diorex

İstanbul Kırmızısı - Ferzan Özpetek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İstanbul Kırmızısı kimin eseri? İstanbul Kırmızısı kitabının yazarı kimdir? İstanbul Kırmızısı konusu ve anafikri nedir? İstanbul Kırmızısı kitabı ne anlatıyor? İstanbul Kırmızısı PDF indirme linki var mı? İstanbul Kırmızısı kitabının yazarı Ferzan Özpetek kimdir? İşte İstanbul Kırmızısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.07.2022 22:00
İstanbul Kırmızısı - Ferzan Özpetek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ferzan Özpetek

Çevirmen: Eren Yücesan Cendey

Orijinal Adı: Rosso Istanbul

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750719448

Sayfa Sayısı: 144

İstanbul Kırmızısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul'u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya'ya gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor.

Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren Ferzan Özpetek, romancılıkta da bir o kadar iddialı.

(Tanıtım Bülteninden)

İstanbul Kırmızısı Alıntıları - Sözleri

  • Hayatta asla başkalarının yargılarına takılıp kalmamak,insanların acımasızlığına ve dedikodularına kulak asmamak gerekir.
  • Çünkü temelde aşık olmayı açıklayacak bir neden asla yoktur.Sadece olur.Bu bir gizemin içine girmek gibidir;sınırı aşmak,eşiği atlamak gerekir.Ve orada,bu gizemde mümkün olduğunca uzun kalmayı denemektir.
  • Korkmamız gereken birşey varsa o da nefret ve önyargıydı.
  • Çocukluk evleri terk edilir mi?Asla.Artık var olmasalar,greyderlerle,buldozerlerle yıkılsalar bile içimizde olmayı sürdürürler.
  • Biliyor muydun, Japonya’da kırık seramikleri onarırken kırığı örtmeye çalışmazlar, tam tersine onu vurgulamak için kırık yeri altınla doldurarak düzeltirler’ diyor. Çünkü bir şey zarar gördüyse, bir öyküsü varsa bu daha güzel sayılır.
  • "Bir insan yaşamaktan vazgeçtiğinde bunun asla açıklaması yoktur. Işık yerine karanlığı seçtiğinde. Bunu bir çünküyle açıklamak mümkün değildir, daha doğrusu tek bir nedeni vardır: yaşama ağrısı. Kırılganlık."
  • "Çünkü kimi zaman yola çıkmak, kaçmak işe yaramaz. Ötede sandığımız gerçek, çoğu zaman olduğumuz yerdedir ve ancak yüzleşme gücüne sahipsek bulabiliriz onu. Olduğumuz yerde hareket ederek, gerçeği kabul ederek. Sadece böyle değiştirebiliriz. Olduğumuz yerde hareket ederek ya da dünyayı gezmek için bavul hazırlayarak. Tek tek adımlarla."
  • "Aşkın ne okuma ne yazma bildiğini öğrendim. Duygular söz konusu olunca gizemli yasalarca yönetildiğimizi, belki kader belki serap; ama kesinlikle akıl ermez, açıklanamaz bir şeylerin var olduğunu öğrendim. Çünkü temelde âşık olmayı açıklayacak bir neden asla yoktur. Sadece olur. Bu bir gizemin içine girmek gibidir: sınırı aşmak, eşiği atlamak gerekir. Ve orada, bu gizemde mümkün olduğunca uzun süre kalmayı denemektir."
  • “Demek öyle,” diye geçiriyor içinden. “Kendi yarattığım bir adamı sevmişim.”
  • “Çocukluk evleri terk edilir mi? Asla. Artık var olmasalar, greyderlerle, buldozerlerle yıkılsalar bile içimizde var olmayı sürdürürler. Aynen benim evim gibi.”
  • İmkansız aşklar, yarım kalmış aşklar, var olabilecekken olmamış aşklar olduğunu öğrendim. Yara izi bıraksa da dağlayıcı bir damganın daha iyi olduğunu öğrendim; kışı andıran bir yürektense bir yangın yeğdir.
  • Sen korumayı başaramadığım vaat edilmiş topraksın.
  • "Ne çok sır var," diye düşünüyorum gülümseyerek. Hiç çözülmemiş gizemler, asla açıklanmamış aile sırları. Gerçek suçlar, gönül suçları. Belki de bu nedenle filmlerimde bu sırları anlatmayı; tatlı tatlı ortaya dökmeyi, çözümlemeyi ve nedenlerini açıklamayı seviyorum.
  • Hayatında hiç bu kadar saçma, bu kadar plansız hareket etmedi. Ama belki de hayatı eski bir giysi gibi üzerinden sıyırıp atmanın ve yeni baştan başlamanın zamanı gelmiştir.
  • " Baharın kiraz ağaçlarına yaptığını yapmak isterim senle."

İstanbul Kırmızısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese selamlar. Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren Ferzan Özpetek’in romanıyla tanışmanızı istiyorum. Akıcı diliyle, kendisini ve İstanbul’u temel alan gözlem gücüyle başarılı bir eser. Aynı zamanda siyasi ve sosyal görüşlere, farklı fikirlere, dolu dizgin aşklara da cesurca yer veriliyor. Birkaç günde bitirebileceğiniz, 2017 yılında filmi çekilen ve yazarın yönetmenliğini yaptığı eseri öneririm. (Elvan Sunar)

Türk sinemasının en tartışılan yönetmenlerinden biri olan Ferzan Özpetek'in ilk defa kitabını görünce okumak istedim. Çünkü hep merak etmişimdir, başka bir mesleğe sahip olup da kitap yazanı. Yazar, yaşadığı ve aşk duygusunu derinlere kadar hissettiği şehir olan İstanbul'u anlattığı bu kitabı ile kendisinin eğitim için İtalya'ya gidişine kadar olan sürede İstanbul'daki yaşantısını anlatıyor. Bu kısa kitap sayesinde İstanbul sevdası canlanıyor diyebiliriz. Ruhunuzu ve beyninizi dinlendirecek ve iyi gelecek bir İstanbul hikayesi. Kitabından sonra sıra filmine geldi. Bakalım orada ne olacak? Herkese iyi okumalar dilerim.. (Büşra Kocatürk)

İstanbul Kırmızısı PDF indirme linki var mı?

Ferzan Özpetek - İstanbul Kırmızısı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İstanbul Kırmızısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ferzan Özpetek Kimdir?

1959 yılında İstanbul'da doğdu. 1976 yılında, Roma'daki La Sapienza Üniversitesi'nde Sinema Tarihi öğrenimi yapmak üzere İtalya'ya gitti. Accademia Navona'da ve Accademia d'Arte Drammatica'da Silvio D'Amico yönetimindeki sanat tarihi ve kostüm derslerine devam etti.

1982 yılında Julian Beck birlikte ile Yaşayan Garaj'da çalıştıktan sonra " Scusate il ritardo "da Massimo Troisi'nin ve " Son Contento " da Maurizio Ponzi'nin asistanlığını üstlendi.

Yapımcılığını Marco Risi ve Maurizio Tedesco'nun birlikte üstlendiği ilk filmi " Hamam ", 1997 Cannes Film Festivali'nde, " Yönetmenlerin Onbeş Günü " tarafından keşfedildi ve hem İtalya, hem de diğer ülkelerde eleştirmenlerin olduğu kadar seyircilerin de beğenisini kazandı. Uluslararası alanda başarı sağlayan film, İtalya'nın yanı sıra, İngiltere, Fransa, İskandinavya, Almanya, Hollanda, Japonya ve hatta " nüfuz edilmesi çok güç " olarak tarif edilen ABD'de gösterim imkânı buldu.

Yönetmenin ikinci filmi " Harem Suare "nin çekimlerine 1998 yılında başlandı. Türk-İtalyan-Fransız ortak yapımı olarak gerçekleştirilen film, 1999 yılında Cannes Film Festivali'nin " Selection Officielle " kategorisine seçildi ve gösterildiği tüm Avrupa ülkelerinde önemli gişe başarıları elde etti.

Özpetek'in " Cahil Periler " i , İtalya'da gösterimde bulunduğu haftalar boyunca en fazla izlenen İtalyan filmi oldu. İtalyan Sineması'nın tanınmış yönetmenlerinden Nanni Moretti'nin " La Stanza del Figlio " ve Giuseppe Tornatore'nin " Malena "sını geride bırakan Özpetek'e övgüler yağdı.

Ferzan Özpetek, 1997 yılında 34. Antalya Film Festivali'nde Hamam filmi ile "En İyi Yönetmen", 2003 yılında Karlovi Vary Festivali'nde La Finestra di Fronte ile "En İyi Film" ve "En İyi Yönetmen", 2004 yılında 25. Seattle Film Festivali'nde ile "En İyi Film" aynı yıl La Finestra di Fronte ile 31.Flanders Uluslararası Film Festivali'nde "Canvas Halk Ödülü" almıştır. Sanatçı halen İtalya'da yaşamaktadır.

Hamam, Harem Suare, Le Fate Ignoranti , La Finestra di Fronte, Cuore Sacro, Saturno Contro, Mükemmel Bir Gün, Serseri Mayınlar filmlerinin yönetmeni ve senaristidir.

Ferzan Özpetek Kitapları - Eserleri

  • Bir Nefes Gibi
  • İstanbul Kırmızısı
  • Sen Benim Hayatımsın

Ferzan Özpetek Alıntıları - Sözleri

  • …hayat bir nefes gibi akıp gidiyor.Ve geride yalnızca , isteyip de yapamadıklarımızın özlemiyle, bizi biz yapan tüm yaşanmışlıkların farkındalığı kalıyor. (Bir Nefes Gibi)
  • Bugün biliyorum ki eğer aşk seni arıyorsa, ona ulaşmak senin elinde. Bunun için tüm kapıları açık bırakmak gerek: Kimin içeri gireceği ve sana neler getireceği bilinmez. (Sen Benim Hayatımsın)
  • Gerçekten seven, asla vazgeçmez... (Sen Benim Hayatımsın)
  • Biliyor muydun, Japonya’da kırık seramikleri onarırken kırığı örtmeye çalışmazlar, tam tersine onu vurgulamak için kırık yeri altınla doldurarak düzeltirler’ diyor. Çünkü bir şey zarar gördüyse, bir öyküsü varsa bu daha güzel sayılır. (İstanbul Kırmızısı)
  • “Kader bazen bizi kararsız bir sevgili gibi diken üstünde tutmayı sever. Gelgelelim bekleyiş kavuşmadan daha güzel olabilir: Yeter ki umudu canlı tutmayı bilelim,” dedi gizemle. (Bir Nefes Gibi)
  • Aslında aşkın da kusursuz bir suçtan pek farkı yok! Seni öldürebileceği gibi, bazen daha güçlü de kılabiliyor ve her durumda aklına gelebilecek her türlü çılgınlığı yapman için harika bir mazeret sunuyor... (Bir Nefes Gibi)
  • “Dikkatini duygularına yoğunlaştır, insanların yüreğinde en çok onlar kalır,” (…) (Sen Benim Hayatımsın)
  • Çünkü temelde aşık olmayı açıklayacak bir neden asla yoktur.Sadece olur.Bu bir gizemin içine girmek gibidir;sınırı aşmak,eşiği atlamak gerekir.Ve orada,bu gizemde mümkün olduğunca uzun kalmayı denemektir. (İstanbul Kırmızısı)
  • " Baharın kiraz ağaçlarına yaptığını yapmak isterim senle." (İstanbul Kırmızısı)
  • "Bir insan yaşamaktan vazgeçtiğinde bunun asla açıklaması yoktur. Işık yerine karanlığı seçtiğinde. Bunu bir çünküyle açıklamak mümkün değildir, daha doğrusu tek bir nedeni vardır: yaşama ağrısı. Kırılganlık." (İstanbul Kırmızısı)
  • Giden herkes sen de kendinden bir parça bırakır. (Sen Benim Hayatımsın)
  • "İnsanlara bağlanmak çok zor, bağlandığın zaman da gidiyorlar işte." (Bir Nefes Gibi)
  • Korkmamız gereken birşey varsa o da nefret ve önyargıydı. (İstanbul Kırmızısı)
  • Sen korumayı başaramadığım vaat edilmiş topraksın. (İstanbul Kırmızısı)
  • Hayat bazen öyle gaddardır ki, verilen en önemli sözlerin bile hiçbir hükmü kalmaz. (Bir Nefes Gibi)
  • “Çocukluk evleri terk edilir mi? Asla. Artık var olmasalar, greyderlerle, buldozerlerle yıkılsalar bile içimizde var olmayı sürdürürler. Aynen benim evim gibi.” (İstanbul Kırmızısı)
  • “Demek öyle,” diye geçiriyor içinden. “Kendi yarattığım bir adamı sevmişim.” (İstanbul Kırmızısı)
  • Unutmak çok iyi bir ilaçtır, ilaçların en tatlısı ve en merhametlisi. (Sen Benim Hayatımsın)
  • Birbiri için yaratılmış iki insanın karşılaşması o kadar güç ki! (Sen Benim Hayatımsın)
  • Seni unuttuğumu sanma, yokluğunu hissetmediğim bir an yok. (Bir Nefes Gibi)

Yorum Yaz