İstanbul Treni - Graham Greene Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İstanbul Treni kimin eseri? İstanbul Treni kitabının yazarı kimdir? İstanbul Treni konusu ve anafikri nedir? İstanbul Treni kitabı ne anlatıyor? İstanbul Treni PDF indirme linki var mı? İstanbul Treni kitabının yazarı Graham Greene kimdir? İşte İstanbul Treni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Graham Greene
Çevirmen: Hüseyin Gündoğdu
Orijinal Adı: Stamboul Train
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786052957714
Sayfa Sayısı: 244
İstanbul Treni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İstanbul Treni 20. yüzyılın en çok okunan İngiliz yazarlarından Graham Greene’in romancı kimliğini bulmaya başladığı yapıtıdır. Aynı zamanda akıcı olay örgüsüyle bir gerilim romanı tadında olup, aslında daha derin ahlaki temeliyle dikkat çeken romanlarından ilkidir. Sadakat, insanın kendisine ve başkalarına karşı görevleri, ülkesine bağlılığı, Greene’in ırkçılık ve komünizm üzerine kafa yorduğu romanının başlıca temaları arasındadır. Roman, Ostende’den İstanbul’a uzanan bir tren yolculuğuna çıkan bir grup insanın başından geçenleri anlatır. Bu yolcuların her biri 30’lu yılların dünyasında kabul görmüş toplumsal değerlere aykırı düşmektedir: Antisemit Avrupa’da seyahat eden bir Yahudi, komünist bir devrimci, o güne dek yakayı ele vermemesiyle övünen bir hırsız ve katil, cinsel yöneliminin onaylanması o dönemde mümkün olmayan alkolik bir kadın gazeteci ve kadınların değerini güzelliğin belirlediği bir çağda güzellikten pek nasibini almamış bir revü kızı. Trene farklı amaçlarla binen bu insanların yazgıları yolculuk boyunca iç içe geçecektir.
GRAHAM GREENE (1904-1991): Hertfordshire, Berkhamsted’de dünyaya gelen İngiliz yazar ve gazeteci, romanlarında modern dünyadaki siyasal olaylar çerçevesinde ahlaki belirsizlikler üzerinde durdu. Oxford, Balliol College’da öğrenim gördükten sonra 1926 yılında Anglikan Kilisesi’nden ayrılarak Katolikliği benimsedi. Yayımlanan ilk yapıtı Babbling April (1925; Mırıldanan Nisan) adlı şiir kitabıydı. 1927 yılında The Times gazetesinde çalışmaya başladı. Daha sonra The Spectator dergisinde sinema eleştirmenliği yaptı ve edebiyat sayfasını yönetti. En başarılı yapıtlarından biri olarak kabul edilen ve 1948’de sinemaya uyarlanan Brighton Rock (1938; Brighton ayası),
önceki gerilim romanlarıyla benzerlikler taşımakla birlikte, romanın başkişilerinin ahlaki davranışları daha derin bir bakışla ele alınmıştı.
1938’de dinsel baskı ve zulmün yaşandığı Meksika’yı ziyaret etti. Bu yolculuğun ardından en iyi romanı sayılan The Power and Glory’yi (1940; Güç ve Şan) yazdı. Birçok romanının yanı sıra hikâyelerini derlediği birkaç kitap, dört gezi kitabı, altı oyun, üç otobiyografi, iki biyografi ve dört çocuk kitabı bulunmaktadır.
İstanbul Treni Alıntıları - Sözleri
- "Sadakat, hatırlamakla aynı değildi; insan unuttuğu halde sadık kalabilir ve hatırladığı halde ihanet edebilirdi."
- "Küçük hırsızı hapse atıyorsunuz fakat büyük hırsız sarayda yaşıyor."
- Şüphe , sadece şüpheleneni rezil ederdi.
- Dünya düşünenler ve hissedenler olarak ikiye bölünmüştür.
- Eğer tatil yapamıyorsan mümkün olduğunca sakin kalmaya çalış. Sebepsiz yere öfkelenme...
- Sadakat , hatırlamakla aynı değildi ; insan unuttuğu halde sadık kalabilir ve hatırladığı halde ihanet edebilirdi.
- "Küçük hırsızı hapse atıyorsunuz fakat büyük hırsız sarayda yaşıyor."
- Doğadaki her şey ideal özünde lirik; kaderinde trajik ve varoluşunda komiktir.
- Uyuyabilseydim, hatırlanması gereken her şeyi daha net hatırlayabilirdim, diye özlemle düşündü.
- Küçük hırsızı hapse atıyorsunuz fakat büyük hırsız sarayda yaşıyor.
İstanbul Treni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hikaye Belçika'nın Ostende şehrinden İstanbul'a uzanan tren yolculuğu ile başlıyor. Yazarın seçtiği karakterler hikayeye odaklanmak için ilgi çekici olmuş. Alkolik bir gazeteci, bir revü kızı, komünist bir devrimci, bir katil ve Yahudi bir ticaret adamı. Bu 5 kişinin hayatları bu tren yolculuğunda birleşiyor. Kurgu güzel olmuş ama; karakterler arasında geçişlerde çok kopukluklar olmuş. Bir karakteri tam tanımaya başlarken diğerini tanımaya çalışıyorsunuz. (Eylem Albayram)
İlk sayfalarda sıkılarak,ortanca sayfalarda meraklanarak,son sayfalarda beğenerek okuduğum bir roman oldu diyebilirim. Yazarı yeni tanımam ve yazarın anlatı şeklini ilk defa görmem sebebi ile başlarda biraz tökezledim. Sonra aktı gitti diyebilirim. Özellikle 80 sayfadan sonra hazzı doruklarda yaşadım. Kitabın son kısmında yazar tarafından kadim İstanbul’un çok güzel betimlendiğini görmek beni yazara bir tık yakınlaştırdı diyebilirim. Senelerdir İstanbul’da olup İstanbul’u bu kadar bilmeyen kişiler olduğuna eminim. Tek anlamlandıramadığım nokta kitabın bir sonunun olmaması oldu. Varsa da ben dikkat edemedim sanırım veya özümseyemedim. Okuması keyifliydi... (Emir Ali Çeken)
Statü, iş, yapı olarak birbirlerinden farklı beş karakterin bir trende başlarından geçen olayların anlatıldığı bir eser. Karakter tahlilleri yarım, geçişler ise kopuk. Olayların sırası anlaşılabilir ancak karakterler arası bağlantı zaman zaman es veriyor. Çeviri konusunda sıkıntı olmadığını düşünüyorum ancak kurgu konusunda beklentimin altında kaldı. Romanın son anlarının İstanbul'da geçmesi hoş. 1930 yılların İstanbul'unu biraz daha yansıtması esere isminin hakkını tam verdirebilirdi. Ayrıca Yahudi propagandası eserin belli bölümlerinde ki özellikle son bölümde yoğun şekilde hissettiriyordu. İyi okumalar. (Eyyüp Bademci)
İstanbul Treni PDF indirme linki var mı?
Graham Greene - İstanbul Treni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İstanbul Treni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Graham Greene Kimdir?
Graham Greene Oxford'da Balliol College'de okudu. 22 yaşında katolikliği seçti ve The Times gazetesinde muhabirliğe başladı. Greene şöhrete dördüncü romanı olan İstanbul Treni ile kavuştu. 1935'te Liberia'ya gitti ve buradaki deneyimlerini Journey Without Maps'te anlattı (Haritasız Yolculuk). İngiltere'ye geri döndüğünde The Spectator'da film eleştirileri yazmaya başladı. 1941- 1943 arası Sierra Leone'da görevlendirildi ve sonra da The Heart of The Matter'ı yazdı.Çok gezmiştir ve romanlarından çoğu tropik ülkelerde geçmektedir. Greene'in sürekli tekrarlanan bir teması Tanrı'ya inanç ve kötülüğe, baskıya karşı mücadeledir. Brighton Rock gibi pek çok romanı gayet başarılı filmlere dönüştürülmüştür.
Graham Greene Kitapları - Eserleri
- İstanbul Treni
- Aşkın Sonu
- Meselenin Özü
- Sakin Bir Amerikalı
- Üçüncü Adam
- Kaybeden Hepsini Alır
- Havanadaki Adamımız
- Cüzam
- Generali Tanımak
- Oturma Odası
- Bomba Partisi
- Kiralık Tabanca
- Satılmış Adam
- Açık Tuzak
- Korku Bakanlığı
- Komedyenler
- Kaybeden Kazanıyor
- Casuslar ve İnsanlar
- Power and the Glory
- Brighton Rock
- İçimdeki Adam
- Yüzbaşı ve Düşman
Graham Greene Alıntıları - Sözleri
- Sessizliğin eşiğinde ne gürültüler edilir… (Meselenin Özü)
- "Güvenmenin ne olduğunu unuttum." (Meselenin Özü)
- Biz başkalarına önem vermeyiz de başkalarının bize önem vermeyişine bir türlü alışamayız. (Üçüncü Adam)
- Sadakat , hatırlamakla aynı değildi ; insan unuttuğu halde sadık kalabilir ve hatırladığı halde ihanet edebilirdi. (İstanbul Treni)
- Bana mutlu bir insanı gösterin, ben de onun ya bencil ve kötü olduğunu ya da tam bir bilinçsizlik içinde bulunduğunu göstereyim size. (Meselenin Özü)
- Yüzbaşı, < istiyorsan dergiyi al,> dedi. < Sahibi yoksa benimdir, demişler, unutma bunu. İnsan doğasının temel kurallarından biridir.> (Açık Tuzak)
- Ölümün sonsuzluğu başlayıncaya dek hiçbir değişiklik olmayacaktı yaşantılarında (Meselenin Özü)
- "Doğduğun an tek düşüneceğin nokta, hayattan çıkışının hayata girişinden daha temiz, daha çabuk olması gerektiğidir." (Satılmış Adam)
- Just lie and keep your freedom. They don't deserve truth. (Havanadaki Adamımız)
- Yaşadığımız yüzyılda gerçek, insanın yüz yüze gelebileceği bir şey olmaktan çıktı. (Havanadaki Adamımız)
- Hiç arkalarına bakmadan çekilip gidecek yerde dönüp dönüp bakanlar veya istasyonlarda durup mendil sallayanlar hemen daima kederleri ve sevdaları yapmacık olan kimselerdir. (Üçüncü Adam)
- "...ondan çok fazla nefret ediyorsam, nasıl sevebilirim onu ? İnsan hem nefret edip hem sevebilir mi ? Yoksa nefret ettiğim sadece kendim miyim ?" (Aşkın Sonu)
- Doğadaki her şey ideal özünde lirik; kaderinde trajik ve varoluşunda komiktir. (İstanbul Treni)
- Bir insan bir şeyin mutlak sahibi olursa, onu kullanmasına gerek kalmaz. (Aşkın Sonu)
- Ne yazık ki masumlar hep çatışmalara dahil olurlar. (Sakin Bir Amerikalı)
- Kulak bile asma onun dediklerine. Tanrı bile başına gelenlerden ders almıyor, öyle değil mi? Yoksa insanoğlundan çoktan umudunu keserdi. (Havanadaki Adamımız)
- Boşluklar bile onunla doluydu. (Aşkın Sonu)
- Bazen çok mutluyuz ve aynı zamanda hayatımızda hiç olmadığımız kadar mutsuzuz. (Aşkın Sonu)
- "Bir yüz, on beş yılda kesin biçimini alır; bir insanın yaşantısı, o insanın tatlılığını yok eder." (Meselenin Özü)
- Eğer tatil yapamıyorsan mümkün olduğunca sakin kalmaya çalış. Sebepsiz yere öfkelenme... (İstanbul Treni)