harcamıştım.Sevgime ihtiyaç duyanlardan dünyalar kadar uzakta harcamıştım. (Iron Gold)
- Huzur içinde yaşayabilirdim. Ama düşmanlarım bana savaş getirdi. (Kızıl Yükseliş)
- "Bazen ufaklık, dünyaların seni biraz kaçık sanması en iyisidir." Göz kırptı. "Yanına kâr bıraktıkları şeyler ilham verici." (Iron Gold)
- İnsan ada gibi değildi. Bizi sevenlere ihtiyacımız vardı. Bizden nefret edenlere ihtiyacımız vardı. Bizi hayata bağlayan, yaşama ve hissetme nedeni verenlere ihtiyacımız vardı. (Sabah Yıldızı)
- Ev, vardığın yer değil, her yer kararırken ışığı bulduğun yerdir. (Altın Oğul)
- Bir aptal yaprakları çekiştirir. Bir vahşi gövdeye vurur. Bir bilge kökleri kazar. (Altın Oğul)
- "Bilmiyor muydun? Her insan yıkılır." (Sabah Yıldızı)
- . ..Atalantia, ordumu ve filomu bırakıp oğlumu kurtarmak için eve koşacağımı sanmıştı. Ancak neyi uyandırdığını bilmiyordu. Pax'in bana verdiği anahtarı boynumdan çıkarıp çantama koyarken beraberinde babalığımı da bir kenara koydum ve AZRAİL'i buyur ederek eski öfkenin benliğimi ele geçirmesine izin verdim. (Iron Gold)
- "Parayla kültür satın alınmıyor, değil mi?"diye karşılık verdi Daxo. "Hem de hiç, beyefendi.Hem de hiç" (Iron Gold)
- "Fuck the Vox" Colloway xe Char (Dark Age)
- Biteceğini sanmıştım ama her yara iyileşmiyordu . Her günah affedilmiyordu. (Kızıl Yükseliş)
- Ancak devlerin sözcüklere devrilebileceğini öğrendim.Sözcükler bizim... kurtuluşumuzdur. (Iron Gold)
- "İnsan ada gibi değildi. Bizi sevenlere ihtiyacımız vardı. Bizden nefret edenlere ihtiyacımız vardı. Bizi hayata bağlayan, yaşama ve hissetme nedeni verenlere ihtiyacımız vardı." (Sabah Yıldızı)
- "Bir amaç uğruna ölmek hiçbir işe yaramıyor. Sadece bizi onun kahkahalarından etti." (Kızıl Yükseliş)
- "İçedönük biri için dışadönük biri kadar rahatsız edici bir şey olamaz." (Altın Oğul)
- Bir yalanı yakalanana kadar herkes dürüsttür. (Altın Oğul)
- "Bütün insanlar eşit yaratılmamıştır," diyordu. Uzun boylu, otoriter, kartal gibi bir adamdı. Zayıflar size aldattı.Dünya'ya eziklerin sahip olması gerektiğini söylüyorlar. Güçlerin zayıf olanları korunması gerektiğini iddia ediyorlar. Bu soylu demokrasi yalanı, insanı zehirleyen kanserdir." (Kızıl Yükseliş)
- insa etmek icin once bir seyleri yikmak zorundayiz. (Sabah Yıldızı)
- Yalnızlık en iyi toplum olabiliyor. (Iron Gold)
- "Ölüler bizi her zaman duyabilir, tatlım. Neden şarkı söylediğimizi sanıyorsun? Gitmiş olsalar bile, hâlâ mutlu olabildiğimizi anlasınlar diye." (Altın Oğul)