Iskarta Hayatlar - Zygmunt Bauman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Iskarta Hayatlar kimin eseri? Iskarta Hayatlar kitabının yazarı kimdir? Iskarta Hayatlar konusu ve anafikri nedir? Iskarta Hayatlar kitabı ne anlatıyor? Iskarta Hayatlar PDF indirme linki var mı? Iskarta Hayatlar kitabının yazarı Zygmunt Bauman kimdir? İşte Iskarta Hayatlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Zygmunt Bauman
Çevirmen: Osman Yener
Orijinal Adı: Wasted Lives: Modernity and Its Outcasts
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750738029
Sayfa Sayısı: 168
Iskarta Hayatlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ekonomik ve teknolojik ilerlemenin yan ürünlerinden biri de ihtiyaç fazlası, gereksiz, ıskartaya çıkarılmış, faydası olmadığı gibi sırtımıza yük olan insanlar. Sanayi Devrimi’nde yeni üretim yöntemlerinin bulunması bir yandan da geleneksel mesleklerin gerilemesine, atıkların çoğalmasına, sürekli büyüyen bir “atık insan” ve “insan atığı” sorununa yol açtı. Geçmişte “gelişmiş ülkeler”, “atık insan”larını ihraç edebildikleri uzak, ıssız topraklar bulabildiler. Günümüzde, küreselleşme ve teknolojideki hızlı ilerlemeyle birlikte atık insan ve insan atığı üretimi yeryüzünün bütün köşelerine yayılmış durumda. “Yerel” sorunlara “küresel” çözümler bulmak giderek imkânsızlaşırken, atık insanların göç yolları tersine dönüyor, kendi ülkelerinin atıkları olan sığınmacılar ve göçmenler, siyasetçilerin mahir elleriyle “güvenlik endişeleri”ne kılıf yapılıyor.
Iskarta Hayatlar bu dönüşümün günümüzün siyasetine ve kültürüne etkisini ele alan, “atık” kavramının düzen kuruculuğundaki, hayatımızdaki ve ilişkilerimizdeki yerini sorgulayan zihin açıcı bir anlatı.
Iskarta Hayatlar Alıntıları - Sözleri
- "Kendini bir işe gerektiğinden fazla adama. Bağlılıkların yüzeysel ve gevşek olsun ki ayrıldığında iz ve yara bırakmasın. Sadakat ve bağlılık da "son kullanma tarihi" varsa kullanışlıdır. Bu tarihi bir saniye bile aşma."
- Gündüzlerini rıza ve kabullenişle geçirmesinin karşılığında gecenin kâbuslarından kurtulacaktı.
- Nesiller boyu inşa edilen binalar uğursuzdur çünkü insanın elde edemeyeceği bir güvenliği sağlamaları beklenir. Tasarım kusursuzlaştıkça nefes almak zorlaşır; tüm gedikler kapatıldığında, yapının bir zindana dönüşmesi kaçınılmaz olur.
- Onlar hep çok kalabalık. "Onlar", daha az olsalar -hatta hiç olmasalar- daha iyi olacak olanlar. Biz ise hep azınlıktayız. "Biz", daha fazla olmasını istediğimiz insanlar.
- Göçmenler (yerkürenin uzak köşelerinden "arka bahçemiz"e boca edilen atık insanlar) ile kendi imalatımız olan dayanılmaz korkularımız arasında bir seçici yakınlık mevcuttur.
- Ne yaparsan yap, seçeneklerin olmasını ihmal etme. Sadakat yemini "uzun vade" den endişe eden bahtsızlara göredir. Kendini bir işe gerektiğinden fazla adama. Bağlılıkların yüzeysel gevşek olsun ki ayrıldığında iz ve yara bırakmasın.
- Hiçbir şey gerçekten zaruri, yeri doldurulamaz değildir.
- Bireylerden sistemin çıkmazlarına biyografik çözümler bulmaları bekleniyor.
- ... bir zamanlar çok fazla insanın istilaya, fethetmeye heveslendiği zirvelere, gün geçtikçe daha az sayıda insanın tırmanma olanağı bulmasıydı ilerleme.
- Bir kez mülteci olan, sonsuza dek mültecidir. Kaybettiği (ya da artık mevcut olmayan) yuvasına giden yollar kesilmiştir, yaşadığı araftan çıkan bütün yollar cehenneme gider. Kampın içinde günbegün bir şey yapmadan, bomboş yaşamak zor olabilir, ama Allah korusun, görevleri mültecileri kampın içinde tutmak ama onlara cehennem hayatı yaşatmamak olan atanmış ya da gönüllü insani yardım yetkilileri fişi de çekebilir. Kimi zaman bunu yaparlar da, kimi zaman yöneticiler bu sürgünlerin artık mülteci olmadığına, evlerine dönebileceklerine karar verirler; oysa geride ev namına bir şey kalmamıştır.
- Kişisel güvenliğe yönelik tehditler iri puntolarla haberleştirilmeli, bir dehşet tablosuyla sunulmalı ki, tehditlerin önü alındığında bu büyük bir başarı, devlet aygıtının sağduyusunun, halkı kollamasının, hüsnüniyetinin göstergesi olarak alkışlansın.
- Kimse dünün revaçta olan mevzularını hatırlamaya yüreklendirilmiyor, hatta hatırlamaları istenmiyor ama kimsenin de bugün revaçta olan mevzulardan uzak durması istenmiyor, hatta buna izin verilmiyor.
- Tasarım kusursuzlaştıkça nefes almak zorlaşır; tüm gedikler kapatıldığında, yapının bir zindana dönüşmesi kaçınılmaz olur.
- "Modernleşmekte geciken ülkelerin topraklarında gelişen tek sanayi, seri mülteci üretimidir."
- "Bilmek, seçmektir."
Iskarta Hayatlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Belleğim, bayım, bir çöplükten farksız!.." Tanrı ile insandan, Tanrı ve insana; Tanrı ve insandan Tanrı veya insana; Tanrı veya insandan da "Tanrıcık İnsan"a geçişin süreci... "Eşya-insan-hakikat" ekseninde bozulan dengenin insan hayatları üzerinde etkisi... Bilgeçliğin bilgeliğe karşı zaferi... (Mustafa Sinan Baştürk)
Bauman Iskarta Hayatlar eserinde küreselleşme ve modernleşme süreçlerinin dünyadaki yankılarını anlatıyor. Sanayi Devrimiyle yeni üretim yöntemlerinin bulunuşu geleneksel mesleklerin tedavülden kalkmasına ve bir grup insanın işsiz, işe yaramaz olarak görünmesine yol açtı. Yerel yönetimlerin yerel sorunlarına küresel çözüm arayışının zorlaştığını ancak yeni bir sorunun daha ortaya çıktığını belirtiyor; küresel sorunlara yerel çözümler bulmak. Günümüz sorunlarının araçlarla değil hedeflerle ilgili olduğuna değiniyor. Artık uğruna bireylerin feda edebileceği hedefler yok çünkü hedefin kaypaklığı, belirsizli onu hızla değersizleştiriyor. Kitaba ismini veren "ıskartaya çıkma" gereksizliği, size kimsenin ihtiyacının kalmadığını ifade ediyor. Iskarta ilan edilen insanların yeniden geri dönüşüme girip piyasanın istediği forma dönüşmesi imkansız. Kişinin bir kere dışlanmış olması çöplüğe gitmesi için yeterli. Dışlanmış ilan edilmesi için; işsiz olması, tüketim toplumuna ayak uyduramaması, modern toplumun istediği formda olmaması yeterli. Atık insanlar ekonomik ilerlemenin hesaplanmamış, öngörülmemiş yan hasarlarıdır. Eskiden gelişmiş ülkeler atık insanları uzak, ıssız topraklara ihraç edebiliyordu ancak günümüzde atık insanlar yer kürenin her köşesindeler onları ihraç etmek ve yeniden dönüşüme sokmak imkansız. Artık büyük sorun gezegenimiz doldu ve gidecek bir yer yok! Üreticiler toplumunda işsizler belki mutsuzdurlar, perişandırlar ama toplumdaki yerleri sağlam ve güvendeydi. Tüketiciler toplumundaki kusurlu tüketiciler için aynı şey söylenemez bu insanların emin oldukları tek şey oyun dışı kaldıklarıdır. Eskiden üretici adayı olmak için üreticiler birliğinin öne sürdüğü koşulları yerine getirmek yeterliydi. Tüketiciler arasına katılmak içinse tüketici olmak için söz vermek yeterli olmayacaktır. Tüketiciler toplumunda kusurlu, yetersiz, koşullara uymayan tüketiciye yer yoktur. (Havva inanç)
Küresel bir hapishane ve mahkumiyete dönüşmüş dünyada yaşıyoruz ya da yaşatılıyoruz. . Ekonomik ve teknolojik ilerleme şehveti, sayısı katlanarak artan bazı insanların ihtiyaç fazlası, gereksiz, kullanım dışı, ıskartaya çıkarılmış, faydasından çok zararı olduğuna bizi inandırmış ya da bu uğurda çabalamaktadır. Bu çaba sahiplerine göre insanlar sırtımıza yüktür. Yani bunlar toplumun safrasına dönüşmüştür. Doğru olan da safraya dönüşmüş bu insanları çıkarmaktır. . Sanayi Devrimi ile yeni üretim yöntemleri bulunmuştur. Bu da geleneksel mesleklerin gerilemesine, dolayısıyla maddesi insan olan atıkların/safraların çoğalmasına, katlanarak ilerleyen insan ve insan atığı sorununa yol açmıştır. . Geçmişte gelişmiş çete/mafya ülkeler, atık insanlarını ıhraç edebildikleri gözden uzak ve ıssız toprak bulabildiler. Aslında uzak ülkeleri işgal ettiler ve ıskartaya dönüşmüş atık insanları bu işgal coğrafyalara ihraç ettiler. . Günümüzde küreselleşme ve teknolojik vebanın hızla ilerlemesi/yayılmasıyla birlikte atık/ıskarta insanlar yeryüzünün bütün köşelerine yayılmış durumda. (Yasin Yarar)
Iskarta Hayatlar PDF indirme linki var mı?
Zygmunt Bauman - Iskarta Hayatlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Iskarta Hayatlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Zygmunt Bauman Kimdir?
Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu. Sosyolog ve filozoftur. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır.
Zygmunt Bauman, II. Dünya Savaşı patlak verene kadar, Polonya-Poznan'da yaşamını sürdürmüştür. Daha sonra Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde doktorasını yaparak Doçentlik sınavını verdi.1954'ten itibaren aynı üniversitede Sosyoloji dersleri verdi. 1968 yılında Polonya Komünist Partisi'nden ayrıldı. Aynı yıl, politik nedenlerden dolayı sosyoloji prefesörlük unvanını kaybetti. İsaril'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Brintanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü.
Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Özellikle Almanya'daki Nasyonalsosyalizm üzerinden Holocaust hakkındaki çözümlemeleri bu bağlamda önemli bir etki yaptı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin Totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinlerarası bir yöntemle ortaya konulmuş olundu.
Bauman, aynı zamanda postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da önemli bir yer tutmaktadır. Siyasal, etik ya da genel olarak kuramsal düzlemde postmodernizmin değerlendirilmesini yapmış ve açık anlaşılır fakat derinlikli de olan metinleriyle postmodernizmin ne olup olmadığını, ne tür olanaklar sağladığını göstermeye ve netleştirmeye çalışmıştır
1989 yılında Amalfi Ödülünü ve 1998 yılında Theodor Adorno Ödülünü almıştır.
Zygmunt Bauman Kitapları - Eserleri
- Sosyolojik Düşünmek
- Yaşam Sanatı
- Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?
- Küreselleşme
- Akışkan Aşk
- Özgürlük
- Kimlik
- Kapımızdaki Yabancılar
- Akışkan Gözetim
- Bireyselleşmiş Toplum
- Iskarta Hayatlar
- Akışkan Modern Dünyadan 44 Mektup
- Akışkan Modernite
- Eğitim Üzerine
- Modernite, Kapitalizm, Sosyalizm
- Tanrı'ya ve İnsana Dair
- Retrotopya
- Yasa Koyucular ve Yorumcular
- Cemaatler
- Modernite ve Holocaust
- Modernlik ve Müphemlik
- Akışkan Hayat
- Postmodern Etik
- Ahlaki Körlük
- Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri
- Sosyoloji Ne İşe Yarar?
- Siyaset Arayışı
- Parçalanmış Hayat
- Edebiyata Övgü
- Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
- Kuşatılmış Toplum
- Avrupa
- Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar
- Dünyaya ve Kendimize Dair
- Hermenötik ve Sosyal Bilimler
- Bu Bir Günlük Değildir
- Akışkan Modern Dünyada Kültür
- Sosyalizm - Aktif Ütopya
- Kriz Hali ve Devlet
- Akışkan Korku
- Borçlu Zamanlarda Yaşamak
- Zygmunt Bauman ile Söyleşiler
- Akışkan Doğanlar
- Etiğin Tüketiciler Dünyasında Bir Şansı Var mı?
- Kültür Teorisinde Eskizler
Zygmunt Bauman Alıntıları - Sözleri
- Büyük servet olan yerde büyük eşitsizlik vardır. Bir kişinin çok zengin olabilmesi için en az beş yüz fakir gerekir! (Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?)
- Görünür olmak birey olmanın yoludur; belki de biri olmanın tek yolu. Herkes gizliden gizliye var olmadığından korkar, çünkü başkaları farkına varmadığı sürece aslında o yoktur. (Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri)
- "Dünya düşününenler için bir komedi, Hissedenler için bir trajadi." (Zygmunt Bauman ile Söyleşiler)
- Bütün aşklar insan - yiyici bir açlık çekerler. (Akışkan Aşk)
- müritlerinize verdiğiniz şey hakikat değil, sadece hakikatin suretidir. Birçok şeyin işiticileri olacaklar ama hiçbir şeyi öğrenmeyecekler. Her şeyi biliyormuş gibi görünecekler ama genel olarak hiçbir şey bilmeyeceklerdir. Sinir bozucu, bezdirici insanlar olacaklar, gerçekliği olmayan bir bilgeliğin taşıyıcıları gibi davranacaklardır. (Tanrı'ya ve İnsana Dair)
- “Uzaklık coğrafi olmaktan çok zihinsel bir mesele olabilir.” . (Sosyolojik Düşünmek)
- Eskiden uzun süreli bir aşk ilişkisinde belirleyici unsur seks iken, artık odak noktası güvenliğe kaymıştır. Bu yalnızlık asrında aşk bir dermandır.. (Retrotopya)
- Robert Winder'in zekice belirttiği gibi, "İstediğimiz kadar sandalyemizi kumsala koyup, yaklaşmakta olan dalgalara bağıralım, ne gelgit dinleyecek ne de deniz geri çekilecektir." Göçmenleri "kendi arka bahçemiz'den uzak tutmak için duvarlar inşa etmek, gülünç şekilde antik filozof Diogenes'in eski Sinop'un sokaklarında içinde yaşadığı fıçıyı bir o yana bir bu yana yuvarlaması hikâyesine benziyor. Bu tuhaf davranışının nedeni sorulduğunda, Diogenes komşularının kapılarına barikat yapmak ve kılıçlarını keskinleştirmekle meşgul olduğunu gördüğünü ve Makedonyalı İskender'in yaklaşan askerleri tarafından işgal edilmesine karşı şehrin savunmasına katkı yapmak istediğini söyler. (Kapımızdaki Yabancılar)
- "hiçbir şey bahşedilmediği" için "her şey kazanılmalıydı." (Modernlik ve Müphemlik)
- "Cepteki ilişkiler" anlık olmanın ve fırlatılıp atılabilirliğin cisimleşmiş hâlleridir. (Akışkan Aşk)
- Tüketim toplumunda seri imalat artık kitlesel emek gücüne ihtiyaç duymuyor ve bir zamanlar "yedek sanayi ordusu" olan yoksullar şimdi "defolu tüketiciler"e dönüştürülmüştür. (Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar)
- "Geriye ya da yukarıya değil; becerinin, iradenin, gücün toplanması gereken yere, kendi içine bakmalı insan. Oradan başlamalı. Bir ‘savunma stratejisi’ olarak daima orada kalmalı." (Akışkan Modernite)
- Göçmenler (yerkürenin uzak köşelerinden "arka bahçemiz"e boca edilen atık insanlar) ile kendi imalatımız olan dayanılmaz korkularımız arasında bir seçici yakınlık mevcuttur. (Iskarta Hayatlar)
- Hayatının her günü kösteklenen ve hakir görülen birey kişisel narsisizmine “kolektif narsisizm” içinde barınak bulur. Bu ağır yara almış bireyselliğin kurtuluşu ne oranda aranıyorsa o derece aldatıcı olabilecek bir güvenlik vaadidir. Kefaret umudu hüsranla sona ermeye mahkumdur... (Akışkan Hayat)
- Gezegende her şey birbirine bağlı olduğundan, yerkürenin belli bir kısmında güvenlik, ancak güvenli bir insanlık içinde temin edilebilir. İnsanların aşağılanmasına her yerde karşı çıkan, artan fırsat eşitsizliğiyle büyüyen toplumsal adetsizlik ve insani aşağılanmaları hafifletecek, etik açıdan aydınlanmış bir küresel eylem, her açıdan ortak sağ kalımımızın en temel koşuludur. (Avrupa)
- Oxford Üniversitesi'nin saygın sosyologlarından John Goldthorpe yönetiminde on üç güçlü ekibin Ingiltere, Şili, Macaristan ve Hollanda'da yürüttüğü bir çalışmanın bulgularına göre, kültürel seçkinlerle, kültürel hiyerarşide daha altta olanların, günümüzde artık eskiden olduğu gibi bazı işaretlerle kolayca ayırt edilemediği görülmektedir. Bu eski işaretler, düzenli olarak opera ve tiyatroya gitmek, 'yüksek sanat' sayılan her şey karşısında her zaman duyulan coşku ve bir pop şarkısı ya da popüler bir televizyon dizisi gibi sıradan sayılan her şeye burun kıvırmak gibi unsurlardan oluşmaktadır. Elbette bu durum, dışarıdan kültürel seçkinler, gerçek sanatseverler, kültürün ne olduğu, nelerden oluştuğu ve bir kültür adamı ya da kadını için (comme il faut ya da comme il ne faut pas) -neyin uygun olup neyin olmadığı gibi konularda, pek de o kadar kültürlü olmayan akranlarından daha bilgili kabul edilen kişilerle artık karşılaşma yacağımız anlamına gelmez. (Akışkan Modern Dünyada Kültür)
- Tüketim toplumunun bir üyesi olmak göz korkutucu bir görev ve hiç bitmeyen Çetin bir mücadeledir. Ayak uyduramama korkusu yetersizlik korkusu tarafından kenara itilmiş ama rahatsız edici iliğinden bir şey kaybetmemiştir. (Akışkan Gözetim)
- Devlet her şeyden önce bir yeniden metalaştırma aracıdır. (Yasa Koyucular ve Yorumcular)
- "dış görünüş benim için hem gerçekleştiren hem de yaşayandır" diye yazdı Nietzsche. (Akışkan Doğanlar)
- "Farkında olalım veya olmayalım, hoşumuza gitsin veya gitmesin, yaşamlarımız sanat yapıtıdır." (Yaşam Sanatı)