İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kimin eseri? İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kitabının yazarı kimdir? İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence konusu ve anafikri nedir? İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kitabı ne anlatıyor? İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kitabının yazarı İhsan Süreyya Sırma kimdir? İşte İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İhsan Süreyya Sırma
Yayın Evi: Beyan Yayınları
İSBN: 9789754730036
Sayfa Sayısı: 140
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hz. Adem ile başlayan İslam tebliğ tarihi, yani insanlık tarihi, Onun oğulları Habil ve Kabil zamanında iki kutba ayrılmış ve bu iki kutup günümüze kadar gelmiştir, kıyamete kadar da sürecektir. Bu iki kutup Hakk ile Batıl kutuplarıdır.rnHabil kutbunda olanlar daima Hakkı yani Allah davasını, Kabil kutbunda olanlar da daima Tağutu veya Allah düşmanlığını savunmuşlardır. Allah davasını savunanlar daima tebliğ, Tağut davasını güdenler de daima bu tebliğ edenlere işkence yapmışlardır.
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence Alıntıları - Sözleri
- Kalp yalnızlıkla dinlenir ve ancak yalnızlıkla duyulur.
- Müslüman insanının inşası. Öyle bir insan ki, savaşta ve barışta, ahlakta ve sirette, muamele ve davranışta, dünya ve ahiret hayatlarının her ikisi için, başkalarına misal ve rehber olsun.
- Bir defasında, tam on beş çadırdan kovulmuştu. Fakat o, İslam'ı tebliğ için on altıncı çadıra gitmeyi ihmal etmedi. (sallallahu aleyhi ve sellem)
- Hz. Muhammed (s.a.s)'siz bir İslam'ı düşünmek mümkün değildir. Onun için O'nun Sünneti'ne düşman olanlar, aslında O'nun ve İslam'ın da düşmanlarıdırlar da şimdilik kendilerini kamufle için, sureta Kur'an'a sarılıp, "Tek kay nak Kur'an'dır" deyip, onun ayetleri dışında bir şeyi yani Hz. Peygamber (s.a.s)'in Sünneti'ni kabul etmemektedirler...
- Hz. Muhammed (s.a.s)'in ayak izlerini taşıyan mescid... Bu mübarek izlerin silindiği, yahudilerce kirletildiğini izleyen gamsız müslümanların sorumsuz ataletini mahzun mahzun seyreden sevimli ve sahipsiz mescid...
- Bir insan neyi inkar ettiğini bilmiyorsa, neyi tasdik edip, ona bağlanacağını, ona iman edeceğini bilemez. La (hayır, kabul etmiyorum, inkar ediyorum) demesini bilmeyen; İllallah (sadece Allah'ı kabul ediyorum) diyemez! .. Kafasında ve gönlünde ilahlaştırdığı onlarca, belki yüzlerce değere karşı "la" isyanıyla çıkmasını bilmeyen bir insan, nasıl illa inkılabıyla tevhid'i gerçekleştirebilsin?
- Hz. Ebu Bekir kan ter içinde kalmıştı. Kafası, saç ayırımından yarılmış, yüzü ve sakalları kana boyanmıştı. Sakalını öyle çekmişlerdi ki, sakal diplerinden kanlar akıyordu. Ama bütün bunlar onun için önemli değildi. Davanın lideri kurtulmuştu. Davanın liderine feda olunmazsa, dava yürümüyordu. Sünnetullah buydu. Gerektiğinde mümin, davası için işkence görecek, dayak yiyecek, şehit olacak ki, savunduğu dava hükümran olsun!...
- Bu hicret, bir avdet için, bir çekilme bir fetih içindir. Bu hicret kaçmak değil, mücadeleydi, kamp değiştirmeydi, fedakarlık tatbikatıydı...
- Çevremizde bu kadar İslam düşmanı varken; ma'rüf'un kendilerine tebliği gereken milyonlarca insan, kulaklarını açmış bekliyorken ve hele her tarafı, münker sarmış, bunun nehyedilmesi de gerekiyorken, köşeye çekilip, tesbih çekmenin manası yoktur artık... Kalkın, tebliğe çıkın!... Bazıları buna nafile diyorsa da aldırmayın! İnsanları karanlıklardan, nur'a davet edin! Husümetten, kardeşliğe çağırın! İnsan haklarıı ihlalden, insan haklarına saygıya çekin! Allah'ın emirlerine sarılmanın, insanlığın kurtuluş vesilesi olduğunu haykırın! Peygamber'i örnek almanın hazzını tattırın insanlara ki, birbirlerine düşman kesilmiş olan insanlar, insanlığın, kardeşliğin tadını alsınlar!...
- Her halükârda tebliğe devam edilecek; ve fakat bu tebliğ esnasında dayak ,işkence ,hapis ,hakaret görülürse sabredilecekti. Zaten bu sabırdan maksat, pasifize olmak olsaydı, bu dava orada biterdi devam edemezdi. Tıpkı yatağında akmaya mecbur olan bir nehrin ,kayalara çarpa çarpa ilerlemesi gibiydi bu tebliğ...
- Yalnızlık… insanı, kendi kendisi ile başbaşa bırakan, korkunç tatlılık…
- ..Dilinde "lâ"sı olmayanın, "illâ" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. ...
- Hz Muhammed sav. İtaat etmek o kadar zorunludur ki, Allahu Teala onun yanında yüksek sesle konuşulmasını bile men etmiştir. Nerde kaldı ki sünnetine uyulmasın.
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence: Yıllar sonra İhsan Süreyya Hoca'nın bu eserini kitap kulübü yaptığım arkadaşlar vesilesiyle bir kez daha okudum. Kitabın Özeti İki Paragraf: -Bir defasında, tam on beş çadırdan kovulmuştu. Fakat o, İslam'ı tebliğ için on altıncı çadıra gitmeyi ihmal etmedi. (sallallahu aleyhi ve sellem) -Hem biz ne diye Allah'a güvenip dayanmayalım ki, bize dosdoğru yolları O (celle celâlühü) göstermiştir. Biz yaptığınız eziyetlere elbette katlanacağız. O halde tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler. (İbrahim, 12) (Ahmet Mücahit)
Son dönemde okuduğum en muhteşem eserlerden biri. Hep ilk vahyi okumuşuzdur. Lakin ilk vahyin sadık rüya ile geldiğini okuyunca hem hocaya rahmet okudum hem de sarsıldım. Kitap küçük bir araştırma (makale) olmasına rağmen sizi doyuruyor. Hoca kendi yorumlarıyla okuyucuda yol göstermiş bazen olayı vermiş muhakemesini size bırakmış. Eser akademik bir çalışma hüvviyetinden sıyrılmış, ne hikaye kitabı gibi bir solukta okunuyor ne de sizi sıkıyor. Daha derin okuma yapmak isteyenlere Medine döneminin de hoca tarafından kaleme alındığını hatırlatayım. Ayrıca bu yetmez diyenlere hocanın 5 cilt halinde Müslümanların Tarihi adlı müthiş bir eseri olduğunu öğrendim. Bundan sonraki ilk işlerimden biri bu eseri okumak olacak. Yazdığı eserleri bir araya getirerek oluşturmuş bu eseri. Bu eserle beraber hocayla da tanışma fırsatını buldum. İyi ki tanımışım. Okuyacak arkadaşlara iyi okumalar. Umarım faydalı olabilmişimdir. (Abdc)
Kitap lise çağı için uygun ama belli bir siyer bilgisi olanların yalnızca o temel Mekke dönemini tekrar etmesine katkı sağlar. Neticede birkaç saatimizi alan, bizi tekrar Mekke iklimine götüren bir kitap oldu. umarım Medine dönemini daha bir heyecanla okurum. (Cansel Tan)
Kitabın Yazarı İhsan Süreyya Sırma Kimdir?
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, 10 Temmuz 1944 yılında, Siirtin Pervari ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Pervaride yaptıktan sonra; Orta ve lise öğrenimini Siirtte tamamladı. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini, 1966 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimi sırasında, bir müddet Batmanda, Türk Petrollerinde işçi, bir müddet de Diyanet İşleri Başkanlığında memur olarak çalıştı.
Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesine öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransaya gitti. Aslında o, İngilizceden sınavı kazanıp İngilterede doktora yapması gerekirken, yetkililer, bilinmez bir sebepten dolayı onu Fransaya gönderdiler. Bundan dolayı bir senesini Fransızca öğrenimine harcadı. Pariste, College de Franceda Prof. Dr. Jacques Berquele başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunusta bulundu; ve Zeytuna Üniversitesinde, Arapçanın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşurun derslerine devam etti.
1973 mayısında, İslâmî İlimler dalında doktor olarak Türkiyeye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti; ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı; ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi. 1995-1997 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.
İslam Tarihi dalında 30 kitabı, ve 200ü aşkın ilmî makalesi yayınlandı. Ulusal, ve uluslar arası bir çok konferansa katılarak tebliğler sundu; Zaman, Yeni Devir, Milli Gazete, Yeni Şafak gibi gazete; ve İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi, Tarih ve Toplum gibi değişik dergilerde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Kanal 7de dört seneyi aşkın bir süreyle Seyahatnâme adı altında tarih programları yaptı. Kendi alanındaki araştırmalarını takip edip sürdürecek derecede Fransızca, İngilizce, Arapça, ve Farsça bilmektedir. İhsan Süreyya Sırma evli olup, üç çocuk babasıdır.
İhsan Süreyya Sırma Kitapları - Eserleri
- İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
- İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed
- İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad
- Emeviler Dönemi
- İslami Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi
- Nehirlerin Dili
- Abbasiler Dönemi
- Nasıl Sömürüldük
- Peygamberler Tarihi
- Ah Endülüs
- Müslümanların Tarihi (1. Cilt)
- Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
- Pakia Mektupları
- 2. Abdülhamid`in İslam Birliği Siyaseti
- İşte Önderimiz Hz. Muhammed
- Tarih Şuuru
- Tanzimat'ın Götürdükleri
- Müslümanların Tarihi (2. Cilt)
- Dağların Sırrı
- Müslümanların Tarihi (3. Cilt)
- Müslümanlarda Yanlış Din Anlayışları
- İslam ve Tarih
- Haçlı Seferleri
- Müslümanların Tarihi (4. Cilt)
- Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
- Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım)
- Bir Garip Tarih
- Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı
- Müslümanların Tarihi 5. Cilt
- Neler Sordular
- Yalan Dünyayı Adımlarken
- Sömürü Ajanı Amerikan Misyonerleri
- Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
- Selahaddin Eyyûbî
- Hz.Muhammed
- Halname
- Çin Müslümanları ve Çin'e Seyahat
- Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik
- Seyahatname-i Süreyya
- Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
- Sen Geldin
- Ano Yemen'dir
- Müslümanların Tarihi'ne Giriş
- Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı
- II. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
- Viyana Günleri
İhsan Süreyya Sırma Alıntıları - Sözleri
- Allah, Tûr'a çağırdığı Peygamberi Mûsâ'ya "ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin!" buyurmuştu... (Seyahatname-i Süreyya)
- Fransızca'da bir atasözü var: Öğretmek ikinci defa öğrenmektir. (Neler Sordular)
- Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. (Hz.Muhammed)
- Ne yazık ki Müslümanlar onun içtihadını unutup davranışını gözardı ettiler ve hayatlarını sultanları alkışlamakla geçirdiler. Bir dönem “Padişahım çok yaşa!" dediler, bir başka dönem de “Bizi kim, nasıl ve hangi rejimle yönetirse yönetsin; bize düşen itaat etmektir!” zihniyetinin öncüleri oldular. Böylece Müslümanları zalim yöneticelere ve Batı uşaklarına kul ettiler. Sonuçta da Müslümanlar, asırlar boyu kul oldukları sultanlar ve yöneticiler tarafından sömürüldüler, sömürüldüler... (Müslümanların Tarihi (4. Cilt))
- Hira üniversiten, Sevr dağı akademin, Hicret menzillerine, ilim ile sen geldin (Sen Geldin)
- Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu.. (Pakia Mektupları)
- "Evet, gerçekten ortakların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanan ve sâlih ameller yapanlar bunların dışındadır. Ama onlar da ne kadar azdır!" dedi. Dâvûd, kendisini imtihân ettiğimizi sanarak Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı; tövbe etti. (Peygamberler Tarihi)
- insanların değil, insanları yaratanın emirlerine bağlanmayı kendimize ilke edindiğimiz gün, adımımızı kurtuluş dünyasının kapısından içeri atmış sayılırız. (Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı)
- Müslümanların tarihinde öylesi dönemler var ki, İslam ile ilgisi bulunmamaktadır, ihanet dolu olaylar olduğu gibi, bizlere kahraman olarak tanıtılan mücrimler ve hainler de mevcut bu tarihte. (Neler Sordular)
- İnsan kendisini zenginleşmiş (bir makama gelmiş, imza yetkisine sahip olmuş, saltanatı eline geçirmiş) görünce sapıtır. Alak suresi 6-7 (Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım))
- Yoktur bu vücudun i'tibârı, Hakk âyinedir cihan ğubâri. (Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri)
- Adem'in şahsında Allah'a secde etmeyip isyan ettiğinden, melekler arasında olmasına rağmen şeytanlaşıvermiştir. O halde melek ve şeyta n olmak; insan olmak veya olmamak, Allah'a karşı takınılan tavra bağlıdır. (İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed)
- Urbain’in iddialarına göre Müslümanlar hen Hristiyan Hacılarına, hem de Kudüs’teki mukim olan Hristiyanlara zulmediyorlardı ki bu, Hristiyan yazarlarının da kabul ettikleri gibi bir iftiraydı (Haçlı Seferleri)
- İslâm ordusunun içinde münafıklar da vardı. Dilleriyle imân ettiklerini söyleyip, İslâm düşmanlığı yapanlar... İslâm toplumunun kanser kaynağı tipler!... Bunlar, namaz da kılarlar, hatta kıldırırlar, oruç da tutarlar, Hacc'a giderler; hatta ve hatta cihada bile katılırlar. Kur'an okurlar!.. Ne var ki bunlar, İslâm'a savaş açmış devletlerin emrinde olan Allah düşmanlarıdırlar... (İşte Önderimiz Hz. Muhammed)
- "Dünya insanları üzdüğü kadar sevindirmez. Yani az sevindirir, çok üzer." (Emeviler Dönemi)
- Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir. (Abbasiler Dönemi)
- "La" sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. (Nasıl Sömürüldük)
- Haydi Filistin'de çocuk katleden Siyonist'e hesap sormaya! Haydi Eba Gurayb hapishanesinde masum kadınların ırzına geçen işgalci Amerikalının igrenç ihtirasını durdurmaya! (Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı)
- Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır . (Tanzimat'ın Götürdükleri)
- Dünya da bir gün yaşayacaksak, şahsiyetli yaşayalım o günü! (Pakia Mektupları)
Editör: Nasrettin Güneş