İsim Şehir Artist - Yılmaz Özdil Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İsim Şehir Artist kimin eseri? İsim Şehir Artist kitabının yazarı kimdir? İsim Şehir Artist konusu ve anafikri nedir? İsim Şehir Artist kitabı ne anlatıyor? İsim Şehir Artist kitabının yazarı Yılmaz Özdil kimdir? İşte İsim Şehir Artist kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yılmaz Özdil
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050920499
Sayfa Sayısı: 480
İsim Şehir Artist Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yılmaz Özdil, İsim Şehir Hayvan ve İsim Şehir Bitki'den sonra 17 Aralık süreci ve Gezi olaylarını da anlattığı çarpıcı köşe yazılarıyla okurlarıyla buluşuyor. Şimdi de sıra İsim Şehir Artist'de.
İstediği kadar tazyikli su sıksın…
Korkma sönmez!
(Tanıtım Bülteninden)
İsim Şehir Artist Alıntıları - Sözleri
- Gözünüzün önünde olup biteni seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz.Hiç mi rol üstlenmeyeceksiniz, ömrünüzün sonuna kadar hep böyle “figüran” olarak mı yaşayacaksınız?
- Şizofreni tedavisinde çığır açan, geliştirdiği ilaç formülüne patent alan, milyar dolarla ölçülen formülü "milli" kalsın diye yabancı şirketlerin astronomik tekliflerini reddeden, Tübitak'la sözleşme imzalayan, GATA Profesörü Eczacı Albay, casus diye içeri tıkıldı. Ve, başbakanımızın talimatıyla "milli hap" üreteceğimiz açıklandı... Ki, bana sorarsanız, o hapı zaten çoktan yüklü Türkiye.
- Binlerce defa, kadın’ı doğradılar, kadın’ı yaktılar, kadın’ın gırtlağını kestiler şeklindeki nafile manşetleri yazmış biri olarak, iddia ediyorum ki... “Kadın”a şiddet kampanyalarının öznesi yanlıştır. Dövülmüş, ağzı burnu dağılmış kadın fotoğraflarıyla bir yere varılamaz, toplumun ilgisi çekilemez. Eğer gerçekten hassasiyet yaratılmak isteniyorsa... “Koç gibi yiğit”in karısını öldürüyorlar, “aslan gibi delikanlı”nın annesini kestiler, “adam gibi adam’ın kızını katlettiler sloganlarını kullanmak lazımdır!
- Gözünüzün önünde olan biteni seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz, hiç mi rol üstlenmeyeceksiniz, ömrünüzün sonuna kadar hep böyle ''figüran'' olarak mı yaşayacaksınız?
- Demiryolları Almanlarındi. İngilizler, Fransızlar işletiyordu. İşletme lisanı, Fransızcaydı Meslek, Türklere kapalıydı. Hatta, imtiyazlar, ödenen paralar kesmemiş, Alman demiryolu mühendisi, ray düşüyoruz ayaklarıyla Zeus sunağını araklamıştı; memleketi söğüşlüyorlar, inek gibi sağlıyorlardı. Mustafa Kemal geldi... Demiryolları millileştirildi. Milletin oldu. Vagon fabrikası kuruldu. Okul kuruldu. Demiryolcu yetiştirildi. Tek kuruş borç almadan... Bunların yaptığının dört katı demiryolu yapıldı. Sonra bunlar geldi. Ankara-istanbul hızlı trenini, Çinliler yapıyor Lokomotifler İspanya'dan. Raylar bile İspanya'dan. Makinistler desen... Almanya'da eğitildi. Konya Ankara? Raylar, İtalyan. Vagonlar, İspanyol. Marmaray, Japon. Vagonları, Güney Kore. Ankara metrosu... Sistemi, Alman, İtalyan. Vagonları Çin'den. İstanbul metrosu.. Sistemi, Fransız, Alman. Vagonları Güney Kore'den. (Metrobüs, Hollanda'dan. Deniz otobüsü, Avustralya'dan. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'nun asfaltı teee Trinidad Tobago'dan) Ankara- Eskişehir, Aliağa-Menderes, Bandırma-Menemen, Bursa tramvayı, İspanyol. Balıkesir- Eskişehir, Fransız Köseköy-Gebze, İtalyan. Gebze-Halkali, İspanyol Ankara-Sivas, çekik gözlü Sivas-Erzincan, İtalyan. Testleri, Çek Cumhuriyeti'nde yapılıyor iyi mi... Çek Cumhuriyeti müsait değilse, haaadi bakalım Almanya'ya Fransa'ya gönderiliyor; lokomotifleri zaten gemiyle Güney Kore'den geliyor. Edirne'den Ardahan'a hızlı tren için Çinlilerle masaya oturuldu, Çinliler etap etap döşeyelim diyor, hükümetimiz komple boydan boya döşeyin diyor; kondüktör'ün düdüğü Çin'den Güzergahları üzerinde koyunlar bile, ithal. Macaristan'dan. İnekler Uruguay'dan. Tek tesellimiz var. Trene bakan öküzler yerli!
- Gençliğe hitabe! Ey Türk gençliği… Birinci vazifen, ayakkabı kutusunu, para sayma makinesini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli, ayakkabı kutusudur. Bu ayakkabı kutusu, senin en kıymetli hazinendir, istikbalde dahi, seni bu ayakkabı kutusundan mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, ayakkabı kutusunu ve para sayma makinesini müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak kutuyu saklamak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. Ayakkabı kutusu ve para sayma makinesine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir soruşturmanın mümessili olabilirler. Cebren ve hileyle aziz yatak odasının bütün ayakkabı kutulan zapt edilmiş, bütün dershanelerine girilmiş, bütün bakanlan dağıtılmış ve emniyetin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, adliyenin dahilinde, savcılığa sahip olanlar, gözaltına alma gafleti, tutuklama dalaleti ve hatta fezleke hazırlama hıyaneti içinde bulunabilirler. Hatta, bu adliye sahipleri, şahsi ayakkabı kutularımızın menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; ayakkabı kutusunu ve para sayma makinesini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret.. Kutularındaki asil banknotlarda mevcuttur. Ne Mutlu Kutum Diyene!
- Öğretmen otistik çocuklara Atatürk'ü anlatıyor. Çocuklar dinliyor, evlerine gidiyor. 7 yaşında bir öğrenci, o akşam Ertesi sabah asla su içmiyor, ağzına sürmüyor, ısrar ediyorlar, Atatürk diyor, gerisini izah edemiyor. Anne, çocuğunu okula götürüyor, vaziyeti anlatıyor. Anlaşılıyor ki, öbürleri de böyle... Meğer, öğretmen, Atatürk ölmedi, içimizde yaşıyor diyor, çocuklarımız da Atatürk boğulmasın diye su içmiyor iyi mi... İnanın, yazarken bile nefesim kesiliyor. Öğretmen, çocukları tekrar topluyor, ağlaya ağlaya, Atatürk'ün Çok iyi yüzme bildiğini, korkmalarına hiç gerek olmadığını anlatıyor, çocuklarımız ikna oluyor, tekrar suiİçmeye başlıyor.
- Tecavüz ederken suçüstü yakalanan adam, henüz tecavüz gerçekleşmediği için “yanm kaldı” indirimi aldı bu memlekette... Tecavüzünü kameraya kaydeden sapık “eski sevgilisiymiş” indirimi aldı. “Tecavüzde bağırmıyorsa, nza göstermiş sayılır” indiriminden faydalanan var. Üvey kızma tecavüz edip, “kızın ruh sağlığı bozulmadı raporu”yla indirim alan var. Ormanda saldıran, döve döve çırılçıplak soyan, ancak, astım krizi geçirerek bayılıp yakalanınca, “orası ıssız bi yer, isteseydim yapabilirdim” indirimi alan var. Tecavüz edip, hamile bırakan, sonra da “zaten bakire değildi” indirimi alan var. Tanımadığı birine saati soran eşini delik deşik ederek öldürüp “cilve yaptı” indirimi alan var. Eşini katledip, “kot giyiyordu, piercing takıyordu, çantasında doğum kontrol hapı buldum” indirimi alan var. Kadın programında, “babam bana tecavüz etti” diyen kızım öldürüp, “babasını kamuoyunda mahçup etti” indirimi alan var. Mahkemeye takım elbiseyle geldi diye “iyi hâl” indirimi alan seri tecavüzcü var.
- Memlekette her şey kötü gidebilir, tarihin en karanlık, en umutsuz günleri yaşanıyor olabilir. Acı çekeriz, mücadele ederiz, direniriz, gün gelir illa ki düzelir. Ama seni seven o kızı kaybedersen... Senin için hayatın boyunca hiçbir şey asla düzelmez. Git, tut elinden.
- Yalnızlığı öğretir insana, insansızlık. beni gördüğünde bakışları ürkek ve tedirgindi, kaçamak tebessüm yüzünde belirdi, ne yapacağını kestiremedi, selam vermek zorunda hissetti ama, önce etrafı inceledi, kimsenin fark etmemesini diledi, kararsızca birkaç adım önde ilerledi, usulca ''merhaba'' dedi sanırım, hayatından bir on yıl yedi! Ordu’da devlet dairesinde çalışan bir memurun, polis ayağıyla dolandırılacağı ihbarını alan harbi polis, uyarmak için derhal memuru aradı, ancak, dolandırıcılar telefonu sakın kapatma dedikleri için, telefon sürekli meşguldü, bari arkadaşları uyarsın diye devlet dairesini aradılar, memur mesaide değildi, son çare belediye hoparlöründen adıyla sanıyla bangır bangır anons ettiler, hemen kapat telefonu dolandırılıyorsun dediler, bütün Ordu duydu kardeşim, memur duymadı, 8 bin lirayı kaptırdı Aşkı hiç tatmamak mı yoksa tattıktan sonra yalan olduğunu anlamak ve kaybetmek mi? diye sordu mesela...''aşık olna zaten alacağını almıştır, artık bir şey istemez, bundan geri o verecektir, hep o verecektir. Yağmurda sırılsıklam olmuş, gecenin ayazında sokak lambasının ışığında titreyen sahipsiz köpek yavrusu gibi hissediyorum kendimi.. Memlekette her şey kötü gidebilir, tarihin en karanlık, en umutsuz günleri yaşanıyor olabilir, acı çekeriz, mücadele ederiz, direniriz, gün gelir illa ki düzelir, ama o kızı kaybedersen...senin için hayatın boyunca hiçbir şey asla düzelmez, gir tut elinden. Kuş sesleri,hatta sinek vızıltıları bir anda kesilir, makasın kağıdı kestiği gibi bir anda, sırtüstü yapışırsın yere, uğultuların arasında mayın kelimesini ayırt edersin sadece... masmavi gökyüzüne bakarken bulursun kendini, arkadaşların bir şeyin yok diye bağırır, bilirsin ki, bacağın yok..hep o soru çınlar aklında, tekrar tekrar, neden ben neden ben? hangi gezegenden geldin ki insanlığa bu kadar uzaksın?
- Hukuk, karaya oturdu!
- Ergenekon’dan tutuklanan Profesör Haberal hakkında 500 bin civarında haber- yorum yapılmış... Bunca haber- yorum yapılırken, Profesör Haberal’la görüşüp, fikrini soran gazeteci sayısı kaç biliyor musunuz? Sıfır!
- Yattığı 4 sene... Söylediği, sadece 4 kelime. “Ağrıma gidiyor, yakışmıyor Türkiye’ye.”
İsim Şehir Artist İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şu adamın gözlem yeteneği, bilgisi ve kültürü memlekette daha 5 kişide olsaydı bu durumda olmayacağımıza eminim. Siyasi kitapların her zaman için sinir bozucu ve anlam karmaşası yaratma konusunda yetenekleri var. Fakat bu kitap o kadar farklı ki. Söz sanatlarını mükemmel derecede kullanıyor. Korkusuz ve lafı gediğine koyması da cabası.... Çok eğlenceliydi kitap. Ağlancak halimize güldürdü. (sıla)
Gazete yazılarını takip ettiğim için bazılarını tekrar okumuş oldum, bazı yazılar ise önceki kitaplarda da yer aldığı için bolca tekrar okumuş oldum ama bu beni rahatsız etmedi, gözden geçirip gerçekleri hatırlamış oldum. (Çalışkanarı Çiğdem Özdemir)
Büyük gazeteci siyasal hayatta yaşanan ilginç ve birbiriyle bağlantılı konuların hicbir tesadüf olmadan nasıl bir kolektivizm içinde toplumu nasıl yönettiğini çarpıcı örneklerle anlatıyor. (Ali murat aydın)
Kitabın Yazarı Yılmaz Özdil Kimdir?
Türk gazeteci yazardır. Yılmaz Özdil, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. Ardından Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliği yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda bulundu. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Ciner Medya Grubu'na geçti. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. atv ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti. 2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, Hürriyet'in üçüncü sayfasında ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yaptı. Halen Sözcü Gazetesinde yazmaktadır.
Yılmaz Özdil, Üniversite 3. sınıftayken tanıştığı Hülya hanım ile 1989 yılından beri evli olup Pelin (d.1991) adında bir kız çocuğu vardır.
Yılmaz Özdil Kitapları - Eserleri
- Mustafa Kemal
- İsim Şehir Hayvan
- Adam
- Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda
- Kadın
- Son Cüret
- Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda
- İsim, Şehir, Bitki
- Sen Kimsin?
- İsim Şehir Artist
- Mustafa Kemal Atatürk Serisi
- Mustafa Kemal Atatürk ve Çocuk
- Mustafa Kemal Atatürk ve Annesi
- Mustafa Kemal Atatürk ve Doğa
- Mustafa Kemal Atatürk ve Temizlik
- Mustafa Kemal Atatürk ve Okul
- Mustafa Kemal Atatürk ve Hayvan Sevgisi
- Mustafa Kemal Atatürk ve Spor
- Mustafa Kemal Atatürk ve Kitap
- Mustafa Kemal Atatürk ve Sofra
- Mustafa Kemal Atatürk ve Sanat
Yılmaz Özdil Alıntıları - Sözleri
- Mustafa Kemal Atatürk'ü çocuklarımıza anlatmak boynumuzun borcudur! (Mustafa Kemal Atatürk Serisi)
- Atatürk'ün annesi... Türkiye'nin annesiydi. Anatürk'tü. (Mustafa Kemal Atatürk Serisi)
- Ranzalarda son mektuplar... "Gün gelecek hiç bitmeyecek, gün gelecek sana kavuşacağım. Ağlamayı bil, gülmeyi unutma, cezaevini sev demiyorum ama, nu lötü yataklarını asla unutma. Zincir soğuk, zindan yaş, belki biraz üşürüz, hele başım zindandan çıksın, görüşürüz."... (İsim, Şehir, Bitki)
- Bakanların, bakan olduklarını TRT'den öğrendikleri bir ülke burası... Devamlı TRT ekranına bakıyorlar ki, görsünler, bakan olmuşlar mı, olmamışlar mı... Onun için onlar "bakan" zaten. (İsim, Şehir, Bitki)
- Hedef 2023. Kafa 1800' dür. (Kadın)
- Kalesinde kendi milletinin bayrağı dalgalanmayan hürriyeti olmayan memlekette cuma namazı kilnmaz. (Son Cüret)
- "Gün gelecek hiç bitmeyecek, gün gelecek sana kavuşacağım. Ağlamayı bil, gülmeyi unutma, cezaevini sev demiyorum ama, bu kötü yataklarını asla unutma. Zincir soğuk, zindan yaş, belki biraz üşürüz, hele başım zindandan çıksın, görüşürüz".. -Ulucanlar cezaevinde bir ranzaya yazılmış not.. (Adam)
- Doğruları konuşmak için, en az iki kişi gerekir. Biri doğru söyleyen. Biri doğru anlayan. (Adam)
- Türkiye'de kadın olmak, zordur. Kadın heykeli olmak, daha zordur. (Kadın)
- # Makarna verdiklerinde, kömür verdiklerinde, çikolata verdiklerinde, sorunları çözmüş oluyorlardı! (Kadın)
- Herkes evine mis kokulu çiçekler alabilsin diye, çiçekçiler açtırdı. (Mustafa Kemal Atatürk Serisi)
- Gözünüzün önünde olup biteni seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz.Hiç mi rol üstlenmeyeceksiniz, ömrünüzün sonuna kadar hep böyle “figüran” olarak mı yaşayacaksınız? (İsim Şehir Artist)
- İnsanın kendisini bu kadar kaybetmesi için "iktidar sarhoşu" olması yetmez... "İktidar ayyaşı"ydı bunlar! (Sen Kimsin?)
- Hiç düşünmeyiz maalesef...Korktuğumuz için mi kaçarız? Kaçtığımız için mi korkarız? (İsim Şehir Hayvan)
- Malum, evli erkekler iyi bilir, kadınların hissiyatından daha yetenekli bir istihbarat teşkilatı henüz icat edilmedi dünyada... (Sen Kimsin?)
- Minimalist'ti zaten bizim Başbakan. Yakında, gemiye de gemicik diyecekti. (Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda)
- Memleketi satıyorlar, gıkın çıkmıyor, tarlana alt tarafı inek giriyor, bütün köye dava açıyorsun emmioğlu! (İsim Şehir Hayvan)
- E, bakıyoruz bugün... Memiş Arıbaş'ın mezun olduğu astsubay okulu kapatıldı. Memiş Arıbaş'ın mensubu olduğu jandarma genel komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden koparıldı, adeta belediye zabıtası yapıldı. Memiş Arıbaş'ın kaldırıldığı GATA' yı padişah Abdulhamid'in hastanesi yaptılar, türbanlı biyokimyagere devrettiler. Ve... Memiş Arıbaş'ı Şemdinli'de şehit eden, tarihteki ilk Pkk baskınında kılavuzluk yapan " hacı" kod adlı Seferi Yılmaz, şu anda Şemdinli'de belediye başkanı! Hâla deniyor ki, hesap soracağız, kanları yerde kalmayacak filan... Hastirin ordan! (Sen Kimsin?)
- İncecik iplikle bileğinize bağlanmış kırmızı balonu, sanki dünya avucunuzdan kayıp gidiyormuş gibi, elinizden kaçırdığınız yeri hatırlıyor musunuz? (İsim Şehir Hayvan)
- Tadına bakılacak kitaplar vardır, bir lokmada yutulacak kitaplar vardır, bir de iyice çiğnenip sindirilmesi gereken kitaplar. (İsim Şehir Hayvan)