İtfaiyeci - Joe Hill Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İtfaiyeci kimin eseri? İtfaiyeci kitabının yazarı kimdir? İtfaiyeci konusu ve anafikri nedir? İtfaiyeci kitabı ne anlatıyor? İtfaiyeci PDF indirme linki var mı? İtfaiyeci kitabının yazarı Joe Hill kimdir? İşte İtfaiyeci kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Joe Hill
Çevirmen: Cihan Karamancı
Editör: Alican Saygı Ortanca
Tasarımcı: Hamdi Akçay
Orijinal Adı: The Fireman
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053758686
Sayfa Sayısı: 704
İtfaiyeci Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Locus En İyi Korku Romanı Ödülü
Goodreads Yılın En İyi Korku Romanı Ödülü
“Özgün, çarpıcı ve soluk soluğa bir roman.”
—George R. R. Martin
“Joe Hill'in en iyi eseri. Yer yer Mahşer'e selam vermekten çekinmeyen, çok yönlü ve muhteşem bir kitap.”
—Joanne Harris
2000'li yıllarda pek çok yazar korku türünde eserler verip sıradışı işler ortaya koydu ancak bu zaman aralığında Joe Hill kadar istikrarlı ve her yapıtı modern bir korku klasiği olan başka bir yazar ortaya çıkmadı. İtfaiyeci de hem distopyayla teması hem sosyal medya çağını yansıtması hem de özgünlüğü ile yalnızca günümüzün değil, Hill'in de en iyi yapıtlarından.
Kimse nereden geldiğini bilmese de bir salgın şehirleri yavaş yavaş ele geçiriyordu: Ejderpulu. Hastalığın tedavisi mümkün olmayan sporları, ele geçirdiği vücutları aniden havaya uçuruyordu. Milyonlarca insan bu hastalıktan mustaripti artık. Her köşe başı alev alevdi. Medeniyetin sonunu ateş, kül ve duman getiriyordu.
Yeni hamile kalmış hemşire Harper Grayson da bu hastalığa yakalanmıştı ve alevlere karışması an meselesiydi. Ama belki bebeğini kurtarabilirdi… tabii o kadar uzun yaşayabilirse. İşte böyle bir zamanda İtfaiyeci denen bir adamın hikâyelerini duymaya başladı. Ejderpulunu taşıyan ama onunla yaşamayı öğrenmiş hatta hastalığın sebep olduğu alevleri kontrol edip bu gücünü insanları kurtarmak için kullanan bir deliydi o. Tüm dünya alevler tarafından yutulmadan önce İtfaiyeci'yi bulmak, sırlarını öğrenmek için Harper'ın gözünü karartmaktan başka çaresi yoktu artık.
İtfaiyeci seni kurtarmaya geliyor. Sakinliğini yitirme.
İtfaiyeci Alıntıları - Sözleri
- "...Tabii aslında insanlar bir bakıma hep iyi öykünün ortasında ölürler. Kendi öykülerinin. Veya çocuklarınınkinin. Veyahut torunlarının..."
- Draco incendia trychophyton
- "...Sanırım başkalarını güvende tutacağımı bilerek kendi canımı almam daha kolay olur. Öyle bir şeyle ortalıkta gezinmek kadar sorumsuzca bir davranış düşünemiyorum."
- "Belki karantinaya alınmaktan korkuyorlardı. Sevdiklerinden ayrı tutulma düşüncesi çoğu kişi için hastalıktan daha korkutucudur. Hiç kimse yalnız ölmek istemez."
- "...Birini seviyorsan onu güvende tutmak için elinden geleni yapmalısın. Daha sonra geçmişe bakıp bir işe yarayabilecek, yardımcı olabilecekken ödleklik ettiğimi düşünmek istemem."
- "Gülerken ölme fikri gerçek değil de sadece bir kavramken çok daha romantik oluyor."
- Hep kolayca moraran, nasıl incindiğine dair en ufak bir fikri bulunmaksızın kalçasında veya kolunda kocaman siyah izler keşfeden biri olagelmişti.
- "...Dini kanlı, zalim ve ilkel diye nitelendirip geçmek kolaydır. Bunu ben de yaptım. Ama bunlar dinin yapısında yok - insanlığın yapısında var. Her inancın altında ortak bir edebin talimatları yatar. Aynı dersin farklı ders kitapları gibi. Hepsi de seni başkaları için yaşamanın kendin için yaşamaktan daha mutlu edeceğini söylemez mi? Başka birinin mutluluğunun senin mutluluğunu azaltmayacağını?"
- "...İnsanların kanuna ihtiyaçları var. Birilerinin onları gözettiğini bilmeleri lazım. Hatta idarenin dediği dedik kişilerde olduğunu bilmek yüreklerine su serpebilir. Güç, güven doğurur..."
- "...Fakat şefkat bize yiyecek kadar gereklidir. Bize onsuz yaşayamayacağımız bir huzur verir."
İtfaiyeci İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Düşünün ki tüm dünya insanı ateşler içinde bırakan salgın bir hastalıkla karşı karşıya kalıyor, hastalığın adı ejder pulu... Düşünmekte zorlanmadınız değil mi? Amerika’da ilk vakalar bir otobüs dolusu Çin uyruklu yolcunun yanarak ölmesiyle başlıyor. Ardından gelen sürece zaten hakimiz; karantina! Öncelikle kitabı böyle bir dönemde okumak gerçekten ilginç bir demeyim oldu benim için, ilk okumaya başladığımda neye uğradığımı şaşırdım diyebilirim. Kitap oldukça sürükleyici ve gerilim dolu, fakat gerilimin asıl dozunu artıran etken ise sağlıklı insanların, hasta insanları öldürmek için örgütlenerek harekete geçmeleri. Karantina ve yokluk sürecinde sağlıklı ve hastalığa yakalanmış insanların ne derece ileri gidebileceğini ve insanlıklarından eser kalmayıncaya kadar neler yapabileceklerine tanıklık etmek korkunçtu. Bu tür durumlarda güvenebileceğiniz tek kişinin yine kendiniz olduğunu unutmadan, atılınabilecek enfes bir macera. (Dilara)
Gerçekten güzel bir distopik roman okudum. Gerek hastalığın başlangıcı, gerek yayılışı ve gerekse birbirinden farklı kaos ortamları, eşsiz bir okuma deneyimi sundu bana. Evet bir Mahşer kadar güzel değildi. Belki yarısı da değildi hatta çeyreği de. Gelin size biraz daha bir şeyler anlatayım: Neden ben hemen Mahşer ile kıyaslama yaptım bu eseri? Aslında kalite açısından değil tamamen benzerlik açısından. Nasıl ki Mahşerde birbirinden güzel karakterler varsa burda da çok hoş karakterler vardı. Lider vasfı ile gönüllere taht kurmuş Stu'yu nasıl benimsediysek, burda da İtfaiyeci lakaplı John ile mutlu olduk. Orada nasıl ki Larry ile maceralara atıldıysak, burda da güzeller güzeli hemşire Harper ile birbirinden tuhaf hikayelere ortak olduk. Orada hırçın biri yok muydu? Vardı, adı Harold. Eh burda da aynısından vardı. Dilsiz Nick ile de tanışmamış mıydık Mahşer'in o güzel atmosferinde? İşte burda da yangın yerine dönüşmüş her adım başında dilsiz Nick vardı. Gelin bir kişi daha söyleyim ki tam olsun: Mahşerde herkesin anası, herkesin tek umut bağladığı Abagail Ana ile nasıl huzur bulduysak, burda da Peter Storey ile 'Parlak' korolarına katıldık. Çok güzel miydi? Evet ama bir Mahşer kadar değildi. O bir efsaneydi. Bu da onun herhangi bir öğrencilerinden biriydi. Şimdi romanın özüne geçmeden bu söylediğim benzerliği siz sıradan karşılayabilirsiniz şu an fakat Joe Hill'in, usta, deli, kaçık adına ne derseniz deyin efsanevi aşkımız Stephen King'in oğlu olması herhalde sizlerde de ''Hımm, şimdi anladım, babasından az da olsa esinlenmiş'' gibi bir düşünce oluşturacaktır. Peki oğlu neden farklı soyadı kullanıyor babasından? Bilmiyorum nedenini. Bildiğim bir şey varsa, o da babasının izinden giden, korku-gerilim türünde bayrağı ele almış bir evlat var. Babası kadar ağzı güzel, esprileri ile de yine babası gibi zekice, güldürücü nüktelerle bizi büyülebiliyor. Gerçi oğlunun ağzı epey bozuk. Bildiğin küfrediyor.:) Çoğu yerde kahkaha atacağınızdan hiç şüphem yok. Neyse ben sevdim oğul Joe'yi tıpkı babası gibi. Ama babası ayrı bir felaket tabii. Kralların yeri dolduralamaz. Bu kadar çene yapmamın nedeni ise baba-oğul buluşmasından dolayı desem yalan söylemiş olmam. İlk başlarda bilgi vermem gerekse de Mahşer izlenimleri ile eserin içeriğinden ister istemez koptum. İtfaiyeci adlı eser bir distopik roman olsa da yer yer fantastik ögelerle de ayrı bir güzellik kazanıyor. Korku romanı literatüründe geçse de öyle çok bir şey beklemeyin, pek korkmuyoruz yani. Ayrıca çoğu olaylar durgun geçiyor gibi gözükse de hastalığın vermiş olduğu gerilim bu sıkıntıyı çözmüş bulunuyor. Ejderpulu denilen hastalık ABD'nin bir çok eyaletinde baş gösterir. Küllerden doğan bu hastalık insanların bedeninde yer edinip belli bir süre sonra kişiyi bir aleve çevirir. Bu da ülkenin her yerinde korkunç derecede salgın baş göstermesine neden olur. Herkes yanar, yanar, yanar. İtfaiyeci ise bu duruma el atar ama yangın hiçbir zaman sönmeyecektir. Meşhur Fahrenheit 451'de nasıl ki kitapların yanışına tanık olduysak bu eserde de insanların bir bir yanışına tanık oluyoruz. İki olayda da İtfaiyeci vardı. Biri yakıyor, biri söndürüyor. Birincisinden eminim fakat ikincisinden değil. Bunun cevabını kitapta bulacaksınız. Dikkat edin, alevlerden uzak durun! Saygılar... (İsmail)
Karanlık kitaplık serisi /10 Armut dibine düşermiş....Ne kadar da doğru bir söz... Oğul King babasının Kral'ın izinde gayet başarılı bir şekilde ilerliyor....Tabii Kral kadar olması imkansız zira o bir yaşayan efsane...Kitabı çok severek okudum...Konu ,kurgu, anlatım her şey çok güzeldi...Korku, gerilim,macera,distopya türünde aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden bir eser olmuş...Yedi yüz sayfa ve küçük punto lakin gözünüz korkmasın,nasıl bitiyor anlamıyorsunuz... İnsanlığın sonunu getiren ateş,duman salgınıyla yani -ejder pulu-hastalığıyla süre gelen savaş... Ejder pulu olan insanların verdiği hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.... Mahşere göndermelerde bulunmaktan da kaçınmıyor oğul King...Tabii yanından değil uzağından da geçemez o ayrı... Ateş,duman ve kül...Bu bir son bulabilecek mi , itfaiyeci onu durdurabilecek mi ? Yoksa insanlığın sonu mu gelecek ? Okuyun efendim... (Aslı Murat)
İtfaiyeci PDF indirme linki var mı?
Joe Hill - İtfaiyeci kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İtfaiyeci PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Joe Hill Kimdir?
Joe Hill, 4 Haziran 1972 doğumlu Amerikalı yazar. Asıl adı Joe Hillstrom King. Stephen King ve Tabitha Spruce'un oğludur. Babasının adını kullanıyor olmamak için yazar olarak King soyadını kullanmamaktadır. Babası gibi her tür de eser vermektedir. Korku edebiyatına büyük katkıları vardır. Birçok prestijli edebiyat ödülünün sahibidir.
Joe Hill Kitapları - Eserleri
- Şe7tan
- İtfaiyeci
- Locke & Key - Vol. 1
- Boynuzlar
- Kadife Kutudaki Hayalet
- Tuhaf Hava
- Pelerin
- Pelerin 1969
- Locke & Key - Vol. 3
- Locke & Key - Vol. 2
- Locke & Key, Vol. 5
- Locke & Key, Vol. 6
- Locke & Key, Vol. 4
- Locke and Key: Guide to the Known Keys
- Lukce And Key:Grindhouse
- Locke & Key
- Locke& Key : Small World
Joe Hill Alıntıları - Sözleri
- O sıralar Anna da yanına taşınmıştı. Ona asla adıyla hitap etmezdi. O sıralar adı Florida'ydı. Fakat her nedense, intihar ettiğini öğrendiğinden beri kızı yine Anna olarak düşünmeye başlamıştı. Belki de insanlar, ölüleri takma adlarıyla anamıyordu. (Kadife Kutudaki Hayalet)
- Can sıkıntısı ve varoluşsal endişe ile haşır neşir oluyorum... (Locke & Key - Vol. 1)
- ''Birini tanıdığını sanıyorsun. Ama aslında ne görmek istiyorsan onu görüyorsun.'' (Boynuzlar)
- Çocukluk ve yetişkinlik arasındaki fark, hayal gücüyle feragat arasındaki farktı. Birinin yerine diğerini aldığın takdirde kaybediyordun. (Şe7tan)
- Hep kolayca moraran, nasıl incindiğine dair en ufak bir fikri bulunmaksızın kalçasında veya kolunda kocaman siyah izler keşfeden biri olagelmişti. (İtfaiyeci)
- "Yollara dikkat edin. Nereye çıktıkları belli değil." (Şe7tan)
- “Ama işler düşündüğüm gibi gitmedi.” (Locke & Key - Vol. 1)
- Oryantasyon haftasını ve derslerin ilk birkaç gününü kaçırdım ama geç olsun güç olmasın... (Locke & Key - Vol. 1)
- Çocuklarının canını yakan bir adam - veya kadın!- için cehennem ateşi yeterince sıcak değildir. (Şe7tan)
- “Hayır. Anlayamazsın. Çünkü sen bir şeyin ilk bölümünü okumadan son bölümünü okuyorsun.” (Locke & Key - Vol. 1)
- "her hayatın içine biraz yağmur yağmalı derler." (Tuhaf Hava)
- Bir hayat kurtarmak biri olmaktır, birine dönüşmektir. (Boynuzlar)
- "Birini tanıdığını sanıyorsun. Ama aslında ne görmek istiyorsan onu görüyorsun." (Boynuzlar)
- ''Erkekler kadınları düşünmeden duramazlar. Bir kadını düşünmeleri tıpkı çok aç bir insanın az pişmiş bonfileyi düşünmesi gibidir. Çok acıkmışsan ve ızgaradaki bonfilenin kokusunu duyuyorsan, dikkatin tamamen gırtlağındaki o duyuya yönelir ve düşünemez hale gelirsin. Kadınlar bunun farkındadır. Ve bundan yararlanırlar. Şartları onlar koyarlar, tıpkı sen akşam yemeğine gelmeden önce annenin öne sürdüğü şartlar gibi. Odanı toplamazsan, gömleğini değiştirmezsen, ellerini yıkamazsan sofraya oturmana izin verilmez.'' (Şe7tan)
- Hikayesini ilk anlatan kişi, genellikle hikayesini duyuran tek kişi olur. (Tuhaf Hava)
- You know what I wish? I wish I could forget how to cry. (Locke & Key - Vol. 2)
- Tabiat kanunu gibi bir şey. Bir şeye ne kadar çok ihtiyacın varsa o şeyden hayır gelmez. (Tuhaf Hava)
- İnsanın başını belaya sokan satılık ruhlar değildi, onları satın alınca oluyordu olan. (Kadife Kutudaki Hayalet)
- Gecede dur durak bilmeyen bir hareketlilik vardı; dallar deli gibi savruluyor, otlardan hışırtılar yükseliyor, rüzgar şiddetini artırıyordu. (Tuhaf Hava)
- "Umarım gelip seni arayayım diye aramamışsındır," dedi Jude. "Şu anda hiç müsait değilim. Eğer işin bana kaldıysa yandın demektir." "Anlıyorum şef. Buraya nasıl geldim? Karanlıktaki bu yola?" "Nasıl oldu?" "Kendimi öldürdüm. Birkaç saat önce astım kendimi." (Kadife Kutudaki Hayalet)