diorex
sampiyon

Issızlığın Ortası - Mehmet Eroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Issızlığın Ortası kimin eseri? Issızlığın Ortası kitabının yazarı kimdir? Issızlığın Ortası konusu ve anafikri nedir? Issızlığın Ortası kitabı ne anlatıyor? Issızlığın Ortası kitabının yazarı Mehmet Eroğlu kimdir? İşte Issızlığın Ortası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.03.2022 06:00
Issızlığın Ortası - Mehmet Eroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Eroğlu

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750515743

Sayfa Sayısı: 310

Issızlığın Ortası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Edebiyat dünyasına İlk adımını, edebiyat tarihimizin savaş karşıtı ilk romanlarından biri diye adlandırılabilecek "Issızlığın Ortası"yla atan Mehmet Eroğlu, bu eserinde, yarattığı unutulmaz kahramanı Ayhan'ın, Kıbrıs'ta katıldığı savaşta yaralanıp, 1975 Ocak ayında, kafasında geçmişi ve varoluşuyla ilgili sorularla Ankara'ya geri dönüşünü anlatır.

Ayhan, 1971'de ortadan kaybolan çocukluk ve gençlik arkadaşı, siyasi eylemci Zafer'i aramak üzere tekrar yollara düşmeden önce bu kentte İki ay geçirecek ve bu süre İçerisinde, kendisinden oldukça farklı bir kadın olan Ferda'yla tutkulu bir aşk yaşayacaktır.

Ne var ki roman, birkaç haftaya sığan, aşktan ziyade umutsuz bir kurtuluş çabasını akla getiren, yoğun ve marazi bir cinsellikle örülü bir ilişkinin ötesinde, aslında kendisiyle hesaplaşan Ayhan'ın ve 12 Mart darbesiyle dağıtılarak yok edilmeye çalışılmış bir kuşağın uzun yolculuğunun resmedildiği, göz alıcı ama trajik bir serüveni anlatmaktadır.

Birbirinin İçine giren geri dönüşler, kavramlarla bezeli zamansal sıçramalar, son derece sık dokunmuş bir roman örgüsü, yerli romanımızda pek rastlanmayan psikolojik tahliller, insanlık ideali olarak tartışılan ideolojiler, zamanı ve yerelliği aşmaya niyetli bir kozmik bakış açısı, nihayet, yazgısı ve Tann'yla yüzleşen yalnız İnsan: Savaş, kurtarıcılık, soyluluk, cinsellik, kahramanlık, cesaret ve derin pişmanlıklar...

Mehmet Eroğlu'nun daha sonraki romanlarında kanıtlanacak olan 'kurgu ustalığı' ve bîr romancı olarak ele alacağı 'trajik insani durumlar'a ilişkin ilk İpuçlarının görüleceği "Issızlığın Ortası", 1979 Milliyet Roman Ödülü'nü kazanmasına karşın 12 Eylül döneminin faşizan ortamında sakıncalı bulunduğundan ancak beş yıl sonra yayımlanmış, daha sonra da 1985 Orhan Kemal Roman Armağanı ile 1985 Madaralı Roman Ödülü'ne layık bulunmuştur.

Issızlığın Ortası Alıntıları - Sözleri

  • Kadınları seven, insanları da sever…
  • ikimiz de hissetmiştik…
  • insanın gideceği, varacağı bir yer kalmamışken içine dönmesi kadar doğal ne olabilir…
  • Yaşanan her serüven insan hayatında eksik kalan bir resmin tamamlanmasıdır…
  • İnsan olmak içimden bir yerden, acıtıyor beni….
  • Yüreğimde yüzyıllık bir sıkıntı var..
  • Hayat, insanın içine düştüğü kuyudan kurtulma çabasıdır.
  • Evet, insanın gideceği, varacağı bir yer kalmamışken içine dönmesi kadar doğal ne olabilir.
  • Ama o bana ne olduğunu bilmiyor. Hiç bitmeyecek yorgunluğumu, çaresizliğimi nasıl anlatabilirim ona?
  • "Kökün, senin kökün yok. Bütün hayatın boyunca da hiç kök salmayı düşünmedin. Savrulup gidiyorsun. Hep bir duman yığını tutmak istedim sanki. Yanımdaydın, ama bir türlü ellerimin arasına girmedin."
  • ...yüreğimde yüzyıllık bir sıkıntı var.
  • Şimdi geçmişle geleceğin tam ortasındayız ve artık ne geride bıraktıklarımızın ne de gelecekte olanların bir önemi var.
  • İstesem de, istemesem de yeniden başa döneceğim.
  • "Her şeye yeniden başlamak.

Issızlığın Ortası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Muhteşem bir kitap.... varoluş sancısı ceken yazarları okumak hep ilgimi çekmiştir.... Her kesimin anlayacağı bir kitap degil. Bu yuzden kitap hakkinda bir takim bilgi edindikten sonra başlayin lütfen... Benim gibi hakan günday, oğuz atay , albert camus hayranı iseniz durmayin hemen başlayın. (Migalbilgili)

Öncelikle roman yetişkinler için. Yazar sanki diyalogları ses kayıt cihazına, hissedilenleri duygu kayıt cihazına kaydetmiş. Böyle olunca anlattıkları okuyucuya dehşet bir canlılıkla geçiyor. Yazarın söz sanatlarındaki ustalığı anlatılanları dokunulası, şiirsel bir lezzete dönüştürüyor. Gelelim romanın mevzuna. Artık böyle insanlar yaşamıyor, belki eskiden de yaşamadı, belki Heminway'in kankaları falandır o kahramanlar. 12 Eylül 80'de en erken orta okulda olmayanların, yani gençlerin romandaki karakterleri ve motivlerini anlama şansları hiç yok. Kahramanımız Ayhan hayatının geri kalanını kaybettikleri üzerinden sorgulayan bir aydın. Raskalnikov hakkı olduğunu düşündüğü cinayeti gönül rahatlığı ile işemiş ama sonrasında vicdanı olup biteni taşıyamamış kafayı üşütmüştü. Ayhan ise savaşta öldürdüğü, ölüme gönderdiği insanlar yüzünden bir hesaplaşma içinde. Kurgu ise çok ileri geri ve çok sağa sola, yani yazar zaman makinasındaymış gibi hop oraya hop buraya gidip geliyor. Zaten romanın kahramanı Ayhan bile hayatında ne olup bittiğini anlayamıyor iken, biz bunca şeyi nasıl sentezleyelim muhterem üstadım? (Kamil Murat)

Romanı bitirdiğimde, saatlerce karşımdaki duvara bakmıştım. Kıskanmıştım kahramanı i. Oysa, daha dün gibi yakın olan heyecanını ve umudunu kaybedendi.Olsun,hangimiz değiliz ki... (Sarı sıcak)

Kitabın Yazarı Mehmet Eroğlu Kimdir?

Mehmet Eroğlu (d. 2 Ağustos 1948, İzmir) Türk yazar, senarist, romancı.

Yazar, 2 Ağustos 1948 günü İzmir'de dünyaya geldi. Edebiyat öğretmeni olan babası Farik Eroğlu'nun tayinleri sebebiyle ilkokul döneminde birkaç şehir ve okul değiştirdikten sonra İzmir Karşıyaka'daki Ankara İlkokulu'nu 1960 yılında bitirdi. Daha sonra İzmir Maarif Koleji'nde (bugünkü adıyla Bornova Anadolu Lisesi) 7 yıl boyunca kesintisiz olarak yatılı okudu. Liseyi bitirdiği 1967 yılında ODTÜ Müh. Fak. İnşaat Mühendisliği Bölümüne girdi; öğrenciliği sırasında Öğrenci Derneği Başkanlığı yaptı.

1971 yılında üniversiteden mezun olan Eroğlu, mezun olduğu sırada 12 Mart Darbesi sonucu kurulan sıkıyönetim mahkemesinde Dev-Genç Davası nedeniyle yargılanmaya başladı. 1972 yılında dava devam etmekteyken evlendi. İki yıl süren dava sonucunda TCK'nın 141-142 maddesine muhalefetten 8 yıl ağır hapis ve 2 yıl sürgün cezasına mahkûm edildi. Sonuç kesinleşmeden 1974 genel affıyla mahkumiyeti ortadan kalktı. Bu tarihten sonra mühendislik yapmaya ve roman kaleme almaya başladı, 1974 yılında bir kızı dünyaya geldi. 1989 yılında bir devlet bankası olan Turizm Bankası'ndaki 15 yıl sürdürdüğü görevinden siyasi baskılar sonucu ayrıldıktan sonra mühendislik kariyerine ve yazarlığa devam etti. Sadece yazmak ve bir sivil toplum örgütünde gönüllü çalışmak amacıyla mühendislik yaşamını 1999'da noktaladı. 1999'dan bu yana Uğur Mumcu Gazetecilik Araştırmaları Vakfı'nda yazarlık seminerleri vermeyi sürdüren yazar, romanlarının yanı sıra televizyon dizisi ve sinema filmi senaryoları yazmıştır.

İlk romanı Issızlığın Ortasında 1976 yılında tamamlandı ve 1979'da Milliyet Roman Ödülü'nü kazandı ancak 1980 Darbesi sonucunda kitap sakıncalı bulunarak yayınevi tarafından basımına son verildi. Birincisinin devamı niteliğindeki ikinci kitabı Geç Kalmış Ölü de aynı gerekçeyle uzn süre basılamadı. Her iki kitap da 1984 yılında yayımlandı ve ikisi birlikte hem Orhan Kemal Roman Armağanı'na hem de Madaralı Roman Ödülü'ne layık bulundular.

Yazar, 1968 kuşağını anlatmaya "Yarım Kalan Yürüyüş" (1968); "Adını Unutan Adam"(1989) kitaplarıyla devam etti. 1994'te yayımlanan "Yürek Sürgünü" adlı romanından sonra roman yazmaya 5 yıl ara verdi, senaryo yazmaya eğildi ancak senaryo çalışmalarının sonuçlarından memnun kalmadığını ifade etmiştir. 2000 yılından itibaren art arda romanlar yayımlamayı sürdürdü.

Yazar, kendisini "İnsan yaratılışının gölgeli alanlarında boy atan temaları” yazan bir yazar olarak tanımlamaktadır."

Mehmet Eroğlu Kitapları - Eserleri

  • Adını Unutan Adam
  • Issızlığın Ortası
  • Kusma Kulübü
  • Belleğin Kış Uykusu
  • Düş Kırgınları
  • Yüz: 1981

  • Fay Kırığı - 1: Mehmet
  • Zamanın Manzarası
  • Yarım Kalan Yürüyüş
  • İyi Adamın On Günü
  • Geç Kalmış Ölü
  • Kıyıdan Uzakta
  • Fay Kırığı - 2: Emine

  • Fay Kırığı - 3: Rojin
  • Yürek Sürgünü
  • 9,75 Santimetrekare
  • Kötü Adamın On Günü
  • Meraklı Adamın On Günü
  • Mermer Köşk
  • Edebi Aforizmalar

  • Kendi Hayatında Ölme Vakti
  • Devlet Adamı ve Güvenilirlik

Mehmet Eroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Sürekli bir eksiklik duygusu, zaman zaman akla gelen, uysal bir diş ağrısına benzeyen acı: Unutmak buydu. (Yarım Kalan Yürüyüş)
  • "Budalalarla bozuk saatler birbirlerine benzerler," dedim. "Doğruyu bulmaları sadece bir rastlantıdır." (Kusma Kulübü)
  • "Sözcüklerin önce seslerini, ardından anlamlarını yitirdim; tıpkı ateşin üstüne dökülen su damlaları gibi beynimde buharlaşıp yok oldular.." (Yürek Sürgünü)
  • Her insan ,sanki yazgisina hukmedecekmis gibi ,kendi hayatinin en önemli varlığı olmayı dener !!!! (Yüz: 1981)
  • Işığı perdeleri kapattıktan sonra açtım. (Geç Kalmış Ölü)
  • "Bazı psikologlar cesaretin, ki cesaret bir anlamda insanın hayatını sürekli tehlikeye atmasıdır, özünde intihar dürtüsü olduğuna inanırlar." (Yarım Kalan Yürüyüş)

  • "Yalnızlığa katlanamayan birisinin Tanrı’yı kıskanmaya yeltenmesi affedilmez bir budalalık değil mi sence?" (Kusma Kulübü)
  • Çoğu aşkın büyüsü, cinsel merakın giderilmesiyle sona erer (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • “Amaçsız bir insan eninde sonunda değersiz insana mı dönüşür? Bizleri insan yapan nedir?” (Belleğin Kış Uykusu)
  • Yalnızlıkla yoğrulmuş bir ıssızlığın ortasındaydım.. (Kusma Kulübü)
  • "Anlamını çözdüğümüzde bir işe yaramadığını keşfettiğimiz yararsız bir bilmece. " (9,75 Santimetrekare)
  • İnsan kendine acımaktan vazgeçince gerçek acımayı öğreniyor olmalıydı. (Kusma Kulübü)
  • Geçmişin sessizliği, servi ağaçlarının arasında -belki de her şeye rağmen yaşayabileceğimizi hatırlatırcasına- öylece duruyor. (Kıyıdan Uzakta)

  • “Ya leyn, ya ayn” “Karışmış birbirine gecem ve düşüncem, demek. Hatırladın mı?” (Adını Unutan Adam)
  • Saklamayacaktım: Eninde sonunda her insan kalbi kırık bir palyaço değil midir? (İyi Adamın On Günü)
  • İnsanın en değerli şeyi özgürlüğüdür. Bu yüzden herkes ona saldırır. (Kıyıdan Uzakta)
  • Bazen birini o kadar çok severiz ki, kendimizi sevmeyi unuturuz. (Edebi Aforizmalar)
  • Dilsiz sanılır ama ruh kendini hep beden yoluyla ifade eder (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • Kendimi zamanın her şeyi unutturan kollarına bıraksam beynimdeki sorulardan kurtulabilir miydim? (Geç Kalmış Ölü)
  • İnsan mezarının yerini seçince yurdunu da seçmiş olur.. (Zamanın Manzarası)

Yorum Yaz